Genç görünmenin sırrı

Keanu Reeves’in başrolünü oynadığı John Wick serisinin 4. filmini izlerken bu yazıyı kaleme almak aklıma geldi. Keanu Reeves gibi yaşından çok daha genç gösteren birçok ünlü ismi sayabiliriz. Ünlü olmasam da ben de kendimi bu şanslı kategoride sayıyorum. 45 yaşında olmama rağmen tanınmadığım bir ortama girdiğim zaman hala 30’lu yaşların başında muamelesi görüyorum. Peki nedir genç görünmenin sırrı? Bu konudaki düşüncelerimi paylaşacağım.

John Wick, Keanu Reeves’in oynadığı Matrix gibi kült filmlerden biri haline geldi. Serinin 4. filminde Keanu Reeves’in performansı gerçekten takdire şayan. Filmi izlerken neredeyse 60 yaşına gelmiş bu adamın 40’lı yaşlarda görünüyor olması ve filmdeki fiziksel performansı şahsen çok hoşuma gitti. Kendi kendime ‘Helal olsun, müthiş performans’ dediğimi hatırlıyorum. Toplam nüfusa oranla nadir bulunsa da Keanu Reeves gibi kendi yaşından çok daha genç gösteren birçok ünlü isim sayabiliriz. Tüm dünyada tanınan ve yaşlarından çok daha genç gösteren, benim de şahsen takdir ettiğim ünlüleri sıralıyorum (top 10).

İlk 10’umdaki ünlüler

1) Keanu Reeves
2) Tom Cruise
3) Natalie Portman
4) Sandra Bullock
5) Eminem
6) Aamir Khan
7) Jennifer Lopez
8) Halle Berry
9) Lenny Krawitz
10) Gwyneth Paltrow

Bir de tabii genç gösterme konusunda Uzakdoğululara ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Uzakdoğulular, genel olarak genetik mirasları sonucu yaşlarından çok daha genç gösteriyorlar. Bu konuda aklıma ilk gelen bu sene 7 dalda Oscar kazanmış “Her Şey Her Yerde Aynı Anda” filminin Malezyalı yıldızı 61 yaşındaki Michelle Yeoh. İnternette Michelle Yeoh gibi yaşından çok daha genç gösteren Uzakdoğulu ünlüleri bulabilirsiniz.

Şimdi gelelim, yaşından genç göstermenin sırrına. Çok da bir sır yok aslında. Genç göstermenin büyük bir oranı taşıdığınız genetik mirasla alakalı. O yüzden şahsen annemle babama müteşekkirim. Hatta bu konuda yaşadığım ilginç bir anımı sizinle paylaşmak isterim.

Genç görünme konusunda dedeye referans

İrlanda Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyareti Ritz-Carlton Oteli’nden organize edilmişti. Resmi törene ben de babamla katıldım. O törende herkes gibi biz de İrlanda Cumhurbaşkanı’nın elini sıkmak için sıraya geçtik. Babam hemen arkamızda Gaziantepli hemşehrisi Abdulkadir Konukoğlu’nu fark edince koyu bir sohbete giriştiler. Sohbetin sonlarına doğru babam bana bakarak “Bu da benim oğlan Serhan” diye beni takdim etti. Abdulkadir Konukoğlu klasik babacan tavrıyla başımın arkasına elini koyarak “Maşallah, üniversite kaça gidiyorsun, evladım?” diye sordu. Ben de gülümseyerek (o zaman 33 yaşındaydım), “Üniversiteden mezun olalı 12 sene oldu” deyince adam şaşırdı ve hemen kendini toparlayarak babama döndü. Kendine has Antep lehçesiyle “Maşallah, bunun dedesi de böyle minyon tipliydi” dedi (tabii Konukoğlu ailesiyle dede zamanlarından tanışıyoruz).

