Tam Bir Kabus: 15 Temmuz Darbe Girişimi
Bu hafta canım hiçbir şey yazmak istemiyor. Kendimi zorlayarak da olsa özet olarak 15 Temmuz’da yaşadığımız olaylarla ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Cuma akşamı sinemada film seyrederken birden mesajlar gelmeye başladı. CNN Türk ve NTV’den Türkiye’de darbe olduğuna dair mesajlar gelince hemen internetten gazeteleri açtım ve ortada ciddi bir sorun olduğunu anladım. Benim gibi sinemada birçok kişide, özellikle de arka tarafımda oturanlarda bir fısıldaşma başladı. Ardından 3-5 kişi ayrıldı. Sonra ben de sinemadan çıkarken bir anda arka sıralardan 10-15 kişi daha ayaklandı, böylece sinema hızla boşalmaya başladı.
Doğrudan evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde televizyonu açtım, inanılır gibi değildi. Bir kabus başlamıştı. Kanallar arasında dolaşırken gece 12:00 gibi TRT’deki duyuruya denk geldim. Gözlerime ve duyduklarıma inanamıyordum. Ekrandaki duyuruyu izlerken bir yandan da bir gün önce perşembe sabahı çalışma arkadaşlarımdan Zorlu Bey ile TRT’nin hemen arkasındaki Eymir Gölü’ne sabahın 5:30’unda gidip gölün etrafında iki tur atıp toplamda 20 km’yi bisikletle katettiğimizi düşünüyordum. Yolda tavşandan tutun da sincap ve kekliğe kadar birçok hayvana rastlamıştık. TRT’nin hemen arkasında bisikletle bu turları atarken Eymir Gölü ve çevresinin Ankara’nın göbeğinde doğası ne kadar harika bir yerde olduğunu düşünmüştüm. Şimdi ise ODTÜ’nün bakımını üstlendiği bu ormanın hemen önündeki TRT binası darbe girişiminin ilk hedeflerinden biri olmuştu.
2 saat daha olanları seyrettikten sonra sonunda kendimi uyumaya zorladım. Ancak gecenin ilerleyen saatlerinde Harbiye’ye yakın olan evimin hemen üzerinden uçaklar geçmeye başlayıp bomba patlamasına benzer sesler ile birlikte evimin çevresinden yaklaşık 2 saat boyunca silahlı çatışma sesleri gelince ister istemez doğru düzgün uyuyamadım.
Sabahın 6’ında bu kez Kosta Rika’dan telefonlar gelmeye başladı. Bu olaylar patlak verince doğal olarak Kosta Rika Dışişleri Bakanlığı ve Ankara’daki Büyükelçilik benim cep numaramı Kosta Rikalı vatandaşlara vermişler. Ailelerini merak eden yakınları veya Türkiye’de kalan Kosta Rikalılar cep telefonumdan aramaya başladılar.
Sabah saatlerinde ben de bazı yöneticiler ile temasa geçtim. Sonra da ailemi aradım. Allah’a şükür kimsede ciddi bir sıkıntı yoktu. Hafta sonu Kosta Rikalılarla ilgili ciddi uğraş verdik. 5 aileye, toplamda 15 kişiye yardımda bulunduk veya rehberlik ettik. Konsoloslukta benimle birlikte çalışan Ninoska sağ olsun, büyük çaba sarf etti ve sonunda hepsini kazasız belasız ülkelerine gönderdik. Asistanım Aysun da şirketle ilgili konularda bana yardımcı oldu. Örneğin Niğde’deki fabrika yatırımımız için bizimle toplantı için gelen Alman teknoloji firmasının yetkilisi hafta sonu uçuşlar iptal olduğundan Türkiye’de kalmak zorunda kaldı. Allahtan olayları son derece sakin ve panik yapmadan karşıladı. Bir de Kosta Rikalı hiç yabancı dil bilmeyen, seyahat konusunda tecrübesiz bir aileyle Kosta Rika’dan beni ve Ninoska’yı sürekli arayıp gereksiz konuşmalar yapan, ağlayan ve sıkıntı çıkaran kızlarıyla uğraştık. Aileye her aşamada yardımcı olduk. Çok geç kalmalarına rağmen görevlilere rica edip boarding pass’larını almalarını ve uçmalarını sağladık. Bu arada ailemle ilgili görevlerimi de yerine getirdim.
Özetle hafta sonu hepimiz için yoğun ve yıpratıcı geçti. Şu ana kadar çok şey yazıldı çizildi ve sular kolay kolay durulmayacak gibi görünüyor. Umarım bir daha böyle bir gece yaşamayız. Burada yazılı ve görsel medyada yazılanlar, anlatılanlar ile sosyal medyada paylaşılanlardan benim de bir fikrim oluştu, bazı tespitlerimi paylaşmak ve bazı saptamalarda bulunmak istiyorum.
