Afet Platformu ve İzmir depreminde yaptıklarımız
Elazığ depreminde bölgeye giden sivil toplum kuruluşları olarak, ortak yardım çalışmaları sırasında koordinasyonu sürekli kılmak amacıyla temelini attığımız Afet Platformu, bu kez İzmir’de görev başındaydı. Deneyimimiz giderek artarken, afet olmayan dönemlerde yapacağımız çalışmalarla da ana hedefimiz olan afetlerde can ve mal kaybını asgariye indirmek için elimizden geleni yapacağız.
Afet Platformu’nun nasıl başladığına dair Ocak ayında bir yazı kaleme almıştım. Bu sürecin hikayesini https://www.serhansuzer.com/tr/elazigda-bizim-stklar-tarih-yaziyor linkinden okuyabilirsiniz.
Özetle Afet Platformu’nun başlangıcı Elazığ Depremi’ne dayanıyor. Elazığ’da hem birbirimizle haberleşerek hem de bazı STK’larla tesadüfen karşılaşarak 8-10 STK bir araya geldik. Elazığ Ticaret Odası’nda önce kendi aramızda görüşme yapıp birlikte hareket etme kararı aldık. Ticaret Odası bizi destekledi, merkezlerinin kapısını bize açtı akabinde depo tahsis etti. Sonra Vali’yle ve AFAD Başkanı’yla hep beraber görüşmeye gittik. Kabul gördük ve çalışmaya başladık. Elazığ’daki afette akut dönemin çabuk atlatılmasına büyük katkımız oldu.
Normalde Türkiye’de 2-3 kişi bir araya gelse sıkıntı yaşar; ama biz on civarında STK bir araya geliyor ve üstelik kamu ile hareket edebiliyoruz. İşte bunu başardığımızı görünce, “Biz bunu kurumsal bir yapıya dönüştürelim” dedik. Şubat ayında bir araya geldik ve detayları görüştük. Mart ayında Covid-19 salgını ülkemizde de baş gösterince kendi aramızda yaptığımız toplantıları video konferanslarla sürdürdük ve çevrim içi ortamda hiç aksatmadan, belirlediğimiz saatlerde haftalık görüşmelerimizi gerçekleştirdik.
Kurucu STK’lar
Bu zaman diliminde Van Depremi, Edirne’deki mülteci krizi, Covid-19 salgını ve en son Giresun’daki sel afetinde görev aldık ve Afet Platformu’nun bir parçası olan STK’lar olarak üzerimize düşeni her afette yaptık. Haftalar boyu yaptığımız görüşmeler sonucunda yönetişimi nasıl gerçekleştireceğimizi netleştirdik. 1 Ekim 2020 tarihi itibariyle Afet Platformu’nu 23 STK’nın inisiyatif almasıyla kurduk. Bu 23 STK’nın isimleri şöyle: Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), Açık Açık, Ahbap Derneği, Arama Kurtarma Derneği (AKUT), Çorbada Tuzun Olsun Derneği, Dünya Doktorları Derneği, Hayata Destek Derneği, İstanbul Gönüllüleri, İhtiyaç Haritası, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (Koruncuk), Lokman Hekim Sağlık Vakfı, Maya Vakfı, Nef Vakfı, Nirengi Derneği, Temel İhtiyaç Derneği (TİDER), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Turkish Philanthropy Funds, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), World Human Relief.
