Sel felaketleri için risk azaltma
Gün geçmiyor ki Türkiye’de ve dünyada sel felaketi haberleri almayalım. Geçen hafta Türkiye, Almanya, Belçika, Avusturya ve Hollanda’nın farklı bölgelerinde yaşanan seller bunun en güncel örnekleriydi. Sel felaketlerinin artarak devam edeceği öngörüsünde bulunursak, bu yazıda ele aldığım ‘oluşan riskleri nasıl ortadan kaldırabilir veya en azından azaltabiliriz?’ sorusunu yanıtlamak kritik önem taşıyor.
Dünya’nın her yerinde her ay bir sel haberi duyabiliyoruz. Özellikle belli başlı yerler mimlenmiş gibi sürekli sele maruz kalıyor. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi ve Orta Avrupa gibi yağışı bol alan yerler sel felaketlerine artan bir oranda maruz kalmaya devam ediyor. Tabii sadece sel değil. Her türlü afeti yaşıyoruz. İşte drone görüntüleriyle dünyadan afet manzaraları: https://twitter.com/bbcturkce/status/1416044953038311426?utm_source=pocket_mylist
Geçen hafta Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Rize ilinde, Almanya’nın güney ve doğu bölgelerinde, Avusturya Alplerinde, Belçika’nın doğusunda, Hollanda’nın güneyinde maruz kalınan sel felaketlerinde yüzlerce insan canından oldu.
Yüksek can ve mal kayıplarının yanı sıra o bölgelerde yaşayan insanlar ciddi anlamda psikolojik travma yaşadılar. Aşağıda paylaşacağım yazı tüm devletlerin sel felaketine karşı alması gereken önlemleri içeriyor. Tabii böyle ciddi afetlerin altından sadece devletlerin çalışmasıyla kalkılamaz. Tüm kamuoyunun bu çalışmaları desteklemesi, sivil toplum kuruluşlarının aktif rol alması gerekiyor. Gelelim alınacak önlemlere:
1) Risklerin belirlenmesi
Öncelikle bölge bazlı risklerin belirlenmesi gerekiyor. Ülkelerin risk haritasından bahsediyorum. Bunu dijital ortamda herkese açık şekilde yapmak gerekiyor. Sel bölgelerinin tespiti ilk aşama. Bu tespitlerin bilimsel olarak eksiksiz şekilde yapılmasından sonra sıra diğer aşamalara geliyor.
2) Riskler için önlemlerin alınması
Sel riski belirlendikten sonra selden etkilenecek bölgelerde yapılan binaların mercek altına alınması gerekiyor. Dere yataklarına yapılan binaların taşınması gibi radikal önlemler alınması lazım. Hatta sel felaketi riskine göre şehir planlamalarının yeni baştan ele alınması gerekiyor. Kamunun bu tip radikal değişikliklerden çekinmemesi, olası tüm itirazlara rağmen yapılması gerekenleri gerçekleştirmesi şart. Bu değişikliklerden dolayı kaybı oluşacak vatandaşların da zararlarını telafi etmesi gerekiyor. Amaç sel felaketi olmadan gerekli müdahaleleri yapmak ve önlemleri almaktır.
3) Altyapının sel afetini önleyici şekilde revize edilmesi
Burada olası sel için açılacak kanallar, selin akabinde oluşacak heyelanı önleyici (ağ sistemi yapılması gibi) alt yapıların sel bölgelerinde mutlaka yapılması gerekiyor. Altyapı seli önleyici veya etkilerini azaltıcı şekilde yapılırsa sel evlere vurmadan büyük oranda bertaraf edilebilir.
4) Evlerin sel felaketine göre inşa edilmesi
Sel afeti riski taşıyan yerlerde evlerde kullanılacak yapı malzemeleri ve mimari tasarımların da sel riskini bertaraf edecek şekilde yapılması gerekiyor. Yapı malzemesi olarak suya karşı dayanıklı ve izolasyonu tam malzemeler kullanılması lazım. Diğer taraftan inşa edilen evlerin temelinin çakılı ve sabit olması yerine sel sularının akmasını sağlayacak şekilde yükseltilmiş bir platform üzerine yapılması ve hatta zeminle arasına sel suları girdiğinde gerekirse yüzer evlere dönüşecek şekilde tasarlanması gerekiyor. Yükseltilmiş platforma örnek olarak aşağıda Karadeniz mimarisinin örneklerini bulabilirsiniz:
Resim
Bu resimde gördüğünüz yüksek platforma yapılan evlerin yanı sıra evlerin gerekirse yüzer fonksiyonu kazandırılması gerekiyor. Bu teknik olarak mümkün.
