Adana Demirspor’u yerin dibine sokan başkanlık anlayışı

Bir başkan düşünün Adana Demirspor’a başkan olduktan 2 sene sonra takımı Süper Lig’e çıkarıyor. Birkaç sene içinde de takım tarihinde ilk defa Avrupa Kupaları’nda mücadele etme hakkı kazandırıyor. Ancak bu başarıdan 1-2 sene sonra da bir alt lige düşmesi hemen hemen kesinleşmiş ilk takım olarak ligin en altına demir atıyor. Son maçında da ligde 6 puan farkla lider olan takım karşısında neredeyse yarı sahayı geçemiyorken, maçın ilk yarım saatinde hakemin hatalı bir kararı karşısında takımı sahadan çekiyor.
Tam Türkiye’ye özgü bir hikaye. Başarının ardından kafa üstü çakılma durumu. Ülkemizde bu hikayelerden çok var. Sürekli zikzakların çizildiği ve istikrarın i’sinden uzak bir ortamda yaşıyoruz. İnsanların karakterleri de buna göre şekilleniyor.
Geçen gün Galatasaray - Adana Demirspor maçına gittiğimizde tam da böyle bir olay yaşadık. Maça ilk defa götürdüğüm bir arkadaşıma Galatasaray’ın farkla kazanmasını beklediğimi söylemiştim. Bol gol ve gol pozisyonu beklediğim bu maçta ilk yarım saatte bol bol pozisyon izledik. Galatasaray’ın sağlı sollu sürekli rakibinin üzerine gittiği maçta en az 7-8 pozisyona şahit olduk. Aralarında kaleciyle karşı karşıya gibi gol şansı yüksek pozisyonları da Galatasaray ilk yarım saatte harcadı. Ancak bu pozisyonlar arasında maalesef Mertens’in penaltı yaptırmasıyla sonuçlanan pozisyon da vardı. O penaltı gol oldu.
52.000 izleyicinin hayal kırıklığı
Genelde locadaki ekrandan pozisyonların tekrarını izlerim ancak bu sefer izlemedim. Yanımdaki arkadaşım pozisyonu açtı ve “galiba penaltı değil bu pozisyon” gibi bir yorumda bulundu. Haklı da çıktı. Penaltı olmayan bir pozisyonda penaltı elde etmiş ve bunu da gole çevirmiştik. Sonrasında olanlar oldu. Maçta 30. dakika oynanırken bu haksız karara tepki olarak Başkan Murat Sancak’ın talimatıyla Adana Demirspor takımı sahadan çekildi.
Bizim için maç bitmişti. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşıyordum. Normalde en az 1,5 saat izleyeceğimiz maçı yarım saat izleyip çıkmak zorunda kaldık. Oraya gelmek için bin bir türlü eziyeti çeken 52.000 civarındaki tüm Galatasaray taraftarı da aynı durumdaydı. Son derece duygusal, taraflı ve amatör bir şekilde hareket eden karşı takım başkanının kurbanı olduk. Burada sadece Galatasaray taraftarı değil, Adana Demirspor taraftarı da vardı. Onlar da eminim bizim gibi büyük hayal kırıklığına uğradılar. Gerçek Adana Demirspor taraftarları ‘küstüm, oynamıyorum’ gibi son derece amatörce alınan bu kararı tasvip etmemişlerdir.
Hızlı yükseliş ve hızlı düşüş
Çok değil, bundan 7 sene önce Murat Sancak Adana Demirspor başkanlığına seçildiğinde takımın kısa süre içinde bu kadar başarılı olabileceğini kimse beklemiyordu. Aynı şekilde, böyle başarılı bir çizgi tutturan takımın bu kadar kısa zaman içinde bu kez ligin en altına demir atıp düşmesi kesinleşen ilk takım konumuna gelmesini de kimse beklemiyordu (matematiksel olarak hâlâ şansı var ama sanırım tüm sporseverler Adana Demirspor’un küme düşmekten kurtulma ihtimalinin neredeyse olmadığını biliyorlardır).
