Hukuk dünyasından iki büyük yıldız kaydı

Geçtiğimiz haftalarda hukuk alanının iki önemli ismini kaybettik. Amerika’dan Ruth Bader Ginsburg ve Türkiye’den Aslı Başgöz. Her ikisi de şahsen tanımanın ötesinde gerçekten değer verdiğim ve takdir ettiğim kişilerdi. Hukuk alanını seçmiş kişilerin örnek almaları gereken bu iki önemli şahsiyeti bir de benim bakış açımdan dinlemenizi isterim.

Öncelikle sizlere kısaca bu iki harika kadını tanıtayım:



Ruth Bader Ginsburg (d. Joan Ruth Bader; 15 Mart 1933, Brooklyn - 18 Eylül 2020, Washington, DC) kısaca RBG olarak da tanınan, ABD Yüksek Mahkemesi üyesi bir avukat ve hukukçudur. Başkan Bill Clinton tarafından yüksek mahkeme üyeliğine atanan Ginsburg 10 Ağustos 1993’te yemin ederek göreve başladı. Bu süre zarfında Ginsburg güçlü muhalefetleriyle hukuk dünyasında ve popüler kültürde dikkat çekti. Genel olarak yüksek mahkemenin liberal kanadına mensup olduğu düşünülür. ABD Yüksek Mahkemenin 2. kadın üyesi olan Ginsburg 2006-2009 yılları arasında bu mahkemedeki tek kadın üyeydi. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Ruth_Bader_Ginsburg)

Ginsburg’u geçen ay, 18 Eylül 2020'de, 87 yaşında, Washington DC'deki evinde metastaz pankreas kanseri komplikasyonlarından kaybettik.

Ginsburg’un Amerikan sistemindeki önemini size anlatabilmem için üyesi olduğu Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’nden (Supreme Court of the United States) söz etmem gerekiyor (Bakınız: https://en.wikipedia.org/wiki/Supreme_Court_of_the_United_States). Buna göre Yüksek Mahkeme sadece somut norm denetimi yapan bir anayasa mahkemesi değil aynı zamanda yargı teşkilatı içinde en yüksek kademede bulunan temyiz mercidir. Bu sebepten ötürü, dokuz hâkimin verdiği kararlar hem insanların hayatlarını hem de Amerikan demokrasisini doğrudan etkilemektedir (detaylar için http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2017-128-1635 linkine bakabilirsiniz).



1957 yılında doğan Aslı Başgöz, lisans eğitimini Indiana Üniversitesi Ekonomi ve Siyaset Bilimi Bölümü’nde tamamladı. Hukuk derecesini Michigan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden alan Başgöz, New York Barosu üyesi bir avukattı.

Aslı Başgöz, White&Case LLP’nin 100 yıllık tarihindeki ilk kadın Global İcra Komitesi üyesi olup 2007-2011 yılları arasında görev aldı. Aslı Başgöz firmanın İstanbul ofisindeki kıdemli ortağı ve firmanın Türkiye ofisini 1985 yılında kuran kişidir.
(https://www.istekadinlar.com/asli-basgoz-kimdir-biyografi,660.html)

Aslı’yı geçen hafta kaybettik. Yaz başından beri Boston’da tedavi görüyormuş, hangi sebeple vefat ettiğini henüz öğrenemedim.

Aslı’nın mesleki konumunu daha iyi anlatabilmek için de şu açıklamayı ekleyeyim: Hem globalde icra komitesinde görev yaptığı, hem de 1985 yılından bu yana, kurucusu olduğu Türkiye ofisinin operasyonunu yönettiği White&Case Hukuk bürosu 1901 yılında kurulmuş, Amerika’nın en köklü ve en büyük hukuk bürolarından biridir.

Şimdi bu iki harika insanla nasıl tanıştığıma gelelim…

Ruth Bader Ginsburg

Üzerinden yıllar geçtiği için tam tarihinden emin olamıyorum ama yanlış hatırlamıyorsam 2009 senesiydi. Yönetim kurulunda olduğum bir ATC (American Turkish Council – Amerikan Türk Konseyi) yetkilisi beni aradı ve aramızda şöyle bir konuşma geçti:

