‘Elitizm’in futbola yansıması: Avrupa Süper Ligi
Avrupa Süper Ligi duyurulduğu hafta blog yazısı yazmaya niyetlendim, hatta “Futbolun Berlin Duvarı: Avrupa Süper Ligi” diye başlık attım, alt başlıkları oluşturdum. Ancak bu oluşumun 2 gün sonra dağılması ve benim için çok daha önemli meselelerin gündeme gelmesiyle bu yazıyı ertelemiş oldum. Bugün bu konu kapanmış gibi gözükse de özünde elitizm olan Avrupa Süper Ligi projesiyle ilgili kendi perspektifimden bir analiz yapacağım.
Avrupa Süper Ligi ilk olarak 18 Nisan 2021 tarihinde duyurulduğunda, o haftaki blog yazımın konusunu belirlemiş oldum. Hatta bu anonsu duyar duymaz hiç vakit kaybetmeden “Futbolun Berlin Duvarı: Avrupa Süper Ligi” başlığını attım ve aklıma gelen konuları sıraladım.
Bu arada neden “Futbolun Berlin Duvarı” ifadesini kullandığımı da belirteyim. Ana fikir olarak böyle bir süper lig kurulmasının futbolda ciddi bir bölünme yaratacağını, futbol takımlarının süper lig takımları ve diğerleri diye ayrılacağını belirtip, ortaya çıkacak diğer unsurları da sıralayacaktım:
1) Süper ligin dışında kalan takımlar, bir alt lig gibi algılanacak ve aşağı görülecek.
2) Elitistlerin kurduğu bu sistemde süper ligdeki takımlar hep parayı bastırıp en iyi oyuncuları alacaklar, UEFA'nın liginde kalan diğer takımlar ise onlarla mücadele edip seviyelerini test etme şansına sahip olamayacaklar.
3) Aradaki makas sürekli açılacak ve zenginleşen kulüpler daha da zenginleşecekler.
4) Yaratılan ortam gerçek futbol seyircisini ve taraftarları memnun etmeyecek.
Sonuç bölümünde de “Berlin Duvarı zamanı geldiğinde nasıl yıkıldıysa, kitleleri arkasında en fazla sürükleyen spor dalı olan futbolun beşiği Avrupa’da da bu bölünme bir gün elbet sona erecek ve oluşturulan bu duvar da yıkılacak” diyecektim ki bu başlatılan oluşum hayata geçmeden 2 gün içinde dağıldı.
Avrupa Süper Ligi kurulduktan 2 gün sonra İngiliz takımlarının çekildiklerini duyurması ve benim açımdan futboldan daha önemli bir konu olan “enerji” alanında yeni yayına başlayan Ekonomi Dünyası dergisi için bir yazı kaleme almamın gerekmesiyle bu yazıyı erteledim. (İlgili yazıyı https://www.serhansuzer.com/tr/dunyadaki-enerji-devriminin-turkiyeye-yansimalari) linkinde bulabilirsiniz.) Ta ki bugüne kadar.
Proje 48 saatte nasıl çöktü
Avrupa Süper Ligi’yle ilgili fikri olmayanlar için de konuyu özetleyeyim: Avrupa'da 12 büyük kulüp; İngiltere Premier Ligi'nden Arsenal, Chelsea, Liverpool, Manchester City, Manchester United ve Tottenham; İspanya La Liga'dan Atletico Madrid, Barcelona ve Real Madrid; İtalya Seria A'dan AC Milan, İnter Milan ve Juventus, 18 Nisan gecesi 20 takımdan oluşacak Avrupa Süper Ligi'ni kurduklarını açıkladı.
UEFA, FIFA ve ülkelerin futbol federasyonları karara sert tepki gösterdi. UEFA Başkanı Aleksander Ceferin, "Avrupa Süper Ligi'nde oynayacak oyuncuların Dünya Kupası ve Avrupa Futbol Şampiyonası'nda oynaması yasaklanacak" dedi. Daha fazla detay için Avrupa Süper Ligi: 12 kulüp neden yeni lig kurdu, lige karşı çıkanlar ne diyor? - BBC News Türkçe linkindeki makaleyi okuyabilirsiniz.
