Tenisin gelmiş geçmiş en büyüğü kim olacak?

Geçtiğimiz Pazar günü Fransa Açık Tenis Turnuvası yine epik bir finalle Djokovic’i yenen Nadal’ın oldu. Turnuvayı açık ara en fazla kazanan sporcu olan Nadal 13. kupayı alırken, kazandığı Grand Slam sayısını da 20’ye yükseltip Federer’in gelmiş geçmiş en fazla Grand Slam kazanan sporcu unvanına ortak oldu. Şu aşamada tüm tenis severlerin aklında şu soru var: Kariyerleri bitmeden tenisin gelmiş geçmiş en büyüğü kim olacak? Federer mi? Nadal mı? Djokovic mi?

Tenisi oldum olası çok sevmişimdir. Hatta 11 yaşına kadar TED (Tenis Eskrim Dağcılık) Spor Kulübü’nde tenis oynadığımı ve hayatımın bir noktasında profesyonel olmayı bile düşündüğümü söyleyebilirim. Yaşam beni başka bir yöne savururken içimdeki tenis sevgisi hiç değişmedi. Genelde tenis turnuvalarını mutlaka takip ederim, hatta alakasız bir yerde olsam dahi tenis haberi karşıma çıktığında istem dışı da olsa mutlaka kulak kabartırım.

Hayatımın her döneminde favori bir tenisçim vardı. Örneğin sağlam tenis oynadığım dönemlerde Andre Agassi’ye hayranlığımdan onun oyun stilini kendime örnek almıştım. İki elimi kullanmama rağmen tenisi Agassi gibi sağ elimle oynamaya başladım, aynı onun gibi backhand’im çift elliydi ve yine Agassi gibi top spin’li vuruşlarım iyiydi. Toplara bolca spin verirdim. Çocukluktan gençliğe adım attığımda da boyum Agassi gibi 1,80’e uzadı.

Agassi ile aynı dönemde ortaya çıkan Pete Sampras’ı da çok beğeniyordum. Sampras tek el backhand oynuyordu. Boyunun Agassi’ye göre uzun olması ve istikrarlılığı sayesinde daha büyük başarılara imza attı. Sampras oynadığı dönemde 14 Grand Slam kazanarak kendi döneminde gelmiş geçmiş en başarılı tenisçi unvanını aldı. Agassi mahallenin çılgın çocuğu gibiydi. Katıldığı bütün turnuvalara renk katıyordu ama birtakım kişisel sorunlarından bazı seneler çok iyi performans gösteriyor, katıldığı turnuvaları kazanıyor, bazı senelerde ortadan kayboluyordu. Bana göre Steffi Graf gibi tenisin kadınlardaki bir başka efsanesiyle evlenmesi onun şansı oldu. Kariyerinin sonunda Graf’la evlendi. Steffi Graf onun hayatını toparladı. Belki de tenis hayatının sonlarında değil de başında hayatına girseydi Agassi daha fazla turnuva kazanabilirdi. Yine de 8 Grand Slam turnuvası kazanması ve bütün Grand Slam’leri kazanmış oyuncular arasına adını yazdırmış olması onu da tenis efsanelerinin arasına sokuyor.

Bir efsane doğuyor

Bu favori ikili tenis sahnesinden yavaş yavaş çekilirken bir başka harika tenisçi beliriverdi: Roger Federer. Aradan çok geçmeden yine çok beğendiğim bir başka tenisçi çok genç yaşta sahne aldı: Rafael Nadal. Fransa Açık turnuvasında 18 yaşındayken Federer’i yenip ilk Grand Slam’ini kazanınca tüm dikkatleri üzerine çekti. Nadal’ın Fransız Açık’ta büyük bir sürprizle Federer’i yenip 15.000 seyirciyi susturmasının videosunu https://www.youtube.com/watch?v=iPZcb6bhmY8 linkinden izleyebilirsiniz.

Agassi-Sampras favori ikilisinin yerini hemen ardından Federer ve Nadal aldı. Bu anlamda ben ve benim gibi düşünen tenis seyircileri çok şanslı. Bu yeni favori ikiliye hemen ardından bir tenisçi daha eklendi ve ikili rekabet yerini üçlü rekabet almaya başladı. Üçüncü isim Novak Djokovic’ti. Grand Slam turnuvaları ve diğer bütün turnuvaları genelde bu üçlü kazanmaya devam ettiler. İnanabiliyor musunuz? Grand Slam açısından bakarsanız 2003’te Federer Wimbledon’ı, 2005’te Nadal Fransa Açık’ı ve 2008’de Djokovic Avustralya Açık’ı kazanarak Grand Slam kazanma furyasına katıldılar ve bu üçlü rekabeti başlattılar. 2008’den 2018 yılına kadar şampiyonluklar genelde bu üçlü arasında gidip geldi. Federer son 2 senedir Grand Slam kazanamasa da Nadal ve Djokovic kazanmaya devam ettiler. Bu üçlünün bir başka ortak özelliği hepsinin 4 Grand Slam turnuvasını da kazanmış olmaları.

