Orman yangınlarıyla mücadele platformunun doğuşu
Ağustos ayında orman yangınları başlamıştı ve bir hafta boyunca hiçbir şey yapamamış olmaktan dolayı içim içimi yiyordu. Sonunda dayanamadım ve aktivist karakterimin beni dürtmesiyle profesyonel olarak drone imal eden genç bir mühendis arkadaşımı aradım. Gerisi geldi…
Ağustos ayında peş peşe başıma gelen olaylarla kurucusu olduğum TİDER (Temel İhtiyaç Derneği) ve fikir ve isim babası olduğum, ilk dönem sözcülüğünü yaptığım Afet Platformu’ndan soyutlandım, pasifize edildim. Bir anda boşluğa düştüğüm bir dönemde orman yangınları başladı. Böyle bir ortamda sahaya gidip yardımcı olmak istesem de, 2010 yılından beri emek verdiğim sivil toplum işlerinden bu şekilde soyutlanmam nedeniyle bunu nasıl yapacağımı çözemediğim için beklemeye geçtim.
Daha detaylı düşündükten sonra drone’larla yangına müdahale fikri aklıma geldi. Drone merkezli düşünmeye başlayınca da aklıma yıllar önce bir toplantıda tanışıp tavsiyelerde bulunduğum, üniversiteden sonra drone yapımı işine giren Orkun diye genç bir mühendis arkadaşımızı aramak geldi.
Drone fikrinden arazöz yapımına
Orkun’la aramızda şöyle bir diyalog geçti:
- Orkun selam. Görüşmeyeli uzun zaman oldu, nasılsın?
- İyiyim, Serhan Abi. Sen nasılsın?
- Ben de iyiyim, teşekkürler. Drone işinde olan profesyoneller olarak bu orman yangınlarıyla ilgili bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz? Bir haftadır yangınlar her yerde. Sonuçta burada hem gözetim hem de yangına müdahale anlamında (fireball atılması vb.) etkiniz olabilir.
- Haklısın. Ancak drone işi çok karmaşık. Özel izin gerekiyor. Öyle herkes kendi kafasına göre drone kaldıramıyor. İşin ehli bile olsa -ki bunun için lisans vs. gerekiyor, o bölgede sürekli helikopterler ve uçaklar çalışıyor, hatta alçak mertebelere kadar iniyorlar, bilinçsiz ve izinsiz kaldırılan drone’lar diğer hava araçlarına çarpabilir, bir faciaya sebep olabilirler.
- O zaman izinleri alıp bu yolda ilerleyelim diyeceğim ama bu sefer de bu izinleri almak uzun sürer, değil mi?
- Evet, aynen öyle. Bunun uzun sürecek ciddi bir prosedürü var.
- Peki o zaman ne yapalım?
- O bölgede çalışmak istiyorsak başka pratik bir çözümüm var. Arazöz yani yangın araçları yapabiliriz. Bu araçlar yangına müdahale için de kullanılabilir, helikopterler için su da taşıyabiliriz.
- Arazözü ilk defa duydum. Elinde teknik bilgi veya çizim var mı, gönderebilir misin?
- Tabii bizim hazırladığımız çizimler var. Gönderebilirim.
- Lütfen gönder. Teşekkür ederim.
Hareket planı
Daha sonra bana arazözlerin teknik detaylarını anlattı ve konuştuktan sonra Orkun’a “Hemen harekete geçelim” dedim. Hemen harekete geçmek şu anlama geliyordu:
1) Yol haritasının belirlenmesi (nerede çalışacağız, ne yapacağız?)
2) Finansmanın toparlanması
3) Arazözlerin yapılması
4) Sahaya intikal etmemiz
Arazözlerin yapımı için Orkun’lar hemen harekete geçip İzmir’de çalışmalarına başladılar. Finansmanın toparlanması için de Akut Vakfı’nda kampanya başlattım. Yakın arkadaşlarıma haber verdim, onlar da kendi arkadaşlarına haber verdi. 2 günde 100.000 TL topladık. Bize destek veren tüm dostlarıma can-ı gönülden teşekkür ederim.
Yol haritasını belirlemek meşakkatli oldu. Sonunda bir pazar günü İzmir’e hareket ettik ve işin teknik tarafını götüren Orkun ve İpek’le buluştuk. İzmir’de planlamamızı tamamladık. Buna göre Köyceğiz’de çalışacaktık. Hem orada ciddi ihtiyaç vardı, yangın bir türlü söndürülemiyordu, hem de Orman Genel Müdürü ile bağlantı kurduk, o da “Burada yapacak çok iş var, buyurun gelin” deyince kapı açılmış oldu.
