Yeniden ve erken başlayan yangın kâbusu
Geçen sene temmuz ayında başlayan orman yangınları sezonu bu sene erken başladı. 21 Haziran’da Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde bu senenin ilk büyük yangınına tanık olduk. Geçen seneden dersler çıkarıp yangını hemen kontrol altına alabildik mi? Maalesef hayır. Bir ilerleme var ama yeterli değil. Umarım bu ilk yangından gerekli dersler çıkarılır ve sezonun geri kalan kısmında geçen seneki faciaları yaşamayız.
Geçen sene hem orman yangınları sayısı hem de yanan toplam alan anlamında maalesef rekor bir yıl yaşadık. Bu konuyu geçen yıl iki yazıyla kaleme almıştım. Hatırlatma amaçlı yazıları paylaşıyorum:
https://www.serhansuzer.com/tr/orman-yangini-felaketlerinin-dusundurdukleri
https://www.serhansuzer.com/tr/orman-yanginlariyla-mucadele-platformunun-dogusu-
Bu sene 21 Haziran’da Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde ilk büyük orman yangınını yaşadık. Öncelikle bu konuyla ilgili okuduğum çeşitli haberlerden bazı alıntıları sizlerle paylaşmak isterim:
Gece hava müdahalesinin önemi!
Muğla’nın Marmaris ilçesi, bir yıl sonra yine yangınla mücadele ediyor (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-61889207?utm_source=newsletter&utm_medium=email&utm_campaign=%F0%9F%92%8A+Yang%C4%B1n%3A+Bir+y%C4%B1l+sonra+yeniden ). Yangın, salı akşamı (21 Haziran) Hisarönü beldesindeki Bördübet 7 Adalar mevkisinde başladı. Ardından bölgedeki 30 ev tahliye edildi. Gece saatlerinde ise alevlere müdahale edilemedi. Marmaris Kent Konseyi bu durumu, “Havadan müdahalenin gece yapılabilmesinin ne kadar önemli olduğunu gördük” sözleriyle yorumladı.
Yetkililer, sabahın ilk saatlerinde havadan 20 helikopter, 14 uçak, karadan ise 20’ye yakın TOMA, 363 araç ve 39 iş makinasıyla müdahale edildiğini açıkladı.
Ancak bölgedeki kimi yurttaş, gazeteci ve siyasilerin iddialarına göre havadan müdahale çalışmalarında yalnızca dört-beş uçak görev yaptı.
Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, yangının ikinci gününde büyük ölçüde kontrol altına alındığını aktarmış ve 200’ü aşkın hektarı etkilediğini açıklamıştı. Ancak, söndürülen yerlerin birçoğu yeniden alevlendi.
4 bin 813 futbol sahası kadar alan yandı
Yangının kontrol altına alındığı 24 Haziran günü Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ise, toplam olarak 3 bin 417 hektarın yangından etkilendiğini, bunun da 4 bin 813 futbol sahası büyüklüğünde olduğunu açıkladı. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-61921301)
Yangının sosyal medyada gündem olmasının ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, ‘bilgi kirliliğine neden olan paylaşımlar’ hakkında teknik inceleme başlatıldığını duyurdu.
Altun sözlerini şöyle bitirdi: “Sahadaki kahramanlarımızın moral ve motivasyonunu olumsuz yönde etkileyenler hakkında, hukuk çerçevesinde yapılması gereken ne varsa yapılacaktır.” (https://twitter.com/fahrettinaltun/status/1539433454886060032?utm_source=newsletter&utm_medium=email&utm_campaign=%F0%9F%92%8A+Yang%C4%B1n%3A+Bir+y%C4%B1l+sonra+yeniden)
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu, yangın çalışmalarını havadan izledi. Dalaman’a iniş izni verilmeyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, Selçuk’tan karayolu ile bölgeye gitti.
Sabotaj iddiası ve yakalanan şüpheli
Sağlık Bakanı Koca, yangınla mücadele sırasında herhangi bir yaralanma ya da belirgin bir sağlık probleminin yaşanmadığını açıkladı.
Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, sabotaj ihtimalinin çok yüksek olduğunu savundu. Başsavcılık, yangınla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.
