İstanbul depremi

Dün depremin olduğu saatlerde Amerika’daydım. Saat farkı 10 saat olduğu için uyuyordum. Kalktığımda ise bir sürü arayan ve mesaj atan vardı. “İyi misin?” tarzı mesajlardan sonra ciddi bir sıkıntı olduğunu anladım ve geri aramalar sonucunda İstanbul’da ciddi bir deprem olduğunu öğrendim. Uzman değilim ama okuduğum kadarıyla hala büyük bir deprem ihtimali var. Her halükârda İstanbul’da ciddi bir felaket yaşamamamız için gerekenleri hiç vakit kaybetmeden yapmamız şart.

Dünkü İstanbul depremiyle ilgili haberleri aldıktan sonra geri aramaları yaptım ve kimseye bir şey olmadığını anlayınca derin bir ‘oh’ çektim. Öğrendiğim kadarıyla hiçbir bina yıkılmamıştı ve can kaybı yoktu. Tabii birçok yakınım ciddi korkmuştu. Buna köpeklerim de dahil. Deprem sırasında epey havlamışlar. Telefonda konuştuğum kişileri sakinleştirmeye çalıştım.

Esasında depremin 7 şiddetinin altında olması ve kısa sürmesi bence şansımız oldu. Şayet deprem 7 veya daha üstü bir şiddette vursaydı veya 30 saniyenin üzerinde sallamaya devam etseydi, olacakları düşünmek bile istemiyorum.

Okuduğum kadarıyla iki ihtimalden söz ediliyor. Almanya’nın önde gelen sismologlarından Prof. Dr. Marco Bohnhoff, DW Türkçe’den Sinem Özdemir'e verdiği röportajda bu iki ihtimale değinmiş.

İki farklı senaryo

İlk senaryo, 6,2’lik depremin "ana deprem" olduğu ve bundan sonra görülecek artçıların zamanla azalacağı yönünde. Ancak ikinci senaryo, beklenen asıl büyük depremin henüz gerçekleşmediğini ve bu sarsıntının onun habercisi olabileceğini söylüyor.

Bizde de değerli uzmanlar var, gerçi arada işi şova dökmüş ve bilimden uzaklaşmış sözde uzmanlar da var. Ratingi seven bu sözde uzmanlar popülist söylemleriyle ortalığı karıştırıp duruyorlar. O yüzden ben genelde bir deprem olduğu zaman Alman veya Japon uzmanların dediklerine dikkat kesiliyorum. Potsdam’daki Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi’nden (GFZ) Prof. Bohnhoff’un söylediklerini de bu nedenle ciddiye alıyorum.

Bu iki ihtimalin hangisi gerçekleşir bilemeyiz ama henüz büyük depremin gerçekleşmemiş olma olasılığı bizleri mutlaka ciddi önlemler almaya teşvik etmeli.

Kısa vadede çözülmesi gerekenler

Şu ana kadar sorunları kökten çözecek işlere imza atılmadığı aşikâr. Bundan sonra yapılması gerekenleri tekrar hatırlatmak isterim. Tavsiyelerimi kısa vade ve uzun vade diye ikiye ayırıyorum. Önce kısa vadeden başlayalım. Kısa vade derken en fazla 3 seneden bahsediyorum (içeriği hazırlarken önceden kaleme aldığım yazılarımdan faydalandım. Bu yazılarımın linklerini sondaki “not” bölümünde paylaşıyorum):

1) İstanbul’daki tüm bina envanterinin elden geçmesi: İstanbul’da bütün binaların üzerinden tek tek objektif bir şekilde geçilmesi gerekiyor. Burada mühendislik kriterlerini İstanbul’da olabilecek en şiddetli depreme göre belirleyip, tüm binaları tek tek ona göre (sadece gözle değil, binanın betonundan da numune alarak) kontrol etmekten söz ediyorum. Sınıfta kalan binaların sahiplerine geçici veya kalıcı olarak yerleşebilecekleri yerler temin edip o binaları direkt yıkmak gerekiyor. Güçlendirmelerle ayakta kalacak binalarda da güçlendirmenin yapılıp yapılmadığını direkt kontrol etmek, tanınan süre içerisinde güçlendirme yapmayanlar için de aynı şekilde yıkım prosedürünü uygulamak lazım.

