Turkish Hairlines

Geçen yazımda sürdürülebilir turizmi sağlamak adına gelen turistlere bazı sınırlamalar ve kriterler getiren destinasyonlara değinmiştim. Bu yazımda niş bir turizm alanı olan sağlık turizminde tüm dünyada büyük popülarite kazanmış olan Türkiye’de saç ektirmeyi ele alacağım. devamı...

Sürdürülebilir turizm için ikilemlerin aşılması

Geçen yazımda Türkiye’nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı’dan bahsetmiştim. Bu yazımda 55 milyon dolar maliyeti olan uzay turizminden çok daha az maliyetli, ancak yine de isteseniz de elinizi kolunuzu sallayarak gidemeyeceğiz yeryüzündeki bazı destinasyonlara değineceğim. Tabii yurtdışındaki bazı uygulamalardan Türkiye adına da ders çıkarma hedefi güderek.   devamı...

Türkiye’nin ilk uzay yolcusu

İlk uzay yolcumuz Alper Gezeravcı’nın uzaya gitmesi dahi ülkeyi ikiye böldü. Gezeravcı’nın uzaya gidişinin tarihi bir başarı olduğunu belirtip bunun için hükümeti tebrik edenler bir tarafta, böyle bir yolculuğun ülkeye maliyetinin 55 milyon dolar civarında olduğunun altını çizip bunun ülkeye hiçbir katkısı olmadığını belirterek, buradan siyasi bir rant elde edilmeye çalışıldığını söyleyenler diğer tarafta. Böyle önemli bir konuyu kendi perspektifimden analiz edeceğim. devamı...

Maraton rekortmeninin acı vefatı

Kelvin Kiptum hakkında geçen sene maraton rekorunu kırdığında bir yazı kaleme almıştım. Genç yaşta inanılmaz bir potansiyeli olan Kelvin’in bu sene olimpiyatı rekor kırarak kazanması ve hatta insanlığın limitini daha da geliştirerek resmi müsabakalarda bir maratonu ilk kez 2 saatin altında koşması bekleniyordu. Ne yazık ki bu hafta elim bir kazada hayatını kaybetti. Böyle müthiş bir potansiyele sahip 24 yaşındaki bir gencin bu şekilde hayatını kaybetmesine şahsen çok üzüldüm. devamı...

Depremin yıl dönümünde sorgulanması gerekenler

Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesi ile Gaziantep’in Şehitkamil İlçesi arasında kalan Sofalaca mevkiinde 6 Şubat 2023 günü sabaha karşı 04.17’de, 7,7 büyüklüğünde, Anadolu tarihinin en büyük depremlerinden biri gerçekleşti. İlk depremin şoku atlatılmadan, aynı gün saat 13.24’te Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü mevkiinde 7,6 büyüklüğünde ikinci büyük deprem yaşandı. Bu yazımda 6 Şubat 2023 depreminin ardından geçen 1 yılı değerlendireceğim. devamı...

Bilinçli hayvan sahipliği desteklenmeli

Türkiye’de hayvanseverlerin ve hayvan sahiplenenlerin sayısı gün geçtikte artıyor. Bu durum beni şahsen çok mutlu ediyor. Sokak hayvanları sorununu bir türlü çözemeyen bir ülkede bu son derece olumlu bir gelişme. Ancak bir sorun var: Hayvan sahiplerinin hatırı sayılır bir kısmı hayvanlara nasıl bakılacağını veya hayvan-çevre ilişkisini nasıl gözeteceklerini bilmiyor. devamı...

Elektrikli araç satışlarında giderek artan patlama

Her yerde elektrikli araç reklamlarına rastlamaya başladık. Türkiye’de elektrikli araçların öncüsü Tesla sayısı trafikte sürekli artarken, BYD ve Sunwell gibi ilk defa gördüğümüz markalara da rastlıyoruz. Ayrıca tüm dünyada sektörün liderliğini yapan BMW, Mercedes ve Audi gibi Alman markaları klasikleşmiş modellerine elektrikli araçları eklemeye başladılar. Türkiye’de en fazla araç satışı yapan Fransız markalar bile elektrikli araç vagonuna çoktan atladılar. Geçmişten gelen elektrikli araç ilgim ve bu konu hakkındaki yazılarım devam ediyor. devamı...

Good4Trust ve ötesi

Geçtiğimiz ay Good4Trust’ın kuruluşundan beri görev yaptığım 7’ler Konseyi’nden işlerimin yoğunluğundan dolayı ayrıldım. Tabii bu benim açımdan bir veda değildi. Çünkü ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim yapan üreticilerle, ihtiyaçlarını onlardan karşılayan alıcıların bir araya geldiği bir topluluğu organize eden Good4Trust’ın misyonuna şahsen çok inanıyor ve destekliyorum. İleride Good4Trust’ı desteklemeye devam edeceğim. devamı...

COP zirveleri iklim değişikliğiyle mücadelenin hakkını veriyor mu?

İklim değişikliğiyle mücadelemizde kritik bir döneme girdiğimiz şu yıllarda, hele ki dünya kayıtlı tarihinin gördüğü en sıcak yıl olarak kayda geçmiş 2023 yılının son dönenimde, Dubai’de 28’incisi düzenlenen COP zirvesinde fosil yakıt lobilerinin yüksek etkisi ve tüm süreçlere dahil olmaları ciddi eleştirilere neden oldu. İyisiyle kötüsüyle bir COP zirvesini daha sizler için değerlendireceğim. devamı...

Doğa harikası Denizli’nin olması gerektiği yer

Askerliğimi Denizli’de yaptığımı ve bu nedenle Denizli’yle gönül bağım olduğunu beni yakından tanıyanlar bilir. Uzun bir süre sonra yılbaşımı geçirmek üzere bir arkadaşımın davetlisi olarak Denizli’ye gittim. Pozitif hislerle kaleme aldığım senenin bu ilk yazısında, memleketin bir başka doğa harikası olan Denizli izlenimlerimi paylaşıyorum. Tabii Denizli’yi daha iyi yerlerde görmek istediğim için de bazı tespit ve önerilerime de yer veriyorum. devamı...

Atatürk kırmızı çizgimizdir

COP 28 etkinliğiyle ilgili bir yazı kaleme almaya hazırlanırken dün akşam Süper Kupa’da yaşanan ve Türk futboluna kara leke gibi çöken ancak ülke onuru açısından gereken tepkilerin gösterildiği olaylar yüzünden her şeyi bir kenara bırakıp bu yazıyı yazmak istedim. Bu mesaj kime gidecekse gitsin ve herkes bilsin: Atatürk kırmızı çizgimizdir. devamı...

Mersin, nükleer değil yenilenebilir enerji merkezi olsun

Geçen yazımda Mersin Maratonu’ndaki güzel deneyimlerimi paylaştım. Mersin’i bu kadar olumlu anımsarken, canımı ciddi sıkan bir konuyu da paylaşmak isterim: Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı, denize sıfır Akkuyu beldesinde şu anda testlere bile başladıkları Akkuyu Nükleer Güç Santrali... Daha önce nükleer santral konusunu kaleme almıştım, bu kez Mersin’in neden nükleer yerine yenilenebilir enerji merkezi olarak konumlanması gerektiğini yazacağım. devamı...

Mersin Maratonu kalbime girdi

Zaman zaman katıldığım koşuları ve deneyimlerimi sizlerle paylaşıyorum. Bu yazımda bu senenin son koşusu olan ve ilk defa katıldığım 5. Uluslararası Mersin Maratonu’nu kaleme alacağım. İşlerimle ilgili Mersin’deki görüşmelerimin güzel geçmesi, sevdiğim bir yer olan Mersin’e uzun bir süre sonra dönmüş olmam ve baldırımın çekmesine rağmen yarışı iyi bir dereceyle bitirmem genel olarak güzel bir deneyim yaşamamı sağladı. Detayları paylaşıyorum. devamı...

Türk bankacılık sektörünün ilk çakma yatırım fonu

Ülke ekonomisinde sıkıntılar derinleştikçe ve nakit ihtiyacı arttıkça dolandırıcılıklar farklı bir boyut kazanıyor. Öyle ki, geçtiğimiz haftalarda patlak veren ve içinde spor ve iş dünyasının ünlü şahsiyetlerinin de bulunduğu büyük bir dolandırıcılığın Denizbank’ın Levent Büyükdere şube müdürü Seçil Erzan tarafından adeta Ponzi sistemi mantığıyla yönetildiğinin ortaya çıkması herkesi şoke etti. Türk bankacılık sektörünün ilk çakma yatırım fonu olarak tarihe geçen bu dolandırıcılık olayını Denizbank’ta yaşadığım bir canlı olayla kendi perspektifimden değerlendireceğim. devamı...

Bursaspor şampiyonluğunun KFC ve Pizza Hut kampanyalarına dönüşümü

Geçen yazımda erkek milli futbol takımımıza 9 oyuncu kazandıran, tarihinde 8 şampiyonluk kazanan Trabzon’dan ve Trabzonspor’dan bahsetmiştim. Bu yazımda da Anadolu’dan İstanbul takımlarına kök söktürüp şampiyon olmuş bir başka güzide şehrimizin takımı Bursaspor’dan söz edeceğim. Bugünlerde ciddi sıkıntılar yaşıyor olsa da, KFC ve Pizza Hut’ın genel müdürlüğünü yaptığım sırada takımın büyük emeklerle elde edilmiş geçmişteki şampiyonluk dönemini bir de benim perspektifimden dinleyin. devamı...

Türkiye’de sporun başkenti Trabzon

Geçenlerde Türk Milli Futbol takımı, başarılı teknik direktör Montella ile güzel bir seri yakalayarak tarihinde ilk kez bir Avrupa Şampiyonasına direk katılım hakkını kazandı. Bu tarihi başarıyı kutlarken Milli Takım’da 9 Trabzonlu oyuncunun olması dikkatimi çekti. Sadece futbolda değil, hemen hemen tüm spor branşlarında Türk sporunun bir lokomotifi gibi hizmet veren annemin memleketi Trabzon’un memleketin sporuna katkısını analiz edeceğim. devamı...

Orman yangınlarına karşı neler yapabiliriz?

Faydalı içerikler bana ulaştığı zaman bloğumda okuyucularımla paylaşmak istiyorum. 7’ler konseyinde görev yaptığım Good4Trust’ın zaman zaman içeriği zengin güzel yazılarına kendi bloğumda yer veriyorum. İşte bu hafta da onlardan birini, benim de çok hassas olduğum orman yangınlarıyla ilgili bir yazılarını alıntılıyor ve ardından kendi tavsiyelerimi ekliyorum. devamı...

Bugüne kadar yapılmış en iyi Atatürk filmi

Bugüne kadar gösterime giren Atatürk filmleri hep polemik yarattı ve hiçbiri tam olarak içimize sinmedi. Bu sefer, Aras Bulut İynemli’nin Atatürk’ü canlandırdığı ve üçlü bir serinin ilk bölümü olan “Atatürk 1881-1919” filminde ise durum farklıydı. Disney skandalıyla gündeme gelen, içeriği ve prodüksiyonuyla şahsen beğendiğim Atatürk filmleri serisinin ilki benden geçer not aldı. Filmle ilgili düşüncelerimi aktaracağım. devamı...

Acunistan’da mesai saati kaçta başlar?

Geçenlerde internette Türk televizyoncu, sunucu, uluslararası yapımcı ve medya patronu ​​Acun’un mesai saatinin saat 10.30’da başlaması gerektiğini söylediği ve Türk tarihçi, akademisyen ve yazar İlber Ortaylı Hoca’nın da bunu onaylamadığına dair bir video izledim. Acun’un söylediği “Herkes geç saatte kalkıp mesaiye başlarsa problem kalmaz” fikrine katılmıyorum, hatta vitrinde olan insanların bu tip yorumlarını ülkedeki milyonlarca gencin kişisel gelişimi için de sakıncalı buluyorum. devamı...

Cumhuriyetimizin 100. Yılı

Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız 29 Ekim tarihinde hazırlanan törenlerin ötesine, genel resme baktığımızda “Kurulduktan 100 yıl sonra Cumhuriyet olması gereken yerde mi?” sorusu hepimiz için önem taşıyor. Bu yazımda “Neredeyiz?” sorusunu yine sorular aracılığıyla ele alacağım. devamı...

Maratonda müthiş dünya rekoru!

Herkes maraton rekorunu 3 kez geliştiren Eliud Kipchoge’nin rekorunu yakın bir zaman içerisinde resmi yarışlarda 2 saatin altına taşımasını beklerken 8 Ekim’de rekoru Şikago Maratonu’nda genç potansiyelli koşuculardan Kelvin Kiptum Cheruiyot 2:00:35 ile kırarak bir sürprize imza attı. Bakalım resmi müsabakalarda maraton mesafesini kim, ne zaman ve hangi süreyle 2 saatin altında koşacak? devamı...

Icardi Sendromu

Paris Saint-Germain’de (PSG) bize karşı oynarken “Irz düşmanı Icardi” diye küfrettiler. Galatasaray’a gelip gol atmaya başlayınca da “Aşkın Olayım” oldu. Icardi sendromu diye adlandırdığım bu olay esasında toplumumuzun psikolojisini yansıtıyor. Hep ekstrem duygularda yaşıyoruz. Birini ya çok seviyor, yere göğe sığdıramıyoruz ya da nefret edip yerin dibine sokuyoruz. Bu duyguları aynı kişiler özelinde de sık sık yaşıyoruz. devamı...

Verimli üretim alanları olarak çatılar

İçinde yaşadığımız, vakit geçirdiğimiz binaların en atıl yerlerindendir çatılar. Oysaki çatılar binalarımızın dışarıyla kesintisiz teması olan, güneş ışımasını en çok toplayan alanıdır. Bu nedenle üretim anlamında en verimli yerdir. Çatılarımızda neyi, nasıl üretebileceğimizi bu yazımda özetleyeceğim. devamı...

Koşu Balık Ayvalık

Zaman zaman memleketin farklı yerlerinde farklı zamanlarda koşulara katıldığımı yakın çevrem bilir. Bu sene 17 Eylül tarihinde ilk defa katıldığım Ayvalık koşusu da beklentilerimi karşıladı. Bu yazımda 10 km’lik koşunun ötesinde o hafta sonu Ayvalık ve Cunda Adası’nda geçirdiğimiz güzel vakti sizlerle paylaşacağım. devamı...

Meslek liseleri memleket meselesi gibi yönetiliyor mu?

“Meslek lisesi memleket meselesi” cümlesi Koç Grubu'nun kurucusu merhum Vehbi Koç'a ait. Yıllar önce söylenmesine rağmen bu sözler hâlâ geçerliliğini koruyor. Peki Türkiye’de meslek liseleri hakkını vererek yani “memleket meselesi” misyonuyla yönetiliyor mu? Gelin size faaliyet gösterdiğim yenilenebilir enerji sektöründen bir örnekle bu soruyu cevaplayayım. devamı...

Cumhuriyetin 100. Yılında sporda göğsümüzü kabartan kadınlar

Bir ülkenin refah ve gelişmişlik seviyesinin önemli göstergelerinden biri sporda elde edilen başarılardır. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız bu sene kadınlarımız başarıdan başarıya koşuyor. Yüzümüzü güldüren kadınlarımızın başarılarını kaleme alacağım bu yazıda belli başlı konulara dikkat çekeceğim. devamı...

Silahlı ve Öfkeli

Geçenlerde Türkiye’deki silahlanma ve şiddetin benzer oranlarda arttığına dair kısa belgesel tadında bir röportaj serisi izledim. Voys Media’nın hazırladığı bu kısa belgeselde bireysel silahın Türkiye’de ne kadar yaygın ve ulaşılabilir olduğunu, bireyleri silahlanmaya iten sebepleri ve ruhsatlı silah sahipliğindeki tabloyu izledikten sonra bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Kendi kişisel görüşümü paylaşmadan bu konuyu sizlere aktarmak isterim. devamı...

Enerjide her derde deva hidrojene standart getirilmesi

Dilediğimiz anda elektrik veya ısıya dönüşerek enerji ihtiyacımızı karşılayan hidrojenin iklim değişikliyle savaşta ve enerji bağımsızlığımızı sağlamada insanlığa ve vatanımıza büyük katkı sağlayacağı aşikâr. Hidrojen ekonomisine hazırlanırken sektörün sağlam bir temelle kurulması için standartları belirlemek ve tüm oyuncuların bu kurallara uymasını sağlamak gerekiyor. Bu yazımda merkezi İsviçre’de bulunan ve hidrojenle ilgili başarılı çalışmalara imza atan GH2 organizasyonunun belirlediği hidrojen standartlarına değineceğim. devamı...

Eskişehir’de keyifli bir koşu deneyimi

Hedef yarışlarımdan biri olan Avşa Yarı Maratonu’nu kendi yaş kategorimde kazandıktan sonra belli sebeplerden koşu antrenmanlarıma bir süre ara verdim. Koşuya ara verdiğinizde performansınızda hızlı bir gerileme yaşarsanız. Yine de kendimi geçen hafta sonu pazar sabahı 4. Eskişehir Yarı Maratonu organizasyonunda yaklaşık 2 aydır koşu antrenmanı yapmayan biri olarak 10 km koşup denemek istedim. Benim için keyifli bir koşu deneyimi oldu. devamı...

‘Global kaynama’dan çıkıp nasıl normale dönebiliriz?

Geçen yazımda insanlık tarihinin en sıcak yazını geçirdiğimizi ve bu sıcaklığın daha da artacak olmasından dolayı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Küresel Kaynama dönemine girdik” beyanını ele almıştım. Bu yazımda bu global kaynama döneminden nasıl çıkabileceğimizi ve mevsim normallerine nasıl dönebileceğimizi kaleme alacağım. devamı...

Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak!

Türkiye’de 90’lı yıllarda patlayan Türkçe Pop’un temsilcilerinden Emre Altuğ’un karşı cinsle sıcak teması betimlemek için söylediği “Sıcak” adlı şarkıdaki “Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak” sözleri iklim değişikliğinden dolayı yaşadığımız anormal sıcak havaları anlatmaya cuk oturuyor. Bu yazımda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in tanımladığı “Küresel Kaynamayı” ele alacağım.  devamı...

