Ali Koç ve onun gibilerin kısa devreleri

Sürekli sıkıntıların var olduğu Türk futbolunda problemler bu sene zirveye çıktı. Tam bir kaosun hâkim olduğu ortamda sorunları ateşleyen ve körükleyen kişi olarak ön plana çıkan Türkiye’nin en büyük şirketi Koç Holding’in hissedarlarından ve aynı zamanda Fenerbahçe’nin başkanı Ali Koç ve yönetiminin yine kısa devre yapması üzerine dün akşam Türk futbolunda tam bir rezalet yaşandı.

Bu yazıya başlık düşünürken bir anda kendi alanım olan yenilenebilir enerji ve elektrik alanında klasik bir tabir olan “kısa devre” tabiri aklıma geldi. Türk sporunu sürekli karıştıran Ali Koç ve onun gibi sürekli akıl tutulması yaşayan fanatikler aslında her hafta farklı formatlarda kısa devre yapıyorlar.

Elektrik veya elektronik altyapısı olmayan okuyucularım için kısa devrenin tanımını yapalım. Kısa devre, bir elektrik veya elektronik devrede bir hata sonucu direncin aşırı düşük olması durumudur. Bu durumda devre aşırı akım çeker ve şayet koruma devresi yoksa, kaynağın arızalanması, aşırı sıcaklık ve yangın tehlikesi oluşur (bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1sa_devre). Beyin fonksiyonlarının da bir elektrik devresi gibi çalıştığını varsayarsak sanırım “kısa devre” bu yaşanan akıl tutulmasını en iyi şekilde açıklıyor.

Sorunu çözmek yerine derinleştirmek

Her hafta bu konuda artık yazmayayım diye meseleyi göz ardı ediyorum, ama nereye kadar? Türkiye Futbol Ligi’nde “artık bu kadar da olmaz” dediğim olaylar etkisi artarak devam ediyor. Futbolun paydaşları başarısız gözükmemek adına her yol mübahtır anlayışıyla hareket ediyorlar. Şampiyonluğa oynayan Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ötesinde, benzer bir rekabet küme düşmemek için savaş veren takımlarda da mevcut. Ancak bu denklemde olayları sürekli ateşleyen veya körükleyen ve her hafta farklı söylemlerle sorunları çözmek yerine derinleştiren Fenerbahçe’nin Başkanı Ali Koç, yönetimi ve onlara destek veren fanatik taraftarlar dikkat çekiyor. Ali Koç ve Ali Koçgillerin devreleri sürekli aşırı akım çekiyor ve yakın çevresinde onları korumak için uyarılarda bulunan kimse olmadığı zaman veya o kişilerin sözlerini dinlemediklerinde arıza veriyor, ortamı aşırı gerip sıcaklığı artırıyor hatta Türk futbolunu yangın yerine çevirebiliyorlar. Ali Koçgilleri kafanızda canlandırmanız için size spesifik bir örnek vereyim. Mesela gazeteci Uğur Dündar: https://www.instagram.com/reel/C5ZZSMpsqzB/?igsh=MWxzc2NnZW1nbnc3NA==

Yapılan hatalar

Dün akşam da Türk futbolunda maalesef kara leke olarak tarihe geçen bir akşam yaşadık. Ali Koç ve yönetiminin genel kurulda aldığı yetkiyle yanlış üstüne yanlış yaptılar. Dün geceye özel yapılan hataları hemen sıralıyorum:

1) Süper Kupa maçına çıkmadılar: Türkiye Ligi şampiyonuyla Türkiye Kupası şampiyonu arasında oynanan süper kupa finaline Fenerbahçe A takımı çıkmadı. Bir nevi küçük çocukların mızıkçılık yapıp oyundan kaçması gibi bir şey. Fenerbahçe gibi 100 yılı aşkın bir süredir rekabetin içinde olan bir kulübün yönetimine bu ergen hareketler yakışıyor mu?

2) Gençleri feda ettiler: Peki U19’daki çocukları neden feda ettiniz? Onların günahı nedir? Çocukları Şanlıurfa’da Galatasaray A Takımı’nın karşısına maça çıkarıp, 1 dakika oyun oynatıp maçtan çekilmeleri talimatını vererek, maçtan sonra da beyanat vermelerini sağlamak ve o yaşta bu ağırlığı taşımalarını beklemek anlaşılır gibi değil. Şanlıurfa’da yaşananlar bu çocukların birçoğunda travma olarak kalacaktır. Bir de ayrıca bu gençlere Atatürk’ün dediği gibi “zeki, çevik ve ahlaklı” olmayı öğretecekken bunun tam tersini yapıyorsunuz. Çocuklara bu tip “Ali Cengiz” oyunlarını gösterip yanlış örnek oluyorsunuz.

