Sunny’i yaşamak ve Sunny’den öğrenmek

Geçen sene Ekim ayında hayatıma giren dünyalar tatlısı köpeğim Sunny’nin hayat kalitemi artırdığını söyleyebilirim. Hayvanlara bakmak gerçekten kolay değil ama tüm bu süreçte size yaşattıkları buna katbekat değiyor. Bu yazımda sevimli dostlarımızın bize fark ettirmeden nasıl faydalı olduklarını kaleme alacağım.

Uzun bir süredir hayvan evlat edinmek istiyordum. Kalbimde hep bir köpek almak vardı ama bakım kolaylığından dolayı bazı arkadaşlarımın tavsiyeleriyle aklım ara ara kedilere de kaydı. Pandemiyle bu hissiyat bende iyice depreşti ve nasıl bir köpek alabileceğimi araştırmaya başladım.

Ne yalan söyleyeyim, ben de önce cins köpeklerin özelliklerini araştırmaya başlamış, hatta zekâsı ve enerjisiyle “Border Collie” almanın benim için iyi bir alternatif olabileceğine karar vermiştim. Tam nasıl bir Border Collie alırım diye araştırmaya başladığım dönemde hayat bana yine bir sürpriz yaptı.

Bizim rüzgar santralinin Rottweiler kırması köpeği Zeina hamile kaldı. Bunun üzerine beklemeye karar verdim. Zeina doğum yaptıktan sonra 7 yavrusu oldu. Biri hayatını kaybetti. Kalan 6 yavrusuyla ilgili belki birini evlat edinirim diye sahada konuşmaya başladım. Ancak o dönemde çok küçüklerdi, biraz daha büyümelerini bekledim. 2 aylık olunca tekrar bir bakmaya karar verdim.

Sunny'nin annesi ve kızkardeşi



Fark yaratan bir ürkek :)

Bulundukları yere girince tüm yavrular üzerime geldiler, kimi zıplıyordu, kimi beni kokluyordu, kimi de sürtünüyordu. Aralarında bir tek kırma beyaz olanı köşeden bana ürkek ürkek bakıyordu. Şaşırdım ve yanına gittim, titriyordu. Sevdim onu, titremesi durdu ama yine de ürkek davranmaya devam ediyordu. Ben onu severken gözümün içine baktığında kararımı vermiştim. 

Sahadakilere Sunny’i göstererek “Onu evlat edinmek istiyorum” dedim. O gün toplantıların sonunda karton bir kutu hazırlayıp Sunny’i içine koydular, arabada yanımıza alıp İstanbul’a götürdük. Sunny'i eve götürdüğüm ilk günlerde çektiğim bazı kareleri paylaşmak isterim: 

Bu arada Sunny’nin kardeşlerinin de biri hariç hepsini çevredeki insanlara evlat edindirdik. Sunny’nin kızkardeşi Windy’i ise rüzgar sahasında tuttuk. İsimler konusunda da tahmin edebilirsiniz ki, ilk göz ağrım olan güneş enerjisi sektörünü temsilen köpeğime Sunny (güneşli), Sunny’nin kızkardeşine de kaldığı yere uygun olarak Windy (rüzgarlı) ismini taktım (bknz: Yazının sonundaki Bonus 1).

Sunny 2 aylıkken odamda kalmaya başladı. Tabii tahmin edersiniz ki bebekken farklıydı. Hem pek sesi çıkmıyordu hem de çişi-kakası eksik olmuyordu. Zorlu bir 2 aydan sonra Sunny’i 4 aylıkken eğitime gönderdim. BAC’ta (tavsiye ederim) 1 ay boyunca eğitim gören Sunny yavaş yavaş kendini toparlamaya ve komutlara yanıt vermeye başladı. Eğitimden sonra da tekrar eve aldım; artık karakteri iyiden iyiye oturmaya ve müşterek hayatımız yoluna girmeye başlamıştı. Aklınızda canlandırabilmeniz için Sunny 4 aylıkken çektiğimiz iki kareyi paylaşmak isterim: 



Bu yazıda Sunny’i büyütürken evcil hayvanların bize nasıl faydalı olduklarını anlatacağım. Öncelikle kendi kendime hayvan bakmaya başladıktan sonra hayvanların bakımını üstlenen insanlara saygımın çok arttığını belirtmek istiyorum. Bu işi olması gerektiği gibi düzgün yapanların hepsi birer kahraman. Şimdi gelelim evcil hayvan bakmanın insanlara faydalarına:

1) Stresi azaltıyor

Bu kadar stres yaşadığımız bir ortamda evcil hayvanların yadsınamaz bir stres azaltma karakterleri var. Sıkıntılı olduğum dönemlerde Sunny’i sevdiğim zaman veya top oynadığımda stresimin azaldığını hissediyorum. Pandemi dolayısıyla günde en az 2-3 zoom toplantısı yapıyoruz. Bazı toplantılar stresli geçebiliyor.

