Yeni yılda yeni hedef ve umutlarla…
Toplumsal anlamda maalesef pek çok üzüntü yaşadığımız, kendi iş hayatım açısından ise bir yandan riskli zeminde yürüyüp bir yandan pek çok başarıya ve ilke imza attığımız yoğun bir yılı geride bırakıyoruz. 2016’nın bu son yazısında sene boyunca gerçekleştirdiklerimizin bir değerlendirmesi ile 2017 hedeflerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Ne seneydi ama! Dünya’daki ve ülkemizdeki konjonktürün her geçen gün daha sıkıntılı hale gelmesi bizim işimizi hiç kolaylaştırmadı.
Sürekli kaygan bir zeminde bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışmanın hem iyi tarafları var hem de kötü. Kötü tarafı ince bir buz tabakasının üzerinde yürüyormuş hissiyatı ve bunun size hem fiziksel hem de ruhsal etkileri. Bu sorunlarla baş etmenin yollarını mutlaka bulmanız gerekiyor. Ben de elimden geldiğince kafam dik ve sürekli önüme bakarak yapacaklarıma odaklandım.
İyi tarafı ise bu kadar zor şartlarda bile hedeflerimizi tutturduk, farklı alanlardaki çalışma arkadaşlarımızla başarılara imza attık. Böyle bir dönemde bir şeyler başarabilmenin özgüvenimize önemli bir katkısı oldu.
Başarılı olmanın ötesinde faaliyet gösterdiğimiz birçok alanda bu sene ilklere imza attık. Kısaca özetlemek gerekirse;
1. EKORE: İlk finansal kapamamızı Konya Kulu GES (Güneş Enerji Santrali) projesi için gerçekleştirdik. TEB’ten aldığımız proje finansmanı TEB için de bir ilkti. Bankanın tarihinde finanse ettiği ilk GES projesiydi. RES (Rüzgar Enerji Santrali) projesi olarak da ilk finansal kapamayı İzmit Kandıra RES projesinde TKB (Türkiye Kalkınma Bankası) ile yaptık. TKB sayesinde ilk defa bir Dünya Bankası fonu kullandık. İlk devreye aldığımız GES ise yine Konya Kulu’ydu. Bununla ilgili daha önce paylaştığım Konya Kulu yapılış süreci ve basın toplantısı videolarını aşağıda bulabilirsiniz.
Türkiye’de modül, hücre ve wafer süreçlerini kapsayan ilk üretim tesisini biz deklare ettik ve Niğde Bor’da temelini attık. Ortaya çıkaracağımız yüksek verimli panellerle Türkiye’den bir dünya markası çıkarmak istiyoruz.
Ankara'da bulunan EkoRE Rüzgar ve EkoRE Güneş Endüstrisi firmalarımızla yeni yıl yemeği'ndeyken...
2. MOKA: BDDK’dan lisansımızı 2016 Nisan ayında aldık. Bu benim açımdan bir ilkti. Sanal POS tarafında farklı sektörlere ilk biz hizmet vermeye başladık. Yine farklı sektörlere ilk biz ödeme altyapısı sağlamaya başladık.
3. EKOCC: Hizmet verdiğimiz perakende ve e-ticaret sektörlerindeki tüm sorunlara rağmen portföyümüzü 30 şirketin üzerine taşımayı başardık. Hep yabancı şirketler tarafından satın alınan çağrı merkezi sektöründe ilk kez %100 Türk iki çağrı merkezi önemli bir birleşmeye imza attı. Detayları yazının ilerleyen bölümlerinde okuyabilirsiniz.
4. TİDER: İlk kez Adım Adım platformuna katıldık ve İstanbul Maratonu için kampanya başlattık. Başarılı bir kampanya sonucunda Bağcılar-Esenler hattında yeni açacağımız Destek Market için önemli bir fon topladık. Ayrıca uzun zamandır hedeflediğimiz 50 kişilik istihdam rakamını geçtik. Yani Maltepe’de 50 kişiye meslek edindirdik. İlk kez, sebze meyve gibi farklı ürün gamlarına girdik ve Destek Market’te ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Unilever gibi önemli firmalardan ilk desteklerimizi aldık.
