Pera Palas’ta Gece Yarısı
19. Yüzyılda Paris’ten İstanbul’a tren yolculuğunu başlatan Orient Express’in son durağı İstanbul’un o dönemdeki en önemli oteli Pera Palas’ta aynı zamanda Agatha Christie’nin “Murder on the Orient Express” adlı meşhur romanı yazılmıştı. Netflix’te Pera Palas’ın dizisini izledikten sonra otelin 35 sene işletmeciliğini yapmış dedemle ve diğer aile bireyleriyle ilgili anılarım canlandı.
Herkesin çocukluk anıları vardır. Benim de ikiz kardeşimle birlikte özellikle Pera Palas’taki anılarım zihnimde dün gibi canlıdır. 1892 yılında yapılmış olan otelde Türkiye’nin ilk asansörüne binip farklı katlara çıkmamız, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün kaldığı ve doğumunun 100. yılında müzeye dönüştürülen odasına eklenen her yeni tarihî objeyi gidip görmemiz, meşhur balo salonunda etkinliklere katılmamız, otelin kimsenin görmediği bölümlerindeki koşuşturmamız gibi bir sürü anı aklımda canlılığını koruyor. Çocukluğumun geçtiği Pera Palas’a her girişimde farklı hissediyorum.
Pera Palas’la ilgili daha fazla bilgi için Wikipedia sayfasını okuyabilirsiniz:https://tr.wikipedia.org/wiki/Pera_Palas
Tüm güzel anıların arasında düşündüğümde beni hüzünlendirenler de mevcut. Örneğin 2005 senesinde vefat eden dedemi hatırlıyorum. Dedemle ilgili kaleme aldığım https://www.serhansuzer.com/tr/dedem-hasan-suzerle-anilar-gecidi linkindeki yazı da benim blog sitemin en çok okunan yazısı oldu.
Önce direndim, sonra izledim
Düşündüğümde beni hüzünlendirdiği için Netflix’te 2. sezonu da çekilmiş olan Pera Palas’ta Gece Yarısı adlı diziyi izlememekte uzun süre direndim. Ancak bir gün karşıma fragmanı çıktı ve onu izler izlemez içimdeki sese kulak verdim, diziyi bir anda izlemeye başladım. Ardından her iki sezonu hiç ara vermeden vaktim el verdiğince izledim ve bitirdikten sonra farklı hisler eşliğinde bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.
Diziyle ilgili düşüncelerime geçmeden önce ChatGPT’ye “Pera Palas’ta Gece Yarısı adlı diziyle ilgili ne düşünüyorsun?” diye sorduğumda bana verdiği cevabı aktarayım (tabii Chat GPT de farklı sitelerden alıntı yapıyor):
"Pera Palas'ta Gece Yarısı", Charles King'in "Midnight at the Pera Palace" adlı kitabından esinlenerek oluşturulmuş, tarihi ve fantastik unsurları harmanlayan bir Türk dizisidir. Dizi, genç gazeteci Esra'nın (Hazal Kaya) İstanbul'un tarihi Pera Palas Oteli'nde zaman yolculuğu yaparak 1919 yılına gitmesini ve burada Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik bir suikast girişimini engellemeye çalışmasını konu alır (ilk bölümlerde konu buydu).
Olumlu Yönler
Tarihi Atmosfer: Dizi, 1919 İstanbul'unun atmosferini başarılı bir şekilde yansıtarak izleyiciyi dönemin ruhuna çekiyor. Pera Palas Oteli'nin tarihi dokusu ve dönemin kostümleri, görsel açıdan etkileyici bir deneyim sunuyor.
Oyunculuk Performansları: Hazal Kaya, Esra ve Peride karakterlerini canlandırarak iki farklı dönemin kadınını başarıyla yansıtıyor. Selahattin Paşalı'nın Halit rolündeki performansı da izleyiciler tarafından beğeniliyor. (Bkz - Alem: https://www.alem.com.tr/dizi-film/pera-palasta-gece-yarisi-dizi-incelemesi-1077583)
Sürükleyici Hikâye: Zaman yolculuğu teması ve tarihi olayların iç içe geçmesi, diziyi sürükleyici kılıyor. Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik suikast girişimini engelleme çabası, izleyicinin ilgisini diri tutuyor.