(Yetkili) – Serhan Bey, önümüzdeki hafta önemli bir misafirimiz Amerika’dan geliyor. Onu ağırlayacak kişi olarak siz aklımıza geldiniz. Yardımcı olur musunuz?
(Serhan) – Tabii, kim gelecek?
(Y) – Amerika’nın önemli hukukçularından bizdeki Anayasa Mahkemesi’nin muadili olan Yüksek Mahkeme’nin bir hâkimi gelecek; Bayan Ginsburg. Eşiyle birlikte Türkiye’ye tatile ve kafa dinlemeye geliyorlar. Burada da az sayıda insanla görüşecekler. Bizden yardımcı olmamız istendi.
(S) – Tabii, memnuniyetle yardımcı olurum. Ne yapmam gerekiyor?
(Y) – Programında bir akşam yemeği için açıklık var. Akşam yemeğine çıkarabilir misiniz?
(S) – Çıkarırım. İstanbul trafiğine sokup akşam akşam canlarını sıkmayalım. Yakınlarda bir yere yemeğe götürürüm. Hangi otelde kalıyorlar?
(Y) – …….
(S) – Tamamdır. Buraya gelmişken onlara Türk yemeği yedirelim. Otellerine en yakın aklıma Borsa Restoran geliyor. Hem yakın hem de yemekleri gayet lezzetli.
(Y) – Olur, Serhan Bey. Nasıl isterseniz. O zaman Perşembe akşamını size ayırıyorum ve programa yazıyorum.
(S) – Tabii olur. Kolaylık olması için onları otelden ben alırım.
(Y) – Çok iyi olur, Serhan Bey. Böyle önemli bir misafiri ağırlamakta bize destek olduğunuz için size teşekkür ederiz.
(S) – Rica ederim.


Harika bir kadından onur veren armağan

Aynen konuştuğumuz gibi onları otelden aldım ve Borsa Restoran’a gittik. Eşi Martin D. Ginsburg’la birlikte Borsa’nın yemeklerinin keyfini çıkardık. Sohbet sırasında Ruth Bader Ginsburg daha konuşkandı. Daha çok dinlemeyi yeğleyen Martin Bey de çok sempatik biriydi. Her konuda sohbet ettik. Ruth Hanım’ın entelektüel kafa yapısı çok hoşuma gitti. Sohbet sohbeti açtı. Normalde resmi nitelikte olabilecek bir yemekte sıkılırım ama o akşam konuşmaktan hiç sıkılmadığımı hatta gerçekten keyif aldığımı hatırlıyorum. Karı-koca çok rahatlardı. Zaten bu da o akşamki yemeğin samimi geçmesini sağladı. Yemeğin sonunda Ruth Bader Ginsburg’la aramızda şöyle bir konuşma geçti:

(Ginsburg) – Bu akşam bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
(Serhan) – Tabii, ne demek benim için keyifti.
(G) – Ayrıca sohbetten de çok keyif aldık. Bu akşam vizyonu ve dünya görüşü geniş, ideallerinin peşinden koşan genç bir adam tanımış olduk, buna eşimle beraber memnun olduk.
(S) – Ben de açıkçası sohbetten çok keyif aldım. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Ayrıca Amerika’nın temellerinin nasıl sağlam atıldığını bu akşam daha iyi anlamış oldum. Önemli pozisyonlardaki insanların nitelikleri ve kaliteleri bir ülke için çok önemli.
(G) – Teşekkür ederiz. Amerika demişken sana bu akşam bizim açımızdan önemli bir hediye vermek isteriz.


Bunu söyledikten sonra lacivert kumaş kaplı küçük bir kutuyu çantasından çıkardı ve açtı. İçinde metalik gümüş bir madalyon vardı.

(G) – Bu madalyon çok az kişide bulunan değerli bir armağandır. Amerika için değerli olan çok yetenekli dostlara veririz bu madalyonu. Bir nevi ülkelerin onur nişanları gibi. Ben de hakkım olan az sayıdaki bu onur madalyonlarından birini sana vermek istiyorum.
(S) – (Ağzım açık şaşkınlıkla gözünün içine bakarken) Emin misiniz, buna? Daha birbirimizi tanımıyoruz, yani bu akşam tanıştık.
(G) – Eminim. Bu akşam bu madalyonu çantama koyduğumda verip vermeyeceğime emin değildim. Ama seninle böyle vakit geçirdikten sonra emin oldum. Bunu tüm samimiyetimle sana vermek istiyorum. Umarım hayatında istediğin başarılara ulaşırsın, genç adam.
(S) – (Madalyonu elinden aldıktan sonra) Çok teşekkür ederim. Bunu özellikle sizden almak benim için büyük bir şeref. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
(G) – (Gülümseyerek) Bir şey demene gerek yok. Bununla birlikte bizleri de hatırlarsın.
(S) – Elbette.


Bu konuşmanın sonunda masadaki herkes kahkaha attı. Yemeği çok güzel sonlandırmıştık. Açıkçası hâlâ şaşkınlığımı gizleyemiyordum.

