Grand Kartal Otel faciası

Türkiye’de kayak sevdalılarının (buna ben ve yakın çevrem de dahil) defalarca gittiÄŸi bir otelin yanıp 78 kiÅŸinin feci ÅŸekilde hayatına mal olması kolay yenilir yutulur bir olay deÄŸil. Bu facianın göz göre göre gelmesinin, otelde kalan misafirlerin üçte birinin can vermesinin hesabının sorulması ve böyle bir felaketin tekrar yaÅŸanmaması için kökten önlemlerin alınması gerekiyor.

Türkiye’de kayak sporuyla özdeÅŸleÅŸmiÅŸ bir oteldir Kartal Otel. Memlekette tüm kayak severlerin hayatları boyunca mutlaka bir dönem kalıp zaman geçirdikleri, bizim çocukluÄŸumuzda ve ergen yıllarımızda Kartalkaya destinasyonunu yaratmış efsane bir oteldi.

Kartal Otel’le ilgili birçok güzel ve can sıkıcı anım var. Yeri gelmiÅŸken bunları paylaÅŸayım.

Sanırım 10 yaşındaydım. 5 yaşından beri kayak yapan bir çocuk olarak kayma stilim fena deÄŸildi ama hâlâ üzerimde bir ürkeklik vardı. O zamanlar halamın rahmetli eÅŸi, pistlerde kendi başımıza kayarken 2-3 turluÄŸuna bize katıldı.

Eniştemin beni hırslandıran yorumları

Son iniÅŸimizde çok net hatırlıyorum, “Kaç senedir kayıyorsun, hala bu pistten seri bir ÅŸekilde inemiyorsun” diye benimle dalga geçer gibi gülerek konuÅŸtu.

Belki sadece ÅŸakalaşıyordu, bilemiyorum ama hassas bir çocuk olarak bu tavrından hiç hoÅŸlanmamıştım. “Biz hep beraber güzel güzel dertsiz tasasız kayarken ÅŸimdi bu tavır nereden ortaya çıktı?” diye o çocuk yaşımda düÅŸündüÄŸümü hatırlıyorum. Bu aÅŸağılayıcı laflarına sinirlenmiÅŸtim. Yine de sakinliÄŸimi koruyarak “Kendi yaşıma göre düzgün kayıyorum” demiÅŸtim. O da bana “görüyorum nasıl kaydığını, sen bu iÅŸi beceremiyorsun” deyince beynimden vurulmuÅŸa döndüm.

Åžimdi beni iyi izle!

Genelde hep sakinimdir ancak kafamın tası attığında gereken reaksiyonu gösterir ve bazen kendimi de ÅŸaşırtırım. Beni ciddi anlamda sinirlendirmeyi baÅŸarmıştı. Ani bir reaksiyonla bu akrabama “Åžimdi beni iyi izle!” dedim.

O zamanlar oradaki tek lift’ten seri bir ÅŸekilde yukarı çıktım ve aÅŸağıya adeta kayak yarışçısıymışım gibi çok hızlı bir ÅŸekilde, normal sürenin 3’te biri bir zaman diliminde indim. Bu akrabam aÅŸağıda beni izliyordu. Hızlıca yanında durup “Nasıl oldu mu, seri bir ÅŸekilde inebildim mi?” diye sordum. Åžaşırmış olmasına raÄŸmen aÅŸağılamasını sürdürmeyi yeÄŸleyerek “Ä°ndin ama stil-mtil yok” dedi. Ben de yine sinirli bir ÅŸekilde “Åžimdi beni tekrar izle” dedim. Pistten ikinci kayışımda bu sefer ona ful stil göstermek için iki bacağımı birleÅŸtirdim ve seri bir ÅŸekilde slalom yaparak indim. Açıkçası ilk defa böyle bir stil deniyordum ama kendimi bile ÅŸaşırtmıştım. AÅŸağıya indiÄŸimde bu akrabamın yanında durup “Nasıl, stil oldu mu?” diye sordum. O da gülümseyerek kafasını salladı. O sırada yanında ikiz kardeÅŸim Baran da var. Bana “Nasıl böyle inebildin?” diye sordu. Ben de ona “gel göstereyim” dedim ve ona ilk olarak hiçbir ÅŸeyden korkmaması gerektiÄŸini anlattım. Bende sinirden korku, çekingenlik, hiçbir negatif duygu kalmamıştı, o yüzden inanılmaz bir stilde kendimi de ÅŸaşırtarak inmiÅŸtim. Baran’a “Hiçbir ÅŸeyden korkma, bu ÅŸekilde indiÄŸini kafanda canlandır” dedim ve sonrasında birlikte birkaç defa aÅŸağıya indik. O gün benim kayak hayatımda kırılma noktası oldu. Baran da iÅŸi çözdü ve benzer ÅŸekilde benimle inmeye baÅŸladı. Sonrasında hep üzerine koyarak devam ettim. Normal pistlerde artık sıkılıyordum, hep pist dışı kaymaya hatta helikopter kayağı bile yapmaya baÅŸladım (heliski, helikopterin sizi hiç kayılmamış bir dağın tepesine bırakıp sizin oradan kayarak inmenizdir). Bu olayların hepsi Kartal Otel’in o zamanlarki ilk ve orijinal pistinde geçti.

