Gereksiz ve zararlı bir icat: Havai fişek
Temmuz ayının başında Sakarya’da bulunan bir havai fişek fabrikasındaki patlamada 7 kişi hayatını kaybetti ve 100’ün üzerinde kişi yaralandı. Bu vahim kazadan sonra havai fişekler bir anda gündem oldu. Benim de bu konuda söyleyeceklerim var. Havai fişeklerle ilgili başımdan geçen olayları ve gözlemlerimi sizlere aktarmak isterim.
Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir fabrikada kontrol dışı patlama meydana gelince 7 kişi vefat etti, 100’ün üzerinde de yaralı oldu. Bu haberin linkini ve patlama anını gösteren videoyu sizlerle paylaşmak isterim:
https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/son-dakika-aci-haberi-valilik-duyurdu-sakaryada-olu-sayisi-artti-5914958/
https://www.sabah.com.tr/video/haber/son-dakika-sakaryada-patlama-ani-kamerada-havai-fisek-fabrikasindaki-ilk-patlamanin-yasandigi-o-an-video
Bu patlamadan sonra havai fişekler bir anda gündeme taşındı. Benim de havai fişeklerle acı deneyimlere sahip biri olarak düşüncelerim son derece net. Öncelikle başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşayım, sonrasında gözlem ve düşüncelerimi aktaracağım.
Hayatımda Galatasaray’dan soğuduğum tek an
Galatasaray’ın sezon açılışı maçına gitmiştik. O sezon Monaco’yla maç yaparak sezonu açtılar. Bu maçın iki özelliği daha vardı. Bu maç aynı zamanda Galatasaray’ın efsane futbolcularından Uğur Tütüneker’in jübile maçı, Türkiye’ye gelmiş geçmiş en iyi yabancı futbolcu Hagi’nin de Galatasaray’daki ilk maçıydı. Bundan tam 24 sene öncesinden bahsediyorum. Evet, 1996-97 sezonunun açılış karşılaşması. O dönemde tabii maçlar Ali Sami Yen stadında oynanıyordu.
O dönemde Kanada’da okuyordum ve yaz tatili için Türkye’ye dönmüştüm. Açılış maçı her sezon olduğu gibi yaza denk geldi. Maça 6-7 arkadaş ve aile bireylerimle birlikte gitmiştik. İkizim Baran ve kız arkadaşı da bizimleydi. Maç başlamadan önce şovlar yapıldı. Dans gösterileri, şarkılar, anonslar derken bir anda havai fişek gösterisi başladı. Ali Sami Yen’de maç izleyenler hangi tribünün nerede olduğunu bilirler. Biz o maçta kapalı tribündeydik. Genelde benim sezonluk koltuğum numaralı tribündedir ancak bu sefer açılış maçı için karşı taraftaki kapalı tribünde yerimizi almıştık. Havai fişek gösterisi başlayınca karşımızda bulunan numaralı tribündekiler coştular. Onlar ne kadar coştuysa bizde de tam tersi bir olay yaşandı: Millet can derdine düştü. Nasıl mı oldu?
Havai fişekleri tepemizde bulunan gölgelik gibi yerin üzerine koymuşlar ve bir anda üzerimize ateş topları şelale gibi yağmaya başladı. Bu ateş şelalesinden kaçmak için bir anda herkes yukarıya çıkmaya çalıştı. Koskoca kapalı tribünde aşağıda olanların bir anda kendilerini yukarı atmak için büyük çaba sarf etmesiyle aşağıdan yukarıya doğru bir izdiham oluştu. Üzerimize yağan o ateş topları gerçekten can yakıyordu. Hatta olayı tek kelimeyle tanımlayabilirim: Yanıyorduk!
