Tüm dünya neden ABD seçimlerine kilitlendi?
3 Kasım’da ABD’de seçimler yapıldı. Sürecin tamamlanması geçtiğimiz hafta sonunu buldu. Oldukça çekişmeli geçen seçimde ipi Biden göğüsledi. Bu sonuçlar beraberinde de birçok tartışma ve komplo teorileri getirdi. Ancak ben konunun apayrı bir boyutuna değinmek istiyorum.
Öncelikle hemen belirteyim; bu bir seçim analizi yazısı değil. Kim kazanmış, nasıl kazanmış, kim ne demiş umurumda değil. Bu yazıdaki asıl amacım tüm dünyadaki sistemlerin çarpıklığını ortaya koyabilmek.
Öncelikle bu seçimin neden tüm dünyayı ilgilendirdiği konusunda hemen bir tespit yapalım. Tabii ki ekonomik. Burada da iki ana kriter var. Birincisi ABD’nin ekonomik büyüklüğü ve her ülkeyle olan devasa ticari hacmi. İkincisi de ABD’nin doların sahibi olması.
Daha da açmak gerekirse ABD’nin tüm ülkelerle hatırı sayılır bir işlem hacmi var. Latin Amerika ülkelerinde ve Kanada’da olduğu gibi bazı ülkelerle olan işlem hacmi o ülkede açık ara 1 numara. Bu kadar yüksek hacimli ticaret yaptığın bir ülkeye aynı zamanda bağımlısın demektir. Kanada’da okuduğum için biliyorum, bu konu orada hep gündem maddesi olmuştur: “Neden ABD’ye bu kadar bağımlıyız?” veya “Bu riski nasıl dağıtabiliriz?” gibi soruların cevabını arar Kanadalılar.
Doların dünyadaki gücü
ABD’nin ipleri bu kadar elinde tutuyor olmasının ikinci sebebi de tüm dünyada doların geçerli bir para birimi olmasıdır. Hatta bazı ülkeler kendi para birimlerinin yanında doları da resmi para birimi olarak ilan edecek kadar dolara bağımlılar.
Bu sonuçta tüm ülkelerin ABD’ye bağımlı olmasını sağlıyor. İyi yönetilen ve dünyada barış ve huzuru teşvik eden bir ABD’nin varlığı herkesi rahatlatırken ayrıştıran, sadece kendi menfaatlerini kollayan, ABD’yi kontrol eden lobilerin amaçlarına hizmet eden ve hatta gerekirse savaş açabilen bir ABD’nin varlığı tüm dünyada huzursuzluk ve kaosa sebebiyet verebiliyor.
Lafı fazla dolandırmadan ilerisi için şunu tavsiye edeceğim: Tüm dünyada refahı sağlamak için bu yönetişim sistemlerini de dağıtık hale getirmek gerekiyor. Yani ABD, Çin ve Rusya gibi tüm Dünya’da dengeyi sağlayan güç odakları yerine bu gücün ülkelere hatta daha küçük çaplı destinasyonlara (eyalet, bölge, il, ilçe vb.) dağıtılıp hem yönetişim daha etkin ve verimli hale getirilebilir, hem de belli bir ağın içinde birbirlerine bağlı olmalarını sağlayıp birbiriyle sürekli çekişen hatta nükleer silahlarla tehdit edebilen güç odakları yerine birbirlerine destek olan, insanlığın gelişimi için bilgi ve insan kaynağı paylaşan ve barış ortamını sağlayan destinasyonlar ağı kurulabilir.
Yeni teknoloji ve modellerin yararı
Bu anlamda dağıtık sistemleri sağlayabilecek yeni teknolojileri ve modelleri ciddi önemsiyorum. Parada bitcoin, enerjide yenilenebilir enerji ve her türlü dijitalleşme bunlardan sadece birkaçı. Tabii “Baskın devletler zamanla ellerindeki gücü dağıtmaya izin verirler mi?” diye sorarsak “Elbette izin vermezler” diye hemen cevabını verebiliriz. İzin vermedikleri gibi bu süreci engellemek veya geciktirmek için ellerinden geleni yaparlar. Burada halkların tepkisi belirleyici olacaktır.
İnsanlık tarihinin en fazla değişime ve gelişime tanık olmuş neslinden gelen kişi olarak daha neler göreceğimizi ben de merak ediyorum.
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...