Şiddetin en karmaşık hali: Kadın Şiddeti

Başlığı yanlış okumadınız. Kadına şiddet değil: Kadın şiddeti. Geçmişte “kadına şiddet” konusunu defalarca kaleme aldım. Bugün şiddet konusunu anlatması zor olan başka bir yönden ele alacağım: Kadınların diğer kadınlara veya erkeklere uyguladığı şiddet. Hemen peşinen söyleyeyim, hangi biçimde olursa olsun “şiddete kesinlikle hayır” diyorum.

İnsanların şiddet eğilimleri insanlık tarihinin ilk dönemlerine kadar gidiyor. İnsanların birbirlerine uyguladıkları şiddetin yanı sıra diğer canlılara uyguladıkları şiddet de tarihin her döneminde tanık olduğumuz bir eğilim olmuştur. Maalesef şiddet gören birinin aynı deneyimi başkasına yaşatma olasılığı artıyor. Adeta bulaşıcı bir hastalık gibi.

Çok farklı şekil ve formlarda ortaya çıkan şiddet olaylarının en alışılagelmiş olanı fiziki olarak en güçlünün kendisinden daha güçsüz olanlar üzerinde uyguladığı şiddettir. Örneğin her gün gazetelerin 3. sayfaları erkeklerin kadınlara uyguladıkları şiddet olaylarıyla dolu. Bu fiziki şiddet olayları kimi zaman ufak tefek yaralanmalarla atlatılırken kimi zaman da can kayıplarına varan sonuçlara ulaşıyor maalesef.

Erkeklerin kadınlara uyguladıkları şiddet konusunu daha önce defalarca kaleme almıştım. Bazı ilgili yazıların linklerini aşağıda paylaşıyorum:

https://www.serhansuzer.com/tr/turkiyede-kadina-siddetin-neden-onune-gecilemiyor
https://www.serhansuzer.com/tr/birlesik-hosgoru-toplumundan-siddetistana
https://www.serhansuzer.com/tr/kadinlarin-haykirisi-challengeaccepted

Genel olarak şiddet eğilimi üzerine de yazılar kaleme aldım. İşte o yazılar:

https://www.serhansuzer.com/tr/dunyayi-iyilestirmek-isteyenlerle-her-seyi-kendine-isteyenlerin-mucadelesi
https://www.serhansuzer.com/tr/iyi-olarak-kalmak-bir-mucadeledir-bu-dunyada

Yine ülkemizin kanayan yarası hayvanlara uygulanan şiddet konusunda da bir yazı kaleme almıştım:

https://www.serhansuzer.com/tr/ulkemizde-hayvan-haklarinin-hakkini-verebilecek-miyiz

Kadınların uyguladığı şiddet hakkında

Tipik olarak erkeklerin kadınlara, daha güçsüz bir erkeğe veya hayvanlara uyguladığı şiddet olaylarının yanında bazen kadınların da şiddet uygulayabildiklerine tanık olabiliyoruz. Hatta bazen kadınların diğer kadınlara veya erkeklere uyguladıkları şiddet erkeklerin şiddetinden daha acımasız olabiliyor.

Bu arada hemen belirteyim, şiddet demek sadece fiziksel şiddet değil. Sözlü şiddet, psikolojik şiddet gibi farklı biçimlerde de şiddet uygulanabiliyor. Bu yazımda şiddetten bahsederken şiddetin farklı türlerini ele alacağım.

Yaşadığım bazı olaylardan ve gözlemlerimden başlayalım. Öncelikle kadınların uygulayabildiği sözlü şiddete gelelim.

