3,5 milyonluk Hırvatistan mı, 85 milyonluk Türkiye mi daha iyi?
Türk Milli Futbol Takımı’yla Euro 2024 eleme grubunda karşılaşan Dünya 3.’sü Hırvatistan’ın Teknik Direktörü Dalic maç öncesi basın toplantısında maç yaptıkları Bursa’ya atfen “3 milyonluk bir şehir, biz ülke olarak 3,5 milyonuz. Biz Dünya Kupası’nda 3. olduk. Nasıl olduğumuzu siz kendinize sorun” diyerek benim açımdan derin ele alınması gereken bir konuyu açmış oldu. Bu yazımda ülke olarak ne kadar geriye gittiğimizi anlatabilmek için Hırvatistan’la Türkiye’yi kıyaslayacağım.
Bilenler bilir, ben sürdürülebilirlik işlerine odaklanmış durumdayım. Aile şirketimiz Süzer Holding’in Hırvatistan’da Kentbank adında bankası var. Merkezi Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’in en işlek caddesi Radnička’nın üzerinde. Hırvatistan’ın orta ölçek bankalar sıralamasında iyi bir yerde. Bizimkiler iyi iş çıkarıyorlar. Daha fazla detay için https://www.kentbank.hr/3/home linkine bakabilirsiniz.
Bu bankayla benim herhangi bir ilişiğim olmamasına rağmen Hırvatistan’ı şahsen göz ucuyla takip ediyorum. Gerçekten güzel bir ülke. Bu ülkenin bir özelliği de eski Yugoslav ekolünün devamı niteliğiyle sporun her alanında çok başarılı olmaları. Örneğin futbolda son dünya kupasında dünya 3.’sü, ondan önceki dünya kupasında da dünya 2.’si oldular. Her branştan örnek verebilirim. Ülke olarak sporun her alanında çok başarılılar. Burada ülke geneline yayılmış verimli işlettikleri altyapı sistemlerinin önemi büyük. Hırvatistan’da halkın hemen hemen hepsi sporu seviyor ve çocukları olduğu zaman çocuklarını yetiştirmek ve onlara bir gelecek sağlamak için bu altyapılara çocuklarını seve seve veriyorlar. Belki hepsi değil ama yaklaşık 3,5 milyonluk halktan yüz binlerce çocuk ve genç sporun farklı branşlarında profesyonelleşip yeteneklerini sergiliyor. Hatta bazıları dünya çapında sporcular olarak belli branşlarda ün kazanıyorlar. Hırvatistan Futbol Milli Takımı Teknik Direktörü Dalic kendisine “Hırvat Milli Takımı’ndan neden artık genç yetenekler göremiyoruz?” diye aklınca yalan yanlış ve provokatif bir soru soran Türk Gazeteciye “Maç yaptığımız Bursa 3 milyonluk bir şehir, biz ülke olarak 3,5 milyonuz. Biz Dünya Kupası’nda 3. olduk. Nasıl olduğumuzu siz kendinize sorun” diye cevaplayarak bir ders vermiş oldu. O dersi sadece röportaj sırasında değil, sahada da verdiler maalesef. Hırvatistan bizi yine kendi sahamızda 2-0 yendi. Maçın özetini aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=bmVOjswStFE
İlgili haberler
Konuyu daha detaylı anlatabilmek için geçen hafta oynadığımız Hırvatistan maçı öncesi ve sonrasında gelişen olaylarla ilgili çıkan bazı haberleri aşağıda paylaşıyorum:
Dalic’in maç öncesi beyanı: https://www.sondakika.com/spor/haber-turkiye-hirvatistan-kiyaslamasi-yapan-dalic-ten-15727392/
https://www.haberturk.com/dalic-in-gundem-olan-sozlerini-otoritelere-sorduk-turkiye-de-neden-futbolcu-yetistiremiyoruz-3577758-spor
Dalic’in maçtan sonraki beyanı: https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/zlatko-dalic-modrici-alkisladiklari-icin-turk-halkina-tesekkur-ediyorum-42241894
Dalic’in maç sonu röportajı: https://www.youtube.com/watch?v=LXOcn7kqpyE
Sınırlı futbol başarıları
Türk Milli Takımı’nın tarihinde iki başarısı var. Birincisi 2002 senesinde dünya 3.’sü olması, onu da iyi bir jenerasyon yakalayan ve UEFA’yı kazanan Galatasaray’dan 8 oyuncunun milli takımda oynamasıyla başardı. Bu dönemde Galatasaray’da oynayan Balkanların efsane oyuncuları Hagi ve Popescu’nun Türk oyunculara katkısı yadsınamaz.
Diğeri de nasıl olduğunu kimsenin anlamadığı şekilde 3 maçını son dakikalarda attığı gollerle kazanıp yarı finalde Almanya’dan son dakikalarda yediği golle elenmesi ve ülkemizin aynası acayip bir futbolla Euro şampiyonasında ilk dörde kalmasıdır. Bunun dışında hiçbir başarımız olmadığı gibi istatistiksel olarak da Türk Milli Futbol Takımı çok geridedir.