Son olarak ilk defa Sabancı Vakfı gibi önemli bir kurum tarafından ödüllendirildik ve onların Fark Yaratanlar Programına seçildik. Bu da Tider olarak bize büyük değer kattı. Bizi bu programa layık görenlere bir kez daha teşekkürlerimi iletmek isterim.
Ayrıca ilk defa kendimi disipline edip düzenli bir şekilde yazılarımı siteme post etmeye başladım. Bu sene yazdığım ilk yazıya baktım da esasında her şeyi önceden sizlere anlatmak istiyor gibiyim. Bu tip yazıların benim açımdan en büyük keyfi, belli bir süre sonra açıp okumam ve “vay be bunu da öngörmüşüm veya anlatmışım, aferin bana” demem. İşte bu sene yazdığım ilk yazı: http://www.serhansuzer.com/tr/2016-guzel-bir-yil-olacak
Tüm bu ilkler eşliğinde oldukça başarılı geçen bir senenin ardından yeni yılda yapmak istediklerimin yanı sıra, şirketlerle ve yön verdiğimiz sivil toplum işleriyle ilgili hedeflerimizi de kaleme almak isterim.
Çalışma arkadaşlarıma en son yaptığım yıl sonu konuşmasından bir kare
Önce işlerden başlayalım. Beni ve çalışma arkadaşlarımı çok yoğun bir sene bekliyor. Aşağıda durumu özetlemeye çalıştım. Bütün işlerimi ilgilendiren konuları ‘Genel’ başlığı altında topladım. Ayrıca şirketlerimize spesifik olarak planladıklarımızın özetini de aşağıda bulabilirsiniz.
GENEL:
- Tüm girişimlerin kâr ve nakit getirmesi: Bütün firmalarda kâra geçilmesi ve nakit fazlası yaratılması hedefleniyor. Bazı firmalarımız bu hedefe ulaştı, bazıları da önümüzdeki sene ulaşacak. Ama önümüzdeki sene istisnasız bütün girişimlerimde kâra geçilmesi ve nakit yaratılması hedefleniyor.
- Yeni lokasyona geçilmesi: Bize 7 senedir ev sahipliği yapan Maltepe ofisimizi bırakmanın zamanı geldi. Çekmeköy’de 8.500 m2’lik tek bir binaya bütün şirketlerimizi taşıyoruz. Bunun sebebi hem EkoCC, EkoRE, Moka ve Bonbon’da istihdam anlamında büyüme olacak, hem de bütün firmalarımızı bir araya toplayıp daha güzel ve verimli bir çalışma ortamı yaratmak istiyoruz. Konferans salonu, eğitim ve hobi odaları, kütüphanesi, fitness salonu, yemekhanesi ve teraslı kafeteryasıyla Google ofislere benzer bir ortam yaratacağız.
EKORE:
- 30 MW’lık GES ve RES portföyümüzü tamamlayacağız. Konya Kulu projemizi geçtiğimiz Ekim ayında devreye aldık. Şu anki planlamada GES projelerimizde yılın ilk yarısında sırasıyla Osmaniye, Konya Akören, Tokat ve Aydın projelerimizi devreye almayı planlıyoruz. Eylül ayında ise ilk RES projemiz olan İzmit Kandıra RES’i devreye alacağız.
- Portföyümüzü Türkiye’de en az 100 MW’lık portföye dönüştürmek istiyoruz. Yatırımcılarla görüşmelerimiz devam ediyor. 30 MW’lık hali hazırda inşaatı devam eden yenilenebilir enerji portföyümüzü hızla arttırıp 100 MW’a çıkarmak için gerekli adımları atacağız.
- GES ve/veya RES alanında yurtdışında ilk projemize başlanılması: Yenilenebilir enerji alanında Enka ve Rönesans Holding’in yaptıkları gibi yurtdışında teknik müteahhitlik yapmak istiyoruz. Bu konuda Türkiye’de ‘know-how’ı en iyi durumda olan firmalardan biriyiz. Bu bilgi birikimini yurtdışında ülkemizi en iyi şekilde temsil ederek değerlendirmek istiyoruz. Bunun için uluslararası projelere bakan bir yönetici transfer ettik. Onun altında uluslararası projeler departmanı kuracağız. Psikolojik sınırı aşmamız için yurtdışında bir proje yapmamız yeterli olacaktır. Şu anda piyasa araştırması yaptığımız ve ilgili yetkililerle görüştüğümüz birçok ülke var. Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’daki ülkeler önceliğimiz.
