Birleşmiş Milletlerde tarihe tanıklık etmek (1)

Dünya liderlerinin katılımıyla 22 Nisan’da New York’ta gerçekleşen ve gezegenimizin geleceği açısından tarihi önem taşıyan Paris İklim Anlaşması İmza Töreni’ne Birleşmiş Milletler davetlisi olarak yerinde tanıklık etmenin onurunu yaşadım. Sizlerle dört bölüm halinde paylaşacağım bu önemli deneyim hakkındaki ilk yazıyı tören öncesi izlenimlere ayırdım.

Hafta sonu kafamı dinlemek için şehir dışına, sevdiğim bir adaya gitmiştim. Cumartesi akşamı balık lokantasında arkadaşlarla sohbet ederken göz ucuyla maillerime baktığım sırada Birleşmiş Milletlerden bir davet yazısı gördüm. Sahte olduğunu düşünerek okumadım, keyifli sohbete devam ettim.

Güzel geçen Cumartesi akşamının ardından ertesi gün de sabah keyfi, son ada turu ve geri dönüş yolu derken akşamı buldum. Maillerime ancak eve vardığımda göz gezdirebildim ve söz ettiğim mesajı okuduğumda gözlerime inanamadım. Aşağıda Türkçeye çevirdiğim davet metninde şunlar yazıyordu:

Sayın Serhan Süzer,

22 Nisan 2016 tarihinde, New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde gerçekleşecek Paris Anlaşması’nın Üst Düzey İmza Töreni’ne katılmak üzere Genel Sekreter adına sizi davet etmek benim için onurdur.

12 Aralık 2015 tarihinde Fransa’nın Paris şehrinde Birleşmiş Milletler Taraf Ülkelerin İklim Değişikliği Paris Çerçeve Konferansı 21. oturumunda Paris Anlaşması’nın başarıyla kabul edilmiş olması, küresel ekonominin ve toplumlarımızın düşük karbon ve iklim duyarlılığına yönelik dönüşümü konusunda sağlam bir zemin oluşturmuştur. Ülkeler 22 Nisn’da Anlaşmayı imzalamakla ve kendi ulusal süreçleri içerisinde kabul etmekle, geniş yelpazedeki farklı aktörlerin de işbirliğiyle Anlaşmanın olabilecek en hızlı şekilde yürürlüğe konması ve uygulanması kararlılığını paylaşmış olacaklardır.

Sabahki açılışı ve imza törenlerini, öğleden sonra “Öte Seviye İklimlendirme Aksiyonları – Paris Anlaşması Vizyon Realizasyonu” konulu üst düzey interaktif diyaloglar takip edecektir. Üye devletler, sivil toplum, özel sektör, finans ve akademi dünyasının temsilcileri, Paris Anlaşması’nın dönüştürücü uygulanmasını sağlamak, çoğaltmak ve ölçek büyütmek ile ilgili faaliyetler hususunda alınan aksiyonları hızlandırmak üzere yaptıkları çalışmaları, kendi perspektifleri ile paylaşacaklardır. Üst düzey Birleşmiş Milletler ve devlet yetkililerin kısa kapanış seremonisiyle günü sonlandıracağız.

Gün boyu varlığınız, iklim değişikliği ile mücadelede dünyanın niyetten eyleme geçtiği bugünün tarihi bir kilometre taşı olmasına katkı sağlayacaktır. Lütfen bu emaili cevaplayarak katılımınızı en geç 15 Nisan Cuma tarihine kadar teyit ediniz.

22 Nisan’da New York’ta sizi görmek için sabırsızlanıyoruz. Birlikte çalışarak, daha güvenli, daha sürdürülebilir ve müreffeh bir dünya inşa edebiliriz.
 

Selwin Hart
Direktör
İklim Değişikliği Destek Ekibi Genel Sekreteri”


Bu mesajı okuduktan sonra ilk iş bunun gerçek bir davet yazısı olup olmadığını araştırdım ve gerçek olduğunu teyit ettikten sonra hiç tereddüt etmeden olumlu yanıt verdim. Hemen ardından asistanımı arayıp New York için söz konusu tarihlere uçak ve otel rezervasyonu yapmasını rica ettim.

