Germanwings faciası ve bize öğrettikleri
Dayatılmış kimi keyfi kuralların sorgulanmak, değiştirilmek hatta bozulmak için var olduğu söylenebilir. Ancak pek çok insanın hayatını ilgilendiren ölüm kalım meselelerinde, yılların deneyimiyle ortaya konmuş kurallara kayıtsız şartsız uymaktan başka seçenek yoktur. Aksi takdirde bu yazıya konu olan türden felaketler kaçınılmaz olacaktır.
Geçtiğimiz ay bütün Dünya Lufthansa’nın alt şirketi Germanwings Havayolu şirketine ait uçağı düşüren ikinci pilot Andreas Lubitz’in beraberinde 149 kişiyi de ölüme sürüklemesini konuştu.
Ölen yolcuların yakınlarının ilk tepkileri. Bu vesileyle bu vahim kazada ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara da sabır diliyorum.
http://www.dailymotion.com/video/x2knpt7_dusen-ucagin-animasyonu_news?start=12 link’inde animasyonunu bulabileceğiniz bu akıl almaz facia beraberinde birçok tartışma çıkardı. Tabii bütün bu tartışmalar sonrasında hepimizin gerekli dersleri çıkarması gerekiyor.
Birinci tartışma, ruh sağlığı problemli birinin nasıl uçmaya devam edebildiğiydi. Alman Savcı Ralf Herrenbrueck, evinde yaptıkları aramada 28 yaşındaki Lubitz’in rahatsızlığı nedeniyle “uygun” tedaviyi gördüğünü gösteren belgeler bulunduğunu bildirdi. Herrenbrueck, olay günü Lubitz’in raporlu olduğunu ve raporu evinde yırtılmış halde bulduklarını söyledi. Savcı, raporun bulunmasının pilotun hastalığını “işvereni ve iş arkadaşlarından sakladığı” yönündeki ilk değerlendirmeyi desteklediğini kaydetmiş.
Bir başka savcı Christoph Kumpa’nın verdiği bilgiye göre, Lubitz’te pilotluk eğitimi sırasında intihar eğilimi tespit edilmiş. Düsseldorf Üniversitesi Hastanesi, Lubitz’in Şubat ayında bu hastanedeki bir klinikte muayene olduğunu açıkladı. Açıklamada, son olarak 10 Mart’ta hastaneye gelen Lubitz’in neden muayene olduğu belirtilmedi.
Çok sık seyahat eden biri olarak bu haberleri okuyunca tüylerim diken diken oluyor. Sonuçta canımızı her uçuşta birkaç pilota emanet ediyoruz. Bu kazada da bir psikopat, yanında yüzlerce masum insanı ölüme sürükledi. “Madem intihar eğilimin vardı, neden yüzlerce insanı da yanında sürükleme ihtiyacı hissettin? Bu nasıl bir psikopatlıktır?” diye sorası geliyor insanın.
Uçağı düşüren ikinci pilot Lubitz’in San Francisco’nun meşhur Golden Gate köprüsü önünde verdiği poz. Burada objektiflere gülümseyen bu adamın 149 kişiyi kasıtlı bir şekilde öldürebilmesi hatalar zinciri sonucunda olmuştur.
Bence bu tartışmanın bize öğrettiği şey, “havayolu şirketleri pilotlarının ruh sağlığından en ufak bir şüphede pilotu kızağa çekmesi gerekir” kuralıdır. O pilotları rehabilite etmek yerine tavizsiz bir şekilde o pilotlara mesleği bıraktırması gerekir. Çünkü bu şaka değil. Sizin göstereceğiniz taviz bu kazada olduğu gibi yüzlerce insanın canına mal olabilir.
İkinci tartışma kabinde kaç pilot bulundurma gerekliliği üzerineydi. Eğer birinci pilot, kabini ikinci pilota terkedip lavaboya gitmeseydi belki de bu kaza olmayacaktı. Bunu fırsat bilen psikolojisi bozuk ikinci pilot kapıyı arkadan kilitlemiş ve kamikaze dalışını başlatmıştı.
