Önemli bir sporcu rol modeli 2: Andre Agassi

Önemli sporcu rol modelleri yazı dizime bana tenisi sevdiren ve tenis oynadığım ilk günden itibaren oyun tarzını kendime örnek aldığım, ergen yıllarımda rekorlar kırarken çok genç yaşta dünyanın 1 numarasına kadar yükselen ve gerek karakteriyle gerekse davranışlarıyla her zaman farklı bir profil çizen Andre Agassi’yle devam ediyorum.

Andre Agassi’yle ilgili şahsi düşüncelerime ve onu neden rol modeli olarak algıladığıma girmeden önce günümüzde onu tanımayan gençlere kendisini bizzat tanıtmakla başlayalım (Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Andre_Agassi). Agassi hakkındaki aşağıda paylaştığım biyografiyi okuyabilir, ayrıca şu videoyu izleyebilirsiniz:


Andre Kirk Agassi (d. 29 Nisan 1970, Las Vegas), İngiliz asıllı bir anne ve İran Ermenisi-Süryani asıllı babadan dünyaya gelen Amerikalı tenis oyuncusudur.

Tenis tarihinde erken yaşta büyük başarılara ulaşan, ‘wonderkid’ (harika çocuk) diye tabir edilen isimler arasında yer almaktadır. Erkeklerde dört grand slam turnuvasını da kazanan tenisçilerden biridir. Ekim 2001'den beri Alman tenis oyuncusu Steffi Graf'la evlidir.

1986'da adım attığı profesyonel turda ilk turnuvasını bir yıl sonra Itaparica'da kazanan Agassi, 1988'i altı şampiyonluk ve Fransa Açık ile ABD Açık'ta yarı final oynayarak tamamladı. 1990'da iki grand slam’de final oynadı, ancak Fransa Açık'ı Andres Gomez'e, Amerika Açık'ı sonradan ezeli rakibi olacak Pete Sampras'a kaybetti.

Wimbledon ile gelen büyük başarı

1992'de ilk büyük zaferini Goran Ivanisevic'i beş setlik finalde devirerek Wimbledon'da yaşadı. 1995'te yükseldiği 11 ATP finalinin 7'sini kazanarak dünya sıralamasının bir numarasına yükseldi. Ertesi yıl 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda altın madalya kazandı. 1997'de sakatlıklardan dolayı dünya sıralamasında 141 numaraya kadar düşerken, özel hayatında da çalkantılı bir dönem geçiriyordu. Aktris eşi Brooke Shields'tan boşanan Agassi, 1999'da tenise tekrar odaklanarak Fransa Açık ve Amerika Açık grand slam turnuvalarında kupayı elde etti.

2005 yılına kadar ATP sıralamasında ilk 10'da bulunan Andre Agassi, siyatik hastalığından dolayı bu sezonun büyük bölümünde yer alamadı. Amerika Açık 2006 sonrasında kariyerine nokta koyacağını açıkladı. Agassi, profesyonel kariyerinde çıktığı 90 finalin 60'ını kazanmıştır. Kariyerinde 8 grand slam zaferi bulunan tenisçinin, Jazz Elle ve Jaden Gill adında iki çocuğu bulunmaktadır.

İlerleyen yıllarda, Kasım 2009'da yayınlanan 'Open' adlı biyografisinde tenis başarıları ve hayatıyla ilgili kesitleri anlatmış, metamfetamin kullandığını itiraf etmiştir. Tenis sporuna babasının zoruyla başladığını, üzerine uyguladığı baskıdan dolayı sevemediğini yazmıştır. Şimdi hayatıyla ilgili detaylara inelim (Bkz: https://tenis.market/blog/andre-agassi-kimdir-basarilari-kariyeri-rekorlari-ve-hakkinda-bilinmesi-gerekenler):

Erken Dönemi

Babası eski bir olimpiyat boksörü Emmanuel Mike Agassi’ydi. 13 yaşında iken okulunu bırakıp Florida’da bulunan Nick Bollettieri Tennis Academy’ye yazılarak tenis dünyasına adımını attı.

Kariyeri

Andre Agassi, 1986 yılında henüz 16 yaşında iken profesyonel tenisçiliğe adım attı.

1987 yılında Sul American Open turnuvasına katılarak profesyonel kariyerinin ilk galibiyetini aldı. Bu galibiyet sonrasında dünya sıralamasında 25. sırada yer almaya başladı. 1988 yılında kazandığı 6 galibiyetle sıralamadaki yerini korumayı başardı.