Yaklaşık bir ay sonra İzmir depremi gerçekleşince de aynı gün içerisinde Kriz Masası’nı kurup kapsamlı afet yönetimine geçtik. İzmir depreminde görev aldığımıza dair bir blog yazısı da kaleme almıştım: https://www.serhansuzer.com/tr/izmirde-bir-kez-daha-gorevimizin-basindayiz
Kamuyla bağ kurmanın önemi
“Ortak akıl, kolektif aksiyon” mottosuyla kurduğumuz Afet Platformu’nun en büyük gücü arama-kurtarma, ihtiyaç analizi, gıda bankacılığı, insani yardım, psiko-sosyal destek gibi farklı alanlarda uzman STK’ların tüm uzmanlıklarını ortaya koymaları ve senkronize bir şekilde hareket edip birbirlerini tamamlamaları, kolektif bir dayanışma göstermeleridir. İlgili STK’ların yetkililerinin ve uzmanlarının afet dönemlerinde kolektif ve sistematik bir şekilde ellerinden geleni yapması akut dönemlerinin çok hızlı atlatılmasına katkı sağlıyor.
Depremin olduğu gün kriz masasını kurduğumuzdan bahsetmiştim. Ertesi gün ben de İzmir’in yolunu tuttum. İzmir’e gittiğimiz hafta sonu ilk işimiz kamuyla bağımızı kurmaktı. Yani 31 Kasım Cumartesi ve 1 Kasım Pazar günleri, kamuyla bağımızı kurmak ve nasıl bir sistem içerisinde ilerleyeceğimizi belirlemek için ciddi çaba gösterdik. Sonunda o bağı kurmayı başardık. Burada Ahbap’ın kurucusu sanatçı Haluk Levent’in desteğinin büyük katkısı oldu. Depremin olduğu günden itibaren arkadaşlarımız Kriz Masası’nın sözcüsü Sarıca, İhtiyaç Haritası’ndan Ali Ercan ve Ahmet, ellerinden geleni yaptılar, Cumartesi günü ben de onlara katıldım ve görüşmelerde 1 Kasım Pazar günü itibariyle ciddi ilerleme kaydettik. Pazar günü öğleden sonra AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ve ekibinin katıldığı bir toplantıda sonuca gittik. Haluk Levent ve Ahbap ekibinin organize ettiği bu görüşmeye ben de katıldım.
Toplantı sonrasında afetlerde koordinasyon görevi üstlenen AFAD’dan önümüzü açacak ve koordinasyonu sağlayacak bir yetkili atadılar. Onunla temasa geçtik ve akşam saatlerinde görüştük. AFAD yetkilisinden önce Kızılay’ın genel müdürü ve ekibiyle de bir görüşmemiz oldu. Bu toplantılar sonucunda hem AFAD hem de Kızılay bizi valiliğe bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın Basmane’deki deposuna yönlendirdi. Biz de bu depoya aynı gece hiç vakit kaybetmeden gittik ve karşımızda Elazığ’da görev alan yetkilileri gördük. Uzun süre birlikte çalıştığımız ve bizi iyi tanıdıkları için bizi coşkuyla karşıladılar ve “Buraya da geldiğinize çok memnun olduk” dediler. Deponun sorumluluğunu ortaklaşa üstlenmiş olduk. İnsani yardım konusunda lojistiğin merkezinde olan depoyu netleştirdikten sonra sistemimizi kurduk ve ertesi gün gönüllü organizasyonumuzu başlattık.
Platformun resmi olarak tanınması gerekiyor
Esasında kamuyla entegre olma sorununu her gittiğimiz afette yaşıyoruz. Bizden memnun olan kamunun bizi resmi olarak tanımasını, akreditasyonu otomatiğe bağlamasını ve bir sonraki afette adeta makinenin dişlileri gibi bölgeye gidip yerimizi alabilmeyi istiyoruz. Bir başka deyişle, Afet Platformu bir yerde afet olduğu zaman kamunun tüm birimlerince tanınmalı ve afetle mücadelede hiç vakit kaybetmeden yerini almalıdır. Bir bölgede afet olduğu zaman koordinasyonu AFAD yapıyor. Dolayısıyla AFAD’la zaten yakın çalışıyoruz ve bunu sürekli hale getirmek istiyoruz. Aynı şekilde Kızılay, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi ilgili kurum ve kuruluşlarla da o bağı kurmak istiyoruz. Bu koordinasyonu kurumsal hale getirebilmek için ciddi çaba sarf etmeye devam edeceğiz.
