Doğaseverlerin rol modeli Jane Goodall İstanbul’daydı

Kuruluşundan beri üyesi olduğum Roots & Shoots Türkiye derneğinin davetlisi olarak İstanbul’a gelip çocuklarla ve gençlerle bir takım etkinliklere katılan dünyaca ünlü primatalog Jane Goodall’un geçen pazar günkü konuşmasına ben de katıldım. Bu yazıda değerli insan Jane Goodall’u ve onu Türkiye’ye getiren Roots & Shoots Derneği’ni sizlere tanıtıp katıldığım etkinlik ve gelecekle ilgili duygu ve düşüncelerimi aktaracağım.

Bizim doğaseverler çevresinden tanıdığım hatta “değer verdiğim bir arkadaşım” diye nitelendirebileceğim Aslıhan Niksarlı Türkiye’de Roots & Shoots Derneği’ni (R&S) kurmayı planladıklarını bana ilk söylediğinde kendisine “Harika bir fikir, ben bu aralar dernek yönetimlerinden çıkıyorum, STK işlerime bir süre ara vermeyi planlıyorum ama her türlü senin yanında olmak isterim.” dediğimi hatırlıyorum. Antropoloji okumuş ve maymunlar alanında uzmanlaşmış (primatoloji) Aslıhan uzun süredir hayalini kurduğu derneği kurdu ve sonrasında yakın çevresindeki tüm doğaseverlerle harika işler çıkarmaya başladılar. Bu konuda daha fazla yorum yapmadan önce Roots & Shoots (yani Kökler ve Filizler) Derneği’ni tanıyalım.

“Roots & Shoots”, Jane Goodall Enstitüsü tarafından içinde bulunduğu topluluğa ilham vermek ve değişime öncülük etmek amacıyla, çalışan çocuklar ve gençler için hazırlanmış küresel bir programdır. Sorunlara çözümler üretebilme gücünün ve sorumluluğunun çocuk ve gençlerde olduğu bir yapıdır. Roots & Shoots çevre, hayvanlar ve insanlar için çalışılır ve bunu yaparken çocuk ve gençlere ilham vermeyi, onlara güç ve cesaret katmayı hedefler. Çocuk ve gençlere, tutkularının peşinden gitmeleri, birlikte harekete geçmeleri ve dünyanın ihtiyacı olduğu değişim olmaları için alan açar. Sadece insanlarla birlikte değil, dünyanın tüm öğeleriyle huzur ve ahenk içinde yaşamayı hedefleyen çalışmaların yanında yer alır. Roots & Shoots ile düşünceden eyleme geçilir; eylemlerin gerçek değişim yarattığı birlikte görülür (bkz: https://rootsandshootsturkey.org/roots-shoots/).

Roots & Shoots Türkiye Derneği ülkemizde özellikle çocukları ve gençleri bilinçlendirme anlamında harika işler yapıyor. Dernekle ilgili daha sonra detaylı bir yazı kaleme alacağım. Bu yazıda ise derneğe vizyonunu veren Jane Goodall’un Türkiye ziyaretine değineceğim. Organizasyonun detaylarına geçmeden önce, harika insan Jane Goodall’u tanıyalım:

Jane Goodall kimdir?

Dame Jane Morris Goodall DBE (Valerie Jane Morris-Goodall doğumlu; 3 Nisan 1934), eski adıyla Barones Jane van Lawick-Goodall, İngiliz primatolog ve antropologdur. Vahşi şempanzelerin sosyal ve ailevi etkileşimlerini 60 yıl boyunca inceledikten sonra şempanzeler konusunda dünyanın en önde gelen uzmanı olarak kabul ediliyor. Goodall şempanzeleri gözlemlemek için ilk kez 1960 yılında Tanzanya'daki Gombe Çayı Milli Parkı'na gitti.

Jane Goodall Enstitüsü ve Roots & Shoots programının kurucusudur ve koruma ve hayvan refahı konularında yoğun olarak çalışmıştır. 2022 yılı itibarıyla İnsanlık Dışı Haklar Projesi'nin yönetim kurulunda yer almaktadır. Nisan 2002'de Birleşmiş Milletler Barış Elçisi seçildi. Goodall, Dünya Gelecek Konseyi'nin onursal üyesidir.