Djokovic daha az sempati topluyor

Bu üçlü arasında özellikle Federer ve Nadal’ı beğenmeme rağmen ne yalan söyleyeyim Djokovic’e bir türlü kanım ısınamadı. Burada önyargılı olmamaya çalışıyorum ama komple bir sporcu olmasının yanında ısrarla her topu takip etmesi ve her puanı almaya çalışmasının yanında bir tenisçi olarak ekstra özelliğini hiçbir zaman göremedim. Yine de bu kadar çok turnuva kazanıyor olması onun başarısını çok net gösteriyor.

Örneğin Federer’in öldürücü forehand’leri ve topa inanılmaz açı kazandırdığı tek el backhandleri, Nadal’ın atletik yapısı ve güçlü vuruşları oyuna hep renk kattı. Her üçünün servisleri çok iyi.

Bu üçlünün arasında en az popüler olan Djokovic’in tüm başarılarına rağmen daha az sevilmesi sadece benim görüşüm değil, genel olarak tenis severlerin görüşü. Djokovic’in oynadığı son Amerikan Açık tenis turnuvasında attığı topun çizgi hakeminin boğazına gelmesinden dolayı diskalifiye olmasının ardından eski antrenörü, bir başka tenis efsanesi Boris Becker’in Daily Mail'e yaptığı şu açıklamaya kulak verelim:

Rakipleri kadar popüler olmaması onu geriyor

“Novak'ın başına böyle bir şey geleceğinden korkuyordum. Onun koçu olduğum zamanlarda topu bu şekilde atmaması için sürekli uyarıyordum. … Bence Roger Federer veya Rafael Nadal kadar popüler olmaması onu geriyor. Elde ettiği başarıların takdir edilmesini isteyen birisi. İki efsane Nadal ve Federer ile aynı dönemde oynuyor ve aralarında büyük bir çekişme var. Onlara gösterilen sevginin kendisine gösterilmemesi onu sinirlendiriyor. Evine gidip (eşi) Jelena ile konuşmalı. Sadece tenise odaklanmalı. Yaptığı hatalardan ders çıkarması gerekiyor. Nerede yanlış yaptığını görüp artık sinirlerine hakim olmalı. Ben onu çok uyarmıştım. Artık kendisini dinlemeli."

Tabii Djokovic’e de haksızlık etmemek lazım. O da şu ana kadar yaptıklarıyla adını gelmiş geçmiş en iyiler arasına yazdırdı. Ancak efsanevi sporcuların ortak noktalarını da hatırlamamız gerekiyor. Bu sporcular sadece başarılarla değil ortaya koydukları karakter yapısıyla efsane oluyorlar. Aynı Muhammed Ali gibi.

Başarılardan bahsetmişken hemen belli başlı istatistikleri sizinle paylaşayım.

Federer-Nadal-Djokovic: Yıllara göre Grand Slam toplamları

(Karşılaştırma açısından her yıl için, o zamana kadar elde ettikleri toplam Grand Slam şampiyonluklarını belirttim)

2003: Federer 1, Nadal 0, Djokovic 0

2004: Federer 4, Nadal 0, Djokovic 0

2005: Federer 6, Nadal 1, Djokovic 0

2006: Federer 9, Nadal 2, Djokovic 0

2007: Federer 12, Nadal 3, Djokovic 0

2008: Federer 13, Nadal 5, Djokovic 1

2009: Federer 15, Nadal 6, Djokovic 1

2010: Federer 16, Nadal 9, Djokovic 1

2011: Federer 16, Nadal 10, Djokovic 4

2012: Federer 17, Nadal 11, Djokovic 5

2013: Federer 17, Nadal 13, Djokovic 6

2014: Federer 17, Nadal 14, Djokovic 7

2015: Federer 17, Nadal 14, Djokovic 10

2016: Federer 17, Nadal 14, Djokovic 12

2017: Federer 19, Nadal 16, Djokovic 12

2018: Federer 20, Nadal 17, Djokovic 14

2019: Federer 20, Nadal 19, Djokovic 16

2020: Federer 20, Nadal 20, Djokovic 17

Daha fazla detay için https://www.marca.com/en/more-sports/2020/10/12/5f8380d322601d88388b456f.html linkine bakabilirsiniz.

Bu üçlünün aralarındaki istatistikleri de https://www.thestatszone.com/tennis/federer-nadal-or-djokovic-who-was-the-most-dominant-in-their-peak-860676 linkinden okuyabilirsiniz.

