Silahlı ve Öfkeli
Geçenlerde Türkiye’deki silahlanma ve şiddetin benzer oranlarda arttığına dair kısa belgesel tadında bir röportaj serisi izledim. Voys Media’nın hazırladığı bu kısa belgeselde bireysel silahın Türkiye’de ne kadar yaygın ve ulaşılabilir olduğunu, bireyleri silahlanmaya iten sebepleri ve ruhsatlı silah sahipliğindeki tabloyu izledikten sonra bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Kendi kişisel görüşümü paylaşmadan bu konuyu sizlere aktarmak isterim.
Öncelikle bu kısa belgeseli hangi linkte izleyebileceğinizi paylaşayım:
Voys Media’dan Murat Baykara ve Mert Kaplan’ın hazırladığı, Umut Vakfı’nın önemli bir içerik sunduğu bu kısa belgeselde izlediklerimi not aldım. Özellikle istatistiklere dikkat etmenizi tavsiye ederim. İster izledikten sonra ister izlemeden bu yazıyı okuyabilirsiniz. Paylaşıyorum:
Önemli istatistikler:
• Silah alan iki kişiden birinde kişilik problemi var. 3 ruhsatlı silahı olan kişiden birinde öfke problemi var. 10 ruhsatlı kişiden birinde bağımlılık dediğimiz ileri derecede tutku var.
• Türkiye’de 4 milyon ruhsatlı, bunun 9 katı ruhsatsız silah var.
• Toplam silahlı sayısı 36 milyona yakın. 2 erkekten 1’i silahlı.
• Yılda 5 bin kişi silahla öldürülüyor.
• 10 yıl önce cinayetlerin %50’si silahla işlenirken bugünkü oran %85.
• Lisede yapılan bir çalışmada gençlerin %50’si “Ben 1 saat içinde silah temin edebilirim” diyor.
• 2023’teki cinayetlerin %4’ü ruhsatlı silahla gerçekleşmiş. Bunların %20’si kadın cinayetleri.
• Zaten sizde silah varsa şiddet oranı da 5 kat artıyor. Silah bir şekilde şiddete davetiye çıkarıyor.
• Ruhsatlı silahların sadece %17’si o silahın alınma gerekçesiyle örtüşüyor.
• Her yıl hem silah şiddetinde hem de silah edinim sayılarında bir önceki seneye göre %5’lik artış var.
Silahlanma ve şiddet neden artıyor?
• Çeteleşme başlayınca herkes silahlanmaya başladı.
• Toplumda hakikaten hem korku anlamında hem de huzursuzluk anlamında bir problem var.
• Silaha ulaşmak zor değil. Internet ikinci el silah dolu.
• Ruhsatsız silah ise mesajlaşma uygulamalarında bile mevcut.
• Suç işleme anında belirleyici olan ulaşılabilir olması. Belinizdeyse kullanıyorsunuz.
Çözüm Yolu:
• Devlet istesin bunların hiçbiri olmaz, kimse elini kıpırdatıp bir şey yapamaz.
• Bu problemin çözüm yeri de belli: Türkiye Büyük Millet Meclisi İç İşleri Komisyonu. Eskiden kadük olan silah kanunu tasarısını tekrardan gündeme getirecek. Yeni düzenlemeler, tadilatlar yapılacak, Genel Kurul’a gelip kanunlaşacak, ondan sonra üzerine gidilecek. Bu kanunda ne var: Reklam yasağı var, internetten satış yasağı var. Silah edinim sayısında azalma var. Bekleme süresi var. Referans sistemi var. Armağan silahı kaldırıyor.
Şimdi gelelim bu kısa belgeselin yorumlarına. Öne çıkan 3 yorumu ve bu yorumlar hakkında düşüncelerimi aşağıda paylaşıyorum:
@avcienver
Ben eskiden bireysel silahlanmaya karşı biriydim ama ülkemize bu kadar mülteci kaçak insan dolmuşken ve deprem riski yüksek olduğu için böyle durumlarda silahı olan hayatta kalacak. Maalesef ama gerçek bu.
Bu yorumla ilgili düşüncem: Memleketin nasıl bir panik ruh haliyle yaşadığına bir örnek. Silahlanmaya karşıyken mültecilere karşı silahlanmayı düşünebiliyor. Yazık. Bir de depremle silahlanma arasında bir bağ kuramadım. Acaba yağmalamayı engellemekten mi bahsediyor?
@tayfunteksen
6 yıldır kickbox yapıyorum benim silahlarım ayak ve ellerim.
3 kişi tarafından saldırıya uğradım biri bacağımdan bıçakladı ve kaçtı diğer ikisini bayılana kadar dövdüm bayılanlardan biri şu an pipetle besleniyor.
Spor lisansım iptal edildi ölümcül güç kullandığım gerekçesi ile...
Bu yorumla ilgili düşüncem: Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama kendisine saldıran 3 kişiye karşı kendini koruması en tabii hakkı. Ancak birini pipetle beslenecek hale sokmuş olması kantarın topuzunu kaçırdığını gösteriyor. Yine de silah kullanan özgüvensiz insanlara göre çok daha mertçe bir yaklaşımı var. Keşke herkes yalnızca kendini savunabilmek için dövüş sporlarından birini iyi bir seviyede yapabilse. Herkes kendi problemini kendisi çözerdi. Tabii tekrar altını çiziyorum. Yalnızca kendini korumak için, başkasına saldırmak için yapılmaz. Yani dövüş sporlarını profesyonel yapan birinin asla kavgayı başlatan olmaması tam tersine bitiren olması gerekir.