Bir gün yine canımı sıkan bir zoom toplantısında en çok stres hissettiğim bir anda Sunny yanıma geldi ve ellerimi kollarımı yalamaya başladı. Beni ister istemez bir gülme tuttu. Milletin tartıştığı gergin bir anda benim gülmeme kimse anlam veremedi (deli demişlerdir) ama o gülme hem benim havamı hem de toplantının atmosferini değiştirdi.



Hayvanların stresi azalttığı bilimsel olarak da ispatlanmış durumda. Washington Eyalet Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre; evcil hayvanları kucaklamak son derecede etkili bir stres azaltma yöntemi. Araştırmacılar, bu yatıştırıcı etkiyi biyolojik olarak da ölçmeyi başardılar.

249 üniversite öğrencisi ile yapılan araştırmada; öğrenciler, kedi ve köpeklerle dolu bir odaya on dakikalığına alınıp hayvanlarla oynadılar

Odaya girmeden önce ve odadan çıktıktan sonra öğrencilerin stres hormonu kortizol seviyeleri ölçüldü. Ve evcil hayvanlarla etkileşime girmenin sadece duygusal bir etkisi olmadığı, aynı zamanda vücudun kimyasına da yansıdığı görüldü. Öğrencilerin hayvanlarla oynadıktan sonra, onlarla temasa girmedikleri zamana oranla, kortizol seviyelerinde önemli bir düşüş gözlemlediler. Yazının tamamını https://www.sozcu.com.tr/2021/saglik/evcil-hayvan-sahibi-olmak-stres-azaltiyor-6471507/ linkinde okuyabilirsiniz.

2) Sosyalleşme sağlıyor

Sunny’i dışarı çıkardığımda veya parka götürdüğümde yakın çevremde oturan birçok hayvan sahibiyle tanışmaya başladım. Etrafımda oturduğundan haberim olmayan aynı mahalledeki insanlarla tanışmak kadar doğal bir şey yok değil mi? Ama özellikle pandemiden sonra herkes eve tıkılınca sosyalleşme dibe vurmuş durumda. Bir de tabii büyükşehirlerdeki ortam insanları yalnızlaşmaya itiyor. Şimdi oturduğum mahalle dışında ormanda koşarken veya köpek eğitim merkezinin eğitimlerinde birçok hayvanseverle tanışıp arkadaş olabiliyoruz. Hayvan sevgisi hepimizin ortak noktası ve birleştirici bir unsur.

3) Hayatını disipline ediyorsun

Sunny’i günde 3 kez dışarıya çıkarıyorum. Sabahın 5’inde kalkar kalkmaz ilk işim Sunny’i dışarıya çıkarmak oluyor. Sonra öğle saatlerinde ve akşamüzeri de dışarıya çıkarıyorum. Sabahın 5’inde kalkmak kulağa zor geliyor değil mi? Köpeğiniz olunca, onu sabah ilk iş dışarı çıkarıp ihtiyacını giderme gerekliliği size ekstra motivasyon oluyor. Bir de bir şekilde hayatınızda böyle bir rutin oluşması ve kendinizi disipline etmeniz, hayat akışınızı kontrol edebilmeniz açısından iyi oluyor.

4) Yoğun bir günde ara verip hava almak iyi geliyor

Köpeğinizi günde 3 kez dışarı çıkarıp hava almak size de iyi geliyor. Eve dönüp çalışmaya döndüğünüzde daha verimli oluyorsunuz ve odaklanma yetiniz artıyor.

5) Fiziksel aktivite vücuda iyi geliyor

Köpeğinizi dışarı çıkarmak gezdirmek ve geri getirmek ciddi bir fiziksel aktivite. Özellikle Sunny gibi artık büyük boy düzeyine ulaşmış heyecanlı bir köpeğiniz varsa bu fiziksel aktivitenin karşılığı olan efor artıyor. Fiziksel aktivitenin bedensel ve ruhsal ciddi pozitif etkisinin olduğunu söyleyebilirim.

6) Hayatı daha pratik yaşıyorsun

Önceden gereksiz detaylara takılabiliyordum. Köpek sahibi olunca bunları boş geçmenin hayatın akışı için önemli olduğunu fark ettim. Sunny dışarıda kaka yaptığı zaman mutlaka poşetle kaldırıyorum. Günde birkaç kez, art arda birkaç gün yaptıktan sonra bu işlem kısa sürede olağan gelmeye başladı. Önceden bende tiksinme yaratabilecek bir iş şimdi gayet normal geliyor, detayları kafaya takmıyorum.