12 takımla kurulacağı açıklanan Avrupa Süper Ligi’nde İngiltere’den Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool, Manchester City ve Tottenham da yer alacaktı. UEFA ve FIFA’dan gelen yaptırım açıklamaları (UEFA’nın açıklamasını Statement by UEFA, the English Football Association, the Premier League, the Royal Spanish Football Federation (RFEF), LaLiga, the Italian Football Federation (FIGC) and Lega Serie A | Inside UEFA | UEFA.com linkinde okuyabilirsiniz), ülke federasyonlarının tepkileri, eski futbolcular ve teknik direktörlerin, kısacası futbol profesyonellerinin açıklamaları ve en önemlisi taraftarların tepkileri sonrası proje 48 saatte çöktü.
İngiliz kulüplerinin yöneticilerinden de birer birer istifalar gelmeye başladı. Manchester United Başkanı Ed Woodward ve Liverpool Başkanı Tom Werner istifalarını sundu. Bu iki ismin ardından Manchester City İcra Kurulu Başkanı Ferran Soriano ile Arsenal İcra Kurulu Başkanı Vinai Venkatesham, Premier Lig’in stratejik danışmanlık grubundaki, Chelsea Başkanı Bruce Buck ise denetim ve hizmet birimindeki görevlerini bıraktı.
Kulüplerin ve bankanın özür açıklamaları
Liverpool; “Taraftarlarımızı onurlandırmak için, Jurgen Kloop, Billy, futbolcular ve takımın başarısı için çalışan herkesten özür diliyorum. Onların yaşanan aksaklıkta sorumluluğu bulunmuyor. En çok dağılan ve haksızlığa uğrayanlar da onlardı", Arsenal; “Sizleri ve daha geniş futbol topluluğunu dinlememizin bir sonucu olarak Avrupa Süper Ligi’nde çekiliyoruz. Hata yaptık ve bunun için özür dileriz” sözleriyle taraftarlarından ve ilgili herkesten özür dilediler.
Bu oluşumun arkasındaki finansal destek de kalktı. ABD’li banka JPMorgan, Avrupa Süper Ligi projesinin çökmesini takiben projeyle ilgili sessizliğini bozdu.
Banka, Avrupa Süper Ligi projesine katılacak takımları desteklemekten dolayı pişmanlık duyduklarını açıkladı. Açıklamada bu projenin futbol kamuoyunda nasıl algılanacağı ve nasıl bir etki yaratacağı konusunda yanlış değerlendirme yapıldığı belirtilirken, bu süreçten ders alınacağı ifade edildi. Bloomberg'in haberine göre JPMorgan projeye yaklaşık 4 milyar Euro finansal destek verecekti. Detayları JP Morgan to finance breakaway European Super League | The National (thenationalnews.com) linkinde okuyabilirsiniz. Tabii böyle bir kaynak çok ciddi borçları olan bu büyük kulüpler için Avrupa Süper Ligi'ni kurmak için ciddi bir teşvik kaynağı oldu.
Haber kaynaklarınca alınan bilgilere göre Amerikan yatırım bankası JPMorgan Chase, ligin hayata geçmesi için 3,25 milyar euro yatırım yapacak ve katılımcı kulüplere yaklaşık 200-300 milyon euroluk birer hoş geldin bonusu verecekti.
Amerikan modeline benzerlik korkuttu
Bir de planlanan Avrupa Süper Ligi’nin, spor takımlarının her yıl kalifiye olmak veya küme düşmekle yüzleşmek zorunda kalmadan yarıştığı, böylelikle yatırımcı ve sponsorlara kesinlik sunduğu Amerikan modeline benzer olması ve Amerika’nın sahip olduğu İngiliz kulüplerinin önemli destekçileri olması muhtemelen tesadüf değildi. Avrupa Süper Ligi’nin iptaliyle futbolun tamamen ticarileşmesinin de önüne geçilmiş oldu.