Ben de üzerime düşen ilk ateş topundan sonra bir refleksle üst sıraya sıçradım. Ortalık toz dumandı. Tam o sırada bir anda omzumun üzerinden kardeşimin kız arkadaşını gördüm. Tek başına kalmış yukarıya çıkamıyor, kafasını kapatmaya çalışıyordu. Çok canı yanıyordu, çünkü üzerinde sentetik bir kıyafet vardı. Yani ateşin düştüğü yerdeki kıyafeti derisine yapışıyordu. Hemen aşağı atladım. Onu kaldırdığım gibi üst tribüne koydum. Sonra bir üst tribüne. Sonra bir üste derken biz de iyice yukarıya çıkıp ateş şelalesinden kaçmayı başardık. Tabii onu yukarı taşırken ben de çok daha fazla ateş topuna maruz kaldım ve canım ciddi yandı ama önemli değildi; en azından şahsen benim de liseden arkadaşım olan kardeşimin kız arkadaşını kurtarmıştım. Hepimizin, elinde, kolunda, omzunda gövdesinde ve bacaklarında çeşitli yanıklar oluşmuştu. Bu kabul edilebilir bir durum değildi. Çünkü tutkuyla bağlı olduğumuz spor kulübümüz neredeyse bizlerin ölümüne sebebiyet verecekti. Hatta ölümden öte, az daha bizi canlı canlı yakıyorlardı. Bu olay Galatasaray taraftarları arasında da uzun bir süre konuşuldu ancak kimse takımına zarar vermek istemediği için hiçbir taraftar olayı büyütmedi.
Bu olaya kızıp birkaç sene maçlara gitmediğimi hatırlıyorum. Hâlâ aklım almıyor, karşı türbindekiler eğlensin diye biz yandık. Sonrasında olayı çok boyutlu düşünmeye başladım. Belki havalanmadan üzerimize ateş şelalesi gibi düşmeleri ucuz havai fişek kullanılmasından kaynaklanıyordu. Peki havalanıp yukarıda patlayan havai fişeklerin etkisi neydi? Tabii aklıma bir anda kuşlar geldi. Onlar için kim bilir nasıl bir hayati tehdit oluşuyordu? Nitekim sonra bir araştırma yaptığımda havai fişeklerin gerçekten kuş katliamına neden olduğunu öğrendim.
Resim
Resim
Yazıktır, günahtır. Dünyamızda en az bizler kadar yaşamaya hakkı olan bu değerli canlıların sırf bazılarının egosu okşansın, zevk alsınlar diye canlarına kastetmek ne anlam ifade eder?
Dünyada havai fişek kullanımı
Havai fişekler sadece statlarda değil, toplu organize edilen birçok etkinlikte kullanılıyor. Bir de dünyanın birçok farklı ülkesinde özel günlerde havai fişek gösterileri düzenleniyor. Örneğin ülkelerin kurtuluş günlerinde veya yılbaşlarında coşkuyu tavan yaptırmak için havai fişek gösterilerinin dibine vuruluyor. Tabii kimi zaman yüzlerce, binlerce, on binlerce, yüz binlerce ve hatta milyonlarca kişi bir araya gelip bu gösterileri hayran hayran izliyorlar.
Milyonlarca demişken 1999’u 2000’e bağlayan yılbaşında New York’taydım. Yani o meşhur Milenyum’a giriş partisindeydim. Tarihin en görkemli gösterilerinin yaşandığı ve milyonların toplandığı New York City’de o kalabalığın içinde o dönemki Kanadalı kız arkadaşımla yerimi aldım.
Gösteri güzeldi, ortam çok kalabalıktı ama şimdiki aklımla keşke havai fişek kullanılmasaydı diyorum. Müzik ve harika ışık gösterileri yeterdi artardı bile. O gece saatlerce ayakta bekledik, ayaklarıma kara sular inmişti. 2000 yılına girerken son 10 saniyede geri sayımda herkes coşuyordu. Duygular zaten bu kadar yükselmişken havai fişeğe inanın gerek yoktu.
Türkiye’deki düğünlerde havai fişek görgüsüzlüğü
Tabii havai fişek kullanımı bizim ülkemizde bir tık yukarıda. Hatta bir tıkın ötesinde magandalık seviyesine çıkmış durumda. Bizim ülkemizde her türlü düğün dernek ve şov yapılmak istenen etkinlikte havai fişekler kullanılıyor.
Türkiye’de artık gelenekselleşmiş davranış şekilleri var. Örneğin yaz ayları düğün sezonudur. Yazın başından sonuna kadar arkadaşlarımın veya aile dostlarımızın neredeyse her hafta sonu bir veya iki düğünü vardır, genelde hepsi de benzer konseptlerde olur. Boğaz’ın kenarındaki mekânlarda, açık havada özenerek dekore edilmiş bir ortamda bol müzik, dans ve şovlara tanık olabilirsiniz. Bu şovlar arasında özellikle havai fişek gösterisi çok revaçtadır. Hatta öyle ki yaz aylarında Boğaz’da neredeyse her gün havai fişek gösterisine tanık olursunuz. Bazı hafta sonları belli aralıklarla birkaç yerde birden havai fişekler patlatılır. Tabii Covid-19 salgınıyla bu durum değişti diyebiliriz. Ancak yine de yazın Boğaz’da düğün yapma sevdası Türk milletinde bitmeyecek bir sevda. Koşullar normale döndüğünde tam gaz devam edecektir.
