Latin Amerikalı kuzenlerimizin karizmatik ülkesi: Peru (Lima)
Bu haftaki yazımda, bizim gibi geçmişteki muhteşem medeniyetleriyle öne çıkan, okyanusun diğer tarafındaki kuzenlerimizin ülkesi Peru’nun başkenti Lima’ya yaptığım yılbaşı seyahati izlenimlerimin bir bölümüne yer vereceğim. Değerlerine sahip çıkan, doğaya saygılı ve pozitif yaklaşımlı bu ülkeye ait gözlemlerimi aktarmaya devam edeceğim.
Yoğun ve yıpratıcı geçen bir yılın ardından yorgunluğumu uzaklaşarak ve gerçekten keyif alabileceğim bir ülkeye yılbaşında giderek atmak istedim. Bunun için aklımda tekrar Latin Amerika’ya gitmek vardı. Yakın çevreme de danıştım ve gidebileceğim ülkeler arasında Peru parıltısıyla öne çıktı.
Bunun sebebi, dünyada ender rastlanacak şekilde çöl ve tropik iklimin bir arada bulunduğu bir iklim çeşitliliğine sahip olması, İnkalar gibi çok merak ettiğim medeniyetlere ev sahipliği yapması ve Latin Amerika’da referans kabul edilen çok özel bir mutfağa sahip olmasıydı. Bir başka deyişle ne zaman Latin Amerika’da bir ülkenin yemekleriyle ilgili konuşulsa mutlaka Peru mutfağının kıstas alındığını biliyorum.
Başka alternatifler olsa da tüm bu öne çıkan özelliklerinden dolayı tereddüt etmeden Peru’yu seçtik. Tabii Peru gibi renkli bir ülkede yapacak çok şey vardı. Programı şu şekilde organize ettik:
Lima deneyimi başlıyor
27 Aralık günü Lima’ya uçtum. Bir gece Lima’da konaklayıp daha sonra Peru’nun antik şehri Cuzco’ya gittik. Ayın 31’inda Cuzco’dan Lima’ya geri dönüp yılbaşını Lima’da geçirdik. Lima’da geçirdiğim günlerden birinde araba kiralayıp Ica'ya gittik. Ica ziyaretimin hemen ertesi günü de memlekete geri dönüş yaptım.
Bu yazıda Lima’da geçirdiğim zaman dilimini ele alacağım. Daha sonra Cusco’yu ve ardından da Ica’yı anlatacağım iki yazı daha paylaşacağım. Şimdi Lima’yı keşfedelim.
Rahat bir yolculuğun ardından Lima’ya vardım. Ancak iner inmez bir talihsizlik yaşadım. Valizim çıkmadı. Normalde böyle bir olayda valizin çıkmaması ciddi sorun yaratır. Uzun yıllardır birçok kere okyanus ötesi yolculuk yaptığım için bunu göz önünde bulundurarak seyahat ediyorum. Yani beni 3-5 gün idare edecek kıyafet ve ana eşyalarımın olduğu küçük bir valizi yanıma alıp büyük valizi de uçağa veriyorum. Uçağa verdiğim büyük valiz uçaktan çıkmayınca çok dert etmedim. Çünkü sözünü ettiğim küçük valiz yanımdaydı. Ancak tabii gerekli bildirimleri yaptım. Sonra ilk gece kalacağım Country Club Hotel’e gittim. Country Club Oteli (https://www.countryclublimahotel.com/) Lima’nın ikonik otellerinden. 1927 yılında kurulmuş. Harika bir binası var, hizmet kalitesi yüksek ve yemekleri lezzetli. Lima’nın iyi bölgelerinden San Isidro’da yer alıyor. Otelde bir gece konaklamama, hatta toplamda 6 saat kalmama rağmen (akşam 9’da giriş yaptım, sabah 3’te yola koyuldum) oteli iyi analiz edebildim. Tavsiye ederim.
Ertesi gün sabaha karşı 04.50 uçağıyla Cusco’ya uçacağımız için sabahın 3’ünde yola çıkmamız gerekmişti. Cusco’da geçirdiğim zamanı bir sonraki yazımda ele alacağım.
31 Aralık Pazartesi günü öğle saatlerinde Cusco’dan Lima’ya geri dönüş yaptık. İstanbul’daki işletmeyi iyi bildiğim için bu sefer Lima’daki Swissotel’de rezervasyon yaptım. Swissotel Lima’da da yanıltmadı, kaliteli çalışanlarıyla hizmet kalitesi iyiydi.