Kadınlar voleybolunun Dünya Şampiyonu Türkiye

Kadınlar voleybolunda kulüpler seviyesinde Avrupa’da kazanılan başarıları bir türlü milli takım seviyesine tam olarak yansıtamamanın üzüntüsünü taşıyorduk hep. Hep başarılı olan milli takımımız ilk beşte ve artık ekol haline gelmiş takımlara karşı bir türlü kazanamıyordu. Bu sene bu kısır döngüyü kırarak bariz bir üstünlükle Dünya Şampiyonu olmayı başardık. Bu muhteşem başarı için başta üstün kadınlarımız olmak üzere katkısı bulunan herkesi can-ı gönülden kutluyorum. devamı...

Teniste 3 büyükler dönemini sona erdiren İspanyol güneşi

Bundan tam 20 sene önce Wimbledon’ı kazanarak 3 büyükler (Big Three) dönemini başlatan Roger Federer’in kariyerinde en büyük iki rakibinden biri, 3 büyüklerin son temsilcisi ve en başarılısı olan, 36 yaşında bile herkesi yenmeye devam eden Novak Djokovic’ti. İşte aynı zamanda 3 büyüklerin üçüncüsü, üstün başarılı ve atletik Rafael Nadal’ın vatandaşı olan yeni İspanyol güneşi Carlos Alcaraz, Djokovic’i üstün bir oyunla devirerek 3 büyükler döneminin sona geldiğini tüm dünyaya gösterdi. devamı...

Emekli Arda’dan çiçeği burnunda Arda’ya hayat dersleri

Türkiye’den çıkan futbolcular arasında en büyük kariyere sahip Arda Turan’ın hikâyesi maalesef kötü bitti. Bunu öngördüğüm için yazılar kaleme aldım hatta bir tanıdık vasıtasıyla kendisine mesajlar gönderdim. Önce beni dinliyor gibi yaptı, geri mesaj gönderip teşekkür etti sonra söylediklerimin tam tersini yapınca futbolculuk kariyeri fiyaskolarla sonuçlandı. Şimdi bu hatalardan ders çıkarıp kariyerini sağlam inşa etme sırası 18 yaşında Real Madrid’e transfer olan Arda Güler’de. devamı...

Dünyanın en coşkulu markası: Red Bull

Geçen ay Salzburg seyahatimi “Mozart ve Red Bull’un şehri Salzburg” başlığıyla kaleme almıştım. Bu yazımda karakter yapısı son derece coşkulu, enerjisi yüksek ve pazarlama derslerinde başucu vaka çalışması yapılabilecek nitelikte bir öyküye ve stratejiye sahip Red Bull’u size kendi perspektifimden anlatacağım. devamı...

Yenilenebilir enerjide dalgaların gücü adına!

Geçenlerde bir tanıdık bana dalga enerjisiyle ilgili soru sordu. Onun sorusunu cevaplarken bu yazıyı yazmak aklıma geldi. Bu yazıda size pek adını duymadığımız, popülaritesi düşük ve bir o kadar da potansiyeli yüksek bir başka yenilenebilir enerji türünden kısaca söz edeceğim. İşte size dalga enerjisiyle ilgili giriş yazım. devamı...

Şehirlerin geleceği ve nasıl yaşayacağız?

14 Haziran tarihinde Aile Ofislerinin bir araya geldiği CEE Wealth etkinliğinde açılış konuşmacısı olarak yer aldım. Bu konuşmada gelecek şehirlerin nasıl tasarlanacağını ve nasıl yaşayacağımızı anlatırken kendi kendine yeten net sıfır bina konseptini anlattım. devamı...

Singapur nasıl gelişmiş bir ülke haline geldi?

Geçenlerde Linkedin’de güzel bir paylaşıma denk geldim. Genelde çok vaktim olmadığı için uzun videoları izleyemiyorum ama bu paylaşım beni öyle sardı ki, sonuna kadar izledim. Sonra tekrar tekrar izleyip not aldım. Bu videoda Singapur’da devlette çalışmış ve dekanlık yapmış önemli şahsiyetlerden biri olan Kishore Mahbubani, Singapur’un 3. Dünya ülkesi konumundan nasıl en gelişmiş 1. Dünya ülkesine dönüştüğünü anlatıyor. Bu yazımda bu güzel paylaşımı sizlere temennilerimle birlikte aktaracağım. devamı...

Mozart ve Redbull’un şehri Salzburg

Geçen ay Salzburg yakınlarında kayak merkezi Kitzbühel’de Avrupa Girişimciler Forumu’na katıldım. Etkinlikten 1 gün önce Salzburg’da vakit geçirme şansım oldu. Bu yazımda ziyaret etmekten gerçekten keyif aldığım Salzburg’la ilgili gözlemlerimi ve edindiğim bilgileri aktaracağım. devamı...

İlk resmi şampiyonluğum Avşa Yarı Maratonu’ndan

Hayatımda ilk defa geçen sene aralık ayından beri ENKA’da ciddi antrenman yapmaya başladım. Yaşadığım tüm sakatlıklar ve şanssızlıklara rağmen bu çalışmalarımın ilk meyvesini geçen hafta sonu Avşa Yarı Maratonu’nda aldım. Kendi yaş kategorimin (40-49) şampiyonu oldum ve hayatımda ilk defa kürsüye çıktım. Benim açımdan önemli olan bu kırılma anını sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Cumhuriyetin 100. Yılında 23. kez Şampiyon Galatasaray

Uzun uzun yazmaya gerek yok. Yine bir sürü gereksiz tartışmanın olduğu bir sezonda Türkiye ligindeki bütün takımlardan daha kaliteli bir kadrosu olan Galatasaray bu sene şampiyonluğu 8 puan farkla kazandı. Kendi yüzüncü yılında şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptıran Galatasaray bu sefer Cumhuriyetin 100. yılında mutlak şampiyonluk parolasıyla sezona başlayan Fenerbahçe’den rövanşı alarak 23. şampiyonluğunu elde etti. devamı...

Göçmenlik meselesi

Göçmenlik tüm dünyanın öne çıkan sorunlarından biri haline geldi. Göç edenler, göç ettirenler, göçü kabul edenler ve göç riski taşıyan ülkeler, kısacası kimse durumdan memnun değil. Her gün başkaca dram hikâyeleri ve krizler yaratan, hayatın bir gerçeği olan bu göçmenlik konusunu kendi perspektifimden ele almak isterim. Tabii her zamanki gibi çözüm önerileriyle. devamı...

Buz Adam Wim Hof metodu

Önceleri sosyal medyada görüp ilginç bulduğum için takip ettiğim Wim Hof’un eğitmenleriyle Avrupa Girişimciler Forumu’nda karşılaşınca hiç tereddüt etmeden bu etkinliğe yazıldım. Eğitimde nefes terapisi ve buz banyosu yaptıktan sonra olumlu yönde gelişen öngörüm, Wim Hof metodunu hayatımın bir parçası haline getirme fikrine dönüştü. devamı...

Futbolda devrim

Fransa’nın yetiştirmiş olduğu gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan biri olan Thierry Henry başarılarla dolu futbol yaşamından sonra İngiltere’de CBS kanalında yorumcu olarak kariyerini sürdürüyor. Geçenlerde bir programda kendisine göre futbola getirilmesi gereken 5 kuralı sıraladı. Bu yazımda Henry’nin genel konsept olarak katıldığım önerilerine bazı değişiklik önerilerim ve eklemelerim olacak. devamı...

Ulusal güvenliğimiz için hidrojen ekonomisi

Türkiye’de hidrojen sektörünü kurmak için harekete geçen yaklaşık 20 firma, kurum ve kuruluşun temsilcileri Alman Ticaret Odası AHK tarafından geçtiğimiz günlerde Almanya’da bir organizasyonla ilgili paydaşlarla bir araya getirildi. Oldukça verimli geçen bu seyahatte Almanların yeşil hidrojene stratejik bakış açılarına ve neler yaptıklarına da tanık olduk. Bu stratejik bakış açısı Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. devamı...

Hayal kırıklığından doğan umut

Ayın son günü İstanbul Yarı Maratonu’nda ben de yerimi aldım. Pace’imi 4 dakikanın altına indirmeyi planlarken 3000 koşucunun katıldığı yarışa tam olarak anlamadığım bir sebepten dolayı en arka sıradan başlayınca büyük bir eforla 4 pace’in biraz üzerinde yarışı tamamlayabildim. İşte benim açımdan hayal kırıklığı olmasının ötesinde gelecek için umut besleyebileceğim bir sonuca vardığım koşunun anatomisi. devamı...

Mars rüyası

İnsanlık aya adım attıktan sonra ilk koyulan hedef dünyaya en yakın gezegen Mars’a ayak basabilmekti. O gün bugündür, bırakın Mars’a adım atma konusunda ilerleme kaydedilmesini, aya gidişler bile seyrekleşti. Uzay çalışmaları geriye gitti. İnsanlığın uzayla sınavını kısaca özetleyeceğim bu yazımda Mars’ta yeni bir medeniyet kurma rüyasının bizim jenerasyonda gerçekleşme olasılığına değineceğim. devamı...

Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın başlaması

Geçen yazımda sürdürülebilir kalkınmaya giriş yapıp ekonomik ve ekolojik bütünlüğü ele almıştım. Bu yazımda da kavramları kafanızda daha net canlandırabilmeniz için Türkiye üzerinden neler yapılabileceğini aktaracağım. Tabii bu örnekler başka ülkelerde de bire bir uygulanabilir. Umarım memlekette bu tavsiyelerimi tavizsiz ve vakit kaybetmeden gerçekleştirecek bir iradeye yakın bir gelecekte sahip oluruz. devamı...

Sürdürülebilir Kalkınma: Ekonomik ve ekolojik bütünlük

Uzun süredir sürdürülebilir kalkınmayla ilgili bir yazı kaleme almak istiyordum. Sizlere aktarmak isteğim birçok detay var, muhtemelen konuyla ilgili birkaç yazı kaleme alacağım. İlk olarak benim de bir parçası olduğum Good4Trust’tan Zehra Yakut’un yazısına dün denk gelince sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik ve ekolojik bütünlüğünü ele almak istedim.   devamı...

Genç görünmenin sırrı

Keanu Reeves’in başrolünü oynadığı John Wick serisinin 4. filmini izlerken bu yazıyı kaleme almak aklıma geldi. Keanu Reeves gibi yaşından çok daha genç gösteren birçok ünlü ismi sayabiliriz. Ünlü olmasam da ben de kendimi bu şanslı kategoride sayıyorum. 45 yaşında olmama rağmen tanınmadığım bir ortama girdiğim zaman hala 30’lu yaşların başında muamelesi görüyorum. Peki nedir genç görünmenin sırrı? Bu konudaki düşüncelerimi paylaşacağım. devamı...

3,5 milyonluk Hırvatistan mı, 85 milyonluk Türkiye mi daha iyi?

Türk Milli Futbol Takımı’yla Euro 2024 eleme grubunda karşılaşan Dünya 3.’sü Hırvatistan’ın Teknik Direktörü Dalic maç öncesi basın toplantısında maç yaptıkları Bursa’ya atfen “3 milyonluk bir şehir, biz ülke olarak 3,5 milyonuz. Biz Dünya Kupası’nda 3. olduk. Nasıl olduğumuzu siz kendinize sorun” diyerek benim açımdan derin ele alınması gereken bir konuyu açmış oldu. Bu yazımda ülke olarak ne kadar geriye gittiğimizi anlatabilmek için Hırvatistan’la Türkiye’yi kıyaslayacağım. devamı...

Dalgaların efendisi Portekiz’e yolculuk

Zaman zaman iş amaçlı gittiğim yerlerde vakit geçirip bulunduğum yerin keyfini çıkarmayı severim. İşte Lizbon yakınlarında katıldığım “On the Edge” adlı hafta sonu etkinliği sayesinde de Portekiz’in en seçkin sörf destinasyonlarından Ericeira ve Nazaré’nin keyfini çıkarabildim. devamı...

Türkiye’de afetle mücadelenin anti-kahramanları

6 Şubat tarihinde arka arkaya yaşanan iki Kahramanmaraş Depremi ve sonrasındaki artçılarla hayatını kaybeden kişi sayısı resmi rakamlara göre 50.000’e ulaştı. Türkiye’de afetle mücadeleden çıkan sonuca bakarsak ülke olarak her anlamda topyekûn sınıfta kaldığımızı söyleyebilirim. Hepimiz için büyük bir travma olan bu sorunu net bir şekilde anlayabilmek için ülke genelindeki sorunları dillendirmenin yanı sıra bir de ilgili kurumlara bakalım. devamı...

Uyutmayan gecenin ardından gelen rekor

Senelerdir en favori 3 yarışımdan biridir Antalya’daki koşu, nam-ı değer Runtalya. Baharı karşıladığımız Mart ayının ilk haftasında organize edilen bu koşuya bu hafta sonu farklı hislerle ve organizasyonla katıldım. Hiç uyuyamadığım bir gecenin ardından 10 km mesafesinde kişisel rekorumu kırdım. İşte benim açımdan her anı farklı geçen ve sonu iyi biten Antalya koşusu… devamı...

McDonalds’ın fakir menüsü

Geçenlerde İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde şehrin merkezi diyebileceğiniz bir yerde kocaman billboardda McDonalds’ın dürüm arası patates menüsünün reklamı karşıma çıkınca uzun bir süre bakmadan edemedim. Görür görmez bir anda askerde yaşadığım tüylerimi diken diken eden anılarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Fakir, muhtaç ve cahil bırakılan bir milletin durumunu çok net bir şekilde tasvir eden anılarımı ve düşüncelerimi sizlerle bu yazımda paylaşmak isterim. devamı...

Binaların insanları korumak için yapılması

Bu blog yazımda araştırıp öğrenmeyi seven biri olarak hepimiz için artık bir hayat memat meselesi haline gelen afetlere dayanıklı bina yapma konusunda bildiklerimi, uzman görüşlerini ve gündemi size kısaca özetlerken bu işe kafa yoranların düşüncelerini tetiklemek ve beyin fırtınası yapmalarını sağlamak istiyorum. devamı...

Deprem bu kez baba yurdunu fena vurdu

Benim jenerasyonumdakilerin ilk kez depremle yüzleştiği 1999 Gölcük Depremi’nden bu yana yapılması gerekenleri söylemekten dilimizde tüy bitti. Bu konu beni öyle sinirlendiriyor ki blog yazmaya 2011 senesinde Van Depremi konusunu kaleme alarak başladım. Maalesef 24 senedir hiçbir ilerleme kaydedemedik. Bana göre yüksek şiddetli depremlerde hâlâ bu kadar ağır kayıplar vermemizin ana sebebi ülkemizde ahlak bilincinin, eğitim sisteminin ve kültürel birikimimizin çökmüş olmasıdır. devamı...

Yaşam hakkını baltalayan kira sorunsalı

Yakın çevremden kirada oturanlardan kimle konuşsam hemen hepsi ev sahipleriyle yaşadıkları sorunlardan şikayetçi. Bana göre tüm canlılar için barınma hakkı, yaşam hakkının başlıca öğelerinden biri. Sırf bu yüzden özellikle büyük şehirlerde barınamayıp başka yerlere göç eden veya göç etmek isteyen insanların sayısı artıyor. Bu yazımda sorunun temeline inip çözüm önerilerinde bulunacağım. devamı...

Hayvan hakları evrenseldir!

Gün geçmiyor ki ülkemizde hayvanlarla ilgili bir zulüm haberi gelmesin. Vahşetin her türlüsüne tanık oluyoruz. Eziyet çektirilen, işkence edilen ve hatta acı çektirilerek öldürülen hayvanlara her gün yenileri ekleniyor. Dedemin zamanında zorla dans ettirilen ayıları kurtarması gibi yer yer güzel hikâyeler ortaya çıkıyor ama sorunun kökten çözümü için bu bireysel çabaların organize edilmesi gerekiyor. devamı...

Kuraklık gümbür gümbür geliyor!

Geçen yazımda Adana Yarı Maratonu’nda yaşadığımız keyifli deneyimleri paylaşmıştım. Adana’da tadımızı kaçıran durumlar da oldu. Örneğin şehre iner inmez Seyhan Nehri’nin %80 oranında kurumuş olduğunu görmek bizde şok etkisi yarattı. Geçen sene dolu dolu akan Seyhan Nehri nasıl oldu da bir 1 sene içinde böyle kurudu? Cevabı basit: İklim değişikliği sebebiyle kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayan kuraklık. devamı...

Yılın ilk müjdesi Adana Yarı Maratonu’ndan

Geçen sene ilk defa katıldığım ve keyif için koştuğum Adana Yarı Maratonu’na bu sene daha farklı bir kafa yapısıyla katıldım. Yarı Maraton kaydımı 10 km’ye değiştirdim. 3 haftalık antrenman sonucunda genel klasmanda 46., kendi yaş kategorimde (45-50) 2. oldum. Önceki senelerle tek fark asılmaya başlamam oldu ve böylelikle 2023’ün kendi adıma ilk güzel haberine Adana’da imza atmış oldum. devamı...

Messi potansiyelini gerçekleştirmek

Messi’nin 35 yaşında en büyük hayali olan Dünya Kupası’nı kaldırmasına en çok sevinenlerdenim. Bunun futbolun ötesinde de sembolik bir anlamı var bana göre. Dünyada Allah vergisi yetenekleri sayesinde kendi alanlarında deha diye tabir edilebilecek bir elin parmakları kadar az sayıda insan var. Bu yetenekli kişiler ancak çalışkanlık, azim ve büyük fedakârlıklarla kendi potansiyellerini gerçekleştirebiliyorlar. Çünkü ortam son derece toksik. Kendi potansiyeline ulaşıp büyük başarılara imza atabilenler yok denecek kadar az. Bazen bu kişiler içinde bulundukları ortamdan dolayı Messi gibi hayallerine ileri yaşlarda ulaşabiliyorlar. devamı...

Dünya Kupası'nda muhteşem son tango!

Ne dünya kupası oldu ama! Geçen ay Dünya Kupası’nın Katar’da olmasını eleştiren bir yazı kaleme almıştım. Meğer hepimiz Dünya Kupası’nı ne çok özlemişiz. Bu özlem ve futbol oynama isteği turnuvayla ilgili tüm olumsuzlukları ortadan kaldırmasıyla heyecan dolu ve sürprizli maçlara tanık olduk. Sonunda da efsaneler konuşunca epik bir final yaşandı. İşte kendi penceremden Dünya Kupası’nın özeti... devamı...