Baran’ın pistte omzunu kırması

Ä°kinci olay ikizim Baran’ın omzunu kırmasıydı. Bu ÅŸekilde hızlanıp kayma stilimizi deÄŸiÅŸtirdikten sonraki senelerde Baran iÅŸi biraz abarttı ve bir gün pistte bodoslama kayarken dengesini kaybedip düÅŸtü. Omzunun üzerine çok kötü düÅŸmüÅŸtü. Ben o arada yanında yoktum, yanlış hatırlamıyorsam baÅŸka bir grupla kayıyordum. Åžansına oradan geçen bir kayak hocası Baran’ı sırtlayıp getirdi. Ciddi aÄŸrısı vardı. Bizimkiler onu hemen doktora götürdüler, omzunu kırmıştı. Orada gereken geçici tedaviyi yapıp Ä°stanbul’a erken dönmüÅŸtük. Baran’ın tedavisi Ä°stanbul’da devam etti ve sonrasında iyileÅŸti. Bu olay da Kartal Otel’in orijinal pistinde gerçekleÅŸti.

YaÅŸadığım aklımda kalan üçüncü olay bundan 6-7 sene önce gerçekleÅŸti. Özel hayatımla ilgili bir konu olduÄŸu için burada detayları yazmayacağım. Ancak beni gerçekten sinirlendiren ve üzen bir olay yaÅŸadım. Bu olayın kahramanlarını hayatımdan tamamen silmiÅŸtim.

“BaÅŸtan aÅŸağı yenilenmesi gerek”

O son kalışımda otelin iyice eskimiÅŸ olduÄŸunu görerek “Neden bu oteli renove etmezler” diye söylendiÄŸimi hatırlıyorum. Çünkü çocukluk ve gençliÄŸimizden bu yana otelde hiçbir yenilik veya yenilenmiÅŸ bir ortam hatırlamıyorum. Belki bir ÅŸeyler yapmışlardır ama ufak rötuÅŸlarla olacak bir iÅŸ deÄŸildi bu. O son kalışımda yanımdaki arkadaÅŸlarıma “Turizm sektöründe emek vermiÅŸ biri olarak bence bu otelin baÅŸtan aÅŸağıya yenilenmesi gerekiyor” demiÅŸtim.

Renovasyona bütçe ayırmama densizliÄŸi

Nitekim o günkü tespitlerimin ne kadar doÄŸru olduÄŸu yaÅŸanan bu son yangınla ortaya çıktı. Genelde oteller yaptıkları cironun belli bir yüzdesini renovasyon için ayırırlar ve bu amaçla rezerv ettikleri paradan bir harcama yapmazlar. Ancak belli ki Kartal Otel yönetiminin böyle bir konseptten haberi yoktu. En büyük hataları, yıllarca kazandıkları paranın çok az bir kısmını otel için harcamış ve muhtemelen en acil dökülen yerleri yenilemekle yetinmiÅŸ olmalarıydı. Asıl kökten renovasyon için yatırılacak parayı otelden çekip ceplerini doldurdular veya baÅŸka otel yatırımlarına devam ettiler. Halbuki ellerindeki cevheri en iyi koÅŸullarda tutmak otel yöneticilerinin asli görevidir.

