Güzellik yarışmaları nasıl yapılmalı?

11 Eylül tarihinde yapılan Miss Turkey (Türkiye Güzellik Kraliçesi) yarışmasını kazanan İdil Bilgen, kendisini güzel bulmayan büyük bir kitle tarafından acımasızca eleştirildi. Kamuoyunda bu tartışmalar yaşanırken bir de estetik kaygısı üzerine kurgulanmış “Çirkinler” adlı filmi seyrettikten sonra bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Yazıya önce spotta belirttiğim filmden başlayalım. Çirkinler (Uglies) adlı Netflix’te yayınlanan film McG tarafından yönetilen ve Joey King, Brianne Tju ve Keith Powers’ın başrollerini paylaştığı 2024 yapımı bir Amerikan bilim kurgu drama filmi. Scott Westerfeld'in aynı adlı romanından uyarlanan filmin konusu, ergenlerin 16 yaşında kapsamlı bir estetik ameliyat geçirerek ‘güzel’ olana kadar ‘çirkin’ olarak kabul edildiği, gelecekte geçen bir tür ‘kıyamet sonrası’ distopik toplum etrafında dönüyor.

Çirkinler, 13 Eylül 2024'te Netflix'te yayına girdi ve eleştirmenlerden olumsuz eleştiriler aldı. Tüm eleştirilere rağmen film ilk üç gününde (13-15 Eylül) 20 milyon izlenme sayısına ulaştı.

Açıkçası ben de bu filmi beğendiğimi söyleyemem. Tam olarak neyi beğenmediğimi bilmiyorum ama filmin konusunun işleniş tarzı hoşuma gitmedi. Aslında konu gayet iyi ve içinde bulunduğumuz topluma olması gerektiği türden ağır eleştiriler içeriyor, ancak film kopuk ve bazı yerleri acemice yapılmış gibi geldi.

Kurgusu zayıf, mesajı güçlü

https://www.sinemalar.com/film/270825/uglies linkinde görebileceğiniz sinema içeriği sağlayan web sitesinde SinefilOkan adlı yorumcunun filmle ilgili yaptığı yorum benim bire bir düşüncemi yansıtıyor: Distopik temalı bu kitap uyarlaması, günümüz dünyasının dinamikleriyle şaşırtıcı bir şekilde örtüşüyor. Sosyal medyanın estetik algısını çarpıtıp bireylerin gerçek benliklerini kaybetmelerine yol açtığı günümüz dünyasında, özgünlük ve bireysellik yerini kusursuzluk arayışına bırakıyor. Filmdeki şehir karakterleri de tam olarak Z ve Alfa kuşaklarının bu yanılsamanın içinde nasıl sıkışıp kaldıklarını yansıtıyor. The Hunger Games ya da Divergent serileriyle aynı seviyede değil ama potansiyeli var, farklı platformlarda çok fazla eleştiri almış olsa da ben özellikle vermek istediği mesajı kıymetli buldum. Devam filmini de merakla bekliyor olacağım...

Güzellik adına çirkinleşmek

Sonuçta bu filmin vermek istediği mesajı günümüze çok rahat uyarlayabilirsiniz. Örneğin toplum normlarında daha iyi bir yer edinmek adına, birçok kadında öyle bir estetik kaygısı oluştu ki, güzel diye nitelendirebileceğiniz kadınlar bile sürekli estetik yaptırıp tüm yüz ifadelerini değiştiriyor, tam tersine kendilerini çirkinleştirebiliyorlar. Daha güzel olma konusunda öyle bir rekabet var ki, kendilerini çirkinleştirdiklerinin farkında bile değiller.

Bir başka örnek de geçenlerde düzenlenen ‘Miss Turkey’ yarışmasından. Birinci seçilen İdil Birgen’in toplumda birçok kesim tarafından acımasızca eleştirilmesi, güzellik normlarının son derece subjektif olması ve özellikle artık herkesin estetikli de olsa tek düze bir güzelliğe doğru yönelmesi bende pek çok çağrışım yarattı.

