Galatasaray’ımızın yeni başkanı Elmas’a dost tavsiyeleri
19 Haziran 2021 tarihinde Burak Elmas çekişmeli bir oylama sonucunda Galatasaray Spor Kulübü’nün 38. Başkanı olarak seçildi. Toplamda 5 adayın yarıştığı bu seçimde bana göre en hayırlı 2 adaydan biri başkan oldu. Zor bir gündemle iş başı yapan ve gerçekten başarılı olmasını istediğim Burak Elmas’a kalbimden geçenleri ve bilgi birikimimi aktararak tavsiyelerde bulunmak isterim.
Her biri alanlarında kendilerini ispatlamış iyi bir yönetim kurulu oluşturması, seçim sırasında, sonuçlar açıklandığında ve sonrasında ılımlı ve doğru mesajlar vermesi, Fatih Terim’e en baştan beri sahip çıkması Burak Elmas’ın Galatasaray başkanı olarak attığı doğru adımlar. İyi bir başlangıç yapıp hepimizin yüreğine su serptiğini söyleyebiliriz. Ancak daha yolun başında ve yapılacak çok şey var. Kendisi zaten uzun yıllardır kulübün içinde, birçok detaya hakim ancak yine de iyi bir Galatasaraylı olarak dışarıdan gözlemlerimi, kalbimden geçenleri ve bilgi birikimimi kendisiyle paylaşmak isterim. Buna göre konuları aşağıda sıralıyorum:
1) Liseliler ve diğerleri kavgası
Galatasaray’ın en büyük yönetimsel sorunu budur. Tüm liseliler öyle değil ama bazıları Galatasaray Spor Kulübü’nde sadece liselilerin üst düzey yöneticilik yapması ve kulübün her zaman lisenin kontrolünde olması gerektiğini düşünüyorlar. Bunun karşılığında liseli olmayan fakat Galatasaray’a büyük hizmetleri olanlar veya hizmet vermek isteyenler de alınıyorlar, tepki gösteriyorlar. Burak Elmas’a her iki tarafı da barıştırmak ve ahengi sağlamak düşüyor.
Mülayim yapısı ve sempatik kişiliğiyle her iki tarafta da arkadaşları bulunan Avusturya Lisesi mezunu Burak Elmas’ın gayret sarf ederek bu konuyu gündemine alması ve belki de her ay etkinlikler düzenleyerek kaynaşmayı sağlaması gerekiyor. Sonuçta herkesin amacı aynı. Galatasaray’ın başarılarını artırarak sporda gelişimi sağlamak, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti Türk sporuna hizmet ederek kalkındırmak.
2) Galatasaray’ın global spor kulübü olduğu bilinci
Galatasaray Avrupa’nın en başarılı kulüplerinden biri. En üst düzeye zaman zaman ulaşsak da yine de şu an itibariyle en başarılı kulüplerle aşık atabilecek durumda değiliz. Planlamamızı üst düzey başarılarda sürekliliği sağlayabilecek şekilde yapmak gerekiyor. Örnek vermek gerekirse Avrupa Süper Ligi’ne katılmayı teyit eden kulüplere bakın, onlara Bayern Münih, Dortmund, PSG, Porto, Benfica gibi kulüpleri ekleyin. Bu spor kulüpleri her zaman en üst düzeyde mücadele edebilecek elit konumlarını koruyorlar. Galatasaray’ın da mutlaka her sene bu kategoride yer alması, Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilecek potansiyeli olan bir kulüp olarak algılanması gerekiyor. Bu sürdürülebilirliği sağlamak için daha çok yolumuz var. Öncelikle finansal sıkıntılarımızı atlatmamız gerekiyor.
