Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 4

Ä°lk ikisini geçtiÄŸimiz yıl yayınladığım ‘sık sorulan sorulara cevaplarım’ yazı dizisine geçen ay bir yenisini eklemiÅŸtim. Bu hafta kaleme aldığım serinin dördüncü yazısında, aynı anda nasıl pek çok farklı takımı desteklediÄŸimden dünya liderleri hakkındaki görüÅŸlerime, yenilenebilir enerji giriÅŸimciliÄŸinden gıda bankacılığının gereklerine uzanan sorulara güncel yanıtlar veriyorum.

 

31. Türkiye’de hangi takımı tutuyorsun? Yurtdışında desteklediÄŸin takım var mı?

Türkiye’de tuttuÄŸum takım Galatasaray. Ayrıca Galatasaray Kulübü’nün üyesiyim. DoÄŸal olarak sporun bütün dallarında her zaman Galatasaray’ı desteklerim. BeÅŸiktaÅŸ’ı da kardeÅŸ takım olarak gördüÄŸüm için Galatasaray maçları hariç tüm spor branÅŸlarında desteklerim. Ayrıca annem Trabzonlu olduÄŸu için, Trabzonspor’u, baba tarafım da Gaziantepli olduÄŸu için Gaziantep’i ve askerliÄŸimi yaptığım yer olan Denizli’den dolayı da Denizlispor’u yine Galatasaray maçları dışında desteklerim. Bu takımlar birbirleri arasında maç yaptıklarında da tarafsız kalırım.

Bunların dışında basketbolda Anadolu Efes’e ve voleybolda Eczacıbaşı’na sempatim vardır. Türk takımlarını da uluslararası maçlarda kulüp ayırt etmeksizin (Fenerbahçe dahil) desteklerim (‘Eee, bu gayet normal’ demeyin, Türkiye’de bunun tam tersini yapacak çok takım fanatiÄŸi var).

Yurtdışında ise desteklediğim futbol takımlarını şu şekilde sıralayabilirim:

Ä°ngiltere’de Liverpool, Ä°talya’da Roma, Ä°spanya’da Real Madrid (normalde müsabaka ruhundan dolayı en büyük rakibe karşı olumlu hisler beslenmez ama Barcelona’ya da büyük sempatim var), Portekiz’de Sporting Lisbon, Almanya’da Bayern Münih ve Redbull Leipzig, Fransa’da Marsilya, Kosta Rika’da Saprissa, Arjantin’de Boca Juniors takımlarını tutarım.

Basketbolda ise NBA liginde Chicago Bulls’u tutarım. Ayrıca üniversiteyi Montreal’de okuduÄŸum için buz hokeyinde Montreal Canadiens takımını ve Kuzey Amerika Futbol Ligi’nde de (MLS) Montreal Impact’i tutarım. ‘Ne kadar çok takımın var’ demeyin. Spor düÅŸkünü ve Dünya Vatandaşı olunca böyle oluyor :)

32. Bankacılıkla baÅŸlayan kariyeriniz nasıl yenilenebilir enerji alanına yöneldi?

KüçüklüÄŸümden beri bankacı olmak gibi bir hedefim vardı. Burada aile iÅŸlerinin de etkisi var diyebilirim. O dönem Kentbank aile ÅŸirketimizin bankasıydı. Bu nedenle Kanada’daki Üniversitemde okumak için kendime finans ve muhasebe alanlarını seçtim.

Üniversiteden mezun oldum, bir süre Ä°talyan Sigorta Åžirketi Generali’nin Amerika’daki merkezinde çalıştım. Sonra memlekete döndüm, direkt askere gittim. AskerliÄŸimi bitirdiÄŸim gün bankamıza el kondu. Sonrasında hukuki süreç baÅŸladı. Tabii kendim için yaptığım kariyer planları tamamen deÄŸiÅŸti. O dönemde kendi kendime bir söz vermiÅŸtim. EÄŸer her ÅŸey yolunda giderse ve 10 sene sonra problemler çözülmüÅŸ, aile ÅŸirketimiz tekrar büyümeye geçmiÅŸ olursa, ayrılıp kalbimde olan iÅŸlere imza atmaya baÅŸlayacaktım.

