Bursaspor şampiyonluğunun KFC ve Pizza Hut kampanyalarına dönüşümü
Geçen yazımda erkek milli futbol takımımıza 9 oyuncu kazandıran, tarihinde 8 şampiyonluk kazanan Trabzon’dan ve Trabzonspor’dan bahsetmiştim. Bu yazımda da Anadolu’dan İstanbul takımlarına kök söktürüp şampiyon olmuş bir başka güzide şehrimizin takımı Bursaspor’dan söz edeceğim. Bugünlerde ciddi sıkıntılar yaşıyor olsa da, KFC ve Pizza Hut’ın genel müdürlüğünü yaptığım sırada takımın büyük emeklerle elde edilmiş geçmişteki şampiyonluk dönemini bir de benim perspektifimden dinleyin.
2009 yılının başlarından 2011 yılının Aralık ayına kadar sırasıyla yönetim kurulu üyeliği, genel müdür ve CEO’luğunu yaptığım KFC ve Pizza Hut restoranlarında o dönemde birçok yeniliğe imza atmıştık. Burada kredi kullanmadan, franchise vermeden, nakit akışını doğru bir şekilde yöneterek 25 restoran açmanın yanı sıra asıl farkımızı yaptığımız kampanyalarla göstermiştik. Örnek vermek gerekirse ratingi yüksek Survivor programında gıda alanında ilk ürün yerleştirme kampanyasına imza atıp yaptığımız ciroları katlamıştık. Yaptığımız her yeniliğin tuttuğunu gören rakiplerimiz hep bizi taklit ediyorlardı. Gerek KFC tarafında gerekse Pizza Hut tarafında hep dikkat çekecek, ratingimizi yükseltecek ve ciroları katlayacak kampanyalara imza atmıştık.
Bu kampanyalardan biri de gururla anlatacağım hem KFC hem Pizza Hut için hazırladığımız Bursaspor’un şampiyonluk kampanyasıydı. Şimdilerde çok zor günler yaşayan, geçmişte şampiyonluğa ulaşarak büyük bir başarıya imza atmış Bursaspor’la ilgili https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/turk-futbolunun-koklu-ekibi-bursaspor-kapaniyor-mu-sampiyonlugu-iyi-degerlendiremediler-42368216 linkinde okuyacağınız gibi birçok “kapanma” haberleri ayyuka çıkmış olsa da, geçmişi ara sıra yâd edip Bursalı sporseverlere kim olduklarını hatırlatmakta fayda var. Her zaman mütevazı ama iddialı bir takım olan Bursaspor, zaman zaman çalkantılı dönemler yaşayıp ligden düşse de, özellikle efsane başkanları İbrahim Yazıcı döneminde vites yükseltip şampiyonluk yarışını son maçta Fenerbahçe’nin önünde kazanmayı başarmıştı. Bu şampiyonlukta aslan payı Bursaspor’un efsane başkanı İbrahim Yazıcı’nındır.
İbrahim Yazıcı Başkan hakkında
İbrahim Yazıcı Başkan’ın Bursaspor’un en başarılı dönemine imza attığı yılları web sitesinden alıntılayarak paylaşıyorum: https://www.bursaspor.org.tr/bs/s/7/88/ibrahim_yazici#:~:text=Ba%C5%9Fkan%C4%B1m%C4%B1z%20%C4%B0brahim%20Yaz%C4%B1c%C4%B1'n%C4%B1n%20cenaze,2010%20sezonunda%20kazan%C4%B1lan%20kupa%20yerle%C5%9Ftirildi.
İbrahim Yazıcı ilk olarak 1985-1986 sezonunda Cavit Çağlar başkanlığındaki yönetim kurulunda görev aldı. Daha sonra 1988-1989 sezonunda Başkanlık koltuğuna oturdu. Yaklaşık 3 sezon boyunca Bursaspor başkanlığı yapan Yazıcı döneminde amatör Bursaspor takımı 1.Lig'e yükseldi. Yazıcı, 1992 yılında siyasete atıldı ve başkanlığı bıraktı. Yazıcı bu ilk dönemlerinde Bursaspor’u orta sıralarda tutmayı başardı. Hakan Şükür ve Yılmaz Vural’ın çıkışları da bu döneme rastladı. Bu arada Başkan Yazıcı, tesisleşme hamlesini hızlandırdı. Vakıfköy’de yeni ilaveler ve düzenlemeler yapıldı. Antrenman sahası ışıklandırıldı.
Aradan geçen uzun yılların ardından 2007 yılında yeniden Bursaspor Başkanlığı’na aday oldu ve Bursaspor Başkanlığı koltuğuna oturdu.