Goodall, 1960 yılında Tanzanya'daki Gombe Çayı Ulusal Parkı'ndaki Kasakela şempanze topluluğundan başlayarak şempanzelerin sosyal ve aile yaşamını inceledi. "Kişiliğe sahip olanın, rasyonel düşünceye ve sevinç ve üzüntü gibi duygulara sahip olanın yalnızca insanlar olmadığını" buldu. Ayrıca kucaklaşma, öpme, sırtını sıvazlama ve gıdıklama bile "insani" eylemler olarak kabul ettiğimiz şeylerdir. Goodall, bu jestlerin "aile üyeleri ve bir topluluk içindeki diğer bireyler arasında gelişen ve 50 yılı aşkın bir yaşam süresi boyunca devam edebilen yakın, destekleyici, sevgi dolu bağların" kanıtı olduğu konusunda ısrar ediyor.

Alanında küresel bir lider

Goodall, 1977'de Gombe araştırmasını destekleyen Jane Goodall Enstitüsü'nü (JGI) kurdu. Jane, şempanzeleri ve yaşam alanlarını koruma çabalarında küresel bir liderdir. Dünya çapında on dokuz ofisi bulunan JGI, Afrika'daki toplum merkezli koruma ve geliştirme programlarıyla geniş çapta tanınmaktadır. Küresel gençlik programı Roots & Shoots, 1991 yılında 16 yerel gencin Goodall ile Tanzanya'nın Dar es Salaam kentindeki arka verandasında buluşmasıyla başladı. Kendilerini derinden endişelendiren, ilk elden deneyimlerden bildikleri bir dizi sorunu tartışmaya istekliydiler. Örgütün 2010 yılı itibarıyla 100'den fazla ülkede 10.000'den fazla grubu bulunmaktadır.

Goodall, 1992 yılında çalı eti ticareti nedeniyle yetim kalan şempanzelerin bakımı için Kongo Cumhuriyeti'nde Tchimpounga Şempanze Rehabilitasyon Merkezi'ni kurdu. Rehabilitasyon, üç adasında yüzden fazla şempanzeye ev sahipliği yapıyor.

1994 yılında Goodall, Gombe çevresindeki tepeleri yeniden ağaçlandırarak şempanzelerin yaşam alanlarını ormansızlaşmadan korumak ve aynı zamanda komşu toplulukları sürdürülebilirlik ve tarım konusunda eğitmek için Tanganyika Gölü Havzası Ağaçlandırma ve Eğitimi (TACARE veya "Kendinize Dikkat Edin") pilot projesini kurdu. TACARE projesi aynı zamanda genç kızlara üreme sağlığı eğitimine erişim olanağı ve üniversite öğrenimlerini finanse edecek burslar sunarak da destek vermektedir.

Bu yaptıkları Goodall’un uzun ve aktif yaşamından sadece birkaç örnek. Goodall, neredeyse tüm zamanını şempanzeler ve çevre adına savunuculuğa ayırıyor ve yılda yaklaşık 300 gün seyahat ediyor (bkz:
https://en.wikipedia.org/wiki/Jane_Goodall).

3 günlük İstanbul programı

Şimdi gelelim Jane Goodall’un İstanbul programına. Roots & Shoots Türkiye Derneği’nin iletişim kanallarında Goodall’un 3 Mayıs Cuma günü İstanbul’da olacağı ve 4, 5, 6 Mayıs günleri 3 ayrı programa katılacağı duyuruldu:

1) 4 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’te Pera Müzesi’nde İngiliz Başkonsolosluğu’nun organizasyonu olan bir etkinlikte açılış konuşması.

2) 5 Mayıs Pazar günü saat 15.30’da Impact Hub’da R&S dostlarıyla (üyeler, destekçiler, yönetim vb.) özel buluşma.

3) 6 Mayıs Pazartesi günü Bilgi Üniversitesi’nde öğrencilerle buluşma.

O hafta sonu cumartesi ve pazar günü müsaittim. Başlangıçta karar veremediğim için (genelde iki seçenek arasında karar veremediğimde ikisini birden yaparım) hem Pera Müzesi’ndeki hem de Impact Hub’daki etkinliğe katılmaya karar verdim. Sadece Cumartesi Anadolu yakasında öğlene kadar sürecek bir işim vardı. Trafikten dolayı yetişmem zor olabilirdi ama ilk baştaki hedefim her iki etkinliğe de katılmaktı. Çünkü birinde resmi bir etkinlikte açılış konuşmasını dinleyecektik, diğerinde ise doğaseverler biz bize daha samimi bir ortamda etkileşim içinde olacaktık.