İdealizm fanatizmi

Son dönemde iklim değişikliği savunuculuğu bahanesiyle yapılan sanat vandalizmine tanık oluyoruz. Sanat eserlerine yapılan bu saldırılar, dikkat çekmek isterken insanlığın devamı için çok elzem olan iklim değişikliğiyle mücadele davasını karalamaktan başka bir işe yaramıyor maalesef. “İdealizm fanatizmi” diye adlandırdığım bu davranış bozukluğunu örnekleriyle detaylandırıp sorunların derinleşmesinin nasıl önüne geçilebileceğini paylaşacağım.   devamı...

Türkiye’de Yeşil Hidrojen

Uzun yıllardır Türkiye’nin kendi enerji ihtiyacını %100 yenilenebilir enerjiyle karşılayabileceğini dile getiren biri olarak, bunun yolunun ekonomik, ekolojik ve güvenliğe dayalı sebeplerle ‘Yeşil Hidrojen’den geçtiğini de zaman zaman vurguladım. Hazırladığım bu özet raporda ise Türkiye’de yeşil hidrojen sektörünü neden ve nasıl kurmamız gerektiğini maddeler halinde sizlerle paylaşıyor olacağım. devamı...

Yaş sadece bir sayıdır

Geçen hafta sonu 45. yaşımı kutladım. Açıkçası bu yaşa ne zaman nasıl geldiğimi anlamadım. Zaman çok çabuk geçti. Yaş almayı hiç sorun etmiyorum, tam tersine ‘ne güzel 1 sene daha tecrübelendim’ diyorum. “Yaş sadece bir sayıdır” diye klasik bir deyiş vardır, buna ben de inanıyorum. Önemli olan kendinizi nasıl hissettiğiniz ve hayallerinizi canlı tutmanızdır. Hayatın içinde hiçbir şeyin bir yaşı, zamanlaması olamaz. Ne zaman isterseniz o zaman yaparsınız. Bu yazımda bu konunun derinlerine ineceğim. devamı...

İkiyüzlülük ve yasaklar futbola ne ‘Katar’?

Geçtiğimiz günlerde büyük tartışmalar arasında klasik haziran ayı takvimi kasım ayına kaydırılan Dünya Kupası organizasyonu Katar’da başladı. Bu yazımda FIFA, Dünya Kupası tarihi ve futbolun endüstrileşmesi konularına yer verip Katar gibi bir ülkenin tüm bu denklemin neresinde yer aldığını irdeleyeceğim. Ayrıca futbolun neden bir topun etrafında koşan 22 kişi olmanın çok ötesinde bir sahne olduğunu anlatacağım. Sonunda da gönlümden geçen final maçını paylaşacağım. devamı...

Ülkemizde yitirilen değerler kader mi?

Öncelikle 13 Kasım’daki hain terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Bu çok boyutlu bir terör olayıdır, detaylarına bu yazıda girmeyeceğim. Ancak bu olayın olduğu günün sabahı Boğaz'da koşarken keyifli ve sakin bir pazar günü geçirmeyi umuyordum. Öyle olmadı. Benim için geçen pazar günü gittikçe iç karartıcı ve problemli bir hal aldı. Olayların nasıl geliştiğini anlatayım. devamı...

İstanbul Maratonu’na keyifli dönüş

Geçmişte her sene İstanbul Maratonu’na ana katılım amacım kurucusu olduğum Tider (Temel İhtiyaç Derneği) adına açtığım kampanyamı yönetmek ve kampanya açanlara destek olmaktı.  O yüzden bu etkinlikte idari işlerle uğraşmaktan koşmanın keyfine tam olarak varamazdım. Geçmişte bu etkinliğin bana göre en güzel yanı Tider’e destek olan gönüllülerimizin yarattığı pozitif kardeşlik havasıydı. Bu sene ise İstrunbul koşu grubuyla kendi keyfim için koştum. Farklı ve güzel bir deneyimdi. Neler olduğunu anlatayım… devamı...

Michelin’in Türk Yıldızları

Tüm dünyada yiyecek ve içecek sektörünün Oscar’ı konumunda bulunan Michelin yıldızı almış restoranların haberini birkaç hafta önce okurken Türkiye’nin tek iki yıldız almış şefi Fatih Tutak’ın özgeçmişinden bir isim gözüme çarptı: Paul Pairet. İstanbul’da ‘fine dining’ alanında çığır açmış olan, kendi türünün ilki olan CAM restoranın kurucusu Paul Pairet, ekibinde o dönemde Fatih Tutak gibi genç yeteneklere yer vermişti. Bu yazımda geçmişe bir yolculuk yaparak o dönemde varlık yöneticiliği (asset manager) yaptığım Ritz-Carlton, İstanbul’un sektöre verdiği büyük katkılardan söz edeceğim. devamı...

Ülkemizin facia kısır döngüsü: Maden kazaları

Hikâye hep aynı. Çıkarılmaması gereken kömür, bu kömürün çıkartılmasında ısrar eden kamu ve özel sektör, açgözlü ve insan değeri bilmeyen patronlar, doğru düzgün denetleme yapmayan devlet ve tüm bu denklemin altında ezilen maden işçileri ve aileleri. Soma Faciası sonrası aktif olarak sahada çalışmış ve yardım çalışmalarını yönetmiş biri olarak Bartın’daki maden faciası hakkında maalesef bir kez daha söyleyeceklerim var. devamı...

İnsan ırkı daha da hızlandı

Eliud Kipchoge, koşu sporuna gönül vermiş herkes tarafından tanınan, takdir ve takip edilen, her anlamda zirve yapmış bir sporcudur. Geçtiğimiz ay, kendisine ait maraton rekorunu Berlin’de bir kez daha kırdı. Önceki yazımda tenisin efsanesi Roger Federer’i kaleme almıştım, bu yazımda da atletizmin efsanesi Kipchoge’yi kendi perspektifimden anlatacağım. devamı...

Gerçek bir tenis efsanesine veda

Geçtiğimiz ay, bana göre hem karakter, hem de başarıları itibarıyla tenisin gelmiş geçmiş en iyisi Roger Federer son maçını oynadı. Şahsen 50 yaşına kadar izlemeyi umduğum bu gerçek tenis efsanesinin emeklilik kararı beni üzdü. Tam bir rol modeli olan Federer’i bir de benim bakış açımdan okuyun. devamı...

Nükleer facia kapıda

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş, Ukrayna’nın Rusya’nın zorla ilhak ettiği doğu bölgelerini geri almaya başlaması karşılığında Rusya’nın nükleer silah kullanma tehdidini dillendirmesiyle farklı bir boyut kazandı. İnsanlığın sonunu getirebilecek potansiyele sahip nükleer tehdit tüm sıcaklığını korurken, Türkiye’nin tavrı savaşın gidişatını değiştirebilir. Bu denklemde Rusya’nın Türkiye’de bir nükleer santral işletmek üzere olduğunu da unutmayalım. devamı...

Kosta Rika Fahri Konsolosluğu’na veda

Sürdürülebilirlik alanındaki işlerime odaklanabilmek için 2008 yılının Ocak ayında başladığım Kosta Rika İstanbul Fahri Konsolosluğu’na geçen sene Aralık ayında veda ettim. Normalde bu yazıyı ayrıldığım ay içinde kaleme alacaktım, lakin bir türlü yazmak içimden gelmedi. 15 Eylül tarihinde Kosta Rika’nın 201’nci yıl dönümünde Ulusal Kahramanları Juan Rafael Mora Porras’ın büstünü 3 sene boyunca verdiğimiz uğraşlar sonucunda diktiğimiz törene katıldıktan sonra yazma isteği bana geri geldi. Fahri Konsolosluğumla ilgili son yazımı da bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Futbolun iki efsanesinden “belgesel nasıl olur, nasıl olmaz?” yapımları

Fatih Terim’in hayat hikâyesini konu alan 4 bölümlük belgesel çıktığında bir Galatasaraylı olarak merakımdan ben de izledim. Ardından da Luis Figo’nun Barcelona’dan Real Madrid’e transferinin anlatıldığı belgeseli izledim. Futbolu yakından takip eden biri olarak kendi jenerasyonumda tanık olduğum olayların detaylarını izlemekten keyif aldım. Tabii iki yapım arasında ciddi farklar vardı ve maalesef yerli yapım sınıfta kaldı. devamı...

Flaş transferler yapan Galatasaray şampiyon olabilecek mi?

Bir Galatasaraylı olarak tarihimizin en kötü sonucunu geçen sene elde etmiş olan futbol takımımızın kadrosunun flaş transferle baştan aşağı yenilenmiş olmasından dolayı şahsen mutluyum. Peki tepeden tırnağa yapılan bu değişiklikler şampiyonluk için yeterli olacak mı? Hepsinden önemlisi önümüzdeki sezon Avrupa’da başarıyı getirecek mi? Kendi analizimi sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Dünyamızın insanların çöplüğüne dönüşmemesi için…

Her sene olduğu gibi Ağustos ayında ara verdikten sonraki ilk yazımı beni uzun süredir rahatsız eden bir konuya ayırmak istedim: Umursamadan, saygısızca ve bencilce atılan çöpler. Sabahları erken saatte Boğaz hattında yaptığım koşularda özellikle yol kenarlarında çöp görmekten bıktım, usandım. Üstelik belediye tarafından her gün toplanmasına rağmen yine de hatırı sayılır miktarda çöplere İstanbul’un her yerinde rastlayabiliyoruz. Aslında bu sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin, hatta tüm dünyanın ciddi bir sorunu. devamı...

İlk girişimim Hitit Solar

2011 yılının Aralık ayında ilk girişimim Hitit Solar’ı kurup yenilenebilir enerji sektörüne ve girişimcilik dünyasına ilk adımımı atmıştım. Genç girişimci veya girişimci adayları için bir ders niteliğinde olan bu hikâyeyi paylaşmak bugüne nasip oldu. İlgilenenlere duyurulur. devamı...

Türk futbolunun utanç gecesi

27 Temmuz 2022 akşamı Türk futbolunun utanç gecesi olarak tarihe geçti. Dinamo Kiev’le kendi sahasında verdiği mücadeleyi kaybeden Fenerbahçe taraftarları golü yedikten sonra “Vladimir Putin” diye tezahürat yaptı. Nereden bakarsanız bakın hepimizin yüzünü kızartan bu olaydan sonra Fenerbahçe taraftarlarının, medyasının ve kulübünün klasik reaksiyonu, suçu golü atan futbolcuya yükleme, kabullenmeme ve sonrasında da olayın üstünü örtmek oldu. Bu yazımda konuyu analiz edip bu vahim olaydan sonra bence yapılması gerekenleri sıralayacağım. devamı...

Daha yaşanabilir bir dünya için Good4Trust

Kâr amacı gütmeyen bir sosyal girişim olan Good4Trust, ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim yapan üreticilerle, ihtiyaçlarını onlardan karşılayan alıcıların bir araya geldiği bir topluluğu organize ediyor. Benim de 7’ler Konseyi’nde olduğum Good4Trust’tan geçen yazımda kısaca bahsetmiştim, bu yazımda detaylara inmek istiyorum. devamı...

Kültürümüze ve insanlığa aykırı mutfak şaklabanlıkları

Uzun süredir beni rahatsız eden bir konudur bu. Yemekle şaklabanlık yapmak. Nusret’le başlayan ve bana göre çığırından çıkan bu saçmalıklar hem mutfağımızın değerini düşürüyor, hem de insanlığımızı sorgulatıyor. Dünyada açlık sınırının altında yaşayan yüz milyonlarca insana ek olarak kuraklıktan ve savaşlardan dolayı gıda güvenliği tehlikede olan milyarlarca insan varken bu ucuz şovmenlikler beni gerçekten rahatsız ediyor. devamı...

Türkiye’nin ve ailemizin iki jönünü art arda yitirmek…

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin bol aksiyonlu jönü, benim de en sevdiğim Türk aktörlerinden biri olan Cüneyt Arkın’ı ve anne tarafımdan yine en sevdiğim akrabalarımdan biri olan Cevdet Öztürk’ü art arda kaybettik. Lafını sakınmayan, samimi, iyi kalpli ve yakışıklı bu iki adamı size kendi penceremden anlatmak isterim.   devamı...

Sağlıkta şiddetin çok yönlü analizi ve önerilerim

Konya Şehir Hastanesi’nde öldürülen Dr. Ekrem Karakaya için tüm sağlık sektörü ayakta. Türkiye’nin her yerinde sağlık çalışanlarına hastalar ve hasta yakınları tarafından uygulanan şiddet olayları gündemden düşmek bilmiyor. Bu yazımda konuyu farklı bir bakış açıdan değerlendirip sorunun özüne ineceğim. devamı...

Türkiye’de ve dünyada güneş enerjisi

Her sene bir önceki senenin ısı rekorlarının kırıldığı bir dönemdeyiz. İklim krizi hayatımızın bir gerçeği. Yer küredeki tüm canlıların yaşamını sürdürülebilir kılmak istiyorsak tüm enerji ihtiyacımızı yenilenebilir enerjiden ve özellikle güneş enerjisinden elde etmemiz gerekiyor. Bu yazımda güneş enerjisinin an itibariyle ülkemizde ve tüm dünyadaki durumunu işleyeceğim. devamı...

Yeniden ve erken başlayan yangın kâbusu

Geçen sene temmuz ayında başlayan orman yangınları sezonu bu sene erken başladı. 21 Haziran’da Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde bu senenin ilk büyük yangınına tanık olduk. Geçen seneden dersler çıkarıp yangını hemen kontrol altına alabildik mi? Maalesef hayır. Bir ilerleme var ama yeterli değil. Umarım bu ilk yangından gerekli dersler çıkarılır ve sezonun geri kalan kısmında geçen seneki faciaları yaşamayız. devamı...

Şiddetin en karmaşık hali: Kadın Şiddeti

Başlığı yanlış okumadınız. Kadına şiddet değil: Kadın şiddeti. Geçmişte “kadına şiddet” konusunu defalarca kaleme aldım. Bugün şiddet konusunu anlatması zor olan başka bir yönden ele alacağım: Kadınların diğer kadınlara veya erkeklere uyguladığı şiddet. Hemen peşinen söyleyeyim, hangi biçimde olursa olsun “şiddete kesinlikle hayır” diyorum. devamı...

Türkiye’nin İngilizcesinin “Türkiye” olarak değişmesi yetmez

Türkiye’nin İngilizcesinin Türkçe’deki gibi “Türkiye” diye değiştirilmesi için T.C. Dışişleri Bakanlığı önce büyükelçiliği bulunan tüm ülkelere resmi bildiri gönderdi sonra da Birleşmiş Milletler nezdinde başvuru yaptı ve kabul ettirdi. 2019 yılında "Ülkemizin İngilizce adı "Turkia" olmalı" başlıklı blog yazımı sosyal medyada paylaşmamla bu konudaki ilk ciddi tartışmaları başlatan ve değişimi tetikleyen biri olarak bu yönde adım atılması şahsen beni memnun etti ancak bu isim değişikliği yeterli değil, bana göre ileride bir düzeltme daha yapılacak.   devamı...

Avrasya bölgesinde yeşil hidrojen

17-18 Mayıs tarihlerinde İspanya Devleti'nin ev sahipliğinde “Green Hydrogen Organisation” tarafından düzenlenen Barcelona’daki Yeşil Hidrojen Asamblesi’ne hem konuşmacı hem de katılımcı olarak iştirak ettim. İyi ki de gitmişim. Kafamdaki resim netleşti. Bu yazımda yeşil hidrojenle ilgili bazı detayları aktarıp, konuştuğum panelde sorulan soruları ve verdiğim cevapları paylaşacağım. devamı...

Avrupa’nın zirvesinde yine Türk takımları: Vakıfbank

Geçen yazımda Anadolu Efes’in arka arkaya kazandığı 2. Euroleague şampiyonluğuyla Türk sporunda eşsiz bir başarıya imza attığını kaleme almıştım. Bu yazımda ise Efes’in erkek basketbolunda Avrupa kupalarını domine etmesinin ötesine geçebilen tek takım olan Vakıfbank’ı yazacağım. Kadın voleybolunda Avrupa ve Dünya Şampiyonu Vakıfbank bu sene yine mücadele verdiği tüm turnuvaları kazanıp üstünlüğünü perçinledi. Avrupa’nın en iyi takımlarının rekabet ettiği CEV Şampiyonlar Ligi’ni 5. kez kazanıp kupayı en fazla kazanan takım unvanının da sahibi oldu. devamı...

Avrupa’nın zirvesinde yine Türk takımları: Anadolu Efes

Bu hafta sonu Türk basketbol ve voleybol takımlarının Avrupa’da şampiyonluklarını gururla izledik. Cumartesi, Avrupa’nın en önemli erkek basketbol turnuvası Euroleague’de Anadolu Efes, İspanyol devi Real Madrid’i yenerek üst üste ikinci kez şampiyon oldu. Pazar da Vakıfbank, Avrupa’nın en önemli kadın voleybol turnuvası CEV Şampiyonlar Ligi Süper Finali’nde İtalya şampiyonu Imoco Volley'i mağlup ederek 5. kez şampiyonluğa ulaştı. Bu yazımda Anadolu Efes’in, bir sonraki yazımda da Vakıfbank’ın başarılarını ele alacağım. devamı...

Pandemi bitiyor mu?

Uzun süren Avrupa seyahatimden bu hafta dönüş yaptım. Benim açımdan oldukça olumlu geçen bu seyahatte elde ettiğim önemli bulgulardan biri de pandemide artık sona geldiğimiz. Tünelin ucundaki ışık göründü. Güzel günler yakında. devamı...

38 sene sonra şampiyon Trabzonspor

Annem Trabzonlu olduğu için Trabzonspor’a karşı hep bir sempatim olmuştur. İstanbul’daki 3 büyük takıma 1967 senesinden beri düzenli olarak tek kafa tutabilen Anadolu’nun medarı iftarıdır. 90’lı yıllardan beri yakinen izlediğim Trabzonspor birkaç kez şampiyonluğu hak edip çok yaklaştıysa da bir türlü kazanamamıştı. Geçmişte kazanılmış 6 şampiyonluğa ek olarak, ben dâhil milyonlarca futbol seyircisinin yaşı gereği ilk kez tanık olduğu bu şampiyonluk çok değerli. devamı...