Boğaz’da yapılan havai fişek gösterilerinde, bir tekne mekânın olduğu yere yakın bir yerde durur ve tekneden havai fişekleri patlatırlar. Bu gösteriler sırasında yukarıda patlayan ve ışık saçan fişeklerden çok genelde gelinle damadın tepkilerine bakarım. Hemen her zaman şöyle bir manzara oluşur: Kol kola girmiş gelin ve damat bu şovu ayakta izlerken, damat kasım kasım kasılır ve hava atmanın zirvesinde, bir geline bir de havai fişeklere gururlu bir edayla bakar. Samimiyetlerine göre gelini arada öper. Adeta “Bak, gördün mü, bu kadar ses çıkaran, ışık saçan bu gereksiz şeylere ne kadar para gömdüm” der gibidir. Erkeğin böbürlenmesi, havai fişeklerin patlama sesleri ve saçtığı ışıkların gücüyle doğru orantılıdır.
Gelinler için de aynı şey geçerlidir. Havai fişek gösterisi boyunca ağızları kulaklarındadır ve bazıları iyice duygulanıp gözleri yaşlı bir şekilde kendileri için organize edilen bu tarihi anı izlerken adeta “Nasıl güzel görünüyor, kocam bana ne kadar değer veriyor ki benim için böyle yanardöner bir gösteri hazırlamış” der içinden. Kadın açısından da erkeğinin kendisini ne kadar sevdiği yine havai fişeklerin patlama sesiyle ve saçtığı ışıklarla doğru orantılı olarak algılanır.
Tabii herkes böyle değil ama ben toplumun genelinden bahsediyorum. Gelinle damada bakarken bunları net bir şekilde görebiliyorum. Üstelik zamanında tanık olduğum o havai fişekli yanardöner düğünleri şimdi yeniden aklımdan geçirdiğimde, bu evliliklerin önemli bir çoğunluğunun ya boşanmayla sonuçlandığını ya da ciddi ailevi travmalara yol açtığını fark ediyorum. Yani bu işler havai fişek patlatmakla olmuyor. İşin özüne baktığımızda önemli olan bir yuva kurup hayatını bir düzene koymak, mutlu olmak ve yapabiliyorlarsa vatana, millete ve insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirmektir. Büyük konuşmayı sevmem ama ben kendi düğünümde kesinlikle havai fişek gösterisi istemiyorum. Bunu talep edecek (ya da bunu bana ima edecek) bir gelin adayıyla evleneceğimi de düşünmüyorum.
Yasaklanması için 4 neden, 1 mesaj
Sonuç olarak havai fişeklerin bence şu nedenlerle yasaklanması gerekiyor:
1) Havai fişekler uçan kuşları öldürür veya sakat bırakır. Karada olan kedi, köpek gibi hayvanlar da gürültü kirliliğinden çok rahatsız olurlar. Strese girerler.
2) Taşıma sırasında veya yapım aşamasında patlayan havai fişekler vardır. Onlar da insanların canını alır. Örnek mi istiyorsunuz, işte size örnek: https://www.milliyet.com.tr/gundem/kucakta-bomba-15-gun-bekletilmesi-gerekirken-boyle-tasindi-6255934
3) Havai fişeklerin yapım aşamasında kullanılan kimyasalların ve yandıktan sonra ortaya çıkan zehirli gazların hepsi doğanın dengesini bozar ve karbon salınımını artırır.
4) Erkeklerin dişisini etkilemeye çalışması doğal bir dürtüdür. Bu bütün canlılarda böyledir. Havai fişeklerle canını aldığınız kuşların bile erkeği dişisini dans ederek, değişik tonlarda şakıyarak ve farklı şekilde uçarak etkilemeye ve çiftleşmeye ikna etmeye çalışır. Yeryüzünün en akıllı canlıları olan biz insanların kuşlardan bu anlamda öğreneceği çok şey var. Birbirini etkilemek için havai fişek görgüsüzlüğüne gerek yok.
O zaman yazımı şu etiket mesajıyla bitirmek istiyor ve herkesten bu konuda destek bekliyorum: #havaifisekyasaklansin