Alman Bild am Sonntag gazetesinin haberine göre, karakutudaki kayıtlara göre kokpite giremeyen kaptan pilot Patrick Sonderheimer, 149 kişiye mezar olan uçak düşmeden saniyeler önce, Lubitz’e, “Tanrı rızası için şu kapıyı aç” diye seslendi. Arkada yolcuların çığlıkları duyulurken, baltayla kapıyı kırmaya çalışan Sonderheimer, daha sonra ise ikinci pilota “Aç şu lanet kapıyı” diye bağırdı.
Uçağın sonradan bulunan kara kutusu
Bu olay sonucunda ABD’deki havayolu şirketlerinin kabinde iki pilot bulundurma zorunluluğunun neden Avrupa havayolu firmalarında olmadığı sorgulandı ve tartışıldı. Bu tartışmaların sonunda takip edebildiğim kadarıyla Avrupalı havayolu firmaları da pilot kabininde en az iki pilot bulundurma zorunluluğunu getirdi.
Bir Germanwings uçağı kalkıştayken
Üçüncü tartışma bu olayın Germanwings havayolunun hatayı pilota yıkarak büyük bir sorumluluktan kurtulup kurtulmadığı hakkındaydı. Kimine göre Lufthansa’nın sahibi olduğu Germanwings havayolu firmasının böyle yaparak ölen yolcuların ailelerin kişi başı 50.000 Euro gibi bir rakamla kurtardığını esasında çok daha yüksek tazminatlar ödemeleri gerektiği tartışıldı. İnsan hayatının bir bedeli olamaz. Hele ki o uçaktaki masum insanların durumunu düşündükçe insan gerçekten üzülüyor. Her ne kadar, Lufthansa ve Germanwings bu kazayla ilgili ciddi eleştirilse de (ve bence bu kazada ihmalleri var) Almanları iletişim anlamında başarılı bulduğumu söylemek isterim. Böylesine zor ve sıkıntılı bir konuyu iletişim anlamında iyi yönettiler. Odaklarında hep hayatını kaybedenler ve yakınları vardı.
Uçağa binmeden evvel gençlerin mutluluk pozu
Dördüncü tartışma ise çekilmiş olan bir kısa film hakkındaydı. Bu yıl Oscar’da “En İyi Yabancı Film” adayı olan Arjantin yapımı “Relatos Salvajes’teki (Asabiyim Bey) 6 öyküden birisinin kazaya benzemesi dikkat çekti. Filmde Gabriel Pasternak adlı bir karakter, nefret ettiği kişileri bir uçakta toplayıp uçağı düşürüyor. Filmi aşağıda izleyebilirsiniz:
Asabiyim Ben (Relatos Salvajes) kısa filmi: https://www.youtube.com/watch?v=qD4EVIiErBk
Filmin, İngiltere’de vizyona girmesi büyük tepki çekti. Germanwings faciasından sonra vizyon tarihinin ertelenmesi yönündeki tüm çağrılara rağmen gösterime giren film, daha önce Almanya ve İspanya’da vizyona girmişti.
Buradaki tartışma konusu ise pilotun faciaya sebebiyet vermeden evvel bu filmi seyredip seyretmediğidir. Tabii bunların hepsi spekülasyon. Gerçekleri bilemiyoruz, ancak bu filmi seyrettikten sonra böyle bir olaya tanık olmak insanın tüylerini diken diken ediyor.
Bu olay bize uçuş güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Uçuş güvenliğini sağlamak için sadece pilotların değil, hosteslerin ve hatta yolcuların saygı göstermeleri gereken kurallar var.
Bindiğim her uçakta bu kurallara uymayan veya bilmeyen birçok yolcuyla karşılaşıyorum. Elimden geldiğince kuralları bilmeyen insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Örneğin birçok kez kemerin nasıl bağlandığını gösterdiğim olmuştur. Veya kurallara uymayanları uyardığım da olmuştur.
