Bugüne kadar yapılmış en iyi Atatürk filmi
Bugüne kadar gösterime giren Atatürk filmleri hep polemik yarattı ve hiçbiri tam olarak içimize sinmedi. Bu sefer, Aras Bulut Ä°ynemli’nin Atatürk’ü canlandırdığı ve üçlü bir serinin ilk bölümü olan “Atatürk 1881-1919” filminde ise durum farklıydı. Disney skandalıyla gündeme gelen, içeriÄŸi ve prodüksiyonuyla ÅŸahsen beÄŸendiÄŸim Atatürk filmleri serisinin ilki benden geçer not aldı. Filmle ilgili düÅŸüncelerimi aktaracağım.
“Atatürk 1881-1919” filmiyle ilgili yorumlarıma baÅŸlamadan önce fragmanı izlemenizi tavsiye ederim:
Heyecanla beklenen Ulu Önder Atatürk’ün hayatını konu alan filmi sonunda izleme fırsatı buldum. Açıkçası Disney’in filmi önce destekleyip sonra kendi dijital mecrasından çıkarması skandalından sonra pek izlemeye niyetim yoktu. Ancak filmin fragmanını ve verilen emeÄŸi gördükten sonra gitmeye karar verdim.
Öncelikle milletçe bizim için bu kadar önem arz eden birinin hayatını konu alan filmi yazmanın da, filmde oynamanın da ne kadar büyük bir sorumluluk gerektirdiÄŸini düÅŸünmeden edemiyorum. Her proje özen gerektirir ama konu Atatürk olunca bir eserin her kelimesi, her kostümü, hikâyenin en ince detayına kadar sıkı çalışılmış olmalı ve tarihî gerçekleri yansıtmalı.
Çok gecikmiÅŸ bir baÅŸlangıç
Tarihte ikonlaÅŸmış birçok kiÅŸinin hayatı film konusu oluyor; bunun Diana, Gandhi, Lincoln, Martin Luther King ve birçok kral ve kraliçe gibi birçok örneÄŸi var. Atatürk dünyada 20. Yüzyılın en vizyoner ve dahi devlet adamı olarak anılırken, onun doÄŸru düzgün filminin çekilmemesi ve uluslararası arenada gösterilmemesi gerçekten inanılır gibi deÄŸil. Günümüzde Atatürk’ün hikayesini en doÄŸru ve çarpıcı ÅŸekilde yansıtacak uluslararası bir film oldukça etkili olurdu. Tüm dünyada gösterilecek baÅŸarılı bir Atatürk filmi, sadece Türkiye’nin deÄŸil birçok farklı ülkenin çocuk ve gençlerine Atatürk sevgisini aşılardı. Bu nedenle bu filmin çekilmesi ve Disney’in aldığı karar yüzünden uluslararası arenada pek gösterilemese de Türkiye’de bu ÅŸekilde beyaz perdeye yansıması beni çok mutlu etti. Bu bir baÅŸlangıç diyelim.
Filmin rol dağıtımı hakkında
Gelelim film hakkında görüÅŸmelerime. Ä°lk deÄŸinmek istediÄŸim ‘casting’ (rol dağıtımı) seçimleri. Atatürk’ün çocukluÄŸunu canlandıran 2014 doÄŸumlu Emre Mete Sönmez, gözündeki zeki ışıkla, genç yaÅŸta babasını kaybetmenin hayal kırıklığını, silaha ve atışa olan ilgisini, ufak baÅŸkaldırılarını, mantıksız bulduÄŸu ÅŸeyleri sorgulayan yapısını ve genel olarak Atatürk’ün çocukluktan belli olan bir takım ana karakter özelliklerini baÅŸarıyla hayata geçirmiÅŸ. ÇocuÄŸu çok beÄŸendim. Elbette bu noktada onu seçen ve bu kıvama getiren filmin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin’i de tebrik etmek lazım.
