Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 2

Bir önceki yazımda yeri geldikçe sık sorulan sorulara eklemeler yapacağımı belirtmiştim. Geçtiğimiz hafta da önemli sayılabilecek sorular gelince bu seriye devam etme kararı aldım. Önümüzdeki hafta ise Kosta Rika ile ilgili yazımı paylaşacağım. Şimdi geçen hafta yanıtladığım 10 soruya devamla, kaldığımız yerden yeni sorulara cevaplarımı aktarıyorum.

11. Bu kadar iş yaptığını söylüyorsun, babamın parası olsa ben de neler yapmazdım. Baba parasıyla bize hava mı atıyorsun?

Cevaplamayı en sevdiklerimden birisi de bu soru. Yurdumuz insanında birbirini alaşağı etme alışkanlığı vardır. O yüzden yaptığınız tüm iyi niyetli işlere rağmen, destekleyici mesajlar yerine sizi küçük düşürmeye çalışan veya motivasyonunuzu kırabilecek mesajlar alırsınız sıklıkla.

Bu negatif psikolojiyi çok düşündüm. Vardığım sonuç şu: İnsanlarımız mutlu değiller ve başkalarını küçük düşürerek kendilerini iyi hissetmeye çalışıyorlar. Bence bu davranış eğiliminin değişmesi gerekiyor. Aksi takdirde ülkemizdeki bu mutsuzluk, bezginlik ve kavga dövüş ortamı ülkenin kalkınmasını sınırlayarak bu cennet vatanı yaşanmaz bir yer haline getirmeye devam edecek. Bu durumun düzelmesi için gerekli savaşı vermeye devam ediyorum. Örneğin “Pura Vida” kültürünü ülkemize kazandırmaya çalışıyorum. (Bakınızhttp://www.serhansuzer.com/2014/02/26/pura-vida/#more-2. )

Soruya dönersek, bana bunu söyleyenlere ben de kocaman bir gülümsemeyle şu yanıtı veriyorum: 2011 senesinden beri kendi işimi yapıyorum. Evet, başlangıçta babamdan bizim ölçeğimizde bir firma için cüzi bir borç aldım (ki borçlarımı geri ödüyorum) ve ilk olarak güneş enerjisine yatırım yaptım. Sonrasında bu şirketin hisselerini yabancı bir yatırımcıya satarak yoluma devam ettim. Şu anda da kendi girişimlerimi yönetiyorum. Güneş, rüzgar ve biyogaz enerjisi ile mobil ödeme ve yazılım konularında faaliyet gösteren girişimlerim var. Ayrıca Temel İhtiyaç Derneği (Tider) üzerinden sosyal girişim projeleri yönetmekteyim. Beni tanıyanlar bilir, bütün bunları gerçekleştirirken de gece, gündüz veya hafta sonu demeden çok çalışıyor, elimden geleni yapıyorum.

Yani ‘bana baba parası yiyorsun’ deyip akıllarınca beni aşağılamaya çalışanlar başka kapıya gitsinler. Buradan onlara ekmek çıkmaz.

 

12. Güneş enerjisinde neden toprak üzerine proje yapıyorsunuz? Toprağa veya tarım alanlarına yazık günah değil mi? Çatılarda yer mi yok?

Önceki cevaplarımdan birinde herkesin birbirine laf attığı, hakaret ettiği bir mecra haline geldiği için artık twitter’a girmediğimi belirtmiştim. Linkedin de twitter gibi olmuş, haberimiz yokmuş. Benim sadece kendi network’üm için koyduğumu düşündüğüm post’ları meğer herkes görebiliyormuş. Konya Kulu projemizdeki gelişmeleri paylaşmak için konstrüksiyonu tamamlanmış halde (paneller henüz yerleştirilmemişken) aşağıdaki resmi paylaştığımda hiç tanımadığım ve benim arkadaşım olmayan kişiler enteresan yorumlar yazmaya başladılar. İşte o resim:

 

Bu negatif yorumlar yenilenebilir enerji sektöründen olmayan kişilerden geldi. İnsanları yanlış yönlendiren bu yorumlarda tarım alanlarını neden güneş enerji santrali projeleri için kullandığım sorgulandı. Ben de onlara cevaben şu yorumları paylaştım:

“Konya’da bulunan ve lisanssız elektrik üreten güneş enerji santralimiz gibi girişimlerde ‘marjinal tarım’ yazısı almadan, yani başka bir deyişle arazinin ‘tarım dışı’ olduğunu ispat etmeden projeye başlayamazsınız. Kuşbakışı olarak drone ile çekilmiş resimden yorum yapmak doğru olmaz, çünkü bu arazinin bulunduğu yer tarıma elverişli değildir. Bu konularda bizler çok hassas davranmaktayız.”

Daha sonra tatmin olmayıp (illa giydirecekler ya) bir de “toprak toprak kalsın, niye çatıları değerlendirmiyorsunuz?” diye yorumlar aldım. Onlara da şu cevabı verdim:

“Birincisi Türkiye’de tarım arazisi statüsünde olmayan kullanılabilecek pek çok arazi var. Türkiye’nin birçok yerinde hiçbir şekilde değerlendirilmeyen bomboş alanlar mevcut. Tarım arazisi olmayan dağ, tepe, taşlık alanlar gibi yerlerin değerlendirilmesi çok doğaldır.

İkincisi çatılarla ilgili mevzuatta sıkıntılar var. Bütün sektör çatı kurulumlarıyla ilgili bürokratik işlemleri nasıl asgariye indirebileceğine kafa patlatıyor. Ben Lisanssız Elektrik Üretimi Derneği’nin başkan yardımcısıyım. Organize sanayi bölgelerinde bizzat yönettiğim çatı kurulum projeleri var. Bunun gelişmesi için ciddi mesai harcıyoruz, ama öyle kolayca aşama kaydedilmiyor (söylemek ve eleştirmek kolay, yapabilmek ise o kadar kolay olmuyor).

Üçüncüsü yine sektörden olanlar gayet iyi bilir ki biz GES (Güneş Enerji Santrali) yaptığımız alanı kaplamıyoruz, oraya zarar vermiyoruz. Zamanında birçok toprak üzerine kurulan konut, fabrika, otel, hastane gibi sabit ve genelde betondan oluşan yapıların aksine kurduğumuz sistemler modüler. O alanlar başka amaçla kullanılmak istenirse çok kolaylıkla dönüşüm sağlanabilir, GES rahatlıkla oradan kaldırılır. Hatta, GES işletmedeyken panellerin altında kalan boşluklar bile farklı amaçlar için eşzamanlı olarak kullanılabilir. Bununla ilgili Fraunhofer Enstitüsü’nün çalışmaları var. Tüm bunları göz önünde bulundurarak ve Türkiye’nin ekonomik, ekolojik, milli güvenlik (enerji bağımsızlığı) açılarından güneş enerjisine ne kadar çok ihtiyacı olduğunu bilerek Güneş Enerji sektörünü yine de eleştiren olursa niyetinden şüphe ederim.”

Sonrasında destek mesajları geldi. Aklı selim olan ve yapıcılığı destekleyen tüm dostlara buradan teşekkür ederim.

Son olarak, bizler özellikle tarım dışı alanlarda proje gerçekleştiriyoruz (yukarıda belirttiğim gibi ‘marjinal tarım’ yazısı almak zorundayız, aksi takdirde projeye başlayamayız), böyle yapmaya da devam edeceğiz. Ancak burada kanımca yanlış bir önyargı var. Yukarıda da belirttiğim gibi ileride güneş panellerinin altında da tarım yapılabileceğini herkese ispat edeceğim. Bilim ve teknolojinin tüm önyargıları kırabileceğini biliyorum, zamanı geldiğinde EkoRE olarak bununla ilgili ARGE çalışması yaparak sonuçlarını kamuoyuyla paylaşacağım.