@fnfkly7343
Bunun 2 çözümü var, ya devlet harıl harıl silah ticaretini denetleyecek ya da bireysel silahlanma serbest olacak ki bu en kötü senaryo. Türkiye Amerika gibi bir ülke değil arkadaşlar, Türkiye gergin bir ülke. Sonuçlarını tahmin edemeyiz muhtemelen.
Bu yorumla ilgili düşüncem: Tabii ki Devlet harıl harıl silah ticaretini denetleyecek. Yoksa ileride olacakları düşünemiyorum. Hatta Devlet silah ticaretini denetlemenin de ötesine geçebilir. Türkiye’nin gergin bir ülke olduğuna da %100 katılıyorum. Çok gerginiz çok. Her an her yerde bir kavga dövüş çıkabiliyor.
‘Aletli jimnastik’ saçmalığı
Bir gün hiç unutmuyorum, 20’li yaşlarda arkadaşlarla İstiklâl Caddesi’ne yakın bir kafede otururken, masadaki arkadaşlardan birinin tanıdığının tanıdığı alakasız biri geldi. O da tesadüfen aynı kafede oturuyormuş, bizim masadaki tanıdığını görünce selam vermeye gelip 5 dakika sohbet edip gitti. Sohbet sırasında konu nasıl oraya geldi hatırlamıyorum ama masadakilere bir anda belindeki silahı gösterip “En iyisi aletli jimnastik” diye kendi kendine bir espri yapıp hava attı. Orada bahsettiği alet, belindeki silahın metaforu esasında. Tüm sporların temeli olan jimnastiği bu işe espri yapmak için karıştırması da saçma geldi. Zaten kendisi dışında bu esprisine hiç kimse gülmedi. Bu kısa boylu tipsiz ve kendine güvensiz arkadaşın silahını alakasız yere hava atmak için göstermesi hiç hoşuma gitmedi. İçimden ‘Bir gün sadece jimnastik yapan biri çıkar gelir seni güzelce pataklarsa aletli jimnastiği görürsün sen’ diye geçirdiğimi hatırlıyorum. Yani yukarıdaki yorumlarda yer verdiğim o kick boksçu arkadaşın “Benim silahlarım ayaklarım ve ellerim” şeklindeki yaklaşımı bence daha mertçe ve doğru bir yaklaşım. İnsanlar nefsi müdafaa için ellerini ve ayaklarını kullanabilmeli. Ancak kendini korumak için silah kullanılması olayları bambaşka bir yere taşıyabiliyor.
Umut Vakfı’yla yapılan röportajda belirtilen, TBMM’den yasa çıkarıldıktan sonra sorunun üzerine gidilmesi tavsiyesine katılıyorum. Ne yapılacaksa her şeyin kanun nizam çerçevesinde yapılması gerekir. Ancak nasıl bir kanun çıkarılması gerektiği konusundaki düşüncemi şimdilik kendime saklıyorum.
Sadece bu çözüm önerisini şu açıdan düşünmenizi tavsiye ederim: İçinde bulunduğumuz ortamda reklam yasağı, internetten satış yasağı, bekleme süresi, referans sistemi ve silahın hediye edilmesini kaldırmak yeterli olacak mı?
Yoksa şiddetin patladığı bir ortamda ciddi sıkıntıları çözmek için devletin daha radikal kararlar alması mı gerekir?
Kalemine sağlık Serhan. Çok önemli bir konuya değinmişsin. Silahlanmanın giderek arttığını ve korkutucu bir boyuta ulaştığını anlamamız için haberlere kısa bir süre bakmak yetiyor. Ekonomik sıkıntılar ve hayat şartlarının etkisiyle, insanlar daha da agresif bir ruh haline büründü ve insanların sabır ve tahammül dereceleri de iyice düştü. Daha 3-4 gün önce oturduğum semtte bir tekel bayisini sabah saatlerinde kalaşnikoflar ile taramışlar. Ve artık ülkenin her yanından bu tür haberler geliyor. Gelir seviyesi yüksek olan insanlarda da, düşük olan insanlarda da silahlanma var. Beni aşırı tedirgin eden bir durum bu, çünkü hepimizin her yerde bu tür olaylar ile karşılaşması mümkün olmaya başladı. Benim fikrimce reklam yasağı, internetten satış yasağı vs. bunlar bu kadar öfke patlaması yaşayan insanlar için bir engel olmaz. Daha farklı çözümler bulunmalı diye düşünüyorum.
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz yine.İstatikler ürkütücü hakikaten, bu kadar tahmin etmiyordum açıkçası."At, Avrat, Silah" diye bir özdeyiş var bizde. Göçebe ve savaşçı bir ırktan geliyor olmamız silah tutkusunu genlerimize işlemiş anlaşılan.Bir an önce hukuki ve idari tedbirler alınmazsa mevcut suç tablosu daha da kötüleşecek korkarım.Elinize, kaleminize sağlık.