Cepheden çatıya güneş enerjisi çözümleri

Geçtiğimiz hafta çatı ve cephe profilleri üreten firmaların profesyonellerine yönelik TÜYAP’ta düzenlenen konferansa, güneş enerjisi teknolojileri konusunda bilgi paylaşımında bulunmam için CEPHEDER’den gelen çağrı üzerine hazırladığım bir sunumla katıldım. Dünyanın geleceğini ve ülkemizin enerji bağımsızlığını da ilgilendiren bu güncel çözümleri sizlerde de paylaşmak isterim.  

Mimarlık alanındaki bir kuruluş olan Arkitera’dan tanıdığım Cüheyda Hanım, bu kez cephe ve çatı öğeleri satan firmaların sivil toplum kuruluşları CEPHEDER’in genel sekreteri olarak karşıma çıktı. Her zamanki sempatik ve pozitif yaklaşımıyla bana “Serhan Bey, sizi bu sefer temsil ettiğim çatı ve cephe profilleri satan firmaların patronlarına ve profesyonellerine konuşma yaparken görmek isteriz. Burada güneş enerjisiyle ilgili bizim sektördekilere anlatacağınız çok şey olur” deyince, hem güneş enerjisine tüm insanların ulaşabilmesini sağlama hedefini kendine misyon edinmiş biri olarak hem de kendisiyle geçmişte de başarılı işler yaptığımız için “Hay hay Cüheyda Hanım, yardımcı olmak isterim” dedim. Bu ilk toplantının ardından birkaç kere daha görüşme yaptık. Sonrasında, ertelenen Cephe Fuarı’nın tarihi sabitlendi, davet edildik ve sonunda aşağıda görselini görebileceğiniz etkinlikte yerimi aldım.

 



 

Davet edildiğim paneldeki konuşmaların bir özetini önceden potansiyel dinleyicilere iletildi. Buna göre;

Schneider: Dünyadaki güncel trendler, nesnelerin interneti (IoT) ve birbirleriyle haberleşen cihazların binalardaki önemi ile başlayacak olan konuşmanın devamında ise Schneider Electric’in binalardaki enerji verimliliğini ve konforu, bina otomasyonu teknolojilerini kullanarak nasıl üst seviyeye çıkardığından bahsedilecek.
 
TAGO Mimarlık:  "Bir iletişim aracı olarak cephe" olacak. Ele almak istediğimiz fenomen, cephenin geçmişten gelen kendisini ifade edebilme yeteneği. Tasarımla kazandırılabilen bir kavram mıdır yoksa işlevin bir sonucu mudur? Burada geleneksel ve kültürel temalardan başlayarak yapıların kişiler ve birbirleri ile olan ilişkilerini tanımlamaya çalışmak, bunu yaparken de cephenin günümüzde başkalaşan mimari rollerine ve görsel iletişimde yeni kullanım alanlarına değinmek istiyoruz. kent ve yaya ölçeğinde ne gibi farklı yaklaşımlar ile ele alınması gerektiğine de değineceğiz. 

Benim konuşmam: Günümüzün hızla artan enerji talebi insanları giderek daha çok ve farklı enerji kaynağı bulmaya itiyor. Mevcut durumda maalesef Dünya bu yoğun enerji talebini karşılayabilmek için fosil yakıtlara bel bağlıyor. Ancak insanlığın bir geleceği olabilmesi için bu artan talebin yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılanması çok önemli hale geliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları içinde hızla artan verimlilik, düşen maliyetler, yapım ve işletim kolaylığı gibi unsurlar düşünüldüğünde en çok gelecek vaat edeni güneş enerjisi. Bu kapsamda EkoRE’nin en büyük amacı ülkemizde 100% yerli üretilecek olan panel fabrikasını kurarak ve sürekli gelişen teknolojileri takip ederek insanlığın fosil yakıtlara olan bağımlılığını bitirerek yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek yaratmaktır. Güneş enerjisi teknolojilerinin birçok farklı uygulama alanı olmakla birlikte bu sunumun konusu daha az bilinen güneş enerjisinin cephe uygulamalarıdır. Farklı teknolojilerin farklı cephe uygulamalarında nasıl kullanıldığına odaklanılarak, bu sistemlerin binaların gerekli olan enerji ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı üzerinde durulacaktır.

