Çıldır Gölü, Tuz Mağarası ve İshak Paşa Sarayı
Yılbaşında kayak tatili için gittiğim Kars’ta ilk günümü bölgeyi gezmeye ayırdım. Benim için tutku olan kayaktan bir gün feragat ettiğim bu gezi faslını iyi ki yapmışım diyorum. Sizlerle bu hafta, doğa harikası Çıldır Gölü ve Tuz Mağarası ile tarihe ışık tutan önemli bir başyapıt olan İshak Paşa Sarayı izlenimlerimi paylaşacağım.
Özellikle Doğu Ekspresinin bir anda popülerlik kazanmasıyla Kars tercih edilen destinasyonlardan biri haline geldi (Doğu Ekspresi: https://www.tcddtasimacilik.gov.tr/tren/dogu-ekspresi/). Kars’ı seven ve yıllardır oraya kayak için giden biri olarak bahşettiği doğal ve tarihi güzellikler açısından hakettiği yeri bulmaya başladığını düşünüyorum. Kars’la ilgili daha evvel de 2 yazı kaleme almıştım. Hatırlatmak amaçlı bu yazıları paylaşıyorum:
https://www.serhansuzer.com/tr/kendini-ozleten-bir-sehir-kars
https://www.serhansuzer.com/tr/kars-ani-harabeleri
Bu yazımda bölgedeki diğer doğal ve tarihi güzellikleri sizlerle paylaşmak isterim. Gezimin kronolojisine göre anlatmaya başlıyorum.
Kars’a iner inmez aynı gün içerisinde oteldeki check in’imizi tamamladıktan sonra vakit kaybetmeden İshak Paşa Sarayı’na doğru yola koyulduk, Kars’tan yola çıktıktan sonra sırasıyla Iğdır ve Ağrı’da sınırlarında bulunan Ağrı Dağı’nın eteklerinden geçtik. Iğdır’ın Tuzluca İlçesi’nden geçerken vaktimiz kısıtlı olduğu halde Tuz Mağarası’nda durup Mağara’yı gezmeye karar verdik. İnanılmaz bir deneyimdi. Derme çatma bir kapıdan girince kendi kendinize “bu kadar öve öve anlatamadıkları yerin girişi bu mu?” diyorsunuz ancak içeri girdikten sonra inanılmaz bir doğa harikasına tanıklık ediyorsunuz. Üstelik tuzdan dolayı bütün kulak, burun ve boğaz bölgenizin açıldığını hissederek ışık süzmelerinin arasında kendinizi iyi hissetmeye başlıyorsunuz. Bu tuz mağarasını size anlatabilmem için sözler yeterli olmuyor. Aşağıdaki karelerde ne demek istediğimi anlarsınız:
Resim 1
Resim 2
Resim 3
Resim 4
Tuz Mağarası’ndan çıktıktan sonra Ağrı Dağı’nın eteklerinden yolculuğun keyfini çıkardık. Birlikte seyahat etttiğimiz şoförün anlattığına göre normalde her zaman puslu olan bir havada net bir şekilde görmenin imkansız olduğu Ağrı Dağı tüm heybetiyle karşımızda duruyordu. Şoför bir ara “hayatımda ilk defa Ağrı Dağı’nı bu kadar net görüyorum, çok şanslısınız” dedi. İşte o gün çektiğimiz kareleri kafanızda canlandırabilmeniz için paylaşıyorum:
Resim 5
Resim 6
Resim 7
Ağrı’nın sınırda bulunan güzide ilçesi Doğubeyazıt’a 2.5 saatlik bir yolculuktan sonra vardık. İlçenin içinden geçerek hemen dışında bir tepenin üzerinde kurulu İshak Paşa Sarayı’na vardık. Tahmin edebileceğiniz gibi hava sıfırın altında çok soğuktu. İshak Paşa Sarayı’nın da bir bölümü haricinde her yarı açık olduğu için rüzgarın da etkisiyle iyiden iyiye hissetiğimiz soğuğa aldırış etmeden yaklaşık 1 saat boyunca her yerini gezdik. İşte ortaya çıkan kareler:
Resim 8
Resim 9
Resim 10
Bu muhteşem tarihi baş yapıtı size Vikipedi’den özetleyebilirim: İshak Paşa Sarayı Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubayazıt'ın 5 kilometre uzağında bulunan bey kalesidir. 116 odalı sarayda türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular, divan ve harem salonları, koğuşlar bulunur. İshak Paşa Sarayı ocaklık Bayezid Sancağı'nın beyleri olan Kürt Besyan aşiretinden sancak beyi Abdi Paşa tarafından yaptırılmaya başlanmış ve haleflerinden İshak Paşa tarafından yapımı tamamlanmıştır (Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0shak_Pa%C5%9Fa_Saray%C4%B1). Daha fazla detay için Türkiye’nin Kültür Portalı’na girebilirsiniz. https://www.kulturportali.gov.tr/portal/agri-nin-gozdesi--ishak-pasa-sarayi