Bundan yaklaşık 11 yıl önce Türkiye Futbol Federasyonu’nun “süper zeka” yöneticileri statlardaki sözlü ve fiziksel şiddet olayların önüne geçmek için statları kapatmak yerine “kadın ve çocuklu” maçları icat ettiler. Yani içeriye hiçbir erkek almamayı, yerlerine kadın ve çocukları seyirci olarak almayı bir ceza olarak ortaya çıkardılar. Burada kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık yapmayı ve maça çok gitmek isteyen erkekleri cezalandırmayı hedefleyen futbol federasyonu yöneticileri başlangıçta destek ve iyi tepkiler aldılar: https://www.milliyet.com.tr/gundem/kadikoy-de-kadin-devrimi-1441203

Ancak sonra işler beklenildiği gibi gitmedi. Önce bu cezada bir sorun olduğunu ekran başında maçı izlerken hissettik. Ekranda kadın taraftarların toplu tezahüratlarından kaynaklanan tiz seslerden bahsetmiyorum. Bir baktık ki, yayıncı kuruluş maç devam ederken zaman zaman sesi kesmeye başladı. Herhalde teknik bir problem var diye düşündük.

Çocukların yanında küfürlü kadın tezahüratı

Ben şahsen ne olduğunu böyle bir maça gitmiş bir arkadaşımla konuştuktan sonra anladım. Bir Beşiktaş maçına gitmiş olan arkadaşımla aramızda şöyle bir diyalog geçti:

- Eee, sadece kadın ve çocukların olduğu bir maça gitmek keyifli bir deneyim olsa gerek. Eğlendiniz mi?

- Ne eğlenmesi yahu? Kendi cinsiyetim adına utandım.

- Nasıl yani? Ne oldu?

- Ben hayatımda böyle küfür duymadım. Hemcinslerimin kendilerini kaybedip böyle küfür edebilecekleri aklıma gelmezdi.

- Nasıl yani? Kadınlar da mı toplu küfür ediyorlardı?

- Hem de nasıl! Hatta bazı küfürleri ilk defa duydum. Siz ekran başında duymadınız mı?

- Hayır duymadık. Bir dakika yahu. Belki o yüzden yayıncı kuruluş maçın sesini kesip duruyordu.

- Aynen öyle. Maçın başından sonuna kadar küfür vardı. Ancak zaman zaman işin dozunu çok artırıyorlardı.

- Eee, çocuklar maçta yok muydu? Onların yanında nasıl küfür ederler?

- Vardı. Ama küfrü edenler genelde çocuksuz kadınlardı. Yine de çok acayip bir deneyimdi benim için.

Bu diyalogdan sonra ne olduğunu net bir şekilde anlamıştım. Zaten bir süre sonra bu uygulamayı futbol federasyonu kaldırdı. İyi niyetle başlayan bir iş yine felaketle sonuçlanmıştı. Tabii burada salt kadınları suçlamıyorum. Bence en ağır küfürleri eden kadınlar, özellikle fanatik erkek yakınları tarafından şartlanmış ve yönlendirilmişlerdi. Ancak yine de bu yapılan sözlü şiddeti meşrulaştırmıyor. Hele ki çocukların olduğu bir ortamda kadınlar tarafından edilen ana-avrat küfürleri kafam almıyor. Tabii burada Beşiktaş maçına gitmiş bir arkadaşımdan örnek verdim. Bu sorunlu durum tüm takımlar için geçerli. O yüzden de bu uygulama birkaç sene sonra kaldırıldı.

Bu olayın bence en önemli tarafı kadınların çocuk yetiştirme konusundaki ana rolünü düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. Çocukların yanında ana-avrat küfredebilen kadınların nasıl çocuk yetiştirebildiklerini hayal edebiliyor musunuz? Bazı erkeklerin neden fütursuzca agresif ve prensip yoksunu yetiştiklerini bu anne adaylarını görünce anlayabiliyorum. Bu adeta bir cehalet ve seviye düşüklüğü döngüsüdür, bu döngüyü kırmanın yolu da yine kadınların iyi yetişmesinden geçiyor. 

Derbi şiddeti

Futboldan bahsetmişken futbol tarihimizin yüz karası bir olaydan bahsetmeden geçemeyeceğim. Galatasaray ve Fenerbahçe geçen yıl kadın futbol takımlarını kurarak kadın futbolu adına önemli bir adım attılar. 2 Aralık tarihinde Galatasaray ve Fenerbahçe kulübü ortak bir paylaşım yaparak, "Tavrımız net, duruşumuz bir: Kadına şiddete son diyoruz" açıklamalarında bulunarak, kadın futbolunda ilk mücadelelerini oynayacaklarını duyurmuşlardı. 

