Zermatt’ta masalsı bir kayak tatili

İsviçre’ye ne zaman gitsem diyalogda olduğum İsviçreliler kayak merkezlerinden bahsederken bana hep “Zermatt’a gittin mi?” diye sorarlardı. Ben de hep Zermatt’ı çok merak ederdim. En son 3 sene önce Kars Sarıkamış’a kayak tatiline gitmiş ve kayak yapmayı çok özlemiş bir hissiyatla, sonunda mart ayının başlarında Zermatt’a kayak tatili organize ettik.

Yakın çevreme hep kayak yapmayı çok özlediğimi, kafayı boşaltmak için kayak yapmanın, doğayla baş başa kalmanın birebir olduğunu söylediğim günlerde kayağa nereye gidelim diye konuşmaya başladık.

Mart ayı ise kayakçılar için senenin son kayak ayı olarak algılanır. Gerçi nisan ayında da kayak yaptığım olmuştur ama mart ayı kayak yapabilmek için daha garantilidir. O yüzden mart ayının ilk hafta sonu pazartesi ve salı gününü de birleştirerek kayak tatili yapmak üzere planlama yaptık. Fransa’da ve İsviçre’de tatil destinasyonlarını araştırmaya başladım.

Araştırma yaparken Cenevre’de yaşayan üniversiteden arkadaşım bana güzel bir tavsiye verdi: “Mart ayı kayak tatili için risklidir. Her yerde istediğiniz kar kalitesini bulamayabilirsiniz. Zermatt’ın ise rakımı yüksek olduğu için genelde diğer kayak merkezlerine göre kar durumu her zaman daha iyidir, kar Zermatt dağlarında daha geç erir.”

Kar kalınlığı ve gastronomi farkı

Hakikaten kontrol ettiğimde Zermatt’ın diğer merkezlere göre kar kalınlığı daha fazlaydı. Örneğin Fransa’dan Megeve de adaylardan biriydi ancak kar kalınlığı kayak yapmayı riske atıyordu.

O yüzden hem riske girmemek hem de benim Zermatt’la ilgili uzun zamandır süregelen merakımı gidermek açısından Zermatt’ı seçtik. Ayrıca Zermatt’ın yeme içme anlamında harika bir destinasyon olduğunu da duyuyordum.

Üniversite arkadaşım bana Zermatt’la ilgili deneyimlerini ve tavsiyelerini verdi. Diğer İsviçreli arkadaşlarım da tavsiyelerini ilettiler. Bir de tabii beraber tatile gideceğim arkadaşım da gurme işlerine ilgili ve bilgili olduğundan onun da katkılarıyla güzel bir program oluşturduk.

İsviçre Alpleri’nin göz bebeği Zermatt, sadece kayak pistleriyle değil, büyüleyici manzaraları, şık restoranları ve zarif atmosferiyle de unutulmaz bir tatil vadediyor. Mart ayının başında yaptığımız bu tatil, hem doğayla iç içe spor yapmamızı sağladı hem de gastronomik anlamda oldukça tatmin edici bir süreç yaşadık. İşte gün gün deneyimlerimizle Zermatt kayak tatili…

1.⁠ ⁠Gün: Zermatt’a merhaba ve göl kenarında lezzet keyfi

Zermatt’a vardığımızda kasabanın arabasız olması ve her yere yürüyerek ya da elektrikli araçlarla ulaşılması, bizi şehir hayatının temposundan anında kopardı. Şansımıza tren istasyonundan iner inmez karşımıza kalacağımız otelin elektrikli aracı çıktı. Hemen durdurduk ve araca bindik. Bizi doğrudan otelimize getirdi. Karlarla kaplı ahşap dağ evleri arasında yürürken adeta bir kartpostalın içindeydik.

