Gıda perakendesinde enerji ve su verimliliği

KFC ve Pizza Hut Türkiye'nin CEO'luğunu yaptığım dönemde en son yaptığım iş, markaların sahibi Yum! International içinde ilk LEED sertifikalı yeşil restoranı İstanbul Bostancı'da açmak oldu. Gurur duyduğum bu KFC restoranında neler yaptıklarımızı o dönemde tüm perakende sektörüne anlatmaya çalışmıştım. 2011 senesinde yaptıklarımız pek fazla ilgi görmemişti. Şimdi aynı tecrübeleri Türk Gıda sektörünün sesi Gıda Türk Dergisi'nde bir yazıyla paylaştım. Bu yazıyı eş zamanlı blog'umda da siz okurlarımla da paylaşmak isterim. 

Sene 2011. KFC (Kentucky Fried Chicken) ve Pizza Hut’ın CEO’luğunu yapıyorum. Yaptığım işi seviyorum. Satış, Pazarlama ve Finansman yöntemleri anlamında sektöre birçok ilk kazandırmışız o dönemde. Ancak kalbim esas tutkum için atıyor. Bir yandan şirketin inanılmaz büyümesini yönetmeye çalışıyorum, diğer taraftan gelecek planlarımı uzun zamandır hayalini kurduğum yeni bir sektör üzerine kuruyorum: Güneş Enerjisi.

2001 senesinde Türkiye’de çalışma hayatına atıldığımdan beri gözüm sürekli sürdürülebilirlik konuları üzerinde. Bunların başlıcası da güneş enerjisi. Hayat beni farklı sektörlere soktu. Hepsinden keyif aldım ve farklı tecrübeler kazandım. Özellikle 2011 senesinde o geçiş dönemini hiç unutmuyorum.

Şirketten ayrılıp güneş enerjisi üzerine bir girişim başlatacağımı o tarihte söylediğimde herkes bana çılgın gözüyle bakıyordu. KFC ve Pizza Hut şirketinde yaptığım son iş de sürdürülebilirlik üzerine oldu.

Bu markaların sahibi Yum International şirketinde ilk LEED sertifikalı KFC’yi Bostancı’da 2011 senesinin kasım ayında açtık. LEED sertifikası almak çok ciddi bir süreç. Çok fazla dokümantasyonun olmasının yanında sizi farklı kriterlerde sınıyorlar. Bu kriterlerde, enerji verimliliği, su verimliliği, ulaşım gibi konular var. Sonuçta sizi puanlıyorlar. Belli bir puan baremini geçtiğiniz takdirde de sertifikayı almaya hak kazanıyorsunuz. Böylece resmi olarak bir yeşil restoran açmış oluyorsunuz. Bu yazımda size bazı yapılan işleri pratik bir dille anlatmaya çalışacağım.

Enerji verimliliği konusunda sensörlerle yanıp sönen ışık sistemi ve enerji tüketimini asgariye düşürecek bir takım çözümler üzerine yatırım yaptık. Ayrıca restoranın çatısına küçük bir GES (Güneş Enerji Santrali) kurduk. Bir başka deyişle o bölgedeki güneşten elektrik üreterek kendi enerji ihtiyacımızın bir kısımını bu şekilde karşıladık.

Su verimliliğinde su tüketiminin olduğu yerlere farklı yatırımlar yaptık. Akan tüm suların ihtiyaç olduğunda akmasını (sensörlü sistemler kullanarak) sağladık. Mutfakta su tüketimini asgariye indirecek bazı çözümler ürettik. Tuvalette de susuz pisuar kullandık.

Kısaca özetlemek istediğim bu işleri %20 ek bir yatırımla gerçekleştirdik. Tasarruflardan sağladığımız finansal avantajı hesapladığımızda bu %20 ek yatırım bize 3 senede geri dönüyordu.

Bunu da şirketten ayrılmaya yakın herkese anlatmaya çalıştım. Hatta benzer standartları uygulasınlar diye gıda perakendesindeki diğer firmaların yöneticileri aradım. Pek kimse oralı olmadı. Maalesef Türkiye’deki mantık, herkes en kısa vadede harcayacağı ve kazanacağı paraya bakıyor. O yüzden de sürdürülebilirlik hak getire, kimsenin pek umrunda olmadı.