Eleştiriler
Diyaloglar ve Dil Kullanımı: Bazı izleyiciler, karakterlerin 1919 yılında geçen sahnelerde günümüz Türkçesinin kullanmasını eleştiriyor. Dönemin diline daha uygun bir kullanımın, tarihi atmosferi güçlendireceği düşünülüyor. (Bkz - Obelde: https://obelde.com/dizi/netflix-pera-palasta-gece-yarisi/)
Senaryo ve Kurgu: Bazı eleştirmenler, senaryoda mantık hataları ve kurgusal eksiklikler olduğunu belirtiyor. Özellikle zaman yolculuğu temasının işlenişinde tutarsızlıklar olduğu ifade ediliyor. (Bkz - Yıldızsız: https://www.yildizsiz.net/pera-palasta-bir-inceleme-yazisi-osmanlica-degil/)
Karakter Gelişimi: Esra karakterinin bazı tepkileri ve davranışları, izleyiciler tarafından inandırıcı bulunmayabiliyor. Özellikle geçmişe gittiğinde sergilediği rahat tavırlar, dönemin tehlikelerine karşı duyarsızlık olarak yorumlanıyor. (Bkz - The Magger: https://www.themagger.com/pera-palasta-gece-yarisi-netflix-inceleme/)
Sonuç
"Pera Palas'ta Gece Yarısı", tarihi ve fantastik unsurları bir araya getirerek izleyicilere farklı bir deneyim sunuyor. Görsel atmosferi ve oyunculuk performanslarıyla öne çıkan dizi, bazı senaryo ve dil kullanımı eleştirilerine rağmen izlenmeye değer bir yapım olarak değerlendiriliyor.
Kendi değerlendirmem
Şimdi gelelim kendi düşüncelerime. Diziyi genel hatlarıyla beğendim. Açıkçası kendi perspektifimden baktığımda Pera Palas’ı bana yeniden hissettiren bir dizi olduğu için hoşuma gitti. Bazı değerlendirme kriterleri üzerinden şu düşüncelerimi paylaşmak isterim:
Oyunculuk: Selahattin Paşalı ve Tansu Biçer’in oyunculuklarını çok başarılı buldum. İlk defa bu dizide tanıdığım bu oyuncuların gelecekteki yapımlarda da başarılı işler çıkaracaklarını düşünüyorum. Önleri açık. Dizinin kadın başrol oyuncusu Hazal Kaya’ya da anne tarafının Gaziantepli olmasından ötürü sempatim var. Oyunculuğunda Antep tarafına çekmiş pozitif enerjisinden yansımalar görmek mümkün. Güzel bir ışığı var. Ancak genel oyunculuk konusunda dizinin bazı yerlerinde ‘bu tam olmamış’ dediğimi hatırlıyorum. Ne olduğunu bilemiyorum ama dizinin bazı bölümlerinde sanki girişilen o diyaloglar, jestler ve mimikler o dönemi yansıtmıyor.
Senaryo: Senaryo ilk sezonda güzel ve daha az tutarsızlık var. Ancak diziyi devam ettirebilmek için özellikle ikinci sezonda sanki biraz zorlama yapılmış gibi geldi ve tutarsızlıklar arttı. Yani geçmiş ve gelecek arasında çok fazla yolculuk yapmaya başlanınca, fark ettiğiniz tutarsızlıklar ve ‘burası saçma olmuş’ dediğiniz yerler artıyor.
Genel izlenim: Genel olarak diziyi beğendim. Özellikle bazı sahnelerde Pera Palas’ı ve tarihi dokusunu buram buram hissettirmişler. Bazı bölümleri oyunculuk, kostüm ve duygu aktarımı açısından son derece başarılı buldum. Bazı bölümleri ise o kadar başarılı değildi, vasatı aşamadı. Ancak genel olarak baktığımda farklı bir konu üzerinden tarihin derinliklerine girmesi olumluydu; bildiğimiz kadarıyla pek mümkün olmayan ‘zamanda yolculuk’ konseptinden dolayı biraz gerçeklikten kopuk olduğunu düşünsem de dizi bende güzel bir tat bıraktı.
Pera Palas’ın doyumsuz atmosferi
Sonuç olarak diziyi beğendim. 3 sezonu çekerlerse izlemeye devam edeceğim. Umarım detaylarda daha dikkatli olurlar ve tutarsızlıkları azaltırlar. Adeta bir müze-otel konseptinde olan Pera Palas’ı doya doya hissetmek hoşuma gidiyor. İstanbul’a gelen misafirlerimizin de vakitlerini ayırıp bu özel oteli mutlaka ziyaret etmelerini, otelde en azından çay veya kahve içmelerini tavsiye ederim. Tarihin bir parçası olduğunuzu hissettiren bu özel mekânda Atatürk’ün 101 no’lu odası ile Agatha Cristie’nin 411 no’lu odasını mutlaka ziyaret etsinler. Ayrıca muhteşem büyük salonunda, yüksek ve özel tasarlanmış tavanı ile özel bir etki yaratan ara salonunda, tarihin bir parçası olduğunuzu hissettiren, sizi keyiflendiren barında ve girişteki tarih kokan güzel pastanesinde vakit geçirmenizi tavsiye ederim.