Elazığ’da bizim STK’lar tarih yazıyor

Elazığ Depremi’nin olduğu gece TİDER’in (Temel İhtiyaç Derneği) yönetim kurulu üyeleri arasında yazışmalar başladı. Bu afetle ilgili ne yapılması gerektiğini tartışmaya başladık. Ben herkese kısaca “STK Ruhunun hemen sahaya inmeyi” gerektirdiğini ve en kısa zamanda aksiyona geçmemiz gerektiğini söyledim.

Sonra Elazığ’lı olduğunu bildiğim Birleşmiş Milletler Gönüllü Programının yöneticisi Nil’i aradım. Nil üzüntüden telefonda konuşamıyordu. Ertesi sabah konuşuruz diye sözleştik. 

O gece bağış toplamaya başladık ve ertesi sabah da evdeki çalışma masama oturduğumda içimde bir burukluk vardı. Depremle ilgili bir sürü haber akıyor, benim işim başımdan aşkın ancak en sinir olduğum bir pozisyonda çalışma masamda oturuyordum. Elim kolum bağlıydı. Neden sahada değildik? Sonra aklıma İhtiyaç Haritası’nın kurucularından Ali Ercan’ı aramak geldi. Aramızda şöyle bir diyalog geçti:

Serhan: Abi ne yapıyorsun? Elazığ’a gitmeyi düşünüyor musun?

Ali Ercan: Evet abi. Biz esasında bir konferans vermek ve 3 günlük etkinlik için Elazığ’a gitmeyi organize etmiştik. Nil bu işin başını çekti. Hatta yarın (Pazar) için biletimizi bile aldık.

Serhan: Ben de gelmek istiyorum. Yapacak çok şey var. Belki de uzun zamandır konuştuğumuz Afet modelini harekete geçirip fark yaratırız.  STK’ların artık koordineli bir şekilde iş birliği yapmalarını sağlamamız gerekiyor. Buna biz vesile olalım. Ne dersin?

Ali Ercan: Süper olur. Orada farklı STK’ların da olduğunu biliyorum.

Serhan: Tamam abi. O zaman bir şekilde bilet bulup yarın gelelim. Sana haber vereceğim.

Ali Ercan: Anlaştık. Elazığ’da görüşmek üzere…

Sonrasında TİDER yönetim kurulu grubumuza yazıp Elazığ’a gideceğimi bildirdim. Yönetim kurulu’ndan ve profesyonellerden birinin bana eşlik etmesi gerektiğini belirttim. Yönetim kurulu üyelerimizden Burcu, sağolsun, talip oldu. Profesyonellerden de Rıdvan’ın benimle Elazığ’a geleceği netleşti.

Sonra Nil’e bildirdim. Zaten Elazığ’a gitmek için can atan Nil hemen ben de geliyorum dedi. Tek bir sorun vardı. Elazığ’a bütün uçuşlar full’du. Yer bulmak imkansızdı. Hatta Elazığ’ın en yakınındaki Malatya’ya uçuşlar da full’du.

Sağolsun bu konuda Burcu devreye girdi ve Elazığ’a gitmenin iki yolunu da daha tespit ettiler. Diyarbakır ve Bitlis üzerinden. Sonuçta Diyarbakır uçuşuna yerimizi ayırdık. Ardından beni Çorbada Tuzun Olsun Derneği’nin kurucusu Ahmet aradı. Bizim Rıdvan’dan duymuş.

Önce nabız yokladı. STK ruhunu taşıyan birinin klasik reaksiyonunu hissedip anladım ki o da gelmek istiyor. Hiç lafı uzatmadan ona “istersen sen de bizimle gel” dedim. Hemen atladı. Tamam geliyorum dedi ve ekledi “Acaba Ahtapot Gönüllülerini de çağırsak mı?” diye sordu. Uzun süredir güzel bir işbirliğine imza attığımız ve yakından tanıdığım Ahtapot Gönüllüleri için “tabii memnuniyetle onlar da gelsinler” dedim. Sonra Ahtapot Gönüllüleri’nin kurucusu Vedat beni aradı. Onları da programa dahil ettik.

