İlk adımın 100. Yılında Cumhuriyetimize layık olabilmek

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Mücadelesini başlatmak üzere silah arkadaşlarıyla birlikte Bandırma vapuruyla Samsun'a geldiğinde, neredeyse imkânsız gibi görünen yeni bir ulus kurma hayalini gerçekleştirmek için ilk önemli adımı atmıştı. Cumhuriyetimize layık olmak isteyen bizler de şu anki koşularda neredeyse imkânsız gibi görülen; ülkemizden gerçek anlamda bir “Dünya Şirketi” çıkarma hedefi için ilk adımı Niğde’de attık.

Zamanında Atatürk, o dönemin şartlarıyla neredeyse imkânsız diye nitelendirilebilecek bir işe kalkışmıştı: Çöküşte olan bir imparatorluktan yeni bir ulus yaratmak. Üstelik bu direnişi tüm emperyalist güçlerin Türkiye üzerinde somut planlarını yürürlüğe koyduğu bir dönemde başlattı. Böyle bir sorumluluğu da ancak Atatürk gibi bir dahi alabilirdi. Tüm zorluklara rağmen planını yaptı, zaman zaman şartlar istediği şekilde elvermese de davasından hiçbir zaman vazgeçmedi. İlk başlarda parçalanmış bir ulusun direniş hareketinin meşru lideri olarak Çanakkale savaşındaki başarısı ve sonrasında attığı adımlarla kendini kabul ettirdi. Yeni ulusu yaratırken etkili bir hükümet kurma, dağılmış bir orduyu yeniden oluşturma ve büyük bir savaş için halkı seferber etme mücadelesi verdi. Tüm bunları gerçekleştirirken ayrı ayrı hepsinde dehasını konuşturdu.

Askerliği profesyonel seviyede değerlendirebilecek yerli ve yabancı uzmanların tarihe baktığında Atatürk’ün savaş meydanlarında yaptıklarını büyük bir dehanın eseri olarak tanımladıklarına tanık oluruz. Atatürk bunu elbette sadece savaş meydanlarında değil, Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken de yaptı. Atatürk ve çalışma arkadaşları mucizevi bir şekilde tüm sancılara rağmen dünyada büyük bir denge unsuru olan güçlü bir Cumhuriyet kurdu. Ve tüm bunların ardından büyük lider şunu söyledi: Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. 

Cumhuriyet’in çocukları

Bugün onun kurduğu Cumhuriyet’ten çok önemli şahıslar çıktı. Nobel ödülü kazanmış bilim adamlarından tutun da Dünya tıp literatürüne ciddi katkıları olan doktorlar, büyük eserler kazandıran yazarlar ve sanatçılara kadar çok önemli şahsiyetler insanlığa hizmet ettiler.

Ben de Cumhuriyetin kurulmasından 54 sene sonra, büyük önder Atatürk’ün vefatından 39 sene sonra dünyaya gelen bir Cumhuriyet çocuğuyum. Cumhuriyetin bizlere sunduğu tüm imkanlardan faydalanarak büyüdüm. Örneğin ilkokulu İstanbul’un Anadolu yakasında bir devlet okulu olan İlhami Ahmet Örnekal’da okudum. İlkokuldan beri harika arkadaşlıklar biriktirdim. Öncesinde Azra Çocuk Yuvası, sonrasında Tarabya Kemal Atatürk Lisesi’nde hep harika bir zaman geçirdim. Hepimiz Cumhuriyet’in çocukları olarak birbirimizi olumlu etkiledik. Bu birikimle Kanada’daki McGill Üniversitesi’nde okudum. Vizyonumu geliştiren ve tam benim karakterime uygun bir üniversitede gelişmiş ülkelerin nerede olduklarını ve kişi olarak neler yapabileceğimi gördüm. Ülkeme geri döndüm. Askerliğimi tamamladıktan sonra 18 yıl boyunca hem aile şirketinde hem de kendi kurduğum girişimlerde kendi açımdan oldukça sancılı, mücadeleli bir süreç yaşadım.

Yerelden küresele yolculuk

Artık hazırım. Bütün ulusun gurur duyacağı insanlığa ve memleketimize büyük katkılarda bulunacak uluslararası kuruluşları ortaya çıkarmanın eşiğindeyim.