Aile ÅŸirketinde ilk olarak Ritz-Carlton Oteli’ni açmakla baÅŸladım. Sonrasında 10 sene boyunca, otelin yatırımcı direktörlüÄŸü, Coca Cola Irak projesinin proje direktörlüÄŸü, Süzer Holding’in Genel MüdürlüÄŸü, KFC ve Pizza Hut Türkiye firmalarının CEO’luÄŸu gibi farklı görevlerde bulundum.

10 sene sonra kendime söz verdiÄŸim gibi babamın kapısını çaldım ve aile ÅŸirketinden ayrılmak istediÄŸimi ve kalbimde olan bir iÅŸi yapmak istediÄŸimi söyledim. 3-4 aylık ikna sürecinden sonra babamla anlaÅŸtım ve ondan aldığım borçla ilk olarak güneÅŸ enerjisi teknolojisine yatırım yaptım.

33. GeleceÄŸin enerji kaynağı deniyor. Gelecek geldi mi? Günümüzde güneÅŸ enerjisinin petrol ve benzeri kaynakların yerine geçmesi mümkün mü?

GüneÅŸ enerjisi geleceÄŸin kaynağı deÄŸil artık. Åžimdinin kaynağı. Yani GüneÅŸ enerjisi gelecek yerine artık, geldi dememiz gerekiyor. Bundan sonra insanoÄŸlu olarak bu imkânlardan nasıl daha fazla faydalanabiliriz diye algılamamızı deÄŸiÅŸtirmemiz gerekiyor.

Petrol ve doÄŸalgaz gibi fosil yakıtların normalde de yakılmaması gerekiyor. Bunlar önemli kaynaklardır bizler için. Fosil yakıtları yakıp enerji üreterek hem bu kaynağımızı bitiriyoruz hem de doÄŸayı kirletiyoruz, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine sebebiyet veriyoruz. Bunun yerine bu doÄŸal kaynakları üretimde kullanmamız gerekiyor. Yani petrolü petrokimya için (geri dönüÅŸtürülebilir plastik vb.), doÄŸalgazı da gübre üretimi için kullanmamız gerekiyor.

Gelecek nesiller bizim için ‘geçmiÅŸte bizim atalarımız ne kadar yanlış hareket etmiÅŸler’ diyecekler. ‘Hem içinde yaÅŸadığımız dünyayı daha yaÅŸanmaz (iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi yüzünden) hale getirdiler, hem de doÄŸal kaynaklarımızı tükettiler’ diye düÅŸünecekler.

34. Son dönemde Markafoni ve Bukoli gibi önemli giriÅŸimler kapılarına kilit vurdular. Bu durum neden gerçekleÅŸiyor?

GiriÅŸimcilerin ne gibi zorluklar çektiÄŸini en iyi bilenlerdenim. Bu firmaların ne ÅŸartlar altında çalıştıklarını ve ne gibi zorluklar çektiklerini tahmin edebiliyorum. Bu konuda ileride detaylı bir analiz yazısı yazacağım. Åžimdilik bu kapıya kilit vurmaların devam edeceÄŸini belirtip ana sebeplerini de aÅŸağıda sıralayayım (bu liste tabii ki çoÄŸaltılabilir):

  1. Türk ekonomisinin zor günlerden geçmesi,
  2. Ä°ki yakanın bir araya gelmesinde sürekli sıkıntı yaÅŸamaları, bir baÅŸka deyiÅŸle nakit yakma oranlarının (burn rate) bir türlü azaltılamaması,
  3. Ana yatırımcının geleceÄŸi olan bir iÅŸte tolerans eÅŸiÄŸinin düÅŸük olması ve olması gereken zamandan önce desteÄŸini çekmesi,
  4. Finans sektörünün reel sektöre yeterince destek verememesi, süreçlerinin çok gecikmesi veya ciddi zorluklar çıkarması,
  5. Yanlış iş modellerinde ısrar edilmesi ve değişime kapalı olunması,
  6. Bu girişimlerin yeterince esnek ve dinamik olmamaları, hızlı karar verememeleri
  7. Bir iÅŸin temel üç bacağı finans, satış & pazarlama ve operasyondur. Bu 3 bacaktan biri aksadığı zaman kurulan iÅŸ belli bir vade sonra ciddi sıkıntı yaÅŸamaya baÅŸlar. Bu ana bacakları en iyi ÅŸekilde yönetebilmek gerekir.