Galatasaray’a ciddi zarar veren taht oyunları

10.000’in üzerinde üyesi olan 117 yıllık kulüpte, 22 saat süren bir seçimle sabaha karşı 801 üyenin oyuyla idari ibrasızlık verdirerek yaklaşık 10 ay önce iyi niyetle seçilmiş yönetimi düşürenler, sonra da aday olup zoraki seçim yaptırmaya kalkıyorlar. Sonuç olarak kulübün içinden gelenler kendi hırsları ve egoları yüzünden Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarılı spor kulübünü paralize etmeyi başardılar. devamı...

“Avrupa’nın çöplüğü Türkiye” zihniyeti

“Ben buradan Avrupa’ya vitamin gönderiyorum, onlar oradan bana çöp gönderiyor” diyor Adanalı bir narenciye yetiştiricisi. İngiltere’den Adana’ya gönderilen çöp, Avrupa’dan Türkiye’ye bir senede gönderilen milyonlarca ton çöpün bir kısmı. Ülkesine değer veren ve çevre konularında hassas biri olarak bu konuda söyleyeceklerim var.   devamı...

Baharı müjdeleyen manolya ağacı

Bebek yokuşundan inerken sahile yaklaştığınızda İstanbul’un tarihi köşklerinden birinin bahçesindeki muhteşem manolya ağacını açmış görürseniz bilin ki bahar artık gelmiştir. Çocukluğumun ve ergen dönemlerimin geçtiği bu tarihi beyaz köşkün ve bahçesindeki manolya ağacının bendeki anlamı ise benliğimi oluşturan mutlu çocukluk döneminin sembolleri olmalarıdır. devamı...

Will Smith’in Oscar tokadı

Geçenlerde 94. Oscar ödülleri akşamında törenin önüne geçecek tarihi bir olay yaşandı. En iyi erkek oyuncu ödülünü kazanan Will Smith, ödülü almadan önce programı sunan komedyen Chris Rock’a karısıyla ilgili yaptığı espriden dolayı okkalı bir tokat attı. Sonrasında bu olay çok konuşuldu, hâlâ konuşuluyor. Academy cezasını kesti. Toplum psikolojisini ilgilendiren bu olayı kendi perspektifimden yorumlayacağım. devamı...

Savaşı meşrulaştırma amacıyla yapılan çirkin propagandalar

Ukrayna’daki savaş 1. ayını doldurmuşken iletişim savaşları da tam gaz sürüyor. Bir tarafta savaşta yapılanları meşrulaştırmak için kullanılan çirkin propagandalara tanık oluyoruz, diğer tarafta da gerçekleri haykıran sesleri duyuyoruz. Bu kadar dezenformasyonun olduğu bir dünyada gerçekleri yalanlardan nasıl ayırt edebileceğiz? Cevabı basit. devamı...

Ritz-Carlton, Istanbul’un futbol uğuru

Geçen hafta oynanan Galatasaray Barcelona maçından sonra uzun süredir aramızda konuştuğumuz ve hiçbir zaman dillendirmediğimiz bir doğal sonucu sizlerle paylaşmak isterim: Ritz-Carlton, Istanbul Oteli futbol takımlarına uğurlu geliyor. Nasıl olduğunu sizlerle bu yazımda paylaşacağım. devamı...

Akaryakıt fiyatlarının can yakmasının önüne nasıl geçebiliriz?

Önceden ayda yılda bir olan akaryakıt fiyatlarındaki artışlar son haftalarda neredeyse her gün yaşanıyor. Her bir artış da cebine giren çıkan konusunda aşırı hassas olan milletimizde ciddi panik yaratıyor. Peki toplumda travma haline gelen bu sorunun kökten bir çözümü var mı? Kesinlikle var. devamı...

Sadece Kadınlar Günü’nde değil, her zaman tam destek!

Bu sene Dünya Kadınlar Günü önceden kutlanmaya başlandı. Bugünlerde pandemi ve savaşlar gibi toplu ölümlere sebebiyet veren felaketlerden en çok kadın ve çocukların mağdur olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Kadınlar Günü öncesi ve sırasında kadınlarımızın önemini vurgulamamız önemli ama yeterli değil, bu değeri her zaman vermeliyiz. devamı...

Savaşa hayır!

Haftalık yazımı kaleme almak için oturduğumda içimden başka bir konuyla ilgili yazmak gelmedi. Türkiye’de herkesin aklı İstanbul’a 1 saat uçuş uzaklığındaki sevdiğimiz komşumuz Ukrayna’da. Bu yazımda komşumuzda yaşanan bu anlamsız savaş hakkında içimden geçenleri paylaşacağım. Hemen başından belirteyim: Savaşa kesinlikle hayır! devamı...

Toplumsal akılsızlaşma üzerine bir film “Don’t Look Up”

Siyasi yozlaşma, halkın kutuplaşması, medyanın içinin boşaltılması, kişisel menfaatlerin dünyanın sonunu getirme riski, bilimin sesine kulak verilmemesi gibi toplumsal akılsızlaşmaya sebep olan unsurları alaycı bir üslupla eleştiren “Don’t Look Up” filmini beğendim. Yıldız oyuncu kadrosu da senaryonun hakkını vermiş. İzlemenizi tavsiye ederim. devamı...

Belgeselciliğin yıldızı sevgili Didem’i anarken

Bazı insanlar vardır, hayatınızda kısa bir süre temasınız olmasına rağmen sizde iz bırakır. 27 Ocak’ta kanserden hayatını kaybeden, harika belgesellere imza atmış sevgili dostum Didem Şahin de öyle biriydi benim için. Bu blog yazımı onu anmak için kaleme alıyorum. devamı...

Adana yarı maratonunda kebaplı motivasyon

Geçenlerde Adana’da günlük 30 ton büyükbaş, 50 ton da küçükbaş hayvan eti tüketildiğine dair bir habere denk geldim. Aklıma hemen geçen ay başında Adana yarı maratonu için Adana’ya yaptığım seyahat ve yarış öncesi ve sonrası tükettiğimiz Adana kebapları geldi. Bu yazımda spor amaçlı gezim üzerinden Adana gibi bir keyif şehrine ilişkin son izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. devamı...

Galatasaray küme düşer mi?

Galatasaray tarafından yıllarca hezimete uğratılmış takımların taraftarları hiç heveslenmesin; Galatasaray bu sene küme düşmez. Asıl sorun önümüzdeki 10 sene içinde baş gösterecek. Finansal tarafı doğru yönetemezlerse önümüzdeki 10 sene içinde 3 büyüklerden en az biri küme düşebilir. devamı...

Aşı karşıtlarıyla mücadele her platformda!

Aşı karşıtları her ülkede direnişlerini sürdürüyorlar. Covid-19’la mücadelenin 2. yılına girdiğimiz bu günlerde pandeminin sona ermesi için herkesin aşı olması gerekiyor. Bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu bir ortamda aşı karşıtlarının bu mücadeleyi sekteye uğratacak eğilimlerinin önüne geçilmesi lazım. devamı...

Çıldır Gölü, Tuz Mağarası ve İshak Paşa Sarayı

Yılbaşında kayak tatili için gittiğim Kars’ta ilk günümü bölgeyi gezmeye ayırdım. Benim için tutku olan kayaktan bir gün feragat ettiğim bu gezi faslını iyi ki yapmışım diyorum. Sizlerle bu hafta, doğa harikası Çıldır Gölü ve Tuz Mağarası ile tarihe ışık tutan önemli bir başyapıt olan İshak Paşa Sarayı izlenimlerimi paylaşacağım. devamı...

“Made in Türkiye” değişikliği ile ilk doğru adım atıldı

12 Nisan 2019 tarihinde ülkemizin adı İngilizce “Turkey” yerine “Turkia” ibaresiyle değiştirilmeli diye kampanya başlatmıştım. Geldiğimiz noktada, geçen ay Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle marka olarak "Made in Turkey" ibaresi yerine "Made in Türkiye" kullanılması resmileşti. Bu adımı başlangıç için son derece olumlu bulmakla beraber, yeterli olmadığını düşünüyorum. devamı...

McGill Üniversitesi’nin 200. Yılı kutlu olsun!

Bu sene hayatımda önemli bir yer teşkil eden Kosta Rika’nın 200. bağımsızlık yıldönümünün yanı sıra, mezunu olduğum McGill Üniversitesi’nin de 200. kuruluş yılını kutluyoruz. Kanada’nın en iyi üniversitelerinden biri olan ve her zaman her anlamda gurur duyduğum McGill Üniversitesi’nin 200. Yılı kutlu olsun! devamı...

Istrunbul ile İstanbul’u koşmak

Bundan birkaç ay önce Adım Adım’ın antrenörlerinden Emre Hoca’yla bir restoranda karşılaşmamız sonucunda dahil olduğum “Istrunbul” sayesinde sabahın erken saatlerinde toplu halde koşarken hem sağlam kardiyo yapmış oluyorum hem de birbirinden değerli beyaz yakalı dostlarla sohbet edip fikir alışverişinde bulunabiliyorum.   devamı...

COP26 Zirvesi ve geleceğimize dair düşündürdükleri

31 Ekim-12 Kasım tarihlerinde İskoçya’da düzenlenen COP26 zirvesi iyisiyle kötüsüyle çok ses getirdi. Bu zirveye ilk olarak McGill Üniversitesi’nde iklim kriziyle ilgili yaptığım konuşmada değinmiştim. Bu yazımda daha detaylı bir özet sunacağım, sonunda da zirveyle ilgili kendi fikirlerimi paylaşacağım. devamı...

44. yaşım

Her yaşın bir güzelliği vardır derler. Doğrudur. Özellikle önceliklerin kafanda netleşince yeni yaşını iple çekersin. Bu yıl benim için böyle bir süreci ifade ediyor. Beni aşağıya çeken her şeyden kurtulduğum ve tutkuyla bağlı olduğum şeylere odaklandığım bir sene olacak. devamı...

Üniversitem McGill’de iklim kriziyle ilgili yaptığım konuşma

Geçen hafta benim açımdan önemli bir etkinlikte konuşma yaptım. Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde “İklim Krizi ve Ne Yapılması Gerekiyor?” başlıklı çevrimiçi konferansta sunum yapıp McGill mezunları ve profesyonelleri tarafından sorulan soruları cevapladım. Bu yazımda söz konusu konferansın içeriğini paylaşacağım. devamı...

Türkiye'de mantar sezonu

Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki rüzgar santralimizde özellikle sonbahar aylarında ormanın içinden insanlar sahamıza izinsiz giriş yapıyorlar. Güvenlik gerekçesiyle hemen müdahale ettiğimiz bu kişilerin mantar toplamak için ormana girdiklerini ve bizim santralden çıkış yapmaya çalıştıklarını anlayınca mantar konusuna merakım arttı. devamı...

Gökyüzünün altındaki müze: Saint Petersburg 2

Son Rusya gezimdeki izlenimlerimi aktarmaya başladığım geçen yazımın bu haftaki ikinci bölümünde birbirinden etkileyici saraylara, opera ve tiyatro binalarına, çar ve çariçeler hakkında ilginç tarihi hikayelere, güncel izlenimlere ve elbette Rus mutfağının damakta iz bırakan özel lezzetlerine yer veriyorum. devamı...

Gökyüzünün altındaki müze: Saint Petersburg 1

Saint Petersburg ihtişamlı sarayları, tarihi ve hikayeleri ile büyüleyici bir güzellik ve ‘bulutların altındaki müze’ takma adını fazlasıyla hak ediyor. Rusya’nın başkenti ve ticari merkezi Moskova olsa da, Saint Petersburg Rusya’nın kesinlikle kültür ve tarih başkenti. Uzun süredir merak ettiğim bu şehri ziyaret etme fırsatı buldum, ciddi keyif aldım ve beklentilerimin üzerinde bir deneyim yaşadım. devamı...

Kore’den sert bir sistem eleştirisi: Squid Game

Eylül ayında bir anda fenomen olan diziyi gecikmeli de olsa ben de izledim ve yeni bitirdim. Özünde kapitalist sistemi ağır eleştiren hikayesinde insan doğasının ne kadar acımasız olabileceğini net bir şekilde anlatmış. Bence dizinin bu kadar popüler olmasının sebebi de hayatımızdaki sorunların çarpıcı ve abartılı bir şekilde anlatılması ve izleyenlerin empati kurup sistem eleştirisine katılmasıdır. devamı...

GWO (Global Wind Organization) eğitimleri

Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki rüzgar enerji santralimizdeki teknikerlerimizin ve genç mühendisimizin eğitimlerini tamamladığımız bir süreçte, “Yüksekte güvenli çalışmak için gereken GWO eğitimini ben de almak istiyorum” deyince şaşıran ekibe hayat felsefelerimden birinin tekrar altını çizdim: Herkes her yaşta eksiklerini tamamlasın. Eğitim her dönemde şart! devamı...

Ritz-Carlton, Istanbul’un 20. Senesi kutlu olsun!

Ritz-Carlton, Istanbul’un açılış hikayesi Harvard Business Review’un vaka çalışmaları arasına rahatlıkla girebilecek nitelikte. O günden bugüne çok şey yaşandı ve değişti. Zaman hızlı akıyor. Geçen hafta otelin 20. senesini kutladık. Bu vesileyle otelin açılış hikayesini sizlerle detaylı paylaşmamın zamanı geldi. devamı...

Yerini bulan sanat fuarı

İstanbullulara her organizasyonda farklı bir keyif veren Contemporary İstanbul’u bu sefer alışılmamış bir mekanda harika sanat eserleriyle karşıladık. Dün gezebildiğim sanat fuarındaki izlenimlerimi ve temennilerimi sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

İstanbul’daki taksi sorunu

Onlarla olmuyor, onlarsız da olmuyor. Böyle bir ikilemde yıllardır süregelen, bir türlü çözülemeyen ve son dönemde artık iyice rahatsız edici olmaya başlayan İstanbul’daki taksi sorununu masaya yatıracağım. Tabii her zamanki gibi çözüm önerilerimi sıralayarak… devamı...

Kosta Rika’nın 200. Yılı kutlu olsun!

2008 yılından beri Fahri Konsolosluğu’nu yaptığım Kosta Rika’nın 200. Yıl Dönümüne denk gelmek benim için büyük şeref oldu. Bana “bugün hangi ülkenin temsilciliğini yapmak istersin?” diye sorsalar, hiç tereddüt etmeden ilk sırada yüzölçümü diğer ülkelere göre küçük, kalbi ve vizyonu büyük olan bu örnek ülkeyi, Kosta Rika’yı seçerdim. Güzel Kosta Rika’nın 200. Yılı kutlu olsun! devamı...

Orman yangınlarıyla mücadele platformunun doğuşu

Ağustos ayında orman yangınları başlamıştı ve bir hafta boyunca hiçbir şey yapamamış olmaktan dolayı içim içimi yiyordu. Sonunda dayanamadım ve aktivist karakterimin beni dürtmesiyle profesyonel olarak drone imal eden genç bir mühendis arkadaşımı aradım. Gerisi geldi… devamı...

Türk sporunun yüzümüzü güldüren şahsiyetleri

Spor da dahil hayatımızın her alanında içimizi karartan olaylara sürekli tanık oluyoruz. Bugün ise hem Türk sporunda ciddi başarılar elde etmiş hem de karakterleriyle etraflarına ışık saçan spor insanlarını kaleme alacağım: 35. Galatasaray SK başkanı ve maalesef dün kaybettiğimiz Duygun Yarsuvat, paralimpik yüzücü Sümeyye Boyacı, Avrupa üçüncüsü kadın voleybol takımımız, kadın boksunda olimpiyatlarda ilk madalyaları kazandıran Busenaz Sürmeneli ile Buse Naz Çakıroğlu ve okçulukta ilk altın madalyayı kazanan Mete Gazoz. devamı...

İklim değişikliğine karşı gizli kahraman: Yeşil Hidrojen

Ağustos ayında yazılarıma ara verdikten sonra yılın geri kalanında kaleme alacağım yazılarıma ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bir konuyla başlamak istiyorum. Yaşadığımız doğal afetlerin ana kaynağı iklim değişikliği ve iklim değişikliğinin ilacı da yenilenebilir enerji olduğu için, bu yazımda yenilenebilir enerjinin gizli kahramanı yeşil hidrojen modeline yer vereceğim. devamı...

Orman yangını felaketlerinin düşündürdükleri

Temmuz ayının son yazısı için hidrojen konusunu ele almaya hazırlanırken hepimizi dehşete düşüren orman yangınları gündeme bomba gibi düştü. Ben de doğal olarak yazı gündemimi değiştirdim. Bu yazımda farklı bir perspektiften analiz yaparak orman yangınlarını ele alırken, yaratılan polemiklere de değineceğim. devamı...

Ülkemizde hayvan haklarının hakkını verebilecek miyiz?

Genel olarak ülkemizdeki hayvanların maruz kaldığı muamele içimi acıtan, canımı ciddi anlamda yakan bir konudur. İçinde yaşadığımız toplumun yüz karasıdır. Memlekette hayvan hakları diye bir şey yokken 14 Temmuz günü çok uzun zamandır beklenen “hayvan hakları yasası” teklifi birçok itiraza rağmen onaylandı. Bu yasa bende iki intiba bıraktı. Birincisi hiç yoktan iyidir, ikincisi de hayvanları korumaktan uzak bu yasayla ilgili daha yapacak çok işimiz var. devamı...

Sel felaketleri için risk azaltma

Gün geçmiyor ki Türkiye’de ve dünyada sel felaketi haberleri almayalım. Geçen hafta Türkiye, Almanya, Belçika, Avusturya ve Hollanda’nın farklı bölgelerinde yaşanan seller bunun en güncel örnekleriydi. Sel felaketlerinin artarak devam edeceği öngörüsünde bulunursak, bu yazıda ele aldığım ‘oluşan riskleri nasıl ortadan kaldırabilir veya en azından azaltabiliriz?’ sorusunu yanıtlamak kritik önem taşıyor. devamı...