Bu arada bahsettiÄŸim bu renovasyon yatırımının içinde tüm yangın sistemleri ve otelin daha güvenli bir yer olmasını saÄŸlayacak tüm önlemler de var. Bu yatırım belki de otelin kazandığı paraların çok küçük bir yüzdesini oluÅŸturuyor. Seneler içerisinde bu cüzi yatırım yapılmış olsaydı 78 kiÅŸi ÅŸu anda hayatta olacaktı. Çok yazık!

Yangından önce uykum kaçtı

Grand Kartal Otel’de yangının çıktığı Salı gününü çarÅŸambaya baÄŸlayan gece beni uyku tutmadı. Hatta o gece bir arkadaşımla gece 02.30’da mesajlaşınca, arkadaşım erken yatıp erken kalktığımı bildiÄŸi için “Hayret, hala uyumadın mı?” diye sordu. Ben de “Her ne hikmetse uykum kaçtı, bir türlü uyuyamıyorum” diye cevap verdim. Belki de hissettim, bilemiyorum ama o gece yaÅŸanan felaketi hiç uyumadığım bir gecenin sabahında saat 6 civarı okuyunca ÅŸoke oldum.

Peki buralara nasıl gelindi? Onu da analiz edelim.

Kartal Otel’in öyküsü

Klasik bir aile ÅŸirketi hikayesi. Kartal Otel’in kuruluÅŸ öyküsünü kendi web sitelerinden okuyabilirsiniz: https://kartalotel.com/hakkimizda/

Otelin kurucusu Mazhar MürtezaoÄŸlu 1926 Balıkçılar, Rize doÄŸumludur. MurtezaoÄŸlu, 30 Nisan 2019 yılında hayatını kaybetmiÅŸtir. 2019'da 93 yaşındayken hayatını kaybeden Mazhar MurtezaoÄŸlu, Kartalkaya'yı Kartalkaya yapan isim olarak biliniyor. Orman mühendisi olarak 60'larda Bolu'da görev yapmaya baÅŸlayan Mazhar MurtezaoÄŸlu, önce Bolu Dağı kenarındaki bir dinlenme tesisinde lokanta açtı. Ardından ÅŸubeleri artırırken Bolu Dağı'nda kötü hava ÅŸartlarında konaklanabilecek bir otel kurdu. Koru Otel isimli otelle baÅŸarılı bir ÅŸekilde konaklama sektörüne adım atan Mazhar MurtezaoÄŸlu, KöroÄŸlu DaÄŸları'nın tepesinde 1974’te temelini atıp 1978'de Kartal Otel'in kapılarını açtı.

Avusturya'daki otellerden etkilenen MurtezaoÄŸlu, burayı bir kayak merkezi haline getirmeyi amaçladı ve bunu baÅŸardı. Kartalkaya’yı Türkiye’nin en önemli kayak destinasyonu haline getiren MürtezaoÄŸlu, 1998'de ise bugün yanan Grand Kartal Otel'i inÅŸa etti.

Mazhar Bey’in ardından sorunlar baÅŸlıyor

Mazhar MurtezaoÄŸlu’nun vefatından sonra oteli, kızı Emine Ergül ve damadı Halit Ergül'ün devraldığı belirtildi. Bence esas sorunlar bundan sonra baÅŸladı.

Esasında o aileye mensup birçok kiÅŸi var. Zaman zaman resimlerini de görüyoruz. Burada aile üyelerini birbirinden ayırmak gerekiyor. Tüm aile üyelerinin resimlerini basıp onları sorumlu tutmak bana göre hakkaniyetli deÄŸil. Burada mercek altına alınması gereken kiÅŸiler icrayı elinde bulunduran aile üyeleri ve otel yöneticilerdir. Yani kim icranın başındaysa ve bu felakete götüren kararları almışsa onun sorumlu tutulması gerekir. Burada da okuduÄŸum haberlerden bir kiÅŸinin ismi ön plana çıkıyor: Aileye damat olarak gelen, sonraki süreçte tüm yetkiyi ve gücü eline alan Halit Ergül. Odunculuktan otel iÅŸletmeciliÄŸine geçiÅŸ yapan ve otel iÅŸletmesini oduncu kafasıyla yöneten Halit Ergül’ün hikayesini https://www.cnnturk.com/turkiye/galeri/grand-kartal-otel-yangini-halit-ergulun-patronluga-uzanan-hikayesi-ve-buyuk-facianin-perde-arkasi-2229046?page=1linkinde okuyabilirsiniz.