35. Süzer Holding’in veliahdı olarak neden bu kadar kendini kasıyorsun? EÄŸlen keyfine bak.

Ben eÄŸleniyorum zaten. Çalışırken eÄŸleniyorum. Belli bir yaÅŸa geldiÄŸimde geçmiÅŸe bakıp iyi ki bu iÅŸleri yapmışım ve bu giriÅŸim ve sosyal giriÅŸimleri baÅŸlatmışım diyebilmek istiyorum. O yüzden de iÅŸ hayatında elimden geleni yapıyorum. Ä°ÅŸ seyahatlerimde de genelde hafta sonuna denk getirebilirsem en az bir günü bulunduÄŸum bölgeyi gezmeye ayırmaya çalışıyorum.

DiÄŸer taraftan bu veliaht kelimesine çok fena gıcık oluyorum. Daha evvel bu konuda “Macera dolu bir yardım konseri” baÅŸlıklı blog yazımda (http://www.serhansuzer.com/tr/macera-dolu-bir-yardim-konseri) yazmış olduÄŸum paragrafı burada tekrar hatırlatmak isterim:

Geçen hafta bir röportaj sırasında “sizin içinde bulunduÄŸunuz dernek çalışmalarında sosyetiklerin yaptığı gibi balolar, konserler falan düzenliyor musunuz?” sorusu soruldu.

Tabii bu sorudaki ‘sosyetik’ kelimesi çok manidar. DaÄŸarcığımızdan bir türlü atamadığımız ‘zenginlere gıcık olma’ halinin bir anlamda dışa vurumu. ‘Sosyetik’, yaÅŸam biçimlerine kıl olduÄŸumuz kiÅŸiler hakkında “bu kapasitesiz insanlar neden zenginler ve bu paraları böyle çarçur ediyorlar, ne kadar gereksiz iÅŸlerle uÄŸraşıyorlar” düÅŸüncesini pekiÅŸtiren bir kelimedir. Sosyetikte olduÄŸu gibi olumsuz anlam yüklenen baÅŸka kelimeler de var. ÖrneÄŸin, esasen kabiliyetsiz ve babasının sayesinde bir yerlere gelebilen, çoÄŸu zaman parayı kötü kullanan şımarık çocuklara atfen de ‘veliaht’ kelimesi kullanılır. Ben de ne yaparsam yapayım bu veliaht kelimesinin röportajlarda kullanılmasına engel olamıyorum. Yazılı basında, televizyondaki röportajlarda hatta geçen hafta katıldığım bir konferansta yine benden veliaht diye söz edildi. Bu kelimeler kullanılınca elbette dikkat çekiliyor ve rating artıyor. Ancak benim 5,5 senedir aile ÅŸirketinden bağımsız olarak kendi giriÅŸimlerimi yürüttüÄŸüm ve ekip arkadaÅŸlarımla birlikte ciddi deÄŸerler ürettiÄŸimiz düÅŸünüldüÄŸünde, bana ‘veliaht’ denmesi hem bilgi olarak yanlış hem de ayıp oluyor. Benim düÅŸünce sistematiÄŸimle taban tabana zıt olan ‘veliaht’ ve ‘sosyetik’ gibi önyargılı ve gerçek dışı sıfatları duyduÄŸumda tüylerim diken diken oluyor.