Penaltı şampiyonu İtalya’nın başarı öyküsü

1994 yılında ABD’de Harvard Üniversitesi’nde yaz dersleri alırken denk düşmüş, Boston’da İspanya–İtalya çeyrek finalini seyretmiştim. Geçenlerde (11 Temmuz) sonuçlanan Avrupa Futbol Şampiyonası bana 94’teki Dünya Kupası’nı çağrıştırdı. Tabii bir farkla. Bu defa finalde penaltılarla kazanan İtalya oldu. devamı...

Aşı olun!

Aşılama konusunda sürekli bir polemik var. Bir tarafta kafaları karıştıran komplo teorisi tadında aşı karşıtlığı dezenformasyonu, diğer tarafta virüsü yenebilmek için herkesi aşılama çabası. İnsanlığın kaderini şekillendirecek bu mücadeleyi her zamanki gibi bilim aklının kazanmasını diliyorum. devamı...

Ders niteliğinde bir RES projesinin kurtarılması -3- (T1’i devreye alma)

Kocaeli’nin Kandıra ilçesinin Babalı Mahallesi’ndeki Rüzgar Enerji Santrali (RES) Projemizi nasıl batmaktan kurtardığımızı, sonrasında da yaşadığımız ağır kanat kazasını yazmıştım. Bu yazımda rüzgar santralimizdeki ikinci (T1) türbinimizi yaşanan diğer zorluklara rağmen nasıl devreye aldığımızı sizlerle paylaşacağım. devamı...

Galatasaray’ımızın yeni başkanı Elmas’a dost tavsiyeleri

19 Haziran 2021 tarihinde Burak Elmas çekişmeli bir oylama sonucunda Galatasaray Spor Kulübü’nün 38. Başkanı olarak seçildi. Toplamda 5 adayın yarıştığı bu seçimde bana göre en hayırlı 2 adaydan biri başkan oldu. Zor bir gündemle iş başı yapan ve gerçekten başarılı olmasını istediğim Burak Elmas’a kalbimden geçenleri ve bilgi birikimimi aktararak tavsiyelerde bulunmak isterim. devamı...

Sunny’i yaşamak ve Sunny’den öğrenmek

Geçen sene Ekim ayında hayatıma giren dünyalar tatlısı köpeğim Sunny’nin hayat kalitemi artırdığını söyleyebilirim. Hayvanlara bakmak gerçekten kolay değil ama tüm bu süreçte size yaşattıkları buna katbekat değiyor. Bu yazımda sevimli dostlarımızın bize fark ettirmeden nasıl faydalı olduklarını kaleme alacağım. devamı...

Çevre felaketlerinin riskini nasıl azaltabiliriz?

5 Haziran’da Dünya Çevre günü kutlamasını yaptık ama bir yandan da çevre felaketleri artarak devam ediyor. Bu yazımda çevreye zarar veren doğal ve insan kaynaklı afet risklerini nasıl azaltabileceğimizi kaleme alacağım. devamı...

Efsane Efes sonunda Avrupa’nın zirvesinde!

1996 yılında Efes Pilsen’in Koraç Kupası’nı kazandığı maçı çok net hatırlıyorum. Türk basketbolu adına adeta bir kırılma noktası olan bu zaferden 25 sene sonra yeni adıyla Anadolu Efes’in Avrupa’nın zirvesi sayılan Euro League’i kazanarak başarılarını taçlandırması beni çok mutlu etti. Düşüncelerimi paylaşmak isterim. devamı...

200. yıllarını kutlamaya hazırlanan Latin Amerika ülkeleri

Geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Dışişleri Bakanlığından yapılan bir açıklama bana iletildi. 200. yılını kutlamaya başlayan Latin Amerika ülkeleriyle 100. yılını kutlayacak Türkiye’nin geçmişte, günümüzde ve gelecekte işbirliklerini nasıl geliştirdiklerini ve geliştirmeye devam edeceklerini anlatan bu açıklama beni ister istemez düşüncelere sevk etti. devamı...

Robert De Niro’nun ikizim Baran’la koyu muhabbeti

Geçen gün ikiz kardeşim Baran, kendi sosyal medyasında en sevdiğim aktör Robert De Niro’yla muhabbetini gösteren bir video yayınladı. Bu videoda De Niro, Baran’la sohbetini övdükten sonra Nobu İstanbul projesiyle ilgili güzel temennilerini iletip babama selamlarını söylüyor. devamı...

Pizza Hut Türkiye’nin yükselişi nasıl engellendi?

Pandemi döneminde evlere servis sektörü patlamış durumda. Bu hizmetin en fazla talep edilen ürünü de pizza. Peki, pizza sektörünün uzun yıllar önce efsaneleşmiş markası Pizza Hut neden bir türlü beklenen çıkışı yapamayıp rakiplerinin gerisinde kaldı? Pizza Hut Türkiye’nin şirket tarihindeki kırılma noktalarından birini bir de benden dinleyin. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 10

Blog yazılarımı düzenli takip edenler bilir: Beni şahsen tanıyan veya tanımayan çeşitli kişilerden farklı kanallar aracılığıyla gelen soruları biriktirip, yeri geldiğinde toplu olarak yanıtladığım bir yazı dizim vardır. Bu hafta da bunların 10.’sunu yayınlıyor ve son dönemde sık yöneltilen soruları cevaplıyorum. devamı...

‘Elitizm’in futbola yansıması: Avrupa Süper Ligi

Avrupa Süper Ligi duyurulduğu hafta blog yazısı yazmaya niyetlendim, hatta “Futbolun Berlin Duvarı: Avrupa Süper Ligi” diye başlık attım, alt başlıkları oluşturdum. Ancak bu oluşumun 2 gün sonra dağılması ve benim için çok daha önemli meselelerin gündeme gelmesiyle bu yazıyı ertelemiş oldum. Bugün bu konu kapanmış gibi gözükse de özünde elitizm olan Avrupa Süper Ligi projesiyle ilgili kendi perspektifimden bir analiz yapacağım. devamı...

“Aç-kapa, aç-kapa, Artema” kafasını tersten yaşayan Türkiye

30 Nisan itibariyle 3 haftalık kapanma kararı alınırken bu açma ve kapama kelimelerini çok duyunca ister istemez Artema reklamı geliyor aklıma. Tabii Şener Şen’in yarattığı gibi muzip ve sempatik bir durum söz konusu değil. Bu ‘aç-kapa’ kafası insanların ciddi anlamda özgürlüklerinin kısıtlandığı, ‘karantina turizmi’ gibi garip kavramların ortaya çıktığı, alkol yasağı gibi ne idüğü belirsiz sınırlamaların koyulduğu ve en kötüsü de tünelin ucundaki ışığı görmediğimiz bir ortam yaratıyor. devamı...

Dünyadaki enerji devriminin Türkiye’ye yansımaları

Enerji ihtiyacımızın tamamını yenilenebilir enerjiden karşılamak gibi bundan 10 sene önce ütopik görülen eğilimlerden oluşan enerji devrimi tüm dünyada hızla gerçekleşirken, Türkiye bu değişime tıpkı mehter yürüyüşünde olduğu gibi “iki ileri-bir geri” şeklinde ayak uydurmaya çalışıyor. devamı...

Elveda Betsy, hoş geldin Sunny

Bir köpek herkesin sevgilisi olabilir mi? Olur. Fransa’da köpek çiftliğinden ilk alındığından beri hatıralarıma kazınan babamın şirin ötesi Coton de Tuléar cinsi köpeği Betsy’i geçen hafta kaybettik. 2006 senesinden bu yana hayatımıza neşe katan bu harika köpeği sizlere anlatacağım yazımda, hayatımda ilk defa evlat edindiğim yeni köpeğim Sunny’i de sizlere takdim edeceğim. devamı...

İyi olarak kalmak bir mücadeledir bu dünyada

Breaking Bad dizisini yeni bitirdim. Dürüst, etik değerleri yüksek ve kendi halinde bir lise kimya öğretmeninin kanser olduğunu öğrendikten sonra nasıl azılı bir suçluya dönüşüp Amerika’nın en büyük uyuşturucu baronlarından biri haline geldiğini işleyen bu senaryo harikası diziyi bitirdikten sonra dizinin kısa bir analizini ve bana neler hissettirdiklerini sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

İstanbul’da pandemiyle değişen hayat koşulları

İçinde bulunduğumuz salgın, hayatımızı her anlamda etkiliyor. Vefat edenlerin sayılarının gün geçtikçe artması, Covid-19 pozitif çıkanların sayılarının artan bir oranda çoğalması, çemberin daraldığını hissetmemiz ve sağlık sorunu yaşamasak bile hayat koşullarımızın gün geçtikçe zorlaşması… Yaşadıklarımdan örnekler vererek pandemi döneminde İstanbul’da yaşamanın zorluklarını paylaşacağım. devamı...

Burası Türkiye: Özlem Türeci potansiyelleri itinayla yok edilir!

Geçtiğimiz hafta İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi tüm yurtta bomba etkisi yarattı. Kadınlar ayaklandı, protestolar başladı, davalar açıldı, hükümet tarafındansa bu iptalin eşcinsellere yönelik bir hamle olduğu bilgisi aktarıldı. Herkes konuyu kendi perspektifinden yorumladı, bazıları aksiyon aldı. Ben de bu yazımda kadına şiddeti tetikleyen iptal sorunsalını niş bir pencereden değerlendireceğim: Değerli beyinlerin göçü. devamı...

2020-21 Süper Lig “Kaos Sezonu”

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş... Türk sporunu yönlendiren Türkiye’nin en büyük 3 spor kulübü, ilklerin yaşandığı 2020-21 Süper Lig’inde kıyasıya rekabete girmiş durumdalar. Covid-19 salgının yaşandığı bir dönemde alevlenen bu amansız rekabet ciddi bir kaos ortamı yaratmanın yanı sıra, zaten sıkıntılı olan toplumun psikolojisini daha da bozuyor. Bu yazımda, söz konusu kaos ortamını yaratan sorunlara ve çözüm yollarına yer veriyorum. devamı...

Covid-19 salgınından nasıl kurtuluruz?

Ülkemizde ilk Covid-19 vakası bundan yaklaşık bir yıl önce tespit edildi. O gün bugündür hayatımızda çok şey değişti. Değişmeyense artarak devam eden Covid-19 vakaları ve büyüyen panik atak ortamı. Çevremdeki herkes tünelin ucundaki ışığı göremiyoruz diyor, bense size bu makalede önerdiğim yöntemler uygulandığı takdirde 1 sene içinde salgının tamamen bitmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum. İlgililere duyurulur. devamı...

Evlilik üzerine...

Bana hep aynı sorular geliyor: Neden bu saate kadar evlenmedin? Yaşıtların evlendi çoluk çocuk sahibi oldu, hatta çocukları büyüdü, sen niçin bekliyorsun? Bir sorun mu var? Bu yazımda bu soruların cevaplarını kendi perspektifimden anlatırken içinde yaşadığımız toplumun da bir analizini yapacağım. devamı...

Türkiye’de dolandırıcılık patlaması

Ekonomik kriz, siyasi çalkalanmalar ve Covid-19 salgını derken büyük çoğunluğun çok ciddi zorluklardan geçtiği bir dönemin içindeyiz. Toplumda oluşan ahlaki erozyon, zora düşüp yanlış yola giren insanların artması ve ‘hep yapanın yanında kalıyor, ne olacak ki?’ mantığının toplumda pekişmesiyle katlanarak artan dolandırıcılık olayları, hukuk sistemindeki zaaflardan dolayı aldı başını gidiyor. Sonumuz hayır olsun. devamı...

Otelciliğin efsane CEO’su Arne Sorenson’un ardından

15 Şubat günü dünyanın en büyük otel zinciri Marriott International'ın efsanevi CEO’su Arne Sorenson 62 yaşında pankreas kanserine yenik düşerek yaşamını yitirdi. Sektörün içinde olduğum yıllarda şahsen tanıdığım bu duayen ismin hastalığından haberim olmadığı için ciddi şaşkınlık ve üzüntü duydum. Bu haftaki yazımı Sorenson’la ilgili anılarıma ayırıyorum. devamı...

Cesur yürek girişimci kardeşlerime öğütlerim

Geçen hafta ‘egirişim’ adlı mecrada röportajım çıktı. Bu röportajda geçmişteki tecrübelerime değinirken genç girişimci adaylarına da öğütlerde bulundum. Bu yazımda insanlığa faydalı işler yapma çabasında olan cesur yürek girişimci kardeşlerime öğütlerimi çoğaltıp detaylandıracağım. devamı...

Ders niteliğinde bir RES projesinin kurtarılması -2- (Kanat Kazası)

Kandıra ilçesindeki Rüzgar Enerji Santrali (RES) Projemizi neredeyse batmaktan kurtarıp yaşanan tüm zorluklara rağmen yolumuza devam ettiğimizi geçen sene Eylül ayında “Ders niteliğinde bir RES projesinin kurtarılması -1-” başlığıyla kaleme almıştım. Bu yazı rüzgar türbinlerinin kurulumuna başlayana kadar geçen süreçteki olaylara ilişkindi.  Projenin tamamen devreye alınması konusunda sona yaklaştığımız şu dönemde bu yazı dizisinin ikincisini paylaşmak istiyorum.  Bu hafta kanat kazası gibi akla gelmeyecek olayları ve devamında yaşananları anlatıyorum. devamı...

Elazığ Depremi’nin 1. yıl dönümünün ardından…

Geçen sene 24 Ocak tarihinde Elazığ’daki depremde yardıma koşan STK’ların ortak hareket etmesi sonucu oluşan kıvılcımla, afet dönemlerinde çok kritik rol oynayacak Afet Platformu’nu kurmuştuk. Elazığ’dan sonra sırasıyla Van’daki deprem, Edirne’deki mülteci krizi, Giresun’daki sel ve İzmir’deki depremde aktif rol oynayan afet platformu, bugünlerde afetlere hazır olmak için birbirinden önemli projeler başlatmış durumda. devamı...

Aşılama süreci başladı, kafalar karışık

Türkiye dahil birçok ülkede başlayan aşılama süreci beraberinde de birçok tartışmayı getirdi. Aşı olmalı mıyız? Hangi aşı en iyisi? Aşı tercihimiz olacak mı? Bize ne zaman sıra gelecek? Kısıtlamalar ne zaman kalkar? Aşı tüm dünyada pandemiyi bitirecek mi?  Bu makalemde bu soruların cevaplarını arayacağız. devamı...

Çoklu afetleri tetikleyen sistem arızası: Diktatörlük

Afet Platformu’nun ilk dönem sözcüsü olarak gündemimde hep afetler var. Afetleri genel çerçevede doğal afetler ve insan eliyle yaratılmış afetler olarak ikiye ayırabilirsiniz. Deprem, sel, fırtına ve pandemi gibi doğal afetlerden belki de daha tehlikelisi savaş, zorunlu göç ve iklim değişikliği gibi insanların yarattığı afetlerdir. Bunları artıran ve hızlandıran da bir sistem arızası var: Diktatörlük. devamı...

2021: Sağlık, sıhhat ve mutabakat yılı

Geçen sene son yazımda “2020 farklı olacak” diye başlık atmıştım. Bunu tekrar okuyunca kendi kendime “Sene sonu yazılarının başlıklarını dikkatli atmalıyım” diye özeleştiride bulundum. Hakikaten farklı bir yıl oldu. Şimdi önümüzdeki senenin temennilerini kaleme alacağım bu yazımda sağlık, aynı zamanda ‘doğruluk’ anlamına gelen sıhhat ve mutabakat temalarına vurgu yapacağım. devamı...

Kastamonulu gençlerin iklim değişikliği konusunda bilinçlenmesi

Bulunduğum her ortamda gençlerin bilinçlenmesi için elimden geleni yapıyorum. Özellikle insanlığın geleceğini ilgilendiren iklim değişikliği, yenilenebilir enerji, sürdürülebilirlik ve sivil toplum gibi konular beni ekstra motive ediyor. Bu yazımda Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın Kastamonulu gençler için organize ettiği etkinlikte iklim değişikliğiyle ilgili yaptığım sunumu sizlerle paylaşıyor olacağım. devamı...

'Bu daha iyi günlerimiz' dedirten su sorunu

Bugünlerde görsel ve yazılı basında Kasım ayının kurak geçmesinden dolayı İstanbul’da su sorununun baş gösterdiğini ve yetkililerin bu konuda uyarılar yaptığını okuyabilirsiniz. İklim değişikliğinin etkilerini yaşamaya başladığımız içinde bulunduğumuz dönemde korkarım bunlar daha iyi günlerimiz. devamı...

İnsanların ikiyüzlülüğü futbola yansıyınca

Geçtiğimiz günlerde futbolda iki önemli olaya tanık olduk. Meslektaşı bir dostunu hastalıktan kaybeden bir futbolcunun onu formasıyla anması, beni geçmişte yaşadığım benzer bir olaya götüren güzel bir hareketti. PSG-Başakşehir maçında 4. hakemin ırkçı söylemine gösterilen tepki ise tümüyle haklıydı ama bu konudaki ikiyüzlülüğü ortaya koyan pek çok başka örnek var maalesef.  devamı...

Afet Platformu ve İzmir depreminde yaptıklarımız

Elazığ depreminde bölgeye giden sivil toplum kuruluşları olarak, ortak yardım çalışmaları sırasında koordinasyonu sürekli kılmak amacıyla temelini attığımız Afet Platformu, bu kez İzmir’de görev başındaydı. Deneyimimiz giderek artarken, afet olmayan dönemlerde yapacağımız çalışmalarla da ana hedefimiz olan afetlerde can ve mal kaybını asgariye indirmek için elimizden geleni yapacağız. devamı...

İkinci dalganın dalgaya gelir tarafı yok!

Kişisel gözlem ve saptamalarından yararlandığım bazı sağlık uzmanlarının da endişeyle vurguladığı gibi, kışa girerken Covid-19 salgınının ülkemizdeki seyri maalesef hiç de iç açıcı değil. Bir yanda şu anki vakaların ilk kapanma dönemini defalarca katladığı, durumun ‘feci’ olduğu dile getirilirken, diğer yanda salgını ve önlemleri hâlâ yeterince ciddiye almayanlar riski daha da artırıyor. devamı...

Aşıyı bulan çift Türkiye şartlarında çalışsa neler olurdu?