Bu üçlünün arasında oynanan efsane final maçlarından da bahsetmem gerekiyor. İnanılacak gibi değil ama tenis tarihinin en uzun maçları 3-2’lik skorlarla bu üçlünün arasında oynandı diyebiliriz. İşte size iki turnuva ve 3 final maçının görüntüleri:

Avustralya Açık 2012 Finali (Nadal-Djokovic):
https://www.youtube.com/watch?v=s43wZcHOikc (5 saat 53 dakika süren finali Djokovic kazandı. Tüm turnuvalar arasında en uzun süren maç unvanını aldı.)

Wimbledon 2008 Finali (Federer-Nadal):
https://www.youtube.com/watch?v=mHsg2M25PzY&feature=emb_logo (4 saat 48 dakika süren maç Wimbledon tarihinin en uzun süren maçı unvanını aldı.)

Wimbledon 2019 Finali (Djokovic-Federer):
https://www.youtube.com/watch?v=TUikJi0Qhhw (2008’de Nadal’la Federer’in oynadığı finalin en uzun maç rekorunu 4 saat 55 dakikayla bu maç kırdı. Finalde Federer yine kaybetti.)

Bir de şu an itibariyle konumlarına ve kazandıkları turnuvalara bakalım:

Novak Djokovic

Ülke: Sırbistan
Yaş: 33
Boy: 1.88
Dünya sıralamasındaki yeri: 1
Kariyer unvanları: 81

Grand slam unvanları: 17
● 8 x Avustralya Açık: 2008, 2011, 2012, 2013, 2015, 2016, 2019, 2020
● 1 x Fransa Açık: 2016
● 5 x Wimbledon: 2011, 2014, 2015, 2018, 2019
● 3 x ABD Açık: 2011, 2015, 2018

Büyük unvanlar: 58 (17 grand slam; 5 ATP finali; 36 ‘ATP Masters 1000’ unvanı)

Rafael Nadal

Ülke: İspanya 
Yaş: 34
Boy: 1.85
Dünya sıralamasındaki yeri: 2
Kariyer unvanları: 86

Grand slam unvanları: 20
● 1 x Avustralya Açık: 2009
● 13 x Fransa Açık: 2005, 2006, 2007, 2008, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2017, 2018, 2019, 2020
● 2 x Wimbledon: 2008, 2010
● 4 x ABD Açık: 2010, 2013, 2017, 2019

Büyük unvanlar: 55 (20 grand slam; 35 ‘ATP Masters 1000’ unvanı)

Roger Federer

Ülke: İsviçre 
Yaş: 39
Boy: 1.85 cm
Dünya sıralamasındaki yeri: 4
Kariyer unvanları: 103

Grand slam unvanları: 20
● 6 x Avustralya Açık: 2004, 2006, 2007, 2010, 2017, 2018
● 1 x Fransa Açık: 2009
● 8 x Wimbledon: 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2009, 2012, 2017
● 5 x ABD Açık: 2004, 2005, 2006, 2007, 2008

Büyük unvanlar: 54 (20 grand slam; 6 ATP finali; 28 ‘ATP Masters 1000’ unvanı)

Çetin rekabet nereye varacak?

Buna göre Nadal ve Federer grand slam açısından 20 zaferle önde gidiyorlar. Kazanılan turnuva açısından Federer 103 kupayla en yakın rakibi Nadal’ın 17 turnuva önünde. Ancak kazanılan büyük turnuvalar açısından bakarsak da Djokovic 58 turnuvayla 1. sırada.

Tenisin son 12 senesine damga vuran bu üçlünün dışında 90’lı yıllardan itibaren yıldızı parlayan diğer tenisçileri de anmadan geçmeyelim. Bu vesileyle 90’lı yıllardan itibaren dünyanın en iyi 10 tenisçisinin sıralamasını gösteren videoyu sizlerle paylaşmak isterim: https://www.youtube.com/watch?v=2BgMrm3yz58

Federer en iyi olduğu dönemlerde tenisi domine eden kişiydi. Herkesin ana hedefi ve zirvesi Federer’i yenmekti. Nadal kariyeri boyunca, özellikle arka planda olduğu başlangıç yıllarında hep kendine Federer’i mağlup etme hedefi koydu ve bunda da sıklıkla başarılı oldu. Ancak şu an itibariyle boynuz kulağı geçmek üzere. 4 büyük turnuva açısından bakarsak gelmiş geçmiş en çok Grand Slam kazanan tenisçi olması en muhtemel isim Rafael Nadal. Çünkü 34 yaşında olmasına rağmen, 20 Grand Slam kazanan 39 yaşındaki Federer’le sayıyı eşitledi. Nadal’dan 1 yaş genç olan Djokovic 3 Grand Slam geriden takip ediyor. Yani önünde bence hala rahat 5 sene daha olan Nadal’ın bir başka avantajı Fransa Açık turnuvasını 13 kez kazanmış olması ve bundan sonra da kariyeri sonlanana kadar birkaç kez daha kazanma ihtimalinin yüksekliği. Nadal’ın rakiplerine karşı ekstra şu özelliklerinden de bahsedebiliriz:

Nadal’ın öne çıkan özellikleri

1) Aynı sezonda sert kortta, toprak kortta ve çimde turnuva kazanan tek tenisçi olması.