2) Devletin tüm kısa dönemli hazırlıklarını ivedilikle tamamlaması: Devletin depremle ilgili çok kapsamlı hazırlıklar yapması gerekiyor. Buna göre:

a) Risk azaltma haritasının mahalle mahalle hazırlanması lazım.
b) Devlete ait arama kurtarma kuruluşunun tüm koşullara hazır olması gerekiyor. Her sene tatbikat yapabilirler. Başka bir deyişle, afet eylem planı ve ilgili tatbikatların yapılması gerekiyor.
c) Deprem felaketi sonrasında yardımların nasıl koordine edileceğinin çözülmüş olması gerekiyor.
d) Psikolojik destek vs. gibi felaket sonrası ihtiyaç duyulan gereksinimlerin öngörülmesi ve çözülmesi lazım.
e) Her mahallede depremden sonra mutlaka açık arazide toplanma alanı açılması gerekli.
f) İmar affının bir daha getirilmemek üzere kaldırılması gerekiyor.
g) Geçmişte bu mesleği icra edip binaların yıkılmasına sebebiyet verenlerin önemli çoğunluğu dışarıda serbest dolaşıyor. Birkaç müteahhit tutuklandı ama geçmişte olduğu gibi onlar da bir süre sonra serbest kalacaklardır. Yeni gelecek olan inşaatçıların bu hapse girecek olanlardan her açıdan çok daha üstün ve ahlaklı olmalarını sağlamanın yolu da geçmişle hesaplaşmaktan geçer ki yeni gelecekler standartları esnetmeyi akıllarından bile geçirmesinler. Yaptıkları binalar yıkılıp, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebebiyet veren herkesin en ağır cezalara çarptırılması gerekiyor.

3) Sivil toplum kuruluşlarının tüm hazırlıklarını tamamlaması: Mahalle afet gönüllü sistemlerinin kurulmuş, tüm mahallelerde hayata geçirilmiş, devlete ait olan arama kurtarma kuruluşuyla her sene tatbikatlara katılıyor olmaları gerekiyor. Ayrıca deprem sonrası ihtiyaçları gidermek için faaliyet gösteren STK’ların (insani yardım ve psikolojik destek konusunda faaliyet gösteren STK’lar gibi) devletle koordineli hareket edecek şekilde tüm hazırlıklarını tamamlamış olmaları gerekiyor. Tüm STK’ların afetlerde tek bir koldan hareket edilebilmeleri için de sistematik bir şekilde organize olmaları lazım. Bunun için daha önce Afet Platformu’nda ele aldığımız Bağışları Yönetme Platformu’nun hazırlanması ve kullanılmaya başlanması gerekiyor. Aynı şekilde bir başka önemli alan olan deprem sonrası ruhsal sağlık konusunun üzerine sistematik bir şekilde gidebilmek için; psikolog/psikiyatrist atama/yönlendirme programının kodlanması ve devlet kuruluşlarıyla entegre bir şekilde işlev kazanması lazım.

4) Özel sektörün tüm hazırlıklarını tamamlaması: Özel sektöre ait kuruluşlarda da arama kurtarma ekipleri kurulabilir, insani yardım çabalarına katkıda bulunabilirler. Bir de özel sektöre ait binalarda, kontroller sonrasında gerekiyorsa güçlendirmelerin hiç vakit kaybetmeden yapılması gerekir.