Küçük valizin kerameti
Yılbaşı gecesi Lima 27’de rezervasyon yaptım. Geleneksel yöntemi kullandım. Otelin konsiyerjine sordum, otele yürüme mesafesindeki bu harika mekânı tavsiye ettiler. Hızlıca yerine gidip kontrol ettim ve ödemeyi yapıp yerimizi sabitledim. O ana dek KLM’in Swissotel’e valizimi çoktan göndermiş olduğunu varsayarak hareket etmiştim, derken böyle olmadığını öğrendim. Valizim havalimanındaydı ve o gün göndermeye kalksalar ancak gece 11’de otele varacağı bilgisini verdiler. Bense yılbaşı kutlaması için dışarıda olacaktım, o yüzden havalimanına gidip valizimi kendim almaya karar verdim. Yanımda getirdiğim küçük valiz Cusco tatilini kurtarmıştı ancak artık yılbaşında giyecek kıyafetim bile kalmamıştı. Biraz da söylenerek tekrar Lima’daki havalimanının yolunu tuttum. KLM’den valizimi aldım ve yeniden otele döndüm. Artık yılbaşı kutlaması için hazır durumdaydım. İşte Lima 27’nin iki görseli:
Fiyatı ciddi tuzlu olsa da rezervasyon yaptığım Lima 27’nin ne kadar doğru bir seçim olduğunu oraya gidince anladım. Babamın memleketi Gaziantep olunca 27 rakamı ister istemez bana Gaziantep’in plakasını çağrıştırdı. Bu anlamda Lima 27 isim olarak bana enteresan bir çağrışım yaptı. Tabii orada Gaziantep yemekleri yoktu. Fiks menü şeklinde verdikleri yemekler Peru mutfağının çok farklı sunumlarını ve diğer ülke mutfaklarıyla füzyonunu içeriyordu. Bu yemek şölenine bir de canlı caz müziği eklenince keyfimize diyecek yoktu. Gecenin ilerleyen saatlerine dek yemeğin ve müziğin keyfini çıkarıp yürüme mesafesindeki otelimize döndük.
Ertesi gün harika geçen bir yılbaşı gecesinden sonra rahat bir gün geçirmeyi planladık ve şehir turu organize ettik.
Yılbaşından sonraki haftayı iki tura ayırdık. Birincisi yakın çevremizi tanıyabilmek için Miraflores ve Barranco bölgesini kapsıyordu. Bölgeyi tanımak keyifli oldu. Tabii ikiz kardeşimin adı Baran olunca, Barranco bölgesinde ikizimi anmış oldum. Barranco, Lima’nın görülmeye değer renkli yerlerinden. İşte Barranco’da çektiğim kareler:
Örneğin Puente de los Suspiros’ta (İç Çekişler Köprüsü) bir adet var. Bir dilek tutuyorsunuz, nefesinizi tutup köprüden geçmeyi başarınca dileğiniz gerçekleşiyor. Böyle bir şeyin olasılığının düşük olduğunu düşünsem de kendimi 3 kere köprüyü geçerken buldum. Biri sağlığım, biri özel hayatım, biri de işlerimle ilgili toplamda 3 dilek tuttum. Bakalım hayırlısı. Bu köprü aynı zamanda âşıklar köprüsü olarak da adlandırılıyormuş ve birçok sanatçıya da ilham kaynağı olmuş.
Puente de los Suspiros
İkinci turda da şehrin merkezindeki Plaza de Armas’a, yani İspanyolların Peru’ya ilk girdiklerinde kendilerine merkez olarak seçtikleri ve yapılanmayı da çevresine organize ettikleri bölgeye gittik. Burada yararlandığımız turun linkini de paylaşmak isterim: https://www.mirabusperu.com/collections/tours/products/lima-de-dia
Şehrin 16. yüzyılda kurulduğu dönemden beri bu bölge, koloni (sömürge) tarzı harika mimari yapısıyla Lima’nın merkezi konumunda ve Patrimonio Cultural de la Humanidad, la Plaza de Armas, la Plaza San Martín, la Plaza del Congreso, el Parque de la Reserva, el Parque de la Exposición, el Paseo de los Héroes Navales, el Palacio de Justicia gibi yerlere ev sahipliği yapıyor.
Şehrin 16. yüzyılda kurulduğu dönemden beri bu bölge, koloni (sömürge) tarzı harika mimari yapısıyla Lima’nın merkezi konumunda ve Patrimonio Cultural de la Humanidad, la Plaza de Armas, la Plaza San Martín, la Plaza del Congreso, el Parque de la Reserva, el Parque de la Exposición, el Paseo de los Héroes Navales, el Palacio de Justicia gibi yerlere ev sahipliği yapıyor.