Öğle yemeğimizi Zum See’de yedik. Hem kayak yaparak hem de yürüyerek ulaşılabilen bu dağ restoranı, lokal lezzetleri ve sıcak atmosferiyle öne çıkıyordu. Taze makarnalar, ev yapımı tatlılar ve güneşin altında bir kadeh beyaz şarap eşliğinde Alplere karşı yenen yemek, tatilin en keyifli anlarından biriydi.

Akşam yemeği için tercihimizi Zermatt’ın popüler mekanlarından Mazot’tan yana kullandık. Sıcacık atmosferi, geleneksel İsviçre mutfağı ve kaliteli menüsüyle günü güzel bir şekilde noktaladık. Fondünün keyfini çıkardık.

2.⁠ ⁠Gün: Pistlerde rüya gibi bir gün ve geleneksel İsviçre mutfağı

Günün büyük bir kısmını Zermatt’ın etkileyici pistlerinde geçirdik. Gornergrat ve Sunnegga bölgelerinde, manzaraya karşı kayak yapmak tarifsiz bir deneyimdi.

Zermatt’ın en büyüleyici yönlerinden biri ise, burada hem İsviçre’de hem de İtalya’da kayak yapabilmeniz. Cervinia bağlantısı sayesinde, sabah İsviçre Alpleri’nde kayıp öğle yemeğini İtalya tarafında yeme şansı yakalayabiliyorsunuz. İki ülke arasında sınırları kayakla geçmek, Zermatt’ı özel kılan detaylardan biri.

Öğle molamızda Fluhalp’e gittik. Harika bir terası ve leziz yemekleriyle kayak tatiline eğlence katan bir mekân. Dağ havasında sıcak çorba ve peynir fondü gerçekten iyi geldi.

Akşam ise daha şık bir deneyim için Restaurant Julen’deydik. Geleneksel İsviçre mutfağını modern dokunuşlarla sunan bu restoran, özellikle et severler için biçilmiş kaftan. Bir gece önce daha geleneksel bir İsviçre restoranındaydık, bu akşam da modern İsviçre mutfağının keyfini çıkardık.

3.⁠ ⁠Gün: Şarap, güneş ve Teppanyaki sürprizi

Son günümüzde kayak sonrası rotamızı Zermatt’ın en sevilen öğle yemeği duraklarından Findlerhof’a çevirdik. Terasındaki manzara ve rafine mutfağıyla öne çıkan bu mekân, gurme bir öğle yemeği için ideal. Güneş altında yudumlanan bir kadeh roze ve Alplerin huzuru, tatilin en sakin ama etkileyici anlarından biriydi.

Veda akşamında ise farklı bir deneyim yaşamak istedik ve konakladığımız otel olan Hotel Albana Real’in içindeki Japon Teppanyaki restoranını seçtik. Şefin önümüzde hazırladığı set menülerden oluşan yemekler, gösteri ve lezzet açısından oldukça etkileyiciydi. Kafanızda canlandırmanız açısından şefin olduğu yerde ızgara var, biz de diğer müşteriler gibi ızgaranın etrafında oturuyoruz ve şef yemekleri yaptıkça bizlere servis yapıyor. Tüm yemekler harikaydı. Alplerin ortasında Japon mutfağı ile kapanış yapmak hem sürprizli hem de unutulmaz oldu.

Zermatt’ta Tatil Notları

Konaklama: Otellerin çoğu butik tarzda ve oldukça konforlu. Bazıları kayak pistlerine sıfır konumda. Kaldığımız otel de butik bir oteldi ve kalite yüksekti. Örneğin genelde günde 3 öğün yememeyi tercih etmemize rağmen oteldeki kahvaltı çok iyi olduğu için her sabah kahvaltı da yaptık. Odalar temiz ve olması gerektiği gibiydi.

Ulaşım: Kasaba arabasız. Elektrikli shuttle’lar ya da yürüyüş en yaygın ulaşım şekli. İsviçreliler kayakla iklim değişikliğinin bağını çoktan kurmuşlar. O yüzden şehirde elektrikli araçtan başka taşıt bulamıyorsunuz. Olması gerektiği gibi. Tabii eğer eğimden faydalanabilirseniz kasabada kayarak da bir yerden bir yere gidebiliyorsunuz.