Maçtan önce U19 takımının kalecisi Furkan’a “Avrupa Ligi ile Süper Kupa arasında tercih yapmak zorunda kaldık” dedirtecek kadar çocukların beyinlerini yıkıyorsunuz. Biri de bu çocukları doğru yönlendirmek adına şunları söylemiyor: Futbolda 3 günde bir maç yapmak mümkündür hatta form yakalarsanız lehinize olur. Çünkü en iyi antrenman maç yapmaktır. Galatasaray 4 yıl üst üste Türkiye Ligini, Türkiye’de birçok farklı kupayı, UEFA kupasını ve Avrupa Süper Kupasını kazandığı yıllarda 3-4 günde bir maç yapıyordu. Bir gün bile bu konuda şikâyet etmediler, her maça aslan gibi çıkıp mücadele ettiler, bir sürü kupa kazanıp GS tarihinin en başarılı dönemine imza attılar.

3) Dezenformasyon dolu basın toplantısı: Maç öncesi uzun süren bir basın toplantısıyla geçmişte yaşananların bu karara sebep olduğunu söylediniz. Kendinize bahane üretmeyin. Herkes kendi travmalarını yapacağı işe yansıtsa insanlar doğru düzgün iş yapamaz. Önemli olan kafayı geleceğe odaklayıp profesyonel bir şekilde yapacağı işi gerçekleştirmektir. Maça çıkıp alnı açık bir şekilde rekabet etmek yerine sürekli konuşup ortamı germeye devam etmenin ne gereği var?

Özetle, Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Futbolu'nun en büyük kupası Süper Kupa Finali'ne A takımı çıkarmamak, U19 gençleri 1 dakika oynatıp sonra geri çekmek ve müsabaka öncesinde 65 Milyon taraftarı birbirine düşürecek açıklamalar yapmak yapılmış büyük hatalardır. 

Ayrıca Ali Koç ve onun gibilerin maçtan önceki basın toplantısında da tekrarladıkları ve sürekli hale gelen hataları burada sıralayıp yapılan bu yanlışlarla ilgili yorumlarımı yazacağım:

1) Sürekli hakemleri eleştirmesi: Artık hakemleri eleştirmeyi bırakın. Türkiye liginde lehine en çok hata yapılan ve en çok penaltı verilen takımsınız (ki bu penaltıların bir çoğunun penaltıyla uzaktan yakından alakası yok ve genelde hep beraberlikte veya son dakikalarda veriliyor), takdir hakları en fazla lehine kullanılan takımsınız, buna rağmen hakemleri en fazla eleştiren camiasınız. Buna güzel Türkçemizde “bu ne perhiz ne lahana turşusu” deniyor. Türk futboluna hizmet etmek istiyorsanız, dünyanın en iyi 3 yabancı hakemini tutun (bu hakemler eski hakem veya hâlâ aktif olarak hakemliğe devam eden hakemler olabilir), her hafta kendi maçlarınız da dahil tüm maçları yorumlamalarını isteyin. Bu şeffaflık herkese bir çeki düzen verecektir. Belki siz de bu yorumlar sonrasında utanıp kamuoyunu yanlış yönlendirmekten vazgeçersiniz.

2) Geçmişte yaşananların sürekli bir bahane haline getirilmesi: Artık bahane bulmayı ve şikayet etmeyi bırakın. Profesyonel bir şekilde rekabetinize odaklanın. Bazı günler kötü oynayıp kazanabilirsiniz, bazı günler de iyi oynayıp kaybedebilirsiniz. Neticede futbol insanları keyiflendirmek için tasarlanmış bir oyun ve siz bu güzel oyunu insanlara zindan etmeyin.

