Üniversitem McGill’de iklim kriziyle ilgili yaptığım konuşma

Geçen hafta benim açımdan önemli bir etkinlikte konuÅŸma yaptım. Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde “Ä°klim Krizi ve Ne Yapılması Gerekiyor?” baÅŸlıklı çevrimiçi konferansta sunum yapıp McGill mezunları ve profesyonelleri tarafından sorulan soruları cevapladım. Bu yazımda söz konusu konferansın içeriÄŸini paylaÅŸacağım.

Eski mezunlardan UÄŸurgül uzun senelerdir McGill Üniversitesi’nin Türkiye mezunlar bölümünü baÅŸarıyla yönetiyor. Geçen aylarda “Serhan, sen de geliÅŸtirdiÄŸin sürdürülebilirlik konularından birini seçip mezunlar kategorisinde McGill öÄŸrencileri, mezunları ve profesyonellerine aktarmak ister misin?” diye sorunca hiç tereddüt etmeden “hay hay” dedim. Sonrasında etkinlikle ilgili yapılan duyuruyu aÅŸağıda bulabilirsiniz:

https://www.alumni.mcgill.ca/aoc/events-travel/EventDetails.php?id=NDQxNjM=

Benim açımdan manevi bir öneme sahip olan Montreal’deki McGill Üniversitesi’nin bana önerilen etkinliklerine elimden geldiÄŸince katılmaya çalışıyorum. Geçen hafta da “Ä°klim Krizi ve Ne Yapılması Gerekiyor?” konulu etkinlikte bu konuda vizyonumu ve bilgi birikimimi paylaÅŸtım. Neler aktardığıma gelince, gelin içeriÄŸin üzerinden beraber geçelim:

 

 

 

 

 

 

%100 yenilenebilir enerji hedefi Devlet iradesi arkasında olduÄŸu takdirde 2-3 senede baÅŸarılabilecek bir hedeftir. Yapılacaklar çok nettir. Bunu da hiçbir tarafı ekonomik zarara uÄŸratmadan gerçekleÅŸtirebilirsiniz. 


Çinli öÄŸrencinin sorusu

Bu konuÅŸmayı yapmadan önce de etkinliÄŸe katılmayan Çinli bir öÄŸrenci tarafından aÅŸağıdaki soru tarafıma soruldu:

“Ä°lgili KiÅŸinin Dikkatine,

Organizasyonunuz tarafından 18 Kasım için planlanan iklim krizi konulu konuÅŸmayla, özellikle de bu meseleye Türkiye’de nasıl yaklaşıldığıyla ilgileniyorum, çünkü Fırat Nehri’ndeki kuraklık beni kaygılandırıyor.

Acaba konuÅŸmacı Serhan Süzer bu konuya deÄŸinebilir mi?

Ä°lgili web sayfanızda yer verilen Serhan Süzer hakkındaki kısa biyografide, Fırat Nehri’ndeki kurumadan dolayı açlık çeken çiftçilerin yaÅŸadığı Irak’ta, Süzer Grubu’nun bir Coca Cola tesisi kurduÄŸu belirtiliyor. Dünyanın çeÅŸitli yerlerindeki (Hindistan, Meksika vb.) Coca Cola tesislerinin yerel taze su kaynaklarını tükettiÄŸi ve ardından bulundukları bölge nüfusuna ÅŸekerli içecekler sunarak diyabet salgınına yol açtığı yeterince araÅŸtırılmış bir gerçektir.

Irak’ın pek çok bölgesi kuraklıktan kavruluyorken, yoksullaÅŸmış insanları Coca Cola ile zehirlemek adına son kalan taze su kaynaklarını tüketmek doÄŸru mudur?”


ÖÄŸrenciye cevabım ve kuraklık hakkında bilgiler

Ben de ona etkinlik sonrasında, ertesi sabah aÅŸağıdaki cevabı hazırlayıp gönderdim:

“Sorunuz için teÅŸekkürler. Dün keÅŸke bizimle olabilseydiniz, ilgili konularda pek çok yararlı bilgi alışveriÅŸinde bulunduk.