Kadına şiddete karşı toplumsal farkındalık yaratmak için Galatasaray'ın Stadyum'unda oynanan bu ilk dostluk maçına büyük ilgi gösterildi. Karşılaşmayı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İl Spor Müdürü Burhanettin Hacıcaferoğlu ve çok sayıda davetli ile futbolsever tribünden takip etti.

Takımlar "Kadına Şiddete Son Diyoruz" sloganıyla sahaya çıktılar. Oyuncu değişiklikleri sırasında ise oyuna girenler "Kadın Ölümlerine Hayır", "Kadına Şiddete Son" vb. yazılı kartlar tuttu.

Her şey günün anlam ve önemine uygun giderken maçın başlama düdüğünün çalınmasıyla erkeklerin birbirlerine üstünlük kurma yarışı ve "en büyük biziz" egosu kadın futboluna damga vurdu. 

Karşılaşmanın başlarında kırmızı kart yiyerek takımını eksik bırakan Galatasaraylı futbolcu Daniels'ın ardından Fenerbahçe hiç hız kesmeyerek 7 gol attı ve karşılaşmadan 7-0 galip ayrıldı.

Düşünebiliyor musunuz, "kadına şiddete son" temalı özel bir karşılaşmada rakibinin eksik kalmasını fırsat bilerek yüklendikçe yükleniyorsun ve ezeli rekabette bu ilk kadın karşılaşmasında kendince üstünlük kurmaya çalışıyorsun. Spor ahlakı gereği skor en fazla 3 veya 4-0'ken hız kesersin rakibini rencide etmemeye çalışırsın. "Kadına şiddete son" temalı bir karşılaşmada rakibini rencide etmemeye özellikle dikkat edersin. Ama Fenerbahçeli kadınlara belli ki erkekler gazı vermişler, böyle anlamlı bir karşılaşmada işin özünü önemsemeden asıldıkça asıldılar. Ayıptır. Bu karşılaşma Türk Spor Tarihi'ne kara bir leke olarak geçti. 


Çocuklara ve kadınlara yönelik kadın şiddeti

Erkeklerin şartlandırdığı veya yönlendirdiği kadınların diğer kadınlara şiddet uyguladığı veya onları çok kötü etkilediği durumlara rastlayabiliriz. Bunun güncel örneklerinden biri ABD'de kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmaktan gözaltında tutulurken hapishanede ölü bulunan ABD'li milyarder Jeffrey Epstein'e yardım etmekten suçlu bulunan Ghislaine Maxwell’dir. Sonuçta çok sayıda reşit olmayan çocuk yaşta kızın ağır cinsel şiddete uğramasına vesile olan Maxwell ciddi bir suçla yargılanıyor.*

 

Manipülasyondan doğan şiddet

Erkeklerin yönlendirdiği kadınların şiddet uygulaması kadar, kadınların da erkekleri doldurması sonucunda şiddet olayları gerçekleşebiliyor. Bu sadece fiziki şiddet değil çoğu zaman psikolojik şiddet olarak karşımıza çıkabiliyor. Etrafımızda bunun çok örneği var. Üvey anne babaya oğluna karşı nefret tohumlarını eker, bir de ucuz bir şekilde sanki onu koruyormuş numarası yapar. Gaza gelen baba oğluna sonunda patlar ve araları ciddi anlamda bozulur, aile dramı ortaya çıkar. 

Bunun gibi çok örnek verebilirim. Bir başka tipik örnek gelin-kaynana çekişmesidir. Gelini veya annesi tarafından gaza getirilen damat, annesine veya eşine patlayabilir. Araları bozulabilir. Sonuçta direk uygulanan şiddetin ötesinde dolaylı olarak birilerine etki ederek şiddetin ortaya çıkmasını sağlamak da bence eş değer seviyede kötüdür, olmaması gerekir. 

