Sinemanın canlı performansla muhteşem buluşması!

“Yüzüklerin Efendisi” serisini şahsen çok severim. Tam bir sinema şöleni olan serinin 2. filmi “İki Kule”yi bundan birkaç ay önce canlı senfoni orkestrası ve koro eşliğinde Volkswagen Arena’da seyrettiğimde yaşadığım hazzı paylaşmak sizlerle istedim. Sanatlar arası bu muhteşem entegrasyonun her katmanından ayrı keyif aldığım için, etkinlik bende katmerli bir etki yarattı.
Yüzüklerin Efendisi serisi ilk çıktığı andan itibaren dikkatimi çekti ve çok severek izlediğim ilk film Yüzük Kardeşliği’nin ardından serinin sıkı bir takipçisi oldum. Bizleri çok farklı bir dünyalara götüren, senaryosundan kurgusuna, müziklerinden o dönemki görsel efektlerine kadar tam bir sinema şaheseri olan serinin sonraki 5 filmini de vizyona girdikleri hafta izledim ve her birinden ayrı keyif aldım. Şimdi hatırlatmak için tüm seriyi kronolojik sıraya göre paylaşıyorum:
• Yüzüklerin Efendisi 1: Yüzük Kardeşliği (2001)
• Yüzüklerin Efendisi 2: İki Kule (2002)
• Yüzüklerin Efendisi 3: Kralın Dönüşü (2003)
• Hobbit 1: Beklenmedik Yolculuk (2012)
• Hobbit 2: Smaug'un Çorak Toprakları (2013)
• Hobbit 3: Beş Ordunun Savaşı (2014)
Bundan birkaç ay önce sosyal medyadan serinin ikinci filmi İki Kule’nin Volkswagen Arena’da senfoni orkestrası ve koro eşliğinde gösterileceğini öğrenince hiç tereddüt etmeden hemen iki bilet aldım. İyi ki de almışım. Tam bir görsel şölene tanıklık etmiş olduk.
Klasik organizasyon bozukluğuna rağmen…
Organizasyon can sıkıcıydı, bize klasik Türkiye ve İstanbul’un trafik, park sorunu, organizasyon eksikliği ve insanlara saygısızlık silsilesini yaşatmış olsalar da hiç umursamadık ve büyük bir keyifle bu şölene tanıklık ettik.
Zihninizde canlanması açısından yaşadığımız bu sorunları da kısaca sıralayayım:
1) 1.5 saat önce mekâna gelmemize rağmen içeri giremediğimiz için filme 15 dakika gecikmeli girebildik.
2) Ara verildiğinde sinemanın yanındaki restoranlara geçiş izni vermediler, o yüzden oradaki mekânlarda hızlı bir yemek yiyemedik.
3) İçeride hazırladıkları kötü ‘fast food’ yemekler için de acayip bir sıra olduğundan ikinci yarıya da 10 dakika gecikmeli girebildik.
4) Fuaye alanı inanılmaz kalabalıktı. Yürümekte zorluk çektiğimiz alanda adeta insan seliyle sürüklendik.
5) Tek nefes alabileceğimiz fuaye alanının terası da sigara içenler tarafından doldurulmuştu ve sigara dumanları birleşerek adeta dışarda herkesin üzerine çöken bir sis etkisi yaratmıştı. Duman altı olmaktan çok rahatsız oldum.
6) İçerisi ve hemen dışarısı (teras bölümü) çok kalabalık olan alanda mecburen oradan oraya savrulduk.
Bunları yazmayı görev biliyorum çünkü böyle muhteşem bir görsel ve işitsel şölenin değerini ancak böyle kötü bir organizasyonla düşürebilirsiniz ve insanların keyfini kaçırmak için ekstra çaba sarfetmiş olursunuz. Oradaki ortam ve organizasyon adeta Ferrari’ye tüp bağlatıp yakıttan tasarruf etmek isteyen, her açıdan düşük kapasiteli insanların davranışını hatırlattı bizlere. Maalesef memleketin durumundan dolayı bu davranış kalıbıyla her yerde daha sık karşılaşmaya başladık.
250 müzisyenin canlı performansı
Konumuza dönersek, J.R.R Tolkien’in efsanevi kalemi, Peter Jackson’ın gişe rekorlarını alt üst eden beyaz perde uyarlaması, Oscar ve Grammy Ödüllü besteci Howard Shore’un muhteşem müziklerini, senfoni orkestrası ve koronun hayat verdiği bestelerini 16 Mart akşamı izlemiş olduk.
100 kişilik İstanbul Film Orkestrası ve 150 kişilik koro eşliğinde film gösterimi orijinal diliyle ve Türkçe altyazılı olarak gerçekleştirildi.
Oradaki emeği düşünebiliyor musunuz? Yüzüklerin Efendisi serisini efsane hale getiren müthiş emeğin üzerine, bir de toplam 250 müzisyenin canlı performansının eklendiği epik bir sanat serüvenine tanık olduk.
Kağıt helva etkisi
Böyle bir deneyim bende kağıt helva arası dondurma yeme etkisi yarattı. Hem kağıt helvayı hem de dondurmayı çok severim. Ancak her ikisinin birleşimi bende her zaman ekstra bir etki yaratıyor. Adeta iki çok zevk aldığım şey böyle uyumlu bir şekilde birleşince benim açımdan 2 çarpı 2 adeta 5 ediyor yani ortaya acayip bir sinerji çıkıyor. Orada da bu gösteriyi ağzım açık bir şekilde bu hislerle izledim. Muhteşemdi.