2) 13 kez kazanmış olmasına rağmen Fransa Açık’ın en büyük favorisi olmaya kariyerinin sonuna kadar devam edecek olması.

3) 20 Grand Slam turnuvası kazanarak Federer’le durumu eşitlemesi ve Federer’den 5 yaş genç olması.

4) Olimpiyatlarda altın madalya almış olması. Federer’in gümüş madalyası ve Djokovic’in bronz madalyası var.

5) Bu üçlünün arasında fiziki olarak en fit durumdaki sporcu olması.

Bunu söylemişken Nadal’la ilgili bazı görüntüleri de paylaşmak isterim. Nadal’ın kazandığı 20 Grand Slam turnuvasının en iyi sayıları: https://www.youtube.com/watch?v=tWjCOy_ugoc

Bu da Nadal’ın 13. Fransa Açık şampiyonluğunda kazandığı en güzel 5 puan:
https://www.eurosport.com.tr/tenis/roland-garros/2020/roland-garros-rafael-nadal-in-en-iyi-bes-puani_vid1370134/video.shtml

Her şey istatistik değil

Tüm bunlara rağmen bazen istatistikler yanlış çıkabiliyor. Yani geçmiş, gelecekte olacaklara belki referans olabiliyor ama gelecek geçmişten bağımsız da şekillenebiliyor. Belki yakında öyle genç tenisçiler gelecek ki, hiçbiri bir daha Grand Slam kazanamayacak. Allah korusun bu üçlüden biri, ikisi veya hepsi birden belki sakatlık yaşayacaklar ve devam edemeyecekler. Belki Federer 45 yaşına kadar oynamaya ve turnuva kazanmaya devam edecek. Belki Djokovic kariyerinin sonlarına doğru hırs yapacak ve önüne gelen Grand Slam turnuvasını kazanıp istatistiklerde öne geçecek. Şu anda da zaten dünyanın 1 numarası konumunu koruyor. Belki Nadal bir sezonda bütün tip kortlarda Grand Slam kazanma rekorunu tekrarlayacak. Yani hiç birimiz tam olarak ne olacağını bilemeyiz.

Bildiğim tek bir şey var o da Pete Sampras’ın kırılmaz denilen 14 Grand Slam’lik rekorunu bu üçlünün paramparça edip tek erkeklerde elde edilen başarılara bir başka boyut getirmiş olmaları. İlgimi çeken bir diğer konu da kadınlarda 24 Grand Slam şampiyonluğu ile Margaret Court, onu 23 şampiyonlukla takip eden Serena Williams ve 22 Grand Slam kazanan Steffi Graf’ın tek erkeklerin efsanelerini geride bırakmış olmaları. Erkekler kadınların rekorlarını da kırabilecekler mi merak ediyorum; bunu önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Tabii burada 39 yaşındaki Serena’nın aynı Federer gibi başarılı performansını sürdürdüğünü ve turnuva kazanma potansiyelinin hâlâ yüksek olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Yani Williams’ın Margaret Court’a yetişip rekoru geliştirme ihtimali de söz konusu.

Onları çok özleyeceğimiz kesin

Covid-19 döneminde turnuvaların akibeti ne olacak, bunu da göreceğiz. Önümüzde tenis ve spor dünyası açısından birçok bilinmezin olduğu bir döneme giriyoruz. Bildiğim tek bir şey var. Özellikle Federer ve Nadal’ı emekli olduktan sonra çok özleyeceğimiz. İnşallah gelmiş geçmiş en büyük tenisçi unvanını bu ikisinden biri alır. Federer keşke 5 yaş daha genç olsa da onu daha fazla izleyebilsek. Sadece efsane tenisçi olmalarıyla değil, aynı zamanda karakterleriyle de tüm sporcuların rol modeli olarak alabilecekleri çok değerli şahsiyetler.

İşte bu karakter yapısını gözler önüne seren Federer-Nadal Dostluğu: https://www.youtube.com/watch?v=ybXM4nYEyD0

Umarım bir gün Türkiye’den de benzer karakterde ve başarıda sporcular çıkar ve tüm dünyaya ilham olurlar.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için