Geçen hafta harika bir haber aldık. 2020’de herkesin kâbusu olan Covid-19 pandemisinin nihayet sonunu getirecek aşı haberleri medyaya yansıdı. İşin ilginç tarafı, herkesin mühendisliklerine ve ürettiği teknolojilere güvendiği Almanya’dan çıkan BioNTech şirketinin, aileleri Türkiye'den Almanya'ya göçmüş Özlem Türeci ve Uğur Şahin tarafından kurulmuş olmasıydı. Bu yazımda inanılmaz bir başarıya imza atmış olan çiftin “aynı çalışmaları Türkiye’de yapmaya kalksalardı başlarına neler gelirdi?” senaryosunu size anlatacağım.   devamı...

Türkiye’de enerji gamı değişiyor

Türkiye’nin %100 yenilenebilir enerjiyi hedeflemek için her türlü olanağa sahip olduğunu son 10 yıldır sürekli vurguluyorum. Yakınlarda çıkan bazı haberler, zorlayıcı etkenlerle de olsa bu vizyonun yavaş yavaş meyve vermeye başlandığını ortaya koyuyor. Bu haftaki yazım, sürdürülebilirlik için hangi modellerin kullanılması ve nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında.   devamı...

Pandemide gıda bankalarının kritik rolü

Küresel salgında milyarlarca insan hayatlarını idame ettirebilmek için büyük savaş veriyor. Böyle bir ortamda “Her şeyi devletten beklememek lazım” yaklaşımıyla hareket eden global çaptaki yardımseverler gıda bankacılığı sistemi üzerinden insanlığı ayakta tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Sırasıyla 16 Ekim Dünya Gıda Günü ve 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nde gıda bankalarının pandemideki kritik rolünü hatırlayalım. devamı...

Tenisin gelmiş geçmiş en büyüğü kim olacak?

Geçtiğimiz Pazar günü Fransa Açık Tenis Turnuvası yine epik bir finalle Djokovic’i yenen Nadal’ın oldu. Turnuvayı açık ara en fazla kazanan sporcu olan Nadal 13. kupayı alırken, kazandığı Grand Slam sayısını da 20’ye yükseltip Federer’in gelmiş geçmiş en fazla Grand Slam kazanan sporcu unvanına ortak oldu. Şu aşamada tüm tenis severlerin aklında şu soru var: Kariyerleri bitmeden tenisin gelmiş geçmiş en büyüğü kim olacak? Federer mi? Nadal mı? Djokovic mi? devamı...

Hukuk dünyasından iki büyük yıldız kaydı

Geçtiğimiz haftalarda hukuk alanının iki önemli ismini kaybettik. Amerika’dan Ruth Bader Ginsburg ve Türkiye’den Aslı Başgöz. Her ikisi de şahsen tanımanın ötesinde gerçekten değer verdiğim ve takdir ettiğim kişilerdi. Hukuk alanını seçmiş kişilerin örnek almaları gereken bu iki önemli şahsiyeti bir de benim bakış açımdan dinlemenizi isterim. devamı...

Ders niteliğinde bir RES projesinin kurtarılması -1-

İlk olarak güneş enerjisiyle adım attığım yenilenebilir enerji serüvenimde önemli dönüm noktalarından biri de Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'nde gerçekleştirmek üzere yola çıktığımız Rüzgar Enerji Santrali (RES) Projesiydi. Üst üste gelen ciddi şanssızlıklar nedeniyle büyük mücadelelere sahne olan bu projenin başlangıç sürecinde yaşananları bu yazımda, devamını ise sonraki haftalarda kaleme alacağım. devamı...

Coca-Cola Irak Projesi

Bazen küçük bir çağrışım nesnesi, zengin bir anılar dizisinin zihinde canlanmasını tetikleyebiliyor. Bu haftaki yazımda böyle bir nesnenin düşündürdükleri üzerinden Güney Afrika’ya ve Kuzey Irak’ta yürüttüğüm çetin bir projeye uzanan, Coca-Cola ile ilişkili deneyim ve anılarımı sizlerle paylaşacağım. devamı...

Almanya’nın parlayan Türkleri

Almanya’da yaşayan Türklerin ülkemizdeki tüm kazanç ve varlık bilgilerinin Türkiye tarafından Almanya ile paylaşılacağına dair güncel bir haber, 60’larda başlayan göç dalgasıyla bu ülkeye akın eden Türk kökenli insanların başarıları ve potansiyelleri hakkındaki düşüncelerimi, deneyimlerimi hatırlattı. Bu haftaki yazım onlar hakkında. devamı...

Türk futbolunun geleceği artan bir hızla kararıyor

Pandemi sonrası verilen aradan sonra yazın oynanan maçlarla ligler 26 Temmuz’da tamamlandı. 47 günlük aradan sonra 2020-21 sezonu bu hafta seyircisiz maçlarla açıldı. İçinde bulunduğumuz dönemde, böyle karamsar bir ortamda Türk futbolu için pek umut ışığı göremiyorum. devamı...

Türkiye’de bir ilk: Otomat Gıda Bankacılığı

Türkiye’de gıda bankacılığının çatı kuruluşu olan Temel İhtiyaç Derneği (TİDER), Oxivo Group ve Kadıköy Belediyesi’nin değerli katkılarıyla bir ilke daha imza attı. Bu haftaki yazım, pandemi ortamında sosyal mesafe sorununu aşan ‘Otomat Gıda Bankacılığı’ hakkında.  devamı...

Kadınların haykırışı #challengeaccepted

Geçtiğimiz haftalarda kadına şiddet ve kadın cinayetleri haberleri manşetlerden eksik olmadı. Bu şiddet haberlerinin sonunda Pınar Gültekin’in vahşice katledilmesi bir akımın başlamasına ön ayak oldu. #challengeaccepted kampanyasıyla siyah beyaz resimlerini paylaşan kadınlar sadece Türkiye’de değil, tüm dünyadaki kadınların desteğini ve katılımını teşvik ettiler. Peki, ses getiren bu kampanyadan gerçek anlamda bir sonuç elde edildi mi? devamı...

Bir yılın ardından Cunda Triatlonu

Pandemiyi yaşadığımız şu günlerde insanların geçmişe göre daha karamsar olmaları doğal. Böyle zor günlerde ben dahil birçok kişi ister istemez geçmişteki güzellikleri düşünerek motivasyonlarını yüksek tutmaya çalışıyor. Geçen yıl yine Temmuz ayında, kurucusu olduğum TİDER olarak israfı önleme vizyonumuzu hayata geçirdiğimiz bu harika organizasyonu anmadan geçemiyorum.   devamı...

Hayvan sevgisine layık olabilmek

Bu hafta yazacağım yazının konusunu iki kere değiştirdim. Diğerlerini elediğimden değil, o yazıları da bir gün mutlaka kaleme alacağım. Ancak burada bir öncelik meselesi var. Dün (Cumartesi gecesi) annemin köpeğini kaybettik. Bu sevgi dolu köpeği, Carino’muzu, evimize getirdiği neşeyi ve tüm hayvanlara hak ettikleri gibi bir yaşamı bahşetmenin önemini bu yazımda kaleme alacağım. devamı...

Gereksiz ve zararlı bir icat: Havai fişek

Temmuz ayının başında Sakarya’da bulunan bir havai fişek fabrikasındaki patlamada 7 kişi hayatını kaybetti ve 100’ün üzerinde kişi yaralandı. Bu vahim kazadan sonra havai fişekler bir anda gündem oldu. Benim de bu konuda söyleyeceklerim var. Havai fişeklerle ilgili başımdan geçen olayları ve gözlemlerimi sizlere aktarmak isterim. devamı...

Salgının öğrettiği iletişim kuralları

Afet ve kriz dönemlerinde derinleşen sorunlarımızı çözüme kavuşturmanın en etkin yolu doğru iletişimdir. Geçenlerde iletişim konusunda fikirlerini beğendiğim Azime Acar’ın “Salgının öğrettiği 10 İLETİŞİM KURALI” başlıklı yazısını keyifle okudum. Bu yazıdaki fikirlerine aynen katıldığım gibi benim de yapacağım birkaç eklemeyle salgının öğrettiği iletişim kurallarını sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Gıda perakendesinde enerji ve su verimliliği

KFC ve Pizza Hut Türkiye'nin CEO'luğunu yaptığım dönemde en son yaptığım iş, markaların sahibi ‘Yum! International’ içinde ilk LEED sertifikalı yeşil restoranı İstanbul Bostancı'da açmak oldu. Gurur duyduğum bu KFC restoranında yaptıklarımızı o dönemde tüm perakende sektörüne anlatmaya ve sektörün profesyonellerini teşvik etmeye çalışmıştım. 2011 senesinde sürdürülebilirlik namına yaptıklarımız pek ilgi görmedi. Şimdi aynı tecrübeleri Türk gıda sektörünün sesi Gıda Türk Dergisi'nde bir yazıyla paylaştım. Bu yazıyı eş zamanlı olarak bloğumda siz okurlarıma aktarmak isterim. devamı...

Futbol süper ligimiz başladı, hayırlı olsun mu?

Geçen yazımda içinde bulunduğumuz salgın sürecinde Türkiye Futbol Ligi’nin 12 Haziran tarihinde başlatılması kararını yanlış bulduğumu, futbol gibi özellikle temas sporlarının devam ettirilmesinin büyük riskler taşıdığını kaleme almıştım. Bu yazımda konunun detaylarına ineceğim. devamı...

Sıkça sorulan sorular 9

Kendim veya belli konulardaki görüşlerim hakkında sık yöneltilen soruları yanıtladığım bu yazı dizisinde bugüne dek tam 80 soruya cevap vermişim. Pandemi dönemini de kapsayan güncel soruları yanıtlamaya kaldığım yerden devam ediyorum. devamı...

Beyinlerde hiç bitmeyen veba: Irkçılık

2018 senesinde düzenlenen Dünya Kupası’ndan sonra ırkçılıkla ilgili bir makale kaleme almıştım. Burada Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil ve Türk asıllı İsveçli futbolcu Jimmy Durmaz’ın milli takımlarında ırkçılığa varan talihsiz olaylara maruz kaldıklarına dikkat çekmiştim. Dünya’nın hemen hemen her köşesinde tanık olabileceğiniz ırkçılık vebası bu sefer ABD’de patladı, sonrasında da protestolar tüm dünyaya yayıldı. devamı...

Festtogether nasıl başladı, ilki nasıl geçti?

2019 senesinin başlarında İhtiyaç Haritası’nın kurucularından dostlarım Ali Ercan ve Mert Fırat benimle temasa geçip “Bir festival düzenlemeyi planlıyoruz, senin israfı önleme vizyonunu da bu festivalde uygulamak istiyoruz” dediklerinde çok mutlu olmuştum. Sonrasında “Eğlen, İz Bırakma” mottosuyla düzenlenen Festtogether’ın nasıl bir işbirliğiyle gerçekleştirildiğini ve bu ilk festivalde neler yaşandığını bu haftaki yazımda kaleme alıyorum. devamı...

#FesttogetherEvde

Geçen sene “Eğlen İz Bırakma” mottosuyla ilkini düzenlediğimiz Festtogether, Türkiye’de ilk defa oluşturulan sürdürülebilirlik üzerine kurgulanmış konsepti ve muhteşem programıyla tüm katılımcıların keyif almasını sağlamıştı. Bu sene de Covid-19 salgını yaşadığımız günlerde Türkiye’de yine bir ilke imza atılarak evde festival kavramı getirildi. devamı...

Yüzer Güneş Enerji Sistemleri 2

Bu yılın ilk yazısında Yüzer Güneş Enerji Sistemleri (yüzer GES) konusuna yer vermiştim. Halihazırda Covid-19 salgını yaşadığımız günlerde salgınla ilgili arka arkaya 8 yazı kaleme almışım (buna 23 Nisan yazısı da dahil). Şimdi koronavirüs bağımsız ilk yazımı da yine yüzer GES’le ilgili bir yazı kaleme alacağım. Bu sefer ilk yazımda söz verdiğim gibi daha teknik bir yazı olacak. devamı...

Küresel salgının tek suçlusu Çinliler mi?

Hayatımda ilk ve tek kez Çin’e geçen sene haziran ayında gittim. Dünyanın en büyük güneş enerjisi fuarı SNEC her sene Şangay’da düzenleniyor. Ucu bucağı olmayan bu fuarda dünyanın her yerinden güneş enerjisi sektör paydaşları bir araya geliyorlar. Bu seyahatime de değineceğim bu haftaki yazımda, insanlık olarak Covid-19 salgınına dair yapmamız gereken iç muhasebelere yer vereceğim. devamı...

Yeni dünya düzenine doğru

“Virüsün öğrettikleri” başlıklı son blog yazımda 17 madde sıralamıştım. Bu öğretilerin sonuncusu da yeni dünya düzeniyle alakalıydı. Bundan sonra birçok şeyin eskisi gibi olmayacağını, bazı alışkanlıklarımızı, düzenimizi, yönetim şeklimizi hatta hayat modelimizi değiştirmek zorunda olduğumuzu belirtmiştim. Şimdi bu öngörülerimi detaylandırıyorum.   devamı...

Virüsün öğrettikleri

Malumunuz Covid-19 virüs salgını hayatımızı zindana çevirip herkesin zorluk çektiği bir ortam yarattı. Genelde ciddi bir sıkıntı çektiğimiz zaman, iş hayatımızda veya özel hayatımızda kriz yaşadığımız dönemlerde esasında kazanımlar da olur. Bu yazımın konusu, içinde yaşadığımız pandemi ortamının biz öğrettikleri olacak. devamı...

Türk bankacılık sektörünün küresel salgınla sınavı

Türkiye’de yaşadığım için diğer ülkelerin finans sektörüyle ilgili bir iddiada bulunamam. Yalnız şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki, Türk bankacıları hâlâ küresel bir salgın felaketi yaşadığımızın farkında değiller, ya da işlerine gelmediği için hayatımızı tam bir faciaya çeviren bu pandemiyi görmezden geliyorlar.  devamı...

COVID-19 salgınının dünyadaki seyri ve deneyimlerim

Geçen yazımı COVID-19 hastalığına yol açan koronavirüsün yayılma süreciyle ilgili gözlemlerime ve ciddiyetini hızla kavramamız gereken önlemlere ayırmıştım. Daha çok Türkiye odaklı olan bu ilk makalemin ardından bu yazımda konuyu küresel ölçekte ele alacağım ve bazı deneyimlerimi paylaşacağım. devamı...

Koronavirüs artık ülkemizin bir gerçeği

Çin’de başlayıp kısa sürede Avrupa’ya ve dünyanın dört bir yanına sıçrayan, yeni tip koronavirüsün yol açtığı COVID-19 salgını artık ülkemizde. Hayati önem taşıyan bu konudaki ilk yazımı virüsün yayılma süreciyle ilgili gözlemlerime ve ciddiyetini hızla kavramamız gereken önlemlere ayırıyorum. devamı...

Runatolia ile bir kez daha insanlığı hatırlamak

Bu yıl 15. kez düzenlenen Runatolia, bir yanda İdlib faciası, bir yanda sınırda yaşanan göçmen krizi, diğer yanda da Koronavirüsü tehdidi eşliğinde gerçekleştirilmesine rağmen hepimize bir kez daha insani değerleri ve dayanışmanın gücünü hatırlatan örnek bir organizasyon oldu. devamı...

2020 farklı olacak

Yazılarıma ne zaman ara versem bilin ki sizlerle paylaşmaya can attığım yüzlerce konunun önüne geçecek kadar ciddi meselelerle uğraşıyorum. Ardımızda bırakmak üzere olduğumuz senenin ikinci yarısında bu tür nedenlerle zorunlu bir ara vermek durumunda kaldım. 2020 yılında bu durum değişecek. devamı...

Çin’e ilk gidişimde güneş enerjisi etkinliğinde yaptığım konuşma

2 Haziran’da hayatımda ilk defa Çin’e gittim. Benim açımdan gerçekten ilginç bir deneyim oldu. Çin’le ilgili iki yazı kaleme alacağım. İlki olan bu makalede dünyanın en büyük güneş enerjisi etkinliklerinden olan SNEC’te yaptığım konuşmayı yazacağım. Aynı zamanda biraz Shanghai deneyimlerimden biraz da SNEC’te geçirdiğim zamandan söz edeceğim. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 8

Blog yazılarımı takip edenler, iş hayatıma veya farklı konulardaki görüşlerime dair yöneltilen sorulara belli aralıklarla yanıtlar verdiğimi bilirler. “Sıkça Sorulan Sorular” yazı dizimin sekizincisinde; hayal ettiğim dünya, yaptığım konuşmalar, “Turkia” isim önerim, TİDER’in sürdürülebilirliği ve yenilenebilir enerji piyasasının dinamikleri hakkında sorularınızı yanıtlıyorum. devamı...

Mahallemizin gururu Şampiyon Modafen!

Kız kardeşime çok emeği geçen eski dostum ve Çekmeköy’den yeni komşum başarılı eğitimci Fatih Kanberoğlu, çok yönlü ve modern bir eğitim veren Modafen Okulu’nun yanı sıra, kurduğu Modafen Futbol Kulübü'yle de parlak başarılara imza atıyor. Bölgesel Amatör Lig’de grup şampiyonluğu elde ederek TFF 3. Lig’in kapısına dayanan Modafen’e yakın bir zamanda oynanacak yükselme maçlarında başarılar diliyorum. devamı...

Enerji bağımsızlığının temelini Niğde Bor’da attık

Niğde Bor’da hayata geçirmek üzere, donanımlı uzmanlardan oluşan ekibimizle uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve yatırımlarımıza karşılık ‘Süper Teşvik’e layık görülen “Enerji Bağımsızlığı için %100 Yerli Güneş Paneli” projemizin temel atma törenini, Enerji Bakanımız, Niğde Milletvekilimiz, Niğde Valimiz ve değerli kamu yetkililerinin katılımıyla 11 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirmenin onurunu yaşıyoruz. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 7

Gündem yenilendikçe bana yöneltilen yeni ve farklı soruları yanıtlamaya gayret ettiğim “Sıkça Sorulan Sorular” yazı dizimi, bloğumu düzenli takip edenlerin artık kanıksadığını düşünüyorum. Okumakta olduğunuz yedinci cevap serimde hayata bakış açım, TİDER, doğa, yenilenebilir enerji, eğitim projelerim, sosyal girişimcilik, gıda bankacılığı ve çocukluk hayallerim gibi konulara yer veriyorum. devamı...