Marmaris’in ardından bir yangın haberi de Köyceğiz’den geldi. Kontrol altına alındığı açıklanan yangında ilk belirlemelere göre 1 hektar orman zarar gördü.
Bu orman yangınını çıkaran sabotajcının da yakalandığı ilan edildi. Anadolu Ajansı’nın https://www.aa.com.tr/tr/gundem/marmaristeki-orman-yangininin-faili-polis-ve-jandarmanin-detayli-calismasi-sonucu-yakalandi/2621277 linkinde okuyabileceğiniz habere göre “Titiz çalışma sonucu, S.A, 23 Haziran saat 16.30'da Bördübet Saklıkoy mevkisinde ormanlık alanda bulundu. Alkollü olduğu belirlen S.A, gözaltına alınırken saklandığı yerdeki ağaçlık alanda 2 benzin bidonu ele geçirildi.
Şüpheli S.A'nın ilk sorgusunda, ailevi sorunlar yaşadığını, babasının bölgede bulunan arazisini sattığını, babası tarafından dışlandığını ve bu nedenle yangın bölgesinde 3 ayrı noktaya sigara izmariti atarak yangın çıkardığını itiraf ettiği öğrenildi. Ayrıca S.A'nın ateşin içine girerek intihar etmek istediğini söylediği belirtildi.
TBMM’de reddedilen önergeler
Tam bu dönemde CHP ve HDP’nin orman yangınlarının araştırılması amacıyla TBMM Genel Kurulu’nda verdiği önergeler AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. İşte ilgili haber: https://www.gazeteduvar.com.tr/orman-yanginlari-onergesi-ak-parti-ve-mhp-oylariyla-reddedildi-haber-1570720
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırlıkları
Halbuki Mayıs ayı içerisinde 2022 Yılı Orman Yangınları Hazırlık Değerlendirme Toplantısı düzenlenmişti. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin beyanatını paylaşıyorum: “Yangınlara karşı hava ve kara gücümüzü daha da güçlendiriyoruz. 39 olan helikopter sayımızı 55'e, uçak sayımızı 3'ten 20'ye, İHA sayımızı 4'ten 8'e yükselttik. Rezerv güç olarak 25 helikopter, 2 uçak ve 1 İHA hazırda beklemektedir. Hava gücü olarak hazırlıklarımız bu manada tamdır. Yangınların söndürülmesinde en önemli güç olan karadan müdahale ekiplerini de önemli ölçüde artırdık. Orman teşkilatı başta olmak üzere, jandarma, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü vatandaşlarımıza yangınlara karşı eğitim verdik, vermeye devam ediyoruz. Bu eğitimlere 21 bin teşkilat mensubumuzun yanı sıra 20 bin askeri personel ve 100 binin üzerinde gönüllü vatandaşımızın katıldığını belirtmek isterim. Yeni katılacak 5000 işçi, 283 mühendis ve 1.500 orman muhafaza memurumuz ile ekiplerimizi daha da güçlendirdiğimizi belirtmek isterim.” Bununla birlikte, kara gücünün toplamda 1.350 arazöz, 692 iş makinası ve 2 bin 270 ilk müdahale aracıyla güçlendirildiğini belirten Kirişci, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karayolları Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile koordinasyon çerçevesinde rezerv güç olarak 185 dozeri, 12 su tankerini, 25 greyderi, 1.913 ekskavatörü ve 229 treyleri de şu anda rezerv gücümüz olarak envanterde bulunduruyoruz. Bilimsel veriler ve tecrübeler göstermiştir ki yangınların söndürülmesinde asıl güç kara ekipleridir. Havadan ne kadar müdahale ederseniz edin yangınlara karşı savaşı kara birlikleriyle ancak kazanırsınız. Orman yangınlarına karşı devletin birçok kurumu eş güdümlü çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda orman yangınları AFAD'ın müdahale planları kapsamına alınmıştır.” Tam metni şu linkte okuyabilirsiniz: https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/2022-yili-orman-yanginlari-hazirlik-degerlendirme-toplantisi-duzenlendi
Buğday tarlası yangınları
21 Haziran’da çıkan ilk yangınla ilgili haberlerden sonra başka yangın haberleri de gelmeye başladı. Haziran ayında Osmaniye, Bursa, Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Mersin ve Aydın'da buğday tarları yandı.
