Meslek liseleri memleket meselesi gibi yönetiliyor mu?

“Meslek lisesi memleket meselesi” cümlesi Koç Grubu'nun kurucusu merhum Vehbi Koç'a ait. Yıllar önce söylenmesine rağmen bu sözler hâlâ geçerliliğini koruyor. Peki Türkiye’de meslek liseleri hakkını vererek yani “memleket meselesi” misyonuyla yönetiliyor mu? Gelin size faaliyet gösterdiğim yenilenebilir enerji sektöründen bir örnekle bu soruyu cevaplayayım.

Bugün ağır bir ekonomik kriz yaşadığımız şu günlerde ülkemizde gençlere parlak bir gelecek sağlayacak istihdama yönlendirmenin ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok. Bunun için alt yapıyı sağlamak gerekiyor. Öncelikle gençlerin mesleki teknik eğitim almaları ve nitelikli iş gücü haline getirilmeleri sağlanmalı. Nitelikli ve teknik donanıma sahip iş gücünü oluşturan gençler böylelikle hayallerini kurabilecek sektörlerde özellikle sanayi, teknoloji, bilişim ve hizmet sektörleri gibi birçok farklı alanlarda çalışma imkânına sahip olabilirler.

Meslek liselerin veya üniversitelerin iki senelik teknik bölümlerinin neden önemli olduğunu şu şekilde açıklayabiliriz: Farklı sektörlerdeki şirketler ile alanlarında eğitim veren meslek liseleri arasında eşleştirme sağlanarak, bir yandan gençlerin istihdam edilebilirliğinin artırılması, diğer yandan da işletmelerin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine katkıda bulunulması çok doğru bir model. Ancak iyi planlanması ve sıkı bir işbirliğiyle amaca ulaşılabilir. İstihdam sağlayıcıyla eğitim kurumu arasında yaşanacak herhangi bir uyumsuzluk sonucunda işler yürümez, kopma noktasına gelebilir, sonunda da olan yine gençlere olur.

Üniversite deneyiminden meslek lisesine

Benim de yaşadığım böyle bir hikâye var maalesef. Geçmişteki yazılardan okuyucularım oldukça büyük sıkıntılarla hayata geçirdiğimiz Kocaeli’nin Kandıra ilçesinin Babalı Mahallesi’ndeki rüzgar santralimizi bilirler. Geçen sene bu aylarda uzun uğraşılarımız sonucunda yetiştirebileceğimiz gençlerin bulunduğu bir Meslek Lisesi tespit ettik. İsmini şu anda vermiyorum, araştıranlar zaten bulabilirler ama amacım fişlemek olmadığı için ben ismi direk vermek istemiyorum.

Sonuçta daha önce yine bölgede faaliyet gösteren bir üniversitenin iki yıllık teknik bölümünde kötü bir deneyimimiz olmuştu. Gittik ziyaret ettik, sunum yaptık, fakat tüm bu çabamız karşısında “Sizin enerji santralinizde çalışmak isteyen stajyer bulamıyoruz” diye bir cevapla karşılaştık. İlgili birimin yöneticilerinin ve eğitmenlerin çocuklar için bir nimet olabilecek bir kariyer için enerji santralinde staj yapmak istememelerini aklım almamıştı. Ya eğiticilerde bir sıkıntı vardı ya da öğrencilerde.

Öğrencinin örnek yaklaşımı

Neyse konuyu çok fazla uzatmadan, bu sefer Kandıra ilçesinde ilgili bir meslek lisesi bulduk. Okulun müdürüyle randevulaştık ve ben bizzat okula gittim. Okula gittiğimde bahçede kalabalık bir öğrenci grubu bize bakıyordu. Okula girmeden önce okulun kapılarına bir baktım, hangi kapıdan nasıl gireceğimi kestirmeye çalışırken yanıma bir öğrenci geldi ve aramızda şöyle bir diyalog geçti:

– Abi kimi aramıştınız?
– Okul Müdürüyle randevumuz var, odasına nasıl ulaşabiliriz?
– Abi okul müdürünün odası diğer binada. Şuradan geçip diğer binanın bahçesine ulaşabilirsiniz oradan binaya yürümeniz gerekir.

Bu tarifin ardından ben tam yola koyulacakken çocuk tekrar konuya girip ekledi:

– Ben size eşlik edeyim, yol biraz uzun, karıştırabilirsiniz.

Hakikaten öğrenci eşlik etti ve müdürün odasına kadar bizi getirdi. Yol uzun ve karışıktı, buna rağmen çocuk sayesinde hiç zorlanmadan müdürün odasına ulaştık. Öğrencinin bu tavrı hoşuma gitti. Kendisine teşekkür ettim ve hiç lafı uzatmadan rüzgar sektöründe stajla ilgilenip ilgilenmeyeceğini sordum. İlgi gösterince ismini sordum. Sonra içeriye girdim. Asistanı beni hemen müdürün yanına aldı.