İzmir’e dönersek; Basmane’deki deponun sorumluluğunu valiliğe bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın koordinasyonuyla devralırken, ihtiyaç olduğunu öğrendiğimiz için Bayraklı Belediyesi’nin deposunu da ziyaret ettik. Gönüllü desteği vereceğimize dair sözleştik ve 2 Kasım Pazartesi itibariyle Bayraklı’ya da gönüllülerimizi yönlendirmeye başladık. Diğer yandan Kızılay’a da gönüllü desteği verdik. Kızılay’ın kendi deposundaki çalışmalar için ihtiyaç duydukça bizden talepte bulundular, biz de iş gücü ihtiyacını gönüllülerimiz sayesinde karşıladık.
Biz tüm bunları yaparken diğer tarafta başta AKUT olmak üzere AFAD’la koordine olan arama-kurtarmacılar görevlerinin başındaydılar. Bu ekiplere şimdi Mağaracılar Federasyonu’ndan İzmad (İzmir Mağara Araştırma Derneği) gibi yerel STK’lar da katılmaya başladı.
7 Komisyon ve Yürütme Kurulu
Afetlerde işleyiş tarzımız artık oturmaya başladı. İzmir depremiyle bunu daha da pekiştirdik. Buna göre afet dönemlerinde bizim tarafta sorumluluğu Kriz Masası Komisyonumuz alıyor ve ilk işi Kriz Masası’nı afet bölgesinde aynı gün kurmak oluyor. Afetlerdeki bu operasyonu da Afet Platformu’nun tüm komisyonları destekliyor. Platformumuzda toplamda yedi komisyonumuz var: Yönetişim, Hazırlık, Üyelik, Dış İlişkiler, Kaynak Geliştirme, İletişim ve Kriz Masası. Ayrıca afetin olduğu yerde hemen iletişim grupları oluşturuluyor (örneğin oldukça yoğun çalışan Afet Platformu İzmir grubumuz var) ve hatta ihtiyaca göre alt Whatsapp grupları oluşturuluyor: Çocuk, Psiko-sosyal, Mobil Tuvalet vb. Tüm bu koordinasyonu, başta Dönem Sözcüsü ve Kriz Masası Sözcüsü olmak üzere tüm komisyonların sözcülerinden oluşan Yürütme Kurulu yapıyor.
Bir de biz Afet Platformu olarak ilk 15 gün bizzat görev alıyoruz. Yani afetin şokunun sürdüğü ve kimsenin ne yapılacağını bilemediği bir dönemde daha ilk günden sahaya giriyoruz, yapılması gerekenleri hızlıca gerçekleştiriyoruz, sistemi kuruyoruz, sonrasında da sistemi yerel STK’lara devrediyoruz. Bizimle birlikte hareket eden yerel STK’lar da en az bir hafta sahada bizim sistemimizi devam ettiriyorlar. Sonrasında kendi isteklerine göre görev ve sorumluluklar kamu kurumlarına aktarılabiliyor. Kimileri sahada görev almaya devam ediyorlar.
İzmir’de de sahada 2 hafta görev aldıktan sonra insani yardımla ilgili yapılacak işleri İzmir’in yerel STK’larına aktardık. Onlar da bir hafta çalıştıktan sonra görev ve sorumluluklarını kamuya devrettiler. Devrettiler diyorum ama sahada gönüllü konusunda destek vermeye devam eden bazı platform üyesi STK’larımız var. Onları da her türlü destekliyoruz.
Gönüllülerin yönlendirilmesi
Gönüllüler bizim işin kalbinde yer alıyor. Gönüllü organizasyonunu çok başarılı yapan Ahbap, İhtiyaç Haritası ve TOG gibi STK’larımızın yanında İzmir’in yerel STK’ları ve bağımsız olarak gelenler de görev alıyor. Her gün ilgili STK’ların iletişim ağlarından ve sosyal medya mecralarından ihtiyaca göre anons yapılıyor. Gelecek olanlar bir gün öncesinden belirleniyor.