Damat Halit Ergül’ün yükseliÅŸi

Özetle, Bolu’nun Susuzkınık Köyü'nde doÄŸan Halit Ergül, lise eÄŸitimini tamamladıktan sonra, 1978 yılında açılan Kartal Otel’de muhasebe bölümünde iÅŸe baÅŸladı. O dönem otelin sahibi olan Mazhar MurtezaoÄŸlu’nun kızı Emine MurtezaoÄŸlu ile duygusal bir iliÅŸkiye baÅŸladı. 1987’de evlenerek ailenin damadı olan Ergül, iÅŸ dünyasında yükselmeye baÅŸladı. Kayınbiraderi Harun MurtezaoÄŸlu ticari hırstan uzak bir hayat sürerken, Halit Ergül giriÅŸimciliÄŸiyle ön plana çıktı. Babasının vefatından sonra köydeki evlerini satıp tamamen iÅŸ hayatına yöneldi.

Kartal Otel baÅŸarılı oldukça Mazhar MurtezaoÄŸlu, yanına daha büyük bir otel olan Grand Kartal Otel’i inÅŸa etti ve ardından 2004 yılında her iki otelini çocuklarına devretti.

Grand Kartal Otel, kızı Emine MurtezaoÄŸlu’na geçti. Kartal Otel ise oÄŸlu Harun MurtezaoÄŸlu’nun oldu. Bu paylaşım Halit Ergül ve kayınbiraderi Harun MurtezaoÄŸlu arasında ciddi bir rekabet baÅŸlattı. Ergül, Kartal Otel’i de almak istiyordu ve bu nedenle aile içinde gerginlik arttı.

2007’de Mazhar MurtezaoÄŸlu’nun Alzheimer ve Parkinson hastalığına yakalanması, Halit Ergül’ün daha da güçlenmesine neden oldu. Aile içindeki çekiÅŸme davalara ve ÅŸikayetlere dönüÅŸtü. Ergül, Grand Kartal Otel’i büyütmek için agresif adımlar atarken, yeni yatırımlar yaparak Gazelle Otel’i açtı ve yönetimini damadı Emir Aras’a verdi. Ancak Emir Aras da, Grand Kartal Otel yangınıyla ilgili soruÅŸturmada tutuklanan isimlerden biri oldu. Bana göre hem damat Halit Ergül hem de damadın damadı Emir Aras bu iÅŸin baÅŸ sorumlularıdır.

Yangının çıkışı ve hatalar zinciri

Gelelim otelin nasıl yandığına. OkuduÄŸum kadarıyla yangın gece 03.30 sularında, personel kahvaltıyı hazırlarken mutfakta baÅŸlamış, ardından kızgın yağın bulunduÄŸu ortama su ile müdahale edildiÄŸi için yanan yağın daha da coÅŸması sonucu mutfakta her yere yayılmış ve ardından hızla üst katlara çıkmaya baÅŸlamış.

Bu ilk anda gerekli müdahaleler yapılmış olsaydı yangın tüm otele yayılmamış olurdu. Personel yangın eÄŸitiminden geçmiÅŸ olsaydı, kızgın yaÄŸdan çıkan yangının üzerine su dökülmeyeceÄŸini bilirlerdi. YaÄŸdan çıkan yangına su dökmek yerine yanan yerin üzerini bir ÅŸekilde örtselerdi o mutfakta çıkan yangını söndürmüÅŸlerdi. Personelin liyakati ve eÄŸitimi burada çok kritik bir unsur.

Ä°kincisi mutfak civarında yangın söndürme aletleri de yokmuÅŸ. Bu olsaydı hiç deÄŸilse yangın söndürme tüpüyle anında müdahale edebilirlerdi. Bu da yokmuÅŸ. Üçüncüsü yarı ahÅŸap yarı beton olan otelin ahÅŸapları yangını geciktirici veya yanmaz özellikli bir malzemeyle kaplansaydı, yangın bu kadar çabuk yayılmazdı.

