Aşı karşıtlarıyla mücadele her platformda!
Aşı karşıtları her ülkede direnişlerini sürdürüyorlar. Covid-19’la mücadelenin 2. yılına girdiğimiz bu günlerde pandeminin sona ermesi için herkesin aşı olması gerekiyor. Bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu bir ortamda aşı karşıtlarının bu mücadeleyi sekteye uğratacak eğilimlerinin önüne geçilmesi lazım.
Aşı karşıtlığı her platformda karşımıza çıkıyor. En son Djokovic’in Avustralya Açık’ta adeta bayrak açmasıyla ortaya çıkan mücadeleyi Avustralya Hükümeti mahkeme kararıyla kazandı, Djokovic de 10 günün sonunda Avustralya’dan sınır dışı edildi. Her ne hikmetse sınır dışı edilip katılamadığı turnuvayı da gelmiş geçmiş en büyük tenisçi olma mücadelesi verdiği Nadal kazandı.
Nadal, Covid-19 pandemisi başladığı ilk dönemlerde Djokovic’i açıkça eleştirmiş, “Herkes özgürdür. Ama gerçek şu ki bir topluluğa aitseniz, onun getirdiği kurallara uymalısınız. Bu nedenle eğer güvenli bir şekilde seyahat etmemiz için aşı zorunlu tutulursa, Djokovic de en üst düzeyde tenis oynamaya devam etmek istiyorsa aşı olmak zorunda” demişti. İlgili haberi https://tr.sputniknews.com/20200508/nadaldan-asi-karsiti-djokovice-net-yanit-tenis-oynamaya-devam-etmek-istiyorsa-asi-olmak-zorunda-1041995198.html linkinde okuyabilirsiniz.
Djokovic’in ilaç yatırımı
Bu arada da Djokovic’in Covid-19’a karşı ilaç geliştiren bir Danimarka şirketinin yüzde 80 hissesine sahip olduğu ortaya çıktı. QuantBioRes adlı biyoteknoloji şirketi, Djokovic'in hisseleri geçen sene haziran ayında aldığını açıkladı.
Şirketin CEO'su Ivan Loncarevic, kendisini bir 'girişimci' olarak niteleyerek, korona virüsünün insan hücrelerini enfekte etmesini engelleyen bir peptit geliştirmeye çalıştıklarını ve klinik denemelere bu yaz başlamayı hedeflediklerini söyledi. Loncarevic'in, 'bir aşı değil ilaç üzerine çalıştıklarını' vurgulaması dikkat çekti.
Loncarevic, Danimarka, Avustralya ve Slovenya'dan onlarca araştırmacıyla çalıştıklarını söylerken, Djokovic'in haziranda satın aldığı hisseler için ne kadar ödeme yaptığını açıklamadı. Reuters'ın araştırmasına göreyse, şirkette Djokovic yüzde 40,8, eşi Jelena da yüzde 39.2 hisseye sahip. Djokovic’in böyle bir girişime yatırımda bulunmasını şahsen hiç samimi bulmuyorum. Bu konuyla ilgili çıkan haberi de sizlerle paylaşıyorum: https://www.gazeteduvar.com.tr/asi-karsiti-tenisci-novak-djokovicin-covid-yatirimi-ifsa-oldu-haber-1549954
Aşı karşıtlığıyla artan antipati
Federer, Nadal ve Djokovic arasındaki GOAT (greatest of all times – tüm zamanların en iyisi) rekabetiyle ilgili daha önce bir yazı kaleme almıştım: https://www.serhansuzer.com/tr/tenisin-gelmis-gecmis-en-buyugu-kim-olacak. Bu yazıda da bu üçlü arasında Federer’in favorim olduğunu, Nadal’ı da sevdiğimi ve desteklediğimi, Djokovic’in de bu 3’lü arasındaki en antipatik ve örnek olmayan kişiliğe sahip olduğunu yazmıştım. Djokovic bu aşı krizinden sonra antipatik imajını pekiştirdi. Bu aşamadan sonra aşı olup tenisine odaklanmasını tavsiye ediyorum. Yoksa Covid-19 pandemisi tamamen bitene kadar büyük turnuvalara katılması zor görünüyor.
Aşı karşıtlığının sonu yok. Hatta öyle bir boyuta ulaştı ki, siyasi parti kuracaklarına dair haber bile çıktı. İşte Kırıkkale’de noter olarak çalışan Avukat Hacı Ali Özhan’ın Dayatmasız Yaşam Partisi’nin (DYP) kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na vereceğine dair çıkan haber: https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/asi-karsitlari-parti-kuruyor-1882226
Aşı karşıtlarına karşı olanlar ise büyük çoğunlukta. Hatta bu kutuplaşma öyle bir hal aldı ki, aşı karşıtlarının çok sert, zaman zaman hakarete varan söylemlerle üzerlerine gidiliyor. İşte Ekşi Sözlük’te “aşı karşıtlarının zeka seviyesi” başlığıyla açılan konu hakkında yazılan yazılar: https://eksisozluk.com/asi-karsitlarinin-zeka-seviyesi--6946386
“Aşı karşıtlarının iddiaları ve gerçekler”
Ekşi Sözlük’te bu konuyla ilgili bazı yazılanları aşırı bulsam da üslubu düzgün olarak yazılmış olan yorumlara katılıyorum. Tabii işin bir de bilimsel boyutu var. İşte aşı karşıtlarının bazı söylemlerine cevap niteliği taşıyan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin “Aşı karşıtlarının iddiaları ve gerçekler” başlıklı yazısı: https://www.klimik.org.tr/2021/08/04/asi-karsitlarinin-iddialari-ve-gercekler/
Konunun bir başka boyutu da aşının zorunlu hale getirilmesidir. Avusturya’nın Avrupa’da aşıyı ilk kez zorunlu hale getirdiğine dair çıkan haberi paylaşmak isterim: https://bianet.org/bianet/toplum/256556-avrupa-da-ilk-avusturya-dan-zorunlu-covid-19-asisina-onay. Her ne kadar aşının zorunlu olması konusunda büyük bir tartışma olsa da bence Avusturya bu konuda doğru adımı atmıştır. Avusturya’nın bu kararı eleştirilse de bence örnek alınmalıdır.
“Aşı olup olmamak benim seçim hakkımdır” diyenler, bir toplum içinde yaşadıklarını ve özellikle sağlık gibi elzem konularda toplumun kurallarına uymaları gerektiğini unutuyorlar. Açıkça bencillik yapan ve bilimi kendilerine göre yorumlayan, yalan yanlış bilgilere inanan aşı karşıtlarına esasında şunu söylemek istiyorum:
“Sizin seçim hakkınız, içinde yaşadığınız toplumda bulunan insanların sağlığına tehdit oluşturduğunuzda son buluyor.”