Elveda Betsy, hoş geldin Sunny
Bir köpek herkesin sevgilisi olabilir mi? Olur. Fransa’da köpek çiftliğinden ilk alındığından beri hatıralarıma kazınan babamın şirin ötesi Coton de Tuléar cinsi köpeği Betsy’i geçen hafta kaybettik. 2006 senesinden bu yana hayatımıza neşe katan bu harika köpeği sizlere anlatacağım yazımda, hayatımda ilk defa evlat edindiğim yeni köpeğim Sunny’i de sizlere takdim edeceğim.
Babamların Fransa’dayken bir çiftliği ziyaret edip oradan köpek evlat edindiklerini duyduğumda nasıl bir köpekle karşılaşacağımızı bilmiyordum. Köpeği ilk gördüğümde tek kelimeyle bayıldım. Dünyalar tatlısı, hareketli ve pozitif enerjisi olan harika bir köpek bizi karşıladı. Bizimkisi de ilk görüşte aşk gibiydi. Daha ilk tanıştığımız gün kucağımdan ayrılmadığını hatırlıyorum.
Betsy büyüdükçe (ki küçük bir köpek cinsi olduğu için çok büyümedi) tatlılığı hiç kaybolmadı ve karakteri yerine oturdu. Coton de Tuléar cinsi bu köpeklerin Fransa’da özel yetiştirme çiftlikleri olduğunu da bu vesileyle öğrenmiş oldum. Coton de Tuléar, Madagaskar'daki Tuléar şehrine atfen adlandırılmış küçük bir köpek türü.
Bu türün en önemli özelliği uzun tüyleridir. Beyaz renkli olanları da var, babamlarınki gibi açık kahve ve beyaz renklerinde olan türü de... Güzelliği tüylerinde demişken yazın hayvan rahatlasın diye tüylerini tıraş ettirdiklerinde Paris’te yürürken Coton de Tuléar’dan anlayan orta yaşlı bir Fransız kadının babamların yanına gelip “Bu hayvanın hali ne böyle? Neden bu şekilde tıraş ettiniz? Bu hayvanın güzelliği tüylerinde. Yazık değil mi?” diye sitem ettiğini bana anlatmışlardı. Hakikaten hayvan tüyleri kesilince özelliğini bir anlamda kaybetmişti. Ama o güzel bakışları yok mu, o bakışları! Betsy’nin en güzel tarafı bakışlarıydı. O duygu yüklü ve pozitif enerji barındıran bakışlarını hiç unutmayacağım. Bir de fazla havlamayan, kimseyi rahatsız etmeyen iyi huylu bir hayvandı.
İşe ara vermenin harika bir yolu
Herkese karşı çok sevecendi ama ben geldiğimde sevinç gösterileri en üst seviyeye çıkıyordu. Betsy’nin imza hareketi olan kendi etrafında dönmesi, o küçücük boyuyla acayip zıplaması ve her tarafımı yalaması. Klasik Betsy işte. Sürekli pozitif enerji yayıyordu. Ben de her fırsatta onu kucağıma alıp seviyordum.
Betsy’le aramızda özel bir iletişim vardı. Aile şirketinde çalışırken ofise geldiğinde ilk benim odama dalardı. Evet, yanlış duymadınız, babamın köpeği olmasına rağmen, babamın odası yerine daha kıyıda köşede olan benim odamı bulur ve direkt bana gelirdi. Odama geldiğinde de yine o klasik sevinç gösterilerini yapardı. Ben de telefonda ciddi bir konu konuşuyor bile olsam, hemen bir refleksle “sizi sonra arayayım mı?” der, Betsy’i kucağıma alır bir güzel severdim. İşime ara vermenin harika bir yoluydu Betsy’nin ofise gelmesi.
Dile kolay, 2006 senesinden beri hayatımızdaydı. Son dönemde Betsy’nin hastalıkları artmış, tadı tuzu kalmamıştı. Eskisi gibi hareketli değildi. Vücut şekli yassılaşmış, yere daha yakın bir hale bürünmüştü. Gözleri iyi görmüyordu. Bizi sesimizden tanıyordu. Eski enerjisi, coşkusu yoktu ama yine de o görmeyen gözlerindeki ışığı her zaman görürdüm.