Dördüncüsü, otelin genelinde hiçbir yerde doÄŸru düzgün yangın söndürme araç ve gereçleri yokmuÅŸ. Dolayısıyla kimse müdahale edememiÅŸ. BeÅŸincisi ve bence en önemli sebeplerden biri, yangın alarmının çalışmamış olmasıdır. EÄŸer yangın alarmı çalışmış olsaydı, yangın mutfakta baÅŸlamışken tüm otel bu alarmla uyanıp oteli anında terk edebilirlerdi. Yangın alarmının olmaması da bu yaÅŸanan facianın ana sebeplerinden.

Yangın alarmının pasifize edilmesi esasında ÅŸu anlama geliyor: Bilinç ve kültür eksikliÄŸiyle "biz bunu kendi içimizde hallederiz, misafirleri ayaklandırmayalım" düÅŸüncesi 78 kiÅŸinin sonunu hazırlamıştır. 

Dışarıda yangın merdiveni yok!

Altıncısı otelin dışında yangın merdiveni yokmuÅŸ. Bunlar olsaydı, vefat eden 78 kiÅŸiden önemli bir çoÄŸunluÄŸu bu merdiveni kullanıp otel dışına kaçabilirlerdi. Dışarıda yangın merdiveni yapmamak da otel yönetiminin ne derece bilinç yoksunu olduÄŸunu ve önceliklerini yanlış yaptıklarını çok net anlatıyor. 

Son olarak otel ve çevresinde anında müdahale edecek itfaiye veya benzeri bir ekip yokmuÅŸ. Bolu’dan gelen itfaiye otele ulaÅŸana kadar zaten otelin önemli bir kısmı yanmış, ölenler ölmüÅŸtü.

Vefat edenlerin de hepsi kayak kültüründen gelen belli kalitede eÄŸitimli insanlar. Gerçekten çok yazık oldu, ülkemizdeki saçmalıklardan dolayı bir hiç uÄŸruna hayatlarını kaybettiler. Vefat edenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara da sabır diliyorum.

Yıldız kriterlerindeki yanlışlar

Bu felaketlerin olmaması için alınacak önlemler çok net. Öncelikle Türkiye’de içinde bulunduÄŸumuz dönemde her ÅŸeyin ÅŸekilsel ele alındığının altını çizmek isterim. Yani otellere yıldız verirken bile kriterlerin hep fiziki özelliklere dayandığını görüyoruz. Televizyon var mı, mini bar var mı? Bunun gibi kriterler var. Halbuki bir otel için en önemli kriter otelin iÅŸletmesidir. Yani insan kalitesi, liyakat ve o yıldızın hakkını verebilecek bir iÅŸletme. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bunları göz önünde bulundurarak hem yıldız vermede hem de otel denetlemelerinde iÅŸletme kalitesini ön planda tutması gerekiyor.

Ahlaksızlık, liyakatsizlik, açgözlülük…

Ayrıca yangın, su baskını gibi felaketlerin olmaması için alınacak önlemlerin tüm otellerde zorunlu tutulması gerekiyor. Bu önlemleri almayan otelleri tavizsiz direkt kapatacaksın. Ta ki otel yönetimi gerekli yatırımı yapıp, oteli tekrar güvenli bir hale getirene kadar. Burada yine siyaseten “belediye mi hatalı, yoksa bakanlık mı?” polemiklerine girmeye de gerek yok. Bu denetlemeler kimin yetkisindeyse o hatalıdır. Devleti bir bütün olarak düÅŸündüÄŸümüzde Kartalkaya’da maalesef sınıfta kalmıştır.

Özetle, pek çoÄŸumuzun anılarında yer eden Grand Kartal Oteli’nde yaÅŸanan bu felaketin kökeninde yatan unsurlar; ahlaksızlık, liyakatsizlik, açgözlülük ve kamu hizmeti bilincinden yoksunluktur.

Bu kökleÅŸmiÅŸ sorunların çözümü de uzun soluklu bir iÅŸtir ve saÄŸlam bir iradeyle olur. 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için