Keyifli ikinci gün programına katılabildim

Cumartesi geldi çattı. Normalde 12.00 gibi bitecek işim uzun sürdü ve saat 13.00’e doğru yola çıkabildim. Bu arada da sürekli mesajlar geliyordu “Lütfen erken gelin, çok kalabalık olacak, kayıt yok, önce gelenler oturabilir” diye. Navigasyona baktığımda toplam süre 1,5 saati aştığı için “böyle bir etkinliğe geç gidilmez” deyip kritik kararı verdim, Aslıhan’a da haber verdim ve o günkü konuşmaya katılmadım. Ertesi gün Impact Hub’da R&S’un dostlarının bir araya geleceği etkinlik için hazırdım.

Impact Hub’daki etkinliğe 45 dakika kadar önce gittim. Tanıdık yüzlerle karşılaşıp güzel sohbetlerden sonra yerimizi aldık.

Goodall’un konuşmasında öne çıkanlar

Jane Goodall vaktinde sahneye çıktı ve güzel bir konuşma yaptı. Konuşmasından aklımda kalanları aşağıda özetliyorum:

Hayvanlarla ilk irtibatını ailesiyle gittikleri çiftlikte yaşamış. O zamanlar tavukların nasıl yumurtladıklarını merak etmiş ve annesine “O yumurtalar nereden çıkıyor?” diye soruyormuş. 4 yaşındaki Jane istediği yanıtı alamayınca bu sefer sorunun cevabını kendi bulmak istemiş ve tavukların kümesinin olduğu bir yere saklanmış ve 3-4 saat boyunca ortadan kaybolmuş. Ailesi her yerde onu ararken ve tam polise haber verecekken o aradığı yanıtı tavuğun önünde yumurtlaması üzerine almış ve büyük bir sevinçle annesine koşmuş. Annesine “Yumurtaların artık nereden geldiğini biliyorum” diye yaşadığı deneyimi anlatmış. Annesi de bu davranışından dolayı kendisini tebrik edip desteklemiş. “O gün bu gündür hayvanlarla aramda özel bir iletişim olacağını biliyordum. Annemin de beni şevkimi kırmayıp 4 yaşındaki halimle böyle bir inisiyatif almamı desteklemesi hayatımın kırılma anlarındandır” diyor Jane Goodall. Ayrıca Afrika’ya ilk gideceği zaman “param yok, nasıl tüm ihtiyaçları finanse edeceğim” diye kara kara düşünürken, yine annesi devreye girip “Afrika’ya mutlaka git, finansal ihtiyaçlar için bir yolunu buluruz” diye onu cesaretlendirdiğini söyledi. Bu hikayeden de annelerin evlatları üzerinde ne denli önemli rol üstlendiklerini bir kez daha anlamış olduk.

• Jane Goodall’un üniversite okumadan doktora yaptığını biliyor musunuz? Bu konuya da konuşmasında yer verdi. Cambridge Üniversitesi yaptığı çalışmaları çok değerli bulup bu teklifi yapmış. İlk başlarda kendinden emin olamadığını ama bir şekilde bu teklifi kabul edip Cambridge’teki doktorasını başarıyla tamamladığını aktardı.  

• Önüne oyuncak hayvanları koyup farklı hayvanlarla ilgili yorumlar yaptı. Örneğin muz yiyen maymun oyuncağın kendisi için çok değerli biri tarafından verildiğini ve onlarca sene kendisine eşlik ettiğini söyledi.

Ressam domuz “Pigcasso”

• Bir başka oyuncak domuzu eline alıp “Biliyor musunuz, domuzlar hayvanlar arasında en zeki olanlardan biridir. IQ’sü normal bir hayvanın çok üzerindedir.” deyip fırçayla harika resimler yapan “Pigcasso” adlı domuzu örnek verdi. Ben de Pigcasso’nun web sitesine girip baktım, gerçekten inanılmaz: https://pigcasso.org/

• İneklerin çok zeki olmamalarına karşın en şefkatli ve sevgi dolu hayvan olduğunu söyledi. “İneği saatlerce sevebilirsiniz, size en güzel şekilde karşılık verir. Bunu bildiğim için önce vejetaryen oldum, sonra da o sütlerin ineklerden ne kadar kötü koşullarda alındığına tanık olduktan sonra da vegan olmaya karar verdim. Şu anda veganım.” dedi.