Bu oluşuma başından beri Alman ve Fransız kulüpleri katılmayacaklarını açıkladılar. Bizim TFF ve Kulüpler Birliği Vakfı lige destek vermediğini duyurdu. Bu süreçte bir Galatasaray taraftarı olarak Galatasaray Başkanı Cengiz’in beyanatı şahsen canımı sıktı: “Böyle bir teklif gelirse, camiamızın menfaatleri doğrultusunda hareket ederiz.”
Başlamadan biten bir oluşumun yürümeyeceğini görmeyip alelacele böyle bir beyanat vermek bana göre vizyonsuzluktur.
Yaşanan köklü değişimler
Konumuza dönersek tüm bu kaosun sonucunda ciddi değişimlere tanık olduk:
1) Şampiyonlar Ligi formatı değişti: UEFA, 2024-25 sezonundan itibaren Şampiyonlar Ligi’nin statüsünün değişeceğini duyurdu: Turnuva, 36 takımla tek grup halinde oynanacak. Detayları Şampiyonlar Ligi'nde format değişti: 36 takımla oynanacak | Mackolik.com linkinde okuyabilirsiniz.
2) Kuruculara yaptırım uygulandı: Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), Avrupa Süper Ligi'nin 12 kurucu takımından 9'una yaptırım uyguladığını açıkladı. Alınan karara göre bu 9 kulübün UEFA müsabakalarında elde edeceği bir sezonluk gelirlerinin yüzde 5'ine el konulacak. Hatalarından çabuk dönen bu 9 kulübe nispeten hafif uygulanan yaptırımlar bir yana, başı çeken Real Madrid, Barcelona ve Juventus’la ilgili nasıl bir yaptırım uygulanacağını ise göreceğiz. Detayları UEFA, Avrupa Süper Ligi'nin 9 kurucu takımına yaptırım uyguladı - BBC News Türkçe linkinde okuyabilirsiniz.
3) UEFA finansman atağına kalktı: Avrupa Süper Ligi fikrini ateşleyen JPMorgan’ın sağladığı milyar dolarlık finansmana karşılık olarak UEFA ise Şampiyonlar Ligi’ne destek olmak için yatırım fonlarıyla 6 milyar euroluk bir fon alma konusunda görüşüyor. Detayları Avrupa Süper Ligi'ni Unutturmak İsteyen UEFA, 6 Milyar Euro Finansman Paketi İçin Türk Yatırımcı ile Görüşüyor (webtekno.com) linkinde okuyabilirsiniz.
Bundan sonra olması gerekenler
1) Son yıllarda hep skandallarla çalkalanan UEFA’nın ve FIFA’nın kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. Bu organizasyonların şeffaflık, tarafsızlık, dürüstlük ilkelerini gerçek anlamda tekrar ana prensipleri haline getirmeleri gerekiyor.
2) Avrupa Süper Ligi’nin kurucuları arasında olan takımların bu elitist yaklaşımlarını bir kenara bırakıp kendilerini futbolun özüne, seyir zevkine ve sporun gelişmesine adamaları gerekiyor.
3) Avrupa Süper Ligi’nin dışında kalan tüm Avrupa takımlarının kendilerine çeki düzen vermeleri, en üst düzey takımlarla rekabet edebilecekleri şekilde seviyelerini yukarıya taşımak için çalışmaları ve kulüplerini yönetmeleri gerekiyor.
Elitist proje iyi ki püskürtüldü
Elitizm (veya seçkincilik), bir elitin veya bir azınlığın yönetmesi gerektiği fikri veya yönetim işinin bir elit veya azınlık tarafından yapılması anlamına gelir (bknz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Elitizm).
Belli bir kesim tarafından yönetilen sınırlı sayıda üst düzey futbol kulüpleriyle futbola yön verme fikri iyi ki püskürtüldü. Bu yaşananlar, toplumun her kesimini ilgilendiren dünyanın en popüler spor dalı futbolun doğru yönde şekillenmesi için bir fırsat olarak görülebilir. Yukarıda sıraladığım işleri de detaylandırıp sıkı bir çalışmayla gerçekleştirilmek gerekiyor. Bundan sonra herkesin kendine çeki düzen vermesi gerekecek.
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...