3) Finansal sorunların çözülmesi
Galatasaray Spor Kulübü’nün en büyük sıkıntısı ve çıkmazı finansaldır. Bunu herkes bilir. Bazıları diğer spor kulüplerine göre yine iyi durumdayız diye avunsa da bizim kendi durumumuza bakmamız, diğer kulüplerle ilgilenmememiz gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak finansal durumumuzun hiç de iç açıcı olmadığını hepimiz biliyoruz (hesaplar genel kurul öncesinde paylaşılıyor). Burak Başkan’ın belki de en önemli ve öncelikli gündemi finansal yapılandırma olmalıdır. Borcu sıfırlamak, her sene pozitif nakit yaratan bir bilanço ortaya koymak, sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde satış yapıp gelir üreten bir modeli yaratmak gerekiyor. Bunun için çok tavsiyem var. Şimdilik 5 tavsiyemi paylaşıyorum:
a) Galatasaray Gönül Üyeliği: Resmi spor kulübü üyeliği dışında bir üyelik programı yaratıp hem kulübe destek fonu oluşturmak hem de Galatasaraylı olmanın gururunu ve bazı imtiyazları milyonlarla paylaşmak gerekiyor. Türkiye’nin en fazla taraftara sahip Galatasaray’ın yaklaşık 30 Milyon taraftarı olduğu varsayarsak, bunun %10’u bile gönül üyeliğini alıp yıllık 50 TL’lik üyelik ücreti ödeseler, senelik 150 Milyon TL’lik bir fon oluşur. Bu gayet mümkündür.
b) Galatasaray Store’u uluslararası arenaya taşımak: Türkiye’deki satışların ötesinde yurtdışında da satış yapabiliyor olmamız gerekiyor. Satışların artması için o ülkelerin en iyi ve en popüler sporcuları transfer edilebilir. Japonya, Kore veya Çin’den futbolcu transferi, ABD’den basketbolcu transferi, Avrupa’dan voleybolcu transferi gibi…
c) Giderlerin kontrol altına alınması: Bu konu havuz problemi gibi. Havuzun üstündeki musluktan havuza su dolar, altındaki musluktan da su boşalır. Havuzun sürekli dolu kalması için üstteki musluktan akan suyun alttaki musluktan daha fazla olması gerekir. O yüzden kapatamasak da alttaki musluğu, yani giderleri olabildiğince kısıp, gelirlerden daha düşük bir düzeye indirmemiz gerekiyor. Buna yolsuzlukları önlemek de dahil. Bunun için de çok detaylı çalışma yaparak finansal planlamayı oluşturmak ve harfiyen uygulamak gerekiyor. Finansal disiplin başarılarda sürdürülebilirliği sağlamak için çok elzem.
d) Galatasaray stadının ve çevresinin çok amaçlı hale getirilmesi: Birinci adım, stadın yanında salon inşa etmek olacaktır. Sonrasında da hem stadın hem salonun yıl boyunca organize edilen konser, festival gibi etkinliklere ev sahipliği yapabilecek hale getirilmesi, etkinlik organizasyonu için de profesyonel bir ekip kurulması gerekiyor.
e) Galatasaray’ın elindeki tüm aktifleri değerlendirip ful gelir sağlanması: Galatasaray’ın stadyum alanı dışında adasının yeniden inşası ve diğer kaynakları aracılığıyla gelir elde etmesinden söz ediyorum. Bunlardan bazılarını yazayım:
I. Galatasaray Adası: Su Ada kötü bir tecrübeydi ama gelirlerin azami hale getirilmesi için ortaya konan model doğruydu. Yeniden inşa edilip Galatasaray Adası olarak işletmeye açılması ve popüler bir destinasyon haline gelmesi sağlanmalıdır. Buranın kulübün resmi kutlamalarında da mutlaka yerini alması gerekmektedir. Galatasaray’ımıza bu yakışır.
II. Kemerburgaz ve Florya Arazileri: Planlamalar doğrudur. Florya’nın arazi değeri arttığı için gayrimenkul projelerinde değerlendirilebilir, aynı şekilde Kemerburgaz’a da spor tesislerinin kazandırılması gerekir.
III. Riva: Galatasaray, 2020 yılı faaliyet raporunda Riva arazisinden elde edilen geliri 869.621.000 TL olarak açıkladı. Bu çok iyi bir rakam. Bu aşamada projenin hızlandırılarak borçların kapatılması sağlanabilir.
IV. Galatasaray GYO: Gayrimenkul projelerinden ciddi gelir elden eden kulüp bir GYO (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı) kurup arazi geliştirmelere devam edebilir. Sonuçta Riva yatırımı çok yerinde olmuştur, kulübü bir anlamda rahatlatmıştır.