• Maymunlarla ilk kontağının olduğu günlerde bir şempanzeye yaklaşmaya çalıştığını ve ormanlık alanda saatlerce gözlem yaptıktan sonra maymunun en sevdiği meyvelerden birini uzatmaya karar verdiğini, meyveyi uzattığında da maymunun onu elinden alıp teşekkür etmek için elini sıktığı anı anlattı. “O anı sihirli bir andı. Maymunların o dönemde aynı insanlar gibi bu tip jestler yaptıklarını fark ettim.” diyor. Ayrıca maymunların da aynı insanlar gibi iyi kalpli ve kötü karakterli olanlarının bulunduğunu, bir maymun tarafında saldırıya uğramanın da mümkün olduğunu vurguluyor.

• Karşılıksız sevgi verdiği için en sevdiği hayvanın köpek olduğunu söyledi. Hatta Florida’da 70 küsur köpekle 90. yaş gününü kutladığı çok özel bir kutlama yapmış. Harika bir deneyimdi diyor.

Goodall’a sorularım ve cevapları

 • Jane Goodall konuşmasını yaptıktan sonra yaklaşık yarım saat kadar sorular soruldu. O da tüm soruları kendine has sakin üslubuyla olabildiğince cevapladı. Ben de arka arkaya iki soru sordum kendisine. Sorduğum soruları ve cevaplarını aşağıda paylaşıyorum:

• Planet of the Apes filmlerini izlediniz mi? İzlediyseniz ne düşünüyorsunuz?

Evet, filmleri seyrettim. Özellikle serinin ilk filmini beğendim. O filmdeki bir sahne beni çok güldürmüştü. Filmin bir yerinde maymunlar bir olup üzerlerinde deneyler yapan bilim insanını kafese kilitlerler. Teknik olarak böyle bir şey mümkün ve o sahneyi görünce gülümsediğimi hatırlıyorum. Ancak o beğendiğim serinin ilk filminin sonunda da saçmalamışlar, bir anda klasik Hollywood modeliyle filmi bitirmeleri hoşuma gitmedi.

Serinin ikinci filmi daha kötüydü. Özellikle filmin ikinci yarısından itibaren konan sahnelerin gerçek hayattaki maymunlarla uzaktan yakında alakası olmadığını düşünüyorum.


• Tüm dünyada vahşi doğada yaşayan hayvanlara nasıl güzel bir hayat temin edebiliriz, onların güzelce yaşamasını sağlarız?

Bunun cevabı uzun olabilir ama şunu söyleyebilirim, dünyanın her yerinde vahşi yaşamın koşulları, ülkenin ortamı, insanları, demografisi, kaynakları farklıdır. Dolayısıyla bunu ülkeden ülkeye farklı yanıtlayabilirim çünkü her ülkenin kendine has çözümleri olabilir.

Ama genel olarak dünyanın farklı yerlerinde önemli bir misyon için çalışan Roots & Shoots Derneği’ni şimdi olduğu gibi desteklemeye devam edebilirsiniz. Derneğin ve programlarının çocuk ve gençleri bilinçlendirerek vahşi yaşama önemli katkıları olacağını düşünüyorum.


Türkiye’deki vahşi hayat hakkında yazacağım

Goodall’un ikinci sorumun cevabına katılıyorum, her ülkenin farklı dinamikleri var. Türkiye’de de vahşi hayatın hayvanlar için gittikçe zorlaşan koşulları nasıl normale döndürebileceğimizi ve o hayvanlara nasıl güzel bir yaşam verebileceğimiz konusundaki fikirlerimi bir başka blog yazısına saklıyorum.

Doğa savunucusu ve etolog Jane Goodall’un bizlerde pozitif hisler uyandıran bu harika konuşmasından sonra resim çekme faslına geçtik. 

Bu vesileyle başta derneğin kurucusu Aslıhan Niksarlı, diğer kurucular, üyeler ve bu organizasyona emek veren tüm paydaşlara teşekkür etmek isterim. Harika bir iş çıkardılar. Başarılı çalışmalarının devamı dilerim.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için