5) Acil müdahale ekiplerinin kurulması ve eğitilmesi
Kamu ve STK’ların ayrı ayrı ve bir koordinasyon içinde acil müdahale ekipleri oluşturması önemli. Bizde AFAD’ın il bazındaki yapılanmasını buna örnek verebiliriz. Bu ekiplerden özellikle sel bölgelerinde olanlarına sel afetlerine karşı özel eğitim verilmesi gerekiyor. Hatta selle ilgili belli aralıklarla tatbikatlar yapılması lazım. Türkiye’deki AFAD ekiplerinin yanında STK’lar tarafından organize edilen ilk müdahale ekipleri, mahalle afet gönüllüleri gibi organizasyonlar kamunun da elini çok rahatlatır. Bu çalışmalar daha önce farklı STK’lar tarafından yapıldı, süreklilik ve sürdürülebilirlik kazandırılması gerekiyor.
6) Halkın eğitilmesi
Kamu spotları hazırlanıp yayınlanması önemli. Kamu spotu sayesinde geniş kitlelere selle nasıl başa çıkabileceklerine dair bir ön bilgilendirme yapılabilir. Sel bölgelerinde bulunanlara detaylı eğitimlerin de bire bir verilmesi gerekiyor. Bunu devletler de organize edebilir, ilgili STK’lar da yapabilir. Sel bölgelerinde yaşayanların bire bir eğitilmesi, hatta tatbikatlarda bulunmaları gerçekten sel yaşadıklarında panik olmadan yapılması gerekenleri hiç vakit kaybetmeden gerçekleştirmelerini sağlar. Bu da kayıpların asgariye indirilmesi için büyük bir avantajdır.
7) İklim değişikliğiyle savaşın hızlandırılması
İklim değişikliğinin bir söylenti veya teori olmadığı, gerçeğin ta kendisi olduğu geçtiğimiz senelerde defalarca kanıtlandı. Yaşadığımız sel, kuraklık gibi doğal afetlerin temelinde hep iklim değişikliği var. Bununla ilgili 2012 senesinden bu yana farklı konularda defalarca yazılar kaleme aldım. Bunların bazılarının linklerini aşağıda tekrar paylaşmak isterim:
H. Serhan Süzer - İnsanoğlu doğadaki dengeyi yeniden nasıl sağlayıp geleceğini teminat altına alabilir? (serhansuzer.com)
H. Serhan Süzer - Birleşmiş Milletler’de tarihe tanıklık etmek (4) (serhansuzer.com)
H. Serhan Süzer - Avustralya’daki yangın dünyayı göreve çağırıyor (serhansuzer.com)
H. Serhan Süzer - 'Bu daha iyi günlerimiz' dedirten su sorunu (serhansuzer.com)
H. Serhan Süzer - Çevre felaketlerinin riskini nasıl azaltabiliriz? (serhansuzer.com)
Dünya’daki bütün devletlerin artık şapkalarını önlerine koyup gerekenleri yapmaya hiç vakit kaybetmeden başlaması ve bu değişimi hızlandırmaları gerekiyor. İşe %100 yenilenebilir enerjiye dönüşümle başlayabilirler.
Proaktif davranmak çok önemli
Sel felaketlerini her zaman yaşayacağız. Ülkeler her türlü afet konusunda proaktif davranıp yukarıda saydıklarımı bir plan program eşliğinde yaparlarsa, ancak o zaman sel afetlerinden oluşacak kayıpları dünyanın her yerinde asgariye indirebiliriz.
Bana gelince iklim değişikliğiyle ilgili yazılar yazmaya devam edeceğim. Dilimde tüy bitti ancak yine de hayatımın sonuna kadar bu konuları dillendirmeye ve doğal afetler yüzünden insanların kayıplarını asgariye indirmek için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Aktivist kişiliğim yazı yazmanın ötesinde gerekli aksiyonları almam konusunda beni sürekli dürtüyor. Çünkü aslolan insan hayatı kurtarmak, gerisi teferruat. Bunu bilinciyle katkı vermeye devam edeceğim.