Sadece Kadınlar Günü’nde değil, her zaman tam destek!

Bu sene Dünya Kadınlar Günü önceden kutlanmaya başlandı. Bugünlerde pandemi ve savaşlar gibi toplu ölümlere sebebiyet veren felaketlerden en çok kadın ve çocukların mağdur olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Kadınlar Günü öncesi ve sırasında kadınlarımızın önemini vurgulamamız önemli ama yeterli değil, bu değeri her zaman vermeliyiz.

Dünya Kadınlar Günü bu sene 1 hafta önceden kutlanmaya ve kadınların önemi vurgulanmaya başlandı. Benim de şahsen blog yazılarımda en çok kaleme aldığım konulardan biridir kadın konusu. Kadınlara her zaman hak ettikleri değerin verilmesi gerektiğini söyleyenlerden ve bizzat uygulayanlardanım. Yazılarımda kadına şiddet, istismar, eşitlik mücadelesi gibi hepimizin canını sıkan sorunları ve kendime göre çözüm önerilerimi sıraladım. Bu yazıları hatırlayalım:

https://www.serhansuzer.com/tr/kadinlarin-haykirisi-challengeaccepted

https://www.serhansuzer.com/tr/bayandan-kadina-esitlik-mucadelesinde-laftan-otesi-

https://www.serhansuzer.com/tr/turkiyede-kadina-siddetin-neden-onune-gecilemiyor

https://www.serhansuzer.com/tr/toplumda-kadinin-yeri

Bu yazılarımda özellikle kadına şiddetle alakalı devletimizin aldığı önlemlere ek olarak bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün yapabileceklerini şu şekilde sıralamıştım:

1) Eğitim Şart

Klasik okul eğitiminin ötesinde 0-10 yaş eğitimi, ebeveyn eğitimi ve eğitmenlerin eğitiminin çok önemli olduğunu vurguluyorum. Detayları http://www.serhansuzer.com/tr/egitim-egitim-egitim-iste-butun-mesele-bu linkindeki blog yazımda okuyabilirsiniz.

2) Ceza

Kadına şiddet uygulayanlara tavizsiz en ağır cezayı vermekten bahsediyorum. Böyle bir ceza sisteminden bahsetmişken, geçenlerde filmini seyrettiğim için size son günlerde çok konuşulan kadına şiddet konusunda sembol isim haline gelmiş ünlü şarkıcı Bergen’le ilgili bir soru sormak isterim: Sizce Türkiye’de tecavüze uğrayan, bıçaklanan, yüzüne kezzap atılan ve sonunda öldürülen Bergen’in takıntılı kocası en başında gerekli cezayı alsaydı Bergen’in yüzüne kezzap atabilir miydi veya hayatına kıyabilir miydi? Bergen’i öldüren kocası Halis Serbest’in onu öldürdükten 7 ay sonra serbest kaldığını biliyor muydunuz? Bu rezil adam hala basına pişkin pişkin beyanatlar vermeye devam ediyor. Verdiğim bu örnek tüm eziyet çekmiş ve katledilmiş kadınlar için geçerli. Bu sorunu artık bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Bu durum ülkemiz için utanç verici.

3) Teknoloji

Teknolojiyi şiddet olaylarını önceden tespit ve olurken de görüntülemek için kullanabilirsiniz.

4) Medya

Ana akım medyanın şiddeti körüklemek yerine şiddeti önleyici yayınlara yer vermeleri gerekiyor.

5) Ekonomik gelişme

Ekonomik gelişimi yüksek olan ülkelerde fanatizmin ve şiddet eğiliminin düştüğünü görebiliyoruz.

6) İnsanlarımızın üretime katılması

Bir ülkede refahı sağlamak istiyorsak, insanların hayallerine ulaşmalarını ve keyif aldıkları işleri yapıp topluma katkıda bulunmalarını, üretmelerini sağlamamız gerekiyor.

7) Pozitif kültürün aşılanması

Medyada, sosyal medyada, eğitim programlarında, olabilecek her mecrada pozitif kültürü (hayata olumlu ve yapıcı bakma alışkanlığını) aşılamak gerekiyor.

8) Proaktif yaklaşım

Şiddet eğilimi olanların önceden tespit edilip yakın takibe alınmasından bahsediyorum.

9) Kötü çocuk merakı

Birçok kadın kendini el üstünde tutan harika bir ilişki yaşarken dahi "bir şeyler eksik" diye kötü kişilikli erkeklere meyilli olabiliyor. Ondan sonra da kendilerini şiddet olaylarının içinde buluyorlar. Sizce burada bir terslik yok mu?