Sorunuzu yanıtlarken öncelikle belirtmeliyim ki, babam köken olarak o bölgeden olduÄŸu ve ben de daha önce Suriye sınırındaki Åžanlıurfa ÅŸehrinde güneÅŸ enerji destekli tarımsal sulama gibi projeler gerçekleÅŸtirdiÄŸim için, Türkiye’nin güneydoÄŸusu ve Irak coÄŸrafyasına oldukça aÅŸinayım. Bu bölgede kuraklık yaÅŸanmasının nedenleri ÅŸunlardır:

Su sorununa yol açan etkenleri sıralamaya baÅŸlarken, öncelikle bizim Coca Cola tesisini Kuzey Irak’ta, Zap Suyu yakınında kurduÄŸumuzu vurgulamak isterim. Zap, Türkiye’nin doÄŸusundan doÄŸan bir diÄŸer nehir olan Dicle ile birleÅŸen akarsulardan biridir. Dolayısıyla Fırat Nehri’nin konuyla ilgisi yoktur. Ancak tüm bu nehirler, Fırat, Dicle ve Zap; Türkiye’nin doÄŸu bölgesinden doÄŸup Basra Körfezi’ne dökülmektedir. Gerek Fırat gerekse Dicle, Türkiye, Irak (hatta bazı yerlerde Ä°ran) ve Suriye için hayati su kaynaklarıdır.

Irak için temel sorun, Türkiye’nin bu su kaynaklarını kullanış biçimiyle iliÅŸkilidir. Devletimiz her iki nehir üzerine çok sayıda baraj ve hidroelektrik tesis inÅŸa etmiÅŸtir.

AÅŸağıdaki tablolarda bu tesisleri görebilirsiniz:


Türkiye’de Fırat Nehri üzerinde kurulu baraj ve hidroelektrik santraller:

Ä°SÄ°M

ÅžEHÄ°R

Ä°LÇE

KURULUM KAPASÄ°TESÄ°

1. Keban Barajı ve HES

Elazığ

Keban

1.330 MW

2. Karakaya Barajı ve HES

Diyarbakır

ÇüngüÅŸ

1.800 MW

3. Atatürk Barajı ve HES

Şanlıurfa

Bozova

2.405 MW

4. Birecik Barajı ve HES

Şanlıurfa

Birecik

672 MW

5. Karkamış Barajı ve HES

Gaziantep

Karkamış

189 MW

 

Türkiye’de Dicle Nehri üzerinde kurulu baraj ve hidroelektrik santraller:

Ä°SÄ°M

ÅžEHÄ°R

Ä°LÇE

KURULUM KAPASÄ°TESÄ°

1. Kralkızı Barajı ve HES

Diyarbakır

 

95 MW

2. Dicle Barajı ve HES

Diyarbakır

 

110 MW

3. Ilısu Barajı ve HES

Mardin

 

1.209 MW

4. Cizre Barajı ve HES

Şırnak

Cizre

331 MW

 

Barajlar ve verimli sulama sorunu

Yukarıda görüldüÄŸü gibi, her iki nehir üzerinde 9 dev baraj bulunmaktadır (Bunlar aslında ülkenin en büyük hidroelektrik tesisleridir). Bu barajlar GAP (GüneydoÄŸu Anadolu Projesi) kapsamında inÅŸa edilmiÅŸ olup, bölgede 20’den fazla baraj ve hidroelektrik santral bulunmaktadır ve tüm bu coÄŸrafya güneydoÄŸu Türkiye’de tarımı desteklemeye yönelik bir sulama ağıyla kaplıdır. Ä°ÅŸte asıl sorun da burada yatmaktadır. Su, 1,8 milyon hektarlık devasa bir alanı sulamak için kullanılmaktadır. Bölgede kullanılan toplam su miktarını hayal edebiliyor musunuz? Ä°ÅŸte bu da, yani suyun bölgede verimli ve etkin kullanılamaması, dün vurguladığım önemli noktalardan biriydi. Çünkü pek çok çiftçi ve toprak sahibi, damla sulama gibi verimli sistemleri kullanmak yerine maalesef hâlâ vahÅŸi sulama yöntemini tercih ediyor ve bu amaçla çok fazla su tüketiliyor.