1990 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne 8 yıllık aradan sonra Davis Kupası’nı kazandıran ekibin bir parçasıydı. 1990 yılında aynı zamanda Tennis Masters Cup ödülünün sahibi oldu.

Katıldığı 3 grand slam finalinde (Fransa Açık (1990, 1991) ile  ABD Açık (1990))  istediği sonuçları alamayan Andre Agassi 1992 yılında Wimbledon finalinde Goran Ivaniseviç’i yenerek kariyerindeki ilk grand slam’in sahibi oldu.

1993 yılında Cincinnati Masters etkinliğine katıldı ve burada Petr Korda ile takım oluşturarak kariyerindeki ilk ve tek çiftler şampiyonluğunu elde etti.

1994 yılında ABD Açık’ta Michael Stick’i yenerek grand slam kazanan ilk seri başı oyuncusu oldu.



25 yaşında dünya 1 numarası

Kariyerindeki ilk Avustralya Açık şampiyonluğunu 1995 yılında kazandı. Bu galibiyetten sonra dünya sıralamasında bir numaraya yükseldi. 1995 yılında aynı zamanda 3 ‘Master Series’ ve 7 turnuva şampiyonluğu kazandı.

1996 yılını istediği gibi verimli geçiremedi. Bu yılın en önemli olayı Atlanta’da düzenlenen olimpiyatlarda altın madalya kazanmasıydı.

1997 yılında kariyerinde büyük düşüşler yaşadı. Bileğinde meydana gelen sakatlıktan ötürü bu yıl sadece 27 karşılaşmaya çıkabildi. Sakatlık nedeniyle dünya sıralamasında 1 numaradan bir anda 141 numaraya kadar düştü.

1998 yılında ‘Challenger Series’ turnuvaları ile kariyeri biraz artıya doğru gitmeye başladı. Aldığı galibiyetler sonrasında dünya sıralamasında 6 numaraya kadar yükseldi.

1999 yılında ABD Açık ve Fransa Açık’ı kazanarak çok iyiye gittiğini gösterdi.

2000, 2001 ve 2003 yıllarında Avustralya Açık’ı kazanarak kariyerindeki 8. grand slam turnuvasını kazanmış oldu.

2006 yılında yeniden bileğinden sakatlanınca oyunlara bir süre ara verdi. Bu süre zarfında bacak ve sırtından da problemler yaşamaya başladı.

4 Eylül 2006 tarihinde ABD Açık ile beraber profesyonel tenis kariyerine son verdi.

Ödülleri ve Başarıları

1988 yılında ATP ve Tennis dergileri tarafından Yılın En Gelişmiş Oyuncusu seçildi.

1992 yılında “BBC Overseas Sports Personality of the Year” ödülüne layık görüldü.

Andre Agassi, 2010 yılında tüm zamanların en iyi 7. oyuncusu olarak “Sports Illustrated” listesinde yer aldı.

2011 yılında Rhode Island Uluslararası Tenis Onur Listesi’ne dahil edildi.

“Açık” adını verdiği otobiyografisi New York Times’ın en çok satanlar listesinde 1 numaraya yerleşti. Bu kitabı ile 2010 yılında İngiliz Spor Kitabı Ödülünü kazandı.

Kariyeri boyunca teklerde 8 grand slam kazandı. Avustralya Açık (1995, 2000, 2001, 2003), Fransa Açık (1999), Wimbledon (1992), ABD Açık (1994, 1999).

1995 yılında 73 galibiyet ve 9 mağlubiyetle kariyerinin en iyi dönemini yaşamış oldu.

Tekler Kariyeri

Kariyer Rekoru: 870 – 274
Toplam Kupa: 60
En Yüksek Sıralama: No. 1 (Nisan 10, 1995)

Grand Slam Tekler Kariyeri

Avustralya Açık: Şampiyon (1995, 2000, 2001, 2003)
Fransa Açık: Şampiyon (1999)
Wimbledon: Şampiyon (1992)
Amerika Açık: Şampiyon (1994, 1999)

Turnuva Kariyerleri

Tour Finals: Şampiyon (1990)
Olimpiyat Oyunları: Şampiyon (1996)

Çiftler Kariyeri

Kariyer Rekoru: 40 – 42
Toplam Kupa: 1
En Yüksek Sıralama: No. 123 (Ağustos 17, 1992)

Grand Slam Çiftler Kariyeri

Fransa Açık: Çeyrek Final (1992)
Amerika Açık: 1R (1987)

Takım Kariyeri

Davis Cup: Şampiyon (1990, 1992, 1995)

Antrenörlük Kariyeri

Novak Djokovic (2017–2018)
Grigor Dimitrov (2018–2020)

Agassi’yi neden örnek aldım?