4) Tek başarı futbolda şampiyonluk perspektifinin değiştirilmesi
Türkiye’de üç büyüklerden birinin başkanıysanız maalesef tek başarı kriterinin futbolda şampiyonluk olduğu algısıyla baş edebilmeniz gerekiyor. Bu da, geçmiş verilere ait istatistiği alıp oranlarsanız ve Trabzonspor ile Bursaspor’un da şampiyonluklarını hesaba katarsanız, 1/3 oranından daha düşük bir başarı şansınız olduğunu gösteriyor. Düşünebiliyor musunuz, %30 civarında bir şampiyonluk olasılığıyla lige başlıyorsunuz ve bütün taraftarlar ne olursa olsun şampiyon olalım havasında! Hele Galatasaray ve Fenerbahçe arasında ezeli rekabetin ötesinde, adeta savaş mantığında yıkıcı bir rekabet olduğu varsayılırsa, beklentiler ve çıkan sonuç karşısındaki tepkilerin çok daha sert olabileceği öngörülebilir. Şampiyonluk şansı azalsa bile bu sefer ‘hiç değilse Galatasaray veya Fenerbahçe şampiyon olmasın’a dönebiliyor. Futbolun dışında başka spor dallarında başarılar kazanmanın önemi, altyapıdan uluslararası çapta sporcular yetiştirmenin değeri, ülkede sporla başlatılacak ve birçok gencin hayatını kurtaracak bir seferberliğin faydası tüm Galatasaraylılara anlatılmalıdır.
5) Galatasaray – Fenerbahçe düşmanlığı
Bu büyük bir sıkıntı. Sadece Galatasaray’ın değil, Türkiye’nin problemi. Temelinde her ikisi de Atatürkçü olan bu iki kulübün yöneticileri, taraftarları ve destekçileri arasındaki düşmanlık ve nefret inanılmaz boyutta. Bunu kimin nasıl körüklediği meselesine girmeyeceğim ama burada Burak Elmas açısından bu nefretin asgariye inmesi için bazı somut adımların atılması gerekir. Çünkü bu rekabetin çok ötesinde olan nefret ve çekişme Türk sporuna zarar vermektedir. Zaten her konuda kutuplaşan bir millette oluşan çatlağı derinleştirmektedir. Burak Elmas’ın nesillerdir kökleşmiş bu sorunu asgariye indirmek için büyük şansı vardır. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç bile Burak Elmas’ı eskiden beri tanıdığını, sevdiğini ve saydığını söylemiştir. İki başkanın iyi anlaşması ve bunu her yerde gösterebilmesi önemli bir adımdır.
6) Altyapıya yatırım
Spor dallarında yapacağı en önemli hamle altyapıya yatırımı azamiye çıkarmasıdır. Hatta profesyonel takımların bütçelerinin önemli bir yüzdesini pahalı transferler yerine altyapıya harcaması hem Galatasaray hem de ülke sporu için çok faydalı olacaktır. Galatasaray ve Türkiye’de faaliyet gösteren tüm takımların popülizmi bir kenara bırakıp sabırla altyapıya ciddi yatırımlar yapmaları gerekiyor. Kendilerine senelik hedefler koymaları da iyi olur. Yani ‘her sene alt yapıdan en az 3 futbolcuyu A takıma çıkaracağız’ gibi hedef koymaları odaklanmalarını sağlar. Bu hedefleri de faaliyet gösterdikleri bütün spor dallarında koymaları vatana ve millete çok hayırlı olur.
7) Spor ülkenin gelişmişlik göstergelerindendir
Ülkelerin gelişmişliği spordaki başarılarıyla doğru orantılıdır. Bakınız olimpiyatlara. En başarılı ülkeler hep ekonomik ve kültürel açıdan en gelişmiş ülkelerdir. Spor müsabakaları bu anlamda esasında kendini kanıtlama yeridir. Maalesef Türkiye’nin spor karşılaşmalarındaki karnesi hep kırık. Zaman zaman halter ve güreş gibi müsabakalarda parlayanlar olmuş, zaman zaman da yabancı oyuncuların, teknik direktör ve antrenörlerin bolca transfer edilmesiyle uluslararası başarılar kazanılmıştır. Bu başarılar esasında ülkenin başarısı değildir. Kimse bana endüstriyel futbol gibi kulağa hoş gelen ancak içi boş olan kavramlardan bahsetmesin. Bir ülkenin kendi yerli oyuncularıyla elde ettiği başarı gerçek başarıdır. Örneğin futbolda takımın 11 oyuncusunun bana göre kaleciyi saymazsak minimum yarısı yerli oyunculardan oluşmalıdır. Yani kaleci hariç sahadaki on oyuncunun en az beşi Türk oyuncu olmak zorundadır. Olimpiyatlara sporcu yetiştirmek de spor kulüplerinin görevidir. Bu anlamda Burak Elmas’ın bu milli meseleyi önemseyip gerekli adımları atmasını, vatanının gelişmesini arzulayan sporseverler olarak kendisinden bekliyoruz.
