Türk sporunun yüz akları ve karaları

Bir tarafta dünya şampiyonu olmuş, sıralamalarda hep en önde olan kadın voleybol milli takımımız ve geçen hafta teniste ilk WTA şampiyonluğunu kazanan Zeynep Sönmez, diğer tarafta birbirine sürekli hakaret eden, başarısızlıklarını algı yönetimiyle örtme çabasında olan, her türlü pisliğin ve art niyetin olduğu Türk erkek futbol camiası. Olimpiyatlarda sürekli başarısız olmamızın sebebi açık değil mi? devamı...

Cumhuriyetimizin 100. Yılı

Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız 29 Ekim tarihinde hazırlanan törenlerin ötesine, genel resme baktığımızda “Kurulduktan 100 yıl sonra Cumhuriyet olması gereken yerde mi?” sorusu hepimiz için önem taşıyor. Bu yazımda “Neredeyiz?” sorusunu yine sorular aracılığıyla ele alacağım. devamı...

Seyircisiz derbiye hileyle fanatikleri sokma zihniyeti

Pandeminin çok ciddi bir döneminde, üstelik kutsal konumdaki sağlık çalışanlarına özgü izin kullanılarak localara 2.000'in üzerinde fanatik yerleştirilmesi, maç boyunca ettikleri ağza alınmayacak küfürler; federasyon başkanının “deneme yaptık” demesi ve Fenerbahçe başkanının sessizliği, Türk futbolunun geldiği noktayı geçen haftaki derbide gözler önüne serdi. devamı...

“Turkia” kampanyam karşılığını bulmaya başladı

Geçen sene Nisan ayında “Ülkemizin İngilizce adı Turkia olmalı” başlıklı yazı kaleme almıştım. Bu yazı sonrasında çok farklı tepkiler geldi, genelde destek mesajlarının yanında eleştirenler de oldu. Bugün geldiğimiz noktada Turkia’nın sadece yazılarda değil, ürünlerin de üzerine “Made in Turkia”  ibaresinin koyulmaya başlandığını görmek beni mutlu ediyor. devamı...

Eğitimli kesimin yetersizliği ve kişilik sorunları

Türkiye’nin en büyük sorununun eğitim olduğuna ne kadar inanıyorsam, eğitimli kesim içinde kendini, ufkunu, bilgisini geliştirmeyen, çağa ayak uyduramayan peşin hükümlü ve sığ bakışlı çoğunluğun da aynı ölçüde sorunun parçası olduğu kanaatindeyim. Bir önceki blog yazıma yapılan bazı yorumlar ve yakın zamana ait birkaç deneyimim bunun tipik örnekleri niteliğinde... devamı...

Kosta Rika Fahri Konsolosluğu: Tamam mı, devam mı?

2008 yılından bu yana yürüttüğüm Kosta Rika Fahri Konsolosluğu görevime ilişkin, gerek bu hizmetin içeriği gerekse ideal süresi hakkında daha önce çeşitli yazılar kaleme almış, olası yenilikler ve yol ayrımları hakkında görüşlerimi aktarmıştım. Gelinen son noktada “Tamam mı, devam mı?” sorusunun yanıtı niteliğindeki güncel gelişmeleri paylaşmak isterim.   devamı...

Kentsel dönüşüm için zihinsel dönüşüm şart!

Geçtiğimiz hafta sene başından beri planladığımız Kentsel Dönüşüm Yuvarlak Masa Toplantısı’nın açılış konuşmasını yaptım. Sabah 10’daki açılışta yaptığım sunumda kendi uzmanlık alanım olan sürdürülebilirliğin önemli bir parçası olan ‘Ekolojik Binalar’ hakkında konuştum. devamı...

İhtiyacın kalbindeyiz: Yeni Destek Market Bağcılar’da

Temel İhtiyaç Derneği olarak İstanbul’un en çok gereksinim duyulan bölgelerinden birinde ikinci Destek Marketimizi geçtiğimiz hafta açtık. Diğer yandan “çatı kuruluş” misyonumuz doğrultusunda gıda bankacılığının tanımını güncelleyerek ekonomik ve sosyal açıdan sürdürülebilir, öncü bir model ortaya koyuyoruz.   devamı...