 

Yolculuk başyor…

Çekmeköy’den Beylikdüzü’ne 2 saat sürebileceğini varsayarak 12’de başlayacak etkinlik için saat 09.45 gibi ofisten çıktık. 2. Köprüdeki tamir bakım işleri henüz başlamadığı için trafik açıktı. 1,5 saatte Beylikdüzü’ne vardık. Oradan konferansın düzenlendiği yere ulaşmamız yaklaşık yarım saat sürdü. TÜYAP büyük bir fuar alanı ve şoförümüz bizi fuarın bir ucunda bıraktı, konferans alanı ise fuar alanının ta öteki ucundaydı.

Topuğunda ağrılar olan ben o yolu 15-20 dakika boyunca yürüdüm. Alana vardığımızda hemen sunumu teslim ettim. Organizatör firmanın yetkilileriyle ve Cüheyda Hanım ile buluştum. Diğer konuşmacılarla tanıştım. Mikrofon ve diğer teçhizat takıldıktan sonra konuşmaya hazırdık. 10 dakikalık bir sarkmanın ardından panelistler davet edildi. Platforma çıktığımda moderatörümüzün ve konuşmacıların elini sıkıp yerime oturdum.  

 

Panelden hemen önce birlikte çektiğimiz resim. Soldan sağa: Cepheder ve Çatıder’in başkanı Adil Baştanoğlu, Cüheyda Başık, moderatörümüz, konuşmacılardan Eren Akalın, mimar Emre Kurbak ve ben.



Dinleyicilerin nabzını tutmak

Panelde konuşma için ilk sırayı Schneider Elektrik’in bina otomasyonu partner kanalı satış mühendisi Eren Akalın’a verdiler. Bence çok önemli konulara değiniyordu, içeriği beğendim, ancak sunumu biraz fazla teknik kaçıyordu ve rutin bir ritimde konuşuyordu. O yüzden 150 kişilik oturma düzeninde (bunu organizatörün konuşma öncesi bize yollamış olduğu teknik dokümandan biliyorum) yaklaşık %80’i dolu olan (göz kararıyla bunu söyleyebilirim, üç aşağı beş yukarı bu rakamlar doğrudur) salon yavaş yavaş boşalmaya başladı. İkinci konuşmayı Tago Mimarlıktan Gökhan Aktan Altuğ yerine Emre Kurbak yaptı. Kendisi konuşmaya başladığında salon %60 doluydu. Ne yalan söyleyeyim böyle durumlarda tedirgin oluyor insan. Eğer ikinci konuşmacı da böyle teknik ve tekdüze bir konuşma yaparsa bana geldiğinde salonun yarısından fazlası boşalmış olabilirdi.
 

Ancak mimar Emre Kurbak tam dozunda ve oldukça dikkat çekici bir konuşma yaptı. Katılımcılar onu heyecanla izliyordu, özellikle gündelik hayattan ve binalardan verdiği somut örnekler insanların onu pür dikkat dinlemesini sağladı. Salon tekrar dolmaya başladı. Konuşmasını bitirdiğinde salon yine %80 doluluğa ulaşmıştı. Sıra bana geldi. Konuşmamı 20 dakikada tamamlamam gerektiğinden sunumun firmamızla ilgili bölümlerini hızlı geçtim, videomuzu göstermedim. Sonra bir önceki konuşmacıya benzer bir yöntemle, yani yapılmış projelerden örnekler göstererek güneş enerjisinde farklı teknolojileri ve modelleri anlattım. Salon ağzına kadar doldu, hatta konuşmamın ikinci 10 dakikasında ayakta kalanlar için ek sandalye getirmeye başladılar. Getirdikleri ek sandalyelerle birlikte salon %110 dolu hale geldi.