Uzun vadede tamamlanması gereken işler

1) Şehir Planlaması


Uçakla İstanbul’un üzerinden geçerken aşağıya baktığımızda içimiz acıyor. Harika tabiatın içini sanki oymuş, betonla doldurmuşuz gibi duruyor. Şehrin Anadolu yakasından Avrupa yakasına yer yer boşluk veya yeşil alan çok nadir bulunuyor. Silme betondan binalarla kaplı gibi çok çirkin bir görüntü var ve depremin boyutu 7’nin üzerine çıktığında bu binalarda neler yaşanabileceğini insan düşünmek bile istemiyor. Binadan kendini kurtaran vatandaşlarımızın da çoğu mahallede gidip sığınacakları açık alan bile yok.

İstanbul’un şehir planlamasının baştan aşağıya yeniden yapılıp birebir uygulanması gerekiyor. Burada belli bir sistemle çıkarılacak planlama (örneğin ABD’de yollar birbirine paralel geçer, Paris’te yollar bir yuvarlağa bağlanır ve ağ gibi örülür) estetik anlayışın yanı sıra afetlere dayanıklılığı artırıcı unsurlar öncelik taşımalı. Deprem konusunda ülke çapında seferberlik ilan edilmesi gerekiyor. Örneğin Türkiye’de yapılmış 21 milyon binayı (teşhis koyup ona göre gerekirse yıkmak için) ve şehir planlarını tek tek elden geçirmek deprem sorununu kökten çözer. Böyle bir seferberlik ilan edilip çok sıkı bir şehir planlaması disiplini getirmek gerekiyor. Yenilikçi şehir planlaması anlayışında da şu noktalara dikkat edilmeli:

a) Yeni binaların yapımında standartlar tavizsiz uygulanmaya başlanmalı.
b) İnşaat ruhsatları binaların yapıldığı zemine göre verilmeli.
c) Bırakın binaların insanların hayatına mal olmasını, tam tersine deprem, sel, orman yangını, toprak kayması ve diğer tüm afetlerde insanları koruyacak binalar inşa etmek gerekiyor. Yeni binalar bu anlayışla, çok büyük titizlikle, şeffaf ve oturmuş bir sistemle, son teknolojiye göre yapılmaya başlanmalı.
d) Fay hattı üzeri veya dere yatağı gibi ciddi risk taşıyan yerlere bina yapılması yasaklanmalı.
e) Bina yapacaksan, ilk olarak zemin uygun mu, uygunsa bu zemine nasıl bina yapılır sorularının cevabını verebilmek için tüm inşaat şirketlerine akredite jeoloji etüdü yapacak firmalarla çalışma zorunluluğu getirilmesi gerekiyor. Jeolojik etütleri yapacak profesyonel firmaların tüm inşaat şirketlerine hizmet vermelerinin önünün açılması gerekiyor.
f) Bu işte çok para var diye herkes inşaat yapamayacak. Arazi geliştirmeciler her zaman olacak ama onlar da lisanslı, konusunda uzman inşaat şirketleriyle çalışmak zorunda kalacaklar. İnşaat şirketlerinin de aktif yöneticilerinin mutlaka inşaat mühendisi olmaları gerekiyor. Firmaların inşaat yapma yetkisi çok sert kriterlere bağlanmalı.
g) İnşaat firmasının her yaptığı işte bağımsız, dışarıdan 3. taraf gibi gelen, yine konusunda uzman yapı denetim uzmanlarının devreye girmesi gerekiyor. Bu yapı denetim uzmanları ekibinin de inşaat mühendislerinden oluşması lazım. Yapı denetim uzmanları bu göreve rastgele bilgisayar sisteminden seçilerek atanmalılar. Müteahhitlerle yapı denetim uzmanlarının kesinlikle muhatap olmaması gerekiyor. Geçmişte maalesef yapı denetiminin içi boşaltıldı. Hatta öyle ki, bir ara yapı denetim uzmanları paralarını binayı yapan müteahhitlerden alıyorlardı. Binalarına onay almak için kırk takla atan müteahhitler, yapı denetim uzmanını tehdit edenler vs. gibi geçmişte bir sürü rezillikler yaşandı. Olması gerektiği gibi, hiçbir müteahhidin manipüle edemeyeceği şekilde bir yapı denetim sistemi oluşturulması gerekiyor.