Tüm bunları ayarladıktan sonra evden çıktım ve Zorlu’daki ilk görüşmeme gittim. Benim kaderim bu. Çok farklı konuları arka arkaya işleyebiliyorum. Eski dostum Gökçe’nin yanına gittim. Kendisi bir iş konusunda bana danışmak istemiş ve yanına çağırmıştı. Yoğun bir gündemim olduğu için “yarım saat uğrar yardımcı olur çıkarım” diye planladım. Tabii Türkiye’de Tiffany gibi bir markanın sahibi olan Gökçe, Zorlu Center’da Collection Point adıyla çok şık ikinci dükkanını açmış. Yeme içmenin de olduğu bu yerde otururken ve sorularını cevaplarken Elazığ programıyla ilgili telefonlar gelmeye başladı. Herkes bana “Eeee Diyarbakır’dan Elazığ’a nasıl gideceğiz? Herkesin sığacağı bir araç ayarlayabildin mi?” diye sormaya başladı.

Toplamda 8 kişi olmuştuk. Telefonu kapattıktan sonra kendi kendime “nereden bulayım Diyarbakır’da 8 kişilik araç?” diye söylenmeye başladım. Bunu duyan Gökçe, bana “istersen Diyarbakır’da araç ayarlayabilirim dedi. Ona şaşkın bir ifadeyle bakıp “ciddi misin, şaka mı yapıyorsun?” diye sordum. “Abi ciddiyim tabii. Orada yakın tanıdıklarımız var” dedi ve vakit kaybetmeden birini aradı. O sırada eşiyle konuşuyordum. Telefonu kapattı ve “abi araç hazır” dedi. Olanlara inanamıyordum. “Helal sana” dedim. Sonrasında herkese araç işi tamam diye mesaj attım. Herşey adeta bizim oraya bir an evvel gitmemiz için akıyordu.

Gökçe ve eşiyle güzel güzel 1 saat sohbet ettikten sonra oradan ayrıldım ve bir sonraki toplantıma gittim. Sonrasında bütün gün toplantılarım sürdü. Ertesi sabah erkenden havalimanının yolunu tuttuk ve sabah 7:30 uçuşuna bindik. Diyarbakır’a indik, bizi karşılayan araca bindik. Diyarbakır’dan çıkmadan evvel Ahtapot Gönüllüleri’nin kurucusu Vedat’ın telkinleriyle bir pastanede durduk simit poğaça gibi kahvaltılık şeyler aldık ve yolda yemeye başladık. Yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından Elazığ’a vardık. Ali Ercan’lar da bizden önce vardıkları Elazığ’da bizi Ticaret Odası’na çağırdılar. Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası, sağolsunlar en büyük toplantı odasını bize açmışlardı. Kendi içimizde 1 saat konuştuktan sonra Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Asilhan Arslan geldi ve bizimle toplantı yaptı.

Hayatta ne olacağı hiç belli olmuyor. Bundan 3-4 sene evvel Elazığ’ın biyogaz potansiyeliyle ilgili bir rapor hazırlamıştık. Taa o dönemde Asilhan Bey’le tanışıp güzel sohbet etmiştik. Şimdi de Elazığ TSO’nun başkanı olarak karşıma çıktı. Kendisine neler yapmak istediğimizi anlattık.

Başlangıçta aramızdaki fikir ayrılıklarını giderdikten sonra ortak bir noktada buluştuk, anlaştık ve kendisi de Elazığ TSO’nun bize her türlü desteği vereceğini belirtip odadan çıktı. O çıktıktan sonra haber geldi ve bizi Valilik’teki koordinasyon toplantısına çağırdılar.

Bu toplantıyı AFAD, Valilik ve Kızılay yöneticilerinin yanısıra farklı yerel ve ulusal STK’ların yöneticileri ve ilgili profesyonelleri bu toplantıda yerlerini aldılar. 