Organizatörlerin bize gönderdikleri teknik dokümanda sahnenin konumunu görebilirsiniz.

 

Kafanızda canlandırabilmeniz için yaptığım sunumdan çekilmiş bazı kareleri bu vesile ile paylaşmak isterim:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Sunumum ve güncel notlar

Okuyucularıma katkıda bulunacağını düşündüğüm için sizlerle sunumumu paylaşmak isterim:

Cephede mimarlık sunumunda odaklanılan estetik görünümden sonra, bu sunumda işleve ve farklı teknolojilere vurgu yapacağımdan bahsettim.


 


Enerji üretimi giderek daha modüler bir yapıya evriliyor. Bunun sonucu olarak da üretilen enerjinin yerinde tüketilmesi amaçlanıyor. Problem; Türk halkının güneş teknolojilerine yeni yeni ısınması ve dolar bazlı fiyatlar. EkoRE’nin amacı yüksek verimli PV panelleri bütün süreçleriyle (madenin çıkarılmasına kadar) Türkiye’de üreterek dolara endeksli fiyat baskısını ortadan kaldırmak ve ürünleri çok daha uygun fiyata tüketicilere sunabilmek. Şirket olarak bizim en önemli misyonumuz güneş enerjisine tüm insanların ulaşımını sağlamak.

 

 

Bunun için de içinde ingot, wafer, hücre ve modül süreçlerinin bulunduğu entegre güneş paneli üretimi için mart ayında temel atma törenimizi gerçekleştirdik.

 

 


Heterojunction panel üretiminde yüksek teknoloji içeren süreçler tercih edilerek hücrelerin verimleri maksimum düzeye getirilecek ve sürekli devam eden ARGE çalışmaları panellerin verimini her geçen sene daha da yükseltecek. Böylelikle sınırlı bir alan olan çatı ve cephelerde maksimum verim elde edilebilecek.



Memleket için stratejik önem taşıyan projemize geçen sene ciddi bir teşvik aldık. Proje bazlı teşviğe hak kazanan bu vizyoner projemizi “Enerji bağımsızlığı için %100 yerli güneş paneli üretimi” diye adlandırdık.

 

 

Temel atma törenimizi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez’in katılımıyla gerçekleştirdik. Memlekete hayırlı uğurlu olsun.

 

 

Şimdi gelelim konumuzun esasına. Cephelerde kullanılan teknolojiler ikiye ayrılıyor. İlki elektrik, ikinci ise ısı üretenler.

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri enerji. Büyük oranda dışa bağımlıyız. Ancak bunun çözümü aslında basit. EkoRE’nin vizyonunda ortaya konduğu gibi bütün süreçlerin ve teknolojinin Türkiye’de geliştirildiği yüksek verimli panellerin konut veya işyeri fark etmeksizin her yerde yaygınlaştırılması ve bu sistemlerin batarya teknolojileriyle desteklenmesi yoluyla enerjide bağımsızlığımızı kazanabiliriz. Çatılardaki alanın sınırlı olduğu binalarda bu sunumda üstünde durulan cephe uygulamaları büyük önem kazanıyor.

 


Kimilerine göre estetik görünüm problemi dışında çok kullanışlı ve en çok tercih edilen teknoloji kristal teknolojidir. Birçok uygulama alanı mevcut ve verimliliği sürekli yükseliyor.


 


 

Kristal teknoloji uygulamasına bir örnek. Fazla tercih edilen bir uygulama değil çünkü panellerin eğimi optimum açıda (15-25 derece) değil, 90 derece olarak konumlandırılmış. Bu da verimde düşüşe neden oluyor, ancak burada önemli olan herhangi bir işlevi olmayan bir yüzeyin elektrik üretimi amacıyla kullanılması. Hiçbir alan kaybetmeden elektrik üretme potansiyeline güzel bir örnek.

 


Bu da bir başka kristal teknolojinin cepheye uygulama örneği.