İşte şehir merkezinde çektiğim resimler ve video:
Bu tur bittikten sonra geri dönüş yolunda, güneş gözlüğümü bir yerde unuttuğum için otobüse binmeden önce oradaki bir sokak satıcısından güneş gözlüğü alayım dedim, ancak adamla pazarlık yaparken otobüsü kaçırdık. Gıcırdayan ve külüstür gözlüğü aldım ama o gözlük beni o hafta boyunca idare etti. Otobüsü de iyi ki kaçırmışız. Geri dönüş yolunu yürüdük ve bu sayede Lima’nın çok farklı bölgelerini keşfetmiş olduk.
Lima’da yine o hafta gezdiğimiz müzeleri ve restoranları sizlerle paylaşmak isterim. Eğer yolunuz Lima’ya düşerse, siz de bu yerleri mutlaka görülmesi gerekenler listenize ekleyin:
Museo de Arte de Lima (MALI)
Türkçe’deki Mehmet Ali’nin kısaltılmışı olan “Mali” kelimesi Peru’nun en önemli müzelerinden biri olan Museo de Arte de Lima’nın (Lima Sanat Müzesi) da kısaltılmışı. Harika bir binada birbirinden farklı enteresan sergilerin yer aldığı MALI’deki sandalyeler bile bir tasarımcıya ait.
İç avluda bulunan özel tasarım sandalyenin keyfini çıkarırken...
Güzel bir iç avluya sahip bu harika binada en ilgili çeken etkinlik Yoko Ono’nun sergisiydi. Hayata dair önemli mesajlar içeren “Özgür Evren” adlı sergisinde Yoko Ono’nun derinliğini ve John Lennon ile birbirlerini neden hayat arkadaşı olarak seçtiklerini anlıyorsunuz.
İşte bazı mesajlar:
Not: Müzeyle ilgili daha detaylı bilgiyi web sitesinden edinebilirsiniz: http://www.mali.pe/
İşte müzenin konumlandığı parkta çektiğim iki kare:
MATE Museo (Mario Testino Museum)
Ünlülerin ünlü fotoğrafçısı aslen Perulu Mario Testino’nun resimlerinden oluşan bu müze size başka bir dünyanın kapılarını açıyor. Gerçekten keyif aldığım bir ortamda bu renkli dünyayı farklı bir perspektiften görme ve hikayelerini dinleme şansına sahip olduk. Müzede hoşuma giden bazı resimleri sizlerle paylaşmak isterim.
Not: Müzeye girer girmez MATE ve Mario Testino kelimelerini ayrı ayrı yerlerde görüp yanımdaki arkadaşıma “MATE kesin Mario Testino’nun kısaltılmışıdır. Eğer böyleyse ileride ben de SESÜ diye bir başka müze kurabilirim” diye şaka yaptım. Müzenin çalışanlarına sordum, hakikaten MATE kelimesi Mario Testino’nun ad ve soyadlarındaki ilk iki harfin alınmasından oluşuyormuş. Bu bağı da kurmuş oldum. Bu harika müzenin detaylarına web sitesinden ulaşabilirsiniz: https://www.mate.pe/en/
Museo Pedro de Osma
MATE’nin hemen yanında bulunan bu müze de farklı alternatifler sunuyor. Müzenin iki bölümü var. Birincisi Hristiyanlıkla ilgili farklı porselenler, heykeller ve görsellerin bulunduğu ilk giriş bölümü. Bu kısım doğrusunu söylemek gerekirse hiç ilgimi çekmedi. Ancak müzenin arka kısmında bulunan; İnka öncesi, İnka ve İnka sonrası medeniyetlerin hikayelerini anlattıkları ve araç gereçlerini sergiledikleri bölüm çok hoşuma gitti. O dönemde yaşayan medeniyetlerin ne kadar ileride olduklarını ve neler başardıklarını gözlemleyince haz duyuyorsunuz. İnsanlık tarihinin en hızlı gelişiminin olduğu dönemde yaşayan bireyler olsanız da, o dönemki medeniyeti ve her şeyi doğal döngüde çözümleme azimlerini görünce hem şaşırıyor hem de onlarda örnek almamız gereken çok şey olduğunu anlıyorsunuz. Sürdürülebilirliği hayatının merkezine koymuş biri olarak bunları keyifle sizlerle paylaşabiliyorum.
Vernacula Gallery
Lima’daki pozitif sanat anlayışını yansıtan bu galeride farklı sanat eserlerinin yanı sıra iç avluda kahve içebiliyorsunuz. Keyif alarak gezdiğim ve alışveriş yaptığım bu galeriyi tavsiye ederim.