- YEKA: 14 Şubat’a ertelenen 1000 MW’lık dev YEKA ihalesine girip girmemeye henüz karar vermedik. İstediğimiz koşullar oluşursa girebiliriz. Bununla ilgili detayları öğrenmek istiyorsanız daha önce kaleme aldığım yazıyı okuyabilirsiniz: http://www.serhansuzer.com/tr/dev-yeka-ihalesi-ve-ekore-uzmanligi
- Fabrika inşaatının son haline getirilmesi sonucunda 2018’de üretime başlanılması: YEKA ihalesinden bağımsız olarak çift yüzlü panellerde %25 verimliliğin üzerine çıkacağımız yüksek verimli panellerimizin üretimine mutlaka başlayacağız. Bu sene gerek prosedürel değişikliklerden gerekse aynı OSB içinde yer değişikliğinden dolayı birkaç kez ertelediğimiz fabrika inşaatına 2017 senesinin ilk çeyreğinde başlamayı planlıyoruz.
MOKA:
- Moka’da gelirleri bu seneye göre kartopu misali 5 kat artırmayı hedefliyoruz. Büyüme trendi bu yılın başından itibaren raya oturdu. Yapacağımız bazı stratejik hamlelerle bu süreci hızlandırmak elimizde.
- Lisansımızı Ödeme Kuruluşundan E-Para lisansına upgrade etmeyi planlıyoruz. Bunun için 2017 senesinde BDDK’ya başvuru yapacağız.
- Moka app’inin güncellenmesini ve kullanımını artırmayı planlıyoruz. Bu konuda hayatı kolaylaştıracak önemli geliştirmelere imza atacağız.
EKOCC:
- Belki de en hızlı büyüme önümüzdeki sene EkoCC’de gerçekleşecek. Bunu buradan ilk kez duyurmuş olayım. 130 müşteri temsilcisi olan çağrı merkezimiz EkoCC, 380 müşteri temsilcisi bulunan Vodasoft ile birleşiyor.
- Hiçbir birleşme kolay değildir. Birleşmenin ve entegrasyonun sorunsuz şekilde tamamlanması için ciddi mesai harcıyoruz.
- Toplamda 500’den fazla kişiye istihdam sağlayacağımız ve 100’ün üzerinde markaya hizmet vereceğimiz bu çağrı merkezinde, sene sonunda alacağımız ek işlerle istihdam sayısını 650’ye çıkarmayı planlıyoruz.
- Bu birleşme sonucunda Türkiye’de en fazla markaya hizmet veren çağrı merkezi ortaya çıkıyor. Ayrıca %100 Türk hissedarlara sahip bir çağrı merkezinden bahsediyoruz.
- Bir de benim özel bir projem var. Bugün itibariyle 3 milyondan fazla Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Birçoğunun çalışmaya ve ailelerini geçindirmeye ihtiyacı var. Suriyelilere önemli bir istihdam sağlayarak ülkemize gelir getirecek bir projeye imza atmak istiyorum. Bir anlamda hizmet ihracatı yapacak, Suriyelilere özel çağrı merkezinin başlatılması için çalışmalarımızı hızlandırmayı diğer ortaklarımızla konuştuk. Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi zengin Ortadoğu ülkelerine hizmet vermek için öncelikle bu hizmeti alacak müşterileri bulmamız gerekiyor. Müşteriyi bulduktan sonra Anadolu’da güvenlik sorunu olmayan bir ilimizde bu yatırımı yapmayı planlıyoruz. Bu işi 2017’de hayata geçirebilir miyiz bilemiyorum ancak bu konuda çalışmalarımızı hızlandıracağız.
BONBON:
- Hiç beklemediğimiz bir şekilde Bonbon ekibinin WiFi Analytics programı oldukça popüler oldu. Birçok perakende firması bu programımızı kullanmak için talepte bulunuyor. 2017’de WiFi Analytics programımızı yaygınlaştırmayı umuyoruz.