3) Kendi taraftarını kışkırtması: Kendi taraftarlarınızı ve özellikle fanatiklerinizi kışkırtmaktan vazgeçin. Geçenlerde 14 yaşında bir kız çocuğuna sırf GS taraftarı diye saldıran taraftarlarınız sizin söylemlerinizle hareket ediyorlar. Bunu unutmayın. Gelecekte çok daha vahim durumlar ortaya çıkıp sizin söylemleriniz yüzünden insanlar hayatlarını kaybedebilirler. Bunun vebali de sizde kalır. İşte 14 yaşındaki GS’li taraftarın FB’li taraftarlarca darp edilmesinin haberi: https://www.instagram.com/p/C5ad4MwrWwc/?igsh=MWMwcXJzOGVyaDR0Ng==

4) Galatasaray’a sürekli hakaret etmesi: GS’ya hakaret etmekten vazgeçin. Bu ettiğiniz hakaretlerin aynen size döndüğünü hala fark edemediniz mi? Türkiye’nin en başarılı ve en fazla taraftara sahip spor kulübüyle böyle çirkin rekabet içinde olmak size her zaman kaybettirir. Hele ki bu kulübü “Türk sporunun beka sorunudur” diye adlandırmanız ciddi bir akıl tutulmasıdır. Bu söyleminizden sonra tam tersine FB taraftarları dışındakiler sizi beka sorunu olarak görmeye başladı. Ayrıca Türkiye’de darbe girişiminde bulunan bir örgütle GS’yı sürekli bağdaştırmaya çalışmak sizin nasıl bir açmazda olduğunuzu gösteriyor. Troll ağzıyla yapılan bu söylemlerin sonunda namlunun ucu yine size dönmüş ve Koç Holding’in ve yöneticilerinin FETÖ’yle ilişkilendirilmesine kadar gitmiştir (ananas, Türkçe Olimpiyatları vb.). GS’ın eski başkanı Mustafa Cengiz’in meşhur söyleminde olduğu gibi FETÖ bittikten sonra kim şampiyon olmuş kim olamamışa da bakmak lazım: https://www.instagram.com/reel/C5G6mE7LjU0/?igsh=aWk1NmJ2NjNic2o0

Ortalığı sürekli yanlış söylemlerinizle alevlendirmek yerine dostluk kurup Türk sporuna beraber yön vermeye çalışmanız sizi yüceltir ve fikir lideri konumuna yerleştirirdi.

5) Yanlış hareketlerde bulunan futbolcuları koruması kollaması: Geçmişte Emre Belözoğlu ve Volkan Demirel gibi sürekli pislik yapan futbolculara Aziz Yıldırım’ın sahip çıkması gibi siz de Mert Hakan ve kaleci İrfan Can gibi ahlaki seviyesi düşük ve IQ’sü yüksek olmayan futbolculara sahip çıkarak tüm takıma kötü örnek oluyorsunuz. Ortamı sürekli geren ve kavga çıkaracak tahriklere imza atan futbolcuların, tam tersine uyarılmaları ve düzgün davranmaları sağlanmalıdır. Aksi takdirde tüm takımın ayarı bozulur ve takımdaki bu karakter bozukluğu FB antipatisini körüklemeye devam eder.

6) Federasyona sürekli müdahale etmesi: Türkiye Futbol Federasyonu’nun çok hatası var, kabul. Ancak Federasyon çoğu zaman sizi koruyan kollayan yanlış kararlara da imza atıyor. Buna birçok örnek verebilirim. Federasyonun lehte veya aleyhte verilen kararlarını kabullenin, müdahale etmekten kaçının, sadece doğru kararlar vermeleri için kamuoyunu meşgul etmeyecek toplantılar organize edin ve yapılan hataları (lehte veya aleyhte) Türkiye Futbol Federasyonu’yla sürekli görüşün. Şov yapmaktan kaçının.

7) Bir söylediği bir başka söylediğiyle tutmaması: Özellikle Ali Koç, bir gün ak dediği beyanatı hakkında bir başka zaman kara diyerek tam tersini söyleyebiliyor. Bu tip tutarsızlıklar Ali Koç konumunda olan birine yakışmıyor ve ağırlığını azaltıyor. Saygınlığını yeniden tahsis etmek istiyorsa söylediklerinin her zaman arkasında olması gerekir. Ali Koç’un tutarsızlıklarına bir örnek: https://www.instagram.com/reel/C5WW0V5Mu42/?igsh=bWsxMnV5OGFkdW5m

Söylemlerinizi gündeme göre değiştirmeyin. Bu arada bu olanlara Fenerbahçeliler de uyanıyor: https://www.instagram.com/reel/C5RxjU4AIkP/?igsh=MXM1dHg4NnU5bGF6cw%3D%3D