- Orduda başlatılan bu darbenin sonuca ulaşmamasının en önemli sebebi yine ordu içerisinden gelen hızlı ve güçlü bir reaksiyonla bu isyanın bastırılmasıdır. Özellikle 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın olanları anında Cumhurbaşkanı ve Başbakana bildirip Genel Kurmay Başkanının yetkilerini geçici olarak devralarak gereken bütün aksiyonları gerçekleştirmiş olması darbecilerin amaçlarına ulaşmasını engellemiştir.
- Hal böyle iken ordunun yıpratılması yanlıştır. Türk Ordusu Allah korusun savaş çıktığında veya doğal felaketlerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının en önemli sigortasıdır. Lütfen Türk ordusunu rencide edecek aksiyonlardan, paylaşımlardan ve yazılardan kaçınalım.
- Polisimiz de hızlı ve güçlü reaksiyon gösterip gerektiğinde darbeci askerlerle çatışmıştır. Darbenin önlenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir.
- Sokağa dökülen halk da darbede kullanılan araçları engellemiş, gerektiğinde tankların altına yatıp hareketlerini yavaşlatmıştır. Halkın darbeye karşı duruşu da darbenin başarısız olmasında önemli bir etkendir.
- Televizyonda köprüde duran tankların önündeki askerleri ilk gördüğümde askerliğini yapmış biri olarak içimden ‘bu çocukların darbeden haberleri yok’ dedim. Sanki pikniğe gitmiş gibi tankın yanında durup muhabbet ediyorlardı. Tam tahmin ettiğim şey daha sonra doğru çıktı. Çocuklara tatbikata gidecekleri söylenmişti. Halk ayaklanması sırasında emir kulu askerlere yapılan fiziki saldırılar askerliğini yapmış biri olarak beni son derece rahatsız etti. Ne olduğundan bihaber askerlerin böyle bir şiddete maruz kalması eminim askerliğini yapmış milyonlarca vatandaşımızı da rahatsız etmiştir.
- Cumhurbaşkanı’nın kaldığı otelin sahiplerini tanırım. Dost canlısı ve iyi insanlardır. Otele gidip suikast düzenlenmeye çalışılması ve oradaki herkesin buna maruz kalması dehşet verici bir durum.
- Bana göre en kötü iktidar bile darbe yönetiminden iyidir.
- Bu kadar insanın hayatını kaybetmesi veya eziyet görmeleri darbelerin en acı yüzü.
- Darbe gerçekleşseydi ekonomi diye bir şey kalmazdı. Bütün yatırımlar durur, ekonomi çökerdi. Canlı örneği bu hafta büyük bir yabancı yatırımcıyla imza atmayı planlıyorduk. Bu yatırım için imzayı atacak yönetici anında seyahatini iptal etti, şimdiyse Türkiye’ye gelmekten çekiniyor. Onun gibi iki yatırımcı daha seyahat planlarını iptal etti. Bankaların proje kredilerini durdurması, yatırımcıların Türkiye’ye gelmemesi, satışların dibe vurması ve ekonominin durması darbe dönemlerinde başımıza gelecek olası senaryolar.
- Darbe girişiminde bulunanlara bakarsak özellikle bu darbe girişimi bizim için tam bir felaket olurdu. İran’da yaşanan Humeyni devrimi gibi bir olay yaşayacaktık. Bu ülkemizi tamamen kaybetmemiz anlamına geliyor. Bildiğiniz gibi Humeyni de İran’daki olaylardan sonra bir Avrupa ülkesinden kurtarıcı ve kahraman olarak gelmiş ve ülkeyi teslim almıştı. Bizi Allah korudu.
- Bu noktada Atatürkçü ve laik subaylar bana göre en önemli rolü oynamışlar ve ağır silahlara sahip darbecileri durdurmuşlardır.
Sonuç olarak, 15 Temmuz’da yaşanan vahim olaylardan dolayı hepimiz çok üzgünüz. Olaylarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır dilerim. Darbeye izin vermeyen sağduyulu ordu mensuplarımıza, polisimize ve halkımıza teşekkür ederim.
Kuvvetler ayrılığının düzgün çalıştığı çoğulcu demokrasiyi hepimiz destekliyoruz.
Cennet vatanımızda huzur ve barış içinde yaşamayı diliyorum. Bunun için de üzerime düşeni yapıp Türkiye’nin ilk wafer, hücre ve modül üretim süreçlerini içeren panel üretimi yatırımında vites arttırma kararı aldım. Diğer bütün yatırımları da hızlandırıyorum. Bu hafta gerekli aksiyonlar için ilgili bütün çalışma arkadaşlarımla konuştuk.
İş hayatının içinde bulunan herkesi de ekonominin gelişmesi ve istihdam yaratılması için harekete geçmeye davet ediyorum.
Etiket: yaşam
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...