Emekli Arda’dan çiçeği burnunda Arda’ya hayat dersleri
Türkiye’den çıkan futbolcular arasında en büyük kariyere sahip Arda Turan’ın hikâyesi maalesef kötü bitti. Bunu öngördüğüm için yazılar kaleme aldım hatta bir tanıdık vasıtasıyla kendisine mesajlar gönderdim. Önce beni dinliyor gibi yaptı, geri mesaj gönderip teşekkür etti sonra söylediklerimin tam tersini yapınca futbolculuk kariyeri fiyaskolarla sonuçlandı. Şimdi bu hatalardan ders çıkarıp kariyerini sağlam inşa etme sırası 18 yaşında Real Madrid’e transfer olan Arda Güler’de.
Büyük bir kariyer başarısı elde edildi. İlk defa Türkiye’nin alt yapısından yetişmiş, T.C. vatandaşı genç bir futbolcu Real Madrid gibi dünyanın kupa sayısı anlamında en başarılı kulübüne 18 yaşında transfer oldu. Burada başta Arda Güler olmak üzere emeği geçenleri tebrik ederim. Ailesi, hocaları, oynadığı kulüpler ve çevresi. Hepsinin Arda’da emeği vardır mutlaka. Helal olsun.
Şimdi gelelim yazının konusuna. 2017 senesinde Barcelona’da oynayan Arda Turan’ın bir milli maç sonrasında gazeteci Bilal Meşe’ye saldırmasıyla ortaya çıkan skandaldan sonra kendisine değer verdiğimden, iyiliği için “Arda Turan’a abi nasihatleri” başlıklı bir yazı kaleme aldım.
O yazıyı Arda’yı tanıyanlar aracılığıyla Barcelona’da yaşayan Arda’ya göndermiştim. Arda’dan geri cevap geldi. Bana anlatılana göre yazıyı beğenmiş ve teşekkür etmişti. Yalnızca tek bir yorum olarak benim o yazıda belirttiğim ayda 80.000 TL’lik masrafı düzeltip “Benim masrafım çok daha fazla” demişti. Hatta yazı ve tavsiyelerim karşılığında beni Barcelona’ya 2017 senesinin Ağustos ayında davet etmişti.
İptal olan ziyaret
Uçağımızı ayarladık, tam Barcelona’ya gitme hazırlıkları yaparken ziyaretimizden birkaç gün öncesinde tekrar geri arayıp acilen Türkiye’ye gitmesi gerektiğini bildirdi ve özür dileyerek ziyaretimizi iptal etti. Ben de “Sorun değil, her zaman görüşebiliriz ama sakın şu zamanda Türkiye’ye geri dönmeye kalkmasın, Barcelona’da kendine yer açmaya çalışsın, mücadeleyi bırakmasın. Eğer Barcelona’da takıma hiçbir şekilde giremiyorsa o zaman Avrupa’da bir başka takıma transfer olsun” diye kendisine tavsiyede bulunmuştum.
Sonrasında o Türkiye seyahati meğer Başakşehir’e transfer olma seyahati çıktı. Yani ben “İstanbul’a dönme” derken “Gönül verdiğim takım olan Galatasaray’a dönme” diyecek kadar Arda’yı düşünerek tavsiyede bulunmuştum. O ise bırakın Galatasaray’ı, Barcelona’dan Başakşehir’e transfer olarak hayatının hatasını yaptı. Türkiye’ye geldikten sonra da hatalar zinciri devam etti ve fiyasko üzerine fiyaskolara imza attı.
Arda’nın önlenemeyen çöküşü
En son patlak veren olaysa bir gece kulübünde şarkıcı Berkay’ın eşine sarkıntılık etti diye Berkay’la tartışması sonucunda Berkay’ı darp etmesi, sonra onları hastaneye kadar takip ederek tehditlerine (silah göstermelere vs.) devam etmesi oldu. Barcelona kalibresinde olan bir futbolcudan hiç beklemeyeceğiniz hareketler. Maalesef bu olaylara imza attı Arda. O dönemde “Arda’ya abi nasihatleri” başlığıyla yazdığım yazının devamını getirmek ve konuyu kapatmak için “Nasihat dinlemeyen Arda’nın önlenemeyen çöküşü” başlıklı bir başka yazı kaleme aldım. Bu yazıyı da https://www.serhansuzer.com/tr/nasihat-dinlemeyen-ardanin-onlenemeyen-cokusu linkinde okuyabilirsiniz.