- Bonbon ile ilgili daha sonra detaylı bir yazı kaleme alacağım. Isı haritası (heat map) sağlayan WiFi Analytics programımızın bu tür farklı kullanım alanlarının ön plana çıktığını ve bu nedenle beklentilerin üzerinde ilgi gördüğünü söylemekle yetineyim şimdilik.
- Internet of Things (Nesnelerin İnterneti) konsepti dahilinde yeni bir ürün çıkarabiliriz. Bu da sürpriz kalsın.
İş hayatının dışında sivil toplum çalışmalarında da hedefler belli. Bunları sizinle paylaşmak isterim:
- TİDER (www.tider.org): 2010 senesinde kurduğumuz ve 2014 senesindeki yeniden yapılandırmayla farklı bir platforma taşıdığımız Temel İhtiyaç Derneği’nin başarılı çalışmaları 2017’de de devam edecek. Dernek açısından yine ilklerin yaşanacağı bir yıl olacak. Öncelikle Bağcılar-Esenler hattında yeni bir Destek Market açacağız. Maltepe’de 5.000 aileye yardımcı olurken bu sayının Bağcılarda 100.000’e ulaşmasını bekliyoruz. Bunun dışında akreditasyon sistemini başlatıp bizimle birlikte tarafsızlık, şeffaflık, dürüstlük ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemiş kurum ve kuruluşlarla Anadolu’da ve Trakya’da işbirliği yapacağız. Önümüzdeki sene akreditasyon vereceğimiz (spesifikasyon kitapçığımız hazırlanıyor) en az bir kuruluş olmasını planlıyoruz. Böylelikle Destek Market sayımız üçe çıkacak. Meslek edindirme platformumuzu da açmayı hedefliyoruz. Ayrıca Adım Adım platformuna İstanbul Maratonuyla başlamıştık. Burada yürüttüğümüz başarılı kampanya sayımızı önümüzdeki sene ikiye çıkarmayı planlıyoruz. Öncelikle Mart ayında Antalya’daki koşuda (Runtalya; daha önce koşmuştum, hatta bu koşuyu kaleme aldım: http://www.serhansuzer.com/tr/runtalya-bir-kosunun-anatomisi ) ve sonrasında İstanbul Maratonu’nda kampanyalarımızı yürüteceğiz.
- Kosta Rika Fahri Konsolosluğu: 2008 yılında ilk göreve başladığımdan itibaren Kosta Rika Fahri Konsolosluğunu hep kamuya hizmet olarak gördüm ve bu bilinçle çalıştım. İki ülkenin ticari, resmi ve kültürel ilişkilerinin gelişmesi için birçok önemli işe imza attık. Bu konuda yazmış olduğum yazıları aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz:
http://www.serhansuzer.com/tr/kosta-rika-fahri-konsolosu-olarak-son-doneme-girerken
http://www.serhansuzer.com/tr/kosta-rika-fahri-konsolosu-olarak-gecen-5-yil-2010-2015
http://www.serhansuzer.com/tr/2009-turkiye-kosta-rika-iliskilerinde-donum-yili
http://www.serhansuzer.com/tr/kosta-rika-istanbul-fahri-konsolosu-olarak-yasadiklarim
2018 senesi itibariyle bu görevde 10. senemi dolduracağım için Kosta Rika Fahri Konsolosluğunu bırakmayı düşünüyorum. Önümüzdeki dönem tüm yıl görev yaptığım son sene olacak. Yine birçok önemli işe imza atmayı planlıyoruz. Serbest Ticaret Anlaşması gibi ülkeler arası ikili anlaşmaların imzalanması için çalışmalarımıza hız vereceğiz. Bu sene kurmuş olduğumuz Kosta Rika’nın ticari ajansı Procomer ticari aktiviteyi artırmak için birçok farklı sektör arasında bağ kuracak.
Bir de kültürel alanda Kosta Rika’nın önemli sanatçısı Jose Sancho’nun sergisini Pera Müzesi’nde 31 Mayıs – 21 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştireceğiz. Jose Sancho’nun eserlerine http://josesanchoescultor.com/ link’inden göz atabilirsiniz. Sanatseverlere hayırlı uğurlu olsun.