 

13. Yırca’daki kırsal kalkınma projesini gerçekten siz mi yaptınız?

Elbetteki derneğimiz Tider yaptı. Bu konuda Tider ekibinin çabalarını ve bu şekilde güzel bir sosyal projeye dönüşmesine katkılarını göz ardı edenler veya bu konuyu Yırcalı kadınların dışında sahiplenmeye çalışanlar olsa da hiçbir şey bu gerçeği değiştiremez.

Daha önce Soma’nın Yırca köyünde yaptığımız projeyle ilgili bir yazı yazmıştım. Bu yazıya http://www.serhansuzer.com/2016/03/02/soma-faciasi-ve-ilk-kalkinma-projemiz/#more-1709 linkinden ulaşabilirsiniz.

Bu yazıyı okumaya zaman bulamayacaklar için konuyu şöyle özetleyebilirim: ‘Kömürün İsi Sabunun Misi’ adlı bu proje Yırcalı kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri amacıyla geliştirdiğimiz bir kırsal kalkınma projesidir ve bu projede onlarca kişinin çok ciddi bir emeği var. Tider ekibi olarak Soma’da yaptığımız çalışmaların sonuçları tüm sivil toplum kuruluşları ile paylaştık. Sonrasında İzmir’de, Soma’da çalışan bir çok STK, mesleki örgütü ve gönüllülerin katıldığı bir çalıştay düzenledik. Sabun projesi de orada ortaya atılan fikirlerden doğarak gelişti. Bir yıl kadar süren bir çalışmayla, maddi ve manevi desteklerle, eğitimlerle, iletişim, pazarlama, sosyal medya desteği ile projeyi güzel bir noktaya getirdik. Derneğimiz çalışanlarının yoğun emeklerinin yanı sıra İnci Vakfı ve birçok başka STK’nın, meslek örgütünün ve gönüllülerin yoğun katkıları oldu. Birkaç ay önce ise çalışmaları işin asıl sahibi olan Yırcalı kadınlara devrettik.

Yırcalı kadınları kalkındırmak için başlattığımız bu projeye en çok emeği geçenler de yine kadınlardı. Selen Gökdeniz, Yasemin Tutal, Yasemin Mürsaloğlu başta olmak üzere, Berkin Yarar, Çiğdem Yumbul, Nigar Uçar, Sare Feyza Alaybeyi gibi birçok kadın büyük bir özveriyle yer aldı bu projede. Yırca’da gece gündüz, hafta sonu demeden emek veren birçok erkeği de eklemeliyiz elbette.

Bu vesileyle bu kalkınma projesinde emeği geçen herkese de yürekten teşekkür ediyor, aşağıdaki videoları bir kez daha paylaşıyorum:

 

 

 

 

14. Çok genç gösteriyorsunuz, sebebi nedir?

Bu soruyu soran arkadaş ciddi miydi yoksa işin dalgasında mıydı bilmiyorum ama, bana çeşitli vesilelerle yaşımdan genç gösterdiğimi söyleyenler oluyor. 38 yaşındayım ve beni tanımayanlar henüz üniversitede master yaptığımı falan düşünebiliyorlar. Geçen gün liseden bir arkadaşımın 40. yaş günü kutlamasına gittim. Bir çok lise arkadaşım da bu doğum gününe gelmişti. 20 seneyi aşkın bir süre geçtiğinden haliyle kim değişmiş, kim değişmemiş kıyaslamasına girildi. Birçok kişinin tipi değişmişti doğal olarak. Hatta birini zor tanıdım. Benim ise lisedeki tipimi halen koruduğum söylendi.

Bunun için özel bir şey yapmıyorum. Düzenli bir krem bile kullanmıyorum. Genetik olarak biraz şanslıyım diyebilirim. Dedemin de yaşına göre oldukça genç gösterdiğini hatırlıyorum. Şimdilik cildimde ve saçlarımda bir değişiklik yok. Olursa da dert değil, her yaşın kendine göre bir güzelliği vardır.