Yapılacak işlere göre gönüllüler yönlendiriliyor. Her STK kendi gönüllülerinden sorumlu oluyor. Farklı STK’lar arasındaki koordinasyonu da Kriz Masası Komisyonumuz sağlıyor. Bağımsız olarak gelenler de yapılan işe göre ilgili STK’ların gönüllülerine katılıyorlar.
İzmir’deki dağıtımları, kamunun kararı üzerine AFAD ve Kızılay gibi kamuya ait kurumların yetkilileri ve çalışanları yapıyor. Ancak bağışçılarımızdan talep gelmesi üzerine bu dağıtımlar yapılırken onlara eşlik etme hakkımızı kullanıyoruz. Bu sistem Elazığ’da farklıydı. Biz Elazığ’da dağıtıma da direkt kendimiz çıkabiliyorduk. İzmir’deki valilik böyle uygun gördüğü için biz de oradaki kurallara uyduk. Daha çok arka planda depo organizasyonu, ürünlerin hazırlanması gibi önemli iş gücü gerektiren çalışmaları yönettik.
Şeffaf bağış sistemi
Yapılan bağışların nereye yönlendirildiğini bağışçılara mutlaka bildiriyoruz. İlgili evrakları da (makbuz vb.) mutlaka sağlıyoruz. Burada şöyle bir detay var: Afet Platformu’nun halihazırda tüzel kişiliği olmadığı için yapılan tüm ayni bağışları STK’larla tam bir koordinasyon içinde yönetiyoruz. Ayni bağışlar için her STK kendi bağışçısını ve bağışlarını ortaya koyuyor. Tüm bu bağışlar Kaynak Geliştirme Komisyonumuz ve İhtiyaç Haritası’nın ortak koordinasyonuyla yönlendiriliyor ve ihtiyaç olan yerlere gönderiliyor.
Nakdi bağışlar için de iki yolumuz var. Ya bağışçılardan ürünü temin etmelerini ve iletmelerini rica ediyoruz; örneğin, gönüllülerimiz için hijyen paketinin yapılan bağışla direkt satın aldırılması (biz araya girmiyoruz) ve ürünlerin gönüllülerimizin olduğu yere gönderilmesi gibi. Ya da ilgili STK’nın Afet Platformu hesabı açıp bağışçının icazetiyle nakdin o hesaba yatırılması ve bağışçı nakdi nasıl kullanmak istiyorsa o şekilde kullanarak sahaya gönderilmesi de mümkün. Çoğu zaman ihtiyacı bağışçıya biz bildiriyoruz ve bağışçının kabul etmesiyle yönlendirmeleri gerçekleştiriyoruz.
Hesap verebilirlik ve şeffaflık bizim temel ilkelerimizden. Dolayısıyla bağışçıların talebine göre hareket ediliyor. Depo bile bağışçıların yaptıkları bağışların amaç ve hedeflerine uygun şekilde seçiliyor.
Bunlara ek olarak, Afet Platformu’nun tüzel kişiliğe sahip olması konusunu Aralık ayındaki genel kurulumuzda görüşeceğiz. Kabul görürse bir sonraki adımda nasıl bir STK kuracağımıza karar vermemiz gerekiyor (dernek, vakıf, federasyon vb.). Şu anda üyemiz olan STK’ların genel esaslar dokümanının kabulü ve genel prensipler üzerinden platformumuzu yürütüyoruz.