Bu hafta da tarlalar yanmaya devam ediyor. Üç gün Batman'da elektrik tellerinde çıkan kıvılcımlar yüzünden 200 dönüm ekili buğday küle döndü.
Önceki gün yine aynı sebepten Tekirdağ'ın Malkara ilçesindeki 300 dönümlük buğday tarlası yandı.
Geçtiğimiz hafta Çorlu'da buğday tarlasında çıkan yangına ise yoldan geçen araçlardan atılan sigara izmaritlerinin neden olduğu söylendi.
Önceki gün Balıkesir'in Gönen ilçesinde çıkan yangında 40 dönüm buğday tarlası kül oldu.
Ülkece Marmaris'teki orman yangınına odaklandık ama bir taraftan da buğday tarlaları yanıyor! Bu kadar çok tarlanın bu kadar kısa sürede yanması rastlantı mı?
Tabii ki rastlantı değil. Orman veya buğday tarlaları yangınlarının ana sebebi insan kaynaklı. İklim değişikliği veya yıldırım düşmesi gibi doğal olayların bu yangınlara sebep olma yüzdesi oldukça düşük. Geçen sene iklim değişikliğini ana sebep olarak görüyordum, bu sene tüm noktaları birleştirdiğimde insan kaynaklı yangınların büyük çoğunlukta olduğuna ikna oldum.
Orman yangınları konusunda geçenlerde güzel bir yazı okudum. Cihan Erdönmez’in Yeşil Gazete’de “Orman yangınları konusunda önemli soruların yanıtları” başlığıyla kaleme aldığı yazıyı https://yesilgazete.org/orman-yanginlari-konusunda-onemli-sorularin-yanitlari/ linkinde okuyabilirsiniz. Bu yazının satırbaşlarını aktarmak isterim:
Orman yangınları neden çıkıyor?
Her 10 yangının dokuzu insan kaynaklı. Anız yakma, sigara izmariti, elektrik hatları, çöplük ateşleri gibi ihmal-kaza kökenli yangınlar ağır basıyor. Yıldırım düşmesi nedeniyle çıkan yangın sayısı yaklaşık onda bir. Terörist amaçlarla çıkarılan yangın çok çok az. Örneğin OGM istatistiklerine göre 2021’de çıkan yangınların hiçbiri terörist amaçlarla çıkarılmış yangın değil.
Bu arada yangınların yarıya yakınının nedeni bilinmeyen yangınlar olarak istatistiklere geçtiğini, %20’lerde olan bu oranın 2010’lu yıllarla birlikte %50’ye yaklaştığını ayrıca vurgulamak lazım. Yangınlarının çoğunun insan kaynaklı olması hem kötü hem iyi. Kötü, çünkü insanın bu derece sorumsuz olması akıl alır bir durum değil. İyi, çünkü insan kaynaklı yangın önlenebilir yangın demek.
İklim değişikliği orman yangınlarını etkiliyor mu?
Elbette etkiliyor ve etkilemeye devam edecek. İklim değişikliği nedeniyle hem daha kolay yangın çıkıyor hem de çıkan yangın daha kolay yayılıyor. Ama iklim değişikliği nedeniyle, aşırı sıcak havadan dolayı, yukarıda saydığımız faktörler olmadan yangın çıkar mı diye sorulursa, hayır çıkmaz. Yine de iklim değişikliğinin orman yangınlarını hem sayı hem de etkilediği alan olarak giderek artıracağı (diğer tüm koşullar sabit kalmak kaydıyla) açık.
Orman yangınlarına karşı en etkili önlem nedir?
İnsan-orman etkileşimini hiç değilse mayıs-ekim ayları arasında kısıtlamak, mümkün olan alanlarda sıfırlamak. İnsanın olmadığı ormanda yangın çıkmıyor, bunu aklımıza sokmamız lazım.
Yangın söndürme konusunda uçak ve helikopterlerin rolü nedir?