7) Anı yaşamayı öğreniyorsun

Köpeklerin en önemli özellikleri anı yaşamaları. Bir şeye tepki olarak havlayabilirler ama hemen ardından hoşlarına giden bir şey varsa o olayı hemen unutup anın keyfini çıkarabiliyorlar. Bu da belki de köpeklerden yaşam şekli olarak örnek alabileceğimiz en önemli özelliklerden biri. İnsanlar da ‘an’a odaklanıp keyfini çıkarabilse gereksiz birçok sıkıntıdan kurtulmuş olacaklar. Geçmişe takılmak depresyon, geleceği fazla düşünmek de endişe yaratıyor. Önemli olan ‘an’ı yaşamak. Carpe diem.

8) Hayvan korkusunu yenmeyi sağlıyor

Sunny o kadar sevimli ki, hayvanlardan çekinen birçok kişiye kendini sevdiriyor. Bu, yolda karşılaştığımız hiç tanımadığım biri de olabiliyor (ben ısrarla ‘başına dokun, sev, göreceksin hiçbir şey olmayacak, keyif alacaksın’ diye birçok kişiye Sunny’i sevdiriyorum), yakın çevremden biri de olabiliyor. Örneğin babaanneme bakan kadınlardan biri köpeklerden çok korkuyordu. Şimdi onu sevmeye, suyunu vermeye başladı. Hayvan korkusunu kısmi de olsa (şimdilik) yendi diyebilirim. Hedef bu korkuyu tamamen yenmesini sağlamak.

9) Küçük şeylerle mutlu olabilmek ve şükredebilmek

Köpekler insanlar gibi hayatı komplike yaşamıyorlar. Onların algılarına göre temel ihtiyaçlarını karşılamak onları mutlu etmeye yeterli oluyor. Yemek yemek, su içmek, tuvaletini yapmak, uyumak, oyun oynamak ve üremek. Hepsi bu. Evde de, dışarıyla çıktıklarında da hep temel ihtiyaçlarını karşılama içgüdüsüyle hareket ediyorlar. Karşılayabildiklerinde de mutlu oluyorlar ve bu mutluluklarını hemen yansıtıyorlar. Köpekçe şükretmenin karşılığı olarak kuyruk sallıyorlar, sizi yalıyorlar, değişik hareketler yapıp güzel sesler çıkarıyorlar. Küçük şeylerle mutlu olabilmek, şükredebilmek ve mutluluğunu hemen yansıtabilmek, insanların köpeklerden örnek almaları gereken bir özellik.

10) Çocuk eğitimine ön hazırlık oluyor

Köpek bakımı, 2-3 yaşında bir çocuğa bakmak gibi. Size sürekli ihtiyaçları var ve o çocukluktan kalma naiflikleriyle sizi neşelendirebiliyorlar. Dışarıya çıkarılıp tuvalet ihtiyacının giderilmesi, yemeğinin, suyunun verilmesi ve sevgi gösterilmesi temel ihtiyaçları. Bunların hepsini yaparken adeta bir çocuğa bakar gibi itina gösteriyorsunuz. Bu da sizi gelecekte yetiştireceğiniz çocuklar için hazırlıyor (kendimden bahsediyorum tabii ki). Darısı gelecekteki çocuklarımın başına…

11) Köpek eğitiminin kişisel eğitime faydaları

Eğer köpek bakımını ciddiye alıp yapmak istiyorsanız köpeğinizle birlikte eğitimden geçebilirsiniz. Köpeklere bir şeyler öğretebilme yetisi temel prensiplerde hayatın birçok alanında size faydalı olabilir. Sistematik olma, basit anlatabilme, köpekle bağ ve empati kurabilme, bol tekrar ve süreklilik, vazgeçmeme, ödül ve ters motivasyon gibi nosyonları birebir hayatınızın birçok farklı alanında kullanabilirsiniz. 


Hayvan bakımı üstlenmiş hayvanseverler bu söylediklerimle empati kuracaklardır. Hayvan sahiplenmeyi düşünen kişilere de umarım bu yazıyla bir perspektif sunabilmişimdir.

Konunun özeti, bu sorumluluğu almaya hazırsanız ve maddi olarak karşılayabiliyorsanız, kesinlikle hayvan sahiplenmenizi tavsiye ederim. Hayat etrafımızdaki tüm canlılarla sosyalleşirken güzel.

 

Bonus 1: Aylar sonra Sunny'i doğduğu yere, Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'nin Babalı Köyü'ndeki rüzgar santralimize götürdüm. Orada aylar sonra gördüğü kızkardeşi Windy'le yağmura rağmen saatlerce oynadı. 

Bu aylar sonraki ilk buluşmada Windy önce Sunny'i tanımadı, ona ciddi havladı ve koruma iç güdüsüyle onu uzaklaştırmaya çalıştı. Sunny hiç oralı olmadı. Sonra ben devreye girdim, ikisini de tuttum, kafalarını birbirine dokundurdum. Sonrasındaki görüntü inanılmazdı. İkisi de bir keyifle oynamaya başladı, 10 saniye önceki o hır gürden sonraki bu görüntü çok farklıydı, sevgi doluydu. İşte oyun oynarken çektiğimiz video: 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için