 

Kadınların hemcinslerine şiddet uygulaması

Kadınlar arasında bazen fiziki kavgalara da tanık olabiliyoruz. Okullarda genç kadınlar arasında yaşanan fiziki kavgalar, aynı mahallede yaşayan kadınlar arasındaki dövüşler zaman zaman haberlerde okuduğumuz iç karartıcı olayların bazıları. Birbirlerine işkence eden kadınlar bile var. Konya'nın Selçuklu ilçesinde, eski sevgilisi Murat Demirci'nin daveti ile gittiği rezidansta Sara Demir ile arkadaşı Tuğba Demirci'nin işkencesine maruz kalan M.K.'nin olayı da bunlardan biri. İşte ilgili haber: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/rezidanstaki-iskencede-iddianame-kabul-edildi-42050886

Bazen erkekler de yakınındaki kadınların psikolojik ve fiziki şiddetlerine maruz kalabiliyorlar. İşte size aralarında ünlü kişilerin de olduğu ikisi Türkiye’den, ikisi de Amerika’dan bazı örnekler:

Erkeklere yönelik kadın şiddeti örnekleri

Türkiye’de size örnek verebileceğim ilk haber yaptırdığı estetik burun ameliyatını beğenmeyen kadının, doktorunu öldüresiye dövdürmesi hakkında. Ankara'da Prof. Dr. Aydın Acar, trafikte aracının önüne kesen Sezgin A. ve Uğur G. tarafından öldüresiye dövüldü.

Acar'ın 3 yıl önce yaptığı burun ameliyatını beğenmeyen hastası Zehra Ç.’nin azmettirdiği iddia edilen 2 şüpheli yakalanıp, tutuklandı: https://tr.sputniknews.com/20220422/yaptirdigi-burun-ameliyati-estetigini-begenmeyen-kadin-doktoru-olduresiye-dovdurdu-1055775741.html

Türkiye’de bilinen bir başka kadın şiddeti mağduru erkek örneği, eski eşinden paçayı bir türlü kurtaramayan eski milli futbolcu Emre Aşık. Olaylar öyle bir hale geldi ki, eski eşi Yağmur Sarnıç’ın, Emre Aşık’ı öldürtmek için adam bile tuttuğu ortaya çıktı. Düzce’de, eski milli futbolcu Emre Aşık’ı öldürmeyi planladıkları iddiasıyla; boşandığı eşi Yağmur Sarnıç, Erdi Sungur ve Baycan Şenürek hakkında açılan davada istenen ceza belli oldu. Cumhuriyet savcısı, sanıkların adam öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmalarını talep etti. İşte ilgili haber: https://www.ntv.com.tr/yasam/emre-asikin-eski-esi-yagmur-sarnic-icin-istenen-ceza-belli-oldu,3Ur_kZy0FEKmLtOGHBMsNg

Eski futbolcu Emre Aşık'tan olaylı bir şekilde boşanan ve hakkında birçok dava açılan Yağmur Sarnıç sonunda cezaevine girdi. Zorlama hapis, kesinleşmiş ve ertelenmiş hapis cezaları bulunan Yağmur Sarnıç yaklaşık iki aydır aranıyordu: https://www.fanatik.com.tr/emre-asikin-eski-esi-yagmur-sarnic-ile-ilgili-flas-gelisme-2275019

Bu arada eş öldürmeye azmettiren veya bizzat eşini öldüren kadınlar var. Bunun örneklerinden biri de ABD’den. “Kocasını öldüren kadın” romanlarıyla ünlenen 68 yaşındaki Nancy Crampton Brophy, eşini öldürme suçundan tutuklandı. İşte ilgili haber: https://www.ntv.com.tr/dunya/kocanizi-nasil-oldurursunuz-kitabinin-yazari-esini-oldurdu,Acf8Vm0bNUy91rUKfEF_hg



Johnny Depp, Amber Heard davası

ABD’de de eş kurbanı erkek konusundaki en büyük örnek ise son dönemde aylarca dünya medyasının gündeminden düşmeyen Johnny Depp, Amber Heard davasıydı. Oyuncu Johnny Depp, eski eşi Amber Heard’e açtığı ‘karalama davasını’ kazandı. Altı haftadır süren davada, Heard’ün şiddete maruz kaldığını anlattığı Washington Post makalesinin ‘karalama niteliği’ taşıdığına hükmedildi. Heard, Depp’e 15 milyon dolar tazminat ödeyecek.