2007-2008 sezonunun ilk yarısının ortalarına doğru koltuğa oturan Yazıcı, ilk iş olarak teknik direktörlüğe Bülent Korkmaz’ın yerine Samet Aybaba’yı getirdi. Sezon sonunda Bursaspor orta sıralarda yer aldı.
2007-2008 sezonuna yine Aybaba ile başlayan İbrahim Yazıcı Yönetimi, ligin ilk yarısında üst üste gelen iki yenilgi sonrasında Samet Aybaba’nın istifası üzerine Güvenç Kurtar teknik direktörlüğe getirildi. Kurtar 7 maç görevde kalabildi. Taraftarın tepkisi üzerine İbrahim Yazıcı ve arkadaşları Kurtar’ı göndererek Ertuğrul Sağlam ile anlaştı.
Bursaspor sezonu 6. sırada bitirerek UEFA şansını son anda kaçırdı.
Tarihe geçti
2009-2010 yılına İbrahim Yazıcı Yönetimi “hedef Avrupa kupaları” parolası ile başladı. İlerleyen haftalarda gelen iyi sonuçlar, hedeflerin büyümesine yol açtı. Şampiyonluk yarışına girildikten sonra Yazıcı ve arkadaşları bu kritik dönemi iyi yönetti. Sonunda, 26 yıl sonra lig şampiyonluğu kupası Anadolu kentine geldi. Türkiye beşinci büyüğü ile tanıştı.
2010-2011 sezonunda Bursaspor, tarihinde ilk kez UEFA Şampiyonlar Ligi Gruplarında mücadele etti. Sezon sonunda ise bu kez Süper Lig 3. sırada tamamlandı. Bu sonuç Bursaspor’un elde ettiği şampiyonluğun ardından tarihindeki en iyi ikinci derecesi oldu ve kulüp UEFA Avrupa Ligi’ne katılmaya hak kazandı.
2011-2012 sezonunda ise Bursaspor bu kez 20 yıl aradan sonra Türkiye Kupası finali oynama başarısını gösterdi ve finalist olması nedeniyle adını bir sonraki sezon yine Avrupa Kupası’na yazdırmayı başardı.
2012-2013 sezonunda ise Bursaspor, ligin bitimine 2 hafta kala zirvedeki takımlar arasında yer alarak üst üste 4. kez Avrupa kupalarına katılmaya hak kazandı.
İbrahim Yazıcı, toplam 10,5 yıllık başkanlık dönemi, Federasyon Kupası kazanan yönetimin bir üyesi, üst üste takımı Avrupa kupalarına gönderen, Süper Lig şampiyonluğu yaşayan başkan gibi kırılması güç rekorlar ve elde edilmesi zor unvanların sahibi oldu.
Hayatının önemli bir bölümünü Bursaspor’a adamış olan büyük başkan İbrahim Yazıcı 4 Mayıs 2013 tarihli Orduspor-Bursaspor karşılaşmasından sonra Bursa'da pazar günü sabaha karşı kalp krizi geçirmiş, 7 Mayıs 2013 tarihinde vefat etmiştir. Cenaze töreni 9 Mayıs 2013 tarihinde yapıldı. İlk tören Bursa Atatürk Stadyumu’nda yapıldı. Büyük başkanın naaşı 3 yıl önce şampiyonluk kupasını kaldırdığı noktaya konuldu. Yazıcı’nın naaşının yanına ise 2009-2010 sezonunda kazanılan kupa yerleştirildi.
Bu vesileyle büyük başkan İbrahim Yazıcı’ya Allah’tan rahmet, aile dostumuz olan tüm ailesine ve sevenlerine de sabır dilerim. Nur içinde yatsın.
Restoran kampanyaları ile futbol arasındaki ilişki
Bursaspor’un şampiyonluk yaşadığı 2009-2010 sezonunda ben de bir futbolsever olarak tüm sezonu ilgiyle takip ediyordum. KFC ve Pizza Hut’taki yöneticilik dönemimde de zaten işim gereği takip etmem ve zamanı geldiğinde kampanyaları spor müsabakalarına göre ayarlamamız gerekiyordu. En fazla ratingi alan futbol da bizim kampanyaların ayrılmaz bir parçasıydı. O sezon şampiyonluk yarışı son maça kadar sürdü. O dönemi hatırlamak için https://www.ntv.com.tr/spor/bursaspor-nasil-sampiyon-oldu,yOg1mJaW40OZdvi_xIz7lA linkinde Bursaspor’un şampiyonluk hikâyesini okuyabilirsiniz.