Ginsburg’dan değerli alıntılar

Aklıma defalarca gelmesine rağmen Ruth Bader Ginsburg’u daha sonra hiç görmedim. Amerika’ya defalarca gittiğim bir ara onu arayıp yanına gidebilirdim. Ama Washington DC’ye çok gitmiyordum, gittiğimde de her seferinde acil başka konularla ilgilenmek zorunda kaldım. Bu kendime kızdığım konulardan biridir. Bu süre zarfında Ruth Hanım’ı makamında çok rahat ziyaret edebilirdim. Geçmişi geri getiremediğimize göre yapacak bir şey yok.

Şimdi Amerikan demokrasisi için sembol isimlerden biri olan Ginsburg’un en sevdiğim 5 sözünü sizlerle paylaşmak isterim:

“Fight for the things that you care about. But do it in a way that will lead others to join you.” (Değer verdiğin şeyler için savaş. Ancak bunu başkalarının da sana katılmasını sağlayacak şekilde yap.)
― Ruth Bader Ginsburg

“When a thoughtless or unkind word is spoken, best tune out. Reacting in anger or annoyance will not advance one’s ability to persuade.” (Düşüncesiz veya nezaketsiz bir söz söylendiğinde en iyisi duymazdan gelmektir. Öfke veya rahatsızlıkla tepki vermek kişinin ikna becerisini artırmaz.)  
― Ruth Bader Ginsburg, My Own Words

“So often in life, things that you regard as an impediment turn out to be great, good fortune.” (Engel olarak gördüğünüz şeylerin hayatta çoğunlukla büyük birer şansa dönüştüğünü fark edersiniz.)
― Ruth Bader Ginsburg

“Women belong in all places where decisions are being made. It shouldn't be that women are the exception.” (Kararların alındığı her yerde kadınların da bulunması gerekir. Kadının varlığı istisna olmamalıdır.)
― Ruth Bader Ginsburg

“When contemplated in its extreme, almost any power looks dangerous.” (Uç noktada değerlendirildiğinde hemen her gücün tehlikeli olduğu görülür.)
― Ruth Bader Ginsburg

 

Ginsburg’ün önemli sözlerini https://www.goodreads.com/author/quotes/3072961.Ruth_Bader_Ginsburg linkinden okuyabilirsiniz. Başarılarını anlamak için de https://www.goodhousekeeping.com/life/g34111816/ruth-bader-ginsburg-accomplishments/ linkini inceleyebilirsiniz. Kadın erkek eşitliğinin savunucusu ve her türlü ayrımcılığa hayatı boyunca karşı koyan bu koca yürekli kadınla şahsen tanışmış olmaktan dolayı mutlu ve gururluyum. Nur içinde yatsın.

Aslı Başgöz

2001 senesinde aile şirketinde çalışmaya başladıktan sonra ilk ele aldığım proje Ritz-Carlton, İstanbul projesiydi. Otelin açılmasına birkaç ay kala projenin başına geçmiştim. İş hayatıma dair anılarımda bu detayları kaleme almıştım: https://www.serhansuzer.com/tr/15-yillik-is-hayatim-ve-gelecege-notlar

Aslı’yla yolumuz, açılıştan önce kesişti. Ritz-Carlton otelini kurtarmak için yoğun çaba sarf ettiğimiz günlerde tuttuğumuz White & Case ekibinin başındaydı. Beraber haftalarca hatta aylarca mesai harcadığımız hatırlıyorum. 11 Eylül olaylarından sonra aldığımız ek kredinin dokümantasyonu, 2003’teki bombalamalardan sonra da kredimizin yeniden yapılandırmasıyla ilgili yaptığımız işlerde hep beraber çalıştık. Ekibinden Cem ve Deniz’le daha sonra uzun seneler dostluğumuz devam etti. O günlerde başımızdan geçen bir anımızı paylaşmak isterim:

Asansörde bir basketbol efsanesi

Amerikan Devleti’nin finans kuruluşu OPIC’in kredisinin yeniden yapılandırmasını görüştüğümüz dönemde Washington DC’de Ritz-Carlton Oteli’nde kalıyorduk. Lobide Aslı’yı ve ekibin geri kalan kısmını bekliyordum. Aslı ağzı kulaklarında geldi yanıma. Yanında ekipten Deniz de vardı. Sonra aramızda şöyle bir konuşma geçti:

(Aslı) – Biliyor musun az önce kimi gördüm?
(Serhan) – Kimi gördün?
(A) – Michael Jordan’ı.
(S) – Hepimizin bildiği basketbolcu Michael Jordan mı?
(A) – Evet. Aynı asansörde indik. Meğer o da bu otelde kalıyormuş.
(S) – Onun gibi bir sporcunun böyle klasik bir otelde ne işi var?
(A) – Bilmem ama anladığım kadarıyla burada residence’ı dahi varmış.
(S) – Evet, doğrudur. Buranın residence’ları güzel, daha modern. Bir de buranın çok güzel bir gym’i var. Belki orada da çalışıyordur. Nasıl biri?
(A) – (Aslı’yla Deniz birbirlerine gülümseyerek bakarak) Yakışıklı ve karizmatik.
(S) – Yakışıklı mı bilemem ama adamın basketbol efsanesi olduğu kesin. Belki ben de onu buralarda görürüm (ona otelde hiç rastlamadım).
(A) –  (Esprili bir şekilde) Görürsek seni de tanıştırırım.