Ä°kinci baÅŸarılı bulduÄŸum ve oyunculuÄŸunu beÄŸendiÄŸim kiÅŸi ise Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’yi canlandıran Mehmet Günsür oldu. Mehmet Günsür zaten oyunculuÄŸunu ve çok yönlülüÄŸünü birçok projede kanıtlamış bir yetenek ve bu filmde de rolünü çok iyi taşımış. EÅŸkıya saldırısında malları yakılırken oÄŸluyla göz göze geldiÄŸi an gözlerindeki ifadeden tutun, oÄŸluyla ölüm döÅŸeÄŸinde yaptığı duygusal konuÅŸmaya kadar duyguları çok güzel aktarıp karaktere hakkıyla can vermiÅŸ. Bu sahne beni çok etkiledi. Çünkü bir babanın oÄŸluna verebileceÄŸi en güzel öÄŸütlerden birini veriyor oÄŸluna, diyor ki “Bana söz ver oÄŸlum. Kimseye ezilmemek için okuyacaksın, benim çektiklerimi çekmeyeceksin.” Babasına söz veren küçük Mustafa Kemal, orada okuyup asker olmaya karar veriyor ve belki de bir ulusun kaderi deÄŸiÅŸiyor.
Zübeyde Hanım karakteri oturmamış
Ancak Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım rolündeki Songül Öden için aynı ÅŸekilde çok doÄŸru bir seçim diyemeyeceÄŸim. Neden derseniz, Zübeyde Hanım’ın daha doÄŸal bir kadın olmasını beklerdim; ancak Songül Öden’in hem Zübeyde Hanım’ı canlandırışı hem de fiziksel görüntüsünün doÄŸallıktan uzaklığı nedeniyle onu bu role yakıştıramadım. Var mıdır bilmem ama sanki dudaklarında dolgu (filler) malzemesi var gibiydi. Zübeyde Hanım’ın o dönemde böyle bir görünüÅŸte olduÄŸunu hiç sanmıyorum. Songül Öden bence tam role de girememiÅŸ, tam tutmamış.
Film hakkında diÄŸer temel bir konu ise filmin kronolojik sıralaması ile ilgili. Filmdeki sıralamayı doÄŸrusu biraz karmaşık buldum. Film sırasında bir an Atatürk’ün çocukluÄŸuna ‘flashback’ (geçmiÅŸe dönüÅŸ) yaşıyoruz, bir an savaÅŸ meydanındayız, bir an sürgündeyiz. Eminim bu sıralamalar bir maksat uÄŸruna bu ÅŸekilde tasarlanmıştır ama yine de akışı izleyici için biraz yorucu hale getirmiÅŸ. Ben takip edebildim ama filmden biraz kopsanız kafanız karışabilir.
Dimitrina aşkının yansıtılışı
DeÄŸinmek istediÄŸim farklı bir konu ise Atatürk’ün Bulgar aÅŸkı Dimitrina. Atatürk otuzlu yaÅŸlarının başında genç bir subayken Sofya Askeri AtaÅŸeliÄŸine atanıyor ve burada Bulgar General Stiliyan Kovaçev’in kızı ile birbirlerine âşık oluyorlar. Gelin görün ki general kızının bir Türk ile evlenmesini istemediÄŸi için bu birliktelik hüsranla sonuçlanıyor ve ayrılıyorlar. Atatürk’ün de “GençliÄŸimi bıraktım Sofya’da” diye tanımladığı bu olayı filmde ele almışlar. Ancak Atatürk’ün kız arkadaşı Dimitrina’dan ayrılış ÅŸeklini hiç kendisine yakışık almayan bir üslupla sahnelemiÅŸler. DoÄŸrudur, deÄŸildir bilemiyoruz ama Bulgar General’in kendisiyle ilgili yorumlarını kapıyı dinlerken duyduktan sonra odasına girip gizli bilgileri aşırması ve kendisini evin içinde bir baÅŸka odada bekleyen Dimitrina’ya hiçbir ÅŸey söylemeden ayrılması biraz kurgu havası vermiÅŸ.