Biraz tarihe ve istatistiklere bakalım. Türk sporunun ilk teşkilatı olan Türk İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulmasının ardından Yusuf Ziya Öniş başkanlığında ilk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında Şehzadebaşı’ndaki Letafet Apartmanı salonunda yapılan toplantıda ‘Futbol Hey’et-i Müttehidesi’ adıyla kurulmuştur. Ardından FIFA'ya başvurulmuş ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA'nın 26. üyesi olmuştur. 1923 yılından itibaren oynadığımız maçlara baktığımızda kaybettiğimiz maçların kazandığımız maçlardan çok daha fazla olduğunu benzer şekilde yediğimiz gollerin attığımız gollerden çok daha fazla olduğunu görebilirsiniz. Bakınız: https://www.tff.org/default.aspx?pageID=425
Hırvatistan’ın kısa sürede parlayan yıldızı
Şimdi bir de Hırvatistan futbol takımına bakalım. Hırvatistan 25 Haziran 1991 yılında eski Yugoslavya’nın dağılmasıyla kurulmuş ve yeni bir ülke olmasına rağmen hemen başarılara imza atmaya başladı. Sırasıyla Fransa’da düzenlenen 1998 Dünya Kupası’nda 3. oldu ve aynı sene FIFA sıralamasında 3.’lüğe kadar yükseldi. 2018 yılında Rusya’da gerçekleşen Dünya Kupası’nda 2. oldu ve akabinde 2022’de Katar’da gerçekleşen Dünya Kupası’nda 3. oldu. Ayrıca 2010 yılı dışında bütün Dünya Kupası turnuvalarına katılma başarısını göstermiştir. Avrupa Şampiyonalarının da her birine (bir tek 2000 yılı dışında) katılmaya hak kazanmışlardır. Ayrıca gençlerde ve futsal futbol turnuvalarında da birçok başarıları var. Hırvatistan’ın maç istatistiklerine baktığınız zaman da kazandığı maçların ve attığı gollerin kaybettiği maçlara ve yediği gollere göre çok daha fazla olduğunu görebilirsiniz.
Türkiye’yle Hırvatistan arasında oynanan maçlara bakalım. Türkiye olarak tarihimizde Hırvatistan’la 11 kez karşılaşmışız. Bu maçların 4’ünü Hırvatistan kazanmış, 6’sı berabere bitmiş. 1’ini de Türkiye kazanmış (onu da Euro şampiyonasında son dakikalarda attığımız golle kazandık). Hırvatistan Türkiye’ye 15 gol atmış, Türkiye’de Hırvatistan’a 9 gol atabilmiş. Yani karşı karşıya geldiğimiz istatistiklerde Hırvatistan’ın bariz bir üstünlüğü var diyebiliriz.
Acı veren ekonomik, sosyal ve çevresel kıyaslamalar
Bir tarafta yaklaşık 3,5 milyon nüfusa sahip Hırvatistan, diğer tarafta 85 milyonluk nüfusuyla Avrupa’nın at başı (Almanya’yla başı çekiyorlar) en kalabalık ülkesi Türkiye. Hırvatistan, Türkiye’nin yaklaşık %4’lük nüfusuna sahipken sportif başarı anlamında fark atmasının ötesinde ekonomik, çevresel ve sosyal faktörlerde de Türkiye’ye fark atıyor.
Bu konuda çok veri var. Dünya Bankası veri bankasından 9 veri seçip sizinle paylaşıyorum. İşte size kıyaslama:
Hırvatistan (https://data.worldbank.org/country/HR) ve Türkiye (https://data.worldbank.org/country/tr)
1) Günde 2,15 dolardan azıyla yaşayanların genel nüfusa oranını gösteren yoksulluk endeksi (Yüzde olarak ve 2017 satın alma gücü paritesi üzerinden):
Açıklama: Satın alma gücü paritesindeki döviz kuru revizyonları nedeniyle, ülkelerin yoksulluk oranları daha önceki yıllarda açıklanan raporlar ile kıyaslanamamaktadır.
Kıyaslama: Hırvatistan 2020 itibariyle %0,3, Türkiye 2019 itibariyle %0,4
2) Kişi başı gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH):
Açıklama: Kişi başı GSYİH, gayri safi yurtiçi hasılanın yıl ortası nüfusa bölümüdür. GSYİH, ekonomideki tüm yerleşik üreticilerin brüt katma değeri, artı (+) tüm ürün vergileri ve eksi (-) ürünlerin değerine dahil olmayan tüm sübvansiyonların toplamıdır. Üretilen varlıkların değer kaybına veya doğal kaynakların tükenmesine ilişkin eksiltme yapılmadan hesaplanır. Veriler güncel dolar kuru üzerinden yansıtılmıştır.
Hırvatistan 2021 itibariyle 17,685 USD, Türkiye 9,661 USD
3) İşsizlik:
Açıklama: İşsizlik, iş sahibi olmayan ama çalışabilecek durumda olup iş arayanların toplam iş gücüne oranını yansıtmaktadır.