Yapımı 99 yıl süre bu kartpostallık tarihi yapıda gezdiğimiz her bölüminde ve bölümlerde bulunan odalarında duvarlarda yazılan yazıları okumaktan ve vakit geçirmekten keyif aldım. Bölgede zamanında yaşananların bir aynası niteliğindeki bu başyapıtta hoşuma gitmeyen tek şey sonradan üzerini kapatmak için yaptıkları derme çatma çatı ve zevksiz renovasyon çalışması oldu. Bu yapılanları görünce üzülüyorum ve “hiç mi iş bilmez durumdayız?” diye kendi kendime hayıflanıyorum. Bu kadar kültür noksanı bir millet değiliz esasında ama bu konularla ilgili görevlendirilenlerde liyakat olmayınca tarihimize ihanet eder gibi bu tip renovasyon çalışmaları ortaya çıkabiliyor. İleride bu çalışmaların bu işi en iyi yapabilecek profesyonellerin elinde olmasını diliyorum. Gönül ister ki, İshak Paşa Sarayı’nın gelen ziyaretçilerin rahat bir kapalı ortamda orijinalinde olduğu gibi gezebilsin.
İshak Paşa Sarayı’ndan sonra orada Doğubeyazıt’ın temiz ve güzel bir mekanda Ararat Restaurant’ta akşam yemeğimizi yedikten sonra Kars’a geri döndük. Aynı gün içerisinde İstanbul, Kars, Iğdır ve Ağrı gibi 4 önemli ilimizde bulunarak günün hakkını vermiş olmanın mutluluğuyla otelimize dönüş yaptık.
Ertesi gün sabahtan yola çıktık. Önce Kars kalesi ve civarını gezdikten sonra Ani Harabelerine doğru yola koyulduk. Uzun süre sonra Ani Harabelerini tekrar gezmiş olmaktan ve oradaki gelişmeleri gözlemlemekten keyif aldım.
Akşamüzeri de Sarıkamış’a gitmeden evvel Çıldır Gölü’ne uğradık. Sezonu yeni açmış olan Çıldır Gölü’nün yol üzerindeki ilk mekanı Taşbaşı Köyü’ndeki Yunus’un Yeri adı restoranda durduk. Önce gölden çıkmış olan bir çeşit sazan balığını kızartılmış olarak afiyetle yedik. Sonrasında da göle gidip fayton eşliğinde kısa bir tur atıp gölün balık tutulan alanında durduk. Nasıl balık tutulduğunu kısaca gözlemledikten sonra biz de ağları çekip gölde bir balık yakaladık. Kafanızda canlandırmanız için aşağıdaki kareleri paylaşıyorum.
Resim 11
Resim 12
Resim 13
Kışın donan ve eşsiz bir deneyim sunun Çıldır Gölüyle ilgili sizi Vikipedi’den bilgilendirmek isterim: Çıldır Gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan göl, 123 km2 alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci göldür. Deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte bulunan gölün en derin noktası 42 metredir. Çıldır Gölü, bir lâv akıntısı ile bir moloz mahrutu tarafından müştereken meydana getirilmiş bir doğal set gölüdür. Daha fazla detay için https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87%C4%B1ld%C4%B1r_G%C3%B6l%C3%BC link’ine girebilirsiniz.
Çıldır Gölü sonrasında Kars’ta son bir tur atıp Kars Kalesi’nin yakınlarda Nuran Abla’mıza ait Kaz Evi’nin yeni mekanına gidip her zamanki gibi leziz yemeklerini afiyetle yedik. Akşam yemeğinde Nuran Abla’yla geçmişten konuşup 8 sene evvel çektirdiğimiz resmin bir benzerini çektik:
Resim 14
Resim 15
Verimli ve güzel geçen bir başka günün sonrasında Sarıkamış’ın yolunu tuttuk.
Kars ve çevresi benim favori destinasyonlarım arasında olmaya devam edecek. Hele o bölgedeki repertuarımı genişletip sırasıyla Tuz Mağarası, İshak Paşa Sarayı ve Çıldır Gölü’nü gördükten sonra o bölgeye olan sevgim iyiden iyiye arttı.
Etiqueta: eğitim