Arda Turan Barcelona'da top koştururken...
Şimdi her iki yazıdaki konu başlıkları üzerinden Arda Turan’ın nasihatlerimi nasıl dinlemediğini ve çöküşünü hazırladığını, Arda Güler’in ise bunlardan nasıl ders çıkarması gerektiğini yazacağım. Konu başlıklarını ele alalım (Arda Turan’ın ne yaptığı ve Arda Güler’in ne yapması gerektiğini maddeler halinde aktarırken isimlerinin baş harflerini, yani Arda Turan için A.T., Arda Güler için A.G. kısaltmalarını kullanacağım):
1) Bir daha asla kendinden büyüklere el kaldırma
A.T.: Arda Turan bunu yine yaptı ve el kaldırdı. Şarkıcı Berkay’ın 1981’li, Arda’nın da 1987’li olduğu göz önünde bulundurulursa bu tavsiyeme uymadığını söyleyebilirim. Burada el kaldırmanın ötesinde Berkay’ın burnunu kırdı. Bir de tabii, benim asıl tavsiyem meşru müdafaa bir durum haricinde herhangi birine şiddet uygulamaktan kaçınmaya dairdi. Yani büyük küçük fark etmez. Herhangi bir canlıya şiddetin her türü çok yanlıştır.
A.G.: Arda Güler’in herhangi bir canlıya el kaldırmayı aklından bile geçirmemesi gerekiyor. Futbol bir sahne. Hele Real Madrid’de oynuyorsan en baş sahnedesin demektir. Dolayısıyla Arda Güler’in her türlü davranışlarıyla topluma ve arkasından gelecek gençlere örnek olması gerekiyor. Bunun için şiddeti uygulayan değil, şiddetten kaçınan, ortalığı sakinleştiren ve topluma hep pozitif hisler veren davranışlar içinde bulunması gerekiyor. Onda da böyle güzel bir kumaş var.
2) Bu yaz İspanya’ya geri dönmeden Bilal Meşe’den özür dile
A.T.: Özür dilemedi. Burnundan kıl aldırmadı.
A.G.: Bizim toplumda özür dilemek zayıflık olarak algılanıyor. Halbuki Japon kültürü gibi onur ve gurur üzerine kurulu mükemmeliyetçi bir toplumda dahi özür dilemek bir büyüklük ve olgunluk göstergesi olarak sayılıyor. Herkes hata yapabilir. Arda Güler de bir hata yaptığında özür dilemesini bilmeli, bundan kaçınmamalı.
3) Basınla didişmeyi bırak
A.T.: Arda Turan, basınla didişmeyi nispeten bıraktı. Ancak basında büyük bir çoğunluk Bilal Meşe’ye sergilediği davranışı affetmedi. Arda’nın özür dilememesi ve burnundan kıl aldırmayan tavırları bu tepkiyi artırdı.
A.G.: Bırak basınla didişmeyi Arda Güler’in basınla arasını hep iyi tutmaya çaba göstermesi gerekiyor. Çünkü yaşadıklarına ayna tutan basının o aynayı nasıl tuttuğu basının elinde. Seni olduğundan iyi de gösterebilir, kötü de gösterebilir. Sıkıntı yaşamamak için aranı her zaman iyi tutmanda fayda var. Tabii bunu söylerken çok içli dışlı olmamaya ve belli bir mesafeyi korumaya dikkat et. İlişkinin Arda Turan’ın yaşadığı gibi laçkalaşmaması gerekiyor. Sana her zaman saygı göstersinler, mümkünse de seni sevsinler.