Okul müdürüyle toplantıya girdiğimizde tespitimiz doğru çıktı. Bizimle ilgili olan bölüm “Elektrik Elektronik Teknoloji” alanında “elektrik tesisatları ve dağıtımı” idi. Müdür, ilgili bölümün sorumlusunu da çağırmıştı. İdealist bir eğitmen gibi konuları ele alan bu kişiyle tanıştığıma memnun oldum ve genel hissiyatım ‘tamam bu iş oldu, doğru yeri buldum’ idi. Toplantı sırasında müdüre öğrencilerin niteliği kadar karakterine de dikkat ettiğimizi belirttim ve beni müdürün odasına kadar getiren çocuğu örnek verdim. Hatta ismini verdim. İsmini yarım yamalak hatırladığım halde bölüm müdürü çocuğun hangisi olduğunu buldu.

Protokol kararı ve ötesi...

O toplantıda sonuç olarak “bir protokol imzalayalım” diye bir karar çıktı.  Bu protokolde her sene lise bize kendi seçtikleri iyi karakter özelliklerine sahip ve akademik başarısı olan veya çalışkan, potansiyelli öğrencileri yönlendirsin. Biz de bu öğrencilerle yaz boyunca stajdan sonra beğendiklerimize iş imkanları varsa bu imkanları sunalım. Onların da kabul etmesiyle yeni bir mesleğe sahip olsunlar hem de mesleklerinin en başından itibaren rüzgar enerjisi sektöründe çalışabilecek niteliklere sahip olmaları için her konuda eğitilerek en iyi konuma gelmelerini sağlayalım. Bu önerimize müdür olumlu yaklaştı, bir de bize rüzgar enerjisiyle ilgili okullarında ders verip veremeyeceğimizi ya da bir dersi onlar için hazırlayıp hazırlayamayacağımızı sordu. Ben de “Elimizden gelen desteği veririz” yanıtını verdim. “Protokolü ilk siz mi yollamak istersiniz, biz mi yollayalım?” diye sorduğum soruyu müdür “Biz yollarız” şeklinde yanıtladı.

Her konuda anlaştığımızı düşünerek bu toplantıyı bitirdik ve toplantı sonunda okul çıkışında aşağıdaki resmi çektik. Amacım kişileri fişlemek ya da kötülemek olmadığı için hem okulun hem de müdürün ismini burada yazmıyorum. Bu yazıyı yazmaktaki asıl amacım memlekette ciddi bir sorunun tespitini yapmaktır.

Resim

Okul ziyaretinden sonra ilk protokolü almak için haftalarca uğraştık. 1 ayın üzerinde bir sürede lise müdürü ilk protokol taslağını bize gönderdi. Biz de kendisine 2 hafta içinde geri dönüş yaptık. Sonuç olarak Lise’nin müdürü protokolle ilgili 8-9 ay bizi uğraştırdı, sonunda da protokolün son haline bir türlü dönüş yapmadı, bir türlü son teyidi alamadık. Ben kendisini defalarca aradım ve mesaj yolladım araya birilerini soktum. Nafile. Sonunda vazgeçtik.

Gençlerin önünü tıkamak niye?

Okulundaki yüzlerce öğrenciye yenilenebilir enerjiyi detaylı anlatabileceğimiz, hiç değilse her sene birkaçının geleceğini değiştirebilecek bir olanağı sunduğumuz ve staja girmese de sektörle ve yapabilecekleri işlerle ilgili vizyon geliştirebilecek öğrencilerin tüm ışığını bir okul yöneticisi, müdür söndürdü. Peki neden?

Bunun cevabını ben de veremiyorum. Bana sürekli Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alacağı izinden bahsedip durmuştu. Gerçekten oralarda mı takıldı yoksa kendi yetersizliği veya karakterindeki bazı özellikler mi bu kadar önemli ve kendisinin asli görevi olan bir konuyu savsaklamasına sebebiyet verdi, orasını bilemiyorum.

Başlıkta sorduğum soruyu kendi deneyimime göre cevaplayayım: Türkiye’de meslek liseleri memleket meselesi gibi işletiliyor mu?

Kendi deneyimime göre bu sorunun cevabı “Ne yazık ki hayır”. Meslek liselerinden çıkıp çok iyi yerlere gelebilecek değerli gençlerimiz olduğuna eminim ancak bu kötü yönetimle bu çocukların önleri tıkanıyor.

Bu arada iyi işletilen meslek liseleri olduğuna da eminim ama bence artık onlar da azınlıkta.

“Bu sorunun çaresi yok mu?” diye soranlara da cevabım “Elbette var.” Ancak bunun için dizi halinde en az 5 blog yazısı kaleme almam gerekiyor. Çünkü asıl sorun genel olarak eğitim sistemimizde. Cumhuriyetimizin 100. Yılını devirirken maalesef memleketteki meslek liseleri, genç istihdamı ve eğitim sistemi manzarası bu.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için