Sancak’ın hikayesine kısaca bir göz atalım (Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Murat_Sancak)
Sancak’ın başkanlık sicili
İlaç sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın sahibi olan Sancak'ın spor kamuoyundaki bilinirliği ve görünürlüğü Adana Demirspor başkanlığına seçilmesiyle arttı. Daha önce Adana Demirspor'da veya başka bir kulüpte yöneticilik yapmayan ve kulüp kongrelerinde adı geçmeyen Sancak, 2018 yılında Adana Demirspor Kulübü başkanlığına seçildi. Kulübün yönetim krizleri yaşadığı ve kısa süreli başkanlık dönemlerinin sportif başarı getiremediği bir dönemde başkan olan Sancak, "Herkes taşın altına elini sokmalı. Şu an için 37 milyon lira borç gözüküyor. Ben verdiğim her kuruşu kulübe bağış olarak kayıt yapacağım. Bundan sonra gelenler de kusura bakmasınlar, verdiklerini geri almasınlar. Bu kulüp kuramsallaşmalı. (...) Ayrıca bana olan desteğin azaldığını görürsem de bir dakika durmam" açıklamasında bulundu. Başkanlığındaki ilk 3 sezonda 1. Lig'den Süper Lig'e çıkamayan Adana Demirspor, 2020-21 sezonunda ligi 1. bitirerek 26 yıl sonra bu lige yükseldi. Bu süreçte dernek statüsündeki kulübü şirketleştirdi, başkanlıktan ayrılmayacağını ve sonrasında borsaya açılacağı vaadinde bulundu. Süper Lig'deki ilk yılında 9., ikinci yılında 4. olan Adana Demirspor, Murat Sancak başkanlığında tarihinde ilk kez 2023-24 sezonunda Avrupa kupalarında mücadele etme hakkı kazandı. Ancak aynı sezonun ikinci yarısında hızlı bir mali krize giren ve kadrosu büyük oranda değişen takım ligde kalma mücadelesi verdi; sezonu 12. olarak tamamladı. Murat Sancak bu süreçte yoğun biçimde TFF'yi ve hakemleri eleştiren açıklamalarda bulundu ve bunun karşılığında da cezalar aldı. Arka arkaya gelen cezaların hak mahrumiyeti yaratmaması için 25 Şubat 2024 tarihinde görevini Metin Korkmaz'a devretti.
Başkanlığı kâh bırakıyor, kâh geri geliyor
FIFA'dan gelen transfer yasağı ve dar bir kadroyla başladığı 2024-25 sezonunda arka arkaya alınan yenilgiler nedeniyle, eleştiriler başkan olmasa dahi yarattığı borç nedeniyle Murat Sancak'a yöneldi. Sezon içinde TFF tarafından takıma 3 puan silme cezası da verildi.
6 Haziran 2024 tarihinde başkanlığa geri döndü. 4 Ekim 2024 tarihinde 2024-25 Sezonunda kulüp 7 maçta 1 puan topladığı için Adana Demirspor taraftarları, Sancak ve yönetimi protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenledi. 6 Ekim 2024 tarihinde başkanlığı Bedirhan Durak'a bıraktığını açıkladı. Bu süreçte kişisel X hesabından taraftarla çeşitli tartışmalara girmeye devam etti. Tribün liderlerine para verdiğine dair belgeler paylaşan Sancak'a ödemediği borçlar nedeniyle tepki verilmeye devam etti.
9 Şubat 2025 tarihinde oynanan Galatasaray - Adana Demirspor maçında başkanlığını yaptığı Adana Demirspor takımını maçın 30. dakikasında sahadan çekti.
İniş-çıkışların nedenleri
Murat Sancak’ın Adana Demirspor’daki kariyerinde başarılı bir başlangıçtan sonra ligin dibini bu şekilde görmesi bana göre şaşılacak bir durum değil. Bu durumun bence birkaç sebebi var:
1) Finansal sürdürülebilirlik sorunu: Sportif başarı için finansal sürdürülebilirlik şart. Öncelikle takıma ciddi bir fon ayıran ve bunun sonucunda başta İtalyan Teknik Direktör Vincenzo Montella’yı getirebilen ve Svensson, Rodrigues, Semih Güler, Ndiaye, Stambouli, Emre Akbaba, Yusuf Sarı, Yusuf Erdoğan, Nani, Akintola, Gulbrandsen ve Balotelli gibi hatırı sayılır önemli futbolcuları transfer eden Adana Demirspor tam ligin üst sıralarına demir atıyor galiba diyebileceğimiz bir dönemde art arda önemli futbolcularını özellikle maaşlarını ödeyemediği için kaybetmeye başladı. Burada aklımıza şu soru geliyor: Murat Sancak sportif başarı için başta finansal kaynak ayırabilirken neden sonrasında finansal sıkıntı yaşadı ve yaşattı?
2) Çok ve gereksiz konuşuyor: Bulunduğu pozisyonda olması gerekenden fazla konuşuyor ve sürekli paydaşlarla (kendi taraftarı, diğer spor kulüp yöneticileri, TFF ve diğer takımların taraftarları) polemiğe giriyor. Bu da hem kendisine hem de takıma zarar verdi. Örneğin yaptığı suçlamalar ve ortalığı karıştıracak sözlerinden sonra TFF’den birçok kez ceza aldı. Buna hak mahrumiyeti cezaları da dahil.
3) Koyu Fenerbahçe taraftarı: Kendisi Siirtli. Adana Demirspor başkanı ve aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü kongre üyesi ve koyu taraftarı. Sizce burada bir sürü çelişki yok mu? Bu ikilemden dolayı birçok kez Adana Demirspor başkanı olduğunu unutup yapılmaması gereken talihsiz açıklamalarda bulundu.