 

15. Sizin memleket nere?

Benim baba tarafım Gaziantepli, anne tarafım ise Trabzonludur.

Ben Nişantaşı’nda doğdum, ilkokul günlerim Çiftehavuzlar, Bağdat Caddesi’nde, ortaokul ve lise dönemlerim ise Bebek’te geçti. Üniversiteyi Kanada’da okudum. Bir süre Amerika’da çalıştım. Nereden geldiğimizi, hatta hem annemin hem de babamın aile tarihçelerini iyi biliyorum ve ailemin her iki tarafıyla da gurur duyuyorum. Köklerimiz Anadolu’ya dayanıyor, özümü de hiç bir zaman kaybetmeyeceğim. İşte bu yüzden Anadolu’da herkesle rahat iletişim kurabiliyorum.
Bu ‘memleket’ sorusuyla her yerde karşılaşabiliyorum. Çok da hoşuma gitmiyor açıkçası. Bu bana bir anlamda mikro milliyetçilik gibi geliyor. Hepimiz nereden geldiğimizi bilelim, ancak önemli olan ‘iyi insan’ olabilmektir. Yalnızca memleketimizde değil, tüm dünyada, her yerde iyi insanlar da var, kötü insanlar da. Kötü olan birini sırf memleketimden olması dolayısıyla asla kayırmam. Kim neyi hak ediyorsa kişilere ona göre davranırım. Yetişme tarzımdan dolayı da yurtdışı seyahatlerde iletişimde hiçbir sıkıntı yaşamıyorum, çünkü kendimi bir Dünya Vatandaşı olarak görüyorum.

 

16. Petrol ve doğalgaz işine girer misin?

Ucunda milyar dolarlık kazançların olacağını bilsem dahi prensip olarak girmem. Fosil yakıtların hammadde olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Petrol, petro kimya sanayinde (geri dönüştürülebilir plastik), doğalgaz da gübre yapımında kullanılabilir. Bu kaynakları yakmamızla birlikte hem doğayı kirletiyoruz hem de hammadde olarak kullanabilecek bir kaynağı yok ediyoruz aslında. Gelecek nesiller “geçmişte insanoğlu ne kadar salakmış, o kadar hammadde olacak kaynağı yakıp harcamışlar, bir de üstüne üstlük doğanın bütün dengesini bozmuşlar, şimdi bunu toparlamak yüzyıllar alacak” diyerek bize kızacaklar.

Yenilenebilir enerji bize yeter de artar bile. Ben bulunduğum sektörden mutluyum ve gurur duyuyorum. Enerji konusunda yenilenebilir enerji dışında başka bir alana asla girmeyeceğim. Güneş, rüzgar ve biyogaz enerjisi gibi yenilenebilir enerji dallarına belki ileride biyoyakıt, jeotermal, dalga, akıntı gibi başka yenilenebilir enerji alanları ekleyebilirim. Enerji konusunda düşüncelerimi yansıtan 2013 yılında Turkish Policy Quarterly’de yazmış olduğum “Türkiye neden %100 yenilenebilir enerjiyi hedeflemeli?” başlıklı makalemi de sizlerle paylaşmak isterim:
http://www.turkishpolicy.com/article/632/why-turkey-should-aim-for-100-renewable-energy-summer-2013

 

17. Kardeşlerinle ne sıklıkta görüşüyorsun?

Yurtdışında üniversite okuyana kadar ikiz kardeşim Baran’la hep birlikteydik. Sonra ülkeler ayrıldı. Ben Kanada’da, o ise İngiltere’de okudu. Sonra aile şirketinde tekrar buluştuk. Şu anda Baran iş dolayısıyla ve kızkardeşim Nazlı da öğrenim dolayısıyla yurtdışında yaşıyorlar. O yüzden fazla görüşemiyoruz.