4) Etrafını sadeleştir
A.T.: Futbolculuk döneminde bunu bir türlü yapamadı. Etrafı sürekli kalabalık oldu. Sürekli yanında birilerini dolaştırdı. Berkay’ı hastanede ziyaret ettiğinde dahi yanında 6-7 kişiyle gittiği yazıldı. Yani anlayacağınız “Acun Style” tam gaz devam etti. Gereksiz insanları yanına takma, gereksiz insanlar sana ağırlık oluşturmasın demekten dilimizde tüy bitti. Arda Turan zamanında Barcelona ve Madrid’de bir sürü insanı sürekli ağırladı. Bu da Messi ve Neymar gibi takımındaki dünyanın en iyi futbolcularına odaklanacağına Türkiye’den çevresine odaklanmasına sebebiyet verdi. Büyük bir hataydı bu. Çünkü Arda’yı Messi, Neymar ve diğer futbolcular tam olarak benimseselerdi, Barcelona’dan gitmesine izin vermezlerdi.
A.G.: Türkiye’den zaman zaman tek tük en yakınların haricinde kimseyi ağırlama. Ailen bir süre seninle kalabilir ancak birkaç sene içinde Madrid’de kendi hayatını kurmayı ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmeyi hedeflemen gerekiyor.
5) Türkiye’yi bırak, İspanya’ya odaklan
A.T.: İspanya’da tutunamadı. Bırakın İspanya’yı, Avrupa’da herhangi bir başka bir kulübe dahi transfer olamadı. Türkiye’ye döndü. Türkiye’de de Galatasaray gibi bir kulüp yerine Başakşehir’i seçti. Barcelona’dan Başakşehir’e transfer olması kariyer harakirisi gibi oldu. Sonrasında da düşen motivasyonuyla Başakşehir’de bir varlık gösteremedi. Agresif tavırlarıyla herkeste ‘Ne olmuş bu çocuğa?’ hissiyatı uyandırdı. Hatta bir maçta hakemlere yaptığı hareketlerden dolayı Türkiye’de 16 maç ceza aldı.
A.G.: Türkiye’yi tamamen bırakması ve İspanya’ya odaklanması gerekiyor. Türkiye’de ne oluyorsa oluyor, seni ilgilendirmez artık. Tabii ki aile meselelerine kayıtsız kalamazsın ancak ailen de sana gerçekten değer veriyorsa (ki dışarıdan gözlemlediğimiz kadarıyla veriyor), o zaman Türkiye’deki kendi meselelerini sana yansıtmazlar. Odaklanman gereken tek bir şey var, o da İspanya’daki yaşamın ve Real Madrid’deki performansın.
Bu arada İspanya’ya odaklan derken sadece takım arkadaşlarınla takıl demiyorum. Arda Güler’in İspanyol toplumun bir parçası ve örnek futbolcusu olarak kendini konumlandırması gerekiyor. Bunun için de yabancı dilini çok geliştirmesi ve akıcı hale getirmesi lazım. Bu söylediğim sadece İngilizce için değil, İspanyolca için de geçerli. Arda Güler’in rahatlıkla İspanyolca röportaj verebiliyor, takım arkadaşlarıyla her şeyi İspanyolca konuşabiliyor seviyesine gelmesi gerekiyor.
Yaşı genç, akıllı ve o azim onda var. Hiç vakit kaybetmeden kendisine İspanyolca hoca tutsun ve en kısa zamanda İspanyolcayı öğrensin. Mesela Real Madrid’deki ilk lansmanında Türkçe konuştun diye seni Türkiye’de övdüler (bkz: Real Madrid röportajında İngilizce yerine Türkçe konuşmak istemesi: http://cuts2.com/STNJC). Türkçe konuşman sanki milliyetçi bir tavır sergilemişsin gibi yansıtıldı ve gereksiz bir övgü aldın. Benimse aklıma tam tersi geldi. Herhalde yabancı diline çok hâkim olmadığı için Türkçe konuşmak istedi diye düşündüm. Umarım böyledir ve senin gelişimini engelleyecek hareketlerden kaçınırsın. Bir an önce İspanyolca öğren, röportajlarını İspanyolca yapmaya başla. Bu arada İngilizceni de sürekli geliştir.