8) Sporu bir savaş alanı olarak görmesi: Spor spordur, bir savaş değildir. Spor bir ülkede doğru yönetilirse, o ülkenin gelişimine büyük katkıda bulunur. Her şeyi kolay yoldan elde etmeye alışan biri gibi, istediğini elde edemeyince ortalığı ayağa kaldırmak sizlere yakışmıyor. Bu durum önce kendinize, sonra ailenize, sonra Fenerbahçe’ye ve en sonunda da Türk futboluna ciddi zarar veriyor. Bunu kabullenip, sürekli savaş çığırtkanlığı yapmak yerine Galatasaray Başkanı Dursun Özbek gibi olgun ve ortamı sakinleştiren beyanatlarda bulunun. Ülke ortamı zaten gergin, daha fazla germeye ve insanların psikolojilerini bozmaya hiç gerek yok. Ali Koç’un https://www.instagram.com/reel/C5R4DtsoYg2/?igsh=MTZwbTA4bzFvcHY2Zg%3D%3D linkinde görebileceğiniz gibi, başarısızlıklarını düzeltmek yerine ortalığı ateşe vermesi kabul edilemez.

9) Hakemlerin, GS’lı yöneticilerin ve ilgili paydaşların kişisel olarak tehdit edilmesi: Hakemleri ve GS’lı yöneticileri sürekli tehdit etmekten vazgeçin. Bu tehditler sadece hakemler ve Galatasaray’la kalmıyor, ilgili tüm paydaşları Ali Koç tehdit ediyor. İşte size bir örnek: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nu tehdit  etmesi: https://www.instagram.com/reel/C5MPTWfLXcY/?igsh=ZnBsbmY4OG1lamRs

Kimsenin istemeyeceği olaylar ortaya çıkarsa bunun vebali sizde kalır. Bu sorumsuzca davranışların sonucu can ve mal kaybı olursa bu işin sonu hapis cezasına kadar gider.

Yapılan en güzel karşı açıklama

Bu sene Ali Koç ve onun yönetimindekilerin sürekli ortalığı ateşe vermeleri yüzünden o kadar çok açıklama ve karşı açıklama yapıldı ki, bunların hepsine burada yer vermem bu yazının okuma süresini 2 saatin üzerine çıkarır. O yüzden bu açıklamalar arasında en beğendiğime yer vermek istiyorum. Yine hakemler ve Galatasaray’la ilgili zehir zemberek açıklamalar yapan “Galatasaray’ı bir beka sorunu” olarak nitelendiren Ali Koç’a en güzel cevabı şu kısa açıklama vermiştir (Kulüpten yapılan açıklamada kullanılan ifadelere bakalım):

"PSİKOLOJİDE YANSITMA: Kişinin sahip olduğu olumsuz duygularını ve kabul edilemez özelliklerini, karşısındakinde varmış gibi yaptığı savunma mekanizmasıdır.

TFF ve hakemler tarafından sürekli kollanarak, lehine verilen son saniye haksız penaltılar ve kırmızı kartlarla rakiplerinin puanlarını çalıp, kaygı ve korkuyla herkesi sindirmeye çalışan; daha 3 gün önce haksız hakem kararlarıyla kazanmasına rağmen, sürekli mağdur edebiyatı yapanların, mahcup olup sessiz kalması gerekirken; kazanmak için her yol mübah anlayışıyla, Trabzonspor maçında puanları bir kez daha gasp etmek için yaptığı, yalan ve iftiralarla dolu açıklamalarını onlar adına utanarak esefle izledik. Gözünü kırpmadan yalan söyleyen bu kişinin tüm yalanlarını kamuoyuna anlatmak birinci vazifemizdir."

Tüm bu çatışma ortamında kulüpleri esas ilgilendiren bir konunun gözden kaçtığının da altını çizmek isterim. UEFA’dan dört büyüklere Avrupa’dan men uyarısı geldi: https://www.milliyet.com.tr/skorer/son-dakika-uefadan-dort-buyuklere-avrupadan-men-uyarisi-7081234

Bilançolarını güçlendirmek zorunda olan takımlar

Bu habere göre UEFA'dan yapılan uyarıda, takımların gelecekte kulüp lisansı alabilmek için bilançolarını güçlendirmek zorunda olduğu vurgulandı. Geçen yıl Avrupa'da en fazla net öz sermaye zararı veren kulüp ise 436 milyon avro ile İtalya Serie A ekibi Roma oldu. İlk 10'da 4 Türk takımı dışında, İtalya'dan 3, Portekiz, İsrail ve İspanya'dan birer ekip bulunuyor.