Çıkan yangını söndürmek çok zor ve zahmetli bir organizasyon. Yangının en kolay söndürülebileceği zaman dilimi çıkışından sonraki ilk 15-20 dakika. Hadi diyelim yarım saat. Yangın henüz büyümeden yapılacak müdahalenin etkililiği çok yüksek. Bu açıdan uçak ve helikopterler çok değerli. Yangın büyüyüp enerjisi yükseldiğinde işler giderek zorlaşıyor. Yangın bu aşamaya geldiğinde uçak ve helikopterin rolü kamuoyunda düşünüldüğü kadar yüksek değil.
Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) mutlaka yeterli uçak ve helikopter filosu ile bu araçları etkili şekilde kullanacak personel ve organizasyonu bulunmalı. Hizmet alımı ile bu iş sürdürülemez.
Yangın sonrasında yapılması gerekenler neler?
Yangın sonrası yapılması gereken en doğru işlem yanan alanın etraflıca incelenmesi ve bu inceleme sonuçlarına göre hareket edilmesidir. Ormanın kendini yenileme potansiyelinin olduğu alanlarda doğaya şans tanımalıyız. Bu potansiyelin olmadığı ya da düşük olduğu alanlarda ise uygun tekniklerle doğayı desteklemek gerekir. Ancak ne yazık ki OGM çoğunlukla ekonomik kaygılardan, bir ölçüde de kamuoyu baskısından dolayı şöyle hareket ediyor genellikle: Yanan alandaki ağaçların (onların da ekonomik değeri çok yüksek) kesilip alandan uzaklaştırılması için büyük dikili satış ihaleleri açıyor. İhaleyi alan firma ormanın kendini yenileme potansiyelini umursamadan makinelerle alana girerek ağaçları kesip piyasaya sürüyor. Böylelikle yanan alan ekolojik açıdan ikinci bir yıkımla yüz yüze gelmek zorunda kalıyor. Sonra da o alanda yine makineli toprak hazırlama işlemleri yapılarak ağaçlandırma yapılıyor. İki sene sonra alana uzaktan baktığımızda yeşil görüyoruz, kabul. Peki, o alan orman mı? Ya da ne zaman eskisi gibi orman olabilir? Kimin umurunda?
OGM’nin hava aracı dışındaki yangın organizasyonu yeterli mi?
Hayır, net bir şekilde yetersiz. Bir defa, yaklaşık 80 bin personelle çalışması gereken örgüt yaklaşık 40 bin personelle çalışıyor. Bu personel içerisinde iş güvencesi olmayanların (sözleşmeli mühendis, sözleşmeli işçi, geçici işçi, danışman mühendis) oranı giderek artıyor. Atama ve yükseltmelerde liyakatin bütünüyle unutulmuş olması örgütsel motivasyonu ve başarıyı aşağılara çekiyor. Zorunlu rotasyon uygulaması yöresel bazda bilgili ve deneyimli personeli uzaklaştırıp yerine bilgisiz ve deneyimsizlerin gelmesine yol açıyor. Başta aşırı odun üretimi olmak üzere örgüt üzerine yüklenen tepeden inme görevler örgütün, örgüt çalışanlarının zamanının tamamını, çoğu zaman tamamından daha fazlasını alıyor. Bütün bu olumsuz etkenler altında iş yapmaya çalışan 183 yıllık köklü bir yapının yeterliği her açıdan olduğu gibi orman yangınları açısından da sınıfta kalıyor.
‘Eko-kaygı’ ve baş etme yolları
Son olarak yaşanan tüm bu sorunlar birçok insanda (özellikle yeni nesilde) ‘eko-kaygı’ bir diğer adıyla ‘eko-anksiyete’ psikolojik sorununa yol açıyor. Good4Trust’ın haftalık bilgilendirmesinde Ezgi Kaynak’ın kaleme aldığı yazıya göre eko-anksiyeteyi tanımlamak isterim: Amerikan Psikoloji Topluluğu eko-anksiyeteyi “iklim değişikliği etkilerinin geri döndürülemez olmasının gözlemlenmesinden kaynaklanan kronik çevre felaketi korkusu ve buna bağlı olarak sonraki nesillerin geleceğinden duyulan endişe” olarak tanımlıyor. Eko-anksiyete günümüzde sıkça görülen bir anksiyete çeşidi haline gelse de henüz psikolojik rahatsızlıklar tanı kitabı DSM-5’te kabul edilen bir tanı değil. Eko-kaygı sahipleri yaygın anksiyetede de görülen düzensiz uyku, gergin hissetme gibi belirtilere sahip olabiliyor. Hatta bazen yoğun iklim anksiyetesi, depresyona dönüşebiliyor.