Kıyaslama: Hırvatistan 2021 itibariyle %7,6, Türkiye 2021 itibariyle %12
(Bu arada Türkiye’nin tüm verileriyle oynanmış olduğunu, dolayısıyla da gerçeğin çok daha kötü olduğunu düşünüyorum. Özellikle bu %12’lik işsizlik oranı bana hiç ama hiç gerçekçi gelmiyor. Maalesef ülkemizde verilerle oynanıyor.)
4) Enflasyon, tüketici fiyatları (Yıllık %):
Açıklama: Tüketici fiyat endeksi ile ölçülen enflasyon, belli sayıda mal ve hizmeti satın almanın ortalama tüketiciye maliyetindeki yıllık yüzde değişimini yansıtır. Hesaplanmasında genellikle Laspeyres formülü kullanılır.
Kıyaslama: Hırvatistan 2021 itibariyle %2,6, Türkiye 2021 itibariyle %19,6
(Türkiye’de %19.6’lık enflasyona kimse inanmaz. Son 2 senedir yaşadığımız enflasyon en az %70-80 mertebelerinde. Hatta birçok üründe %100’leri bile katladı. Bu konuda Dünya Bankası’na kim verileri vermişse ya gerçekten saçmalamış ya da manipülasyonun dibine vurmuş.)
5) Karbon emisyonları (Kişi başına metrik ton):
Açıklama: Karbondioksit emisyonları fosil yakıtların tüketilmesi ve çimento üretimi sonucu açığa çıkar.
Kıyaslama: Hırvatistan 2019 itibariyle %4,1 ve Türkiye 2019 itibariyle %4,9
(85 milyonluk nüfusa rağmen karbon salınımımız kişi başına Hırvatistan’dan daha yüksek. Çevreyi ne kadar önemsediğimiz sadece bu göstergeyle bile belli oluyor.)
6) Ormanlık alanın toplam alana oranı:
Açıklama: Orman alanları, verimli olsun veya olmasın, yerinde en az 5 metre uzunluğunda ve en az bir hektar alana yayılan, doğal veya dikili ağaçlardan oluşan arazilerdir. Tarımsal üretim sistemlerindeki (örneğin meyve tarlaları ve tarımsal ormancılık sistemlerindeki) ağaçlık alanlar ile kentsel park ve bahçelerdeki ağaçlar hariç tutulur.
Hırvatistan 2020 itibariyle %34,7 ve Türkiye 2020 itibariyle %28,9
(Bu önemli veride de gerideyiz. Bir de Türkiye’de resmiyette orman olarak geçen birçok ormanlık alanın orman vasfını kaybettiğini de unutmayalım.)
7) Kasıtlı cinayetler (her 100,000 kişi başına)
Hırvatistan 2020 itibariyle 1, Türkiye 2020 itibariyle 2
(Tabii Türkiye’deki suç oranının çok daha yüksek olduğunu tüm vatandaşlar biliyor. Kayda geçenler var geçmeyenler var.)
8) Milli parlamentolarda kadınların koltuk oranı (%)
Hırvatistan 2021 itibariyle 31, Türkiye 2021 itibariyle 17
9) Doğrudan yabancı yatırımların net girişleri (GSYİH yüzdesi)
Açıklama: Doğrudan yabancı yatırımlar, yatırımcının kendi ülkesindekinden farklı bir ekonomide faaliyet gösteren bir işletmede kalıcı bir yönetim hissesi elde etmek amacıyla (oylama hissesinin yüzde 10'u veya daha fazlası) gerçekleşen net yatırım girişlerini kapsar.
Kıyaslama: Hırvatistan 2021 itibariyle %6,8 ve Türkiye 2021 itibariyle %1,6
Yukarıdaki verilere baktığımızda, 85 milyonluk Türkiye olarak önde gelen ekonomik, çevresel ve sosyal ölçütlerin hepsinde 3,5 milyonluk Hırvatistan’ın çok gerisinde kaldığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik Türkiye’de ilgili yetkililerin birçok ekonomik, çevresel ve sosyal verilerle oynanıp çok daha iyimser bir tablo çizmelerine rağmen Hırvatistan’ın her alanda gerisindeyiz.
Sorumlusu kim?
Peki şimdi size soruyorum. Kurtuluş Savaşı’nı efsanevi bir şekilde kazanıp ilk 15 yılında büyük bir atılım yapmış olan ve bu sene 100. Yılını kutlamaya hazırlanan bir Türkiye’nin, savaştan çıkıp 32. yılını doldurmuş Hırvatistan karşısında tüm ekonomik, sosyal ve çevresel verilerde ciddi anlamda geride kalmasının sorumlusu kim?
Bu sorunun cevabını çok net aslında. Sizler de benim gibi sorunun cevabını çok net bir şekilde verebiliyorsanız (ki ortalama bir zekâ bu sorunun cevabını çok rahat verebilir), o zaman 14 Mayıs’ta oyunuzu akıllı ve bilinçli bir şekilde kullanmanız ve sandıklara sahip çıkmanız gerekiyor.
Sağlıcakla kalın.