Bu mesele Türkiye ile komÅŸuları Irak ve Suriye arasında ciddi gerilimlere yol açtı. Kimi zaman bu gerilimler öylesine tırmandı ki, ülkeler birbirlerini savaÅŸ açmakla tehdit ettiler. Her iki ülke Türkiye’yi pek çok kez uyararak su kaynaklarını barajlardan serbest bırakmasını talep etti. Åžimdi Irak ve Suriye açısından Fırat ve Dicle konusundaki temel sorunu anlayabiliyor musunuz?


Sıcaklık artışı

Bu temel sorunun yanı sıra, hem Türkiye, hem de Irak ve Suriye açısından bölgede kuraklığa yol açan bir diÄŸer önemli etken de sıcaklık artışı. Yaz aylarında sıcaklık 50 derecenin üzerine ulaşıyor. Böyle bir ısının nelere yol açabileceÄŸini tasavvur edebiliyor musunuz? Su kaynakları ileri derecede buharlaşıyor ve yaz aylarında su seviyesi asgariye düÅŸüyor, hatta nehirlerin bazı kolları tamamen kuruyor.

Artan nüfus ve tüketim

Irak ve Suriye’nin su sorunu yaÅŸamasının bir diÄŸer nedeni ise bölgede artan nüfusa dayanıyor (özellikle Türkiye ve Kuzey Irak’ta). Artan nüfus, artan su tüketimi anlamına geliyor. Böylece su ve diÄŸer sıvıların (portakal suyu, kayısı suyu, kola vb.) tüketimi her yıl daha da artıyor.

Zap Suyu çevresinde artan sanayileÅŸme

Dördüncü neden; her ne kadar biz o bölgede ilk fabrikayı kurduysak da, duyduÄŸum kadarıyla Coca Cola tesisinin ardından Zap Suyu kıyısında pek çok baÅŸka fabrika daha kurulmuÅŸ, hatta orayı bir sanayi bölgesine çevirmiÅŸler. Dolayısıyla Coca Cola tesisi, Zap Suyu bölgesinde su kullanan tek fabrika deÄŸil.

Savaşın ardından ilk yatırım

Son olarak, ÅŸahsen Coca Cola projesini 2006-2009 yılları arasında yönettiÄŸimi vurgulamak isterim. BaÅŸarılı olduk, çünkü bu Irak Savaşı'nın ardından gelen ilk yatırımdı (savaÅŸ tehdidi ve terör saldırıları nedeniyle o sıralar hiç kimse bu ülkeye gelmeyi ve böyle bir projenin başına geçmeyi göze alamıyordu). Fabrikayı hizmete açtıktan bir yıl sonra, 2009 yılında pazar penetrasyonumuz %60’a ulaÅŸtı (Pepsi bundan hiç memnun deÄŸildi) ve yine o yıl biz kendi hissemizi Coca Cola Company’ye sattık. Dolayısıyla Coca Cola’yla baÄŸlantım da, savunmak için bir nedenim de yok. Ancak deneyimime dayanarak Coca Cola’nın verimliliÄŸe dikkat ettiÄŸini ve sürdürülebilirlik konusunda özel bir programı olduÄŸunu söyleyebilirim.

Umarım yanıtım senin için tatmin edici olmuÅŸtur ve baÅŸka soruların varsa lütfen dilediÄŸin zaman doÄŸrudan bana ulaÅŸmaktan çekinme.

Ä°çten dileklerimle,

Serhan”


Bu soruyu soran arkadaşımızın etkinliÄŸe katılmasını da isterdim. Yüz yüze açıklayabilir, isterse daha fazla detaylara girebilirdim.

Sonuçta memleketimizden baÅŸlayarak, uluslararası tüm öÄŸrencilere sürdürülebilirlik kavramını yansıtabilmek için elimden geleni yapmaya devam edeceÄŸim. Amaç hep aynı. Gelecek nesillere yaÅŸanabilir, sürdürülebilir ve keyif alacakları bir hayat bırakabilmek.

Sağlıcakla kalın.

 

Bonus: McGill Mezunlar BirliÄŸi'nin etkinliÄŸinde yapmış olduÄŸum bu sunumu yazıyla anlattıktan sonra sunumu detaylı izlemek isteyenler için videosunu da aÅŸağıda paylaşıyorum: 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için