Dünyayı iyileştirmek isteyenlerle, her şeyi kendine isteyenlerin mücadelesi
Dün gece yaşanan terör felaketi bir kez daha korkunç bir tezadın altını çizdi. Bir yanda önceden hazırladığım bu yazının konusu olan ve gelecek nesillere daha yaşanır bir dünya bırakmak için var gücüyle çabalayan insanlar, diğer yanda karanlık çıkarları uğruna gözünü kırpmadan katliamlar planlayan canavarlar... Bu savaşı ikincilerin kazanmasına asla izin vermeyeceğiz.
6 Aralık’ta ABD eski başkan yardımcısı Al Gore ve Yeşilist’in kurucusu Ergem Şenyuva Tohumcu ile birlikte 24 Hours of Reality programının Türkiye ile ilgili canlı yayınında iklim değişikliğiyle mücadele hakkında konuştuklarımızı aktardığım yazımı tamamlamış, son rötuşları yapıyorken dün akşamki vahim olay gerçekleşti. Beşiktaş-Bursaspor maçından sonra Süzer Plaza’yla stadyum arasındaki yolda polislere bombalı araç ile saldırı düzenlendi. Patlamanın şiddeti o kadar yüksekti ki sesini Anadolu yakasından bile duyan arkadaşlarımız oldu. Nişantaşı’nda, özellikle Maçka tarafında bulunun bütün binaların camları şiddetle sarsıldı.
Süzer Plaza’nın stada bakan tarafındaki bazı camları ise kırıldı. Binada bulunan personel ve otel müşterileri arasında kırılan camlardan dolayı yaralananlar oldu. Ancak esas felaket dışarıda yaşanmıştı. Maalesef şu an itibariyle alınan haberlere göre 30 polis ve 8 sivil vefat etti. Toplamda 150’nin üzerinde yaralı var. Vefat edenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Gerçekten çok üzgünüz. Söyleyecek bir kelime bulamıyorum. Terör artık her yerde. En yakınımıza dahi girmiş durumda. Bu durum ne olacak, her şey bir düzene oturacak mı, göreceğiz. Biz de bu arada elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz.
Pisi pisine can vermiş güzel bir kardeşimizin babasını feryadı hepimizin yüreğini yaktı. Gerçekten çok üzgünüz.
Dolmabahçe’deki terör saldırısında 19 yaşında hayata veda eden doktor adayı Berkay Akbaş’ı kendisi gibi tıp fakültesi son sınıf öğrencisi olan ablası Selin Akbaş’ın röportajını da sizlerle paylaşmak isterim (kahrolmamak elde değil):
http://www.hurriyet.com.tr/kardesim-ve-arkadasimdi-40309365
Aşağıdaki yazımda okuyabileceğiniz gibi biz kendi çağımız ve gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir dünya yaratma çabasıyla uğraşaduralım, başkaları hayatı bizlere zindan etmek için sürekli bir çaba içerisinde. Şahsım adına şunu söyleyebilirim: Olanlardan elimden geldiğince etkilenmeden, büyük resmi hayal ederek yoluma devam ediyorum. O yüzden daha hızlı hareket edebilmek ve kalbimdekileri gerçekleştirebilmek için 5 sene önce aile şirketinden ayrılıp yenilenebilir enerjiyle ilgili kendi işimi kurdum ve elimizden geldiğince yenilenebilir enerji projelerine imzamızı atıp enerji devrimini gerçekleştirmeye katkıda bulunuyoruz. O yüzden Tider gibi bir yapıyı ortaya çıkardık ve ihtiyaç sahiplerine yardım çalışmalarını büyütmek için elimizden geleni yapıyoruz. O yüzden insanları bilgilendirmek ve gençlere yön vermek için gönüllü olarak elimden geldiğince konferanslara katılıyor, özellikle üniversitelerde konuşmalar yapıyorum. O yüzden iklim değişikliğini önlemek için neler yapılabileceğini uluslararası platformda anlatabilmek için İstanbul’dan Paris’e gidip 24 Hours of The Climate Reality programına katıldım. Bu yazımda da bu konuya değineceğim.