10) Kadınların hemcinslerini ve erkekleri doğru yönde eğitmeye başlaması

“İnsanların yarısı kadındır, diğer yarısı da kadınların yetiştirdikleridir” sözüne katılıyorum. Başta annelerinden olmak üzere aile sevgisi görmemiş kişiler (bazen kötü karakterli ebeveynler yüzünden, bazen de kaderin cilvesi, yetimhane gibi bir yerde yetiştikleri için) ileride cani veya katil olabiliyorlar, hatta bir ülkenin başına geçip binlerce insanın hayatına mal olan savaşları dahi başlatabiliyorlar. Kadınların oğullarını kadına saygılı ve eşitlikçi, kızlarını da özgüvenli ve kendileriyle barışık yetiştirmeleri gerekir.

Bir de toplumda içimizi açan, diğer kadınlara ve özellikle hukukçu olmak isteyenlere örnek oluşturabilecek, tanıdığım iki kadın hakkında daha önce farklı bir vesileyle bir anma yazısı kaleme almıştım:  https://www.serhansuzer.com/tr/hukuk-dunyasindan-iki-buyuk-yildiz-kaydi

Bu yazımdan söz etmişken, işte size Türkiye’de ilklere imza atan kadınların listesi:



Daha fazla detaya ulaşmak istiyorsanız bu listeyi aldığım https://paratic.com/tarihin-ilklerine-imza-atan-basarili-turk-kadinlari/ linkini okuyabilirsiniz.

Bu örnek kadınlar arkalarından gelen milyonlarca kadının önünü açmışlardır. Hayatını kaybetmiş olanları rahmetle anıyor, yaşayanlara da sağlıklı ve mutlu ömürler diliyorum.

Her yıl 8 Mart’ta kutlanan Dünya Kadınlar Günü’nün tarihçesini Vikipedi’den okuyabilirsiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya_Kad%C4%B1nlar_G%C3%BCn%C3%BC

Özetle; 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan 2. (Sosyalist) Enternasyonal'e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker ve arkadaşları bundan böyle her yıl bir "Kadınlar Günü" düzenlenmesi önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. İlk yıllarda belirli bir tarih saptanmamıştı.

Dünya Kadınlar Günü kutlamasını öneren Clara Zetkin (solda) Rosa Luxemburg ile.

Tarihten kesitler ve iz bırakan kadınlar

1921'de Moskova'da düzenlenen 3. (Komünist) Enternasyonal Kongresine bağlı Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı'nda o dönem ağırlık kazanan "sınıfa karşı sınıf" politikalarının etkisiyle "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" adı benimsendi. Ancak, 1930'lu yıllarda "faşizme karşı birleşik cephe" politikalarına geçiş sürecinde tekrar ilk baştaki "Dünya Kadınlar Günü" adına dönüldü.

Dünya Kadınlar Günü’nün nasıl başladığını konuşmuşken tarihin akışını değiştiren 100 kadından da bahsetmeden olmaz. Tam listeyi https://www.historyextra.com/100-women/100-women-results/ linkinde bulabilirsiniz. İnanılmaz kadınlar var bu listede. Hepsi de kendi alanlarında çığır açmış, tüm kadınlara örnek olan kadınlar. Bir de geçen sene Forbes tarafından seçilen dünyanın en güçlü kadınları listesine bakabilirsiniz:  https://www.forbes.com/power-women/#663160de5e25

Ülkemizden harika örnekler

Bu kadar güçlü kadınlardan söz etmişken tabii kadınların erkek egemen sektörlerde var olma savaşı verdiklerini söylemeden geçemeyiz. Bu anlamda Türkiye’de önemli bir misyon üstlenen ve başarılı çalışmalara imza atan KAGİDER’e (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) şapka çıkarıyor ve gönülden destekliyorum. KAGİDER’in çalışmalarıyla ilgili bilgileri web sitelerinde okuyabilirsiniz: https://kagider.org/

Kadın haklarıyla ilgili verilen mücadeleyi ve düzenlenen her türlü etkinliği destekliyorum. Bununla ilgili son günlerde yapılan ve gözüme çarpıp hoşuma giden iki etkinliği sizinle paylaşmak isterim.

Birincisi Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Kent Konseyi, Eskişehir Bisiklet Derneği (velESBİD) ve Decathlon iş birliği ile düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Eskişehirliler’in eşit kadın hakları için pedal çevirmesi. İlgili haberi https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/esit-kadin-haklari-icin-pedalladilar-6992973/?utm_source=anasayfa&utm_medium=free&utm_campaign=gozdenkacmasin linkinde okuyabilirsiniz.

İkincisi de oyunculuğunu beğendiğim Demet Evgar’ın 8 Mart öncesi tek başına icra ettiği protestosu: https://www.sozcu.com.tr/hayatim/magazin-haberleri/8-mart-oncesi-demet-evgardan-tek-kisilik-protesto/?utm_source=anasayfa&utm_medium=free&utm_campaign=gozdenkacmasin

Son olarak bu yazımı beni yetiştiren, bu günlere getiren ve her koşulda her zaman destekleyen 3 kadına adıyorum: Babaannem İsmihan, annem Nazan ve halam Gülten. Umarım bu harika 3 kadının yanına hayat arkadaşım da katılır.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için