Afet olmadan önlem almak
Çok önemli bir konunun daha altını çizmek istiyorum. Afet Platformu olarak başarımız afet olmayan dönemlerde yapacağımız çalışmalarla ortaya çıkacak. Örneğin bir yerde afet olmadan oradaki riski saptayıp o riskleri bertaraf edecek veya azaltacak önlemleri aldırmak istiyoruz. Daha spesifik örnek vermek gerekirse dere yatağına yapılan binaların yerini kaydırıp orada sel baskını olmadan can ve mal kaybını önlemeyi amaçlıyoruz. Bunun için risk azaltma raporları yayınlayacağız ve takipçisi olacağız.
Afet olmayan dönemlerde yapacağımız çalışmalara bir başka örnek de arama-kurtarma ve insani yardım tarafında gönüllü olmak isteyenlere vereceğimiz eğitimler. Akredite arama-kurtarmacıların ortaya çıkması için bu alana yatkın yerel STK’ların seçilip eğitilmelerinden bahsediyorum. Ya da bir afette ilk 72 saatin çok kritik olduğu düşünülürse, her yerde İlk Müdahale Timleri (İM TİM) yetiştirmekten bahsediyorum. Sadece yetiştirmekle kalmayıp muhtarlara da ilk müdahaleyle ilgili donanımların bırakılması söz konusu.
İzmir Depremi’nde her gün yüzlerce gönüllümüz sahada çalıştı. Arama kurtarma, ihtiyaç analizi, insani yardım, gıda bankacılığı ve psiko-sosyal alanlarında yoğun mesai harcadık ve çalışmalarımız hâlâ devam ediyor. Arama kurtarma çalışmaları sonlandırıldı, insani yardım alanındaki çalışmalarımızın önemli bir kısmını kamuya geçen hafta sonu itibariyle devretmiş olduk. Ancak ihtiyaç analizi, psiko-sosyal ve özellikle barınma ihtiyaçları için çalışmalarımız sürüyor.
Çalışmalarımız tüm hızıyla sürecek
Sahada psiko-sosyal alanında çalışan STK’ların gönüllü sayıları zaman içerisinde azalsa da halen devam ediliyor ve Afet Platformu’nun üyesi İhtiyaç Haritası’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle ortak olarak geliştirdiği birkirabiryuva.org kampanyasına desteğimiz sürüyor. Bir de bu evlere taşınanların ihtiyaçları olan yatak, mobilya ve beyaz eşyalar için de bağışları kabul ediyor ve yönlendiriyoruz.
Son olarak İzmir Depremi’nde yaptıklarımızla ilgili bir rapor üzerinde çalışmaya başladık. Tüm verileri düzenleyip birleştirerek kamuoyuyla paylaşacağız. Ben de bu raporun sonuçlarını bir yazıyla size ayrıca aktarmayı planlıyorum.
Afet Platformu olarak amacımız afetlerden oluşan can ve mal kayıplarını asgariye indirmek. Bunun için afet olan ve olmayan dönemlerde çalışmalarımız yoğunlaşarak devam edecek. Instagram, Twitter, Linkedin ve Facebook sosyal medya mecralarından bizi takip edebilirsiniz. Yakında web sitemiz de yayında olacak.
Doğal ve insan kaynaklı afetlerle başa çıkabilmemiz için kamu, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün tam bir koordinasyon içinde hareket etmesi gerekiyor. Hatta bireylerin de vereceği her türlü destek çok önemli. O yüzden yapacağımız çalışmalardan kendinize uyanı seçerek, bizi kurum ve birey olarak desteklemenizi tüm okuyucularımdan rica ediyorum.
Sağlıcakla kalın.
Not: Bu yazıyı kaleme alırken daha evvel Afet Platformu'yla ilgili verdiğim iki röportajdan alıntılar yaptım. Bu röportajları da okumanızı tavsiye ederim:
Sivil Sayfalar: https://www.sivilsayfalar.org/2020/11/03/stk-afet-platformu-dayanismayi-buyutmeye-cagiriyor/
TÜSEV: https://degisimicinbagis.org/afet-platformu-ve-paydaslar-arasi-is-birlikleri/
Etiket: sağlık
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...