Johnny Depp ile eski eşi Amber Heard'ün 11 Nisan'dan beri süren davası tüm mecralarda (basın, sosyal medya vb.) rating rekorları kırdı.

ABD'de SkyNews ve Fox gibi yayıncılar davayı dakika dakika özetliyor, YouTube'da kanallar naklen yayınlıyordu. Instagram'da sticker’lar ilk günden hazırdı bile. Twitter'da davayla ilgili hashtag’ler birkaç günde bir trendtopic oluyordu. TikTok'ta ise Depp&Heard davasıyla ilgili oluşturulan klipler yüz milyonlarca izlenmeyi aşmış durumda.

Heard'ün ‘psikolojik sorunlarının’ borderline mı, histeri mi olduğunu tartışanlar ve dava sürecinde yaptıklarıyla #metoo hareketine ‘tamir edilmez darbeler vurduğunu’ düşünenler kadar bunun aksini savunanlar da var.



Ünlü davaya ilişkin fikir verici linkler

İşte mahkemede verdiği ifadelerden birinde Johnny Depp Amber Heard’le tanışma hikayesini anlatıyor: https://www.youtube.com/watch?v=vB6epC4fXDs

Davayı özetleyen instagram postu (buradaki videolardan birinde Amber Heard, ses kaydında sana yumruk atmadım, sana vurdum diyor): https://www.instagram.com/p/CcqN3Gbv4yk/?igshid=MDJmNzVkMjY=

Amber Heard’e hiçbir şekilde el kaldırmadığını söyleyen Johnny Depp: https://www.instagram.com/reel/CcjGO-yJcNf/?igshid=MDJmNzVkMjY=

Johnny Depp’in yaralanmasına tanık olan korumasının verdiği ifade: https://www.instagram.com/reel/CchkOslgvAc/?igshid=MDJmNzVkMjY=

Amber Heard’ün Johnny Depp’i onlarca kez aldattığına dair tanık ifadesi: https://www.instagram.com/reel/Cdv1AaiAqZD/?igshid=MDJmNzVkMjY=

Sonuçta Johnny Depp davayı kazandı: https://edition.cnn.com/2022/06/01/entertainment/johnny-depp-amber-heard-verdict/index.html

 

Amber Heard - Johnny Depp davasının anlamı

Tüm dünyada yüksek bir rating'le bu davanın takip edilmesinin ana sebebi benzer konulardan muzdarip (toksik kadınların gazabına uğramış) milyonlarca erkek ve hatta kadının olması. Bu davada Johnny Depp'in kazanmasının sebebi finansal kaynaklarının olması ve hayatını mahveden iftiraların açığa çıkması için konuyu sonuna kadar takip etme azmidir. Unutmayalım ki, tüm dünyada benzer bir şekilde iftiraya uğramış milyonlarca erkek ve hatta kadın var. İftiraya uğrayanların hayatlarını zindana çeviren olumsuz koşulları değiştirmek için finansal kaynakları olmadığı zaman gerekli cevabı veremiyorlar ve ortaya büyük bir haksızlık çıkıyor. Büyük çoğunluğun yeterli finansal kaynağı olmadığını varsayarsak ortaya çıkan haksızlıkların ne boyutta olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Tüm dünyada mağduriyet rolünü oynayan ve genelde erkekleri (bazen kadınları da) çok zor duruma düşüren milyonlarca kadın var. Maalesef içinde bulunduğumuz dünyada güçlü olan (genelde erkekler) ispat edene kadar suçlu sayılıyorlar ve hemen bir ön yargı oluşuyor, genelde bütün kadınlar ortaya atılan bu iftiralara inanıyorlar. Bu konuda geçenlerde instagramda karşılaştığım güzel bir konuşmayı sizlerle paylaşmak isterim: Wisdom | Entrepreneurship (@billionaire_hustle) Instagram'da paylaşımda bulundu: "Take a very long time on deciding the woman you marry and have kids with. Getting this wrong can and will drive a man insane and set you…" • Haz 4, 2022 at 2:25ös UTC