Covid-19 salgını yaşadığımız şu günlerde bu virüsün doğanın bir koruma mekanizması dememiz çok yanlış olmaz. Çünkü maalesef yağma kültürüyle yaşayan biz insanlar varlığımızın özü olan doğayı katletmeye devam ediyoruz. Bunun sonucunda da insanlığın sonunu getirebilecek 2 sorun açığa çıkıyor: Virüsler ve İklim Değişikliği.

“Uzun vadeli düşünmem, ben cebime bakarım” diyen sektördeki kardeşlerimize de şunu söylemek isterim:

Çocuklarınıza daha güzel bir dünya bırakmak umrunuzda olmayabilir. Ancak enerji ve su verimliliğini de kapsayan sürdürülebilirlik alanında yatırım yapmanız sizin direk cebinizi de ilgilendiriyor. Az evvel tasarruflardan cebinize kalan ek meblağlardan bahsettim. Yapabileceğiniz başka işler de var. Hemen aklıma gelenleri sıralayayım:

  1. Çatıya GES kurmanın yanında, cepheye de güneş enerji sistemleri kurabilirsiniz. Daha henüz piyasaya sürülmedi ama nanoteknolojiyle üretilmiş elektrik üreten boyalar da çıkacak. Esasında ileride herşey dağıtık sistemlere dönecek. Yani yerinde üretim ve yerinde tüketim. Yani kendi elektriğinizi binanızda veya yakın çevrenizde üretip orada tüketeceksiniz. Buna şimdiden hazırlık yapmak gerekiyor.

 

  1. Enerji tüketimini asgariye indirebileceğiniz farklı çözümler var. Bazılarını yatırımla gerçekleştirebiliyorsunuz, bazılarını da hiç yatırım yapmadan sadece insanlara belli eğitimler vererek de gerçekleştirebiliyorsunuz. Benim sizlere tavsiyem Enerji Verimliliği konusunda uzman şirketlerden biriyle anlaşıp önce neler yapılabilecekleri konusunda analiz yapmaları sağlanmalıdır. Onların size vereceği raporda belirtilen tavsiyelere uymanız size çok şey kazandırır. Hem finansal avantaj yakalarsınız, hem de karbon salınımızını azaltıp iklim değişiliğiyle olan savaşa katkıda bulunmuş olursunuz. 

 

  1. Su tüketimini asgariye indirmenin ötesinde kullandığınız suyu filtre sisteminden geçirip tekrar tekrar kullanabilirsiniz. Bugün çok ileri seviyede filtre sistemleri var. Hatta uzayda büyük bir su deposuyla seyahat edemedikleri için kendi idrarlarını tekrar tekrar filtreden geçirip içtiklerini söyleyebilirim. Çıkan sonuç mükemmel. Tabii buna yaşadığımız dünyada gerek yok. Ancak filtrasyonun farklı ayarları var. Örneğin restoranınızın bahçesi varsa, en azından filtrasyondan çıkan suyu bahçe sulama için kullanabilirsiniz.

 

  1. Etrafınızdaki su potansiyelinden faydalanın. Bulunduğunuz yerde bir şekilde mutlaka yağmur suyu toplama sistemi oluşturun ve topladığınız suları bir depoda aktarın. Çok faydasını göreceksiniz. Pek yağmur yağmayan bir yerde yaşıyorsanız havadan su üreten teknolojileri kullanabilirsiniz (Atmospheric Water Generators).

 

Sonuç olarak enerji ve su verimliliği anlamında yapabileceğiniz çok şey var. Pandeminin etkilerini iliklerimize kadar hissettiğimiz şu dönemde ayakta kalabilmek için çok daha yaratıcı olmanız gerekiyor. Bunun için dijitale ağırlık verip evlere servis veya al-götür kanallarını büyütmeyi hedeflemeniz gibi enerji ve su verimliliği konularına da kafa yorup hem kendinize finansal avantaj yaratabilirsiniz, hem de içinde yaşadığımız dünyaya bir katkıda bulunmuş olursunuz.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için