Avrupa'da 2023 yılında net öz sermaye zararı veren ilk 10 kulüp şu şekilde:

1 | Roma: 436 - milyon avro
2 | Porto: 176 - milyon avro
3 | Inter: 162 - milyon avro
4 | Beşiktaş: 151 - milyon avro
5 | Trabzonspor: 110 - milyon avro
6 | Galatasaray: 109 - milyon avro
7 | Fenerbahçe: 82 - milyon avro
8 | Real Betis: 72 - milyon avro
9 | M. Haifa: 63 - milyon avro
10 | Lazio: 38 - milyon avro

Bu haberin ardından Galatasaray’ın yıldızlarının faturasının ağır olduğuna dair bir haberi de paylaşmak isterim: https://www.sozcu.com.tr/galatasaray-a-yildizlarin-faturasi-agir-oldu-p25132. Buna göre sezonluk toplam maliyetleri 16,7 milyon Euro olan Zaha, Ziyech, Ndombele ve Tete dörtlüsü ya sakatlıklarla boğuştu ya da yedek kulübesine hapsoldu. Galatasaray 4 oyuncuda hedefi tutturamadı. Bu dörtlüye devre arasında transfer edilen Fildişi Sahilli oyuncu Serge Aurier de katıldı.

Benzer bir durum Fenerbahçe’de de var. Boşu boşuna harcanmış milyon euro’luk transferler sonucunda 4 büyüklerin mali durumları feci görünüyor..

Ali Koç ve ekibi sorunların esasına odaklanmak yerine şampiyon olmak için Galatasaray’la uğraşmaya devam ediyor. Aynı şekilde Galatasaray da tüm saldırılardan dolayı uzun vadeli hedeflerine odaklanamıyor. Türk futbolu zarar görmeye devam ediyor.

Federasyona düşen görevler

Bu sorunlar sarmalını çözmenin tek bir yolu var. Burada federasyona çok iş düşüyor:

1) Kim insanları tahrik edip sokaklara dökecek açıklamalar yapıyorsa, ona önce uyarı anlamında en az 5 maç hak mahrumiyeti cezası verilecek. Bu açıklamalar hâlâ devam ediyorsa bu yöneticileri spordan tamamen men etmek için hak mahrumiyeti ömür boyuna çıkarılacak. Halkı kin, öfke ve tahrike sürükleyen yöneticilere spor kulübü yöneticiliği tamamen yasaklanacak. Hatta çıkan olaylara göre hapis cezası bile verilebilir.

2) Mali disiplini tahsis etmek için sert kurallar koyulacak. Tüm kulüplerin iki yakasının bir araya gelmesi zorla da olsa sağlanacak. Özetle tüm kulüplerin gelirleriyle giderlerinin her sene denk olmasını sağlayacak kurallar koyulacak. Gideri gelirinden 2 sene boyunca fazla olan kulüplere uyarı cezası verilecek, bunun karşılığında puan silmeye gidilecek. Bu süre 5 seneye ulaştığı takdirde federasyon kararıyla kulüp tamamen kapatılıp lağvedilecek.

3) Bahis yoluyla insanları dolandıranlar tespit edilip, kurulacak mekanizmayla bu kişilerin uzun süreli hapse girmesi sağlanacak. Aynı şekilde şike yapan kulüp ve yöneticilerine de sert yaptırımlar uygulanacak.

4) Hakemlerin atamaları ve yönetimine çok dikkat edecek. Hakemlerde de kasıtlı hata yapanlara önce uyarı niteliğinde en az 5 maç hak mahrumiyeti cezası verilecek, bu kasıtlı hatalar devam ediyorsa hakemlikleri iptal edilecek.

Tüm bu önerilerimin kısa vadede gerçekleşeceğine inanmıyorum ama uzun vadede insanlar bazı şeyleri idrak ettikten sonra alınacak bazı sert önlemlerin hiç değilse gelecek nesillere çok daha temiz ve gelecek vadeden bir spor ortamı bırakacağını düşünüyorum.

Bugün için konuşursak, ülkenin her önemli yönetim mekanizmasında liyakatın yanı sıra aklıselim, vicdanlı ve refahı sağlamak için çalışan yönetimler istiyoruz. Buna spor kulübü yönetimleri de dahil. 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için