Kendi yaşamımdan bir örnek

Sözlü, psikolojik ve hatta fiziki şiddet uygulayan kadınlar, erkeklere göre sayıları nispeten daha az olmasına rağmen tüm dünyada var. Kendi deneyimimden de bir örnek vermek isterim. Birkaç yıl önce, o sırada birlikte olduğum kız arkadaşımla ilişkimizi artık yürütemeyeceğimizi anlamıştım. Onunla ilişkiyi bitirme konuşması yaptığımda bir anda “Beni bırakamazsın” diye bağırmaya, resmen tepinmeye başladı. Sonra da önce okkalı bir tokat savurdu, çok şaşırmama rağmen bir refleksle bu ilk tokattan kurtuldum, ikinci tokadı atarken elini havada yakaladım ve “Ne yapıyorsun sen? Kendine gel” diye uyardım. Elini indirir indirmez üçüncü tokat atma teşebbüsünde bulununca elini tekrar havada yakaladım ve bu sefer “Buradan ayrılmanı istiyorum” dedim. Sonra bir daha fiziksel şiddet hareketinde bulunmasın diye elini tuttum ve onunla sakince konuşarak oturduğum sitenin otoparkına kadar götürdüm. Çok zor sakinleşti gerçekten. Ama bir şekilde onu arabasına bindirip kavga gürültü çıkmadan ayrılmasını sağladım. Zaten bu hareketleri yaparak kesinlikle doğru kişi olmadığını göstermiş oldu.

Profesyonel bir yönetici olan eski kız arkadaşımın bu davranışı beni çok şaşırttı. Sonuçta bu seviyedeki kişilerin belli bir ağırlıkta olmasını beklersiniz. Ancak bu agresiflik eğilimi insanların kendilerini tutamadıkları yerlerde ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden “başka bir kadının amirliğinde çalışmayı tercih etmiyorum” diyen birçok çalışan kadın tanıyorum.

Yine de halime şükrediyorum. Memlekette ne olaylar oluyor. İşte size psikopata bağlamış eski kız arkadaş mağduru erkeğin tehdit edilme, dövülme ve hatta bıçaklanma hikayesi: 


Sonuç olarak şiddet eğilimi olan sadece erkekler değil. Kadınlar da ve hatta LGBTİ’de de şiddete başvurabilen birçok insan var. Dünyanın her yerinde iyi ve kötüler olduğu gibi agresif veya sakin karakterde insanlar da mevcut.

 

Dostoyevski'nin bize öğrettikleri

Bu arada hiç bir şekilde şiddetin kanıksanmaması ve alışkanlık haline gelmemesi gerekiyor. Bu şiddetin her türü için geçerli. Dostoyevski'nin hapis yıllarını yazdığı “Ölüler Evinden Anılar” isimli kitabı önemli dersler içeriyor, size bu kitaptan bir örnek verebilirim: 

Sürgünde Dostoyevski, hapishanedeki bir köpekle, insan ilişkileri üzerine gözleme dayalı bir deney yapar.

“Köpeği takibe alır ve yanından geçen her mahkumun onu tekmelediğini gözlemler. İlginç olan şey, köpeğin mahkumlardan kaçmaması ve yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. Köpeğin her yanından geçen her mahkum köpeği tekmelemekte ve köpek buna bir tepki vermemektedir.

Dostoyevski de, bir gün köpeğe yaklaşır ve onun başını okşamaya başlar. Köpek bir süre şaşkın şaşkın ona baktıktan sonra, hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlar.