 

Türkiye’den bir örnek. İTÜ Enerji Enstitüsü’nün çatısı ve cephesi güneş panelleriyle kaplanarak elektrik üretimi sağlanıyor. Böylelikle enerji ihtiyacının bir kısmı güneş enerjisinden karşılanıyor.

 

Dünya giderek daha fazla yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor. Gelecekte fosil yakıtlar sadece ham madde amaçlı kullanılacaklar. Yenilenebilir enerji kaynakları içinde uygulama bolluğu açısından en çok gelecek vadeden güneş enerjisi teknolojileri. Eski adının açılımı Gas de France olan dünyaca ünlü Fransız doğal gaz şirketi hızla gelişen yenilenebilir enerji akımından etkilenerek adından gaz ibaresini çıkardı ve kulağa daha sempatik gelen ENGIE ismini benimsedi. Bu örnekte ENGIE’nin camdan cama monokristal hücreleri kullanarak hem işlevsel hem de estetik bir tasarımla hayata geçirdiği ofis binasını görüyoruz.

 


 

Bu örnekte de camdan cama polikristal paneller balkon pervazına entegre edilerek yine estetik bir görünüm elde edilmiş. Sıfır enerji tüketen binalar yolunda atılan başka bir yenilikçi adım.
 


Çok daha basit bir uygulama olan solar perdelerde monokristal hücreler perdelerin içine dikilerek, gündüz evinizi sıcaktan ve güneşten korurken bir yandan elektrik üretmenizi sağlıyor.


 


Gelişmekte olan bir teknoloji. Son zamanlarda kristal teknolojisiyle arasındaki fiyat farkı daha da artmış olsa da bu teknoloji farklı avantajlar sunuyor. Bunlardan en önemlisi sıcaklık katsayısının kristal panellere göre çok daha düşük olması. Yani sıcak havalarda diğer teknolojilere oranla çok daha az verim kaybına uğruyor. Yarı geçirgen olması ve bükülebilen paneller üretilebilmesi de uygulama açısından birçok opsiyon sağlıyor.

 


Estetik bir ince film cephe uygulaması.

 


Binanın üç cephesi ve çatısı panellerle kaplı. Isı pompaları sayesinde ısıtma/soğutma için gereken enerji panellerden karşılanıyor.


 


Normal bina cepheleriyle arasındaki farkı ayırt etmenin neredeyse imkânsız olduğu, cephede ince film panel teknolojisi kullanımına bir başka örnek.


 


Farklı renklerde olan ve cama benzeyen yüzeylerin hepsi aslında birer güneş paneli. Yarı geçirgen ince film teknolojisinin kullanıldığı başka bir estetik tasarım. Bu tarz projeler sayesinde her bina bir elektrik santraline dönüşerek bina çevresindeki elektrik talebini de karşılayabilecek.


 


Güneş enerjisi üretirken aynı zamanda gölgelik de sağlayan bir teknoloji. Bu şekilde soğutma masraflarını azaltıyor. İzolasyonlu cam kullanıldığı için enerji kaybı minimum düzeyde. Uygulama alanına göre farklı geçirgenlik seviyelerinde ürünler seçilebiliyor. Çerçevenin içine gizlenmiş kablolar sayesinde üretilen elektriği istenilen yere yönlendiren tasarım, estetik görünüm açısından standart camlardan farksız. 

 


Yarı geçirgen ince film uygulamasına bir örnek.

 


Türkiye’deki cephe uygulamalarının en iyilerinden biri olan Bursagaz binasının cephesinde bulunan siyah camlar yarı geçirgen panellerden oluşuyor. Bu arada bu uygulamayı benimle bu panelde konuşmacı olan Tago Mimarlık’ın yapmış olması güzel bir rastlantı oldu.

 


Binanın dış cephesine monte edilen 6 farklı renkteki yarı geçirgen PV finler optimum güneş açısını yakalamak için 31 derecelik açıyla konumlandırılmış.