Baran ile küçüklüğümüzden kalma bir resmimiz. Soldaki uzun boylu olan Baran, sağdaki bıcırık da benim.

 

İki sene öncesine kadar Nazlı’nın her şeyiyle bizzat ben ilgilenirdim. Ona çok emeğim geçmiştir. Şimdilerde kendi başına hayatına devam ediyor olması beni mutlu ediyor. Umarım okulunu bir an evvel bitirir ve kalbindeki mesleğe başlar.

 

18. Sporla aran nasıl?

Gayet iyi. İşadamı olmasaydım, profesyonel sporcu olabilirdim (özellikle tenis ve kayakta). Her iki elimi ve ayağımı kullanabilmem spor yaparken hep avantajım oldu. Kayak ve tenisin dışında futbol, basketbol, voleybol, yüzme, su kayağı (mono, wakeboard), tenis, squash, masa tenisi, su topu, koşu, bisiklet, trekking yaptığım bazı sporlara örneklerdir. Bunların hepsinde seviyem ortalamanın üzerindedir.

Spor konusunda her zaman şanslıydım. Yanımda her zaman bir ikiz kardeşimin olması, ailede profesyonel sporcu bulunması (halamın eşi; onunla ilgili de ileride bir yazı yazacağım) ve üniversitemin spora çok önem veren ve etkinliklerle dolu bir yer olması (McGill Üniversitesi, Kanada) beni her zaman motive etti ve spordan kopmamamı sağladı. Şimdi de bu geleneği sürdürmeye çalışıyorum.

https://www.facebook.com/serhan.suzer.10/videos/10152366496360757/

 

19. Kosta Rika’ya vize var mı?

Türk vatandaşları için Kosta Rika’ya vize yok. Girişte vize yerine geçen bir damga vuruluyor. Bu 1 aylık turist vizesi yerine geçiyor ve böylece ülkeye girebiliyorsunuz. Bu nedenle fahri konsolosluk olarak çoğunlukla diğer ülke vatandaşlarına hizmet veriyoruz. Fahri konsolosluğumuzda şu ana dek 30’dan fazla ülkenin vatandaşlarının işlemlerini gerçekleştirdik. Vizeyle ilgili detaylar fahri konsolosluğumuzun web sitesinde mevcut:http://www.costaricaconsulistanbul.com/VisaEntryRequirements.aspx

 

20. Kosta Rika’da nereler gezilir?

Kosta Rika için Orta Amerika’da cennetten bir köşe diyebiliriz. Kuzeyinde Nikaragua, güneyinde Panama’ya komşuluk eden bu ülkenin doğusunda Pasifik Okyanusu, batısındaysa Atlantik okyanusu var. Yaklaşık 52.000 km2’lik yüzölçümüne sahip bu küçük ülkenin her yeri ayrı güzel. Pasifik kıyısının iklimi farklı, denizi ve plajları ayrı güzel, Atlantik sahili de kartpostallarda göreceğiniz gibi beyaz kumu, turkuaz deniziyle çok keyifli. Ülkenin çoğunluğu tropikal ormanlarla kaplı. Ülke dünyamızın %0.3’ünü kaplamasına rağmen biyoçeşitliliğin %6’sını barındırıyor. Tropikal ormanlarında, volkanlarında, plajlarında, denizlerinde, büyük şehirlerinde gezebilir, etkinliklere katılabilir ve spor yapabilirsiniz. İşte size Kosta Rika’dan bazı resimler:

 

 

 

 

Daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki linklere bakmanızda yarar var:

www.visitcostarica.com
http://mytanfeet.com/activities/50-activities-things-to-do-in-costa-rica/
http://costaricaexperts.com/things-to-do-in-costa-rica/
https://www.tripadvisor.com.tr/Attractions-g291982-Activities-Costa_Rica.html
http://travel.usnews.com/Costa_Rica/Things_To_Do/

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için