Şimdi gelelim Andre Agassi’yi kendime neden örnek aldığıma. Birinci sebep gerçekten eğlenceli bir karakterdi ve bir tarzı vardı. Zamanında uzun saçları ve bandanası vardı ve kariyerinin sonraki yıllarında saçını komple kestirdi. Bunu saçı döküldüğü için mi yaptı, uzun saçtan sıkıldığı için mi yaptı bilemiyoruz ama her iki tarzda da karizmaydı. Kendi kendime daha çocukken “ben de tenisçi olsam böyle bir karizmayla oynamak isterim” dediğimi hatırlıyorum.

İkinci sebep, vücut yapısı bana benziyordu. Yani aynı boydayız. (1.80 veya Amerikan ölçüsüyle 5.11). Tenis için avantaj sağlayacak bir boy olmamasına rağmen çevikliği, hızı, oyun varyasyonu ve ‘top spin’ oyun tarzıyla kortta fark yaratıyordu. Ben de 8-9 yaşında başladığım teniste kendimi yakın gördüğüm için aynen onun tarzında oynuyordum. Her iki elimi kullabildiğim halde sanırım burada Agassi'nin de etkisiyle raketi sağ elime alarak oynamaya başladım. Ben de çift el backhand ve bol top spin'li bir oyun tarzıyla tenis oynuyordum. Gerçi benim tenis kariyerim çok kısa sürdü. 11 yaşında tenis hocamla yaşadığım bir sorundan dolayı tenisi bırakmaya karar verdim (bu olayı “Üniversite günlerime döndüğüm bir hafta sonu ve başlamadan biten tenis kariyerim” başlıklı blog yazımda anlatmıştım. Detayları öğrenmek isteyenlerin okumalarını tavsiye ederim: https://www.serhansuzer.com/tr/universite-gunlerime-dondugum-bir-hafta-sonu-ve-baslamadan-biten-tenis-kariyerim ). Sonuçta büyüme sürecim tamamlandığında aynı boyda olduk.

Üçüncüsü Agassi ‘nin babası İran Ermeni’si (İsmi Emmanuel Agassian). Benim de babaannemin kökleri İran’daki Türk bölgesi Horasan’dan. Burada da bir benzerlik var.

Zekasıyla oyunu oynaması

Sadece oyunu hızlı ve çevik bir şekilde oynayabilecek fiziki kapasitesinin ötesinde Agassi bir de zekasını kullanıyor, strateji geliştirirken de aynı çevikliği gösteriyordu. Bazen oyundan önce geliştirdiğiniz stratejiyi oyun içinde değiştirmek durumunda kalıyorsunuz. Agassi farklı vuruş kombinasyonlarını oyun içinde değişiklik gösteren stratejisine göre ayarlıyordu. Size Agassi’nin zekasıyla ilgili bir örnek daha vereyim. Dönemin yıldız şampiyonu Alman Boris Becker’in servisten önce yaptığı dil hareketine bakarak vuruşu hangi yöne yapacağını önceden kestiriyordu ve bu sayede onu üst üste defalarca yendi. O yıllarda Becker eşine Agassi’yle ilgili “adeta düşüncelerimi okuyor” diye yakınıyormuş. Bunu yıllar sonra, Alman şampiyonun sporu bırakmasının ardından kendisine açıkladığında Becker’in yaşadığı şoku Agassi’den dinliyoruz:

Kısa versiyon:

https://www.youtube.com/shorts/FHsL4DeKvQs

Uzun versiyon:

 

Ortak beğeni: Brooke Shields

Bir de yine ergen yıllarımda Brooke Shields’i beğenirdim. O yıllardaki Serhan’a göre Shields’in “Blue Lagoon” filmindeki güzelliği dillere destandı. Agassi de Brooke Shields ile 1993 yılında birlikte olmaya başladı ve 1997 yılında evlendi. 1999 yılında boşandılar. Neden boşandıklarını anlamadım, ilk evlendiklerini duyduğumda “yakışır” demiştim. Ancak sonra Agassi bence kendisi açısından daha iyi bir evliliğe imza attı. Kadın tenisinin gelmiş geçmiş en büyük tenisçilerinden olan 22 grand slam kazanmış Steffi Graf ile evlendi. Kendisinden daha büyük bir tenis kariyerine sahip ve düzgün karakterli Graf’la evliliği için de “Helal sana Agassi” dediğimi hatırlıyorum.