Biliyorsunuz benim de sürdürülebilirlik sektörüne girmem kayak tutkumdan kaynaklandı. Maalesef iklim değişikliğinin hayatımıza etkilerinden biri; kayak pistlerinde artık eskisi gibi bir kar kalınlığı veya kalitesi bulamıyor olmanız. O yüzden elektrikli veya hidrojenli araçların kullanımına geçişimiz geç oldu.

Bu arada Zermatt’a gitmek için en tavsiye edilen yol da tren. Biz de trenle Zürih havalimanında Zermatt’a rahat bir yolculukla doğanın keyfini çıkararak gittik. Visp’te tren değiştirme dışında konunun hiçbir zorluğu yok, aksine çok keyifli.

Kayak: 360 km’yi aşan pist ağı sayesinde her seviyeye uygun rota bulunuyor. Ayrıca Zermatt-Cervinia bağlantısıyla aynı gün içinde hem İsviçre’de hem de İtalya’da kayak yapabilirsiniz. Biz de 2 gün İsviçre’de, son gün de İtalya’da kayak yaptık. Harika bir deneyimdi. Kıyaslamak gerekirse İsviçre tarafındaki ekipmanların daha gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz (telesiej, teleferik, lift vb.). Bir de pistler açısından İsviçre tarafının pistleri daha uzun. İtalya tarafında da daha eğlenceli pistlerde kayabiliyorsunuz (bombeli pistler, yarış pisti vb.).

‘Après-ski’ bir gece kulübü

Yeme-İçme:
 Dağ restoranları oldukça yüksek standartta. Rezervasyon yaptırmak şart. Restoranlara büyük talep var. Özellikle büyük bir Amerikan turist kitlesi var. İsviçre’de kayak yapmak daha ucuz olduğu için kayak sezonunda Amerikalılar toplu halde Alplere ve özellikle İsviçre’ye geliyorlarmış. Bunu da öğrenmiş olduk. Tabii Amerikalıların her yerde olması kaliteli restoranlara talebi de artırıyor. Zermatt’da her tip kaliteli restoran bulabiliyorsunuz. Bir de tabii kayak kültüründe olan kayak sonrası bir yerde bir şeyler içme (sıcak şarap, konyak gibi) konusu var. Kayaklarınızı teslim ettikten hemen önce veya sonra böyle içerek eğleneceğiniz yerler bulunuyor. Biz de son gün teleferikte tanıştığımız bir Amerikalının tavsiyesi üzerine kayak pistinin üzerinde ‘après-ski’ bir gece kulübünde bulduk kendimizi. Akşamüzeri 5 ve 7 arası, bildiğiniz gece kulübü formatında 70’ler ve 80’ler konseptiyle millet en popüler şarkılarda kayak botlarıyla dans ediyordu.

Yamaç paraşütü: Biz Zermatt’taki tatilimizi bir başka boyuta taşıyarak son günün sabahında erken bir saatte yamaç paraşütü yaptık. Bir sonraki yazımı yamaç paraşütü deneyimimiz üzerine kaleme alacağım.

Sonuç olarak, Zermatt hem doğa hem de lüksü bir araya getiren eşsiz bir kayak destinasyonu. Tatilin her anı doğa ile iç içe, yüksek servis kalitesiyle ve estetik dokunuşlarla doluydu. Alplerin kalbinde geçirilen bu birkaç gün, şüphesiz hafızamızda yer eden en özel kış kaçamaklarından biri oldu. İlgilenen kayak tutkunlarına Zermatt’ı tavsiye ederim. Bana göre Zermatt kayakçıların mutlaka gitmesi gereken destinasyonlardan biri.

Not: Bu yazıyı kaleme alırken önemli bir destek aldım. Desteğinden dolayı Şebnem’e teşekkür ederim.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için