Ülkemizin facia kısır döngüsü: Maden kazaları
Hikâye hep aynı. Çıkarılmaması gereken kömür, bu kömürün çıkartılmasında ısrar eden kamu ve özel sektör, açgözlü ve insan değeri bilmeyen patronlar, doğru düzgün denetleme yapmayan devlet ve tüm bu denklemin altında ezilen maden işçileri ve aileleri. Soma Faciası sonrası aktif olarak sahada çalışmış ve yardım çalışmalarını yönetmiş biri olarak Bartın’daki maden faciası hakkında maalesef bir kez daha söyleyeceklerim var.
Biz bıktık aynı şeyleri söylemekten, bu facialara sebebiyet verenler bıkmadı. 2014 senesinde Soma Faciası yaşandığında orada en fazla çalışan, emek veren STK’lardan biri olan TİDER’in (Temel İhtiyaç Derneği) kurucusu olarak sahada yaptıklarımızı kaleme almıştım. Hatırlatmak için tekrar paylaşıyorum: https://www.serhansuzer.com/tr/soma-faciasi-ve-ilk-kalkinma-projemiz
Bu yazımda ise sorunun köküne inip çözüm yolları önereceğim. Bu sorunu kökten çözmek anlamında hiçbir şey yapılmadığı için aynı iç karartıcı ve insanlığın yüz karası maden kazası konuları belli aralıklarla kendini tekrar ediyor. Bartın’da yaşanan kömür madeni faciası da geçmişte yaşanan yüzlerce kazanın devamı niteliğinde. Şimdi ne olduğunu hatırlayalım (Vikipedi’den alıntıdır):
14 Ekim 2022 günü TSİ 18.15'te Bartın'ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında bir patlama oldu ve saatler sonra maden ocağı içinde yangın çıktı. Patlamanın yaşandığı sırada madende yaklaşık 110 işçi vardı ve yaklaşık yarısı 300 metre derinlikteydi. Bartın valisi Nurtaç Aslan'ın açıklamasına göre patlamadan sonra beş kişi 350 metrenin altında ve 44 kişi 300 metrenin altında mahsur kaldı. Kazadan 58 işçi kendi imkânlarıyla kurtuldu, 11 işçi arama-kurtarma ekipleri tarafından kurtarıldı; 41 işçi öldü. Göçük altında kimse kalmadığı için 15 Ekim'de kurtarma çalışmaları sona erdi.
Olayın gerçekleştiği gün, Bartın Valiliği tarafından kazanın grizu patlaması nedeniyle gerçekleştiği açıklandı.
Dolaylı katliam
Şimdi birileri şu şekilde düşünebilir. “Grizu patlaması, canım. Doğal afetlere kim ne yapabilir? Sonuçta kaderde böyle bir ölüm varsa Allah’ın takdiridir. Ölenlere rahmet, yakınlarına da sabır dilemekten başka yapacak bir şey yok.”
Ben de diyorum ki. Bu kader değil, dolaylı katliamdır. Dolaylı diyorum, çünkü kimse maden işçilerini bilinçli bir şekilde öldürmek istemedi. Ancak yapılan ve yapılmayan tüm işler, sistemin bozukluğu bu işçilerin katledilmesiyle son bulmuştur. Burada suçlu tek bir taraf değildir, içinde bulunduğumuz bozuk sistemin tüm tarafları suçludur. Vizyon eksikliği, açgözlülük, liyakatsizlik, insan değeri bilmeme ve çaresizlik bu katliama yol açmıştır.
Önce sorunu tespit edip sonrasında da çözüm yollarını paylaşalım.
Sorun:
1) Kömür kullanma, dolayısıyla çıkarma iradesinin devam etmesi.
2) Özel sektörün her şeye kâr odaklı bakması, dolayısıyla kârı maksimize etmek için ne olursa olsun bu kömürün en maliyetsiz şekilde çıkarma yoluna gitmesi (Soma’da patron Alp Gürkan ve oğlu Can Gürkan’dı, Bartın’da madenin sahibi Mehmet Hattat'tır. Her iki aile şirketi de kömür madeni çıkarılması işine salt para kazanma odaklı yaklaşmışlardır). Gözünüzde tam olarak canlandırabilmeniz için Almanya'daki bir kömür madeninin nasıl yüksek standartlarda işletildiğini ve Türkiye'de de muadili olan bir başka kömür madeninin nasıl düşük maliyetle ve hiçbir standart olmadan çıkarıldığının resmini aşağıda görebilirsiniz:
3) Kamu denetlemesinin çok zayıf olması.
4) Ekonomik koşullar altında ezilen ve ailelerini geçindirme derdinde olan maden işçilerinin hayatlarını riske atarak maden çıkarma işini yapmaya devam etmeleri.
Yapılması gerekenler:
Bundan sonra ne yapılması gerektiğine gelirsek, düşüncelerimi paylaşayım.