İkinci neden yok?

Bir de bu yarışmaya değinmişken, yarışmanın isminin ‘Miss Turkey’ yerine ‘Miss Türkiye’ diye değiştirilmesi gerektiğinin altını çizmek isterim. Ayrıca Miss Turkey birincisi İdil Bilgen olurken yarışmada bu yıl 2. seçilmedi. Bu yıl ‘Miss Universe’ yarışmasına katılmayacağımız için ikinci seçilmedi. Yarışmanın üçüncüsü ise Cemre Ülker oldu. Cemre Ülker Türkiye'yi ‘Miss Supranational’da temsil edecek. Birincinin yanında bir de 3. olarak birinin konumlandırılması bana garip geldi. Miss Universe’e katılmamak formatta ciddi bir eksikliktir, bunun önümüzdeki yıl giderilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin en güzel kızı seçilirken hangi kriterlere göre seçtiklerini baştan şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyurmaları eleştirilerin kısmen önünü almalarını sağlayabilirdi. Şeffaflık her zaman iyidir.

Gelelim Türkiye’nin en güzeli seçilen İdil Bilgen’in profiline. 2024 birincisi İdil Bilgen 24 yaşında ve 1.80 boyunda. 2023-2024 döneminde Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuş. İşte İdil Bilgen’in Türkiye’nin en güzel kızı seçildiği an: https://www.youtube.com/watch?v=wY1a5NHGlGM

Gereksiz ‘Şabaniye’ eleştirileri

Buraya kadar her şey normal. Bilgen’in güzellik kraliçesi seçildiği andan itibaren eleştiri okları hızla arttı. Eleştirilerin odağında onu birinci seçen jüri ve organizatörler vardı. Çünkü kamuoyunda birçok kişi Bilgen’in güzel olmadığını, ondan çok daha güzel kızların yarışta olduğunu hatta ilk 20’ye giremeyenlerin bile kendisinden daha güzel olduğunu yüksek sesle dillendirdiler. Hatta eleştiri dozunu abartıp İdil Bilgen’i Türkiye’nin absürt komedi alanındaki tartışmasız bir numaralı ismi Kemal Sunal’ın kadın kılığına girdiği filmi Şabaniye’deki görüntüsüne benzettiler.

İdil Bilgen ise bu eleştirileri kendine has sakin ve düzgün üslubuyla cevapladı: “Ben bir Türk kadınıyım. Türkiye’yi temsil etmek üzere bu ünvanı aldım ve çok mutluyum, gurur duyuyorum. Ülkemizde kadın ve çocuk cinayetleri gibi çok acı olaylar yaşanırken, bana yazılan negatif yorumları insanların kendi boşluğuna veriyorum. Bilgi sahibi olmayıp fikirleri olan insanlar bunlar. Onların yorumlarını hiç önemsemiyorum. Ben çağdaş bir Türk kadınıyım ve ülkemizi Miss World’de asaletle, zarafetle temsil edeceğim.” Bkz: https://www.ntv.com.tr/galeri/n-life/magazin/miss-turkey-birincisi-idil-bilgen-elestirilere-yanit-verdi,yIkZwxBxHEmxC2c_ZJKirA

Baba torpiline inanmıyorum

Şahsen bu eleştirilere katılmasam da doğruluk payı olduğunu düşünüyorum. Tabii şu anda yapacağım subjektif yorumlar bana ait, başkaları farklı düşünebilir.

Öncelikle bana göre en acımasız yorumlar, babası büyükelçi olduğu için onun torpiliyle kazandığına dair yapılanlardı. Buna kesinlikle katılmıyorum. Bir büyükelçi, ne kadar ağırlığı olursa olsun, bir güzellik yarışmasının sonucunu etkilemez, etkileyemez. Zaten Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden onurlu bir büyükelçi (ki İdil Bilgen’in babasının öyle biri olduğunu farz ediyorum) böyle bir şeye asla tenezzül etmez.