Bir de hayat felsefemi sizinle paylaÅŸmak isterim. Hiç kimse doÄŸduÄŸu yeri, ebeveynlerini, ailesini, konuÅŸacağı dili vb. doÄŸduÄŸunda seçmiyor. Hepimizin hayatta bir baÅŸlama noktamız var. Kimi zengin, kimi fakir, kimi sevgi dolu, kimi dağılmış bir ailede doÄŸuyor. Önemli olan nasıl doÄŸduÄŸun deÄŸil. Önemli olan doÄŸduktan sonra üzerine ne kadar koyduÄŸun. Yani doÄŸduÄŸun yerle hayata gözlerini yumduÄŸun yer arasındaki fark. Bu fark illa para kazanmak olarak ölçülmemeli. Kimi harika bir anne olur vatana ve insanlığı hayırlı 3 evlat yetiÅŸtirir. Bu kiÅŸi oldukça pozitif bir hayat yaÅŸamıştır. Kimi bir STK’da yöneticilik yapmış ve insanlığa ciddi katkılarda bulunmuÅŸtur. Bu kiÅŸi de çok pozitiftir. Kimi kazandığı parayı kendi zevkleri için harcar ve bunu kötü kullanır. Bu kiÅŸi kesinlikle negatif bir hayat yaÅŸamıştır. Bazıları da bunun tam tersi. Sahip olduÄŸu gücü ve parayı hep insanlığın geliÅŸimi ve ailesi için kullanmıştır. Bu kiÅŸi de artıdadır.

Bu felsefeden yola çıkarak pozitif bir yaÅŸam için elimden geleni yaptığımı belirtmek isterim. Bunu bazıları hala anlayamayabilir ama benimle aynı kafada olanlar ne demek istediÄŸimi çok iyi bilirler.

36. Trump’ın son dönemde “Paris AnlaÅŸması’ndan çekiliyoruz” açıklaması ile ilgili düÅŸüncelerin neler?

Bana Trump ile ilgili ilk seçildiÄŸinde çok negatif yorum yapan arkadaşım oldu. Ben de onlara temkinli olarak ÅŸunu söyledim: Durun bir bekleyelim. Hemen baÅŸtan yargılamayalım. Belki de herkesi olumlu yönde ÅŸaşırtacak. Bugün geldiÄŸimiz noktada temennilerimin gerçek olmadığını görüyorum. Åžahsım adına Trump’a verdiÄŸim kredi “Paris AnlaÅŸması’ndan çekiliyoruz” açıklamasıyla bitmiÅŸtir.

Trump iklim deÄŸiÅŸikliÄŸini reddederek ve Amerika’nın fosil yakıt eÄŸilimli politikasını güçlendirerek Dünyamıza büyük zarar vermiÅŸtir ve vermeye devam edecektir. Unutmayalım ki Amerika karbon salınımı açısından Çin ile birlikte Dünyayı en fazla kirleten iki ülkeden biridir. Bunun deÄŸiÅŸmesini umuyorduk çünkü onların kirlettiÄŸi atmosfer hepimizin, tüm insanlığın ve doÄŸanın atmosferidir. Bu yönde zarara yol açanlar tarihin karanlık sayfalarında yer alacaklardır.

37. Bunun aksine Kanada Başbakanı Trudeau ile ilgili bir fikrin var mı?

Justin Trudeau, Trump’ın aksine umut vadeden bir politikacıdır. OkuduÄŸum üniversiteden (McGill University) mezun olması benim için ayrı bir gurur kaynağıdır.

Ancak Justin ile bugün konuÅŸuyor olsaydım ona da ÅŸu tavsiyeyi verirdim:

Sevgili Justin, tanıdığım tüm McGill’lilerin gurur kaynağısın. Senin gibi bir lider, geleceÄŸe umutla bakmamızı saÄŸlıyor. Ancak lütfen buna zarar verecek eylemlerde bulunma. Alışık olduÄŸumuz ikiyüzlü klasik politikacılardan olma. Bir taraftan iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin en ateÅŸli konuÅŸmalarını yaparken diÄŸer taraftan Kanada’nın meÅŸhur petrollü kumundan büyük bir sektör oluÅŸturmuÅŸ fosil yakıt endüstrisini doÄŸru yönlendir (Kanada, Dünya’nın en büyük 6. petrol üreticisidir). Fosil yakıt, fosil yakıttır. Yakıp atmosferimizin kirlenmesine sebebiyet verme. Fosil yakıt esasında önemli bir kaynaktır. Bu hammaddeyi teknolojiyle katma deÄŸerli bir ÅŸekilde ürüne (petrokimya gibi) çevirip satma yoluna git (bu ürünlerin hepsinin geri dönüÅŸtürülebilir ürünler olması gerekir). Böylece hem iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine karşı en önemli adımları atmış ol hem de ülkenin ekonomik girdilerini akıllı bir ÅŸekilde artır.