1) Kömür yasaklanmalı
Kömür karbon salınımı açısından en kötü enerji kaynağıdır. Bugün yaşadığımız iklim değişikliğine en fazla sebebiyet veren unsurlardan biridir. Bu milyonlarca yıl boyunca yerin altında oluşmuş fosil yakıtı yaktığımızda ortaya çıkan karbon ölümcüldür. Kömür hem yakılan yerde yaşayan insanlara kalıcı hasar verir (özellikle ciğerlerinde) hem de inanılmaz boyutta karbon açığa çıktığı için iklim değişikliğine sebebiyet verir. Bu karbonu özellikle kış aylarında her gün milyonlarca insanın yaktığını ve bunun da yüzlerce yıl devam ettiğini düşünün. Bugün dünyanın geldiği konuma çok şaşırmamak gerekir. İklim değişikliği, ısı artışı, okyanusların yükselişi, yeryüzünün çölleşmesi ve afetlerin artması gibi sorunlara yol açan ve insanlığın sonunu getirecek bu süreci hızlandıran en tiksinti verici enerji türünden bahsediyoruz. Maalesef kömürden çıkan ülkelerin sayısı yok denecek kadar az ve kömürden çıkma taahhüdünde bulunan ülke sayısı da toplam ülke sayısına oranla çok düşük. Bu vesileyle kömürden çıkan ve çıkma taahhüdü veren Avrupa ülkelerinin aşağıda sıralamak isterim (bkz: https://tr.euronews.com/2021/06/30/avrupa-da-komurden-c-kma-taahhudu-veren-ulke-say-s-16-ya-yukseldi):
• Kömürsüz Avrupa ülkeleri: Belçika (2016), Avusturya (2020), İsveç (2020)
• 2025 yılına kadar kömürden çıkış yapacak Avrupa ülkeleri: Portekiz (2021 sonu), Fransa (2022), Birleşik Krallık (2024), Macaristan (2025), İtalya (2025), İrlanda (2025), Yunanistan (2025).
• 2030 yılına kadar aşamalı olarak kömürden çıkacak Avrupa ülkeleri: Kuzey Makedonya (2027) Danimarka (2028), Finlandiya (2029 ortası), Hollanda (2029 sonu), Slovakya (2030), İspanya (2030).
Her açıdan kullanılması sakıncalı olan bir madenin maalesef ülkemizde çıkarılmasının bırakın yasaklanmasını hâlâ teşvik ediliyor olması içler acısı. Kömür madenlerinin hepsinin kapatılması gerekiyor, hem de hemen. O zaman kömür madeni kazalarının sorununu kökten çözmüş oluruz.
2) Maden çıkarma izni
Kömür çıkarılmasının yasaklanmasından bahsetmişken diğer tüm madenleri de ele almamız gerekiyor. Maden çıkarma izinlerinin ana kriterleri şu şekilde olmalıdır:
a) Çıkarılacak madenin doğaya zarar vermiyor olması, çıkarırken de doğaya zarar vermeyecek şekilde çıkarılması gerekiyor.
b) Madeni çıkaran insanların en yüksek iş güvenliği standartlarına göre çalışmaları gerekiyor.
c) Maden çıkaracak şirketin veya yöneticilerinin sicilinde doğayı kirletme cezası olmamalıdır. Böyle bir suç işlendiği takdirde önce uyarı cezası, devam edilirse de direkt lisansın iptaline gidilmelidir.
d) Maden çıkaracak şirketin veya yöneticilerinin sicilinde iş güvenliği konusunda herhangi bir ceza olmamalıdır. Böyle bir suç işlendiği takdirde de yine önce uyarı cezası, devam edilirse direkt lisansın iptali gerçekleşmelidir.
3) Kamuda liyakatin sağlanması
Maden çıkarma iznini verme ve denetlemesini yapma işinin sadece bu alanın uzmanları tarafından titizlikle ele alınması gerekiyor. Bu konulardaki süreçlerin %100 şeffaf ve herhangi bir yolsuzluğa açık kapı bırakmayacak şekilde tasarlanması lazım. Hatta bu izinleri ve denetlemeleri kimlerin yapacağını özel sektörün bilmemesi ve her şeyi dijital bir sistem üzerinden kamuda çalışanları tanımadan yapması gerekiyor. Kriterleri karşılayanlar gereken izinleri alabilir, işlerini de düzgün yaparlarsa insanlığın ihtiyaç duyduğu ve zarar vermeyen madenleri çıkarabilirler.
4) Maden işçiliğini robotların üstlenmesi
Maden işçiliğini insanlara yaptırmamak gerekiyor. Mavi yaka işlerin yok olacağı bir gelecekte hayati risk taşıyan bu tip rutin işleri robotlara yaptırıp, robotların yönetimini de bu işin eğitimi almış insanlara yaptırmak lazım. Maden çıkarma işinde de artık geleneksel yöntemleri bırakıp teknolojinin nimetlerinden faydalanmak gerekiyor. Gelecekte göktaşı veya diğer gezegenlerden çıkaracağımız madenlerde de benzer tekniklerle robotlar kullanılacağına şüpheniz olmasın.
5) Geçmişte yaşanan kazaların sorumlularının adil yargılanması
Soma ve Bartın dâhil tüm maden kazalarının suçlularının adil yargılanması şart. Bunun için hukuk devleti normlarının oluşması ve bu faciaların tüm sorumlularına adil yargılanma sonucunda gereken cezaların verilmesi ve tavizsiz uygulanması, gelecekte yapılacak hataların da önüne geçmemizi sağlayacaktır.
Umarım bu yazdıklarım bir gün kale alınıp uygulamaya konulur. Bu vesileyle Bartın'da hayatlarını kaybeden madenci kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Daha adil ve yaşanabilir bir dünya için gerekenlerin yapılması dileğiyle.
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...