4) Profesyonel değil: Türkiye’de kulüp başkanlarının hemen hemen her biri benzer profilde. “Spor kulübü yönetimi” eğitimi almamışlar. Birçoğu kendi egolarıyla bir yerlere başkan olup orada afra tafralarla kendini ispat etmeye çalışıyor. Murat Sancak gibi pek çoğu yabancı dil dahi bilmiyor. Yabancı oyuncular ve teknik direktörlerle nasıl iletişim kurduklarını siz düşünün. Böyle sığ bilgi birikimi ve yüksek egoyla belli bir dönem iyi yönetiyor gibi gözükseler de eninde sonunda ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Bir noktadan sonra her yerden amatörlük fışkırıyor.
İşin ilginç tarafı, tüm bu olaylar olduktan sonra TFF veya Adana Demirspor’un kurumsal olarak bir açıklama yapmasını beklerken Murat Sancak yine amatörlüğünü konuşturdu ve kanal kanal gezip kendisini aklamak için saçma sapan açıklamalarda bulundu. Tüm bu olaylara yıldırım hızıyla yorum yapan, sert bir şekilde Galatasaray’ı eleştiren ve trolleriyle sosyal medyada saldırıya geçen de yine Fenerbahçelilerdi. Çok enteresan geliyor, değil mi? Hiç şaşırmadım.
Penaltı dışarıya atılmalıydı
Peki Galatasaray’ın hiç mi hatası yok bu olaylarda?
Tabii ki hatası var. Öncelikle Mertens, benzer penaltıları geçmişte de yaptırdı veya yaptırmaya çalıştı. Onu öncesinde ‘böyle bir pozisyondan penaltı kazanmaya çalışma’ diye uyarmaları gerekiyordu.
Penaltı olduktan sonra da bence teknik direktör Okan Buruk’un (eğer pozisyonu izlediyse) penaltıyı atan futbolcuya “dışarı at” emri vermesi gerekiyordu. Pozisyonu mu izlemedi anlamadım ama eğer pozisyonu izlediyse bence büyük bir şansı kaybettik.
Böylece Murat Sancak gibi koyu Fenerbahçeli ve Galatasaray düşmanı birine ders verme şansını kaybettik. Adana Demirspor bir hafta önce Fenerbahçe maçında da aleyhine verilen yanlış kararlar sonucu Fenerbahçe penaltı kazanıp gole çevirmiş ve bu maçı da bu şekilde kaybetmişti. O maçtan sonra Murat Sancak fanatikliğinin verdiği motivasyonla kendi takımı olmasına rağmen “Hakem iyi maç yönetti” demiş, takımını sahadan çekmeyi aklına dahi getirmemişti. Ancak her ne hikmetse, takımı açık ara sonuncu olmasına ve takımı aleyhine önceki maçlarda haksız kararlarla kaybettiği maçlara rağmen Galatasaray maçında şovunu yapıp Galatasaray’ın başarılı geçen bir sezonuna gölge düşürmeyi hedeflemiştir. Kısmen de başarılı olmuştur.
Çözüm zorunlu eğitimden geçiyor
Bana göre hakem döven Ankaragücü başkanı gibi, Murat Sancak gibilerin de ömür boyu spor kulübü yöneticiliğinden men edilmesi gerekiyor. Onun gibiler tüm kamuoyu için hem çok kötü rol modelleri oluşturuyor, hem de Türkiye’nin içinde bulunduğu kaotik ortamı daha da karıştıran, Türk futbolunun gelişmesini engelleyen mantaliteleriyle zarar veriyorlar.
Tüm bu söylediklerimden sonra bu sorunlara çözüm yolu olarak şunun altını çizmek isterim:
Türkiye’de herhangi bir spor kulübünün yöneticisi olmak için eğitim programı oluşturmak gerekiyor. Bu eğitimleri alanlar (sınavları geçmek zorunda kalacaklar), yabancı dili olanlar (başta İngilizce olmak üzere) ve psikolojik testten geçebilenlere Türkiye’de spor kulübü yöneticisi olma hakkı verilmesi gerekiyor.
Balık baştan kokar
Aksi takdirde onlarca vukuatı bulunan Ali Koç ve Murat Sancak veya hakem döven Faruk Koca gibi kulüp yöneticilerinin saçmalıklarını izlemeye devam edeceğiz.
Tüm bunları söylemişken balığın baştan koktuğu bir ülkede yaşadığımızı hatırlatmak isterim. Federasyon başkanına bakın. Trabzonspor’da başkanlık yaparken hakemleri stattan çıkarmama gibi inanılmaz bir skandala imza atan İbrahim Hacıosmanoğlu bugün Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı. Önceden delikanlılık taslayıp ne söylediyse bugün tam tersini yapan bu başkanın böyle bir pozisyon için hiçbir kalifikasyonu yok.
Sonuç olarak 80 milyonluk ülkenin futbolu da kendine benzemiş durumda. Sürekli zikzaklar çiziyor ama sonuçta gerilemeye devam ediyor. Bu durum da maalesef değişmez. Balığın baştan koktuğunun altını çizmek isterim.
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...