2) Etik değerler ve yetkinlik:

Şehir planlamasının dışında uzun vadede yapılması gereken bir başka önemli iş de etik değerler ve yetkinlik alanında.

Eğitim sisteminde etik değerleri yüksek ve ahlak altyapısı sağlam, empati kurabilen, yardımsever, özgüveni yüksek ve hayatı bilen nesiller yetiştirmenin öncelikli olması gerekiyor. Ayrıca eğitim sistemimizin üst düzey mühendisler yetiştirmesi lazım. İnşaat mühendisliğine giriş dersinde 4E yasası öğretilir. Emniyet, Ekonomi, Ergonomi ve Estetik. İlk iki maddenin yeri asla değiştirilmemelidir. Yani ekonomi, emniyetin önüne geçmemelidir. Burada ise daha önce bahsettiğim ahlak ve etik değerler devreye girmeli. Bu işin her aşaması bundan sonra zorlaştırılmalıdır. Bir doktor bir ameliyatı yanlış yaparsa bir kişi hayatını kaybeder ama bir inşaat mühendisi işini yanlış yaparsa yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesine yol açabilir. Statik, dinamik, mukavemet, yapı statiği, betonarme, çelik yapılar, zemin mekaniği, yapı dinamiği gibi temel derslerin ders saati artırılmalıdır ve bu derslerden ucu ucuna geçmekle mezun olunamaması gerekir. Tüm öğrencilerin, tüm inşaat mühendisliği ve diğer mühendisliklerde her şeye hâkim ve pratik yapmış olarak mezun olmaları gerekiyor. Gerek temel eğitimde gerekse mesleki eğitimde köklü değişiklikler yapılmalı. Yani esasında işin temeli eğitime dayanıyor.

Tüm bu değişimi gerçekleştirebilmek için gerekli iradeyi gösterebilecek devlet anlayışı şart. İlgili kamu yetkilileri de görevlerini yerine getirme konusunda engellemelerle karşılaşmamalı. Yani çok sayıda radikal değişikliğe, iyileştirmeye ihtiyaç var. Sisteme baştan aşağıya format atmaktan söz ediyorum. Bugünkü siyasi konjonktürde bu pek mümkün görünmüyor. Bu işlerin felaket başımıza gelmeden önce, proaktif bir yaklaşımla çözülmesi gerekiyor. Felaket başımıza geldikten sonra maddi manevi ciddi bir kayıp söz konusu olunca, format atmanın pek bir anlamı kalmıyor.

Not: İlk ve en büyük travmamız olan 1999 depreminden sonra 2011 senesinde yaşanan Van Depremi sebebiyle ilk blog yazımı kaleme almıştım. Sonrasında defalarca farklı açılardan depremle ilgili yazı yazdım. Bu yazılardan bazılarını hatırlatmak için aşağıda paylaşmak isterim:

https://www.serhansuzer.com/tr/karanlik-zamanlarda-sarki-soylemek
https://www.serhansuzer.com/tr/depremin-yil-donumunde-sorgulanmasi-gerekenler
https://www.serhansuzer.com/tr/turkiyede-afetle-mucadelenin-anti-kahramanlari
https://www.serhansuzer.com/tr/binalarin-insanlari-korumak-icin-yapilmasi
https://www.serhansuzer.com/tr/deprem-bu-kez-baba-yurdunu-fena-vurdu
https://www.serhansuzer.com/tr/elazig-depreminin-1-yil-donumunun-ardindan
https://www.serhansuzer.com/tr/afet-platformu-ve-izmir-depreminde-yaptiklarimiz
https://www.serhansuzer.com/tr/izmirde-bir-kez-daha-gorevimizin-basindayiz
https://www.serhansuzer.com/tr/deprem-degil-bina-oldurur
https://www.serhansuzer.com/tr/elazigda-bizim-stklar-tarih-yaziyor
https://www.serhansuzer.com/tr/bir-depremin-ardindan

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için