Tabii bu kuruluşların yanında biz de yer aldık. Bu afet koordinasyon toplantısına katılan bizim tarafın kuruluşları ise AÇEV, Açık Açık Derneği, Ahbap Derneği, Ahtapot Gönüllüleri Derneği, Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, Çorbada Tuzun Olsun Derneği, Hayata Destek Derneği, INOGAR, INOGAR ART, İhtiyaç Haritası, KAGİDER, Nef Vakfı, Nirengi Derneği, Sağlam Kobi, Temel İhtiyaç Derneği ve TOG’du.

Toplantıda kendimizi tanıttık, yardımcı olabileceğiz bir sürü farklı konulardan bahsettik ve Ticaret Odası çatısı altında organize olduğumuzu bildirdik. AFAD ve Valilik bizimle koordineli giderseniz size de yer açarız dediler. Karşılıklı anlaştık ve masadan kalktık.

Valilik’te yapılan afet koordinasyon toplantısından bir kare

 

Sonrasında Valilikte kendi aramızda bir toplantı yaptık. Vali’nin odasının bulunduğu katta boş bir odada ayakta gerçekleştirdiğimiz bu toplantıda ve Sivil Toplum Kuruluşları Afet Koordinasyon Platformu'nu kurduk. Genel çerçeveyi belirledik. Buna göre;

Elazığ TSO’dan bir depo rica ettik temin ettik ve bağışlanan ürünlerin en verimli şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaşması için çalışmalarımızı başlattık. Sonra herkesin uzmanlık alanlarına göre görev dağılımı yaptık. Örnek vermek gerekirse, aşağı ilgili konularda ilgili STK’lar görev dağılımı yaptık:

 

İhtiyaç Analizi:

AHBAP

Hayata Destek

TİDER

 

Gıda ve İhtiyaç Duyulan Ürünlerin Tedariki:

Ahtapot Gönüllüleri 

Çorbada Tuzun Olsun

İhtiyaç Haritası

NEF Vakfı

TİDER

 

Gönüllülük:

Açık Açık

AHBAP

Elazığ Belediyesi Gençlik Meclisi

TOG

UNV

 

Psikolojik Rehabilitasyon:

AÇEV (Destek veriyorlar)

Çorbada Tuzun Olsun (Destek veriyorlar)

Fırat Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü

Türk Psikoloji Derneği

 

Valilik çıkışında Vali’yle birlikte çektiğimiz resim. Burada bizim STK’ların temsilcilerini görebilirsiniz.

 

Tabii yukarıdaki sayı her geçen gün artıyor. Bizimle aynı pencereden bakan STK’ların sayısı gün geçtikçe artıyor. Hiç kimsenin ön plana çıkmadan tek bir amaç için kenetlenmiş onlarca STK’nın böyle senkronize bir şekilde çalışması görülmemiş bir durum. Bu hayali esasında Ali Ercan’la 10-15 sene öncesinde kuruyorduk. Bu kardeşlik ortamının oluşması ve herkesin birbirine alışması seneler aldı. Burada Adım Adım Platformu’nun da büyük katkıları var. Elazığ Depremi’nde de ortak bir amaç için kenetlendik ve herşey denk geldi.

Elazığ dönüşte Sabiha Gökçen Havalimanı’nda çektiğimiz resmi görebilirsiniz. Bu resimde Ahtapot Gönüllüleri, Çorbada Tuzun Olsun ve TİDER temsilcileri yer alıyor. Genel olarak tüm STK’ların kenetlendiğini sembolize eden güzel bir kare oldu.

 

Bundan sonrası için Sivil Toplum Kuruluşları Afet Koordinasyon Platformu’nu kurumsal hale getirmek ve olacak her bir afet için her geçen sefer daha hızlı ve daha verimli çalışma ortamı yaratmak ana hedefimiz.

 

Sivil Toplum Kuruluşları Afet Koordinasyon Platformu’nun ilk bildirimi

 

Bir hedefimiz daha var esasında. Onu da burada yazmayacağım. Gerçekleştirince her yerde anons edeceğiz. 

Sadece şunu söyleyebilirim. 3. Sektörün birlikte hareket edip sinerji yaratabileceği bir sistemi aklımızdaki gibi oturtabilirsek vatana, millete ve insanlığa büyük bir fayda sağlamış olacağız. Hayırlısıyla…

 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için