Yukarıda saydığım ünlülerin de anne babalarından mutlaka biri kendi yaşından daha genç gösteriyordu. Eğer böyle bir gene sahipseniz maça 3-0 önde başlıyorsunuz demektir. Ancak genç gösterip de daha sonra kendine hiç bakmayan, Allah nazardan saklasın, hastalık geçiren, kaza geçiren veya büyük bir travma yaşayıp bir anda çöken milyonlarca insan örneği var. Burada kendinize de bakmanız çok önemli. Biraz klasik olacak ancak kendinize bakmanız gerekiyor demekle şunu kastediyorum (bana göre önem sırasına göre yazıyorum).

Önem sırasına göre önerilerim

1) Spor yapın
2) Düzenli ve kendinizi iyi hissedecek şekilde uykunuzu mutlaka alın
3) Sigara içmeyin
4) Stresten mümkün olduğunca uzak durun
5) Mutlu olmak için çaba gösterin
6) Cildinize iyi bakın
7) Su için
8) Karaciğeri yoran alkol, kahve vb. uyaranları aşırı tüketmeyin
9) Çalışın
10) Her şeyin aşırısından kaçının

İkigai felsefesi

Burada sanırım her şey çok açık. Bir tek son iki maddeyi okuyucularım tam olarak anlamamış olabilir, onları da açıklayayım:

İşleyen demir ışıldar misali çalışmayı hiç bırakmayın. Yoğun bir iş hayatından sonra bir anda emekli olan insanların çöktüklerine çok tanık oldum. Halbuki hayatın bir amacı ve anlamı olması gerekiyor. Bu açıdan Japonların İkigai felsefesini uygulamanızı tavsiye ederim. İleride bu konuda daha detaylı bir yazı kaleme alacağım. Şimdilik konuyu özetlemek anlamında aşağıdaki diyagramı paylaşıyorum:



Yani belli bir ritimde çalışırsanız, çalıştığınız işten keyif alırsanız, bir de faydalı olursanız, o yaptığınız iş sizi gençleştirir.

Her şeyin aşırısından kaçının demekle de şunu kastediyorum. Elbette hayatta keyif aldığınız şeyleri yapın. Örneğin sevdiğiniz bir yemeği belli aralıklarla yiyin. Ancak bu yemeği çok yerseniz size zararı olur, zaten çok sık yerseniz de bir süre sonra sıkılırsınız. Bir başka örnek olarak da futbol oynamayı seviyorsanız, düzenli aralıklarla futbolunuzu oynayın. Ancak çok sık oynarsanız vücudunuz bir süre sonra kaldıramaz, sakatlıklar başlar. Özellikle halı sahalara da aman diyeyim. Dikkat edin.

İçinize yansıyan ışığın önemi

Son olarak, fiziksel açıdan genç göstermeseniz de hiç önemli değil. Önemli olan içinizde yansıttığınız ışığınız. Çünkü dışı güzel içi çürümüş birçok insan da tanıdım. Onların bırakın çevrelerine, kendilerine dahi hayırları olmuyor.

O yüzden mutlu olmanın bir yolunu bulun, pozitif olun ve enerjinizi yansıtın. Bir de bilime güvenin ve yapabiliyorsanız bilimsel çalışmaları destekleyin. Bilim dünyasında, özellikle moleküler biyoloji alanındaki gelişmeler gençleşmeyi mümkün kılacak gibi görünüyor. Harvard Tıp Fakültesi'nde moleküler biyoloji alanında çalışan David Sinclair, yaşlanma ve epigenetik üzerine çalışmalarıyla ünlü bir biyolog. Yaşlanmayı geri çevirebilme odaklı deneylerde bulunuyor ve bulduğu sonuçlar gerçekten devrim niteliğinde. Ed Mylett’e konuk olduğu bu programda, bu konuyla ilgili güzel gelişmeleri müjdeliyor:  https://www.instagram.com/reel/CprsYEXPl0l/?igshid=MDJmNzVkMjY=

Güzel gelişmeler kapıda. Hayatın keyfini çıkarın çünkü hayat güzeldir!

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için