Bu güzel makalenin sonunda eko-kaygıyla baş edebilme adına çözüm yollarından bahsediliyor:
1) Dünyada olup bitenler hakkında konuşurken kullandığımız negatif söylemleri çözüm üretici cümlelerle değiştirmeye başlayarak probleme değil çözüme odaklanabiliriz.
2) Ekolojik problemlere de, içindeki eko-kaygı gibi son vermek istiyorsan çevre ve insan dostu üretim yapan üreticilerin bir araya geldiği Good4Trust’ta buluşalım. Good4Trust’a https://good4trust.org/ linkinden ulaşabilirsiniz.
Yangınlara yönelik çözüm önerilerim
Orman ve buğday tarlaları yangınlarına dönersek çözüm yolu olarak aklıma ilk gelenleri sizlerle paylaşmak isterim:
1) Anında tespit sistemleri: Orman yangınlarını hemen çıkar çıkmaz tespit eden sistemler oluşturmak gerekiyor. Bunun için drone filosu kurmak, uydudan gözlemlemek ve gece görüşü olan ısı farkını gözetleyebilecek özel kameralar yerleştirmek önemli.
2) Piknikler orman dışına: Cihan Erdönmez’in belirttiği gibi insanların ormanlarla etkileşimini asgariye indirmek gerekiyor. Bu yoruma ek olarak bence mangal ve piknik yapma olgusunu yeniden ele almak gerekiyor. Bu işi belli bölgelerle sınırlandırıp ormandan çıkarmak gerekiyor.
3) Etkili cezalandırma: Orman yangınları çıkaran insanları yakaladıktan sonra onları en ağır şekilde cezalandırmak gerekiyor. Hızlı bir yargılamadan sonra kasıtlı yangın çıkaranlara ömür boyu hapis cezasına kadar gidebilecek bir süreçten bahsediyorum. Kasıtlı olmadan yangın çıkaranlara da kasıtlı kadar ağır değil ama yine de çok ağır bir ceza vermek gerekiyor.
4) Enerji devrimi: Enerji devrimini ülkemizde bir an önce gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun için hızla (en fazla 3 sene) %100 yenilenebilir enerjiye geçmemiz gerekiyor. Ayrıca enerji verimliliği, fosil yakıtlarının hammadde olarak kullanılması, solar elektrikli ve hidrojenli araçlara ve dağıtık sistemlere (yerinde üretim, yerinde tüketim) geçilmesi gerekiyor.
5) Donanım ve insan gücünde radikal artış: OGM’nin orman ve tarım alanlarında çıkan yangınlarla baş edebilmesi için her türlü teçhizat ve araca fazlasıyla sahip olmasını ve bunların da bir ordu disiplini çerçevesinde yönetilmesini sağlamamız gerekiyor. Yani şu anki kapasitenin 5-10 katı kadar teçhizat, araç ve insan gücünden bahsediyorum.
6) Organize gönüllü desteği: Milyonlarca gönüllüyü organize edip bu uğurda organize bir şekilde çalışmalarını sağlamak gerekiyor. Bunu yangının ilk çıkıştaki tespitinden tutun da yangın söndürme çalışması (gönüllü itfaiyecilik) ve ormanın rehabilitasyonu için düşünebiliriz.
7) Çevre felaketleri vergisi: Özel sektörün ödediği vergilerin belli bir yüzdesi çevre felaketleriyle baş edebilmek için ayrılmalıdır. Yukarıdaki işlerin finansmanını bu şekilde sağlayabiliriz. Buna milyarlarca ağaç dikip yeni ormanlık alan oluşturulması da dâhildir.
Umarım bu yazdıklarım birilerine ilham verir ve gereken adımlar atılır. Sağlıcakla kalın.