Benim için çok anlamlı bir davetti. Beni nasıl buldukları sorusuna hâlâ cevap veremiyordum. Tabii ki yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik alanında önemli çalışmalara imza atmaya başlamıştık, ancak benimle temasa geçmelerinde son dönemde Birleşmiş Milletler çevrelerine yakın insanlarla tanışmam da rol oynamış olabilirdi. Sonuçta, olanca çabalarımızın meyve verdiğini görmenin ve böyle önemli bir güne tanıklık etmek üzere davet edilmenin benim açımdan manevi önemi büyüktü.
20 Nisan tarihli İstanbul-New York uçuşumun sorunsuz gerçekleşmesinin ardından Lexington ve 48. caddenin köşesinde bulunan otelime yerleştim. Oda numaramın Galatasaray’ın kuruluş yılı ile aynı, yani 1905 oluşu ve o hafta Galatasaray’ın Avrupa Şampiyonluğunu elde etmesi çok güzel ve ilginç bir tesadüf oldu.

Ertesi gün resmi davetiyemi almam gerekiyordu. Birleşmiş Milletlerde iyi bir çevresi olan sevgili dostum Irak Prensesi Nisreen El Hashemite’nin birlikte çalıştığı Richard ile temasa geçtim. Birleşmiş Milletlerin sistemini ve işleyiş tarzını çok iyi bilen Richard sağ olsun otele kadar gelerek beni aldı ve gerekli prosedürleri birlikte gerçekleştirdik. Resmi davetiye alma sırasının önlerinde yer aldığımızdan ve diğerlerinin işi uzadığından ilk davetiyeyi ben aldım. Uzayıp giden sıraya bakıldığında sonlarda bulunan kişilerin en az 1,5 saat kadar daha beklemek zorunda kalacaklarını tahmin etmek zor değildi. Bu arada görebildiğim kadarıyla sırada bulunan herkes kendi alanlarında uzman ve önemli kişilerdi.

Sonuçta mutlu mesut bir şekilde oradan çıktım. O hafta New York’ta sevdiğim bazı dostlarımı görme imkânım da oldu. İmza gününe kadar çeşitli zamanlarda farklı arkadaş gruplarıyla kahve içme, yemek yeme ve sohbet etme fırsatı buldum.

Büyük gün gelip çattığında genelde olduğu gibi saat 05.30’ta kalkıp spora indim. Hazırlıklarımı yaptım, biraz çalıştım, Türkiye’yle konuştum ve kahvaltının ardından saat 08.30’daki resmi tören için birkaç blok ötede bulunan Birleşmiş Milletler binasına gitmek üzere saat 07.50’de otelden çıktım.
Binaya yaklaştığım sırada kulağıma İngilizceyi Türk aksanıyla konuşan bir ses gelince gayri ihtiyari dönüp baktım ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı gördüm. BM tişörtü giymiş çocukların arasındaydı ve bir çocuğa “You know Istanbul?” diye soruyordu. Gülümseyerek yoluma devam ettim.

Güvenlikten geçerek 08.10’da binanın içine girdim. Binaya girmeden önce dışarıda çekmiş olduğum bazı resimleri sizlerle paylaşmak isterim.

 

Akreditasyonu sağlayan giriş davetiyeleri

 

Birleşmiş Milletler’in giriş kapısı. Hemen karşısında bizim memleketin binasını “Turkish Center”ı bulabilirsiniz.

 

BM Binasının avlusunda Carl Frederik Reutersward imzalı “savaş ve silahlanma karşıtı” harika bir heykel

 

İçeride nelere mi tanık oldum? Paris Anlaşması imza töreni izlenimlerime giriş niteliğindeki bu yazımda size şimdilik şu temel bilgileri vermekle yetineceğim:

Günümüze dek iklim konusunda hazırlanmış en kapsamlı anlaşma metni olan Paris İklim Anlaşması, aynı zamanda bir gün içerisinde altına en fazla imza atılan uluslararası anlaşma olma özelliğini kazandı. 21 Nisan 2017 yılına kadar imzaya açık kalacak olan anlaşma metni, ilk gününde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 130’u aşkın ülke tarafından imzalandı. Sera gazı salımını kısıtlamak, küresel ortalama sıcaklık artışını içinde bulunduğumuz yüzyılda 1,5 ila 2 derece sınırında tutmak gibi amaçlar taşıyan anlaşma metnini imzalamak için törene Türkiye adına Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı katıldı. Tarihi tören başlamadan evvel kafamdaki düşünceleri ve sürdürülebilirlikle ilgili bazı önemli bilgilere yer vereceğim bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için