Önüne gelen mahkumun tekmelediği köpek, o günden sonra nerede Dostoyevski’yi görse ondan kaçar ve ona bir daha asla yaklaşmaz.”

Bu durum bize her zaman kötülük görenin sevgiyi gördüğünde ona uyum sağlamakta zorlanacağını hatta oradan kaçacağını gösterir.

Kötülüğü hayat şartı kabul etmiş canlıların sevgiyi, kardeşliği, paylaşmayı görünce çok büyük şaşkınlık yaşamaları ve afallamalarıdır bu. Ruhu köleleştirilmiş bu köpek sevgiye açtır. İnsanlar için de geçerlidir bu... Bazen kötü davrandığınız insanlar sizi cok sever, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Herkesin sıkıntılı ve durumundan memnun olmadığı bir hayatı yaşarken günümüzün belki de en büyük sorunu budur. Sevgisizlik ve kötülüğü hak görme.


Şiddetle mücadelenin yolları

Şiddet olaylarını azaltabilmenin de bana göre bir kaç yolu var:

1) İnsanlara çok küçük yaştan itibaren sevgiyi ve empati (kendinizi başkasının yerine koyabilme) yeteneğini kazandırmamız gerekiyor. Unutmayalım, küçüklüğünde şiddet görmüş bir çocuğun ileride şiddet eğilimi yüksek oluyor. Sevgi ve saygıyla büyümüş bir çocuk da tam tersine şiddetten kaçınır hatta şiddete maruz kalanları korumaya çalışır.

2) Şiddetin her türlüsünün cezalarının da caydırıcı olmasını ve hiçbir istisna gözetmeksizin uygulanmasını sağlamamız gerekiyor. Açılan davaların da çok çabuk sonuçlandırılıyor olması lazım. Ön yargılardan arındırılmış bir şekilde ceza kararlarının verilmesi ve tatbik edilmesi gerekiyor.

3) Şiddet eğilimi olan kişilerin önceden tespit edilip takip edilmesi ve hatta belli aralıklarla rehabilitasyondan geçmeleri sağlanmalıdır. Proaktif bir şekilde şiddete meyilli kişilerin üzerinde çalışırsak, bazı olayları gerçekleşmeden engelleyebiliriz.

Şiddet olaylarının gelecek nesillerde çok daha azalmasını diliyorum. Bunun gerçekleşmesi için de şimdiden çalışmaların Devlet, sivil toplum ve özel sektör nezdinde yapılması gerekiyor. Biz bugünlerde tohumları ekersek sonucunu yıllar sonra alırız. Hiç önemli değil. İshak Alaton’un bize öğrettiği ceviz hikâyesinde olduğu gibi fidanları şimdiden dikmeye başlamamız gerekiyor.**

Not:

*Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra Ghislaine Maxwell 20 yıl hapis cezası aldı. İşte ilgili haberi: https://edition.cnn.com/2022/06/28/us/ghislaine-maxwell-sentencing/index.html

**İşte İshak Alaton’un bizlere öğrettiği ceviz hikâyesi:



Hem İshak Bey’in hem de ortağı Üzeyir Bey’in toprağı bol olsun, nur içinde yatsınlar.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 1 )
  1. SİNEM
    2022-07-01 11:06:09

    Tanıdık gelmeyen her türlü duygu,durum,olay ve mekan insanları korkutuyor. Bildiğimiz alışık olduğumuz düzen bize güvendesin(!) hissi veriyor. Doğru ya da yanlış olması önemli değil o noktada. Şiddetin yumurta-tavuk hikayesi gibi nereden ya da nasıl başladığı muamma çünkü herkes ama herkes travmalarına bağlıyor günün sonunda. Tanıdığım türü ise psikolojik olanı ve öyle kolay kolay geçmiyor etkisi; ama biliyorum o döngüyü kırmak için lazım olan bir nebze cesaret, o konfor(!) alanından çıkıp kendi yolculuğuna başlamak.

Yorumlarınız için