İlk adımı Niğde’den attım. Hatırlarsınız, ingot, wafer, hücre ve modül süreçlerini içeren entegre güneş paneli üretim tesisinin temel atma törenini geçtiğimiz Mart ayında gerçekleştirmiştik. Bu törenin videosunu da hatırlatmak amaçlı sizlerle paylaşıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=THT6ct0x2mQ

Uluslararası işlere imza atma anlamında global piyasaya da çıkmaya başladığımı sizlere müjdeleyebilirim.

Geçen hafta dünyadaki bütün güneş enerjisi oyuncularının buluştuğu Intersolar’da hem önemli toplantılar yaptım hem de böyle önemli bir etkinlikte ilk kez panel konuşmacısı oldum.

Intersolar Europe hakkında

Daha iyi fikir edinmeniz için Intersolar’ı resmi web sitesinde yazdığı gibi tanımlayayım:


Intersolar Europe; Güneş enerjisi endüstrisinde dünyanın lider fuarıdır.
Her yıl Almanya Münih’teki Messe München fuar merkezinde gerçekleştirilen Intersolar Europe, güneş endüstrisi ve yan sektörlerini bir araya getiren dünyanın önde gelen organizasyonudur. Bu buluşmanın gerek fuar gerekse konferans bölümleri; fotovoltaik uygulamalar, güneş enerjisi teknolojileri ve santralleri, şebeke altyapısı ve yenilenebilir enerji entegrasyon çözümleri gibi alanlara odaklanmaktadır. Intersolar, 27 yıl önce kurulduğundan bu yana tüm dünyada güneş enerjisi sektöründeki üreticiler, tüketiciler, dağıtımcılar, hizmet vericiler ve yan sektörler açısından en önemli endüstri platformu niteliği kazanmıştır.

Daha fazla detay için Intersolar’ın web sitesini de sizlerle paylaşayım: https://www.intersolar.de/en/home.html

Bu da geçtiğimiz hafta düzenlenen Intersolar 2019’un özet videosu: https://www.youtube.com/watch?v=sdQYYstiLic

 

Intersolar 2019’un kapanışıyla birlikte aldığım teşekkür yazısındaki bilgileri de bu vesileyle paylaşmak isterim:

Intersolar Europe 15-17 Mayıs tarihleri arasında kapılarını açtı ve sizler Avrupa'nın en geniş çaplı enerji endüstrisi platformunun bu yıl ne kadar güçlenerek büyüdüğünü gözlemleme imkânına sahip oldunuz. Messe München'in 10 salonunda gerçekleşen 4 fuarın katılımcıları; verimli üretim, depolama, dağıtım ve yenilenebilir enerjilerin kullanımı konularında kendi sunumlarını paylaştılar.

100,000 m2'lik sergi alanında 1.354 fuar katılımcısı kendi inovatif projelerini, ürünlerini ve çözümlerini sundu; 162 ülkeden yaklaşık 50.000 ziyaretçi bu heyecan verici ve bilgilendirici inovasyon zirvesinin konuğu oldu.

Panel konumuz ve konuşmacılar

Münih’teki Intersolar etkinliğine son 7 senedir düzenli aralıklarla katılırım. Arada gidemediğim yıllar da oldu. Bu sene ise güneş enerjisi piyasasının canlandığının göstergesi olarak etkinlikte ciddi bir hareketlilik vardı. Enerji devrimini yaşadığımız bu günlerde sektörde güneş enerjisi piyasasının iyiden iyiye hareketleniyor olması çok güzel bir haber.

Yaptığım konuşmayı ise C2 holünde gerçekleştirdim. “Enerji Depolama” konusunun masaya yatırıldığı bir dizi panelin parçası olan bizim panelin başlığı da şuydu: C-Seviye Panel Müzakeresi: Enerji Depolamanın Geleceği.
 

Burada “C seviyesi” en üst düzey yöneticilerin yer aldığı panel anlamında kullanılıyor. Yani icranın en başında CEO (Chief Executive Officer), pazarlamanın başında CMO (Chief Marketing Officer), ya da finansın başındaki CFO (Chief Financial Officer) gibi.