Good4Trust
Programa beni öneren ve davet eden Ergem (Şenyuva Tohumcu) ile ilk Good4Trust aracılığıyla tanışmıştım. Good4Trust, ‘iyilik bulaşıcıdır’ felsefesiyle yola çıkıp iyiliklerini paylaşan ve işinin hakkını vererek doğaya saygılı bir şekilde üretim yapanlarla, bilinçli tüketicilerin (Good4Trust deyimiyle türeticilerin) buluştuğu bir platform. Ergem ve ben de, her biri alanlarında öne çıkan diğer değerli üyelerle birlikte sevgili Uygar Özesmi’nin öncüsü olduğu Good4Trust’ın 7’ler konseyinde birlikte görev alıyoruz. (https://good4trust.org/council)
Ergem, başarılı bankacılık kariyerinin ardından kızının doğumuyla birlikte kendine farklı bir yön çizmişti. Pek çok duyarlı insan gibi iklim değişikliği konusunda bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyordu, ancak düşünmekle kalmadı ve harekete geçti. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen The Climate Reality Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldu. 2010 yılının sonunda “kendini, çevresini ve doğayı önemseyenlerin platformu” Yeşilist'i kurdu. Bugün Yeşilist ile “Ekoloji, hayat, anne-çocuk, gıda, kent ve yeşil yaşam” konularında duyarlılık ve bilinç geliştirme çalışmalarına devam ediyor. Kendi ifadesiyle ‘bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize’ inanıyor. (www.yesilist.com)
Al Gore ile Ergem’in resmi
Kasım ayı içerisinde Ergem bana bir mesaj yolladı, ardından telefonla görüştük. Beni 24 Hours of Reality’nin iklim değişikliği konulu uluslararası canlı yayınına katılmaya davet etti. Bu programın amacı dünyanın dikkatini tüm gerçekliği, kapsamı ve boyutlarıyla gezegenimizi dönüştüren iklim krizine çekmek olduğu ve davet de Ergem’den geldiği için düşünmeden kabul ettim. (www.24hoursofreality.org)
Paris’te bir çatıdan canlı yayın
Sonrasında programın yapımcıları beni arayarak görüşlerimi canlı yayında dile getirmek için Paris’e gelip gelemeyeceğimi sordular. Ben de bir günlüğüne Paris’e gidebileceğimi ilettim. Sonuçta programımı organize edip 5 Aralık akşamı Paris’e uçtum. Her ne kadar en favori şehrim olmasa da, 2 yıldır yolumun düşmediği bu şehri özlediğimi farkettim. Genelde kaldığım Sofitel Arc de Triomphe oteline rezervasyon yaptırdım.
O bölgeyi iyi bilirim, stüdyonun Avenue Marceau’da olması güzel bir tesadüf oldu. O caddede oturan arkadaşlarım var. Dolayısıyla yeri elimle koymuş gibi buldum. Canlı yayın Fransa saatiyle 15.00’te başlayacaktı. Ben saat 13.00’te oradaydım. Programın teknik ekibiyle bazı detayları konuştuktan sonra o civarda öğle yemeği yedim ve sonrasında tekrar stüdyoya döndüm. Çekim ekibi bana makyaj yapılacağını söyledi. Ben Türkiye’deki gibi iki pudra sürüp bırakacaklar diye düşünürken, işinin ehli bir makyaj uzmanı ile bir kuaför, yüzüm ve saçım üzerinde ayrı ayrı özenle çalışarak beni şaşırttılar.
Saat 15.00’i gösterdiğinde beni çekimin yapılacağı stüdyonun çatısına aldılar. Arka planda Eyfel Kulesi görünecek şekilde konumlandım. Bana gösterdikleri programa göre önce Al Gore saat 15.00’te konuşacak, sonra ben 15.18–15.28 arası söz alacaktım, ardından da Ergem konuşacaktı. Al Gore’un konuşmasını dinledim, ancak teknik bir sorun nedeniyle bana ulaşan seste cızırtılar oluyordu. Saat 15.18’i gösterdiğinde program akışının değiştirildiğini farkettim. Önce başka birilerini bağladılar, 15.30’a doğru da Ergem konuşmaya başladı. Ses kesik kesik de gelse, onun güzel konuşmasını kulaklığımdan duyabiliyordum.