2009-2010 sezonunda Fenerbahçe’nin teknik direktörlüğünü tüm Türk futbol kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim Christoph Daum yapıyordu. Fenerbahçe’nin flaş transferleri arasında Brezilyalı Roberto Carlos ve İspanyol Daniel Güiza vardı. Ayrıca Brezilyalı kaptan Alex de Souza, Türk statüsünde oynayan melez Colin Kazım, Uruguay’ın milli defans oyuncusu Diego Lugano, Brezilyalı Deivid ve Baroni takımın öne çıkan oyuncularıydı. O dönemde Türkiye liginin üzerinde bir takımı olan Fenerbahçe her sezon olduğu gibi o sezona da şampiyonluk iddiasıyla çıkıyordu.
Galatasaray’ın talihsiz bir sezonu
Fenerbahçe’nin şansına, Türkiye’nin en çok kupa kazanmış olan Avrupa’daki en başarılı temsilcimiz Galatasaray o sezon Barcelona’nın teknik direktörlüğünü yapan uluslararası üne ve iyi bir repütasyona sahip Frank Rijkaard yönetiminde maalesef ligin sonuna doğru geride kalmış, iddiasını kaybetmişti. O Galatasaray takımında bana göre tarihinde en iyi oyunculardan biri olan Abdel Kader Keita, Avustralya’nın en iyi defans oyuncularından biri olan Lucas Neill, Brezilyalı Elano Blumer ve o dönemki genç yıldızlardan Caner Erkin gibi çok iyi oyuncular yer almasına rağmen ciddi bir puan farkıyla ligin son maçında Beşiktaş’la 3.’lük, 4.’lük rekabetine girişmekle yetinmişti.
Bursaspor ise kimsenin aklına bile gelmediği mütevazi kadrosuna rağmen kompakt bir takım oyunuyla en iyi takımları yenebilen ve önüne gelen Anadolu takımlarını da dize getiren bir performansla kendine şampiyonluk şansı yaratmıştı. Bursaspor’un o dönemki yıldızları bile mütevazi futbolculardı. Öne çıkan futbolcuları arasında Arjantinli Pablo Batalla, Sercan Yıldırım, Volkan Şen, Ozan İpek, Ali Tandoğan ve Ömer Erdoğan vardı. Yine de kimse Bursaspor’un şampiyonluk ipini göğüsleyeceğine inanmıyordu. Ben şahsen o sezon iki sebepten dolayı Bursaspor’un şampiyon olabileceğine ihtimal vermeye başlamıştım. Birincisi Galatasaray’la makas ikinci yarıda açıldı. İkincisi de ligin ikinci yarısında karşılaştıkları şampiyonluğun en büyük adayı Fenerbahçe’yi 2-0 mağlup durumdayken 3-2 yenmeyi başardılar. Bu yüzden son haftalarda Bursaspor’un da ciddi bir şampiyonluk şansı olduğunu düşünüyordum.
Uzun süre lider olarak götürdüğü ligde son haftalarda Galatasaray beraberliğinden sonra Fenerbahçe’nin arkasına düşmüş Bursaspor’dan bahsediyorum. Yine de ligin son haftasına kadar şampiyonluk yarışı içinde kalabildiler. Son hafta yeşil-beyazlı ekip sahasında Beşiktaş’ı konuk edecek, Fenerbahçe de evinde Trabzonspor’u ağırlayacaktı. Yeşil-beyazlı ekipte gözler sahada, kulaklar ise İstanbul’daydı. Fenerbahçe’nin kaybedeceği herhangi bir puanda Bursaspor’un kazanması şampiyon olmasına yetiyordu.
“Bursaspor’un kampanyası nerede?”
O son maçtan birkaç hafta önce tüm departman yöneticileri ile yaptığımız koordinasyon toplantısını çok net hatırlıyorum. Bizim o dönemdeki yöneticilerin büyük çoğunluğu Fenerbahçeliydi. Özellikle KFC ve Pizza Hut’ın o dönemki operasyon müdürleri koyu Fenerbahçeliydi. Şampiyonluk haftasında yapacağımız kampanyanın detaylarını konuştuğumuzda Fenerbahçe’ye yönelik kampanyanın sunumunu yaptılar. Tüm hazırlıklarını tamamlamışlardı. İstanbul’daki tüm reklam panolarındaki rezervasyonumuzu bile yapmışlar, bize artık ne sonuçları bildiriyorlardı.
Ben de o haftalık koordinasyon toplantısında Bursaspor’un kampanyasının nerede olduğunu sordum. Toplantı sırasında bu soruma gülen arkadaşlarımız oldu. Ben de onlara ciddi olduğumu söyledim ve Bursaspor için de bir kampanya hazırlamaları gerektiğini hatırlattım.
