Bilinçli hayvan sahipliği desteklenmeli
Türkiye’de hayvanseverlerin ve hayvan sahiplenenlerin sayısı gün geçtikte artıyor. Bu durum beni şahsen çok mutlu ediyor. Sokak hayvanları sorununu bir türlü çözemeyen bir ülkede bu son derece olumlu bir gelişme. Ancak bir sorun var: Hayvan sahiplerinin hatırı sayılır bir kısmı hayvanlara nasıl bakılacağını veya hayvan-çevre ilişkisini nasıl gözeteceklerini bilmiyor.
Türkiye’de sokak hayvanlarının ciddi bir sorun olduğunu ve bu konuda yapılması gerekenleri geçmişte defalarca kaleme almıştım. Bu yazımda sahiplenilen hayvanlarla ilgili sorunları da dillendireceğim. Öncelikle bu konuyla ilgili kaleme aldığım yazıları hatırlayalım:
Hayvanları ve tüm canlıları sevmek (11.10.2018)
https://www.serhansuzer.com/tr/hayvanlari-ve-tum-canlilari-sevmek
Hayvan sevgisine layık olabilmek (19.07.2020)
https://www.serhansuzer.com/tr/hayvan-sevgisine-layik-olabilmek
Elveda Betsy, hoş geldin Sunny (17.04.2021)
https://www.serhansuzer.com/tr/elveda-betsy-hos-geldin-sunny
Sunny’i yaşamak ve Sunny’den öğrenmek (17.06.2021)
https://www.serhansuzer.com/tr/sunnyi-yasamak-ve-sunnyden-ogrenmek
Ülkemizde hayvan haklarının hakkını verebilecek miyiz? (24.07.2021)
https://www.serhansuzer.com/tr/ulkemizde-hayvan-haklarinin-hakkini-verebilecek-miyiz
Hayvan hakları evrenseldir (29.01.2023)
https://www.serhansuzer.com/tr/hayvan-haklari-evrenseldir
Dışkı toplama ve çevresel unsurlar
Son bir senedir, köpeklerimi dışarı çıkardığım çimenlik alanda hayvan dışkılarının çok arttığını gözlemliyorum. Burada tabii sokak hayvanlarının dışkıları var ama esas sorunun köpeklerini dışarı çıkardıklarında hayvanlar dışkıladıktan sonra bunları bir torbayla alıp ağzını kapatarak çöpe atmayanlarda olduğunu söyleyebilirim Bunu dışarıya çıktığımda uzaktan gözlemliyorum. Uyarabildiklerimi uyarıyorum. Köpeğini dışarıya çıkardıysan, dışkısını da alıp atmak zorundasın.
Zaten dışarıda ortam hayvanlar için harika değil. Kedi ve köpeklerden nefret eden insanlar, sokak hayvanları sorunları, hayvanlara tolerans göstermeyen kamu yetkilileri, eziyet eden insanlar vb. Tüm bunların üstüne bir de hayvanları sahiplenen insanlar, bu canlılara ve çevresel unsurlara özen göstermeyince olmuyor.
Diğer yanda ise köpeklerden korkan insanlar, tek tük de olsa sokaklarda köpeklerin gruplar halinde toplanıp başka hayvanlara veya insanlara saldırması, barınaklarda köpeklere yapılan işkenceler ve öldürmeler akla geliyor... Yani hayvan hakları ve onlarla ilişkiler anlamında her açıdan sınıfta kalıyoruz.
Türkiye’de kedi ve köpeklerle ilgili durumu tek bir deyimle özetleyebiliriz: Deveye "Boynun eğri" demişler, "Nerem doğru ki?" demiş.
Sahiplenmenin yöntem ve koşulları
Yaşanan tüm sorunlara rağmen hayvanlara layık olduğu şekilde bakan insanlar ve onların hayat verdiği canlar dışında, genel sistemin her tarafının kusurlu olduğunu söyleyebiliriz. Daha önce hayvan haklarıyla ilgili yazı kaleme aldığım için bu kez hayvanların nasıl sahiplenilmesi gerektiğini ele alacağım:
1) Hayvan sahiplerine özel haklar verilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Vergi imtiyazı uygulanması veya belediyeler ya da diğer kamu birimlerinden bedelsiz mama tedariki sağlanması ve diğer pratik destekler yararlı olacaktır.
2) Hayvan sahiplenmek isteyen kişiler, ehliyet alma prosedüründe olduğu gibi psikolojik testten geçmeli (psikolojik açıdan sıkıntılı ve şiddet eğilimli olan kişilere hayvan sahiplenmeyi yasaklamak gerekiyor) ve hayvanlarla ilgili eğitilmeliler. Yani özel bir kursu tamamlayabilir, sonunda alınacak sertifikayla hayvan edinme hakkına sahip olabilirler.
3) Hayvanı sahiplendikten sonra da belli bir süre hayvanla birlikte eğitime gitmeleri gerekiyor. Özellikle köpekler için.
4) Köpek sahiplerinin, köpeklerinin dışkılarını toplamadıkları zaman ceza yemeleri gerekiyor. Bu cezalar, aynı trafik cezası gibi kameralarla tespit edildikten sonra (yüz tanıma sistemi teknolojisiyle), çevreyi bu şekilde kirletenlerin evlerine veya dijital adreslerine (e-mail veya cep telefonu) gönderilmelidir.
Kompost yoluyla gübre elde etme
5) Hayvan dışkılarını ekonomik değere dönüştürmek gerekiyor. Köpeklerin dışkılarını aldığımız torbanın organik olması ve bunların ülkenin her yerine yerleştirilebilecek dönüşüm aygıtlarının içine atılarak kompost yöntemiyle gübreye dönüştürülmesi, bunun da finansal bir değerle hayvanlara destek olarak geri dönmesi planlanabilir. Bunun organizasyonunu belediye de yapabilir, bir sosyal girişim platformu da gerçekleştirebilir.
6) Sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp hayvan sahiplendirme merkezlerine yerleştirmeleri gerekiyor. Bu, köpekler için çiftlik evi gibi bir tesis, kediler içinse onlara uygun tasarlanmış bahçeli bir ev olabilir. Ardından bu tesislerdeki tüm kedi ve köpeklerin dijital ortamda sahiplendirilmesi mümkün. Tabii bu işletmelerin sahipleri bunu bir iş olarak görecekler. Tesisi döndürebilmek için her sahiplendirdikleri kedi veya köpek için ya sahiplenenden ya da devletten ücret almaları gerekir.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Tabii bu liste uzatılabilir, hayvanlar için yaşanabilir bir dünya yaratmak için birçok farklı aksiyon alınabilir. Unutmayalım, bu dünya sadece insanların değil, tüm canlıların dünyasıdır.