Büyük ödülü izleyen macera ve kutlamalar

Bir önceki yazımda Global Food Banking Network’ün (GFN) tarihinde ilk kez düzenlediği İnovasyon Ödülünü nasıl kazandığımızı anlatmıştım (bknz: http://www.serhansuzer.com/tr/global-bir-stk-olma-yolundaki-tidere-buyuk-odul)  Bu hafta ise ödülün bizleri mutlu eden yansımalarını ve zaferin ardından yaşadığım aksiyon filmlerini aratmayan bazı olayları sizlerle paylaşmak istedim. devamı...

İş yaşamı için ideal bir şehir-devlet: Singapur

Singapur’a gitmeden önce orada bizi nasıl bir ortamın beklediğini tam olarak kestiremiyordum. Bu ülkeyle ilgili birçok hikâye duymuştum; aralarında iyileri de vardı kötüleri de. Güzel geçen Tayland tatilinin ardından Singapur’a iş için giderken kafamda taşıdığım soru işaretleri, özellikle iş yaşamı ve kültürü anlamında olumlu yanıtlar bulacaktı. devamı...

Bir Uzakdoğu Masalı: Tayland - Bangkok

Yılbaşı öncesi ve sonrası Phuket, Bangkok ve Singapur’dan oluşan Uzakdoğu seyahatim hakkında geçtiğimiz hafta kaleme aldığım ilk yazıda Phuket izlenimlerimi paylaşmıştım. Bu hafta gezimin ikinci ayağı olan Tayland’ın başkenti Bangkok hakkında yazacağım. devamı...

Hayata dair

Yılbaşını Tayland’ın Phuket şehrinde geçirdim. Gecede beyaz kıyafetlerin giyildiği “White Night” konseptli bir partiye katıldım. Parti öncesinde yediğimiz yemekte sohbet bir ara “kültürlerarası farka” geldi. Masada Uzakdoğu kültürüne vakıf arkadaşlar, beyazın Batı kültüründe saflık ve güzellik anlamına geldiğini, Uzakdoğu’da ise ölümü simgelediğini ve cenazelerde beyaz giyildiğini duyunca çok şaşırdım. Bana beyazın kültürümüzdeki yeri sorulduğunda ise Türkiye’de de beyazın anlamının Batıyla paralel olduğunu belirtip beyazın ölümle bağdaştırılmasının bana garip geldiğini, bizde ise cenazelerde genelde tam tersi siyah veya koyu renklerin tercih edildiğini belirttim. devamı...

İznik’e Keyifli Bir Bayram Ziyareti

İstanbul’dan kısa bir yolculuk sonrası ulaşılabilen, çinileri, tarihi mekânları, doğası ve yerel tatlarıyla mutlaka görülmesi gereken bir şehir İznik. Bayram hafta sonu için geldiğimiz şehrin sokaklarında dolaşırken yine farklı sürprizler ve güzellikler bekliyordu bizi.  Ancak, bu tarihi şehre hak ettiği değeri gerçekten verebilmiş miydik? devamı...

Kars – Ani Harabeleri

Binlerce yıldır çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir Ani. Bugün bile barındırdığı eşsiz eserlerle bir tarihe ışık tutuyor ve keşfedilmeye çağırıyor. Kars’a son gidişimde ben de bu çağrıya uydum ve Ani Harabelerini Anadolu’nun çok kültürlülüğüne bir kez daha hayran kalarak dolaştım. devamı...

Kendini özleten bir şehir: Kars

Yakın dönemde üç kez yolumu düşürdüğüm Kars, zengin kültürü, mimarisi, ilginç lezzet mekanları, Sarıkamış’ta kayak imkanı, muhteşem Ani Harabeleri, Kars Kalesi ve tarihi Cheltikov Oteli ile gerçekten etkileyici bir şehir. devamı...

İstanbul’dan Elko’ya

Amerika’dan ülkemizi ziyaret eden bir heyetteki sohbet ile başlayıp İstanbul’dan Nevada’nın Elko şehrine uzanan seyahatimi anlatacağım bu yazımda. Verdiğim sözün peşinden giderek “Kovboy Şiirleri” festivaline katılmam Amerika tarihine ilişkin çarpıcı birçok farklı gerçeği öğrenmemi de sağladı.   devamı...