6) Futboluna odaklan (herkese futbolunla cevap ver)
A.T.: Maalesef Barcelona’dan sonra hep futbol dışı yaptığı hareketlerle gündeme geldi. Bu sahaya da yansıdı, performansı ciddi düştü. Yeteneklerini sahaya yansıtamadı.
A.G.: Real Madrid’deki performansını nasıl artırman gerektiği senin ana odak noktan olması gerekiyor. Oradaki önceliğinin Avrupa’nın en başarılı takımında ilk 11’e girip başarılı maçlar çıkarmak olması lazım. Kendini ispat edebileceğin inanılmaz önemli bir platformdasın. Bunun kıymetini bil ve elinden geleni yap.
7) Mütevazı ol
A.T.: Mütevazı olma anlamında hiçbir işareti olmadı. Dik başlılığı ve şaşaalı yaşamı devam etti. Futbol yaşamı bitti, şimdi Türkiye 1. Ligi’nde (yani bir alt ligde) Eyüpspor’da teknik direktör olarak devam ediyor. Sanırım bundan sonra kendisine biraz daha çeki düzen verecektir, çünkü futbolda kazandığı paraları teknik direktörlükte kazanma ihtimali çok daha düşük. Ancak yaşamından ödün vermezse, esas çöküş ondan sonra başlar.
A.G.: Dışarıdan gözlemlediğim kadarıyla mütevazi bir karaktere sahip. Ona tavsiyem karakter yapısını koruması. Başarıların arttıkça sakın şımarma. Tam tersi yükseldikçe daha alçakgönüllü olmaya çalış. Bu senin kişisel gelişimin için de önemli. Bunu yapabilecek hamur ve aile terbiyesi de sende var.
8) Kurallara uy
A.T.: Futbolculuğunun son dönemlerinde kurallara uymamanın ötesinde adli olaylara sebebiyet verdi. Berkay olayının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Arda Turan'a 12,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. Tabii sahaya yansıttığı şiddetin sonucunda da 16 maç ceza aldı.
A.G.: İspanya’da toplumun kurallarına, kanunlara ve gelenek göreneklere uyması gerekiyor. Kimsenin Arda Güler’e bu anlamda söyleyecek bir lafı olmamasını dilerim. Hatta Arda Güler’in bu anlamdaki çabasını görüp desteğini artırmasını dilerim.
9) Özel hayatını yoluna koy
A.T.: Arda Turan bir tek burada bir ilerleme kaydetti. Kız arkadaşı Aslıhan Doğan’la evlendi. Gerçi evlendikten sonra yaptığı hareketler evlilik kurumuna ne kadar hazırlıksız olduğunu gösterdi. Berkay’la kavga ettiği gece 8 aylık hamile eşini evde bırakıp hafta içi İstanbul’un popüler eğlence mekânı Gizli Kalsın gece kulübüne erkek erkeğe eğlenmeye gitti. Umarım aynı hatalara teknik direktörlüğü döneminde devam etmez.
A.G.: Etraftan sana gösterilen ilgiye sakın boğulma. Ne olduğun, nereden geldiğin hep aklında olsun. İçgüdülerini ve iradeni hep kontrol altında tut. Hemen kız arkadaşın olması şart değil, bir süre kız arkadaşsız da devam edebilirsin. Tabii işin ideali, birlikte mutlu olabileceğin ve seni motive eden, uzun süre özel hayatını paylaşabileceğin bir kız arkadaşının olması, gözünün dışarıda olmaması. Kız arkadaşınla mutlu olursan bu futboluna da yansır. Sakın bazı futbolcuların çok iyi bir şeymiş gibi yaptığı daldan dala konma olayına girme. Bu senin performansını çok etkiler, duygusal olarak da seni dengesizleştirir.
10) Galatasaraylı efsane Tugay Kerimoğlu’nu örnek al
A.T.: Onu örnek alan hiçbir hareketi olmadı. Gerçi Tugay da 20 yılın üzerinde evli kaldığı eşiyle birkaç sene önce boşandı. Ancak Tugay’ın boşanması bile ona yakışır şekilde oldu. Sessiz sakin, aile içinde sorunlarını çözdüler.