 

Yeni gelişen bir teknoloji olduğu için verimliliği diğer teknolojilere göre düşük olsa da organik maddelerden üretilen panellerin cephelerdeki uygulama varyasyonları sayısız. Verim kaybını esnekliğiyle, yarı geçirgenliğiyle, döngüsel ekonomiye uygunluğuyla ve uygulama bolluğuyla kapatan bir teknoloji. Çok hafif olduğundan, neredeyse bütün yüzeylerin üzerine yapıştırılarak her boş alan elektrik üretimi için kullanılabilir.

 

OPV’yle (Organik PV) kaplanmış bir bina tasarımı

 


Tamamen özel olarak tasarlanabilen organik PV’ler bu örnekte Ritz-Carlton otelinin cephesini kendi logoları şeklinde kaplamışlar (gerçek uygulama değil, konsept örneklemesidir). Özel olarak tasarlanabilme özelliği sayesinde geleceğin binalarında OPV üreticileriyle mimarların işbirliği içinde çalışması gerekiyor. Böylelikle binanın yüzeyine istenilen görsel yerleştirebilecek.


 


Türkiye’de de sayısız miktarda boş bina cephesine yapıştırılarak kolayca uygulanabilecek OPV teknolojisine Almanya’dan bir örnek.

 

Şimdi gelelim, ısıya. Elektrik gibi önemli bir başka enerji kaynağı da ısıdır. Isıyı iklimlendirme ve su ısıtmada kullanabilirsiniz. Benim uzmanlık alanım değil ancak size bazı örnekleri aktarmak isterim.

 

 

Su ısıtıcı teknolojilerinin en baz teknolojisi düzlemsel toplayıcıdır. Bu Türkiye’de özellikle güney bölgelerimizde en çok tercih edilen su ısıtıcı modelidir. Memlekette oldukça yaygındır.

 

Burada düzlemsel toplayıcıyla yapılmış enteresan bir tasarım var. Böyle cepheden su ısıtma hiç yoktan iyidir. Estetik olarak da hiç fena değil.

 


İki çeşit ana cephe uygulaması mevcut. İlki yeni yapılan binalara uygulananlar, diğeri ise mevcut binalara uygulananlar. Bu bina ikinci kategoriye ait. PlusEnergy’nin 2. Dünya Savaşı sonrası yapılan (1950-1980) evler için uyguladığı bir konut projesi. Prefabrik beton sandviç yöntemiyle yapıldığı, izolasyonu ve havalandırması olmadığı ve kömürle ısındığı için binanın operasyonel maliyeti çok yüksekti. Üst kısmına ve yalnızca bir cephesine sonradan eklenen panellerin entegrasyonu sayesinde binanın tükettiği enerjinin negatife indirilmesiyle kalınmayıp aynı zamanda estetik bir görünüm de kazandırılmış.


 

Hava sızdırmalı toplayıcı sistemler de görünmez kahramanlardan. Hem fonksiyon olarak binalarda ciddi enerji verimliliği sağlar hem de tasarım olarak görünümü şıktır.

 


Modern bir görünüme sahip bu uygulamayla ofislerin enerji tüketimi %50 azaltılarak hem ısıtma hem de soğutma sistemi olarak kullanılmış.


 

Türkiye’de güneş enerjisi ilk olarak su ısıtıcılarıyla hayatımıza girdi. Su ısıtıcılarından düzlemsel toplayıcının bir ileri modeli olarak vakumlu tüp toplayıcılarını sayabiliriz. Burada vakum kullanıldığı için daha yüksek ısılar daha uzun süre elde edilebiliniyor. Çoğunlukla güneyde ve yazlık evlerin çatılarında bulunan bu teknolojinin cephe uygulaması yaygın olmasa da kullanım olanakları mevcuttur. Isı toplayan teknolojiler arasında en yüksek sıcaklığa çıkan teknoloji olduğu için son derece verimli bir sistem. Bu yüksek verime ulaşmak için ısıyı soğuran plakalar vakumlanmış tüpler içine entegre edilerek ısı kaybı minimize edilmiştir. Gayet de şık duruyor. Hiç yoktan iyidir.
 