Bir gün Güneş Enerjisi Konferansı için Gaziantep’e uçuyordum. Tam inişe geçtiğimiz sırada yan sıramda bulunan 60 yaşlarında biri laptopunu açtı ve bir şeyler okumaya başladı. Önce oralı olmamaya çalıştım ancak 5 dakika boyunca hiç aldırış etmeden bir şeyler okumaya devam edince müdahale etmem gerektiğini düşündüm ve sakin bir şekilde söze girdim:
- “Beyefendi, inişe geçtik.”
- “Eee?”
- “Hani bir kural vardır. İnişte ve kalkışta elektronik cihazlar kapatılır diye. O yüzden söylüyorum.”
Bana ters ters bakarak laptopunu kapattı ve “Şimdi rahatladın mı?” dedi.
- “Benim rahatlamamla ne alakası var. Elektronik cihazlar uçağın mekanizmasını etkiliyor. Bu uçakta bulunan herkesin hayatını tehlikeye atmaktır. Bu kuralı da herkes bilir” dedim.
Adam tam hiddetlendi, bana bir şey söyleyecekken neden müdahale etmediğini düşündüğüm hostesten destek geldi. “Evet beyefendi haklı. Hatta koltuğunuzu dik duruma getirin” dedi ve adam sus pus koltuğunu dik duruma getirdi.
Daha sonra bu kişiyi Güneş Enerjisi Konferansı’nda gördüm ve “uçakta yüzlerce insanın hayatını hiçe sayan biri enerji santrali yapımında işçilerinin işçi güvenliğini de hiçe sayar” diye düşünmekten kendimi alamadım.
Bunun gibi daha birçok olay yaşıyorum ve bazen insanlara laf anlatmaktan sıkılıyorum. Şunu da belirtmek isterim. Yükseklik korkum yoktur. Hatta ileride paraşütle atlamayı bile düşünüyorum. Çok eğleneceğime eminim. Ancak insan hayatı bazen pamuk ipliğine bağlı oluyor. Böyle durumlarda ilgili kurallara tavizsiz uymaya çalışmamız gerekiyor. Bence bu kuralların herkese okul çağından itibaren öğretilmesi ve kafalara kazınması gerekir. Bunlara örnek vermek gerekirse;
- Özellikle kalkış ve inişte cep telefonu, lap top, ipad gibi elektronik cihazların kapatılması ya da uçuş mode’una alınması gerekiyor (Tabii teknoloji değişiyor. Eğer gelişmiş teknolojiyle buna gerek kalmazsa o zaman bu kuralı gözden geçirebiliriz).
- Uçak yere tekerleğini değdirir değdirmez benim canım milletim, hemen kemerini çözüp ayağa fırlıyor ve yukarıdaki torpido gözünü açıp valizini veya eşyasını almaya çalışıyor. Uçak tamamen durmadan ve tepedeki ‘kemerinizi çözebilirsiniz’ sinyali yanmadan kimsenin ayağa kalkmaması gerekir. Çünkü uçak yerdeyken bile ani fren yapabilir ve hem koridordaki insanların savrulmasından hem de açılmış olan torpido gözünden düşecek valizlerden dolayı sakatlıklara sebebiyet verebilir.
- Her yolculukta tekrar ettikleri kemer takma, kabin basıncının düşmesi ve acil inişte yapılacaklar konularını bilmemiz gerekiyor.
- Yolcuların ve hosteslerin birbirine saygılı davranması ve yardımcı olmaları gerekir.
Bunlar benim şimdilik aklıma gelenler. Kurallar hayat kurtarır. Uçak kaza riski belki arabada kaza geçirmeye göre çok daha düşük, hatta yok denecek kadar az ancak uçak kazaları olduğu takdirde kurtulma şansı hemen hemen hiç yok. Uçak kazaları maalesef genelde ölümcül oluyor.
Unutmayalım, insan hayatından ve sağlıktan daha değerli bir şey yok bu dünyada…
Bu yazıyla ilgili okuduğum haberlerin link’leri aşağıdadır, referans için paylaşıyorum:
http://turizmaktuel.com/haber/germanwings-iflas-edebilir
http://turizmaktuel.com/haber/germanwings-iflas-edebilir
http://www.milliyet.com.tr/germanwings-yardimci-pilot-ucagi/dunya/detay/2038594/default.htm
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28598567.asp
Etiket: anı
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...