A.G.: Örnek futbolculuk kariyeri yaşamış futbolcuları kendine rol model olarak seçebilirsin. Türkiye’de Galatasaray’dan Tugay Kerimoğlu ve daha da eskilerden Metin Oktay, Fenerbahçe’den Oğuz Çetin ve daha da eskilerden Can Bartu’yu kendine örnek alabilirsin.
Yurtdışında da tabii ki Lionel Messi ve Robert Lewandowski’yi örnek alman mümkün. Messi zaten dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu. Tüm rekorları kırdı, alınmadık kupa bırakmadı. Özel hayatıyla da örnek birisi. Lewandowski’yi özellikle yazdım buraya çünkü onun gibi fiziğini güçlendirmen gerekiyor. Eşi de fitness antrenörü. Özel olarak Lewandowski’nin performansını artırması için destek veriyor. Umarım sen de kendine böyle bir partner bulursun.
11) Genç futbolculara örnek olacak davranışlar sergile (futbol bir sahne)
A.T.: Örnek davranışları sergileyemediği gibi tam tersine kötü örnek olacak ne kadar davranış varsa sergiledi: Küfür, hakeme saldırma, öfkeli tavırlar, gece kulübünde kavga çıkarma, hamile eşini gecenin bir saatinde bırakıp gece kulübüne gitme, ruhsatsız silah kullanımı, hastanede olay çıkarma vb.
A.G.: Ne yaparsan yap gerek sahada gerekse saha dışında, milyonlarca insanın seni takip ettiğini ve binlerce gencin seni rol model olarak örnek alacağını düşünerek hareket et. Bu tabii ki zaman zaman özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geliyor ancak bu kadar şan, şöhret, para ve sevgi selinin karşılığı da budur. Yani topluma borcunu ancak örnek işler yapıp topluma katkıda bulunarak ödeyebilirsin. Bunu da unutma.
12) Siyasetten uzak dur
A.T.: Bir ara siyasetle çok haşır neşir olmuştu. Sonrasında pek bir olayını duymadık. Bu konuda da yakın geçmişe göre daha iyi durumda.
A.G.: Siyasetin S’sini ağzına alma. Sen profesyonel futbolcusun. Siyaset senin işin değil. Siyasetçilere prim verebilecek işlerden veya onları eleştirmekten kaçın. Senin işin futbol ve o sahnede topluma örnek olabilecek güzel işlere imza atmak. Örneğin milli takımda atacağın veya attıracağın gollerle memleketine ciddi katkıda bulunabilirsin. Ayrıca ileride hayır işlerine de destek verebilirsin. Bu herkesi iyi anlamda teşvik eder.
13) Milli takıma saygını sözde değil, özde göster
A.T.: Milli takım kariyeri kalmadığı için bunu yapamadı. Halbuki ne güzel gidiyordu mili takım kariyeri. Şampiyon olamasak da o 2008 yılındaki Avrupa Şampiyonası’nın tadı hala damağımızdadır.
A.G.: Milli takım demişken, özellikle milli maçlarda hep %100’ünü sahaya yansıtmaya çalış. Bunu yapabilirsen ve başarılı oyunlar ortaya koyabilirsen hem ülkeye ciddi katkın olur hem de toplum nezdinde saygınlığını hep yukarı taşırsın.
14) Bir sivil toplum çalışmasında aktif olarak yer al
A.T.: Böyle hayırlı bir işe tenezzül dahi etmedi. Ya da biz duymadık.
A.G.: Futbolunda biraz olgunlaştıktan sonra yani yirmili yaşların başlarında tutkulu olduğun bir alanı seçip futboldan arta kalan zamanlarında o alanda topluma faydalı olmak için çalışabilirsin. Örneğin hayvanları mı çok seviyorsun ve onlar için bir şeyler yapmak mı istiyorsun? O zaman ileride bir hayvan derneğine bağış yapabilir ve zaman zaman gidip bizzat yardım çalışmalarına katılabilirsin.