Yüzüklerin Efendisi serisinin ikinci filmi İki Kule’den bahsetmişken filmin konusunu da açalım. Yüzüklerin Efendisi: İki Kule (İngilizce: The Lord of the Rings: The Two Towers), J. R. R. Tolkien'nin İki Kule adlı kitabından uyarlanmış ve Peter Jackson tarafından yönetilmiş 2002 yılında gösterime giren fantezi filmidir. Filmin olay örgüsünde, Frodo ve Sam'in yüzüğü yok etmek için Mordor'a giderken onun eski sahibi Gollum ile tanışmaları, Aragorn, Legolas ve Gimli'nin Gandalf'ın dirilişi ile birlikte Rohan'ı savunmaya gitmesi ve Merry ile Pippin'in tutsaklıktan kaçmalarından sonra bir Ent olan Treebeard ile tanışmaları olmak üzere üç hikâye anlatılıyor.
Film, finansal ve eleştirel açıdan çok başarılı oldu. Gişede büyük bir başarı elde ederek 900 milyon doların üzerinde hasılat yaptı ve tüm zamanların en çok kazanan 13'üncü filmi oldu (Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCz%C3%BCklerin_Efendisi:_%C4%B0ki_Kule).
Sinemayı canlı müzikle eşleştirme fikri kimden çıktı bilemiyorum. Hatta olayı daha da ileri bir boyuta taşıyıp sinema şaheserlerini senfoni orkestrası ve koro eşliğinde gösterme fikrini ortaya atan, bunu uygulayan ve insanlara bir eğlence alternatifi olarak sunan herkesi can-ı gönülden tebrik ediyor, onlara teşekkür ediyorum.
Şimdi bu dondurmalı kağıt helva tarzı harika konsepti geliştirebiliriz.
Konsepte yönelik önerilerim
Birinci önerim, aynı konsepti başka kült filmlere de uygulamak. Örneğin aşağıda sıralayacağım filmleri de canlı müzik eşliğinde gösterebilseler harika olur (Aklıma ilk gelen 20 filmi sıralıyorum, hepsini birbirinden çok seviyorum. Benim için öncelik yok, bu filmlerin hepsi sinema ve müzik şaheseri):
1) Rocky 4
2) Pulp Fiction
3) Gladiator
4) Star Wars
5) Pirates of the Caribbean
6) Zorba
7) Grease
8) The Bodyguard
9) The Godfather
10) The Good, The Bad and The Ugly
11) Chariots of Fire
12) Interstellar
13) Dune
14) Lion King
15) James Bond
16) Mission Impossible
17) Titanic
18) Ghost
19) Good Morning Vietnam
20) Pretty Woman
Yerelden bir seçki
İkinci önerim, tabii hep Hollywood yapımı olacak değil ya, biraz da kendi sinemamızdaki güzel eserleri benzer organizasyonlarla taçlandırsak. Aşağıda sıralayacağım Türk filmlerini de canlı müzik eşliğinde izleyebiliriz (tabii Türk filmlerinde çok fazla drama olduğu için bu liste biraz daha kısıtlı kaldı. Hem müziklerini hem de filmini beğendiğim 5 Türk filmi):
1) Selvi Boylum Al Yazmalım
2) Hababam Sınıfı
3) Neredesin Firuze?
4) Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu
5) Çiçek Abbas
Bu arada Çiçek Abbas filminde çalan Barış Manço’nun Dönence şarkısı son dönemin en popüler dizisi Stranger Things’in fragmanında da kullanıldı. İşte hem Çiçek Abbas hem de Stranger Things’den kesitler (unutmayalım, müzik evrenseldir):
Çiçek Abbas – Dönence: https://www.dailymotion.com/video/x87k119
Stranger Things – Dönence: https://www.dailymotion.com/video/x66902s
Son önerim ileri aşamalarda dansı da bu gösterilere ekleyerek işin boyutunu artırmak. Türkiye’de çok başarılı dansçılar ve dans grupları var. Tavsiye ederim.
Füzyon ve yaratıcılık
Tabii tüm bunları söyledikten sonra sinema filmi, canlı müzik ve dansa bir de görsel efektleri eklersek o zaman “Cirque du Soleil” tarzı bir gösteri ortaya çıkabilir. Varsın olsun. Zaten tüm Cirque du Soleil gösterilerine de bayılırım. Ayrıca Cirque du Soleil organizasyonuna benim ikinci memleketim Kanada (Montreal) çıkışlı olduğu için de ekstra bir sempatim vardır.
Son olarak yaratıcılığı ortaya koyan güzel karışımları çok sevdiğimin altını çizmek isterim. İster füzyon mutfaklar olsun (örnek: Japon-Peru füzyon mutfağı gibi), ister dondurmalı kağıt helva olsun, ister bağdaşacakları hiç düşünülmeyen iki birbirinden çok farklı tasarımın harmanlanması olsun, bazen birden fazla tarzın, disiplinin bir araya gelmesi ortaya sihirli bir karışım çıkarabiliyor, beni benden alıyor.
Zaten hep söylerim, bana farklı bir şey göster, öğret, deneyim yaşat, seni başımın üzerine koyayım. Yapay zekâ çağına girdiğimiz şu günlerde, özellikle altını kalın çizgilerle çizmek istediğim söylemimi tekrar edeceğim: Dünya yaratıcı insanlarla güzel!