- İklim Değişikliğiyle Mücadele: 2016 yılı iklim değişikliğiyle mücadele açısından hem dünyada hem de benim gündemimde oldukça yoğun geçti ve tarihi anlara sahne oldu. Yeryüzündeki hemen hemen bütün devletlerin imzacı olarak katıldığı ve benim de Birleşmiş Milletler’in davetlisi olarak hazır bulunduğum Paris İklim Değişikliği Anlaşması İmza Töreni, gezegenimiz ve geleceğimiz açısından hayati bir başlangıç adımıydı.
Sektörün içinden biri olarak deneyimlerimi Birleşmiş Milletler gibi bir platformda aktarabilmek ve Irak prensesi Nisreen Hanım’ın kadınları bilime kazandırma misyonuyla hareket eden RASIT ile EkoRE’nin işbirliği anlaşması imzalamaları önemli gelişmelerdi. Yıl boyunca bu doğrultuda düzenlenen pek çok etkinlik oldu ve ben de konuşmacı olarak davet edildiğim uluslararası konferans ve seminerlere katılmak ve birikimlerimi paylaşmak konusunda elimden geleni yaptım. Bu etkinliklerin sonuncusu ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore’un kurucusu olduğu “The Climate Reality Project” kapsamında Türkiye’nin ele alındığı canlı yayındı. Al Gore’un ülkemizle ilgili açılış konuşmasının ardından önce Ergem Şenyuva sonra da ben spikerlerin Türkiye ve çalışmalarımız hakkındaki sorularını yanıtladık. Bu konuda birkaç hafta önce kaleme aldığım yazının linki: http://serhansuzer.com/tr/dunyayi-iyilestirmek-isteyenlerle-her-seyi-kendine-isteyenlerin-mucadelesi
İlgili röportajı aşağıda bulabilirsiniz. Al Gore’un beni onurlandıran mektubu ise onun altında yer alıyor.
Al Gore’un teşekkür mektubu
Birleşmiş Milletler ve Climate Reality gibi önemli platformlarda konuşmalar yaparak, yenilenebilir enerji projelerine hız vererek ve teknolojiyi geliştirerek İklim Değişikliğiyle Mücadeleye katkıda bulunmaya önümüzdeki sene de devam edeceğim. Bu konuda elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz.
Şimdi de özel hayatımla ilgili önümüzdeki sene yapmak istediklerimi paylaşayım. Önce spordan başlayalım. Sporla ilgili düzenli cardio (koşu) ve definisyon (kinesis ve/veya ağırlık) çalışmalarıma ek olarak, bazılarına ilk kez, bazılarına yeniden yönelmeyi planladığım farklı sporlar var. Bunları aşağıda sıraladım:
- Kayağa dönüş
2015 yılının Ocak ayında ağır bir heliski (helikopter kayağı) kazası geçirdim. Ancak iyileşebildim. Kayak bende bir tutku olduğu için 2017’de tekrar kayağa başlayacağım. Bu sene Türkiye’de kaymaktan en çok keyif aldığım yer olan Kars Sarıkamış’a bir veya mümkünse birkaç kez gitmek istiyorum. Bugüne dek kaymak için hiç gitmediğim Kayseri Erciyes’e de gitmeyi düşünüyorum. Esasında bizim Niğde fabrikasının yolu üzerinde olduğu için haftasonu Erciyes’e gitmem benim açımdan nispeten rahat olacak. Bir de İstanbul’a en yakın kayak merkezi olan Kartepe’ye de en az bir kez gitmeyi düşünüyorum. Yurtdışında ise; Güneş Paneli fabrikamızda stratejik işbirliği yaptığımız İsviçreli teknoloji firmasını önümüzdeki aylarda ziyaret ettiğimde oradaki kayak merkezlerine gitmeyi planlıyorum. Bu da muhtemelen Zermat olur. Bir başka deyişle yeni yılda Nisan ortasına kadar kayak dolu günler beni bekliyor. Performansımdan memnun kalırsam da 2018’de heliski’ye dönüş yapacağım.