Steffi Graf'la evliliğinden iki çocuğu oldu. İşte Agassi ailesinin mutluluk tablosu

Zamanında Agassi - Graf çiftinin oğlunun tenis becerisiyle ilgili bir reklam filmi izlemiştim. Beni hem güldüren hem de "akıllıca yapmışlar" dedirten bu reklam filmini sizinle de paylaşmak isterim: https://www.instagram.com/reel/C_QuaLTCPvr/?igsh=MXY1YnF3OTBqc3FuOQ%3D%3D

Son olarak Agassi kariyerinde hızlı zirveyi görüp sonra bir anda hızlı bir düşüşe imza attı. Kendi döneminde kortların 1 numarasıyken kısa bir zaman içinde 141. sıraya düştü. O dönemde maalesef uyuşturucu da kullandığını itiraf etti. Bunu “Open” adlı kitabında da açık açık yazdı. Meth adlı kimyasal uyuşturucuyu senelerce kullandı ve etkisinden kurtulmak için büyük mücadele verdi. Sonunda bundan tamamen kurtulmayı başardı, tekrar zirveyi gördü ve fiziksel bir sakatlığından dolayı sıralamada yine ilk 10’un içindeyken tenisi bıraktı.

Yılmayıp geri dönebilme gücü

Hayatta herkes hata yapabilir. Önemli olan hatalarını kabul edip sorunu çözmek için büyük gayret göstermek ve tekrar layık olduğun yere dönmek için gereken iradeyi göstermektir.

Andre Agassi de İngilizce’de “come back story” diye adlandırdığımız muhteşem bir geri dönüş hikâyesine imza attı. Aynı bir önceki rol model yazımda konu edindiğim Semih Saygıner gibi. Her ikisi de uzun bir süre geçmesine rağmen yine çok çalışarak ve gereken her şeyi yaparak zirveye ulaştılar. Bu geri dönüşünü Andre Agassi’nin ağzından dinleyebilirsiniz:
https://www.instagram.com/reel/C3lakzOv-jE/?igsh=MTR0b3hvbTJndHNpMQ==

Geri dönüş hikâyeleri esasında sadece sporcular için değil, herkes için geçerli. Özellikle hayatta başarılar elde edip, sonrasında özellikle dışarıdan gelen müdahalelerle ciddi kırılmalar yaşayan ve dibi görenler için geçerli. Şahsen kendimi de benzer bir konumda görüyorum. Hayatın zorlu testlerinden geçmiş veya geçenler için şu öneride bulunabilirim: Asla vazgeçmeyin, elinizden geleni yapmaya devam edin ve tam kapasitenize gelene kadar her gün olumlu yönde adım atmaya çalışın. Aynı Saygıner veya Agassi gibi, bilin ki sizin de zirveyi göreceğiniz günler gelecek. O zaman her türlü zorlukla baş edebilmek için çok daha dirençli olacaksınız. Yolunuz açık olsun.

Not: Tenis’te şahsen rol model olarak adlandırabileceğim iki tenisçi var. İlki Andre Agassi, ikincisi de Roger Federer. Gerçi Sampras ve Nadal’a da büyük sempati duyuyorum ama onlara duyduğum sempati rol model seviyesinde değil. Kariyerinin ilerlemiş yıllarında Agassi, kariyerinin başlarında olan Federer ile geliri hayır amaçlı bağışlanacak olan bir gösteri maçına çıkmıştı. İşte o karşılaşmada uzun saçlarını tamamen kesmiş ve bandanasını atmış Agassi, onun kadar olmasa da yine uzun saçlı ve yine bandana takan Federer ile şakalaşıyor ve “Şu saçlarını kessen hiç saçınla bu kadar oynamana gerek kalmayacak” diye tatlı tatlı sataşıyor:
https://www.facebook.com/reel/1124506395320942

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için