8) Ultra Aslan
Galatasaray’ın sıkıntılı konularından birisidir Ultra Aslan. Ultra Aslan’ın bir parçası olan gençlerden bahsetmiyorum. Büyük çoğunluğunun kalbi doğru yerde ve aklı başındalar. Ancak son dönemde Ultra Aslan’ın yöneticisi olarak yansıtılanlara (ki hiçbirini tanımıyoruz) bakarsak Galatasaray’ın en büyük taraftar grubunda sıkıntıların olduğunu söyleyebiliriz. Burak Elmas’ın Galatasaray başkanı olarak bu konuyu da ele almasında fayda var.
9) Memlekette dostluk kardeşlik
Tatlı tatlı atışmalar ve şakalaşmalar spor müsabakalarının bana göre tadı tuzu. Hakaret etmeden, incitmeden ve saldırmadan espri yaparak olayların yorumlanması gerekir. Ancak her zaman öyle olmuyor. Rakip takımı rencide eden, hassas oldukları konularda yapılan sözlü veya yazılı saldırılar memlekette dostluk ve kardeşliği bitiriyor. Galatasaray olarak bize yakışanı yapıp rakip takımları ve taraftarlarını rencide edecek davranışlardan uzaklaşmalı, rakibe saygıyı eksik etmemeliyiz. Bu zaten Galatasaray’ın kültüründe var. Burak Başkan’ın bunu herkese örnek olacak şekilde sergilemesi gerekecek.
10) Politikayla futbolun ilişkisi
Spor ve özellikle futbol o kadar popüler ki politikacıların ilgi göstermemeleri imkânsız. Futboldan anlamayan birçok devlet başkanı ve ülkelerin liderleri bile bu popülerlikten faydalanmak için zaman zaman müsabakalara katılıyor, bu konularda politika üretiyorlar. Bunun tam tersi de olabiliyor. Zaman zaman spor kulüplerinin başkanları başarılıysa adları politikayla anılıyor. Sporun siyasetten uzak kalması ve tarafsız bir şekilde yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden Burak Elmas’a naçizane tavsiyem siyasetten uzak durması ve tarafsız duruşunu her yerde sergilemesidir. Bir de tabii bunun tam tersi bir durum var. Siyasilerin Galatasaray’ımızı yönlendirmeye çalışmalarının da önüne geçmek gerekiyor. Zaten kendisi öyle bir kişiliğe sahip, bu konularda oldukça titiz davranacağını düşünüyorum. Hatta yönetim kurulu sözcüsü olarak seçilen aile dostumuz Remzi Sanver’in iletişim konusunda çok başarılı olduğunu, mesajlarını da en doğru ve Galatasaray kültürüne uygun şekilde aktardığını belirtmek isterim.
11) Basketbol ve diğer branşlar
Galatasaray eskiden her branşta iddialı kadrolarla mücadelesini verirdi. Şimdilerde durum varsa yoksa futbol oldu. Bu oldukça can sıkıcı bir konu. Galatasaray’a yakışan yine her branşta iddialı kadrolar kurup kulübün sadece ülke futboluna değil, tüm spor dallarına katkıda bulunmasını sağlamaktır. Buna bir zamanların efsane kadrosunu kuran basketbol şubesinden başlayabiliriz. Sonrasında voleybol, sutopu ve bütün diğer branşları ekleyebiliriz. Basketbolda NEF sponsorluğu iyi bir başlangıç. Galatasaray Spor Kulübü’nün üzerindeki yükü kaldıracak diğer spor dallarının sponsorlarını da bulmak gerekecek.
Umarım Burak Elmas çok başarılı olur ve Türkiye’de ve Avrupa’da özlem duyduğumuz başarılarla bizleri gururlandırır. Kalben destekliyoruz. Galatasaray’ımızın yolu açık olsun.