Esasında İdil Bilgen de güzel bir kadın. Ancak ‘Türkiye Güzeli’ ünvanını hak edecek kadar bir güzelliği olduğunu düşünmüyorum. Hatta değişik bir güzelliği olduğunu düşünüyorum. Çoğu kadın kendini güzelleştirmek için makyaj yaparken Bilgen’e makyaj hiç yakışmıyor. Gördüğüm kadarıyla kendi doğal hali makyajlı halinden çok daha güzel. O yüzden naçizane tavsiyem yarışmadaki gibi aşırı makyaj yapmaması.

Hepsi güzel olsa da, talihsiz bir yarışma yılı

Bir de görecelik kuralı bu yarışmaya uyarlanabilir. Sanırım bazı seneler gerçekten fiziksel anlamda güzel genç kadınlar yarışmaya katılırken, bazı senelerde ise fiziksel olarak güzel kadınları bulmakta zorlanabiliyorlar. Bence 2024 de öyle bir sene oldu. İlk 20’ye girmiş kadınlara baktığım zaman hepsi güzel diyebilirim, ancak bence hiçbiri öne çıkıp göze çarpmıyor, bir başka deyişle Türkiye’nin en güzel kadını sıfatını taşımaya aday olacak kadar güzel değiller (2024 güzellik yarışmasına katılanlar:
https://www.instagram.com/reel/C_lPskQNt_e/?igsh=MTJlOWVkdzMwNGVyaw==)

Aralarından Bilgen’in sıyrılmış olmasının da olasılık dahilinde olduğunu düşünüyorum. Örneğin İdil Bilgen’in yanında Türkiye 3. Güzeli seçilen Cemre Ülker’in de dereceye girecek kadar güzel olduğunu düşünmüyorum. Hatta gerçekten fiziksel güzelliği olan kızlarımızın bolca katıldığı bir yarışma olsaydı ilk yirmiye dahi giremezdi.

İpek Kuşçu’nun ‘yapay’ çıkışı

Bunu söylemişken ekleyeyim; İpek Kuşçu’nun ilk 20’ye girememesine rağmen fırsattan istifade kendi resimlerini paylaşarak dereceye giren güzellerden daha güzel olduğunu ima etmesi ve kamuoyundan da bu konuda destek alması bende başka hissiyatlar yarattı. (Bkz: https://www.ntv.com.tr/galeri/n-life/magazin/miss-turkey-2024te-ilk-20ye-giremeyen-ipek-kuscunun-aciklamalari-gundem-oldu,12ZI2y_gwUq_ovu5TN5wmw )

Bu yorumlara da katılmadığımı belirtmek isterim. İpek Kuşçu tıpkı ‘Uglies’ (Çirkinler) filmini andırır şekilde, 16 yaşında ameliyat olup her tarafını düzelttirmiş gibi bir imaj veriyor. Bu da gurur duyacağımız bir toplumu yaratmak adına sakıncalı bir bakış açısı. Bir başka deyişle, İpek Kuşçu gibi milyonlarca kadınımız estetik merakının peşinden koşuyor, hatta bazılarında bu tutku bağımlılık boyutuna ulaşıyor. Burnunu yaptırıyor, renkli lens takıyor, dudaklarına dolgu yaptırıyor, botoks yaptırıyor, silikon taktırıyor vs. vs. ve sonuçta herkes tarafından beğenilen bir fiziksel görünüm elde etmek için bu kadınlar kendilerinden maddi ve manevi ödün veriyorlar. Ancak burada bir sorun var. Yapılan çoğu estetiğin estetik olduğu çok belli oluyor ve o doğal görünümü asla sağlamıyor. Benim gibi doğallığa önem verenler de her tarafını estetik yaptırmış birinden kaçabilir, aşırıya kaçan her şeyin kötü göründüğünü düşünebilirler. Örneğin kadınların neden takma tırnak yaptırıp olması gerektiğinden çok daha uzun tırnaklara sahip olmak istediklerini hiçbir zaman anlayamadım. Bu konuda ekstrem örnekler de var. Bir insanoğlu bunu kendisine neden yapar? Bu yola girmek yerine fiziksel görünümlerini en optimum seviyeye getirmek için ciddi çaba sarf etsinler ve sağlam spor yapsınlar.