Özellikle pazarlama departmanımız ve operasyon müdürlerimizle birlikte o hafta iş başı yaptıklarında “hadi Serhan Bey’in de gönlü olsun” dercesine gönülsüz bir şekilde Bursaspor’un kampanyasını hazırladılar. Çünkü gerçekten o yapılan hazırlıkların boşa geçen zaman olduğuna inanıyorlardı. Yine de arkadaşlar profesyonellikleri gereği gerçekten güzel bir kampanya hazırladılar. Pizza ve kızarmış tavuk yiyen Bursaspor’un sembolü sevimli timsah figüründen tutun da hem göze hem de gönle hitap eden bir sürü farklı alternatifle Bursaspor’un şampiyonluğunu kutlayan ve şampiyonluğa özel 2 hafta sürecek kampanyaları hazırdı. Bursa’nın tüm önemli billboardlarında da rezervasyon yapıp yerimizi ayırdık.
Son haftanın çarpıcı sonuçları
Gelelim 2009-2010 sezonun son şampiyonluk maçlarına… 16 Mayıs 2010 tarihinde Bursaspor Şampiyonlar Ligi şarkılarıyla girdi Beşiktaş maçına... Bursalılar şampiyon olabileceklerine inanıyorlardı. Ama Türkiye’de Bursalılar dışında hemen herkes son haftaya favori ve lider olarak giren Fenerbahçe’nin şampiyon olacağını düşünüyordu.
O gün Fenerbahçe'nin Trabzonspor ile 1-1 berabere kalmasıyla tarih yazıldı. Sporun başkenti diye adlandırdığım Trabzon Kadıköy'de resmen Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna engel olup Bursaspor’un şampiyonlukta önünü açtı. O maçta yanlış şampiyonluk anonsuyla sahaya inen Fenerbahçeliler şampiyonluğun ötesinde derin bir travma yaşadılar. Denizli’de yaşadıkları acının bir benzerini bu sefer kendi sahalarında Trabzon önünde yaşadılar. Önce şampiyonluk kutlamalarına başlayıp sonra bunun hatalı bir bilgiden kaynaklandığını anlayınca tüm statta tam bir kaos oluştu, hiç tasvip etmediğimiz üzücü olaylar yaşandı.
Fenerbahçe’nin kendi sahasında puan kaybetmesini fırsat bilen ve iyi değerlendiren Bursaspor’da aynı saatlerde oynadığı maçta Beşiktaş’ı 2-1 mağlup edip Trabzonspor'dan sonra Anadolu'dan şampiyonluk kupasına ulaşan ikinci takımı olarak adını tarih kitaplarına yazdırdı. Buradan Bursaspor’u tekrar can-ı gönülden kutluyorum.
Başarılı Bursaspor kampanyamız
Son düdükler çalınır çalınmaz hemen o akşam pazarlama müdürümüzü arayıp Bursaspor’un kampanyası için son düğmeye bastım. Bursaspor’un kampanyalarını hiç vakit kaybetmeden başlattık. Tabii o gece çalıştığımız ajanslara da doğal olarak Fenerbahçe’nin kampanyasını iptal etmelerini ve Bursaspor’un kampanyasını başlatmalarını söyledik. Tüm Bursa’yı iki hafta boyunca KFC ve Pizza Hut görselleriyle donattık. Özel reklam kampanyası yaptık. Satışlarımız o 2 hafta içinde 3-4 kat arttı. Bizim için son derece faydalı bir hamleydi.
Şampiyonluk gecesinin ertesi günü pazartesi sabahı tüm ekiplerin koordinasyon toplantısında ekibin büyük çoğunluğu Fenerbahçeli olan arkadaşların yüzünden düşen bin parçaydı. Haklı olarak üzülmüşlerdi, özellikle statta yaşanan rezilliklere çok içerlemişlerdi. Bir Galatasaraylı olarak yanlış anlaşılmasın diye hassas oldukları bu konuda şaka yapmadım, damarlarına basmadım. Sadece geçmiş olsun dileklerimi iletip sonraki sezonlar için başarılar diledim. Bursaspor’un şampiyonluğundan sonraki ilk koordinasyon toplantısında öngörümün doğru çıkmasından dolayı birçok kişi şaşkındı ama ekipten beni tebrik edenler de oldu. Hepimizin ortak noktası ise Bursa’da katlayan cirolara olan sevincimizdi.
Bu tarihi olayı kendi perspektifimden anlatmış oldum. Umarım perakende sektöründe emek veren arkadaşlarımıza faydalı olmuştur. Onlara son olarak şu öğüdü vermek isterim: Sektör malum çok dinamik. Doğru veya hatalı bir iş yaptığınızda sonucu çok kısa bir zaman içinde somut bir şekilde görebiliyorsunuz. Profesyonelliği hiç elden bırakmayın, olasılıkları gözden kaçırmayın. Duygusal bir konu bile olsa hiçbir işinizi şansa bırakmayın.
Başarılar dilerim!