Tarımda devrim teknolojiyle mümkün

Ankara’da gerçekleştirilen 2. Tarım, Gıda ve Beslenme Politikaları Zirvesi’nde “Türkiye’de İklim Değişikliğinin Yıkıcı Etkilerini Azaltacak Tarım Politikaları Geliştirmek” başlıklı panelde bir konuşma yaptım. Yenilenebilir enerji, su ve tarım teknolojilerinin iklim değişikliğiyle savaşta ne denli önemli olduğunu örnekler eşliğinde vurguladığım bu etkinlikle ilgili izlenimlerimi sizlerle paylaşıyorum. devamı...

Her şeyin başı sağlık

Nereden duyduğumu hatırlamıyorum ama uzun süredir yakın çevreme çok benimsediğim bir söylemi dillendiriyorum: İsterse 1 milyar dolarınız olsun, sağlığınız yerinde olmayınca o paranın hiçbir değeri yok. Aslında tam olarak tanımlamak gerekirse, “sağlık” o 1 milyar doların başındaki 1’i temsil ediyor. 1 ortadan kalkarsa elimizde koca bir sıfır serisi kalıyor. devamı...

Nasihat dinlemeyen Arda’nın önlenemeyen çöküşü

Eşini sözle taciz ettiği iddia edilen şarkıcı Berkay’ın burnunu kıran futbolcu Arda Turan geçtiğimiz hafta yeniden gündem oldu. Hem de bu kez daha önce sergilediği olumsuz davranışların çıtasını daha da yükselterek... Arda’nın uçakta gazeteci Bilal Meşe’ye fiziksel saldırıda bulunduğu olayın ardından, kendisine hitaben kaleme aldığım yazıdaki abi nasihatlerini göz ardı etmesinin doğal sonucuydu bu.   devamı...

Komşudaki felaketin ardında yatan açgözlülük

Geçtiğimiz hafta ırkçılıkla ilgili bir yazı kaleme almıştım. İnsanlığın ciddi anlamda yozlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Sıkıntılar bir türlü sonlanmıyor; kin, nefret ve şiddet tavan yapıyor, iklim değişikliğini her şekilde hissediyoruz ve sonuçta doğal afetler katlanarak artıyor. Bir başka deyişle biz insanlar dünyamızı hızla yaşanmaz bir hale getiriyoruz.   devamı...

Irkçılık kendini kandırmaktan başka bir şey değildir

Irkçılık ve kutuplaşmanın maalesef yükselişte olduğu dünyamızda, gerek etik gerekse bilimsel olgular bu tür söylemlerin tam aksi yönünü işaret ediyor. Irkçılığa da kısaca değindiğim geçen haftaki dünya kupası değerlendirmesinin ardından bu haftaki yazımda, insanların hangi coğrafi koşulların etkisiyle nasıl bir genetik yapıya sahip olduklarından çok daha önemli bir ayrıma dikkatinizi çekmek istiyorum. devamı...

Sürprizlerin damga vurduğu 2018 Dünya Kupası

Geçtiğimiz hafta sonu FIFA Dünya Kupası tamamlandı. Bana göre Fransa’nın şampiyon olması bir sürprizdi. Çünkü Fransa tek tek bakıldığında yıldızlara sahip olan, ancak takım oyunu oynayamayan bir ekip görüntüsündeydi. İngiltere’nin yarı finale çıkması da başka bir sürpriz oldu. Her iki takım da özellikle başlarda iyi futbol oynamıyorlardı. devamı...

Hayata Dair 2 - Gençliğime sevgilerimle…

Her insanın iyi kötü bir hikâyesi var. Nasıl bir hikâye yazacağınız da erken yaşlardan itibaren şekilleniyor. Daha evvel insan yaşamıyla ilgili düşüncelerimi aktardığım “Hayata Dair” başlıklı yazıma devam niteliğinde olan bu yazıda benimle aynı lisede okuyan Nil Karaibrahimgil’in hayat dersi verdiği “Gençliğime Sevgilerimle” şarkısının sözlerini paylaşıyor olacağım...   devamı...

Dünya Kupası heyecanı yine yeniden!

Dünyanın en popüler sporu futbolun en önemli turnuvası olan FIFA Dünya Kupası 4 yılın ardından bir kez daha başladı. Futbolseverler için tam bir festival olan bu organizasyonu şahsen ben de iple çekiyordum. Bu haftaki yazımda sizlerle bu kupayla ilgili düşüncelerimi ve tahminlerimi paylaşacağım. Daha önceki Dünya Kupası anılarımdan da örnekler vereceğim.   devamı...

Ali Koç’a dost tavsiyeleri

4 haziran pazar günü büyük bir zaferle Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı seçilen Ali Koç bana göre ateşten gömleği giydi. Kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum. Dışarıdan iyi gözlem yapan, algıları açık biri olarak kendisine bazı tavsiyelerim olacak. Umarım bu yazı kendisine faydalı olur ve vatana millete hayırlı bir başkanlık dönemi geçirir. devamı...

Latin Amerika’da politik düşünce ve bölgemize uyarlaması

Son makalemde Kosta Rika Büyükelçiliği’nin organizasyonuyla felsefe ve siyaset tarihi uzmanı Roberto Fragomeno’nun 21 Mart’ta Cervantes Enstitüsü’nde “Latin Amerika’da Politik Düşünce” başlıklı bir konuşma yaptığını yazmıştım. Bu haftaki yazımda paneldeki konuşmaları kısaca özetlemek ve kendi bölgemize uyarlayarak yorumlamak isterim.   devamı...

Enerji bağımsızlığı için %100 yerli güneş paneli

Temiz bir gelecek için Türkiye’de yenilenebilir enerjiyi yaygınlaştıracak öncü girişimler yapma hayalim, pek çoğunuzun bildiği gibi uzun yıllar öncesine dayanıyordu. Uygun koşulların oluşmasıyla 2012 yılında kurduğumuz EkoRE, %100 yerli güneş paneli ve enerji bağımsızlığı vizyonuyla geçtiğimiz hafta toplam değeri 2,2 milyar TL’lik “Proje Bazlı Teşvik”e hak kazandı. devamı...

Yarıyıl karnesi ve ikinci yarı hedefleri

Geçen sene sonunda yazmış olduğum “Yeni yılda yeni hedef ve umutlarla” başlıklı yazımda (http://www.serhansuzer.com/tr/yeni-yilda-yeni-hedef-ve-umutlarla) 2017 senesine yönelik plan ve hedeflerimizi paylaşmıştım. İçinde bulunduğumuz dönemde, bu kez yılın ilk yarısında neler başardığımızı ve önümüzdeki süreçte neler planladığımızı gözden geçirmek üzere bu yarıyıl yazısını kaleme almak istedim.​ devamı...

Harun Kolçak’ın değerli anısına…

Yarıyıl yazısı yazmaya hazırlanırken maalesef Harun Kolçak’ı kaybettiğimizin haberi geldi. Halen bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Tider için düzenlediğimiz son büyük etkinlikte sahnede bir kez daha yıldızlaşan değerli sanatçımızla ilgili duygularımı dile getirebileceğim bir yazı kaleme almak istedim. devamı...

Memleketin DNA’sına askerlikten bir bakış (2)

Yaşadıklarımı hatırlatan bazı güncel haberler nedeniyle kaleme almaya başladığım askerlik anılarımın ilk yazısında acemilik dönemimi ele almıştım. Bu hafta memleketin DNA’sına bakışa, acemilikten ustalığa geçiş dönemim ve koğuş öyküleriyle devam ediyorum. Bir sonraki yazımda da tugay karargâhındaki anılarımı, terhis dönemimi ve askerlikle ilgili bazı tavsiyelerimi kaleme alacağım. devamı...

Memleketin DNA’sına askerlikten bir bakış (1)

Türkiye’de maalesef güvenliğe ve askeriyeye yönelik bazı üzücü haberler duymadan gün geçmiyor. Örneğin geçtiğimiz haftalardaki yemekten zehirlenmiş askerlerin haberini okuyunca insan ister istemez geçmişte yaşadıklarını hatırlayıp empati kuruyor. Ben de bu hafta 2000’in sonundan 2001 Temmuz’una dek yaptığım 8 aylık askerliğime ilişkin bazı anılarımı paylaşmak istedim. devamı...

Best of Gökçeada

Türkiye’de herkesin bir favori tatil beldesi ve dinlenme yeri var. Benim de en çok keyif aldığım ve kafayı dinlemek, enerji depolamak için ziyaret ettiğim yer Gökçeada. Ada’nın Türkiye’deki diğer adalardan en büyük farkı, doğasının inanılmaz güzel olması. Ada’nın kendi suyu var. Geniş tarım alanları ve harika plajları var. Tam bir ‘kitesurf’ cenneti ve hayvanlar Ada’da özgürce dolaşabiliyorlar.  devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 4

İlk ikisini geçtiğimiz yıl yayınladığım ‘sık sorulan sorulara cevaplarım’ yazı dizisine geçen ay bir yenisini eklemiştim. Bu hafta kaleme aldığım serinin dördüncü yazısında, aynı anda nasıl pek çok farklı takımı desteklediğimden dünya liderleri hakkındaki görüşlerime, yenilenebilir enerji girişimciliğinden gıda bankacılığının gereklerine uzanan sorulara güncel yanıtlar veriyorum.   devamı...

Jose Sancho Sergisi: Bir sanat ve dostluk öyküsü

Geçen hafta Kosta Rika Fahri Konsolosluğu görevimde ‘tamam mı devam mı’ sorusunun geldiği son noktayı sizlerle paylaşmış ve ‘Pura Vida’ kültürüyle harmanlanmış bu güzel ülkeyle bağımın hiç kopmayacağını vurgulamıştım. Bu hafta ise bu coşkulu, barışçı ve pozitif kültürün en önemli temsilcilerinden olan heykeltıraş Jose Sancho’yu ülkemiz sanatseverleriyle buluşturma maceramızı paylaşacağım. devamı...

Kosta Rika ile ‘Pura Vida’ bağım hiçbir zaman kopmayacak

Dokuz yılı geride bıraktığım Kosta Rika Fahri Konsolosluğu görevimi önümüzdeki yıl sonlandırmayı düşünüyordum. Ancak iki hafta kadar önce Dışişleri Bakanı Manuel A. González Sanz ile yaptığım görüşme konuyu bir kez daha değerlendirmeme yol açtı. Bakan ve müsteşar yardımcısının beni onurlandıran sözleri, içselleştirdiğim ve temsilcisi olduğum Kosta Rika’ya özgü ‘Pura Vida’ felsefesinin ışığında ‘tamam mı devam mı?’ sorusunu yeni bir eşiğe taşıdı. devamı...

Koşu bahane, Bozcaada şahane!

Zorlu parkuruna eşlik eden harika doğası ve tarihi dokusuyla Bozcaada koşusunun benim için diğerleri arasında özel bir yeri var. Ancak Tider gönüllüleri ve Adım Adım’dan dostlarla bu müthiş atmosferde koşmak kadar, koşu öncesi ve sonrasında artık iyice tanıyıp benimsediğim Ada’nın keyifli olanaklarından yararlanmak da ritüelimin bir parçası haline geldi. devamı...

Nişantaşı’na davullu zurnalı veda

10 yıldır yaşadığım ve çok sevdiğim Nişantaşı’ndaki evimden, yeni ufuklara yelken açacağımız Çekmeköy’deki (Taşdelen) ofis binamızın yakınlarında tuttuğum orman içindeki yeni evime taşınma macerama biraz hüzün ve Hıdırellez kutlamalarının etkisiyle bolca ‘coşku’ damgasını vurdu. devamı...

Galatasaray’ımızın önlenemeyen çöküşü nasıl tersine çevrilir?

Geçtiğimiz günlerde kendi sahamızda oynadığımız Fenerbahçe maçına gitmedim. İstanbul’da olduğum zaman kendi stadımızda olan maçları kaçırmamaya çalışıyorum. Statta kendi locamız var, yer bulmak hiç sorun olmuyor. İstanbul’da olup da bir Galatasaray maçını kaçırmam çok rastlanır bir durum değil. Hele ki bu bir Fenerbahçe maçıysa ortada gerçekten bir sorun var demektir. devamı...

Türkiye’de vizyoner girişimci olmanın bedeli

Geçen ay GFN tarafından dünyada ilk kez verilen İnovasyon Ödülü’ne layık görüldüğümüz Houston’daki konferanstan döndükten sonra Türkiye’de çok yoğun bir gündeme de geri dönüş yapmış oldum. Çalışma arkadaşlarımızla, destekçilerimizle ve gönüllülerimizle farklı etkinlikler üzerinden zaferimizi kutladık. Ancak bu başarının tadını tam anlamıyla çıkaramadım. Çünkü Türkiye’de girişimci olmanın bedelini ödemeye devam ediyorum. devamı...

300 Spartalı değil, 22 Tiderli!

Bir Adım Adım kampanyası daha sonuçlandı. Sonuçlarından memnun kalmamız bir yana, bu kampanyaya emek veren herkes sorumluluğunu gerçekleştirmenin çok ötesine geçti. Bu yazımda bize büyük katkı sağlayan bu çabaların kahramanlarına değinmek istiyorum. devamı...

Sizlerle yüz binlere destek vermeye, dünyaya örnek olmaya koşuyoruz

5 Mart Pazar günü Antalya’da gerçekleşecek Runatolia Maratonu’nda ikincisini Bağcılar’da açacağımız Destek Market için koşacağız. Yüz binlerce kişinin gıda, temizlik ürünleri ve kıyafet gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacağımız ve aynı zamanda meslek edindireceğimiz Bağcılar’daki Destek Market için sizlerden destek isteyeceğim yazımı hazırlıyordum. Tam bu sırada çabalarımızı onurlandıran harika bir haber aldık: Dünyadaki benzerlerine örnek oluşturabilecek özgün modeliyle Tider, tüm gıda bankalarının bağlı olduğu Global Foodbanking Network’ün büyük ödülü için finalist seçildi. devamı...

Dünyayı iyileştirmek isteyenlerle, her şeyi kendine isteyenlerin mücadelesi

Dün gece yaşanan terör felaketi bir kez daha korkunç bir tezadın altını çizdi. Bir yanda önceden hazırladığım bu yazının konusu olan ve gelecek nesillere daha yaşanır bir dünya bırakmak için var gücüyle çabalayan insanlar, diğer yanda karanlık çıkarları uğruna gözünü kırpmadan katliamlar planlayan canavarlar... Bu savaşı ikincilerin kazanmasına asla izin vermeyeceğiz. devamı...

İstanbul Maratonu’ndan renkli izlenimler

Yaklaşık 100.000 ihtiyaç sahibinin yaşadığı Bağcılar-Esenler hattında sizlerin de desteğiyle açmayı hedeflediğimiz yeni Destek Market için düzenlediğimiz kampanya kapsamında geçtiğimiz Pazar İstanbul Maratonu’nda ekip halinde koştuk. İşte Tider ve destekçileri olarak bu keyifli koşuda yaşadıklarımızdan birtakım keyifli izlenimler...   devamı...

Dev YEKA ihalesi ve EkoRE uzmanlığı

Bu haftaki yazımda Global Yenilenebilir Enerji Piyasaları’na damgasını vuran YEKA ihalesinin heyecan uyandıran yönlerinden söz edecek ve ihale kurgusunda daha incelikli değerlendirilebilecek bazı hususlara dikkat çekeceğim. EkoRE olarak bu ihalenin güçlü bir adayı olmakla kalmayıp, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara uzmanlığımızla katkı vermeye hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.   devamı...

Onur duyduğumuz bir yükseliş öyküsü: EkoRE

Fikri ve heyecanı kuruluşundan 10 yıl öncesine uzanan, koşulların elverdiği ilk süreçte temelleri atılarak bilgi, teknoloji, ekip çalışması ve kararlılığa dayalı güçlü adımlarla ilerleyen EkoRE, genç yaşına rağmen bugün yenilenebilir enerji sektörünün dev projelerini üstlenecek yetkinlikte. Bir dünya markası olma hedefiyle yol alan şirketimizin gelişim öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim.  devamı...

Birleşmiş Milletler’de tarihe tanıklık etmek (4)

Sonunda 22 Nisan tarihinde New York’ta Birleşmiş Milletler merkezinde gerçekleşmiş olan tarihi törenle ilgili izlenimlerime ve bazı önemli bilgilere bu hafta yer verebiliyorum. Gündemin kalabalık olmasından dolayı bu final yazısında gecikmeler oldu. “Birleşmiş Milletler’de tarihe tanıklık etmek” başlıklı yazı serisinin ilk üçünün linklerini hatırlatma amaçlı olarak sizlerle paylaşarak başlıyorum.   devamı...

‘Bayan’dan ‘Kadın’a; eşitlik mücadelesinde laftan ötesi…

İlk kez yıllar önce eski bir arkadaşımın dikkatimi çekmesiyle haberdar olduğum ‘bayan’ ve ‘kadın’ sözcükleri arasında cinsiyetçi bir fark olduğu görüşünü halen biraz şekilci bulsam da, eğitimden spora, iş yaşamından ailedeki konumuna dek Türkiye’de kadınların toplumsal eşitliği yönünde kat edilmesi gereken çok mesafe olduğuna inanıyorum. Bu haftaki yazımda, kişisel deneyimlerim ve attığım bazı somut adımlar üzerinden kadın meselesine yaklaşımımı sizlerle paylaşmak istedim.   devamı...

McGill ünlüleri ve ‘yer altından’ notlar

Geçen hafta kaleme aldığım yazıda McGill Üniversitesi’ne nasıl girdiğimi ve orada edindiklerimin yaşamıma ne tür önemli katkıları olduğunu paylaşmıştım (http://www.serhansuzer.com/tr/ufuk-acan-bir-deneyim-mcgill-yillarim). Bu hafta sosyal yaşamının önemli kısmı yer altında kurulmuş olan Montreal şehri ve dünyaya pek çok değerli bilim ve sanat insanı kazandırmış üniversitem hakkında daha detaylı ve özel bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.   devamı...

Ufuk açan bir deneyim: McGill yıllarım

Mezunu olduğum McGill Üniversitesi’nin geçtiğimiz hafta İstanbul’daki bir etkinliğine katıldım. Bu güzel davet beni yıllar öncesine götürürken hayatımda önemli yeri olan birçok anımın da yeniden canlanmasına vesile oldu. Böylece okuduğum üniversiteyle ilgili yaşadıklarımı, hayatımdaki yerini ve etkilerini paylaşmak istedim bu hafta sizlerle. devamı...