Doğallık esas alınmalı ve kriterler heptatlon gibi puanlamalı

Esasında güzellik yarışmaları çok da gerekli bir etkinlik değil. Hatta bence yapılmaması daha doğru olur. Ancak illa yapılacaksa da, o yarışmada doğal görünümün ağırlıkta olması gerektiğini düşünüyorum. Hatta bence kadınlar ve erkekler için yarışmanın formatının içinde spor yaparken, uzmanı olduğu işi yaparken, hobilerini gerçekleştirirken çekilen görüntülerin paylaşılması yarışmaya renk katar, daha sağlıklı bir karar verilmesini sağlar.

Bir de bence güzellik komple ele alınması gereken bir konsepttir. Yani güzellik yarışmalarında sırf biri güzel veya yakışıklı diye seçilmemelidir. Bu anlamda Bilgen’in söylediklerine katılıyorum. Kriterler, heptatlon yarışları gibi ele alınmalıdır.

Atletizmi takip edenleri bilir, heptatlon, yedi ayrı branş için düzenlenen çeşitli yarışlardan meydana geliyor. Heptatlon yarışlarında ise, ilk gün 100 metre kısa mesafe engelli koşusu, gülle atma, yüksek atlama ve 200 metre de kısa mesafe koşusu yapılır. İkinci gün ise cirit atma, uzun atlama ve 800 metre koşusu yapılır. Heptatlon için ilk kural yarışmacıların hepsinin kadın olmasıdır. İkinci kural ise, yedi branşın hepsine katılımın sağlanması gerektiğidir. Bir branşa katılım gösterilmemesi ise, diskalifiye olma sebebidir. İki branş yarışı arasındaki asgari yarım saatlik bir mola olması gerekir. İki gün arasında da sporcuların dinlenmesi için on saatlik boşluk bulunması gerekir.

Güzellik yarışmalarında da şu yedi kriter ele alınabilir: Yüz güzelliği, vücut güzelliği, karakteri, eğitim durumu, topluma nasıl bir katkıda bulunduğu ve/veya bulunma potansiyeli, spora ve sanata yatkınlığı, mesleki veya potansiyel meslek durumu. Bu 7 kriteri örnek olarak verdim. Elbette bu kriterler değiştirebilir veya eklenebilir. Bu 7 kriterden yüksek puan alanların dereceye girmelerinin muhtemel olması, bir veya iki kriteri karşılayamama durumunda ise dereceye girme ihtimalinin kalktığı bir formattan bahsediyorum. Madem her yönüyle güzel insan seçeceğiz, kriterleri çok net koymak gerekiyor.

Son olarak Türkiye güzeli İdil Bilgen’e yapılan tüm bu eleştirilere kulağını tıkayıp işine odaklanması tavsiyesinde bulunmak isterim. Her işin bir zorluğu var, kendisi de Bingöl’e atanmış, yolu açık olsun (Bkz: https://www.sozcu.com.tr/miss-turkey-birincisi-idil-bilgen-bingol-e-atandi-p84302

Kariyerinde iyi bir başlangıç yapması önemli. Kim bilir, belki ileride onkoloji alanında çığır açacak bir buluşa/tedaviye imza atar ve bu güzellik yarışmasından çok daha önemli bir konuda hayata ağırlığını koymuş olur. Önü açık, diğer genç kadınlarımıza örnek olsun.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için