Köpeklerimizin iç burkan vedası
Kanser olduğunu ve sayılı günleri kaldığını öğrendiğimde çok üzüldüm. Geçen pazar günü babamlara geldiğimde hemen Betsy’nin yanına gittim. Bütün gün yatan Betsy, benim sesimi duyunca önce kafasını kaldırıp bana baktı, sonra yerinden kalktı ve bana iyice sokuldu. Ölüm döşeğinde olan annemin köpeği Carino da aynı hareketi yapmıştı. 2 gün sonra Carino’yu kaybetmiştik. Bu adeta bir vedalaşma gibiydi. Bunu hatırlayınca gözlerim doldu.
Annemin köpeği Carino'yu veterinere götürürken...
Sonrasında Betsy’i mutfakta serinlemek için bütün gün yattığı parkelerin üzerinden aldım ve oturma odasında oturduğum koltuğun yanına koydum. Onu sürekli sevdim. Bir de ferahlasın diye camı açtım.
Hayvan nefes alırken bile zorlanıyordu. Her nefes alışında ciğerinden hırıl hırıl sesler geliyordu. Yanımda mutluydu. Bunu hissediyordum. Sonunda ayrılma vakti geldiğinde son bir resim çektim. Sayılı günleri kaldığını bilerek son bir karemizin olmasını istedim. Aşağıda o resmi görebilirsiniz:
Onun bu durumu hepimizi çok üzüyordu. Gözlerim yaşlı bir şekilde babamlardan ayrıldım. İki gün sonra ölüm haberi geldi. Salı sabahı 9 gibi hayatını kaybetmişti. Yeni bir kemoterapi seansına başlamışlar, hatta yaşamını yitirdiği günün sabahı urlarını dışkı yoluyla atmış. İyileşme emareleri olmasına rağmen yeni tedaviye kalbi dayanmadı diye düşünüyor bizimkiler. Bizim Betsy ışık oldu. Babamlar bahçelerine köpeklerini gömdüler. Özel bir köpek olduğu için en yakında tutmak istemişlerdi. Nurlar içinde yatsın sevgili Betsy’miz.
Belki duymuşsunuzdur, ben de hayatımda ilk defa bir köpek evlat edindim. Daha önce hep “en iyi kedi veya köpek annemin, babamın ve arkadaşlarımın kedi, köpeğidir” misali, hiç bakmadan hep sevme kısmında ilgileniyordum hayvanlarla.
Zeina’nın 7 harikasından biri
Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki rüzgar enerji santralinin bekçi köpeği Zeina, aynı anda 7 köpeğe hayat verdi. Hepsi birbirinden farklı olan bu köpeklerin babalarının kim olduğunu bilmiyoruz. Babaları diyoruz, çünkü dişi köpekler aynı anda birkaç köpekten hamile kalabiliyorlar. Bütün köpekleri evlat verdik, birini rüzgar santrali sahasında tuttuk, birini de ben evlat edindim. Rüzgar santralinde tuttuğumuza Windy, benim evlat edindiğim köpeğe de Sunny ismini koydum. Ne de olsa ‘güneşli’ ve ‘rüzgarlı’ isimleri benim tutkuyla bağlı olduğum sektörleri anlatıyor.
Sunny'nin annesi Zeina ve kızkardeşi
İleride Sunny’le ilgili deneyimlerimi de aktaracağım. Şu aşamada sadece şunu söylemek isterim: Sunny’e bire bir bakan kişi olarak köpek sahiplerine saygım kat be kat arttı diyebilirim. Köpek yetiştirmek gerçekten sürekli 2, 3 yaşında çocuğunuz olmasıyla eş değer. Yemesi, içmesi, dışkılaması, dışarıya çıkması... Aylardır Sunny’e baktıktan sonra hayvan sahiplerinin bazı ayrıcalıklarının olması gerektiğini düşünmeye başladım.
Tüm bu düşünceleri ve tavsiyelerimi bir başka blog yazısı için saklı tutuyorum. Şimdilik şu sözlerle bu yazıyı noktalamak isterim:
Elveda herkesin sevgilisi Betsy, hayatıma hoş geldin eğlenceli oğlum Sunny!
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...