Türkiye Oturumunda Ergem’in konuşmasından bir kesit
Sonra bir süre ses bağlantım kesildi ve ardından Türkiye oturumunun devamında beni yayına aldılar. Seste hâlâ ciddi sorunlar vardı, dolayısıyla bana yöneltilen ilk sorunun yalnızca 4-5 kelimesini duyabildim ve gerisi hakkında tahmin yürüterek cevaplamaya başladım. Aklıma ilk gelenleri sıralarken bir yandan da içimden ‘umarım doğru cevap veriyorumdur’ diye geçiriyordum. Net 5 dakikada yanıtladığım üç sorunun ardından yayının benimle ilgili bölümü son buldu.
Dış mekana uyum için gözüme ışık patladığı için gözümü kısarak konuşmak durumunda kaldım.
Cape Town’daki bu arkadaş ile konuştuğumu bilmiyordum. Kulaklıktan gelen sorulara cevap verdim.
Çatıdaki teknik ekip de program akışının son anda neden değiştiğini anlayamamıştı. Daha sonra aşağıdaki stüdyo şefi terasa çıkarak durumu şu sözlerle açıkladı ve özür diledi: “Cape Town ile Paris arasında ses bağlantı sorunu oldu. Bunu gidermek için yayın akışını değiştirip sizi sonlara doğru yayına aldık. Ancak sorunlar devam ettiği için de kısa kesmek zorunda kaldık. Bu aksaklıklar için özür dileriz. Cape Town ile bu kadar sorun yaşanacağını biz de düşünemedik.” Açıklamayı duyunca bu kez şaşkınlıkla “Ben Cape Town’la mı konuştum?” diye sordum. Amerika’yla bağlantı kurulmasını beklerken benimle röportajı Güney Afrika’dan yapmışlardı. (İçimden “yine mi Cape Town, hay aksi” diye geçirdim. Bu vesileyle bir sonraki makalemi Cape Town’da yaşadıklarımla ilgili yazacağım.)
Sonuç olarak gayet keyifli bir program oldu. Kısa bir süre için de olsa, deneyimlerimi tüm dünyaya aktarma şansı buldum. Bunun için Ergem’e teşekkür ediyorum. Programdaki benim bölümümün videosunu aşağıda bulabilirsiniz:
Programdan sonra da Ergem’le konuşup ortak bir basın bülteni paylaştık. Konuşmaların içeriği hakkında fikir vermesi açısından bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak isterim:
Türkiye karbondioksit salınımında 23. Sırada
Türkiye’nin yarısı çölleşiyor, çare güneş enerjisinde!
Küresel iklimin etkilerini tüm dünyaya çarpıcı bir gerçeklikle anlatan 24 Hours of Reality, bu yıl 5-6 Aralık tarihlerinde canlı yayın üzerinden milyonlarca kişiye ulaştı. Nobel Ödüllü, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un kurucusu olduğu The Climate Reality Project tarafından düzenlenen etkinlikte, karbondioksit salınımının en fazla olduğu 24 ülkedeki iklim sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı. Türkiye saatindeki konuşmalar, Al Gore, Yeşilist’in kurucusu ve The Climate Reality Derneği Türkiye Temsilcisi Ergem Şenyuva Tohumcu ve EkoRE CEO’su Serhan Süzer tarafından gerçekleştirildi.
Al Gore: Türkiye’nin yarısı çöl olabilir
Etkinliğin Türkiye saatinde söz alan ilk isim Al Gore oldu. Türkiye’nin sıralamada 23. olduğunu belirten Al Gore, salınımda en büyük etkenin yüzde 73 ile enerji kaynaklı olduğunu söyledi. Elektrik, ısıtma, imalat, inşaat gibi alanlarda salınımın azaltılması gerektiğini belirten Al Gore, Türkiye’nin de imzaladığı Paris Anlaşması ile birlikte önemli adımlar atılacağını ifade etti. Tüm dünya ile birlikte Türkiye’nin de küresel iklimden etkilendiğini ifade eden Al Gore, bu durumun sadece sıcaklığa değil, aşırı yağışlara da yol açtığını anlatırken, Trabzon, Bartın ve Edirne’den sel görüntüleri paylaştı. Kuraklık tehdidi yaşayan ülkeler arasında yer aldığımızı vurgulayan Al Gore, Türkiye’nin neredeyse yarısının çölleşme riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çizdi.