İsviçre’deki bu örnekte görüldüğü gibi balkon korkuluklarını bu teknolojiyi kullanarak tasarlamak mümkün. Aynı zamanda estetik ve şık gözüken bu tasarımda binanın sıcak su ihtiyacının tamamı vakumlu tüp toplayıcılarla sağlanmaktadır.


 


Hibrit panellerin ön tarafında bulunan hücreler güneş ışığından elektrik üretirken arka tarafındaki soğurucular da panelin üstüne düşen ısı enerjisini suyu ısıtmak için kullanıyor. Bu sayede yapı içinde kullanılacak elektriği üretirken aynı zamanda sıcak su ihtiyacı da karşılanıyor. Biz de EkoRE olarak ileride “Hibrit Panel” üretmek istiyoruz.

 


Sonuç olarak bu kadar farklı teknoloji olmasına rağmen en yararlı ve en ucuz enerji, tasarruf edilen enerjidir. Bu yüzden, sadece teknolojinin kullanımından ziyade insanların tüketim kültürünü de tasarruflu olacak şekilde değiştirmesi şart. Sonuç olarak cephelerde kullanılan 3 ana teknoloji mevcut; Elektrik üreten PV paneller, ısı toplayıcı teknolojiler ve hibrit paneller. Finansal olarak bu sistemlerin ne gibi avantajlar sağladığını özetlersek öncelikle binaların enerji verimliliğini ciddi oranda artırarak enerji faturalarını düşürür. Yeni çıkan mahsuplaşma uygulamasıyla talebin az olduğu gün ortasında üretilen elektrik şebekeyi besleyerek toplam tüketilen enerjiyi ciddi miktarda azaltır. Şebekeye bağlanılamayan, şebekenin güvensiz olduğu veya elektrik kesintilerinden etkilenmek istenilmeyen durumlarda, bataryalarla destekli tamamen şebekeden bağımsız bir sistem kurmak da mümkün. Son olarak, özellikle sanayide kurulan güneş enerji sistemleri, lisanssız elektrik yönetmeliğinden yararlanarak fazladan üretilen enerjiyi şebekeye geri besleyebilir ve ekstra gelir elde edebilirler.

 



Şaşırtan zamanlama ve öne çıkan vurgular

Tüm bunları anlatırken önümde ‘timer’ (zaman ölçer) vardı. Tam 21 dakika kala konuşmaya başladım ve 1 dakika kala konuşmamı sonlandırdım. Bu kadar dakik olduğuma ben de inanamadım. Tam zamanında sözü moderatöre teslim ettim. Moderatör de son yorumlarını yaptı ve paneli bitirdi.

Sunumumda altını çizdiğim cümleleri burada sizlere aktararak sözlerimi sonlandırmak isterim:

 

  • İleride her şey dağıtık sistem mantığıyla gerçekleşecek. Yani yerinde üretim ve yerinde tüketim olacak. Enerji, su, gıda gibi yaşam için kritik ihtiyaçlarda da dağıtık sistem modeli uygulanacak.
     
  • Tüm cephelerde ve çatılarda da enerji, su ve gıdayı üretme mantığıyla hareket etmemiz gerekiyor.
     
  • Sınırlı alanda üretimi sürekli arttırabilmek için “verimlilik artışı” ARGE’nin en önemli iki konusundan biri olacak. İkinci önemli konu da  maliyetlerin düşüşü. Güneş enerjisinin tüm insanların kullanımına açılabilmesi için maliyet düşüşü önemli.
     
  • Benim için fonksiyon yani işlev, estetikten daha önemli. Ancak tabii yaptığımız işlerde hem işlevi olan hem de görsel açıdan estetik ürünler kullanmak en iyisidir. Son olarak yaptığım konuşmanın belli bölümlerinin videolarını paylaşmak isterim:

 

 Başlangıçta yaptığım konuşma

 

Niğde Bor OSB’deki memleket meselesi

 

Konuşmamı sonuca bağlarken…

 

 

 

Konuşmam bittikten sonra bana eşlik eden EkoRE ekibiyle çektiğimiz kare…

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için