38. Sorumlu olduÄŸun bu kurum ve kuruluÅŸlarda neden bu kadar ön plandasın? Neden kendi PR’ını yapıp duruyorsun?

Ben tam tersine baÅŸlattığım bütün giriÅŸimlerin ve sosyal giriÅŸimlerin kendi ayaklarının üzerinde durabilmelerini ve kendi kimliklerini devam ettirmelerini isterim. Bunu baÅŸarabilen giriÅŸimlerimde, önce icradan yönetim kurulu görevlerime dönerim sonra da uzun vadede tam olarak kurumsallaÅŸmayı saÄŸladığımızı gördüÄŸüm bir dönemde de komple çekilebilirim.

Ä°çinde bulunduÄŸumuz dönemde Allah’a ÅŸükür fena gitmiyoruz, hedeflerimizi tek tek gerçekleÅŸtiriyoruz ancak gerek kurumsallığın oturması gerekse finansalların istediÄŸimiz noktaya gelmesi için biraz daha zamana ihtiyaç var. Hayallerimiz büyük.

Åžirketlerin ve sorumlu olduÄŸum derneÄŸin bana ihtiyacı var. Ben de ne gerekiyorsa yapmaya, gereken her türlü fedakârlığı göstermeye hazırım. Çok hoÅŸlanmasam da bunun içinde basın aracılığıyla ön planda olmak da var. Çünkü Türkiye’de eninde sonunda ‘bu iÅŸin arkasında kim var’ diye soruyorlar. Bir de basındaki arkadaÅŸlar haberi okutmak için hep ismi bilenen veya rating deÄŸeri yüksek olan kiÅŸileri odaÄŸa koyabiliyorlar.

DerneÄŸimizin ve kurmuÅŸ olduÄŸum ÅŸirketlerin ileride kendi isimleriyle var olmaları ve herkes tarafından takdir görmeleri en büyük arzumdur.

Tabii hayallerimizin ötesine geçerken “Saygı” ve “Vefa” gibi benim için çok önemli iki deÄŸeri de bu kuruluÅŸların çalışanlarından ve paydaÅŸlarından görmek isterim.

39. Gıda bankacılığını STK’lar mı yapmalı, belediyeler mi?

Bütün geliÅŸmiÅŸ ülkelerde olduÄŸu gibi gıda bankacılığını STK’ların yapması gerekir. Gıda bankacılığı yapacak kurumların da tarafsız, ÅŸeffaf, dürüst ve sürdürülebilir olması gerekir.

Bu iÅŸlerin STK’lar tarafında yapılmasıyla belediyelerin bütçeleri de rahatlar. Sonuçta kamunun parayla aldığı ürünleri STK’lar ayni bağışlarla saÄŸlayabilirler. Ancak belediyelerin varlığı da göz ardı edilemez. Belediyelerin esas iÅŸleri olan altyapı yatırımlarına odaklanmaları gerekir. Gıda bankacılığı yapan STK’lara da fiziksel lokasyon ve ulaşım gibi katkılarda bulunabilirler.

Esasında gıda bankacılığı gibi sosyal yardımlaÅŸma araçlarının yükü çok ağırdır. Bu konuda bütün oyuncuların; yani öncelikle başı çekmesi gereken STK’ların, ardından belediye ve diÄŸer kamu kuruluÅŸlarının ve özel sektörün elbirliÄŸiyle hareket etmesi gerekir.

40. Özel sektörün gıda bankacılığına katkısı ne olabilir?

Özel sektör gıda bankacılığına bağış yaparak katkıda bulunabilir. Bu nakit bağış da olabilir, ayni bağış da (ürün bağışı) olabilir. Ayrıca farklı ve yaratıcı modellerle de katkıda bulunabilirler. Mesela orijinal bir fikir olarak STK’da çalışacak bazı profesyonellerin bordro yükünü üstlenebilirler. Bence özel sektörün bütün oyuncuları, dünyamızı daha yaÅŸanır bir hale getirmek için uÄŸraÅŸan STK’ların üstlendikleri zor misyonlara destek verecek klasik ayni ve nakit bağışlarının dışında yaratıcı mekanizmaları da kendilerince geliÅŸtirebilirler. Yeter ki istesinler.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için