Heliski’ye başlamadan önce bir kare
- Kitesurf’e başlama
Esasında geçen yaz Kitesurf’e başlamayı planlıyordum. Çok istememe rağmen omzumun tam olarak iyileşmediğine karar verip bu planımı bir sonraki sezona erteledim. Kayak sezonu biter bitmez, yani Nisan ayında Kitesurf’e başlayacağım. Kayak gibi bir tutkuya dönüşme ihtimali yüksek bu spora başlamayı iple çekiyorum.
- Kick boksa dönüş
Vakit bulabilirsem kick boksa yeniden başlamak istiyorum. Bu, dövüşme isteğinden çok kick boks antremanlarının eşsiz bir cardio çalışması olmasından kaynaklanıyor. 1 saatlik sıkı bir kick boks veya boks antremanının ter atma anlamında yerini hiçbir şey tutmaz. Boks torbasını yumruklama, ip atlama ve ringde drilleri çalışma sonucunda hem maksimum verimlilikte vücudu çalıştırmış oluyorsunuz hem de gerçek anlamda antrenman sonrası rahatlama oluyor.
- Pilates veya yogaya başlama
Hep söylerim, iyi bir sporcunun 3 özelliğinin olması gerekir: Hız, güç ve esneklik. Bende oldum olası hız ve güç olmuştur. Ancak yine oldum olası hep esneklikte problem yaşadım. Artık bunu değiştirmek istiyorum. Fazla çalıştırma imkânı bulamadığım, bana esneklik kazandırabilecek kaslarımı pilates veya yoga ile iyi bir forma getirmeyi planlıyorum. Buna da yeni yılın ilk aylarında başlayacağım. Çünkü esneklik çok önemli. Esnetmeyi düzenli yapmak kasları rahatlatıyor, yorgunluğu alıyor ve sakatlanma ihtimalini düşürüyor. Bu aşamada evime yürüme mesafesinde ve seanslarından keyif alabileceğim bir yer arıyorum.
- Dans
Genelde dans edilecek mekânlarda bizim kalantor gençlik, ellerinde içki bardaklarıyla etrafı süzmeyi yeğlerler. Bense düğünlerde veya gece kulüpleri gibi dans edilecek yerlerde eğlenip anın keyfini çıkarmak gerektiğini düşünürüm. Eğlenmek için de dans etmek şart. Önümüzdeki sene dans konusunda iki planım var:
- Ege ve Karadeniz/Kafkas yöresel dansları: Türkiye’de en çok Ege ve Karadeniz Bölgelerinin dansları ve oyun havaları hoşuma gidiyor. Karadeniz’de ise horon tepmenin dışında özellikle Kafkas (Çerkez) dansları çok hoşuma gidiyor. Önümüzdeki sene bir seçim yapacağım. Ya zeybek ya da horon öğrenmeyi düşünüyorum. Önce hangisini seçersem, bir sonraki sene de diğerine yöneleceğim.
- Salsa: Bizim kendi yöresel danslarımız dışında yapmaktan ve izlemekten en çok keyif aldığım Latin danslarıdır. Latin Amerika’dan çıkma en sevdiğim iki dans da salsa ve tangodur. Zamanında salsa yapıyordum ama pratiği elden bırakınca unuttum sayılır. Bu sene salsaya yeniden dönüş yapmayı planlıyorum. Tabii klasik tabiriyle salsa veya tango için düzenli pratik yapabileceğiniz bir partneriniz olması lazım.
- Ege ve Karadeniz/Kafkas yöresel dansları: Türkiye’de en çok Ege ve Karadeniz Bölgelerinin dansları ve oyun havaları hoşuma gidiyor. Karadeniz’de ise horon tepmenin dışında özellikle Kafkas (Çerkez) dansları çok hoşuma gidiyor. Önümüzdeki sene bir seçim yapacağım. Ya zeybek ya da horon öğrenmeyi düşünüyorum. Önce hangisini seçersem, bir sonraki sene de diğerine yöneleceğim.