Gurme şehri Lima’nın haklı repütasyonunu teyit eden restoranlar
Lima 27’de yediğimiz güzel akşam yemeğinden ve harika geçen yılbaşından sonra ertesi akşam, yine güzel bir Lima lezzeti tadalim dedik.
www.worldtheworlds50best.com 'dan Latin Amerika’da 2018 yılında seçilmiş en iyi restoranları tespit edip gurme lezzetleriyle ön plana çıkan Astrid Y Gaston’a gitmeye karar verdik. Ancak spontan bir şekilde gittiğimiz bu restoran yılbaşının ertesi günü olduğu için kapalı olunca şansımızı deneyip yanındaki Papachos adlı restorana gittik. İyi ki de öyle yapmışız, bu sade restoranın lezzetlerine bayıldık. Masamızda bize özel guacomele yapmaları da akşamımıza renk kattı. İşte o anların videosu:
Daha sonradan araştırdık ki menüsünün Peru dokunuşuyla hazırlanan yerel hamburger zinciri olarak geçen Papachos Peru mutfağı elçisi olarak bilinen Gastón Acurio Jaramillo'a aitmiş. Bknz: https://en.wikipedia.org/wiki/Gast%C3%B3n_Acurio.
Vaktiniz olursa bu listeden (www.worldtheworlds50best.com) Maido ve Central’i de denemenizi tavsiye ederim. Tabii oldukça popüler olan bu restoranlara gitmeden önce rezervasyon yapmanız gerekir.
Ertesi gun Lima'yı bisikletle dolaşıp üstüne de 10 km koşunca, daha önce de belirttigim gibi, "spor fiziksel ve ruhsal sagliktir, yemek yeme ozgurlugudur" ilkemden yola çıkarak Latin Amerika’da çok popüler olan tanesi en az 2000 kalori Churro tatlısını hakettiğimizi düşündük. Lima'da Churro’nun en iyi yeneceği yer olarak gösterilen popüler durak noktası Manolo'da bisikletlerimizle mola verdik. Dulche de lecheli churro yıkılıyordu (Bilmeyenler için “dulce de leche yani süt tatlısı karamelin sütle harmanlanmış harika bir versiyonu).
Lima’daki bisiklet turunun güzergâh tasarımı da harikaydı. Şehrin önemli yerlerine bisiklet yolu yapılmış olması şehri yaşanır bir hale getiriyor. Şehre yatırım yapıp rant değerini gözetmeden iki semti çevreleyen (Barranco ve Miraflores) bisiklet yolları; sürdürülebilir yeşil şehir gelişimine çok iyi bir örnek oluşturmuş. Darısı bütün şehirlerin başına. Bisiklet kiralama yerine örnek olarak da bu linki sizinle paylaşmak isterim: http://www.mirabiciperu.pe/en/
Şehirde oluşturulan bisiklet yolu şehrin en kalabalık olduğu saatte dahi gayet güzel kullanılıyor.
İşte Miraflores’te oluşturulan bisiklet yolunun haritası
Şehirde saatlerce bisiklet kullanmanın keyfine vardım. Bu anlardan bir görüntü.
Yeşilin ve sanatın iç içe olduğu Barranco Mahallesi’nde geçen huzurlu ve keyif dolu bir günün ardından akşam, yine bu muhitte yer alan, tarihi koloni (sömürge) stili bir köşkün trendi bir restoran-bara dönüştürülen Ayahuasca’ya gittik. Her odasının farklı bir yaratıcılıkla tasarlanmış olan köşk güzel müzik ve keyifli ortamı sayesinde çok eğlenceli bir akşam geçirdik.
Lima'daki son akşam yemeğimizde, hem Güney Amerika’nın en iyi restoranlar listesinde bulunan hem de CNN Travel’da ve birçok farklı kaynakta da yer alan lezzetleriyle öne çıkmış Rafael'i denemeye karar verdik. Ismarladığımız tüm yemekler And Dağları’ndan, Pasifik Okyanusu’ndan ve Lima’nın zengin bitki örtüsünden gelen malzemelerle, Peru Şeflerinin yaratıcılığı ve yeteneğiyle birleşince, ziyafet niteliğinde harika bir Lima mutfağı deneyimlemiş olduk. Restoranın sade ve modern dekorasyonu ayrıca çok hoşumuza gitti.
Okyanusun diğer tarafında karakterleri ile bize çok benzeyen ancak sanatlarıyla, mutfaklarına sahip çıkışlarıyla ve hayata pozitif bakışlarıyla örnek alacağımız bir ülke konumunda Peru. Lima da Peru’nun başkenti ve en modern, en aktif şehri. Tüm okuyucularıma hayatlarının bir bölümünde mutlaka Lima’ya gitmelerini tavsiye ederim. Lima sahilinde ve şehir merkezinde çektiğim resimleri de bu vesileyle paylaşmak isterim:
Bunlar da Lima'da çektiğim videolar:
Peru’nun antik şehri Cusco’yla ilgili yazacağım bir sonraki blog yazımda buluşmak üzere…
Etiket: gezi
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...