“Gözlerini özledim”
Benzer bir ÅŸekilde, Atatürk'ün arkadaşı Madame Corinne'i baÅŸarılı bir ÅŸekilde hayat veren Esra Bilgiç "Gözlerini özledim. Gidebiliriz, savaşın olmadığı bir yer buluruz" deyince Atatürk'ü canlandıran Aras Bulut Ä°ynemli ise ÅŸu ifadeyi kullanıyor:
"Vatan terk edip gidebileceÄŸim bir kara parçası deÄŸil ki sevgilim."
Bu sözleri bile Atatürk’ün kendi hayatını vatanı için feda eden bir adam olduÄŸunu gösteriyor.
Son olarak rolünün hakkını veren iki oyuncudan daha bahsetmek isterim. Birincisi Enver PaÅŸa'yı oynayan Sarp Akkaya, hakikaten Enver PaÅŸa'yı ekrana yansıtmakta gerçekten baÅŸarılı olmuÅŸ. Bir diÄŸeri de Aras Bulut Ä°ynemli’nin Atatürk’ü çok baÅŸarılı bir ÅŸekilde canlandırdığını ancak ne yazık ki görüntü olarak Atatürk’e pek benzemediÄŸi için biraz zorlama olduÄŸunu söyleyebilirim. Filmdeki makyajı yapan makyaj ustasıyla birlikte Atatürk’ü anımsatan bir makyajda karar kılmışlar ama anımsatma bence yeterli olmamış: https://www.instagram.com/reel/C0HRvuoo2lp/
Benzerlik az, emek çok
Sanırım mimiklerini yok etmemek için böyle bir karar aldılar. Ancak Atatürk’e doÄŸal olarak benzeyen ve Ä°ynemli gibi baÅŸarılı bir ÅŸekilde role girebilecek birini bulsalardı daha etkili olurdu. Açıkçası filmin baÅŸlarında kendi kendimize bu Atatürk diye telkin edip kafamızda canlandırmakta zorlandık. Yine de Atatürk’ü baÅŸarıyla canlandırmasından dolayı Aras Bulut Ä°ynemli’yi tebrik ederim. Büyük emek var. Ä°ÅŸte Ä°ynemli’nin role hazırlanmadan önce okuduÄŸu kitaplarla ilgili beyanı ve Ä°lber Ortaylı Hoca’nın Atatürk kitabı tavsiyeleri: https://www.instagram.com/reel/CzbGnRvs7SZ/?igshid=MTc4MmM1YmI2Ng%3D%3D
Son olarak, film öyle bir noktada bitti ki, dijital bir platformda olsak hiç tereddüt etmeden hemen ikinci bölümü izlemek isterdim. Ä°zleyiciyi merak ve heves içinde bırakan bu filmin bir sonraki bölümü 5 Ocak’ta vizyona girecek. Heyecanla bekliyorum. Toplamda 3 filmden oluÅŸacak olan Atatürk film serisini hiç sektirmeden izleyeceÄŸime emin olabilirsiniz.
Atatürk’ün tarihî sözleri
Filmin sonunda Türk tarihi için çok önemli bir yer teÅŸkil eden Çanakkale Zaferi’ni elde eden Mustafa Kemal Atatürk’ün TekirdaÄŸ YerçeÅŸme’de 57. Alaya “Anne ve baba ocağı sönmesin” diye bu savaşı verdiklerini anlatıyor ve ÅŸu tarihi sözleri sarf ediyor:
"Ben size soÄŸuk vadediyorum. Ben size açlık vadediyorum. Ben size periÅŸanlık vadediyorum. Ben Yarbay Mustafa Kemal! Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum."
Bu vesileyle, vefatının 85. yılında Ulu Önder Atatürk’ü rahmet, saygı ve sevgiyle anıyorum.
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...