Önümüzdeki sene başka bir takım radikal adımlar da atıyor olacağım. Size fikir vermesi açısından hayatımda olmasını istediğim kişileri aşağıda listeledim:
- Gerçekten iyi niyetli ve benim de iyiliğimi isteyen kişiler,
- Samimi insanlar (içi dışı bir olanlar),
- Beni üzmeyenler,
- Yüzüme gülüp arkamdan konuşmayanlar,
- Vefalı olanlar (veya nankör olmayanlar),
- Beyniyle kalbini birlikte kullanabilenler,
- İyi karakterli kişiler,
- Gülmesini ve eğlenmesini bilen neşeli insanlar,
- Bir şeyler öğrenebileceğim ve bana bir şeyler katabilecek kişiler.
Yukarıdaki tanımın dışında kalanları hayatımdan çıkarıyorum. Kasım ayından beri bunu yapmaya başladım. İnanın çok iyi geldi. Önümüzdeki sene de hayatımdaki bu arınmayı devam ettiriyor olacağım. Artık kimseyi çekmek zorunda değilim. Aksine benim açımdan doğru kişilerle birlikte hem üretip bir başka deyişle hayata dair bir şeyler katıp hem de hayattan keyif almaya bakacağız. Bunu en son doğum günümde yaşadım. O güzel buluşmayla ilgili fikriniz olması açısından paylaşıyorum:
Doğum günü kutlamalarının sonuncusu bizim ofiste gerçekleşti. Doğum günüm yılbaşına yakın olduğu için bir anlamda yeni yılı da kapsayan konuşmamda neler yaptığımızı, yapacağımızı ve çalışma arkadaşlarımla ilgili temennilerimi anlatıyorum.
Doğum günümü arkadaşlarımla 360 İstanbul’da kutlarken…
En son bayram tatilinde gitmiş olduğum Yunanistan’ın Parga şehrinde bir balıkçı da mezeleri beklerken…
Özel olarak şunu da söyleyeyim: Dokuz senedir Nişantaşı’nda büyük bir keyifle yaşadığım eve önümüzdeki yıl veda edebilirim. Nişantaşı’nda oturmamın en önemli nedeni Dolmabahçe ve Akaretler’deki ofisime yakın olmaktı (bir de ev sahibi ve ailesi ile evin konumu beni bağlayan unsurlar). Konjonktür nedeniyle son 3 senedir Maltepe’deki ofisimize gidip geliyorum. Trafik bazen gerçekten canımı sıkıyor. Ofisi de yakında Çekmeköy’e taşıyacağımıza göre, benim de o civarlara taşınmamın daha makul olacağını düşünüyorum. Sanırım Nişantaşı’na önümüzdeki yıl üzülerek veda edeceğim. Tabii Çekmeköy’ün de yaşanır bir yer olduğunu, bahçeli, yeşillikler arasında bir evde oturmanın keyifli olacağını düşünüyorum.
Özel hayatımla ilgili son olarak yapmak istediğim şey ise arabamı değiştirmek. Yanlış anlamayın, öyle lüks peşinde araba düşkünü biri değilim. 2013 senesinden beri Renault’nun %100 elektrikli Fluence aracını kullanıyorum. Temmuzdan beri ise arabamdan ayrı düştüm. Çünkü maalesef batarya sistemi bozuldu ve Renault bir türlü bataryayı Türkiye’ye getirip tamir edemedi. Önümüzdeki sene işlerde hedeflerimi tutturabilirsem, kendimi ödüllendirip %100 elektrikli araçların en iyisi olan bir Tesla almayı planlıyorum.
Bu seneki son yazımı da bu şekilde sonlandırmış oluyorum. Yıl boyunca aksatmadan hemen hemen her hafta yazılarımı kaleme aldım. Bundan sonra 3 hafta yazı yazmayacağım. Biraz ben de mola vereyim. :) Âdet olarak her yıl yılbaşında ve yazın 3’er hafta mola vereceğim. Bir de Cumhuriyet Bayramı, Şeker Bayramı gibi resmi tatillerde yazı yazmayacağım. Bunun dışında her hafta farklı bir konuyu ele alarak sizlerle düşüncelerimi ve yaşadıklarımı paylaşmaya devam edeceğim.
Bu vesileyle tüm dostlara mutlu, sağlıklı ve güzel bir yeni yıl diliyorum.
Keşke herkes bu gerçeği görebilse...