Cennet Ege makûs talihini yenebilecek mi?

Gündem oldukça kalabalık. İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısı ve darbe girişiminden önce, sıklıkla Yunan Adaları ve Çeşme/Bodrum kıyaslaması yapılıyordu. 15 Temmuz akşamı darbecilerin Cumhurbaşkanı’nın tatil yaptığı Marmaris’teki otele baskın yapması ve bu girişimde bulunan bazı askerlerin Yunanistan’a kaçmaları sonucu “iade edilecekler mi, edilmeyecekler mi?” tartışmalarının da alevlenmesiyle, Ege coğrafyası bir kez daha ülke gündemine oturdu. Ben de bu hafta sizlerle söz konusu coğrafya ve komşumuzla ilgili bazı deneyim ve saptamalarımı paylaşmak istedim.   devamı...

15 yıllık iş hayatım ve geleceğe notlar...

Bir başka 11 Temmuz haftasına daha girdik. 15 sene önce iş hayatıma yeni başladığımda benim için bir milat anlamını taşıyan bu tarihle ilgili yaşadığım olayları ve gelecek hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.   devamı...

Biz bitti demeden bitmeyecek ego!

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ülkemizin aldığı başarısız sonuçlar, büyük oranda bunun altında yatan ego problemleri üzerine bir kez daha düşünmeme yol açtı. Futboldan okul yaşamına, iş dünyasından gündelik hayata dek şişik bir egonun göstergesi olan tavırların, gerçek anlamda güçlü olmakla çeliştiğini gözlemlemişimdir hep. Bunu örneklendiren çeşitli deneyimlerime yer verdim bu haftaki yazımda.   devamı...

Kosta Rika Fahri Konsolosu olarak son döneme girerken

Uzun yıllardır Kosta Rika Fahri Konsolosu olarak gururla sürdürdüğüm görevi bir süre sonra devretmeyi planlıyorum. Dile kolay, 8 yıl olmuş. Ancak, merak etmeyin hemen ayrılmıyorum. İki sene daha görevimin başındayım ve hayata geçirdiklerimize ilave olarak daha gerçekleştireceğimiz hedeflerimiz var. Daha önce bir yazı dizisi halinde Kosta Rika Fahri Konsolosu olarak geçmişte yaptıklarımı sizlerle paylaşmıştım; aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. Şimdi son bir yıl zarfında meydana gelen güzel gelişmeleri ve sonrasına dair planlarımı sizlere aktarmak istiyorum. devamı...

Birleşmiş Milletler’de tarihe tanıklık etmek (3)

Nisan ayında Paris Anlaşması imza seremonisi için ilk kez gitmiş olduğum Birleşmiş Milletler’e geçen hafta bu sefer konuşma yapmak için tekrar gittim. “Sürdürülebilir Enerji ile Dünya’yı kimseyi geride bırakmadan dönüştürmek” konulu ve ilk defa düzenlenen “Agora” etkinliğinde yaptığım sunumda sürdürülebilirliği farklı boyutlarıyla ele aldım. Bu etkinlik öncesinde yaşadıklarım, sunum sırasındaki diyaloglar ve sonrasında yapılan konuşmalarla New York benim için çok keyifli geçti. devamı...

Birleşmiş Milletler’de tarihe tanıklık etmek (2)

Paris İklim Anlaşması İmza Töreni’ne Birleşmiş Milletler’in davetlisi olarak katılışımla ilgili ilk izlenimlerimi geçen haftalardaki yazımda paylaşmış ve tören günü Birleşmiş Milletler binasına girip balkondaki yerimi alışıma dek olan süreci aktarmıştım. Şimdi sıra, önemli bulduğum için birkaç haftada ele aldığım bu yazı dizisinin ikincisinde… devamı...

Büyük çoğunluğa göre ‘Vefa’ bir semt ismidir

Güzel Türkçemizde iğneleme amacıyla kullanılan böyle mecazi bir deyim vardır. Kimilerine göre ‘Vefa’ İstanbul’da bir semtin ismidir, bu kelime başka bir anlam ifade etmez. İğnelemenin hedefi olan kişiler kimseyi umursamaz, bencildirler. Kimileri ise ‘vefa’nın hakkını vererek yaşar. Kendilerine değer verenlere, iyi hissetmelerini sağlayanlara, katkı verenlere vefalarını çeşitli yollarla gösterirler. devamı...

Anneannemin ardından: Acı bir kaybın anatomisi…

Birleşmiş Milletler yazısının ikinci bölümünü bu hafta sizlerle paylaşacaktım. Ancak, geçtiğimiz Pazar günü ani bir şekilde anneannemi kaybetmemizin ardından, kısa süreli rahatsızlığı boyunca her aşamada yaşadığımız ve sağlık sisteminin çarpıklığını bir kez daha ortaya koyan olaylara ayırmak istedim bu haftaki yazımı. devamı...

Birleşmiş Milletlerde tarihe tanıklık etmek (1)

Dünya liderlerinin katılımıyla 22 Nisan’da New York’ta gerçekleşen ve gezegenimizin geleceği açısından tarihi önem taşıyan Paris İklim Anlaşması İmza Töreni’ne Birleşmiş Milletler davetlisi olarak yerinde tanıklık etmenin onurunu yaşadım. Sizlerle dört bölüm halinde paylaşacağım bu önemli deneyim hakkındaki ilk yazıyı tören öncesi izlenimlere ayırdım. devamı...

Galatasaray yine tarih yazdı!

Bu hafta sizlerle Birleşmiş Milletler’in davetlisi olarak katıldığım tarihi Paris İklim Anlaşması imza töreniyle ilgili izlenimlerimi paylaşacaktım, ancak gerek konuyu daha ayrıntılı ele almak istemem, gerekse Galatasaray’ın elde ettiği muhteşem EuroCup şampiyonluğu nedeniyle önce bu sportif başarıya ve altında yatan doğrulara dikkat çekmek istedim. devamı...

Kosta Rika Fahri Konsolosu olarak geçen 5 yıl (2010-2015)

Geçen yazımda 2009 senesi Kasım ayında Kosta Rika Devlet Başkanı’nın Türkiye’yi ziyaret etmesiyle ilişkilerde bir dönüm noktası yaşandığını, sonrasında ise gerek devletler arası, gerek ekonomik ve kültürel alanda birçok gelişme yaşandığını belirtmiş, aynı zamanda bunun Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Orta Amerika’dan Türkiye’ye gerçekleşen Devlet Başkanı seviyesindeki ilk resmi ziyaret olduğunu vurgulamıştım. Bu yazımda ise o tarihten 2015’e uzanan süreci kaleme aldım. devamı...

2009: Türkiye Kosta Rika ilişkilerinde dönüm yılı

Devlet başkanından sıradan insanına dek çevre, barış ve eğitim bilinci çok yüksek bir toplum; doğası, sosyal fırsatları ve yenilenebilir enerji politikasıyla çok özel bir ülke… Daha önce Fahri Konsolosu oluşumun öyküsünü aktardığım Kosta Rika hakkında bu kez Türkiye ile ilişkilerinin gelişimi açısından dönüm noktası olan süreci sizlerle paylaşmak istiyorum. devamı...

“EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM” İŞTE BÜTÜN MESELE BU…

Son yazımda Türk sporundaki problemlerin çözümünün eğitimden geçtiğini yazmış, çocukların gençlerin eğitiminin yanı sıra, ebeveyn ve eğitici eğitimlerini de çok daha ciddiye almamız gerektiğini söyleyip bu konuda üzerime düşeni, elimden geldiğince yapmaya çalıştığımı eklemiştim. devamı...

Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı…

Son günlerde Türk futbolunda giderek artan huzursuzluk ve sahalarda yaşanan olaylar Atatürk’ün ünlü deyişinin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha hatırlatırken geçen hafta sonu Antalya’da katıldığım koşuda yaşadığım güzel anlar, ‘sporculuk’ meselesini bir kez daha ele almama vesile oldu. devamı...

Suya kavuşturan güneş enerjisi

Geçen yazımda dedemi gerçekten mutlu edecek işlere başladığımdan bahsetmiştim. Bugün ise bu bağlamda ülkemiz tarımına kazandırmaktan büyük mutluluk ve haz duyduğum projelerimizden birini sizlerle paylaşacağım. Geçen sene Nisan ayında, katma değer üretme yolculuğumuzun durağı bu kez Niğde idi. devamı...

Dedem Hasan Süzer’le anılar geçidi…

Önceki yazımda babaannemden bahsederken dedem hakkında da yazacağımı söylemiştim. Geçtiğimiz Kasım ayında ölümünün 10. senesinde aile fertleri ve dostlarımızla birlikte andığımız Hasan Dedemi sizlere anlatmak istiyorum. devamı...

Türkiye’de sporun kendi özüyle imtihanı…

Bir yanda iyi niyeti, ahlakı, karakteri simgeleyen “sportmenlik” niteliği, diğer yanda onun kökeninde yer alan “spor” sözcüğü… Etle tırnak gibi olmaları gereken bu iki kavram nasıl oldu da ülkemizde bu denli ayrı düştüler? Sağlık ve bilgelikle özdeşleşmesi gereken sporun, şiddet ve yozlaşmayla ne ilişkisi olabilir? İşte kimi trajik, kimi umut verici güncel gelişmelerin düşündürdükleri ve çözüm önerilerim… devamı...

Germanwings faciası ve bize öğrettikleri

Dayatılmış kimi keyfi kuralların sorgulanmak, değiştirilmek hatta bozulmak için var olduğu söylenebilir. Ancak pek çok insanın hayatını ilgilendiren ölüm kalım meselelerinde, yılların deneyimiyle ortaya konmuş kurallara kayıtsız şartsız uymaktan başka seçenek yoktur. Aksi takdirde bu yazıya konu olan türden felaketler kaçınılmaz olacaktır.  devamı...

Kosta Rika İstanbul Fahri Konsolosu olarak yaşadıklarım

2008 yılından bu yana yürüttüğüm bu onurlu ve keyifli görevin her senesini ayrı olarak ele alacağım yazı dizisine Fahri Konsolos oluşum ve sonrasındaki gelişmeler ile başlamak istiyorum. Videolardan da izleyebileceğiniz gibi oldukça renkli bir başlangıç yapmıştık. devamı...

ALS Buz Kovası Kampanyası

Bütün dünyada geniş yankı uyandıran ‘ALS Buz Kovası Kampanyası’, ülkenin her yanında çekilen videolarla son zamanlarda bizim sosyal medyada da hızla yayıldı. Ben de katıldım bu anlamlı kampanyaya, ancak daha farklı bir video ile. devamı...

İkizim Baran’la haksızlığa karşı sırt sırta kavgamız

İkiz kardeş olmanın kendine özgü yönlerini deneyimlerim üzerinden sizlerle paylaşmayı hedeflediğim bu ikinci yazımda, orta son sınıfta ikizim Baran’la birlikte yaşadığım biraz “sert” bir maceraya, devamındaki gelişmelere ve ardından yaptığım çıkarıma yer veriyorum. devamı...

İkizim ve Robot Tomy

Siz hiç ikiz hayat sürdünüz mü? Ben yaşamımın büyük bölümünü kardeşimle aynı şeyleri paylaşarak geçirdim. Çok güzel anılarımız oldu… İkizler olarak yetiştirilirken neler farklı olabilirdi, farklılıklarımız bize neler kattı, hepsini yazımda bulabilirsiniz. devamı...

Dünya Kupası'nda Kosta Rika

Dünya Kupası’nda Kosta Rika iki dev takımı yenerek grup birinciliğini garantiledi. Peki, Kosta Rika’nın gerçekleştirdiği bu büyük sürprizin ardında ne gizli? Neden bu başarılı futbolcuların hiç biri bizim liglerimizde oynamıyor? devamı...

Bozcaada Maratonu 2013

Kendimi bildim bileli hep sporun içinde olmuşumdur. Yeni hobim ise uzun mesafe koşuları… Avrasya Maratonu ile başladığım uzun mesafe koşu deneyimini Bozcaada Maratonu ile pekiştirmek için geçen hafta sonu yine yollardaydım. Bu arada, niye uzun bir süredir yazı yazmadığımı soran birçok okurum oldu. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. devamı...

Cartagena

Geçen ay ikinci ziyaretimi gerçekleştirdiğim Cartagena, Kolombiya’da kolonyal mimarisi, surları, sıcakkanlı insanları, müziği, dansı ve şehrin ritmiyle mutlaka görülmesi gereken bir şehir. İlk gelişimde çok keyifli bir seyahat yapmış, bu arada başımdan çok ilginç olaylar da geçmişti: devamı...

Konumuz Galatasaray

Gönül verdiğimiz takımımız Galatasaray’da şu anda “görünürde” işler yolunda gidiyor. Bu yazıyı yazmamın esas sebebi de “kendini en güçlü hissettiğin anlarda en büyük zaafiyetleri gösterip ciddi hatalar yapma olasılığın yüksektir” düşüncesini hatırlatmak içindir. İyi bir Galatasaray taraftarı olarak ortada olan riskleri ve yapılacak işleri sizlerle paylaşmak ve bazı uyarılarda bulunmak isterim. devamı...

Arjantin, tangocuların büyülü ülkesi: Iguazu

Uzun süre sonra vakit bulup tekrar yazabilmenin keyfini yaşıyorum şu anda. Bu sene ilk yazımı keyifli bir konuya ayırmak istedim. Aradan zaman geçmiş olmasına rağmen 2 sene evvel yılbaşında gitmiş olduğum Arjantin’le ilgili yazmak istiyorum. devamı...

Bugün doğum günüm, yaş 35, yolun neresindeyim ben de bilmiyorum

Cahit Sıtkı Tarancı’nın o meşhur “Otuz Beş Yaş” şiirinden esinlenerek arkadaşlarıma son birkaç gündür “yolun yarısına geldik” diye takılıyorum. devamı...

Adrenalin tutkusu

Herkeste farklı bir heyecan ve mutluluk yaşatan birçok aktivite vardır, örneğin dalış, futbol, dans, kayak, ya da çeşitli ekstrem sporlar gibi. devamı...

Solar elektrikli araçlar ve İTÜ’ye keyifli bir hafta sonu ziyareti

Otomobil ve taşıma araçlarının geleceği herkes tarafından merak edilir. Bir tartışmadır gider. Geleceğin tasarım araçları gerek fuarlarda gerekse medyada yer bulur ve meraklılarıyla paylaşılır. devamı...

İnsanoğlu doğadaki dengeyi yeniden nasıl sağlayıp geleceğini teminat altına alabilir?

Dünyamızın oluşması ve üzerinde canlıların yaşayabilmesi için mükemmel bir ekolojik dengeye sahip olması milyarlarca yıl almıştır. devamı...

Enerji ve Çevre; dünya nereye gidiyor?

Kafamda sizlerle paylaşmak istediğim birçok birbiriyle bağlantılı konu var. Enerji de çevre de çok geniş kapsamlı konular. devamı...

Maalesef Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Çukurluoğlu Adatepe’yi kaybettik

Belleğimde Ülkü Hanım ile ilgili kazınmış çok belirgin anılar var. Herşeyden önce sevdiğim ve saydığım bir insanı kaybettiğim için üzüntülüyüm. devamı...

2012 Londra Olimpiyatları ve Türkiye’nin başarısızlığı

Amerika’da 9 günde 4 farklı şehri kapsayan iş seyahatim Londra Olimpiyatları ile aynı zamana rastladı. devamı...

ABD’deki havayolları şirketleri ve havaalanı yönetimleri

Açıkçası bu yazıyı yazayım mı yazmayayım mı diye çok düşündüm ancak insanın başına 5-6 ciddi olay üst üste gelince yazmak farz oldu. devamı...

Statta izlediğim ilk Dünya Kupası Maçı ve Harvard Üniversitesi’ndeki günlerim

Geçen hafta pazar günü Avusturya’dan yeni dönmüştüm. Eve gelip hızla duş aldıktan sonra akşam yemeği için dışarı çıkmak üzere hazırlanırken kendimi televizyonda Avrupa Şampiyonası’nda İspanya ile İtalya arasındaki maçı izlerken buldum. devamı...

Euroleague Basketbol Şampiyonası’nın Final Four’u Bu sene İstanbul’da yapılması ve Beşiktaş’ın 37 sene sonra gelen şampiyonluğu üzerine

Geçtiğimiz ay İstanbul yine çok önemli bir şampiyonaya ev sahipliği yaptı. Avrupa’da basketbolun zirvesi olarak tanımlayabileceğimiz Euroleague’in Final Four’u (dörtlü finali veya tam tanımıyla yarı final ve finalin oynanması) İstanbul’da gerçekleşti. devamı...

Üniversite Günlerime Döndüğüm Bir Hafta sonu ve Başlamadan Biten Tenis Kariyerim

Hayatta öyle anlar, anılar vardır ki hayatımızı şekillendirirler, öyle kişiler vardır ki hayatımızda her zaman iyi veya kötü bir yerleri vardır. Bu yazıda paylaşacaklarım da böyle bir şey işte. devamı...

Süper Final ve Galatasaray Üzerine

Haftasonu kafayı biraz dinlemek için Dalyan’daydım. Bana “Yeryüzünde cennetin tanımı arasında hangi destinasyonları sayardın diye sorsalar,Dalyan’amutlaka yer verirdim. Dalyan ile ilgili ileride bir yazı yazacağım. Uzun süredir vakitsizlikten dolayı yazamıyordum. devamı...

İletişimi Bir Türlü Beceremiyoruz!

Oldukça yoğun geçen bir haftanın sonunda rutin pazar işi olarak Amerika’da kaldığım otel odasında e-mail’larımı temizliyor ve haftalık programımı oluşturuyordum. Bir yandan da televizyonda, başlamasına dakikalar kalan 84. Oscar ödül töreninde yapılan röportajları izlemekteydim. Tam o sırada gözüme bir e-mail çarptı. devamı...

Bir Depremin Ardından

23 Ekim 2011 günü memleketimiz bir büyük deprem haberiyle daha sarsıldı. Van ilinde olan bu deprem sonrasında yaşananlar açıkçası beni hiç şaşırtmadı. devamı...