Ardından hepimiz kahkaha attık ve Cem de geldikten sonra otelin dışına, o günkü toplantımıza çıktık.

Bu hikâyeyi iyi bir hukukçu ve iyi bir insan olmasının dışında ne kadar hayat dolu biri olduğunu anlatabilmek için paylaştım.

İşi her zaman sıkı tutmak ilkesi

O ve ekibi, beni çok sıkan dokümantasyonun üzerinden geçerken bile keyif almamı sağlıyorlardı. Hatta bir gün yine çalışırken aramızda şöyle bir konuşma geçtiğini hatırlıyorum:

(Serhan) – (Yine sıkılır ve sonuca gitmek isterken bir dokümantasyonla ilgili söze girmiştim) Aslı, bu anlattıkların fazla detay değil mi? Yani her türlü ihtimali göz önünde bulundurmayı anlıyorum ama siz burada artık üçüncü-dördüncü boyuta geçiyorsunuz. Yani ıcığının cıcığının bıcığı misali. Bu kadar da kötü ihtimali düşünmemek lazım.
(Aslı) – Serhan, siz bunun için bize para ödüyorsunuz. En kötü ihtimali hatta kötünün kötüsünü düşünmemiz gerekiyor.
(S) – Anlıyorum da bu kadarı fazla geldi bana.
(A) – Güven bana. Sen bu anlaşmaları ne kadar sıkı yaparsan ileride o kadar rahat edersin.


Aslı’nın o günlerde bana anlatmak istediği şeyi ben kendi girişimcilik serüvenimde fazlasıyla yaşadım. Olmaz dediğim bütün kötü ihtimaller başıma geldi. Bunları yaşarken her seferinde Aslı’yı andım. Kendi kendime “Kadın haklıymış, bu sözleşmeleri en başından beri en sıkı şekilde yapmak gerekiyor. Öyle karşı tarafa güvenle falan bu işler olmuyor, hele Türkiye gibi bir yerde hiç olmuyor” dediğimi hatırlıyorum.

Hep yükselten bir enerji

Aslı’yla da zaman zaman görüştük. Her bir araya gelişimizde o sempatik gülüşüyle beni karşılardı ve hasret giderip geçmişten, gelecekten konuşurduk. Sorunlu bir konuyu ele alıyor olsak dahi onunla her görüştüğümde enerjimin yükseldiğini ve o pozitif enerjisiyle motivasyonumu artırdığını hatırlıyorum. Aslı’yı en son geçen sene Kasım ayında Levent’teki Büyükdere Caddesi’ne taşıdıkları ofiste ziyaret etmiştim. O da sima olarak hiç değişmiyordu. Bana da aynı şekilde “Serhan sen hiç tip olarak değişmez misin? Hala 2000’li yılların başında tanıdığım genç Serhan’ın suratı karşımda duruyor” deyip kahkaha atmıştı. Yine sorunlu bir konuyu görüşmek ve destek istemek için yanına gitmiştim. Her zamanki gibi beni çok güzel karşıladı ve sonrasında, sağolsun, benim için elinden geleni yaptı. İstediğimiz sonucu elde edemeyince bana telefon edip üzüldüğünü söyledi. Onun samimiyetinden hiçbir kuşku duymuyordum ve ona son sözlerim “Aslı, her zamanki gibi benim için elinden geleni yaptın. Bunu denemen bile benim için yeterli. Çok teşekkürler” oldu. Bu aramızdaki son görüşmeydi.

Genç hukukçular için iki eşsiz örnek

Aslı, White&Case’te onlarca hukukçu yetiştirdi. Umarım Türkiye’de yanında yetişenler ve hikâyesini duyan genç hukukçular senin iş etiğini, çalışma azmini ve hayat dolu karakterini örnek alırlar. Nur içinde yat, Aslıcığım.

Bugün sizlere hayatımın kesiştiği iki harika hukuk insanını anlatmış oldum. Konjonktürün giderek kötüleştiği ve kaosun arttığı bugünlerde Ruth Bader Ginsburg ve Aslı Başgöz gibi güvenilir, iş etiği yüksek, çalışkan, sevgi dolu ve ideallerinin peşinden koşan kadınlara sadece hukuk alanında değil her alanda çok ihtiyaç var. Hukuk kariyeri yapmak isteyen genç kadınların onları örnek alıp karanlıkla savaşımızda yerlerini almalarını diliyorum.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için