Moderatörümüz AEG’nin güneş enerjisi bölümünün başındaki Stuart Brannigan’dı. Benim dışımdaki konuşmacıların isimleri ise şunlardı:


- Dr. Henrik Colell, Co-founder and Managing Director, HPS Home Power Solutions GmbH, Almanya
- Jan Brunner, Head of Sales, Krannich Solar GmbH & Co. KG, Almanya
- Roman Jordan, Head of Global Sales RES, Varta Storage GmbH, Almanya
- Felix Dembski, Vice President Strategy, Sonnen GmbH, Almanya
- Andreas Fritz, Head of Global Marketing, Varta Storage GmbH, Almanya
- Fu Donglei, Senior Project Development Manager, BYD Europe B.V., Hollanda

 

İlgili link’i de paylaşmak isterim: https://www.ees-europe.com/en/conference/session/18449/c-level-panel-discussion-the-future-of-energy-storage-2373.html

Önemli sorulara güçlü yanıtlar

Panelde genel olarak şu sorular etrafında görüş alış verişleri yapıldı:
 

  • Enerji depolamanın gerçekten bir geleceği var mı? Size özgü depolama teknolojileri ve müşteri teklifleri bu altyapıyı sağlamaya yönelik neler sunuyor?
  • Artan depolama talebini karşılayabileceğinize yönelik bulgulara sahip misiniz? Müşterideki bu talebi nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Enerji depolamanın yaygın hale gelmesi için gerek kamusal alanda gerekse yerelde ve küçük ticari pazarda neler yapılması gerekiyor? Bunu etkinleştirecek unsurlar nelerdir?
  • Depolama pazarının gelişimine katkı sağlamak için hangi teknolojik atılımlar yapılmalı, oyuncular arasında ne tür ortaklıklar kurulmalıdır?
  • Depolama sektörü nerelerde yükselecek? Çin gibi diğer oyuncular ve pazarlar düşünüldüğünde, Avrupa’nın üretim ve dağıtım anlamında otobüsü kaçırdığı söylenebilir mi?
  • Avrupa’da enerji depolamaya yönelik üretim teşvikleri hakkında duyurular yapıldı, diğer yandan Avrupa’nın Avustralya, Orta Doğu gibi diğer enerji depolama havzalarına oranla göz ardı edildiğine dair yorumlar gündeme geldi. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir? Yaklaşımınızın kendi işinize ve daha genel anlamda enerji depolamanın geleceğine etkisiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?  


Bu soruların cevaplarını verdiğimiz paneldeki konuşmalarımı aşağıda bulabilirsiniz:  

 

 

 

 

 

 

 



Ayrıca panelden fotoğrafları da bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim:


 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

100. Yıl’da her şartta hizmete devam!

Yukarıdaki bilgileri size fikir vermesi açısından paylaştım. Bundan sonra önümüz birçok anlamda açık durumda. Tabii önümüze taş koymaya çalışanlar, bilinçli bir şekilde sinirimizi bozanlar, hakkımızda kendi hikâyesini yaratıp yalan konuşanlar, komplo teorisi üretenler, bizimle çalışıp ekmek yediği kaba pisleyenler, bizi köşeye sıkıştırmak isteyenler, zor durumda kaldığımız günlerde faydalanmak isteyenler, iyi zamanlarımızda para koparmak isteyenler, yani kısacası her türlü karanlığın insanları önümüze çıkacaktır. Zaten şimdiden önemli bir çoğunluğuna tanık olduk bile. Sorun değil. Biz kendi yolumuzda hangi şartta olursak olalım ilerlemeye devam ediyoruz.

Bizim çizgimiz bellidir. Ne yapmaya çalıştığımız da çok nettir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Atatürk’ün çocukları olarak memleketimize her şartta hizmet etmeye devam edeceğiz.

İnsanlığın gelişimi için yeni teknolojilerin, ürünlerin ve modellerin ortaya çıkması için elimizden geleni yapacağız.

Gerisi hikâye…

Bu vesileyle büyük önder Atatürk ve silah arkadaşlarının ulusumuzun bağımsızlığı için attığı ilk adımın 100. Yılı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlarım.

 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için