15) Gelir gider dengeni iyi yönet (masraflarını kıs)
A.T.: Kendisiyle ilgili makalemi okuyan Arda’nın bir tek bu maddeye tepkisini duydum. Yazıyı okuduktan sonra “ben ayda 80.000 TL değil, çok daha fazla harcıyorum” dedi. Bunu bir marifet olarak mı söyledi, tam olarak anlamadım. Her halükarda bir tek bu maddeye odaklanmış olması ve yorum yapması, yazımı yüzeysel okuduğunu gösteriyor. Yine de şunun altını çizmek isterim: İstersen dünyanın en çok kazanan futbolcusu ol, yüklü harcamalar kişisel iflasa kadar gider. Bu kadar basit. Bunu şimdi futbolu bıraktıktan sonra daha net görebileceksin. Teknik direktörlükte kendini ispatlayana kadar gelirin çok daha düşük olacak. Bundan sonra harcamalarında çok daha dikkatli olman gerekecek. Yoksa hiç yaşamadığın karanlık bir döneme girersin. Aman dikkat.
A.G.: Umarım seni gerçekten seven ve düşünen insanlara paranı yönetmesi için yetki vermişsindir. Bu ebeveynlerin de olabilir veya sizin aileye yakın, gerçekten dürüst, bu işleri bilen bir yakının da olabilir. Her halükarda “Paranı kime emanet edersen et ve unut” demiyorum bu arada. Senin de işin içine girip neyin nasıl yapıldığını öğrenmen ve gerekli yerlerde müdahale edebilmen gerekiyor. Aşırı masraftan kaçın. Kendi kişisel gelişimin için paranı sürdürülebilir şekilde artırabilmenin ve harcamalarını kontrol etmenin yolunu bulman gerekiyor. Bu hayatın boyunca sana lazım olacak.
16) Futbolu bıraktıktan sonrasını düşün
A.T.: Arda Turan yeni futbolculuktan emekli oldu ve hemen Eyüpspor’un başına geçti. Bazı futbolcular emekli olduktan sonra futbol dışı işler de yapmaya kalkarlar ve büyük çoğunluğu işleri batırır. Arda’nın futbolun, yani bildiği işin içinde kalmak istemesi güzel bir olay ve doğru seçim. Teknik direktörlüğün dışında Arda’dan iyi bir futbol yorumcusu olur, ağzı laf yapıyor, konulara farklı bir perspektiften bakabiliyor. Ama ne olursa olsun, eğer futbol camiasının içinde yer edinmek istiyorsa davranışlarını düzeltmesi ve polemikten uzak kalmaya çalışması şart. Şu anda eskiye göre daha usturuplu gittiğini de söyleyebiliriz. Kesinlikle Emre Belözoğlu’nu kendine örnek olarak seçmesin. Bence onun teknik direktörlüğü de futbolculuğu gibi polemikler içinde geçecek. Huylu huyundan vazgeçmez.
A.G.: Futbolu bıraktıktan sonrasını düşünmesi için çok erken. Henüz 18 yaşında ve kariyerinin başında. Şu anda futbol kariyerine odaklanması gerekiyor. Bir de para yönetimini oturtması ve geleceğini garanti altına almak için parasını sürekli artıracak bir sistem kurması lazım. 30’lu yaşları geçince futbolculuk sonrasını düşünmeye başlayabilir.
Genç Arda Güler kardeşimize İspanya’da başarılar diliyorum. 20 yaşındaki İspanyol tenisçi Alcazar’ın dünyanın gelmiş geçmiş en iyi tenisçisi olarak gösterilen Djokovic’i devirip Wimbledon’ı kazanması ve İspanyolların göğsünü kabartması gibi, biz de 18 yaşındaki Arda Güler’in Real Madrid’in ilk 11’inde oynayıp nice Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları yaşamasını ve milli takımımızı başarıdan başarıya koşturmasını diliyoruz. Her halükarda seninle gurur duyuyoruz kardeşim. Yolun açık olsun!
Arda Güler'in Real Madrid'teki ilk tanıtım antremanı...
Etiqueta: eğitim