Ertesi gün (pazartesi) çok yoğun geçti. Arazözlerin parçalarının temin edilmesi, lojistiğin toparlanması, malzeme temini; bunların hepsini sabahın erken saatlerinden iş bölümü yaparak gerçekleştirdik. Akşama kadar yapılan çalışmalar sonucunda bölgeye intikal etmeye hazırdık. Akşam Köyceğiz’e gittik ve otelimize yerleştik.
İlk seferde yukarı taşınan 31 ton su
Sabah da erken kalkıp arazözlerin bir araya getirme işlemlerini Orkun’un liderliğinde başlattık. Köyceğiz’de yaşayan Şeyda Bey’in de işin icrası konusunda büyük katkısı oldu, ince detayları halletti. Motosikletiyle Köyceğiz’e gelen gönüllülerimizden Erdal da o sabah bize katıldı. O gün yine bütün gün çalıştık, bunları yaparken Köyceğiz İtfaiyesi’nin olduğu yere gidip bizzat bağlantıyı kurmuş olduk. Merkez olarak da Köyceğiz İtfaiyesi’ni belirledik, orada konuşlandık.
Arazözlerin bir araya getirilmesi işlemini akşamüzeri 5’e doğru tamamlayıp hiç vakit kaybetmeden itfaiyenin bizi yönlendirdiği yere, Otmanlar köyüne doğru yola çıktık. Toplamda 5 kamyona yüklenen arazözlerle, yaylanın olduğu yerde yapılan helikopter su toplama alanına yönlendirilmiştik. İlk sortide ilk gün 31 ton suyu hep beraber yukarıya taşıdık.
Ertesi gün ve sonraki gün de su taşıma işlemini sürdürdük. Perşembe akşamı itibariyle toplamda 120 ton su taşımış olduk. Bu su taşımalar sayesinde helikopterler hiç duraksamadan işlerine devam edebildiler. Çok kısa aralıklarla sürekli yapılan havadan müdahale yangının söndürülmesini sağladı. Çorbada tuzumuz olduysa ne mutlu bize.
Cuma günü ise hem güvenilir bulduğumuz, hem de bu süreçte bize sürekli destek olup güzel temas kuran Köyceğiz İtfaiyesi’ne elimizdeki arazöz ekipmanlarını ve işlerine yarayacak parçaları bağışladık. Şu resmi çektikten sonra İstanbul’a yola koyulduk.
Her biri pırlanta gibi olan gönüllü grubumuzdan Aslıhan, Cansu, İpek, Erdal, Şeyda Bey, Orkun ve İpek’e buradan can-ı gönülden teşekkür ederim. Birlikte harika bir iş çıkardık. Bunun devamı da gelecek, bu çalışmamızı ve sahadan elde ettiğimiz deneyimleri orman yangınlarıyla mücadelemiz yolunda geliştireceğiz.
Bu süreçte birçok bilgi ve deneyim elde ettik. Bunlardan belki de en değerlisi risk azaltma anlamında özellikle yangın dönemi olan yaz ayları başladığında, sezon bitene kadar sürekli gözetim yapılması ve en ufak bir duman tüttüğünde dahi müdahale edilmesidir.
Geciken müdahale çok pahalıya patlıyor
Köyceğiz yangınının nerede başladığını bana gösterdiler. Köyceğiz’in Zeytinalanı mahallesinde neredeyse yol kenarı denebilecek bir platform üstünde başlamış. Oradaki yangın 2 gün sürmüş, sanırım orman ve itfaiyenin koordinasyon eksikliğinden ve en çok da ekipman yetersizliğinden müdahale edilememiş ve o yangın 2 günün sonunda ters bir rüzgarla ta tepeye kadar çıkmış ve devam etmiş.
Onlarca tepeyi aşıp yaylanın ötesine kadar gitmiş. Yani anlayacağınız yangın başlangıçtayken müdahale edilebilseydi, çok büyük bir alan yanmazdı. Bu arada orada herkesin iyi niyetle elinden geleni yaptığına da şahit olduk. İnsanımıza gerekli teçhizat verilirse, eğitimler tamamlanıp afet hazırlıkları en ince detayına kadar yapılırsa, orman yangınlarının bize verdiği her türlü kayıp asgariye indirilebilir.
Önemli olan bu çalışmaları hiç aksatmadan Türkiye’nin tüm orman yangını riski taşıyan yerlerinde yapmak ve herkesi hazırlayarak bir koordinasyon içinde hareket etmelerini sağlamaktır.
Bunu yapacak akıl, güç ve olanak Türkiye’de var.
Etiqueta: eğitim