Ergem Şenyuva Tohumcu: Temiz enerji şirketler için maliyet değil, imkân yaratıyor
Yeşilist’in kurucusu ve The Climate Reality Derneği Türkiye Temsilcisi Ergem Şenyuva Tohumcu, Türkiye saatindeki ikinci konuşmayı gerçekleştirdi. 2010 yılında Al Gore’dan aldığı iklim eğitiminin ardından Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde iklim lideri olarak seminerler veren Tohumcu, “Türkiye’de temiz enerjiye geçiş başladı. Ancak bunun hızlandırılması için iklim değişikliği konusunda hükümetin ileriye dönük politikalarının önemi büyük. İklim değişikliğinin bir kriz olduğu gerçek ama bu konuda yapılacaklar şirketler için maliyet değil gelir imkânları yaratıyor. Tek yapmamız gereken doğru adımları atmak” dedi.
Serhan Süzer: Güneş potansiyeli olarak Avrupa’da ikinciyiz
Kanaat önderleri, politikacılar, bilim adamları ve uzmanların görüşlerini aktardığı etkinlikte, Türkiye saatinin kapanışını, EkoRE CEO’su Serhan Süzer yaptı. Avrupa’da, İspanya’dan sonra güneş potansiyeli en yüksek ikinci ülke olduğumuzu belirten Süzer, sadece güneş ile ülkenin tüm enerji ihtiyacının karşılanabileceğini söyledi. EkoRE olarak Türkiye’de bu konuda çalışan nadir şirketlerden biri olduklarını ifade eden Serhan Süzer, “Doğa bize böyle bir imkân sunmuşken, bizim de elimizdeki teknolojiyi en iyi şekilde kullanarak güneş enerjisinden faydalanmamız gerekiyor. Ben de cesur bir yatırımcı olarak bu alandaki tüm yatırımımı, ilk olarak bir güneş enerjisi teknolojisi olan Concentrating Solar Power (Yoğunlaştırılmış Güneş Enerjisi) üzerine yaptım. Sonrasında o teknolojiyi bir yabancı yatırımcıya satıp elde ettiğim gelirle yine güneş enerjisinde, bu sefer PV alanında proje geliştiren ve EPC (mühendislik, tedarik ve inşaat) hizmeti veren şimdiki EkoRE’yi kurdum. Yaptığımız stratejik çalışmalar ile her yıl kendimizi geliştirerek, sürdürülebilir enerji konusundaki hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum” diyerek Türkiye saatini noktaladı.
Bu bülteni yolladıktan sonra internet medyasında haberimize yer verdiler. İşte çıkmış bazı haberler:
http://yesilhaber.net/2016/12/09/turkiye-icin-korkunc-uyari/
http://www.borsagundem.com/anlik-borsa-haberleri/20161208131525
http://www.enerjihaber.com/turkiye-nin-yarisi-collesiyor-care-gunes-enerjisinde/4206/
http://www.yeniprojeler.com/enerji-sektoru/turkiyenin-yarisi-collesiyor-care-gunes-enerjisinde
http://www.nakithaber.com/gunes-potansiyeli-olarak-avrupada-ikinciyiz-7960h.htm
http://www.elektrikhaber.com/2016/12/09/turkiyenin-yarisi-collesiyor-care-gunes-enerjisinde/
https://tasimapostasi.com/2016/12/11/turkiyenin-yarisi-collesiyor-care-gunes-enerjisinde/
http://www.turk-internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=54759
Sonunda gülen gelecek nesiller olacak
Dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için çalışan The Climate Reality Project’in bir parçası olduğum için mutluluk duydum. Good4Trust 7’ler konseyindeki birbirinden değerli arkadaşlarımız gibi, Tider için can siperane çalışan profesyonellerimiz ve gönüllülerimiz gibi, EkoRE’de daha fazla yenilenebilir enerji projesine imza atmak ve teknolojiyi sürekli geliştirmek için büyük gayret sarf eden çalışma arkadaşlarım gibi, özel sektörde olup sivil topluma katkıda bulunmak için elinden geleni yapanlar gibi bu dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek için çaba harcayan birçok güzel insan tanıyorum. Hepimiz elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Dünyayı herkes için daha yaşanır bir hale getirmek isteyenlerle, her şeyi kendi çıkarına uymasını isteyenlerin mücadelesinde bizlerin her zamankinden daha dirayetli ve güçlü olması gerekiyor. Kimse moralini bozmasın. Sonunda gülen biz olacağız, gelecek nesiller olacak...
Etiket: ekoloji
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...